Spot elektrik piyasasında işlem hacmi, bugün düne göre yaklaşık yüzde 8 artarak 1 milyar 681 milyon 21 bin 180 lira oldu. Gün öncesi piyasada bir megavatsaat elektriğin fiyatı, yarın için en yüksek saat 18.00 ve 19.00’da 3 bin lira, en düşük saat 12.00’de 1208 lira 14 kuruş olarak tespit edildi.
Spot piyasada bir megavatsaat elektriğin fiyatı, yarın için en yüksek 3 bin lira, en düşük 1208 lira 14 kuruş olarak belirlendi.
Enerji Piyasaları İşletme AŞ verilerine göre, gün öncesi piyasada bir megavatsaat elektriğin aritmetik ortalama fiyatı 2 bin 495 lira 44 kuruş, ağırlıklı ortalama fiyatı 2 bin 501 lira 63 kuruş oldu.
Spot piyasada bir megavatsaat elektriğin fiyatı, bugün için en yüksek 3 bin lira, en düşük 1350 lira olarak belirlendi.
Dün spot doğal gaz piyasasında işlem hacmi 9 milyar 514 bin 688 lira oldu. Bu tutar, önceki gün 3 milyar 462 bin lira olarak açıklanmıştı. Dün 1000 metreküp gazın referans fiyatı 11 bin 978 lira 48 kuruş, gaz ticaret miktarı ise 796 bin metreküp oldu.
Spot doğal gaz piyasasında dün 1000 metreküp gazın referans fiyatı 11 bin 978 lira 48 kuruş olarak belirlendi.
Piyasa katılımcıları için dengeleme gazı alış fiyatı 12 bin 577 lira 40 kuruş, satış fiyatı ise 11 bin 379 lira 56 kuruş olarak belirlendi.
Türkiye’ye dün 116 milyon 97 bin 981 metreküp doğal gaz girişi sağlandı, piyasaya arz edilen doğal gaz miktarı ise 116 milyon 550 bin 286 metreküp olarak kayıtlara geçti.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 19 Eylül tarihli PPK toplantı özetinde, “Öncü göstergeler, eylülde mevsimsel etkilerden arındırılmış tüketici enflasyonunun önceki aya kıyasla yavaşlayacağına işaret etmektedir” ifadesine yer verildi. Özetlerde ayrıca enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam ettiği belirtildi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizinin sabit tutulmasına karar vermekle birlikte, enflasyon üzerindeki yukarı yönlü risklere karşı ihtiyatlı duruşunu yineledi.
TCMB, 19 Eylül tarihli PPK toplantı özetini yayımladı.
PPK, para politikasındaki kararlı duruşun; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşüreceğini ve dezenflasyon sürecini güçlendireceğini belirtti.
PPK özetinde şu bilgiler verildi:
“Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası araçları etkili şekilde kullanılacaktır.
Kredi ve mevduat piyasalarında öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda parasal aktarım mekanizması ilave makroihtiyati adımlarla desteklenecektir. Likidite koşulları muhtemel gelişmeler göz önünde bulundurularak yakından izlenmektedir. Sterilizasyon araçları etkili şekilde kullanılmaya devam edilecektir.
Kurul, politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyecektir.
Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacaktır.
Kurul, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede alacaktır.”
Yabancı yatırımcılar 20 Eylül haftasında net 96 milyon dolarlık hisse senedi aldı. Yabancıların toplam hisse senedi stoku 33,4 milyar dolardan 34,8 milyar dolara yükseldi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından “Haftalık Menkul Kıymet İstatistikleri” yayınlandı.
Buna göre, yurt dışında yerleşik kişiler, 20 Eylül haftasında net 96,1 milyon dolarlık hisse senedi, 3,3 milyon dolarlık Genel Yönetim Dışındaki Sektör (ÖST) varlığı ve 1 milyar 582,9 milyon dolarlık Devlet İç Borçlanma Senedi (DİBS) aldı.
Yurt dışında yerleşik kişilerin 13 Eylül itibarıyla 33 milyar 645,6 milyon dolar olan hisse senedi stoku, 20 Eylül’de 34 milyar 892,1 milyon dolara çıktı.
Aynı dönemde yurt dışında yerleşik kişilerin DİBS stoku 14 milyar 734 milyon dolardan 16 milyar 199,7 milyon dolara, ÖST stokları 290,7 milyon dolardan 293,4 milyon dolara yükseldi.
Yurt içi yerleşiklerin döviz mevduatı bir haftada 2 milyar 42,9 milyon dolar artış gösterdi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından açıklanan verilere göre, bir önceki hafta 170 milyar 235,70 milyon dolar olan yurt içi yerleşiklerin döviz mevduatı 20 Eylül ile sona eren haftada 172 milyar 256,1 milyon dolara geldi.
Gerçek kişilerin döviz mevduatları bir önceki haftaya göre 584,7 milyon dolar artarak 106 milyar 52,9 milyon dolar olurken, tüzel kişilerin döviz mevduatı 1 milyar 458,2 milyon dolar artarak 66 milyar 203,2 milyon dolara çıktı.
Yurt içi yerleşiklerin parite etkisinden arındırılmış toplam yabancı para mevduatı 1 milyar 208 milyon dolar arttı. Parite etkisinden arındırıldığında gerçek kişilerin döviz mevduatları 50 milyon dolar gerilerken, tüzel kişilerin döviz mevduatları 1 milyar 258 milyon dolar artış gösterdi.
Türkiye İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Bali, bankanın 100’üncü yılının kutlandığı konferansta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bali Türkiye ekonomisinin değişen şartlara uyum sağladığını belirterek, “Özellikle doğrudan sermayenin çekilmesi açısından önemli yapısal reformları yeniden hızlandırmamız gerekir” dedi.
Türkiye İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Bali, İş Bankası’nın 100’üncü yıldönümünün kutlandığı konferansa katıldı.
CNBC-e mikrofonlarına konuşan Bali, Türkiye ekonomisinin “çok dinamik ve zaman zaman bozulmalara uğrasa bile bunu yeniden çözebilen bir ekonomi” olduğunu ifade etti.
Adnan Bali, “Türkiye ekonomisi değişen şartlara uyum sağlar, yeter ki biz kendi dinamiklerini bozacak müdahalelerde bulunmayalım” ifadesini kullandı.
Bali, izleyen süreçte Türkiye ekonomisinin en önemli gündem maddelerini şöyle sıraladı:
* Özellikle enflasyonun düşürülmesine bağlı olarak sağlıklı ve reel bir büyümeye geçiş, onun mümkün olduğu kadar istihdamı genişletmesi, böylelikle refahın tekrar artışa geçmesi.
“Makroekonomik göstergelerdeki bozulan göstergelerin tamir için önümüzdeki dönemi zorlu kılıyor” diyen Bali sözlerini şöyle sürdürdü:
* Bunun başında enflasyon geliyor. Dış ticaret açısından özellikle doğrudan sermayenin çekilmesi açısından önemli yapısal reformları yeniden hızlandırmamız gerekir.
İsrail ordusu, Hizbullah’ın silah tedariki için kullandığı öne sürülen Suriye-Lübnan sınırındaki altyapıya saldırı gerçekleştirdi. Lübnan Ulaştırma Bakanı Ali Hamieh, sınırdaki bir köprünün Suriye tarafının vurulduğunu aktardı.
İsrail Savunma Kuvvetlerinden (IDF) yapılan açıklamada, Suriye-Lübnan sınırındaki altyapının hedef alındığı bildirildi.
Açıklamada, “İsrail Hava Kuvvetleri’ne ait savaş uçakları, Hizbullah’ın Suriye’den silah tedariki için kullandığı Suriye-Lübnan sınırındaki altyapıyı vurdu. Bu silahları İsrailli sivillere karşı kullandı. İsrail Savunma Kuvvetleri, Hizbullah terör örgütünün Suriye topraklarından Lübnan’a silah taşıma ve silahlanma girişimlerine karşı saldırılarını ve eylemlerini sürdürecek” ifadeleri kullanıldı.
Lübnan Ulaştırma Bakanı Ali Hamieh yaptığı açıklamada, İsrail ordusunun Lübnan’a geçiş sağlayan bir köprünün Suriye tarafına hava saldırısı düzenlediğini aktardı.
Dilruba Kayserilioğlu hakkında, ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ iddiasıyla açılan dava 31 Ekim’e ertelendi.
Sokak röportajındaki sözleri nedeniyle tutuklanarak “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçundan 7 ay 15 gün hapis cezası alan ve 18 gün sonra tahliye edilen Dilruba Kayserilioğlu hakkında “cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla açılan dava ertelendi.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, Kayserilioğlu hakkında bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası istemiyle hazırladığı iddianameyi mahkemeye sunmuştu.
İddianamenin kabul edilmesinin ardından bugün İzmir 62. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada esas hakkındaki görüşünü açıklayan savcı, Kayserilioğlu’nun cezalandırılmasını talep etti.
Sanık avukatları savcının görüşüne karşı savunma yapmak için süre istedi. Duruşma 31 Ekim, saat 14.30’a ertelendi.
Ticaret Bakanlığı, Türkiye ile İsrail arasında ticaretin devam ettiğine dair iddialara sert tepki gösterdi. Açıklamada iddiaların 18 Eylül’de yalanlanmasına rağmen haberlerin devam ettiği belirtilerek bunların ‘kötü niyetli olduğu’ kaydedildi.
Ticaret Bakanlığı, Türkiye ile İsrail arasında ticaretin devam ettiğine dair iddialar üzerine yazılı açıklama yayınladı. Açıklamada, ‘ticaretin devam ettiği yönünde asılsız ve manipülatif haberler yapılması üzerine’ 18 Eylül’de iddiaların yalanlandığı kaydedildi.
Bakanlık, ‘Türkiye ihracatının sekteye uğratılması yoluyla ekonomiye darbe vurmayı amaçlayan karalama kampanyasının sürdüğünü’ savundu.
Açıklamada, “Ülkemizin kararlılıkla uygulamakta olduğu kısıtlama kararlarına karşın ülkemizden İsrail’e ürün gönderildiğine yönelik tamamen kötü niyetli ve spekülasyon amaçlı olduğu açık olan haberlerin kamuoyu vicdanını yaralamak ve devletimizin haklı duruşunu gölgelemek amacıyla yapıldığı ve İsrail’in kanlı siyasetinin bir tezahürü mahiyetinde olduğu aşikardır.” ifadelerine yer verildi.
‘Gemilerdeki yük Filistin için’
Bakanlık, haberdeki iddialara karşı şu bilgiyi verdi: “Yalan haberde İzmir Nemrut Limanı (Aliağa Gümrük Müdürlüğü) hareketli olduğu belirtilen iki gemiden Türk bayraklı BURAK DEVAL isimli geminin gideceği ülkenin Ürdün, gideceği limanın ise Akabe Limanı olduğu, geminin yükünün gideceği ülkenin ise ilgili ihracat beyannamelerinde Filistin olarak kayıtlı bulunduğu, Panama bayraklı MAYFAIR isimli geminin gideceği ülkenin Ürdün, gideceği limanın ise Akabe Limanı olduğu, geminin yükünün gideceği ülkenin ise ilgili ihracat beyannamesinde Filistin olarak kayıtlı bulunduğu tespit edilmiştir. İki geminin seyir güzergahları üzerinden yalan haber yapılmasının kamuoyunu yanlış yönlendirme amacı taşıyan, basın ahlakından uzak eylemler olduğu açıktır. İsrail’in bugüne değin yürüttüğü katliama sessiz kalarak ortak olan bu cenahın ülkemizin haklı duruşunu desteklemek yerine, bu tür kötü niyetli haberler üzerinden sözde duyarlılık gösterilerini kamuoyunun vicdanına bırakıyoruz.”
Araştırmacılar Çin’in Sincan Özerk Bölgesi’nde bulunan Tarım Havzası’nda bilim dünyasını heyecanlandıran bir keşfe imza attı. 3 bin 500 yıllık mumyalardaki ‘beyaz maddeleri’ inceleyen bilim insanları, bazı bakteri örnekleri tespit etti. Bu bakterilerin kefir peynirinde yaykın bulunduğu belirtildi. Araştırmacılardan Fu Çiaomey, sonucu “Bugüne kadar keşfedilen, bilinen en eski peynir örneği” olarak nitelendirdi.
Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde yer alan Tarım Havzası’ndaki yaklaşık 3 bin 500 yıllık mumyalarda, kefir peynirinde yaygın olarak bulunan bakteri türleri tespit edildi.
‘Cell’ dergisinde yayımlanan araştırmada, Tarım Havzası’ndaki mumyalarda 2003’te keşfedilen ‘beyaz maddeler’ incelendi.
DNA testine tabi tutulan bu maddelerde, inek ve keçi DNA’sının olduğunun doğrulanmasının yanı sıra yaygın olarak kefir peynirinde bulunan ‘Lactobacillus kefiranofaciens’ ve ‘Pichia kudriavzevii’ türleri de dahil olmak üzere, bazı bakteri örnekleri tespit edildi.
Araştırmacılardan Fu Çiaomey, “bugüne kadar keşfedilen, bilinen en eski peynir örneği” olarak adlandırdığı bu sonucun, eski insanların yeme alışkanlıkları ve kültürüne ışık tutabileceğini söyledi.
Fu, “Peynir gibi gıda maddelerinin binlerce yıl boyunca korunması, son derece zordur. Bu da bunu nadir ve değerli bir fırsat haline getirmektedir” diyerek keşfin önemine dikkati çekti.
Kefirin gelişimi de ortaya kondu
‘Lactobacillus kefiranofaciens’ bakterisinin nasıl geliştiğini de inceleyen araştırmacılar, bu yaklaşık 3 bin 500 yıllık süreç içerisinde, bakterinin insanlara daha iyi uyumlandığını ortaya koydu.
Bugün üretilen kefirdeki probiyotik bakterilerin bağırsaklarda bağışıklık reaksiyonlarına neden olma olasılığının daha düşük olduğuna dikkati çeken Fu, “Bu, bakterinin son 3 bin 500 yıl içinde nasıl geliştiğini gözlemlememizi sağlayan, eşi benzeri görülmemiş bir çalışmadır” diye konuştu.
