Nil Göksu Urgancıoğlu inceledi
Türkiye, siyasi tarihinin belki de en hızlı, en yoğun, en sürprizlere gebe sürecini, geçtiğimiz bu iki hafta içerisinde yaşadı. Tarimizde ilk kez seçmenler, cumhurbaşkanlığı seçimi için ikinci kez sandığa gidiyor. Kıran kırana mücadele öyle bir boyuta geldi ki her gün bir İskandinav ülkesinin bir yılda yaşayacağı siyasi gelişmeyi, bir saatte yaşar olduk. İşte seçmeni sandık başına götürmek için atılan adımlar ve o baş döndürücü gelişmeler…
ERDOĞAN’DAN DEPREM BÖLGESİ VURGUSU
Cumhurbaşkanlığı ve meclis dağılımını belirleyen gelen seçimin 14 Mayıs’ta yapılmasının ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci tura kalmasının kesinleşmesinin ardından, Erdoğan soluğu deprem bölgesinde aldı.
Deprem bölgesinde AK Parti’ye çıkan yüksek oy oranlarını muhalefetin eleştirmesinin ardından, Erdoğan, özellikle sosyal medyada depremzedeleri hedef alan paylaşımlara karşı ‘oy yoksa hizmet yok anlayışı yanlıştır’ vurgusu yaptı. Özellikle Hatay’ın Defne ilçesinde yapımı tamamlanan hastane üzerinden ‘’CHP seçmeninin çok olduğu bölgeye her şeye rağmen hizmet götürdük’ tezini savundu.
Erdoğan seçimden 6 gün sonra ziyaret ettiği Malatya’da şu sözleri sarf etti:
‘’50 bin deprem şehidimiz var. 50 bin deprem şehidimize bu bay bay Kemal’in takımı nasıl baktı? Siz olsanız da olmasanız da, devletimiz kardeşlerinin yanındadır. AFAD’ı, Kızılay’ı, bütün imkanlarıyla yanındadır. Ve bundan sonra da yanında olacaktır” ifadelerini kullandı. Erdoğan, “‘Oy yoksa hizmet yok’ diyen, insanları kutuplaştıran, mahalle baskılarıyla gençlerimizi bastıran kendileridir.”
OĞAN, CUMHUR İTTİFAKI’NA KATILDI
Erdoğan bir yandan hizmet odaklı söylemle, seçmen tabanını ikinci tur için de hazırlamaya çalışırken, diğer yandan Cumhur İttifakı’nın bileşenlerini de daha geniş bir tabana yayma politikası güttü. Bunun en önemli adımı, seçimlerde ATA İttikakı’nın adayı olaral yüzde 5’ten fazla oy olarak sürpriz bir çıkış yakalayan Sinan Oğan’ı yanına çekti.
Oğan 22 Mayıs’ta düzenlediği bir basın toplantısıyla, seçimin ikinci turunda Erdoğan’ı destekleyeceğini açıkladı. “Herhangi pazarlık, angajman, taahhüt belirtmeksizin kırmızı çizgilerimizi ifade ettik. Her iki aday ile görüşmelerimiz devlet adamı ve karşılıklı nezaketle gerçekleşmiştir. Bu müzakere ve istişareler tabandan gelen mesajlar neticesinde seçimlerin ikinci turunda Cumhur İttifakı adayı sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleyeceğimizi beyan ediyorum,’’ ifadelerini kullandı.
Bu süre zarfında Oğan’la bakanlık pazarlıklrı yapıldığı öne sürülse de Erdoğan iddiaları reddetti. Oğan’ın “Cumhur İttifakı’nın elemanı gibi” çalışmalara başladığını söyleyen Erdoğan, kendisiyle herhangi bir pazarlık yapılmadığını söyledi.
‘EN BÜYÜK DÜŞMANIMIZ REHAVET’
Erdoğan bir yandan adayı olduğu ittifakın tabanını genişletmeye çalışırken, diğer yandan da seçmenini sandık başına tekrar götürebilmek için AK Parti teşkilatını sık sık uyardı, şu ifadeleri kullandı:
‘’Herhangi bir rehavet şu anda olmasa dahi ben bir siyasetçi olarak tedbirimi almam lazım. Uyarmam lazım. Teşkilatımı bu noktada uyaracağım ki onlarda herhangi bir rehavete veya zafer sarhoşluğuna kapılmasın. Çünkü birinci turu 5 puan önde bitirdik. Ama bu 5 puan önde bitiriş bir rehavete vesile olmaması lazım. Bir zafer sarhoşluğuna vesile olmaması lazım. Bir oy bile önemli.’’
MONTAJ TARTIŞMASI
İki seçim arasında yaşanan sürece en çok damga vuran olaylarından biri deneyimli siyasetçi Erdoğan’ın canlı yayında yaptığı bir açıklama oldu. Erdoğan’ın TRT canlı yayınında sarf ettiği bir cümle, seçim sürecinde zaten yüksek olan tansiyonu zirveye çıkardı.
Erdoğan, seçim öncesi mitinglerinde CHP’nin “Haydi” reklam filmine montaj ile PKK’lı elebaşlarının eklenen videosunu izlettirmişti. RT ortak yayınında konuşan Erdoğan bir soru üzerine, “Kılıçdaroğlu’nun Kandil’dekilerle video çekimleri var. Ama montaj ama şu ama bu” ifadelerini kullanarak, görüntülerin montaj olduğunu ifade etti.
Erdoğan’a Kılıçdaroğlu’ndan jet yanıt geldi. Erdoğan’ın kendisine sarf ettiği görüntüleri alıntıladığı Twitter mesajında, “Montajcı sahtekar. Ben iftiraya uğramaktan yoruldum, bu bana iftira atmaktan yorulmadı. Sen kimin temiz olduğunu, kimin kirli olduğunu herkese göster ya Rabbi. Amin!” dedi.
Erdoğan’sa ”Gençlerimizin kıvrak zekasının ürünü 5 saniyelik bir video üzerinde arsızca tepiniyorlar” sözleriyle yanıt verdi.
KILIÇDAROĞLU’NDAN MİLLİYETÇİLİĞE DÖNÜŞ
Peki Erdoğan ve Cumhur İttifakı bu adımları atarken, moral olarak üstünlüğü kaybeden muhalefet ne yaptı? Seçmenini tekrar sandık başına gitmeye ikna etmek için hangi adımları attı?
Sandıktan yükselen milliyetçiliğin çıkmasının ardından, Millet İttifakı’nın adayı Kılıçdaroğlu, ikinci tura giderken daha milliyetçi bir siyasi söylem benimsedi. Seçim sonrası sosyal medya hesabından yayınladığı ilk mesajında masaya yumruğunu vurması çok konuşuldu. Eliyle yaptığı kalp hareketi yerine yumrukla ikinci tura girmeye hazırlanan Kılıçdaroğlu’nun tavırlarındaki bu değişim aslında söyleminin sertleşmesinin de habercisi gibiydi. Kılıçdaroğlu’nun sonraki videolarını da kalpaklı Atatürk fotoğrafının önünde çekmesi, yine benzer yorumlara neden oldu.
Sonrasında medya kulislerinin Kılıçdaroğlu’nun ikinci tura kadar daha milliyetçi bir söylemi tercih edeceği haberleri düştü. Daha sonra yaptığı açıklamalardan da anlaşılabileceği üzere, Kılıçdaroğlu’nun bu söylemi daha çok göçmenler üzerinden yürüdü. Örneğin, 28 ikinci turuna altı gün kala, sosyal medya hesabından paylaştığı bir videoda şu ifadeleri kullandı: “Gelen kaçaklar, kızlarımızın hayatını tamamen karartmadan, vatanını seven sandığa gelsin. Unutmayın, bu bir referandumdur! Sen beni sevsen de sevmesen de kabulüm. Ama evladını seviyorsan karar ver. Kız çocuklarımıza kötü gözle bakan o zihniyet gelirse, kim bilir neler olacak? Unutma, o oyu benim içinde değil, evladın için vereceksin. Vatanını seven sandığa gelsin.”
Ayrıca Kılıçdaroğlu, yaklaşık bin kişilik milliyetçi kanaat önderleriyle Ankara’da bir araya geldi. Aralarında eski ülkü ocakları başkanlarının da bulunduğu toplantıda konuşan Kılıçdaroğlu, ilk turda kendisine oy vermeyenlerin ikna edilmesini ve bunu yaparken de “kavgacı bir dil kullanılmamasını” istedi.
ÜMİT ÖZDAĞ MİLLET İTTİFAKINA KATILDI
Kılıçdaroğlu’nun bu milliyetçi atılımının belki de en büyük adımı, ATA İttifakı’nın bileşenlerinden Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ’ı yanına çekmek oldu. Göçmen karşıtı politikalarıyla ön plana çıkan Özdağ’ın Kılıçdaroğlu’na destek açıkladığı basın toplantısı öncesinde Twitter’da yaptığı bir paylaşım, “Özdağ’ın İçişleri Bakanlığı görevini istediği” yönünde tartışmaları da beraberinde getirdi. Özdağ paylaşımında, CHP’li gençlere seslenerek, “Söz ben İçişleri Bakanı olarak yollayacağım. Ancak sadece Suriyeliler değil Türkiye’yi dünyanın lunaparkı zanneden, kadınlarımıza cariye muamelesi yapan, sokaklarımızı uyuşturucu cennetine çeviren, selefi cihatçı örgütlenme yapan ve yılda 11 milyar dolarımızı yiyen herkes gidecek” dedi. CHP Sözcüsü Faik Öztrak ise “Sayın Genel Başkanımızın Sayın Özdağ ile görüşmesinde bakanlık konusu gündeme gelmemiştir. Görüşmenin ana omurgasını kaçakların ve sığınmacıların durumu ile ulusal güvenlik konuları oluşturmuştur” diyerek söz konusu iddiaları yalanladı.
Bakanlık tartışmaları sürerken, siyasi kulislerde asıl Özdağ’ın desteğinin Millet İttifakı’nı nasıl etkileyeceği, özellikle de HDP seçmenini sandıktan uzak tutma ihtimali konuşuluyordu. Bu nedenle tüm gözler bir anda HDP’ye çevrildi.
HDP DEVAM’ DEDİ
Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda Millet İttifakı’nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararı alan HDP ve Yeşil Sol Parti, Kılıçdaroğlu ve Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ arasında imzalanan protokol sonrası ikinci tur için bir durum değerlendirmesi yapmıştı. HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile Yeşil Sol Parti Eş Sözcüleri Çiğdem Kılıçgün ve İbrahim Akın, HDP Genel Merkezi’nde ikinci tura ilişkin tutumlarını önceki gün açıkladı. Buldan Kılıçdaroğlu’nun ismini zikretmeden ‘’Erdoğan bizim için asla bir seçenek değildir. Sandığa eksiksiz gideceğiz,’’ dedi.
BABALA TV’DE YAYIN
Muhalefetin bu süreçte belki de umudunu en çok bağladığı noktalardan biri Kılıçdaroğlu’nun izlenme rekorları kıran Babala TV yayınına katılması oldu. Oğuzhan Uğur’un sunduğu formatı itibariyle uzun saatler süren ve salondaki katılımcıların soru sorabildiği programa katılan Kılıçdaroğlu’nun 4 saatlik videosu yayınlandı.
Video 20 milyondan fazla izlendi ve sosyal medyada da çok ses getirdi. CHP röportajın çok etkili olduğunu düşünmüş olacak ki video bazı önemli meydanlarda dev ekranlarda gösterildi. Videonun beklenen etkiyi yaratıp yaratmadığı ise seçim gecesi anlaşılacak…
patronlardunyasi.com