PrizmaBetGüncelGirişAdresiHızlıveGüvenilirErişim!

Tiroid Nodüllerinin Yüzde 5’i Kanser Çıkıyor!

Tiroid tespit edilen kişilerin bir çoğu nodülünün kanserle ilişkilendirirken uzmanlar bu konuda önemli bir açıklama yaptı.  

Tiroid tespit edilen kişilerin bir çoğu nodülünün kanserle ilişkilendirirken uzmanlar bu konuda önemli bir açıklama yaptı.

Boyun ön tarafında bulunan kelebek şeklindeki organa tiroid bezi adı veriliyor. Tiroid bezi salgıladığı hormonlar sayesinde vücut sıcaklığı veya kalp atışının düzenlenmesi gibi birçok noktada etkin rol oynuyor. Tiroid organında gelişen nodüller ise hastada soru işaretleri ortaya çıkarabiliyor. Bütün tiroid nodüllerin sadece %5’i kansere dönüşüyor ve hastalık çok ilerlemedikçe belirti vermiyor. Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Ersan Eroğlu, Tiroid Kanseri Farkındalık Ayı’nda tiroid kanserleri ile ilgili bilgi verdi.

TİROİD YÜZÜNDEN ANNELİKTEN OLMAYIN! 

Kadınlarda tiroid nodülü daha sık görülüyor

Nodüler tiroid hastalığı günümüzde dünyada tiroid bezinin en sık görülen hastalığıdır. Nodüller tümöral bir oluşumdur ve çoğu zaman iyi huylu olarak seyretmektedir. Tiroid nodülleri kadın cinsiyette daha sık görülse de, erkek cinsiyette tiroid nodüllerinin kansere dönüşme riski daha fazladır. Yapılan kadavra otopsi serilerinde %50, ultrasonografik değerlendirilen hastalarda ise %50-70’lik oranında tiroidde nodül bulgusuna rastlanılmaktadır. İyot eksikliği olan endemik bölgelerde bu sıklık %90 ’lara kadar çıkabilmektedir.

Her tiroid nodülü kanser değildir!

Her tiroid nodülü kötü huylu yani kanser değildir. Ancak tüm tiroid nodüllerinin yaklaşık yüzde 5’inde kanser gelişmektedir. Tiroid kanseri 70 yaş üstü, 20 yaş altı ve erkek hastalarda daha sık (2-3 kat) görülmektedir. 4 cm’ den büyük nodüllerde, ses kısıklığına veya basıya bağlı öksürük, yutkunma problemi oluşturan nodüllerde ise kanser görülme ihtimali daha yüksektir. Tüm kanserler de olduğu gibi tiroid kanserlerinde de erken tanı çok önemlidir. Erken yakalanan kanserlerde sadece tiroid bezinin tamamen alınmasıyla kalıcı tedavi sağlanabilmekte, başka tedavi ve uzun takiplere ihtiyaç olmamaktadır. İleri evrelerde ise metastazlar oluşabilmekte, cerrahinin şekli değişebilmekte, boyun diseksiyonları ile daha da cerrahi büyümekte ve sonrasında hastalara radyoaktif iyot tedavisi gerekebilmektedir.

Aile öyküsü olanlar yılda 1 kez kontrol ettirmeli

Tiroid nodüllerinin elle saptanacak boyutta tespit edilme oranı çok düşüktür. Bu sebeple özellikle nodül tespit edilen, aile öyküsü olan veya geçmişte radyasyon öyküsü olan kişilerin başta olmak üzere herkesin yılda 1 kez tiroid ultrasonu yaptırması önerilmektedir. Şüpheli nodüllerin varlığında yapılacak ultrason eşliğinde tiroid ince iğne aspirasyon biyopsisi tanı için yeterli olmaktadır.

Ameliyatta ses telleri de korunuyor

Tiroid kanserlerinde tiroid bezinin tamamı alınmakta, ses kısıklığı olmaması için güncel sinir monitörizasyon cihazları ile ses telleri görülerek korunabilmekte ve  kanamayı engelleyen enerji cihazları kullanarak kanamanın önüne geçilebilmektedir. Bu da minimal kesi ile kısa sürede operasyonun tamamlanmasını sağlamakta ve hayata erken dönüşü kolaylaştırmaktadır. Yine güncel robotik yaklaşımla cerrahi boyunda kesi olmadan minimal invaziv şekilde gerçekleştirilebilmektedir. Tiroid kanserleri ilk etapta daha çok çevre lenf bezlerine yayılım gösterirler bu sebeple metastatik lenf bezleri tespit edilen hastalara tiroid cerrahisine ek olarak boyun lenf bezi diseksiyonları eklenebilmektedir. Hastanın iyileşme sürecini uzatmaktadır. Tedavi sonrası kemoterapi değil sadece nükleer tıp kliniği tarafında radyoaktif iyot tedavisi yani atom uygulanmaktadır. Takipleri genel cerrahi endokrinoloji ve nükleer tıp tarafından yapılmaktadır. Erken evre tiroid kanseri ameliyatı sonrası hastanın sadece ömür boyu tiroid hormon hapı kullanması gerekmektedir. Aralıklı boyun ultrasonu ve kan tahlilleri ile takipleri 5 yıl boyunca sürdürülmektedir. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Asbest Hala Öldürüyor

Asbest hala öldürüyor ? Her yıl 30 binden fazla insan nadir görülen ancak çok agresif bir kanser nedeniyle hayatını kaybediyor.

Asbest hala öldürüyor ? Her yıl 30 binden fazla insan nadir görülen ancak çok agresif bir kanser nedeniyle hayatını kaybediyor.

Mezotelyoma adı verilen bu kanserin nedeni ise ülkemizde 2011 yılında yasaklanan asbest. Asbeste maruz kalanlarda, maruz kaldıktan 10 ila 50 yıl arasında bir süre sonra kanser gelişiyor. Bu nedenle birçok hasta doğru teşhis alamıyor ya da teşhiste geç kalınıyor. Türkiye’de Prof. Dr İzzettin Barış önderliğinde çevresel asbest maruziyetinin mezotelyomaya neden olduğunun tespit edilmesi dünya literatürünü değiştirmiştir. Türk
Toraks Derneği 26 Eylül Mezotelyoma Farkındalık Günü kapsamında bu zorlu hastalığa dikkat çekti.

Mezotelyoma Nedir ? Asbest ile ilişkisi Var mı ?

İnşaat, gemi yapımı, çatı ustalığı, kazan işçiliği, izolasyon, elektrikçilik ve otomotiv üretimi gibi sektörlerde çok yaygın kullanılan asbest nedeniyle hastalığın en çok bu sektörlerde çalışanlarda görüldüğüne dikkat çeken, Türk Toraks Derneği Torasik Onkoloji Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Tuncay Göksel şu bilgileri verdi “Mezotelyoma, mezotel hücrelerden köken alan bir kanserdir. En çok akciğer zarında (plevra) görülür. Mezotelyoma yüksek oranda asbest kaynaklıdır. Asbest, ak toprak olarak da bilinen, ısıya, suya karş dayanıklı, esnek, lifli yapıda bir mineraldir. Doğal bir fibröz silikattır ve bazı bölgelerde toprak örtüsünde birikimler halinde bulunmaktadır. Asbest, ısıya dayanıklı ve yalıtkan özellikleri nedeniyle kırsal alanda evlerde sıva-badana amaçlı, çatıda, kaplamada ve ayrıca kentlerde izolasyon amaçlı kullanılmaktadır. İnşaat, gemi yapımı, çatı ustalığı, kazan işçiliği, elektrikçilik ve otomotiv üretimi gibi sektörlerde de yaygın olarak kullanılmıştır. Bu sektörlerde çalışan pek çok kişi, özellikle de işyeri güvenlik düzenlemelerinin daha az sıkı olduğu gelişmekte olan ülkelerde, maruz kaldıklarının farkında değildir”

Deprem Sonrası ve Kentsel Dönüşüm Alanlarındaki Halk Risk Altında

Hastalığın deprem sonrası ve kentsel dönüşüm sürecinde de artabileceğine dikkat çeken
Prof. Dr. Göksel sözlerine şöyle devam etti: “Mezotelyomanın asbest maruziyetinden sonra ortaya çıkması tipik olarak on yıllar alır ve göğüs ağrısı ve nefes darlığı gibi semptomlar ortaya çıktığında mezotelyoma genellikle ileri bir aşamadadır. Farkındalığın artması, risk altındaki kişilerin erken tıbbi değerlendirme ve test yaptırmalarına yardımcı olacaktır. Altyapıları şehirlerde asbest yüklü binalar büyük bir risk oluşturmaya devam etmektedir. Asbest kullanımının yasaklandığı bölgelerde bile, geçmişteki madencilik veya endüstriyel faaliyetlerden kaynaklanan çevresel kirlenme bir tehdit olmaya devam etmektedir. Ayrıca hem deprem sonrası hem de kentsel dönüşüm sürecindeki şehirlerde asbestli malzemelerin düzensiz yıkımı ve uygunsuz bertarafı havaya tehlikeli lifler salarak sadece çalışanları değil, çevredeki toplulukları da tehlikeye atmaktadır. Asbestin kansere sebep olduğu kesinleşmesi nedeni ile ülkemizde “Bazı Tehlikeli Maddelerin, Müstahzarların ve Eşyaların Üretimine, Piyasaya Arzına ve Kullanımına İlişkin Kısıtlamalar Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” Resmi Gazetede 29 Ağustos 2010 tarihinde yayımlanmış ve 31.12.2010 tarihinden itibaren her türlü asbest mineralinin ticari kullanımı yasaklanmıştır”

Mezotelyoma Hastalığından Nasıl Korunuruz ?

Asbest maruziyetini önlemenin, mezotelyoma riskini azaltmanın en etkili yollarından biri olduğunu vurgulayan Türk Toraks Derneği Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tamer Altınok ise korunma yollarına dair bilgiler paylaştı ve şunları söyledi: “Malzemelerle çalışırken uygun koruyucu ekipmanların kullanılması, potansiyel maruziyeti azaltabilir. Kentlerde inşa edilen binalarda da izolasyon amaçlı kullanılmış olduğu bilinmektedir. Son yıllarda deprem ve kentsel dönüşüm sırasında eski binaların kontrolsüz yıkımı ile çevreye asbest salınımı olabileceği bilinmektedir. Kontrollü bina yıkımı öncesi asbest analizlerinin yapılması gerekmektedir. Mezotelyoma ile mücadelede en kritik stratejilerden biri, eğitim ve farkındalık yoluyla asbeste maruz kalmanın önlenmesidir. Eski binaların kontrollü yıkımının teşvik edilmesi, asbest güvenlik protokollerinin uygulanması ve
yüksek riskli mesleklerde koruyucu ekipman kullanımının teşvik edilmesi, gelecekteki vakaların azaltılmasında önemli adımlardır. 2012 yılında T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından “Türkiye Asbest Kontrolü Stratejik Planı” yapılmıştır. Kırsal alanda asbest karışımlı toprak kullanımı azaltılması ve asbestin çevresel ve mesleksel maruziyetlerinin azaltılması ya da ortadan kaldırılması temel hedef olmuştur. 25 Ocak 2013’te “Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik” yayınlanmıştır. Bu Yönetmeliğin amacı,
çalışanların asbest söküm, yıkım, tamir, bakım, uzaklaştırma çalışmalarında asbest tozuna maruziyetlerinin önlenmesi ve bu maruziyetten doğacak sağlık risklerinden korunması, sınır değerlerin ve diğer özel önlemlerin belirlenmesidir”

Mezotelyoma Nasıl Anlaşılır, Nasıl Tedavi Edilir?

Asbest solunum yolu ile akciğere ve akciğer zarına ulaştıktan sonra hastalık 10 ile 50 yıl içinde gelişebilmektedir. Süreç çok yavaş ilerlediği için hasta uzun süre şikayet hissetmeyebilir. Bu nedenle birçok hasta ileri evrede tanı almaktadır. Kontrol amaçlı yapılan tetkiklerde erken evre mezotelyoma hastaları saptanabilmektedir. Erken tanı mezotelyoma tedavisinde çok önemlidir ve hayatta kalma şansını artırabilir.
• Göğüs Ağrısı: Genellikle plevral mezotelyomanın bir sonucu olan bu ağrı, donuk bir
sızı olarak başlayabilir ve zamanla şiddetlenebilir. Genellikle göğsün bir tarafında lokalize
olur ve derin nefes alma veya öksürme ile kötüleşir.
• Nefes Darlığı (Dispne): Akciğer ve göğüs duvarı arasında sıvı birikmesi (plevral
efüzyon) veya tümörlerin akciğer genişlemesini kısıtlayarak nefes almayı zorlaştırmasından
kaynaklanır.
• İnatçı Öksürük: Kuru veya ağrılı bir öksürük gelişebilir ve buna bazen ses kısıklığı
veya öksürükle kan tükürme eşlik edebilir.
• Açıklanamayan Kilo Kaybı: Vücut hastalıkla savaşmak için daha fazla enerji
harcadığından ani, istenmeyen kilo kaybı meydana gelebilir.• Yorgunluk: Birçok kanserde olduğu gibi mezotelyoma da kalıcı yorgunluğa ve düşük
enerji seviyelerine neden olabilir.
• Karın Ağrısı ve Şişlik: Bu belirtiler, kanserin karın zarında (periton) geliştiği peritoneal
mezotelyomada daha yaygındır. Şişlik genellikle sıvı birikiminden (asit) kaynaklanır.
• Bulantı ve Bağırsak Değişiklikleri: Peritoneal mezotelyoma bulantı, kabızlık veya ishal
gibi sindirim sorunlarına neden olabilir.
Mezotelyoma tanısını koymak kolay değildir. Tanıda hekimi ilk uyaran hastanın doğduğu ve
yaşadığı yer ayrıca meslek öyküsüdür. Akciğerde sıvı ile karşımıza çıkan hastalıkta, sıvıdan
alınan örnekler tanısal açıdan yetersiz kalabilmektedir. Bu nedenle biyopsi yapılması
önerilmektedir.
Mezotelyoma, agresif doğası ve asbest maruziyeti ile tanı arasındaki uzun gecikme süresi nedeniyle tedavisi zor bir kanser olmaya devam etse de tedavi seçeneklerindeki gelişmeler hastalar için yeni umutlar sunmaktadır. Cerrahi, kemoterapi ve radyasyon terapisi gibi geleneksel tedaviler hala yaygın olarak kullanılmaktadır, ancak multimodal terapi, immünoterapi ve hedefe yönelik tedavilerde dahil olmak üzere daha yeni stratejiler mezotelyoma hastaları için sonuçları iyileştirme konusunda umut vaat etmektedir. Klinik
çalışmalara katılım da bu yenilikçi tedavilere erişim için önemli bir yol haline gelmiştir. Ayrıca steril, asbestsiz “TALK” yolu ile plöredez (akciğer zarını pudralama) yapılmaktadır. Bu tedavilerin deneyimli ve konuda uzman merkezler tarafından yapılması önerilmektedir.

Mezotelyoma Farkındalık Günü’nde Neler Yapabilirsiniz?

• Mezotelyoma hakkında daha fazla bilgi edinin ve risk faktörlerini öğrenin.
• Asbest maruziyetiniz varsa sağlık kontrollerinizi yaptırın.
• Mezotelyoma farkındalığı için çevrenizdeki insanları bilgilendirin.
• Mezotelyoma ile savaşan insanlara ve ailelerine destek olun.
• Ağaçlandırma ile asbestin rüzgar ile yayılmasını önleyebiliriz.

(BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Mide Kanserinin 10 Belirtisi

Mide kanseri belirtileri hakkında bilgi veren uzmanlar, erken tanının mide kanseri tedavisindeki başarı şansını artırdığını söyledi. 

Mide kanseri belirtileri hakkında bilgi veren uzmanlar, erken tanının mide kanseri tedavisindeki başarı şansını artırdığını söyledi.

Kilo Kaybı ve Mide Ağrısı

Erkeklerde kadınlara göre daha fazla görülen mide kanseri tüm dünyada en sık görülen kanserler içinde dördüncü sırada geliyor. Midenin tüm kısımlarında görülebilen mide kanseri ülkemizde genellikle midenin gövde kısmında görülüyor. Mide kanseri çoğu zaman hiçbir belirti vermeden sinsi bir şekilde ilerleyebiliyor. Öyle ki en yaygın erken belirtileri olan açıklanamayan kilo kaybı veya mide ağrısı bile kanser ilerleyene kadar ortaya çıkmayabiliyor. Kişiye ve hastalığın evresine göre tedavi planlaması yapılan mide kanserinde uygulanan sıcak kemoterapi yöntemi tedavi başarısını artırılabiliyor. Memorial Ataşehir Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü’nden Doç. Dr. Ferhat Ferhatoğlu, mide kanserinin nedenleri ve tedavi yöntemleri hakkında konuştu.

MİDE KANSERİNİ TETİKLEYEN ETKENLER 

Mide kanseri görülme riski ülkemizde daha fazla

Mide kanseri tüm dünyada en yaygın görülen kanserlerden biridir. Ülkemizde erkeklerde en sık görülen kanserler içinde ikinci, kadınlarda ise en sık görülen kanserler içinde dördüncü sıradadır. Mide kanseri (gastrik kanser olarak da bilinir) kanser hücrelerinin midede kontrolsüz bir şekilde büyümesi ile ortaya çıkmaktadır. Tüm dünyada görülen kanserler içinde 4. sırada bulunan mide kanseri, midenin tüm bölümlerinde oluşabilmektedir. Ancak ülkemizde görülen mide kanserleri en çok midenin gövde kısmı yani midenin en geniş bölümünde oluşmaktadır. Mide kanseri vakalarının yaklaşık %95’i mide iç zarında başlayarak yavaş ve sinsi bir şekilde ilerlemektedir. Bu nedenle hızlı bir şekilde tedavi edilmesi gerekmektedir. Tedavi edilmediği takdirde kötü huylu kitle büyür ve mide duvarlarında daha derin tabakalara ilerler. Ayrıca bu tümör karaciğer ve pankreas gibi yakındaki organlara yayılabilir. Mide kanseri riski tüm bireylerde vardır. Ancak 65 yaş üzerinde, erkeklerde, Doğu Asya, Güney veya Orta Amerika, Doğu Avrupa’da ve genellikle ülkemizde doğu bölgesinde bu riskin arttığı gözlemlenmektedir.

Obezite ve sigara mide kanseri oluşma riskini arttırabilir

Mide kanseri, mide hücrelerimizin DNA’sında genetik bir mutasyon (değişiklik) olduğunda oluşmaktadır. DNA, hücrelere ne zaman büyüyeceklerini ve ne zaman öleceklerini söyleyen bir koddur. Mutasyon nedeniyle hücreler hızla büyür ve sonunda ölmek yerine bir tümör oluşturur. Kanser hücreleri sağlıklı diğer organları ele geçirebilir ve vücudumuzun diğer bölgelerine yayılabilir (metastaz). Ailede mide kanseri öyküsü, gastroözofageal reflü, gastrit, mide ülseri veya mide polipleri, meyve ve sebzenin az, yağlı, tuzlu, tütsülenmiş veya salamura yiyeceklerin fazla tüketilmesi sigara ve obezite kanser riskini arttıran önemli faktörlerdir.

Sinsi bir şekilde ilerleyen mide kanserinin bu belirtileri bile geç ortaya çıkabilir

Mide kanseri genellikle erken evrelerde herhangi bir belirti vermez. Hatta mide kanserinin en yaygın erken belirtileri olan açıklanamayan kilo kaybı veya mide ağrısı bile genellikle kanser ilerleyene kadar ortaya çıkmaz. Mide kanserinin en önemli belirtileri şunlardır;

  1. İştahsızlık
  2. Yutma güçlüğü
  3. Yorgunluk veya halsizlik
  4. Bulantı ve kusma
  5. Açıklanamayan kilo kaybı
  6. Mide ekşimesi ve hazımsızlık
  7. Siyah dışkı (dışkı) veya kan kusma
  8. Yemekten sonra şişkinlik veya gaz hissi
  9. Genellikle göbek deliğinizin üzerinde mide ağrısı
  10. Küçük bir öğün veya atıştırmalık yedikten sonra bile tokluk hissi

Sıcak kemoterapi (Hipertermi Tedavisi) mide kanseri tedavi başarısını artırıyor

Tüm kanser türlerinde olduğu gibi mide kanserinde de erken tedavi büyük önem taşımaktadır. Endoskopi mide kanserini teşhis etmek için kullanılan en önemli yöntemdir. Mide kanseri tanısı ile kanserin tipi belirlendikten sonra uygulanacak tedaviye karar verilir. Mide kanseri tedavisi multidisipliner yaklaşımı gerektirmektedir. Uzman ekip çalışması ve tam donanımlı bir hastane ile başarı sağlanabilmektedir. Mide kanseri tedavisinde kansere neden olan tümörün uygun şekilde çıkarılması tedavinin en önemli kısmını oluşturur. Ameliyatla hastanın midesinin bir bölümü ya da tümü alınabilir. Midesinin tümü alınan hastalarda, bağırsaktan yeni mide yapılır ve hasta bundan sonraki yaşamını normal bir şekilde devam ettirebilir. Bu şekilde yaşayan hastalara az ve sık yemeyi gerektiren diyet önerileri sunulur. Bazı hastalarda mide alındıktan sonra kanserin şekline göre doktorun belirlediği şekilde ışın ya da ilaç tedavisi uygulanabilir. Mide kanserinin evresine göre değişiklik gösteren tedaviler sırasında eğer tümör lenf bezlerine sıçramış ise mutlaka kemoterapi uygulanır. Özellikle ikinci evreden başlayan mide kanserinde operasyon öncesi verilen kemoterapi tedavisi, operasyon sonrasındaki etkinliği arttırmak için çok önemlidir. Ayrıca mide kanseri tedavisinde “Hipertermik karın içi kemoterapi ve karın içine basınçlı kemoterapi uygulanması” yöntemleri ile karın içerisine yayılmış kanser hücreleri hedef alınır ve   uygun hastalarda başarılı sonuçlar elde edilir. Sıcak kemoterapi son 20-30 ve basınçlı kemoterapi ise 10 yıldır yatygın olarak uygulanan tedavi yöntemleridir. İlk kez kadın kanserleri üzerinde uygulanan bu yöntemler son dönemlerde kalın bağırsak ve mide kanserlerinde de sık sık uygulanmaktadır. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Biyopsi ile Erken Tanı Tiroid Kanserinde Hayat Kurtarabilir

Biyopsi ile erken tanı, tiroit kanserinde hayat kurtarabilir. Uzmanlar, tiroit kanserinin erken tanı ile iyi bir şekilde tedavi edilebileceğini açıkladı.

Biyopsi ile erken tanı, tiroit kanserinde hayat kurtarabilir. Uzmanlar, tiroit kanserinin erken tanı ile iyi bir şekilde tedavi edilebileceğini açıkladı.

Tiroit hastalıkları içinde tiroit kanserinin, son yıllarda hızla artarak en sık görülen ilk 5 kanserden biri olduğunu belirten Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Faruk Kutlutürk, “Tiroit kanserlerine biyopsi ile erken tanı konulabilmesi, hastalığın en iyi tedavi edilebilen kanser türleri arasına girmesine sebep olmuştur” dedi.  Kutlutürk, tiroit hastalıkları tanısında kullanılan tanı yöntemlerinden tiroit biyopsisi hakkında bilgilendirmede bulundu.

Troid En Çok Görülen 5 Kanser İçinde

Tiroit hastalıklarının oldukça sık görülmekte olup toplumda neredeyse her üç kişiden birini etkilediğine değinen Prof. Dr. Kutlutürk, “Tiroit hastalıkları içinde tiroit kanseri, son yıllarda hızla artarak en sık görülen ilk 5 kanserden biri olmuştur. Tiroit kanseri tanısı konulan hastaların artmasında radyasyona maruziyet gibi etkenler olduğu kabul edilmekle birlikte ultrasonografi gibi görüntüleme tekniklerinin yaygın kullanımı ve tiroit biyopsi uygulamalarının yaygınlaşması da etkili olmuştur” diye konuştu.

Triod Kanseri Erken Belirti Vermeyebilir

Tiroit kanserlerinin çoğunlukla tesadüfen tespit edildiğini söyleyen Prof. Dr. Kutlutürk, “Nadir görülen bazı formları (anaplastik, medüller tiroit kanseri gibi) hariç tiroit kanserlerinin çoğu hızlı büyümez ve erken belirti vermez. Tiroit kanserlerinin erken belirti vermemesi, sessizce büyümesine ve bir süre sonra da kitle etkisine bağlı olarak nefes darlığı, çarpıntı, daralma hissi gibi şikâyetlerin ortaya çıkmasına neden olur” dedi.

İyot Eksikliği, Radyasyon ve Genetik Faktörler Etkili

Risk faktörlerinden bahseden Prof. Dr. Kutlutürk, “Tiroit kanseri risk faktörleri arasında radyasyona maruziyet (Çernobil gibi), tiroit bölgesine radyasyon uygulanması, iyot eksikliği, ailesel yatkınlık ve genetik faktörler sayılabilir. Tiroit kanseri tanısı tespit edilen nodüllere biyopsi yapılması ile konulur. Tiroit nodülleri, tiroit bezi içerisinde tespit edilen büyüklükleri, sayıları, karakterleri farklı (solid/kistik, hipo/hiperekoik, şekli) iyi ve kötü huylu olabilen oluşumlardır. Tiroit nodüllerinin yüzde 90’ından fazlası iyi huyludur. Biyopsi ile nodülün iyi huylu olduğunun anlaşılmasıyla gereksiz ameliyatlar önlenir” diye konuştu.

Erken Tanı Önemli 

Tiroit biyopsisinin, poliklinik veya servis ortamında ultrasonografi eşliğinde yapıldığını aktaran Prof. Dr. Kutlutürk, “Ultrasonografi eşliğinde tiroit biyopsisi; şüpheli nodülden örnek alınmasına olanak sağlar ve kanama gibi istenmeyen durumların oluşmasını önler. Biyopsi sonrası hasta günlük aktivitelerine devam edebilmektedir. Tiroit biyopsisi sonrası alınan materyal patoloji uzmanları tarafından değerlendirmektedir. Biyopsi sonucunda patoloji raporu iyi huylu, şüpheli, kuvvetli kanser şüphesi veya kanser olarak gelebilir” dedi. Tiroit kanserlerine biyopsi ile erken tanı konulabilmesinin, hastalığın en iyi tedavi edilebilen kanser türleri arasına girmesine sebep olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Kutlutürk, “Biyopsi ile erken tanı konulan ve etkili tedavi yapılan tiroit kanseri hastaları hayatlarına sağlıklı olarak devam edebilmektedir. Boyun bölgesinde ağrı, şişlik, nefes darlığı, ses kısıklığı, yutkunma güçlüğü olan hastalar tiroit açısından değerlendirilmeli ve nodül tespit edildiğinde biyopsi ile tanı ve tedavisi düzenlenmelidir” dedi. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Kanser hakkında doğru sanılan 9 önemli yanlış!

Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özge Gümüşay, kanser hakkında doğru sanılan 9 yanlışı sıraladı, önemli uyarı ve önerilerde bulundu. 

Son yıllarda görülme sıklığı giderek yaygınlaşan, çağın korkutan hastalığı olmaya devam eden kanser oluşumunda genetik etkenlerin yanı sıra çevresel faktörler de büyük rol oynuyor. Sigara ve alkol kullanımından güneşin zararlı ışınlarına maruz kalmaya, sağlıksız beslenmeden hareketsizliğe, stresten yüksek dozda röntgen ışınları ve kimyasal maddelerle temasa dek bir çok etken kanserin görülme sıklığının artmasına neden oluyor. Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özge Gümüşay, kanser hakkında doğru sanılan 9 yanlışı sıraladı, önemli uyarı ve önerilerde bulundu.

Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özge Gümüşay, kanserin dünya genelinde önemli bir sağlık sorunu olmaya devam ettiğini belirterek “2023 yılında yayınlanan istatistiklere göre; erkeklerde hayat boyu kansere yakalanma olasılığı yaklaşık yüzde 41, kadınlarda yüzde 39’dur. Kanser tanısı alan kişiler tanıyı öğrendikten sonra kaygı, korkuya kapılıyor ve akıllarında pek çok soru oluyor. Toplumda kanser tanı ve tedavisinde doğru olmayan bazı inanışlar da bu süreci zorlaştırıyor” diyor.

1. “Alternatif tedavi” yöntemleri zararsız hatta yararlıdır: YANLIŞ!

DOĞRUSU: “Alternatif tedavi” olarak adlandırılan yöntemler ve bitkisel ürünler, kanser tedavisinde kullanılan tıbbi yöntemlerin yerini alamazlar ve hastalığın seyrini olumsuz etkileyebilirler. Kanser hastalarında en sık kullanılan alternatif tedavi bitkisel ilaçlardır. Bitkisel ürünler, kanser tedavisinin etkinliğini azaltabilir veya yan etkilerini artırabilir. Ayrıca, bazı bitkisel ürünlerin güvenilirliği ve kalitesi konusunda sorunlar olabilir. Bu nedenle kanser tedavisi sırasında onkoloji doktorunuzun önerisi olmadan bu tür ürünleri kullanmamalısınız.

2. Kanser tedavisi sürecinde sürekli istirahat gerekir: YANLIŞ!

DOĞRUSU: Yapılan çalışmalar; hastaların kemoterapi alırken kısa yürüyüşler gibi egzersiz yapmasının hem tedaviye uyumunu hem de tedavi başarısını artırdığını göstermektedir. Hastanın tedaviden sonraki günlerde halsizliği ve yorgunluğu olabileceğinden istirahat etmelerinde sakınca bulunmasa da, tedavi boyunca hareketsiz kalmamaya, kendilerini yormayacak şekilde egzersiz yapmaya dikkat etmeleri önerilir.

3. Sağlıklı yaşam tarzı kanseri tamamen önler: YANLIŞ!

DOĞRUSU: Kanser, hücrede gelişen bir anormallik sonucu kontrolsüz hücre çoğalmasıdır. Kanser gelişiminde çevresel ve genetik faktörler rol oynar. Bu nedenle kanser riskini tamamen ortadan kaldıramasak da, sağlıklı bir yaşam tarzına sahip olarak ve çevresel risk faktörlerini azaltarak kansere yakalanma riskini azaltabiliriz.

4. Biyopsi kanserin yayılımına neden olur: YANLIŞ!

DOĞRUSU: Kanser şüphesi ile başvuran hastadan alınan biyopsi, kanser tanısının konulmasında gerekli bir yöntemdir. Tanının yanı sıra hastalığın alt tipinin belirlenmesi, bazı ilaçların etkinliği için bir takım göstergelerin saptanması ve genetik testlerin uygulanması için de biyopsi yapılması şarttır. Biyopsi ile hastalığın yayılacağı inancı doğru değildir. Biyopsi yapılmadığı zaman tanı ve tedavi gecikir.

5. Kanser tedavisi sadece kemoterapi ve radyoterapiden ibarettir: YANLIŞ!

DOĞRUSU: Kanser tedavisinde kullanılan yöntemler, hastalığın türüne, evresine ve hastanın genel sağlık durumuna göre değişebilir. Kemoterapi ve radyoterapi, kanser tedavisinde kullanılan yöntemlerden sadece ikisidir. Bunun dışında hedefe yönelik ilaçlar, immünoterapi gibi tedaviler ile kanser tedavisinde yüz güldürücü sonuçlar elde edilmektedir. Kanser tedavisinde cerrahi müdahale, hastalığın türüne ve evresine göre uygulanmaktadır.

6. Kanser tedavisi sırasında hasta her istediği gıdayı tüketebilir: YANLIŞ!

DOĞRUSU: Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özge Gümüşay “Kemoterapi tedavisi sırasında ilaçlar ile etkileşimi olan greyfurt ve nar gibi bazı gıdaların tüketilmesi önerilmez. Genel olarak dengeli ve çeşitli bir beslenme, hastanın sağlığını ve bağışıklığını korumaya yardımcı olabilir. Kemoterapi tedavisi sırasında alkol kullanımından kaçınılmalıdır. Vitamin ve mineral takviyeleri de, kanser tedavisinin etkinliğini azaltabileceği veya yan etkilerini artırabileceği için vitamin ve mineraller gıdalardan doğal yolla alınmalıdır. Hastada vitamin eksikliği saptanması halinde kanser tedavisini veren onkoloji uzmanına danışmak gerekir” diyor.

7. Kanser tedavisi sırasında hastalar izole olmalıdır: YANLIŞ!

DOĞRUSU: Kanser tedavisi için verilen kemoterapi bağışıklık sistemini zayıflatır. Her tedavinin bağışıklık sistemine yan etkisi farklılık gösterir. Hastaların tedavi sırasında enfeksiyon riskini azaltmak için toplu taşıma gibi kalabalık yerlerde maske kullanımına dikkat etmesi, sık sık el yıkaması önem taşır. Ancak hastanın tedavi boyunca tamamen odasında izole olması gerekmez. Enfeksiyonu olmayan yakınları ile birlikte zaman geçirebilir. Hastanın sosyalleşmesi ve sevdikleri ile zaman geçirmesi tedavi sürecine uyuma ve psikolojik açıdan daha iyi hissetmesine yardımcı olacaktır.

8. Kanser tedavisi sonrasında hastalık tekrar edecektir: YANLIŞ!

DOĞRUSU: Kanser tedavisi sonrasında hastalığın tekrar edeceği şeklinde bir kaygıyla karamsarlığa kapılmamalıdır. Hastalığın tekrar etme riski olsa da bu risk oranı her hastada farklıdır. Hastalığın başlangıç evresi, tümörün alt tipi, tümörün davranışı ve hastanın aldığı tedaviler kanserin tekrarlama riskini belirler. Hastalar kanserin tekrarlama riskini azaltmak için doktorlarının önerdiği tedavileri almalı ve sağlıklı bir yaşam alışkanlığı oluşturmalıdır.

9. Kanser olan kişilerin aile üyeleri de kansere yakalanacaktır: YANLIŞ!

DOĞRUSU: Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özge Gümüşay “Kanserin kalıtsal olduğu düşünülse de, çoğu kanserin kalıtsal olmadığı bilinmektedir. Ailede kanser öyküsü fazla olan hastalarda kalıtsal yatkınlık genetik testler ile belirlenebilir. Kanser riskini artıran mutasyona sahip bireyler kanser gelişimi açısından yüksek riskli olup mutasyonun tipine göre özel tarama programlarına alınır” diyor.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Akciğer kanserinden korunmak mümkün mü?

Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Adnan Sayar, 1-30 Kasım Akciğer Farkındalık Ayı kapsamında, akciğer kanserinden korunmanın yedi yolunun altını çizdi.

“Günde 2 paketten fazla sigara içen her 7 kişiden biri akciğer kanseri nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Ancak çok önemli bir nokta vardır ki; sigara bırakıldığında risk azalmaktadır, etkileri zamanla kaybolmaktadır. Yani sigaraya başlamamak en iyi kanserden korunma yöntemi olsa da bırakmak da kanser riskini azaltmaya yardımcı olur.” diyen Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Adnan Sayar, 1-30 Kasım Akciğer Farkındalık Ayı kapsamında, akciğer kanserinden korunmanın yedi yolunun altını çizdi.

1. Akciğer kanserinde sebep önemli
Nedeni önemli bir konu. Bunun için öncelikle akciğer kanserinin neye bağlı geliştiğine bakmalıyız. Akciğer kanserinin en önemli tetikleyicisi sigara ve tütün mamulleridir. Sigara içenlerde içmeyenlere göre akciğer kanseri gelişme riski 10 kattan fazladır.

2. Pasif sigara dumanından kaçının
Sigara içmeyenlerde en sık neden; pasif sigara dumanı maruziyeti ve radon gazıdır.

3. Pasif içiciler de risk altında
Tütün mamülleri hem içicileri hem de pasif olarak dumana maruz kalanları risk altına sokar.

4. Sigarasız yaşam öncelik olmalı
Çocukluk döneminden itibaren bireyleri sigara dumanından korumak, hiç başlamamasını sağlamak akciğer kanserinden korumaya yardımcı olacaktır.

5. Sigaranın etkisi dozu ile ilişkili
Sigaraya başlama yaşı ne kadar erken, içme süresi ne kadar uzun, miktarı ne kadar fazlaysa kanser gelişme riski o kadar yüksektir. Sigaranın etkisi dozu ile ilişkilidir. Günde 2 paketten fazla sigara içen her 7 kişiden biri akciğer kanseri nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Ancak çok önemli bir nokta vardır ki; sigara bırakıldığında risk azalmaktadır, etkileri zamanla kaybolmaktadır. Yani sigaraya başlamamak en iyi kanserden korunma yöntemi olsa da bırakmak da kanser riskini azaltmaya yardımcı olur.

6. Ortamın havalandırılması önemli
Akciğer kanserine yol açan bir diğer madde ise radon gazıdır. Bazı bölgelerde doğal ortamdan, toprak ve kayalardan ortama salınıp, havalandırması iyi olmayan mekanlarda, madenlerde birikebilir. Özellikle zemin ve bodrum katlarda yer alan mekanlarda, zeminlerdeki çatlakların kontrolü ve kapatılması, ortamın düzenli olarak iyi havalandırılması içeride radon birikimini önleyerek riski azaltmaya yardımcı olur.

7. Düzenli muayene yaptırın
Akciğer kanserinde genetik yatkınlık söz konusudur. Aile bireylerinden birinde (anne, baba, kardeş) akciğer kanseri varsa risk artmıştır. Bu durumda ek olarak düzenli olarak göğüs hastalıkları muayenesi olmak gelişebilecek kanserin erken yakalanmasını ve tedavisini sağlayacaktır.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Koç Üniversitesi Hastanesi ile BioNTech arasında işbirliği

Koç Üniversitesi Hastanesi ile BioNTech arasında imzalanan işbirliği protokolü kapsamında hastanenin Klinik Araştırmalar Ünitesinde onkoloji gibi çeşitli alanlarda araştırma ve geliştirme çalışmaları yürütülecek.

Hastanenin sempozyum salonunda düzenlenen basın toplantısında konuşan Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şükrü Dilege, bugün heyecan duydukları bir işbirliğinin ilk adımını atmak üzere burada olduklarını söyledi.

Prof. Dr. Dilege, dünyayı kasıp kavuran Kovid-19 salgınında milyonlarca insanın yaşamasını sağlayan mRNA kökenli aşının bulunması, geliştirilmesi ve uygulanması konusunda çaba sarf eden BioNTech firmasıyla hastanelerinin onkolojik çalışmalarının, yapacakları işbirliğiyle bir araya geleceğini anlattı.

Kanserin Türkiye ve dünyada en büyük sağlık problemi olduğuna işaret eden Dilege, şöyle devam etti:

“Gelecek 30 yılda 25 trilyon dolarlık bir maliyete sebep olabilir. Dolayısıyla gerek tedaviler gerek iş gücü kaybı gerekse o alanda yapılacak yatırımlar konusundaki bu 25 trilyon dolarlık harcamanın çoğu ilk 5 kanser türünde. Ben bir torasik onkoloji cerrahı olarak, akciğer kanseri, meme kanseri, kolorektal kanser, karaciğer kanseri ve lösemi gibi ilk 5’e sıralanabilen konularda adım atılması gerektiğine inanıyorum. Üniversitemiz Türkiye’de ilk 3 vakıf üniversitesi araştırma ünitesi olarak seçilmiş bir üniversitedir. Bu yapı içerisinde çok iyi çalışan bir klinik araştırmalar ünitesinin varlığı, bu iki gücün birleşmesi ülkemiz ve insanlık için de çok önemli katkılarda bulunacaktır.”

Dilege, toplantının ardından her iki tarafın gelecek dönemde yapacakları projeler ve hedefleri hakkında detaylı konuşacağı bilgisini verdi.

“BioNTech, onkoloji hastalıkları alanında 24 klinik çalışma yürütüyor”

BioNTech Türkiye Genel Müdürü Anıl Özkan da 2021’den bu yana iletişim halinde oldukları Koç Üniversitesi Hastanesi ile ilk işbirliklerini hayata geçireceklerini dile getirdi.

Şirketin çalışma modelinden bahseden Özkan, yeni nesil immünoterapiler geliştirerek bilimi, yaşamı uzatmak için kullanmayı amaçladıklarını aktardı.

BioNTech’in küresel çapta 4 bin 500’den fazla çalışanı ile 25 yeni ilaç adayı üzerine çalıştığını belirten Özkan, Kovid-19 aşısını yeni varyantlara yönelik sürekli geliştirdiklerini, bu aşı üzerine çalışmayı sürdüreceklerini ifade etti.

Asıl odaklandıkları alanların ise kısa vadede onkoloji ve enfeksiyon hastalıkları olduğunu söyleyen Özkan, onkoloji hastalıklarında 24, enfeksiyon hastalıklarında ise 8 klinik çalışmaları bulunduğunu kaydetti.

Anıl Özkan, BioNTech Türkiye olarak da amaçlarının ülkeye mümkün olduğunca fazla sayıda klinik çalışmayı ve ürünü getirip tanıtımını yapmak olduğunu aktararak “Bu konuda bizim en büyük şansımız Özlem ve Uğur hocaların olması BioNTech’in başında. Onların da önceliği Türkiye olduğu için kendimizi şanslı hissediyoruz, hızlıca ilerlemeyi düşünüyoruz.” diye konuştu.

Koç Healthcare CEO’su Dr. Erhan Bulutcu’nun da selamlama konuşması yaptığı törende, hastanenin Klinik Araştırmalar Ünitesi Direktörü Prof. Dr. İhsan Solaroğlu ise üniversite, tıp fakültesi ve klinik araştırmalar ünitesi hakkında sunum yaptı.

“Kanser öncelikli alanlardan birisi olacak”

Konuşmaların ardından Özkan ve Solaroğlu, gazetecilerin işbirliğine dair sorularını yanıtladı.

Bu işbirliği kapsamında hangi hastalıklar üzerine çalışılacağı, bunun herkesçe beklenen kanser aşısını kapsayıp kapsamayacağı sorusu üzerine Solaroğlu, bugün BioNTech ekibi ile kendi araştırmacıları ve yöneticilerinin bir araya geleceğini, hangi klinik araştırmalarla başlanacağı konusunda ilk görüşmeleri yapacaklarını bildirdi. Prof. Dr. Solaroğlu, kanserin öncelikli alanlardan birisi olacağını düşündüğünü dile getirdi.

BioNTech Türkiye Genel Müdürü Özkan da en doğru çalışmaları bulmak için karşılıklı konuşup, bilimsel olarak neyi yapabileceklerini görüp, Türkiye’ye en verimli çalışmaları getirmeye çalışacaklarını söyledi.

Koç Üniversitesi Hastanesinde yer alan Enfeksiyon Hastalıkları Kliniğinde Kovid ile ilgili çalışmalar yapılıp yapılmayacağına dair soruyu Özkan, “Şu anda öyle bir ihtiyaç görmediğimiz için öyle bir çalışmaya gerek yok. Çünkü hatırlatıcı dozlarla ilgili şu anda piyasada yeni valanlı aşımız var. Bizim derdimiz onu Türkiye’ye getirip özel pazara sunmak. Onun için de süreci başlattık. Geldiğinde özel pazarda o aşıya isteyenler erişebilecekler” şeklinde yanıtladı.

Anıl Özkan, klinik çalışmalar içerisinde hangilerinin ön plana çıktığına ilişkin, “Şu anda Türkiye’de bir tane klinik çalışmamız var. Bu akciğer üzerine. Bunun dışında bir sonraki gelecek olan baş-boyun” bilgisini verdi.

Kovid-19 aşısıyla ilgili Almanya’da açılan davaya ilişkin açıklama

BioNTech Türkiye Medikal Direktörü Dr. Ruşen Oran da Almanya’da bir sağlık çalışanının Kovid-19 aşısının yan etkileri olduğu iddiasıyla şirket aleyhine açtığı davanın sürecine ilişkin BioNTech’in global değerlendirmesini paylaşarak basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Aşının üreticisi olarak tüm sorumluluğu ciddiye alarak değerlendirdiklerini, herhangi bir yükümlülüğün ileri sürüldüğü her vakanın detaylı incelendiğini söyleyen Oran, bununla ilgili özel uzmanlardan oluşan Tıbbi Güvenlik ve Farmakovijilans Departmanı olduğunu dile getirdi.

Oran, aşının potansiyel olarak ciddi ve ölümcül hastalıkların sayısını azalttığına dair ellerinde dünya genelinde kanıtlanmış veri bulunduğunu belirterek çok düşük olası yan etki sayısının, aşının olumlu güvenlik profilinin tekrar altını çizdiğini kaydetti.

Bir gazetecinin bugüne kadar hangi yan etkileri gördükleri sorusuna ise Oran, şu yanıtı verdi:

“Şu ana kadar değerlendirilen vakalarda ya ürün bilgisinde değerlendirilen bilinen yan etkilerden bahsedebiliyoruz -ki bunların başlıca baş ağrısı ve ateş gibi geçici aşı reaksiyonları olduğunu söyleyebilirim- ya da mevcut verilere dayanarak yetkili makamların da değerlendirmesi sonucunda bugüne kadar aşıyla bağlantı kurulamayan sağlık sorunlarını da kapsıyor tüm değerlendirilen veriler. Bu durum, Hamburg Bölge Mahkemesinde duruşması yapılması planlanan dava için de geçerli. Sağlanan tüm bilgilere dayanarak bu konuyla ilgili açıklanan sağlık bozukluklarının dikkatlice değerlendirildiğini ve davanın şirket açısından haksız olarak değerlendirildiğini belirtmek isterim.”

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız! 

Havaili Dr. Shintani’den Sosyal Medyada Kanseri Gerileten İlaç Açıklaması

Havaili Dr. Shintani’den Sosyal Medyada Kanseri Gerileten İlaç Açıklaması Dikkat Çekti. 

Havaili Dr. Shintani’den Sosyal Medyada Kanseri Gerileten İlaç Açıklaması Dikkat Çekti.

Son yıllarda dijital platformlar sağlık alanında da fazlasıyla kullanılmaya başlandı. Hekimler de sosyal medya alanında yer alarak daha çok insana ulaşmayı hedefleyen gruplar arasında bulunuyor.

Sosyal medyada youtube, instagram ve tiktok gibi mecralarda yayınlar gerçekleştiren bir ABD’nin eyaleti olan Havai’den bir hekim Dr. Terry Shintani, kanser hastalığının tedavisini gerilettiği bilimsel araştırmalara konu olduğunu söylediği bir ilaçla ilgili bilgi paylaşımında bulundu. Bilim Sağlık Haber Ajansı’nın (BSHA) çeviri ekibi tarafından hazırlanan habere göre; Havaili hekim, drshintani adlı Tiktok resmi hesabında, ‘Wait! Does Ivermectin Kills Cancer?” ‘Bekle! İvermektin Kanseri Öldürür Mü?’ paylaşımında bulundu. 

Dr. Shintani TİKTOK paylaşımında şunları söyledi: “İvermektin kanseri öldürür mü ? Merhaba ben Dr. Shintani, kurul sertifikalı bir doktor ve Harvard’ta eğitim görmüş bir beslenme uzmanıyım.Tüm haberlerde yer alan anlaşmazlığa yol açan ilaç Ivermectin’in, bazı kanser hücrelerinin büyümesini durdurduğu veyahut öldürdüğü  bulundu. Buna rağmen, araştırmanın ön hazırlığı Ivermectin’inin meme, prostat, mide kolonu, karaciğer, böbrek, miyeloid lösemi ve diğer kanser türevlerine karşı yararlı göründüğünü gösteriyor. Ivermectin, meme kanseri için kemoterapi ile birlikte kullanılıyor. Elbette herhangi bir amaç için Ivermectin kullanmadan önce doktorunuza danışmalısınız”  (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) 

Not: Haberlerde verilen tavsiye veya bilgiler haber kaynağına aittir. Lütfen tanı ve tedavi süreçlerinde doktorunuza başvurunuz. Doktorunuz dışında verilen tavsiye veya önerilere uymayınız.

Ağız içinde yara ve boyunda ele gelen şişlik kanser habercisi olabilir!

Birçok kişi Kovid-19 endişesiyle pandemi döneminde sağlık kurumlarına giderek küçük sağlık sorunlarını gidermeyi erteleyebiliyor.

Birçok kişi Kovid-19 endişesiyle pandemi döneminde sağlık kurumlarına giderek küçük sağlık sorunlarını gidermeyi erteleyebiliyor. Ancak önemli gibi görünmeyen bazı sağlık sorunları tedavi edilmezse olumsuz sonuçlara neden olabilir. Bunlar neler mi? KBB Hastalıkları Uzmanı Prof.Dr. Ozan Seymen Sezen konuyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

Baş ve Boyun Cerrahisi, KBB Hastalıkları Uzmanı Prof.Dr. Ozan Seymen Sezen “Birçok kişi önemli bir sağlık sorunu olmadıkça hastanelere, sağlık kurumlarına başvurmak ve gitmek istemeyebiliyor. Ancak çok acil ve önemli durumlarda hastanelere gitmeyi tercih edebiliyor.. Bu da anlaşılır bir durum. Ancak acil durumlar, her zaman bir kaza ya da kanama şeklinde olmayabilir. Size önemsiz gelen bazı şeyler çok acil ve çok önemli de olabilir. Acaba neler önemli neler önemsiz bunları biliyor musunuz?” yorumunu yaptı.

Ağızdaki ve boyundaki iki belirtiye dikkat!

Prof.Dr. Ozan Seymen Sezen, “Ben bir kulak burun boğaz hekimi olarak pandemi döneminde belki de çok üstünde durmayacağınız, ‘Bunun için de hastaneye mi gidilir?’ diyebileceğiniz fakat göz ardı etmemeniz gereken, çok önemli iki bulgudan bahsetmek istiyorum.Bunlardan bir tanesi ağız içerisindeki yaralar, özellikle geçmeyen yaralar. İkincisi de boyun bölgesinde çıkan şişlikler, sertlikler diyebiliriz” dedi.

15-20 günde geçmiyorsa sebebi kanser olabilir

Prof.Dr. Ozan Seymen Sezen, “Genel olarak ağız içerisinde çıkan yaralar 15-20 gün gibi bir sürede geçer. Eğer ağız yaralarınız bu süre içerisinde geçmediyse bu durum kötü bir hastalığın, açık konuşmak gerekirse kanserin habercisi olabilir.
Aynı şekilde boyunda dışarıdan ele gelen sertlik, şişlik şeklindeki bulgular da 15-20 günde, 1 ayda geçmiyorsa baş-boyun bölgesinde oluşmuş bir kanserin habercisi olabilir. Eski insanların kullandığı, neredeyse unutulmaya yüz tutmuş çok anlamlı bir tabir var: Kanserden korkma, geç kalmaktan kork. Gerçekten de durumu çok güzel ifade eden bir cümle” diye konuştu. Sezen, “Ağız içerisinde var olan ve geçmeyen yaralar, boyundaki kitleler, çok erken dönemde tespit edilerek tedavileri uygun bir şekilde yapılırsa yaşanan hastalık ne kadar kötü olursa olsun tedavi sonucunda elde edilecek başarı şansı çok çok yüksek olabilir.Bu yüzden bu konuya önem vermek, bulgular görüldüğünde bir uzmana başvurmak gerekiyor” ifadelerini kullandı.

‘Kalabalık olmayan kurumlara gidin’

Ozan Seymen Sezen, “Haklı olarak hastanelere, sağlık merkezlerine gitmeye çekinebilirsiniz. Ancak evinize yakın, çok kalabalık olmayan, sakin, daha az insanın girip çıktığı bir merkeze giderek KBB uzmanına danışabilir, şikayetlerinizi kendisine anlatabilirsiniz.Böylece tedavinize hemen başlamış olursunuz. Çünkü KBB uzmanları bu tarz yaralara, boyun kitlelerine teşhis koymakta oldukça yetenekli ve deneyim sahibi kişilerdir” vurgusunu yaptı.

Ağız ve boyun kanserlerinde artış var!

“Neredeyse 10 aydır pandemi sürecini yaşıyoruz ve maalesef görüyoruz ki bazı hastalarımız pandemi döneminden beri bu tarz şikayetleri olmasına rağmen hiçbir doktora başvurmamışlar” diyen Sezen, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ne acıdır ki, son dönemlerde çok ilerlemiş ağız içi ve boyun kanserleriyle karşılaşma oranımız da giderek arttı. Tabii onların da tedavisini yapıyoruz ancak bu durumda daha ilerlemiş bir hastalıkla mücadele etmemiz gerekiyor. Lütfen kendi sağlığınıza önem verin. Basit gibi görünen bu iki bulguyu yaşarsanız ve 15-20 gün, 1 ay gibi sürelerde geçmez ise mutlaka bir kulak burun boğaz uzmanı ile görüşün. Çünkü sağlığınız her şeyden daha önemli.”

KAYNAK:PEMBENAR

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Kolon Kanseri

Kolon Kanseri için bilgi mi arıyorsunuz? Kolon Kanseri makalesine göz atın ve Kolon Kanseri hakkında daha fazla bilgi edinin

Kolon Kanserinden Nasıl Korunulur?

Kolon kanseri kalın bağırsaktan gelişir. Kalın bağırsak, karın sağ alt kadranından başlayıp anüste sonlanan uzun bir organdır. Kalın bağırsağın son kısmına rektum denir ve buradan gelişen kansere rektum kanseri denmektedir. Kolon kanseri için en öneli risk faktörü ileri yaş, genetik-ailevi faktörler ve diyet gibi çevresel faktörlerdir. Kolon kanseri ölümcül bir kanserdir. Kadın ve erkekte benzer sıklıkta görülür ve her iki cinste en sık görülen kanserlerden biridir.

Kolon kanserinin tedavisi şu şekildedir; cerrahi olarak hastalığın yerleştiği kolon bölümünün çıkartılması ve sonrasında hastalığın evresine göre ihtiyaç var ise kemoterapi tedavisi ile tedavinin tamamlanmasıdır. Rektum kanserinde ise genellikle öncelikle radyoterapi ve sonrasında cerrahi olarak hastalıklı rektum bölümünün çıkartılmasını içerir. Bazı hastalarda kanserin yerleşim yerine göre kalıcı kolostomi (torba) açılması gerekebilir.

Kolon kanserinden nasıl korunacağız?

Bu sorunun cevabını bulabilmek için öncelikle kolon kanserinin nedenlerine bakalım. Bu nedenlerin bazılarını mesela ailevi etki, genetik gibi risk faktörlerini değiştiremezken diyet etkileri gibi bazı risk faktörlerini kontrol edebiliriz. Kolon kanserlerinin hepsi poliplerden gelişir. Neoplastik (kansere dönüşen) polipin gelişimi ve bundan kanser gelişmesi yaklaşık 5-10 yıllık bir süre gerektirmektedir. Yani kolon kanseri aylar içinde gelişmez yıllara ihtiyacı vardır. Bu nedenle 50 yaşından itibaren kolonoskopi kontrolünün yapılması ve varsa poliplerin temizlenmesi kolon kanserinden korunmanın temel basamağıdır. Dışkıda kan görülmesi de kolon kanseri açısından bir belirteç olabilir. Kolon kanserlerinin çoğunluğu ailevi bir bağlantıya sahip değildir. Ailesinde özellikle birinci derece akrabalarında kolon kanseri olanlar ve ayrıca bu kanserler akrabalarında 50 yaşından önce ortaya çıkmış kişiler kolon kanseri açısında risk altındadır. Ailesinde kolon kanseri olan kişiler, en genç yaşta kolon kanseri olan birinci derece akrabasından 10 yıl daha erken yaş da kolonoskopik kontrol yaptırarak kolon kanserinden korunabilirler. FAP gibi kansere dönüşen kolon polipi yapan genetik hastalıklarda kalın bağırsağın alınması ile kanser gelişimi engellenebilir.

Kolon kanserinin bir diğer sebebi ise diyette fiber yani yeşillik (lif) tüketiminin yetersiz olmasıdır. Yine kırmızı et ve işlenmiş et (sucuk, salam, sosis vb.) tüketiminin fazla olması da kolon kanserine sebep olabilmektedir. Bu nedenle özelikle öğle ve akşam yemeklerinde zeytin yağlı salata tüketimi kolon kanserinden korunmak için önemlidir. Yenilen yeşillik (lif/fiber) kansere sebep olabilecek kanserojen maddeleri dışkı içine hapseder ve kolon hücreleriyle olan temasını azaltarak koruyucu etki oluşturur. Yine yapılan çalışmalar günlük kalsiyum tüketiminin düzenli olduğu kişilerde kolon kanserinin daha az geliştiğini göstermiştir.