PrizmaBetGüncelGirişAdresiHızlıveGüvenilirErişim!

ELLE Talent Club X Adidas

Her biri kariyerlerinin başında altı genç isimle “orijinal” bir çekim.

Her biri kariyerlerinin başında da olsa yetenekleri, onları benzerlerinden ayıran sahne ışığı ve içlerindeki “Superstar” azmiyle hedeflerine doğru emin adımlarla ilerliyorlar. Dördü kadın, ikisi erkek altı genç ismi; formal kıyafetlerin spor giyimle tamamlandığı, sokak stillerinin ofise taşındığı “Orijinal” bir çekimle size takdim ediyoruz.

Röportaj: Selin Miloşyan Fotoğraflar: Okan Altın Moda Editörü: Damla Hasanreisoğlu

Aleyna Özgeçen (21)

Oyunculuk serüvenin nasıl başladı?

Bu serüven çocukken tiyatroya olan ilgimle başladı. Küçük yaşlarda sahneye çıkma heyecanı zamanla bir tutkuya dönüştü. İlk profesyonel deneyimim “Müslüm” filmi oldu.

Şu an hangi proje için çalışıyorsun?

Görüşmelerimizin sürdüğü bir dizi projesi var. Hem senaryo, hem de rol beni çok heyecanlandırdı. Dizide okumak ve kendini geliştirmek için büyük fedakarlıklar yapan bir karakter var. Böyle azimli genç kız karakterlerinin topluma örnek olması, rol model oluşturması çok önemli.

İlham almak senin için ne demek? Bir karakteri yaratma sürecinde nerelerden/nasıl ilham alıyorsun?

İlham almak içsel dünyamı ve çevremdeki hayatı gözlemlemek anlamına geliyor. Her karakter farklı bir yaşam deneyimi ve duygu barındırıyor. Bir karakter yaratırken kitaplardan, filmlerden, gerçek hayattan ve hatta insanlarla olan etkileşimlerimden ilham alıyorum. Bir karakterin duygusal durumunu anlamak için benzer bir durumu yaşamış ya da gözlemlemiş insanlarla konuşmak çok faydalı oluyor.

Seni “Orijinal” kılan şey nedir?

Özgünlüğün kaynağı deneyimlerimin, bakış açılarımın ve hissettiklerimin birleşiminde yatıyor. Her insanın kendine has bir hikayesi var ve bu, oyunculuğuma yansıyan bir zenginlik sağlıyor. Kendim olmaktan, farklı duyguları samimi bir şekilde ifade edebilmekten ve her projede kendimi yeniden keşfetmekten keyif alıyorum. Ayrıca farklı kültürlerden ve yaşam tarzlarından beslenmek büyük bir ilham kaynağı.

Projemizin adı ELLE Talent Club. Yetenek sence nedir? Sahip olduğuna inandığın yetenek?

Yeteneğin doğuştan geldiğini ve zamanla geliştirilebileceğini düşünüyorum. Bence yetenek belirli bir alanda doğal bir eğilim ve bu eğilimi destekleyen tutkuyla birleştiğinde anlam kazanıyor. Başka karakterleri canlandırmayı, başka hayatları deneyimlemeyi çok seviyorum. Günlük hayatta da empati kuran biriyim. Bunun yeteneğime faydası olduğuna inanıyorum. Ayrıca sürekli öğrenme ve kendimi geliştirme isteğim yeteneğimi daha da ileri taşımama yardımcı oluyor.

Kendini hangi anlarda bir “Superstar” gibi hissedersin? Senin “Superstar” stilin nedir?

Sahneye çıktığım anlarda ve yeni bir karakterle tanıştığımda kendimi “Superstar” gibi hissederim. O anlarda izleyiciyle olan bağ beni çok heyecanlandırıyor. “Superstar” stilim ise rahat ama şık bir denge kurmak üzerine şekilleniyor. Genellikle spor parçaları modern aksesuarlarla birleştirmeyi, renkleri ve desenleri cesurca kullanmayı seviyorum.

Sokak modasını takip eder misin? Kendi sokak stilini nasıl tanımlarsın?

Evet, çünkü sokak modası bireyselliği ve yaratıcılığı ifade etmenin iyi bir yolu. Denim, oversize tişörtler ve rahat ayakkabılar sokak stilimin vazgeçilmezlerinden. Aksesuarlar stilimi tamamlayarak kişiliğimi yansıtmama yardımcı oluyor.

Dolabındaki üç temel parça?

Beyaz tişört, iyi kesimli siyah bir blazer ve spor ayakkabı.

—-

‘Pleather Adibreak’ fermuarlı suni deri ceket, 6999 TL, Siyah ‘Superstar’ sneaker, 5169 TL, ikisi de ADIDAS Yırtık detaylı tayt, 20.265 TL, OTTOLINGER/ V2K DESIGNERS Bordo ekoseli etek, 24.815 TL, VIVIENNE WESTWOOD/V2K DESIGNERS Sallantılı küpe, 499 TL, TWIST

‘Kartell Max’ masa, 30.000 TL, POP ART PERA ‘Vitra EA 108’ tekerlekli ofis sandalyesi, 57.380 TL, ARTI MODERN Metalik masa lambası, 1390 TL, ZARA HOME

Nil Sude Albayrak (29)

Oyunculuk serüvenin nasıl başladı?

Çocukluğumdan beri sahnedeyim. İlkokul ve ortaokulda çeşitli etkinlikler vesilesiyle sahneye çıkmayı çok severdim. Liseye geçtiğimde oyunculuk dersleri aldım, üniversitedeyken de profesyonel olarak sahneye çıkmaya başladım.

Şu an hangi projede yer alıyorsun?

Şu anda “Bahar” dizisinde Seren karakterini canlandırıyorum ve bu benim için gerçekten özel bir deneyim. Seren güçlü ama bir o kadar da zaaflarını belli etmemeye çalışan bir asistan doktor.

İlham almak senin için ne demek? Bir karakteri yaratma sürecinde nerelerden/nasıl ilham alıyorsun?

İlham bana keşfetmeyi çağrıştırıyor. Keşif sürecinde de deneyimlerimle beraber insanları izlemeyi ve dinlemeyi seviyorum. Sonrasında kendimden bağımsız olarak insanların tepkileri ve yaklaşımlarını elimden geldiğince yargısız bir yerden anlamaya ve bunları olası karakterlerime adapte etmeye çalışıyorum.

Seni “Orijinal” kılan şeyin ne olduğu düşünüyorsun?

Orijinal kılmak biraz iddialı geliyor ama sanırım herhangi bir trendden etkilenmeme halimi otantik olarak tanımlayabilirim.

Projemizin adı ELLE Talent Club. Yetenek sence nedir? Sahip olduğuna inandığın yetenek?

Yetenek bireyin belli alanda doğal bir beceri gösterme kapasitesi bence. Bunun doğuştan gelen bir şey olabileceği gibi üzerinde çalışılarak geliştirilen bir yetkinlik olduğuna da inanıyorum.

Kendi adıma adaptasyon yeteneğimin güçlü olduğunu düşünüyorum. Yaptığımız iş sürekli değişen koşullar ve dinamiklerle dolu bir alan. Farklı ekip ve oyuncularla çalışmak da bu adaptasyon bilincini geliştirmemde çok etkili oldu.

Kendini hangi anlarda bir “Superstar” gibi hissedersin? Senin “Superstar” stilin nedir?

Sanırım çok zorlanmadan yaptığım zahmetsiz kombinlerde kendimi daha özgüvenli hissediyorum. Spor şık tarzı kendimi en “Superstar” hissettiğim stil.

Sokak modasını takip eder misin? Kendi sokak stilini nasıl tanımlarsın?

Modayı çok takip ettiğimi söyleyemem ama kendimce bir tarzım olduğunu düşünüyorum. Sokak stilimi palazzo pantolonlar, basic kazaklar ve güzel bir ceket şeklinde tanımlayabilirim.

Dolabındaki üç temel parça?

Pantolon, basic tişört ve spor ayakkabı.

——
‘Beckenbird’ layer’lı fermuarlı ceket, 5169 TL, ADIDAS x KSENIASCHNAIDER Balon etek, 1190 TL, ZARA Floral siyah file külotlu çorap, 443,99 TL, PENTI ‘Ovula’ halka küpe, 5750 TL, ‘Sodium’ tekli küpe, 5350 TL, ‘Nerita’ earcuff, 4080 TL, hepsi JAAGRAVII Beyaz ‘Superstar’ sneaker, 5169 TL, ADIDAS ‘Kartell Max’ masa, 30.000 TL, ‘Philippe Starck Flos’ masa lambası’ 20.000 TL, ikisi de POP ART PERA Defter, 240 TL, ZARA HOME

Rahimcan Kapkap (26)

Oyunculuk serüvenin nasıl başladı?

Oyunculuk serüvenim şöyle başladı diyebileceğim bir zaman dilimi ya da özel bir hikayem yok aslında. Toplumsal veya ailevi meslek dayatmalarını hiçbir zaman benimsemedim. Aklım ermeye başladığından beri tiyatroya, sinemaya, kameraya âşıktım. Babamın çok iyi bir fotoğrafçı olmasının payı büyük olabilir bu noktada. Çocukluğuma veya belki biraz daha sonrasına dayanıyor sanırım serüven. Kendimi başka bir meslek veya durum içinde hiç hayal etmedim, edemedim. Eylemlerim de hep bu hayaller doğrultusunda oldu. İçgüdüsel bir şey diyebiliriz.

Şu an hangi proje için çalışıyorsun?

Show TV’de yayınlanan “Kızılcık Şerbeti” dizisinde Metehan karakterini canlandırıyorum. Geçtiğimiz yaz Netflix’te gösterime giren “Tamir Adam” filmindeyse Esat karakterine hayat verdim.

İlham almak senin için ne demek? Bir karakteri yaratma sürecinde nerelerden/nasıl ilham alıyorsun?

Hepimizin hayatı birbirinden oldukça farklı ve zengin. Karakter yaratma sürecinde kendi yaşamıma odaklanmak bana çok büyük ilham veriyor. Tabii ki örnek aldığım, idolüm dediğim insanlar var. Ama onları, ne kadar büyük yetenekler olsalar da, oyunculuğuma veya karakter yaratma serüvenime ortak etmiyorum. Orası benim mahremim, benim alanım. Misafirim olabilirler ama mutfağıma sokmam. Hayatın kendisine bakıp yaşamayı öğrenmek diyebiliriz buna. Mış gibi yapmak yerine yaşantımdan, geçmişimden ve en önemlisi sahnede o an hissettiklerimden ilham almayı daha çok seviyorum. Enstrümanımı hazır hale getirip sahnede ne çıkacağını görmek beni daha çok heyecanlandırıyor.

Seni “Orijinal” kılan şey nedir?

Bunu beni izleyen insanlara sormak gerek. Beni orijinal kılan şey şudur dediğim noktada o sıfat bende yoktur bence. Ama korumaya çalıştığım özelliklerimin birinci sırasına samimiyeti yazabilirim.

Projemizin adı ELLE Talent Club. Yetenek sence nedir? Sahip olduğuna inandığın yetenek?

Yeteneğin doğuştan geldiğine veya çalışma sonucu elde edildiğine inanmıyorum. Yaşadıklarımız bizi biz yapıyor, zorluklar yeteneklerimizi şekillendiriyor. Tabii ki çalışarak bunu disipline sokmak, şekillendirmek de fazlasıyla önemli. Ama kendi hayatıma dönüp baktığımda yaşadığım, aşmaya çalıştığım zorlukların yeteneğimi geliştirdiğini net bir şekilde hissediyorum.

Kendini hangi anlarda bir “Superstar” gibi hissedersin? Senin “Superstar” stilin nedir?

Uykuya dalmama be�� kala kendimin en iyi versiyonunu hayal ederim. “Superstar”lık kelimesini bilmem ama çok başarılı bir oyuncu olarak ödül aldığımı veya mükemmel ötesi bir sahne çektikten sonra yaşadığım ve yaşattığım hazzı hayal ederim. Ve gerçek olur. Benim orijinal tarzımı soracak olursanız da babamdan miras kalan 1978 yılında imal edilmiş İtalyan yırtık pırtık deri ceketten bahsedebilirim. Orijinal olan yaşanmışlıktır, hissiyattır.

Sokak modasını takip eder misin? Kendi sokak stilini nasıl tanımlarsın?

Modayı takip ettiğim söylenemez açıkçası. Kendime neyi yakıştırıyorsam o gün onu giyip çıkarım evden. Ama genelde vintage kıyafetleri tercih ediyorum. Bol kalıp ve eski parçalar daha özgür hissettiriyor beni.

Dolabındaki üç temel parça?

Bol pantolonlar ve bol gömleklerim, vintage ceketlerim.

——
‘Adibreak’ eşofman altı, 3869 TL, Beyaz ‘Superstar’ sneaker, 5169 TL, ikisi de ADIDAS Beyaz gömlek, 5400 TL, DIESEL ‘Re-edition’ vinil ceket, 124.950 TL,COURRÈGES/BEYMEN İnce kravat, 1190 TL, ZARA Vico Magistretti tasarımı ‘Artemide Milano’ beyaz masa, ‘Kartell Spoon’ sandalye, fiyatları istek üzerine, ikisi de decohaus.in Metal kalemlik, 490 TL, ZARA HOME

Taha Baran Özbek (26)

Oyunculuk serüvenin nasıl başladı?

Aslında ortaokulda başladığını söyleyebilirim. Hiperaktif bir çocuktum ve ailem beni drama eğitimine yönlendirmişti. Meslek aşkım böyle doğdu. Sonrasında hayatımı ve hedeflerimi tamamen bu yönde belirledim. Lisede amatör ve okul tiyatrosuyla devam eden hikayem üniversiteyle birlikte profesyonel bir yola doğru evrildi.

Şu an hangi proje üzerinde çalışıyorsun?

“Karantina” adlı filmin çekimleri yeni bitti. Süreç devam ediyor. Bir kitap uyarlaması olan bu filmde Mert karakterini canlandırıyorum. Dijital platformda yayınlanacak yeni bir dizide de “Cozo” karakterine hayat veriyorum. İkisi için de ayrı ayrı heyecanlıyım.

İlham almak senin için ne demek? Bir karakteri yaratma sürecinde nerelerden/nasıl ilham alıyorsun?

Eğer bir konuya ya da bir olaya kendimden bir şey katabiliyorsam, bunu aldığım ilham sayesinde başardığımı düşünürüm. Karakterlere hazırlanırken de o karakterin bendeki karşılığını ararım. Bazen ilham aradığım yollar da beni ve karakteri şekillendirebilir. Kısaca sarmal bir ilişki bu…

Seni “Orijinal” kılan şey nedir?

Samimiyet. İyi ya da kötü her olayda ve her konuda insanlar benim samimi olduğumu bilir. Ben de böyle olmasını isterim zaten.

Projemizin adı ELLE Talent Club. Yetenek sence nedir? Sahip olduğuna inandığın yetenek?

Herkesin kendi kuvvetli olduğu alanlar var bence. Benim sahip olduğuma inandığım yeteneklerin en kuvvetlisi disiplin. Bu her zaman diğerlerini besler.

Kendini hangi anlarda bir “Superstar” gibi hissedersin? Senin “Superstar” stilin nedir?

Rahat bir jean, güzel bir sweatshirt ve “Superstar”. Rahat ve sade.

Sokak modasını takip eder misin? Kendi sokak stilini nasıl tanımlarsın?

Elimden geldiğince takip etmeye çalışıyor ve sokak modasını kendi tarzıma uyarlıyorum. Ortaya şık, rahat ve sade bir stil çıkıyor.

Dolabındaki üç temel parça?

Düz renk sweatshirt, günlük spor ayakkabı ve jean.

——
Fermuar baskılı gömlek, 13.980 TL, Kahverengi bomber ceket, 22.715 TL, ikisi de DIESEL Siyah kargo pantolon, 23.950 TL, ACNE STUDIOS/BEYMEN Siyah ‘Superstar’ sneaker, 5169 TL, ADIDAS Eero Aarnio tasarımlı ‘V.S.O.P.’vintage koltuk, fiyatı istek üzerine, decohaus.in

Tara De Vries (26)

Sunuculuk serüvenin nasıl başladı?

Gerçekten beklenmedik bir şekilde başladı! O dönem tüm eşyalarımı toplayıp Hollanda’ya taşınmak üzereydim. Her şey kamyona yüklendi, eşyalarım yola çıktı, uçuşuma sadece iki gün vardı. Tam o sırada bir telefon aldım. Kanal D’den gelen bir teklifti ve o an içgüdülerime güvenip teklifi kabul ettim. O telefon hayatımın akışını değiştirdi. Şimdi sunuculuk kariyerimin beşinci yılındayım ve iyi ki o gün bu kararı almışım diyorum. Her gün farklı bir deneyim, her gün yeni bir heyecan. Bu işi yapmak beni gerçekten mutlu ediyor.

Şu an hangi proje için çalışıyorsun?

Birden fazla alanda projelerim var, dolayısıyla günlerim oldukça yoğun geçiyor. En büyük tutkum, beni ruhsal olarak besleyen kundalini yoga ve kakao seremonileri. Hem Türkiye’de, hem de dünyada konuyla ilgili dersler vermeye başladım, bu alanlarda hızla kendimi geliştiriyor ve büyüyorum. Özellikle önümüzdeki yıl daha geniş kitlelere hitap edebileceğim projeler üzerine çalışmaktayım.

İlham almak senin için ne demek? Hayatta nelerden/ nasıl ilham alıyorsun?

İlham almak benim için bir şeyin enerjisini hissetmek ve o şeyi hayatına entegre etmek demek. Beni her zaman düşündüren ve ufkumu açan şeylerden ilham alırım. Filozoflar, yazarlar ve bilgiye sahip insanlar bana esin kaynağı oluyor. Öğrenmeye ve bilgiye aç bir insanım. Benden daha bilgili insanlarla bir arada olmak, onların görüşlerini dinlemek ve bu bilgileri hayatıma katmak beni besliyor. Sürekli gelişmeyi, öğrenmeyi çok seviyor ve hayatımda hep ilham alabileceğim şeyler arıyorum.

Seni “Orijinal” kılan şeyin ne olduğunu düşünüyorsun?

Sanırım beni en orijinal kılan şey iki farklı kültürde büyümüş olmam. Hem Türkiye’de, hem de Hollanda’da yaşadım ve bu durum bana farklı bakış açıları kazandırdı. İki kültürü de içselleştirip kendi hayatıma uyarladım. Bir de farklı dillerde kendimi ifade edebilmek, farklı insanlarla derin sohbetler yapabilmek büyük avantaj sağlıyor. Bu çeşitlilik hayatımı renklendiriyor ve bana özgün bir kimlik katıyor.

Projemizin adı ELLE Talent Club. Yetenek sence nedir? Sahip olduğuna inandığın yetenek?

Yetenek bence bir işi tutkuyla yapmaktan geçiyor. Severek yaptığın bir işte zamanla ustalaşır ve başarılı olursun. Benim yeteneğim de sevdiğim şeyleri tutkuya dönüştürmek ve bunu başkalarına aktarabilmek. Özellikle yoga ve seremonilerde bu tutkuyu hissediyor, başkalarına da ilham verebildiğimi düşünüyorum.

Kendini hangi anlarda bir “Superstar” gibi hissedersin? Senin “Superstar” stilin nedir?

Aslında kendimi her halimde bir “Superstar” gibi hissederim. Bunun için dışarıdan gelen herhangi bir şeye ihtiyaç duymamam kendime olan güvenimle alakalı. Kendimi olduğum gibi kabul edip en doğal ve rahat halimde bile bu hissi yaşıyorum. Taşıdığım rahat kıyafetler ise bu hissi kuvvetlendiriyor. Bence “Superstar” olma durumu kendinle barışık kalmak ve doğallığını stilinle yansıtabilmekle ilgili.

Sokak modasını takip eder misin? Kendi sokak stilini nasıl tanımlarsın?

Sokak modasını yakından takip etmiyorum ama moda benim için önemli. Genelde sade ve şık bir tarzım var. Giydiğim parçaların rahat ve şık olmasına özen gösteriyorum. Stilimi minimal ve zamansız olarak tanımlayabilirim.

Dolabındaki üç temel parça?

Tişört, gömlek ve jean.

——
‘Adicolor 3-Stripes’ tişört, 1719 TL, Beyaz ‘Superstar’ sneaker, 5169 TL, ikisi de ADIDAS Saks mavisi mini etek, 7200 TL, NO TYPE Charm’lı ve kalpli ikili kolye, 1090 TL, ZARA

Pantolon çorabı, 63,99 TL, PENTI

Tuğba Sunguroğlu (25)

Oyunculuk serüvenin nasıl başladı?

Oyunculuğa Deniz Gamze Ergüven’in “Mustang” filmiyle adım attım, henüz 15 yaşındaydım. Ardından tesadüfi bir şekilde sinema dünyasına girdim ve o günden beri zevkle yaptığım bir iş oyunculuk. Sonrasında kendimi geliştirmek için Fransa’da konservatuvar eğitimi aldım. Fransa ve Türkiye’de farklı projelerde yer almaya devam ediyorum.

Şu an hangi proje üzerinde çalışıyorsun?

ATV’de yakın bir zamanda yayınlanacak olan “Holding” dizisinde beni Aydan Türker karakterinde izleyeceksiniz. “Holding” dünya serbest dalış rekortmeni olan Türker’in verdiği hayat mücadelesini merkeze alıyor. Çok heyecanlı ve sürprizli bir proje.

İlham almak senin için ne anlama geliyor? Bir karakteri yaratma sürecinde nerelerden/nasıl ilham alıyorsun?

Sezgilerim, bir karakteri düşündüğümde aklıma gelen ilk şeyler, insanları gözlemleyerek yaptığım yürüyüşler ve müzik bana ilham veriyor. Tüm bunlar üzerinde çalıştığım karakterin dünyasını yaratmama yardımcı oluyor.

Seni “Orijinal” kılan şey nedir?

Orijinal olmak eğer kelimenin etimolojik anlamını araştırıyorsak kendine sadık olmaktır ve ben de aldığım bütün kararlarda kendime sadık kalmaya özen gösteriyorum.

Projemizin adı ELLE Talent Club. Yetenek sence nedir? Sahip olduğuna inandığın yetenek?

Bana göre yetenek; irade, adaptasyon ve merakın birleşimidir. İrade olmadan hiçbir şey ilerlemez çünkü zorlandığınız anlarda pes etmek istersiniz. Merak da olmalı ki farklı anlarda karşımıza çıkan farklı insanlara kucak açıp onlardan ilham alabilelim.

Benim için oyunculukta en önemli şey oynadığım karakterle empati kurabilmektir. Karakterle bir bağ kurabildiğimde her şey çok doğal gelişiyor ve bu sayede yeteneğimi daha rahat sergileyebiliyorum.

Kendini hangi anlarda bir “Superstar” gibi hissedersin? Senin “Superstar” stilin nedir?

Bana kendimi “Superstar” gibi hissettiren şey sanırım dinlediğim müzikler.

“Superstar” stilime gelince bu rock bir tarz olurdu.

Sokak modasını takip eder misin? Kendi sokak stilini nasıl tanımlarsın?

Sokak modasını takip ederim, kendi tarzımı rahat, spor ve şık olarak tanımlayabilirim.

Dolabındaki üç temel parça?

Deri ceket, 501 Levi’s jean ve beyaz tişört.

——–
Siyah ‘Firebird’ suni deri eşofman altı, 3890 TL, Siyah ‘Superstar’ sneaker, 5169 TL, ikisi de ADIDAS Beyaz maksi kollu poplin body, 22.450 TL, COPERNI/ BEYMEN ‘925 Twin Bomb’ earcuff, 2200 TL, ‘925 Silver SZ’ büyük halka küpe, 4800 TL, ‘Crimson Reverie No:4’ earcuff, 1800 TL, hepsi S-Z STORE Siyah ‘Bowling’ çanta, 1390 TL, BERSHKA Ron Arad tasarımı ‘Moroso Wavy’ sandalye’ fiyatı istek üzerine, POP ART PERA Masa üstü dosyalama kutusu, (tanesi) 990 TL, ZARA HOME

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Disney Epic Mickey Rebrushed – İnceleme

Boyamak bir sanatsa silmek de bir sanattır

Platformer sevenler için ne kadar da güzel bir ay oluyor öyle. Önce Astro Bot, sonra The Plucky Squire, şimdi de Disney Epic Mickey Rebrushed bizlerle buluştu. Epic Mickey, belki içlerinden en son tercih edeceğiniz oyun olarak gözükse de bu demek değil ki kendisi oynanmaya değmez bir oyun. Aksine, 2010’da Nintendo Wii’ye çıkan orijinalindeki sorunlarından arınmış, daha detaylı bölümler ve modern çözümler ile kesinlikle eğlenceli saatler vaat ediyor Mickey ve Disney arkadaşları.

Belki Şurada Küçük Mutlu Bir Ağaç Vardır

14 yıllık orijinalinin sadece Wii’ye çıktığı da göz önünde bulundurulduğunda remake için çok fazla değişimin ihtiyaç olduğu düşünülse de orijinal mekanik ve oyun döngüsü aslında eskimemiş. Bunu geliştirici ekip Purple Lamp de fark etmiş ki orijinal havayı korumuş. Haliyle orijinalini oynamışsanız aşağıdaki cümlelerin çoğu size tanıdık gelecektir. Mesela oyunun tamamen sırtını dayadığı boya/sil mekaniği. Mickey, elindeki fırça ile mekanlardaki bazı nesneleri hem boyayabiliyor hem de silebiliyor. Bu özellik sayesinde bir yerden bir yere giderken silinmiş olan nesneleri boyayarak kendisine yol yaptığı gibi önündeki engelleri de fırçasıyla silerek kaldırabiliyor.

Bu özelliği oyunun en başından en sonuna kadar aşırı bir şekilde kullandığınız için daha fazla kullanım alanı eklenerek derinlik sağlanılmaya çalışılmış. Mesela düşmanları da boyayıp silmek mümkün. Boyadığınız vakit kafalarında kalpler beliriyor ve sizle dost olup diğer düşmanlara saldırmaya başlıyorlar. Böylece tüm ortama (dayakla da olsa) mutluluk saçıyoruz. Ancak boyamak, silmekten daha zahmetli ve daha az e-ticket (oyunun para birimi) ile ödüllendiriliyorsunuz. Çünkü sevgi bir emek işi, yıkıcı olmak yapıcı olmaktan çok daha kolay bir eylem.

Bu iki farklı yöntem oyun boyunca karşınıza çıkıyor. Mesela haritada kurtarılması gereken bir Gremlin dostumuz var ama onu kurtardığınızda hazineye erişemiyorsunuz, ya da tam tersi. Boss savaşlarını da ister boss’u yok ederek ister farklı yollarla onu karanlığın etkisinden kurtararak alt etmek mümkün. Bu seçimler hikayeye de yansıyor ve oyunu tekrar oynamak için de bir sebep sunuyor aslında. Zaten New Game+ oyunu ilk kez bitirince hemen beliriyor “Gel gel tekrar başla” dercesine.

Bölümden Bölüme Koşuyorum

Epic Mickey’nin tek büyük bir haritası yok. Onun yerine, küçük ama keşfedilebilir mekanlar ve bu mekanlar arası oynayabileceğiniz 2D bölümler yer alıyor. Mekanlar tahmin edebileceğiniz gibi Disney çizgi romanlarından referanslar içeriyor. Zaten oyundaki her şey Disney ile ilgili. Ne kadar bu dünyaya ilginiz varsa o kadar çok oynama zevkiniz artacaktır. “Aaa bu şuradaki karakter, aa bu şu bölümdeki düşman” diye diye oynarken zaten bir bakmışsınız oyun bitmiş.

Bölümlerin kompakt yapısı da ilerleme hissini güzel veriyor oyuncuya. Dur şurayı boyayım üstünde sandık vardır, dur şurayı sileyim üç beş e-ticket kaparım diye diye bir saat olmadan bölümü bitirip diğerine geçmek güzel bir tatminlik yaratıyor. Ancak oyun boyunca hep aynı şeyleri yapıyorsunuz. 5. saatte yaptıklarınız ile 10. saatte yaptıklarınız arasında çok az fark olacak. Mesele bu temel oyun döngüsü sevip sevmemekle ilgili, ben sevdim ve aktı gitti oyun.

2D bölümler, oyundaki çeşitliliği arttıran en önemli kısımlar olmuş. Bazen siyah-beyaz, bazen neon renkli yerler, bazen bambaşka bir tarz, direkt çizgi filmden bir bölümün içinde gibi hissediyorsunuz hem mekan hem de karakter tasarımlarıyla.

Bölümlerde kurtardığımız Gremlinler ya da farklı karakterler beraberinde bize iyilikler yapıyor. Bu, bazen boss dövüşünde yardım etmek oluyor bazen gizli bir yeri açığa çıkarmak oluyor. Böylece iyilik eden iyilik buluyor. Disney oyunu diye böyle mesajlar veriyorum, yoksa yani..

Ancak önemli bir nokta, bu oyundaki platform yapısı Super Mario’lar gibi değil. Orada sürekli farklı mekanikler, farklı bölümlerle harmanlanıp oyuncuya sunulurken burada sadece sıçrayıp boyuyoruz/siliyoruz. Yani böyle “Vayy be nasıl düşünmüşler” dediğiniz içerikle çok az karşılaşacaksınız. Ve neredeyse hiçbir zaman zorlanacağınız bir durum olmayacak. Aynı durum düşmanlarda da geçerli, herhangi bir zorluk olmadan hallediyorsunuz. Zaten oyun her şeyi açıklama konusunda çok ısrarlı. Bölüm başı “Bak şunu şunu yapacaksın, sonra şunu şunu” öğüdünü alıyoruz. Sonra yol ortasında bir daha “Güzell! Şunu şunu yaptın, geriye kaldı şu şu” hatırlatması geliyor. Sürekli diyalogla, üstlelik karakteri oynatamadığın cinsten diyalogla kesilmek sinir bozucu olabiliyor. Belli ki hedef kitlesi küçük yaşta insanlar ama hele bir deneyeyim de beceremezsem öyle bana haber et, değil mi?

Remake ve Ortadan Kalkan Sorunlar

Orijinaline çok sadık bir remake dedik ama detaylı anlatmak gerekirse; bölüm sayısı, bölüm içeriği, ara sahneler hemen hemen aynı. Ancak mekanlar çok daha fazla detaylı, ara sahnelerin çözünürlüğü arttırılmış ve Mickey’nin kontrolü çok rahat. Artık Mickey sprint ve dash de yapabilyor. İlk oyundan gelen kamera kontrolü sorunları da yok. Ayrıca herhangi bir performans sıkıntısı da yok. PC’de zaten farkında oldukları küçük takılmalar harici yağ gibi akıyor oyun. Steam’de demosu da var, deneyebilirsiniz.

Bu noktada verebileceğim en büyük eksi karakterin yeteri seviyede sıçramış olmasına rağmen herhangi bir tepki vermeden dümdüz aşağıya inmesi olur. Hani, tam ucundan tutarken aşina olduğumuz eliyle tutunma animasyonunu da yapmışlar ama iyi çalışmıyor maalesef. Neyse ki zamana karşı bir şey yapmıyoruz da dert olmuyor yoksa cidden sinir bozucu olurdu.

Ayrıca, keşke en azından ara sahnelere seslendirme gelseymiş dedim. Intro ve outro ara sahneleri hariç (ki harika onlar) her şey metin üzerinden. Muhtemelen bütçe yüzünden seslendirmenin es geçilmesi oyunu daha da iyi yapmaktan alıkoyan bir fırsat olmuş. Çünkü ara sahneler, hikaye, karakter falan çok tatlı bu oyunda.

Nihayetinde Disney Epic Mickey Rebrushed, orijinal oyunun aksine, yeni oyuncuların kolayca ve keyifle, istediği platformda oynayabileceği çok başarılı bir remake olmuş. Keyifli boya/sil mekaniği ile kimimizin çocukluk kimimizin şimdiki Disney karakterlerini yüksek çözünürlükte görmek mutluluk verici. Bence bu yol Epic Mickey 2 Remake’e de çıkar.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız! 

2 Günde Bitirmek İsteyeceğiniz 2 Kitap

Size öyle iki kitap önereceğim ki, inanın 2 günde bitirmek isteyeceksiniz. Şaka yapmıyorum, dilleri çok sade ve akıcı. İkisi de harika eserler.

1. Yu Hua’nın “Yaşamak” Romanı

Bakın, ilk kitabımız Çin’de yazıldı ve orada yasaklandı. Sonra filmi çekildi, o da yasaklandı. Neden mi? Çünkü kitap kendi hikâyesini anlatırken, aynı zamanda Çin’in komünizmle beraber yaşadığı siyasal ve kültürel değişikliklere değiniyor.

“Yaşamak”, Yu Hua’nın kaleminden çıkmış muhteşem bir eser. Biz bu kitapta artık çok yaşlı olan Fugui isimli bir karakterin kendi hayatını, kendi ağzından dinliyoruz. Fugui bize ailesindeki üç kuşağın – babasından torununa – bütün yaşam mücadelesini, ölümleri, zorlukları, maddi manevi sıkıntıları anlatıyor.

Ama ne sıkıntılar! Bakın, ilk gece benim inanın gözümden iki damla yaş akmak üzereydi. İnanılmaz etkiledi beni, çok duygulandım.

Özetle, biz Fugui karakterinin tüm yaşamını okuyoruz, ama güzel olan şey, bunu yaparken Fugui’nin hayatındaki çıkarımlarını, hissettiklerini, vicdan azaplarını da görüyoruz.

2. İvan Gonçarov’un “Yamaç” Romanı

İkinci durağımız, Rus edebiyatının devlerinden İvan Gonçarov’un kaleminden çıkma “Yamaç”. Bu eser, tıpkı “Yaşamak” gibi, sizi öyle bir içine çekecek ki, iki günde bitirmek için sabırsızlanacaksınız.

“Yamaç”, 19. yüzyıl Rus toplumunun canlı bir portresini çiziyor. Ana karakterimiz Rayski, sanatçı ruhlu, tutkulu ve idealist bir genç adam. Rayski’nin kuzeni Sofia ise, onun platonik aşkının nesnesi ve romanın diğer önemli figürü.

Gonçarov, Raysky’nin iç dünyasını, sanat ve aşk üzerine düşüncelerini derinlemesine işlerken, aynı zamanda dönemin Rus toplumunun değişen değerlerini ve çalkantılarını da ustalıkla yansıtıyor. Kitap, sadece bir aşk hikâyesi değil, aynı zamanda sanatın doğası, toplumsal normlar ve bireysel özgürlük gibi evrensel temaları da ele alıyor.

“Yamaç”ın en etkileyici yanlarından biri, Gonçarov’un karakter yaratma konusundaki ustalığı. Her karakter, kendi iç dünyası, çelişkileri ve motivasyonlarıyla son derece gerçekçi ve üç boyutlu. Okuyucu, kendini bu karakterlerin dünyasında kaybediyor ve onların sevinçlerini, acılarını, umutlarını ve hayal kırıklıklarını derinden hissediyor.

Gonçarov’un zengin betimlemeleri, 19. yüzyıl Rus taşrasını gözünüzde canlandırmanızı sağlıyor. Yazar, doğayı öyle canlı bir şekilde tasvir ediyor ki, kendinizi Volga kıyılarında yürüyormuş gibi hissedebilirsiniz.

“Yamaç”, aynı zamanda değişim ve gelenek arasındaki çatışmayı da ele alıyor. Eski ve yeni nesil arasındaki fikir ayrılıkları, değişen toplumsal normlar ve bunların bireyler üzerindeki etkileri, romanın alt metinlerinde ustaca işleniyor.

Gonçarov’un akıcı üslubu ve derin karakter analizleri, sizi bir solukta kitabın sonuna getirecek. “Yamaç”, sadece bir roman değil, adeta 19. yüzyıl Rus toplumuna açılan bir pencere.

Bu Kitaplar Bana Ne Düşündürdü?

Bu iki kitap, bana “yaşamak” kavramını derinden düşündürdü. Hepimizin bir hayatı var ve bu herkes için eşit. Ama nasıl yaşıyoruz? Kim nasıl yaşıyor şu an?

Bazıları “Acaba evime bomba düşer de bebeğimi kaybeder miyim?” diye beklerken, bazıları da milyon dolarlık partilerle doğacak bebeğinin cinsiyetini öğrenebiliyor.

Bu “yaşamak” deyince hepimizin başına farklı gelen şeylerin sebebi nedir? Kader mi bu, talih mi? Şans mı, şanssızlık mı? Çalışkan olmak mı, tembel olmak mı? Doğru kararlar mı, tercihler mi, adaletsizlik mi?

İşte bu iki kitap, bana günlerdir bunları düşündürdü. Umarım sizin de ilerde “yaşamak” deyince aklınıza gelen, güzel hatırlayacağınız iyi bir hayatınız olur.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Simpsons’ın zeki karakteri Lisa Simpson hakkında farklı tespit: Otistik olabilir mi? #prizmabet

Simpsons çizgi dizisinin zeki küçük kızı Lisa Simpson hakkında şaşırtan bir tespit geldi. Üstelik bu tespitin tek kahramanı Lisa Simpson da değil…

Lisa Simpson, yani Simpsons ailesinin kızı, dünyanın en sevilen çizgi sinema karakterlerinden biri. Pekala, bu sekiz yaşındaki kız çocuğu otistik olabilir mi? Bu soru, kendisine de iki yıl evvel otizm teşhisi konan ünlü İngiliz muharrir Holly Smale tarafından gündeme getirildi. Smale, Geek Girl isimli kitabın da müellifi.

Smale, kitaplar, sinemalar ve televizyon dizilerinde otistik özellikleri fark edilmemiş pek çok karakter olduğunu düşünüyor. Smale’a nazaran, Lisa Simpson otistik olma ihtimali yüksek bir karakter. Çünkü Lisa, katı bir hakikat ve yanlış anlayışına sahip, çok zeki, pek arkadaşı olmayan ve ilgi alanlarına çok odaklanan bir kız. Lisa’nın caz müziği ve etraf hususlarına olan tutkusu da bu savını destekliyor.

Smale, Lisa Simpson üzere otistik olduğunu düşündüğü başka karakterleri de sıralıyor. Bunlar ortasında Amelie, Sherlock Holmes, Boo Radley, Forrest Gump ve Netflix gösterisi The Queen’s Gambit’te Anya Taylor-Joy’un canlandırdığı öksüz satranç dehası Beth Harmon var.

The Queen’s Gambit’te Anya Taylor-Joy’un canlandırdığı Beth Harmon.

Smale, “Fransız sineması Amelie’nin baş karakteri, dünyayı duyusal olarak deneyimleme biçiminden dünyanın farklı yerlerindeki bir gnome’un fotoğraflarını toplamaya odaklanmasına kadar otistik olabilir. Daryl Hannah’ın Splash’taki deniz kızı karakteri bile, izolasyonunda ve kendini başka herkesten başka ve farklı hissetme biçiminde, otistik bir bayana çok benziyor” diyor.

Aynı varsayım, The IT Crowd’daki Maurice Moss ve The Girl’deki bilgisayar korsanı Lisbeth Salander için de yapılıyor..

Holly Smale

Smale, bu karakterlerin varlığının otizmli bayanlar ve kızlar için değerli olduğunu söylüyor. Zira böylelikle kendilerini yalnız hissetmeyeceklerini ve kendilerini yansıttıkları karakterler görebileceklerini belirtiyor.

  • Bir Simpsons kısmında gizlenen latife, 30 yıl sonra birinci defa gün ışığına çıkartıldı

Submerged: Hidden Depths – İnceleme #prizmabet

Submerged: Hidden Depths, serinin ikinci oyunu olarak karşımıza çıkıyor.

 
Uppercut Games tarafından geliştirilen ve 2022’nin Mart ayında yayınlanan keşif odaklı macera gizem oyunu Submerged: Hidden Depths, serinin ikinci oyunu olarak karşımıza çıkıyor. İlk oyuna kıyasla daha fazla alanı, daha fazla mekaniği ve daha akıcı animasyonları bünyesinde barındıran bu yapım içerisinde belli bir bölge içerisinde gidip geliyor, sağı solu keşfediyor ve çeşitli gizemleri açığa çıkarabiliyoruz. Oyundaki amacımız etrafı keşfederek neler olup bittiğini öğrenmek ve bu keşif esnasında da atladığımız küçük teknemizle beraber su üstünde yol almak.
 
Oyun içerisinde sürekli olarak kendimizi bir yerlere tırmanırken ve bir yerleri keşfederken buluyor ve bu keşif esnasında da çeşitli manzaralara göz atabiliyoruz. Oyunda yine yer yer farklı canlılarla karşılaşabiliyor, bu canlıları araştırabiliyor ve kişisel günlüğümüze bu canlıları ekleyebiliyoruz. Oyunda yine etkileşime geçebileceğimiz çeşitli çevre etmenleri bulunuyor, bu etmenlerle beraber oyundaki sırları çözebiliyor ve karşımıza çıkan çeşitli bulmacaları da yaptığımız hamlelerle beraber aşabiliyoruz.
 
Serinin ilk oyununa kıyasla daha fazla içeriği bünyesinde barındırıyor
 
 
 
İlk oyuna kıyasla daha fazla özelliği ve mekaniği bünyesinde barındıran bu oyun içerisinde elbette ilk oyunu oynadıysanız karakterlerin değişimine de şahit olabilirsiniz. Oyun içerisinde karakterlerimizin değişimi konusunda (belki hoşunuza gider belki de gitmez) daha çok çizgi tarzı bir yapıya bürünmüş durumda. Oyunda 2 farklı karakter bulunuyor ve bu karakterlerle beraber kendi yolumuzu çizebiliyoruz. Oyunda kullandığımız karakterlerin herhangi bir avantajı veya dezavantajı bulunmuyor, sadece yer yer bazı bölgelerde kız karakteri diğer bölgelerde ise erkek karakteri kullanabiliyoruz. Ancak bunların kullanımı tamamen aynı yani herhangi bir animasyon veya mekanik değişiklikleri yok. Dolayısıyla sadece görüntü olarak değişiklik yaşanıyor.
 
Oyun içerisinde kız karakteri çoğunlukla kullanıyor erkek karakteri ise sadece günlük araştırmalarında kullanabiliyoruz. Yani bir yerde ve bir yapının içerisinde günlük varsa bu günlüğü almak için erkek karakter bu yapıya doğru ilerliyor ve bölgenin araştırmasını tamamlayabiliyor.
  
Oyunun temeli keşif
 
 
 
Keşif odaklı bu macera gizem oyunu  içerisinde belli bir bölgede bulunuyor, bu bölgenin keşfini ise tamamen biz yapıyoruz. Oyun içerisinde sular altında kalan bir şehirde yer alıyor ve bu sular altında kalmış olan şehri araştırmaya koyuluyoruz ve çeşitli yapıların içerisine girebiliyoruz. Tabii ki her yapının içerisine giremiyor ancak belirli bazı bölgeler bulunuyor. Bu ana bölgelere giriş yaparak oyunu sona erdirebiliyoruz.
 
Oyun içerisinde yapacağımız şeyler belli. Bunlar arasında bir teknemizle beraber sağa sola doğru gitme durumu, elimize teleskopumuzu alıp nerede ne var onu görebilme olayı  ve çevreyi araştırma kısmı ve bulduğumuz nesneleri günlüğe aktarma durumu yer alıyor. Oyun içerisinde ilk oyunu nazaran daha fazla içerik, daha fazla oyun içi öğe ve etkileşim yer alıyor. Keşif unsurları da ikinci oyunla beraber arttırılmış durumda.
 
Çevre etkileşimi
 
 
 
Yine ilk oyuna nazaran bu oyun içerisinde çok daha fazla etkileşime geçebileceğimiz nesne bulunuyor. Bu nesnelerle tabii ki kendi yolumuzu açabiliyor ve bulmaca sekanslarını çözmeye uğraşıyoruz. Oyun içerisinde yukarıda da bahsettiğim gibi temel amacımız farklı farklı yapılar içerisine girerek bu yapıların keşfini tamamlamak ve bu yapıların keşfini tamamladıktan sonra da ana üssümüze geri dönmek ve olayları değerlendirmek. Oyunda sürekli olarak bu döngü içerisinde kendimizi buluyor ve en sonunda da oyunu bitirerek neler olup bittiğini görebiliyoruz.
 

oyun içerisinde gideceğimiz yeri öncelikle teleskopumuzla görebiliyor, teleskopumuzla işaretlediğimiz yeri daha sonra haritamızı açarak geçiş yapabiliyoruz. Oyunda belli başlı ana noktalar ve ana yapılar bulunuyor. Bu yapıların içerisine girebiliyor, yapıları keşfedebiliyor ve yapıların içerisinde yer alan bulmacaları çözebiliyoruz. Oyunda bu ana yapıların içerisinde toplayabileceğimiz çeşitli nesneler bulunuyor. Bu nesneler arasında günlükler, parlayan tuhaf bir nesne ve enerji çekirdeği yer alıyor. Bu üç unsuru da toplayarak oyunda ilerleme kat edebiliyoruz. Her ana bölgeye gittiğimizde bu üç ana unsuru toplamaya ihmal etmiyoruz.

Bulmaca kısımları da işin kolay parçası.
 
 
 
Oyun içerisinde ana bölgelere atıldığımız esnada bu yapıların içerisine girerek yukarıda bahsettiğim üç temel nesneyi topluyoruz ve bu unsurlar sonrasında buranın keşfini tamamlayabiliyoruz. Ancak tabii ki bu ana bölgelerin ve ana yapıların bazılarında yer yer bulmaca kısımları bulunuyor. Bu bulmaca kısımları zor bir şekilde karşımıza çıkmıyor, yapabileceğimiz şeyler tamamen belli ve ortada bu hamleleri gerçekleştirerek bulmacaları ortadan kaldırabiliyoruz ve yolumuzu açabiliyoruz.
 
Bulmaca kısımları arasında açılır kapanır köprüler, kırmamız gereken nesneler, yerleştirmemiz gereken taşlar ve daha fazlası yer alıyor. Bulmaca kısımları içerisinde bu mekanikler yer alıyor ve bunları da yapmak oldukça kolay bir şekilde karşımıza çıkıyor. Örneğin bir bölgeye atıldık, kapalı bir şekilde duran köprüyü açık hale getirmek istiyoruz ve yanında da bir ağırlık koyabileceğimiz kısım bulunuyor. Buranın üstüne ağır bir taş bularak getiriyor ve köprüyü açıyoruz. Taşı da zaten bulmak oldukça kolay. İşte bu kadar basit bir şekilde bulmacalar karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla herhangi bir zorlanacağınız sekans yer almıyor. Kolayca bu bulmacaları çözerek o bölgenin keşfini tamamlıyor ve bulabileceğiniz nesneleri bularak da bu ana bölgenin toplanabilir tüm eşyalarını elde edebiliyorsunuz.
 
Çevreden bulduğumuz eşyalar hikaye konusunda bilgi veriyor
 
 
 
Oyun içerisinde yukarıda bahsettiğim gibi üç temel unsuru bulmakla yükümlüyüz. Bu bulabileceğimiz unsurlar arasında günlükler, parlayan nesne ve güç çekirdeği yer alıyor. Tabii ki güç çekirdeği harici diğer nesneleri envanterimize alabiliyor ve günlüğümüze bu nesneleri kaydedebiliyoruz. Oyunda belli başlı bulduğumuz nesnelerle belli bir hikaye oluşturuyor ve 3-4 tane günlük bulduğumuzda da eğer bu günlükler aynı kategoride ise bizlere bir hikaye kırıntısı sunuyor. Bu hikaye kırıntısı ile beraber buralarda neler olup bittiğini öğrenmeye çalışıyor ve dolayısıyla nesneleri toplamak oldukça önem arz ediyor.
 
Ancak oyundaki hikaye olayı bizlere daha çok şiirsel bir şekilde aktarılmaya çalışılıyor yani düz bir şekilde cümleler kurulmuyor. Daha çok felsefi ve şiirsel cümleler karşımıza çıkan bu hikaye metinleri ile olayın özünü kavrayabiliyoruz ve garip olayların yaşandığını kestirebiliyoruz. Oyun içerisinde bulduğumuz bu günlüklerle beraber çeşitli hikayelerin kilidini açabiliyor, bu hikayelerin kilidini açtığımızda da ana hikayenin temelini öğrenmeye çalışıyor ve bu bulunduğumuz şehirde bölgede neler olup bittiğini öğrenmeye başlıyoruz.
 
Oyunu hikayesi için oynamıyoruz
 
 
 
Oyun içerisinde elbette bizlere arka planda bir hikaye sunuyor ancak bu hikaye benim açımdan tatmin edici boyutta değil. Zaten hikaye sunumu vesaire gibi mekanikler de beklemeyin. Oyunda karşınıza çıkan ara sahnelerde de herhangi bir konuşma geçmiyor ve bu ara  sahneler genelde iki kardeş arasında kameranın sağa sola gitmesi şeklinde oluyor. Oyundaki bu sekanslar dışında herhangi bir ara sahne bulunmuyor sadece etrafı keşfettiğimiz esnada o yapının sağını solunu gösteren bir kamera açısı yer alıyor.
 
Hikaye konusunda ilk oyunda neyse ikinci oyunda da aslında o. Yani çok fazla bir değişiklik yer almıyor. Gerek hikaye sunumu gerekse hikaye anlatım oldukça zayıf bir şekilde karşımıza çıkıyoruz. Zaten bağımsız bir yapım olduğundan dolayı herhangi bir beklentim olmadan oyuna giriş yaptım. Dolayısıyla zevk almaya baktım ve sizin de bu şekilde bu oyuna girmenizi tavsiye ederim.
 
Beklentiniz olmadan oyunu oynayın
 
 
 
Eğer ilk oyunu bir şekilde oynadıysanız veya oynamadıysanız bu fark etmez bu oyuna giriş yapmak istiyor ve oynamak istiyorsanız beklentinizi düşük tutun ve herhangi bir beklentiniz olmadan oyuna dahil olmaya çalışın. Bağımsız bir geliştirici tarafından bizleri sunulan bu yapım içerisinde çok üstün grafikler ve animasyonlar bulunmuyor ve kendinizi sürekli olarak aynı şeyleri yaparken buluyorsunuz. Oyunda yapacağınız şeyler kısıtlı bir şekilde karşımıza çıkıyor ve bu kısıtlı şeylerle beraber oyunu tamamlamaya uğraşıyoruz.
 
Oyun içerisinde yapabileceğimiz şeyler etrafı keşfetmek, belirli yapıların içerisine girerek çeşitli günlükleri toplamak, ana bölgeleri keşfederek buralara tırmanıp güç çekirdeğini merkeze yerleştirmek ve daha fazlası yer alıyor. Ancak bunlar tabii ki sürekli olarak yaptığımız şeyler olduğundan dolayı sıkılabilirsiniz. Ek olarak oyunun ilerleyen kısımlarında da herhangi yeni bir mekanik eklenmiyor. Dolayısıyla oyunun sonuna kadar aynı şeyleri yapıyoruz bu da tabii ki bir yerden sonra bizleri bayabiliyor. İster oyunu bir anda oturup bitirin isterseniz de ara ara mola vererek bitirin yaklaşık olarak 5-6 saatlik bir oyun deneyimini bizlere aktarıyor diyebilirim.
 
Kısacası oyundan herhangi bir beklentiniz bulunmasın. Gerek hikaye konusunda gerekse animasyonlar ve grafikler konusunda düşük beklentiyle oyuna giriş yapın. Zaten oyunda belli başlı animasyonlar ve mekanikler yer alıyor. Bu animasyon ve mekaniklerle beraber oyuna tamamlayıp rafa kaldırabilirsiniz.
 
Çevrede keşfedilecek yapılar bulunuyor
 
 
 
Oyun içerisinde yukarıda da bahsettiğim gibi küçük teknemize atlayarak bu sular altında kalan şehri keşfediyor ve çeşitli yapıların yanına doğru giderek onların ne olduğunu görebiliyoruz. Oyunda yine sağda solda belirli yapılar bulunuyor ve bu belirli yapılara keşfedebiliyor ve bunların ne olduğunu öğrenebiliyoruz. Bu yapıların yanında etkileşime geçebileceğimiz kısımlar bulunuyor, etkileşime geçtiğimiz anda da yapıların tanıtımı bizlere sunuluyor ve tabii ki herhangi bir altyazı vesaire yok. Sadece yapının etrafında bir kamera dönüyor ve bu yapının ne olduğunu tamamen anlamaya çalışıyoruz.
 
Oyun içerisinde bu tarz keşfedebileceğimiz onlarca yıkık dökük yapılar bulunuyor ve bunları da keşfetmek tamamen bizim işimiz oluyor. Oyun içerisinde etrafı keşfederken sular üstünde ilerliyor, bir yandan şehrin geçmişini araştırıyor  ve farklı yapılar arasında git gel yapıyoruz. Ancak bu yapıları keşfetmek sizi herhangi bir artı sağlamıyor sadece oyunda yer alan belli başlı kısımların keşfini gerçekleştirmiş oluyorsunuz. Eğer başarılar konusunda takıntınız var ise etraftaki her şeyi keşfedebilir ve tüm keşfedilebilecek şeyleri keşfettikten sonra bu başarımları elde edebilirsiniz. Ancak sadece başarılar için işinize yarayabilir diyebilirim.
 
Oyun içerisinde aksiyon ve dövüş sistemi yer almıyor
 
 
 
Keşif, macera ve gizem unsurlarının bir araya geldiği ve harmanlandığı bu yapının içerisinde aksiyon ve dövüş mekanikleri yer almıyor. Dolayısıyla oyun içerisinde arkanıza yaslanıp eğlenceli vakit geçirmeye bakıyorsunuz. Oyunda sadece etrafı keşfedebiliyor, çeşitli yıkık dökük yapıların içerisine girebiliyor, buraları araştırabiliyor, bulmacalarını çözebiliyor ve bu binayı tamamen bitirmeye çalışıyorsunuz. Oyun tamamen bundan ibaret ve herhangi bir dövüş veya aksiyon sisteme yer almıyor. Yani karşınıza herhangi bir düşman veya tehlike çıkmıyor. Dolayısıyla bu konuda rahat bir şekilde etrafınızı keşfedebiliyor ve oyunu tamamlamaya uğraşıyorsunuz.
 
Sırtınızı yaslayarak oynayabileceğiniz ve etrafı sürekli olarak keşfedebileceğiniz bu yapım içerisinde bolca sular altında kalmış bina, garip yapılar, keşfedilmesi gereken hayvanlar ve daha fazlası yer alıyor.
 
Gece gündüz döngüsü
 
 
 
Submerged: Hidden Depths içerisinde geçirdiğimiz vakit boyunca gece ve gündüz döngüsü de bulunuyor. Tabii gece gündüz döngüsü gerçek saatle işlemiyor ve oyun içerisinde yaptığımız hamlelere bağlı olarak değişkenlik gösteriyor. Oyunda belli bir vakit geçirdikten sonra hava kararabiliyor veya daha önceden hava kararmışsa gündüze çevirebiliyor. Dolayısıyla oyun içerisinde gece ve gündüz döngüsü yer alıyor ve bir anda kendinizi güneş ve manzaranın altında bulurken bir anda da karanlık ve ay ışığı altında bulabiliyorsunuz. Oyunun bu şekilde hem atmosferi değişiyor hem de farklı ışıklandırmalar altında oyunu bitirmeye uğraşıyorsunuz.
 
Oyun içerisinde yine dinamik yağışlar bulunuyor. Yani oyunda bir yandan güneş açarken diğer yandan ani bir şekilde kara bulutlar önünüze gelebiliyor ve yağmurun başlamasına sebebiyet verebiliyor. Oyunda dolayısıyla bu tarz mekanikler bulunuyor ve bir anda ortamın – atmosferin değiştiğini görebiliyorsunuz. Bu da oyuna güzel bir değişiklik ve çeşitlilik katmış durumda. Farklı farklı renk paletleriyle ve farklı döngülerde oyunu oynamak gerçekten de güzel olabiliyor.
 
Özelleştirme sistemi
 
 
 
İlk oyunda olmayan ancak ikinci oyunla beraber eklenen yeni bir mekanikten bahsetmek istiyorum. Bu mekanik de özelleştirme sistemi. Oyun içerisinde yer alan bu özelleştirme sistemi sayesinde karakterimizin saçını, kıyafetini ve küçük teknemizin yapısını değiştirebiliyor ve özelleştirebiliyoruz. Tabii öncelikle özelleştirmek için bu nesneleri etraftan bulmak ve ana bölgelerden toplanması gereken nesneleri toplamak gerekiyor. Bu nesneleri topladıktan sonra rastgele bir şekilde bir özelleştirme mekaniği bizlere sunuluyor ve bu sayede karakterin görünümünü veya teknenin görünümü değiştirebiliyoruz.
 
İlk oyunda olmayan bu mekanik gayet güzel bir şekilde karşımıza çıkıyor ve etrafı keşfetme ile beraber bu özelleştirme sistemi içerisinde yer alan yeni görünümleri elde edebiliyoruz. Tabii oyun içerisinde her bir kısım için dört farklı özelleştirme seçeneği eklenmiş durumda. Yani saçınıza sadece dört farklı şekilde şekil verebiliyor yine üstünüze dört farklı şekilde kıyafet alabiliyor ve teknenizi de dört farklı şekilde özelleştirebiliyorsunuz. Ek olarak her biri sadece görünümden ibaret yani oyun içerisinde size herhangi bir katkısı veya ekstra avantajı bulunmuyor. Ancak yine de gayet güzel bir ekleme olmuş diyebilirim.
 
Oyuna genel bakış
 
 
 
İlk oyuna göre birçok mekaniği ve yeni içeriği bünyesinde barındıran Submerged: Hidden Depths’i toplamda 7.4 saatlik bir süreyle bitirdim. Siz normalde 5 saatlik bir süre dilimi ile bu oyunu bitirebilirsiniz ancak ben tüm başarımları elde etmek için ve etrafı tamamen açmak için uğraştım. Siz de dilerseniz oyunu bu saat dilimleri içerisinde bitirebilir ve tamamen kendinize göre bu saati ayarlayabilirsiniz.
 
Oyunun tüm özelliklerinden bahsettik ve kısaca toparlamak gerekirsem: İlk oyuna göre çok daha fazla mekanik ve animasyon bulunuyor. Animasyonlar ilk oyuna göre daha akıcı bir şekilde karşımıza çıkıyor ve gerek karakterlerin tırmanış şekilleri gerekse koşu mekaniği daha akıcı olmuş. Ancak ilk oyununu incelemesinde bahsettiğim karakterin koşarken drift yapma durumu burada da yer alıyor. Yani sağa sola doğru ani hareket yaptığınızda karakterin o yöne doğru patinaj çektiğini hissedebiliyorsunuz. Bu benim açımdan bir sorun yaratmadı ancak sizin açınızdan belki de olumsuz bir düşüncenin temelini oluşturabilir.
 
 
 
Yine ilk oyuna nazaran karakterlerin çizimleri ve yapısı değişmiş durumda. Bunun dışında yine karakterler daha çok çizgi tarzı bir yapıya bürünmüş ve kendimizi çizgi film içerisinde bulabiliyoruz. İlk oyuna nazaran harita biraz daha büyümüş ve keşfedilecek alanların daha fazla olduğunu bu yapım içerisinde görebilirsiniz. İlk oyunu oynadıysanız yine keşfedebileceğimiz çok daha fazla alanın, çok daha fazla hayvanın ve çözebileceğimiz çok daha fazla bulmacanın olduğunu burada görebilirsiniz. İçerik bakımından ilk oyuna göre daha fazla içerik sunduğunu söyleyebilirim.
 

Dolayısıyla sizde bu tarz keşifle macera oyunlarını seviyorsanız, herhangi bir beklentiniz yoksa ve boş zamanlarınızı değerlendirmek istiyorsanız bu yapama bir göz atabilir ve deneyebilirsiniz. Oyunda yapacağınız şeyler kısıtlı olduğu için kısa sürede oyunu bitirebilecek ve tamamlayabileceksiniz.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Redfall Karakter Tanıtımları: Devinder Crousley #Yorkbet #prizmabet #1xbet #Betebet

Kritik değere sahip olacak bir karakter…

Redfall karakter tanıtımları tam gaz devam ediyor. Şimdiye kadar Layla Ellison, Jacob Boywer ve Remi de la Rosa karakterlerini tanımıştık. Artık ise sırada Devinder Crousley var.

Redfall Karakter Tanıtımları, Devinder Crousley’yi Sahneye Çıkartıyor

Devinder, bir müellif ve efsanevi hayvan avcısı oluyor. Birebir vakitte da bir mucit diyebiliriz. Gizemli ve kaçışın mümkün olmadığı bir fenomenden kaçarken kendisini vampirlerin istila ettiği Redfall kasabasında buluyor. Kendisine ilişkin bir envanteri de ve bu, süreksiz tahlil için silah üretmesini sağlıyor. Mesela elektrikli mızraktan yahut fırlatıldığında karakterin düştüğü yere ışınlanmasını sağlayan aygıt, bunlara hoş iki örnek olarak sayılabilir. Gördüğünüz üzere, takımımızda kritik anlarda hayat kurtaracak bir karakter var.

Devinder Crousley için yayınlanan fragmana aşağıdan göz atabilirsiniz.

2 Mayıs 2023 tarihinde PC ve Xbox Series için satışa sunulacak olan Redfall, birinci günden de Game Pass servisi abonelerinin erişimine açık olacak. Çıkış gününde konsol versiyonu yalnızca Kalite moduna sahip olacağı için, Series X üzerinde 4K 30 FPS ve Series S üzerinde de 1440p 30 FPS akıcılığında oynayabileceğiz. İlerideki bir tarihte yayınlanacak olan güncellemeyle gelecek Performans modu ise 60 FPS akıcılığında oynamamıza imkan tanıyacak.

En Düşük Gereksinimler

  • İşletim Sistemi: Windows 10 64-bit
  • İşlemci: Intel Core i5-8400 @ 2.80GHz yahut AMD Ryzen 5 1600
  • Bellek: 16 GB RAM
  • Ekran Kartlı: AMD RX 580 yahut NV GTX 1070  (6 GB VRAM)
  • Ağ: Genişbant internet bağlantısı
  • Depolama: 100 GB boş alan

Redfall için Devinder Crousley karakter tanıtım fragmanı yayınlandı #prizmabet

Karakter tanıtım fragmanları gelmeye devam ediyor.

 
Yayıncılığını Bethesda Softworks grubunun ve geliştiriciliğini Arkane Studios Austin’in üstlendiği açık dünya co-op birinci şahıs nişancı aksiyon oyunu Redfall için Devinder Crousley karakter tanıtım fragmanı yayınlandı. Fragman içerisinde karakterin tasarımı, animasyonları ve daha fazlası bizlere sunuluyor.
 
Karakter tanıtım fragmanları gelmeye devam ediyor
 
 
 
Redfall için karakter tanıtım fragmanları yayınlanmaya devam ediyor. Daha önce Jacob Boyer, Layla Ellison ve Remi De La Rosa karakter fragmanları yayınlandı. Artık ise bunlara bir yenisi daha eklenerek Devinder Crousley tanıtım içeriği geldi. Devinder karakteri için yayınlanan fragman açıklamasında şu sözler yer alıyor:
 
“Devinder Crousley efsanevi canlıları araştırma konusunda uzman ve istekli bir mucit olarak karşınıza çıkıyor. Kendi icat ettiği silahlarla düşmanlara göz açtırmamaya ve kendini kanıtlamaya kelam vermiş.”
 
Redfall, 2 Mayıs’ta Xbox Series ve Steam, Epic Games Store ve Microsoft Store üzerinden PC için çıkış yapacak. 
 
Redfall – Devinder Crousley karakter tanıtım fragmanı
 
 

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet isimli bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir adedidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, muteber ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en kıymetli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan karşılaşmaları üyeler bir fiyata katlanmadan istedikleri vakit takip edebiliyor. Böylelikle hem heyecanlı hem de yararlı bir bahis tecrübesi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol üzere tanınan spor kısımlarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için yalnızca siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız kafidir.

Prizmabet ayrıyeten üyelerine bol ölçüde bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te birinci üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu üzere farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve çıkarınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim kuralları da hayli makul düzeydedir.

Prizmabet para yatırma ve çekme süreçleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin üzere farklı usullerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme süreçleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa müddette hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme süreçlerinde rastgele bir komite yahut kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı takviye hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı takviye takımı sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun yahut teklifinizi iletebilir ve anında tahlil bulabilirsiniz. Prizmabet canlı dayanak grubu profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en yeterli bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de yararlı bir bahis tecrübesi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için aktüel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Redfall Karakter Tanıtımları: Remi De La Rosa #Ciprobet #Colonybet #Dekabet

Karşımızda bir savaş istihkamı var!

Layla Ellison ve Jacob Boyer sonrasında, Redfall karakter tanıtımları serisinde sahneye çıkan bir başka isim de Remi De La Rosa oldu. Her biri grup için kritik değere sahip olan bir başka karakteri daha tanıyalım. Ayrıntılar haberimizde.


İlginizi Çekebilir: Redfall Xbox Series’de 30 FPS Kilidiyle Geliyor


Redfall Karakter Tanıtımları Remi De La Rosa ile Sürüyor

Bildiğiniz üzere Redfall, tercihen tek başımıza oynayabildiğimiz üzere kooperatif olarak arkadaşlarımız ile oynayabildiğimiz bir oyun olacak. Ortalarından seçim yapabileceğimiz pek çok karakter ve bu karakterlerin de kendilerine has kişilikleri ve yetenekleri olacak. Senaryo boyunca karşımıza çıkan durumlara nazaran de ön plana çıkacaklar. Mesela Layla telekinetik güçlere sahip iken Jacob da zımnilik ve keskin nişancı yeteneklerini konuşturacak. Bu noktada Remi ise hayatını ön cephelerde geçirmiş olan savaş istihkamı ve çok kararlı olmasının yanı sıra, robotu ile büyük çarpışmadan sağ kurtulanlara da yardım etmeye çalışıyor.

2 Mayıs 2023 tarihinde PC ve Xbox Series için satışa sunulacak olan Redfall, birinci günden de Game Pass servisi abonelerinin erişimine açık olacak. Çıkış gününde konsol versiyonu yalnızca Kalite moduna sahip olacağı için, Series X üzerinde 4K 30 FPS ve Series S üzerinde de 1440p 30 FPS akıcılığında oynayabileceğiz. İlerideki bir tarihte yayınlanacak olan güncellemeyle gelecek Performans modu ise 60 FPS akıcılığında oynamamıza imkan tanıyacak.

En Düşük Gereksinimler

  • İşletim Sistemi: Windows 10 64-bit
  • İşlemci: Intel Core i5-8400 @ 2.80GHz yahut AMD Ryzen 5 1600
  • Bellek: 16 GB RAM
  • Ekran Kartlı: AMD RX 580 yahut NV GTX 1070  (6 GB VRAM)
  • Ağ: Genişbant internet bağlantısı
  • Depolama: 100 GB boş alan

Octopath Traveler II – İnceleme

Sekizli Masa’da işler yolunda…

İnsan yaşlandığını en çok evvelce oynadığımız oyunların ne kadar özel olduklarını anlatırken hissediyor. Son model işlemcilerin, yapay zekâ takviyeli ekran kartlarının yokluğunu hayal gücümüz kapatıyordu. Karakterlerin fotoğrafları ve en fazla 3 satırlık metin alanlarının gerisinde o kadar macera, trajedi ve yiğitlikler yaşandı ki bu biçim oyunları çağdaşlaştırıp sunmak için bile pek çok AAA stüdyosunu gölgede bırakacak derecede güçlü takımlar gerekirdi. Octopath Traveler’ı birinci çıktığında bilhassa kartlaşmış oyuncuların beğenip kültleştirmesi o yüzden büyük bir sürpriz olmasa gerek. Oyun 90’lı yılların pikselli görsellerini, çağdaş ışıklandırmalarla birleştiriyor ve bunu devasa kentler ve büyük alanlar yaratmak için kullanıyordu. Bu sayede sekiz karakter ve farklı hikayenin bir ortaya geldiği epik bir macera yaratmak göreli olarak küçük bir takımla mümkün oldu.

Peki Octopath Traveler mükemmel bir oyun muydu? Mutlaka hayır. 8 farklı karakterin tamamı ana karakter oldukları hissini uyandırmıyordu. Ortada birleşen ana öykü de bence her kahramanın potansiyelini kullanmaktan uzaktı. Dövüşlerin dengesizliğinden ve açık dünya içeriğinin sonlu olmasından bahsetmiyorum bile. Pekala eksiksiz olmayan bir birinci oyun neden beni Octopath Traveler 2 fikri için bu kadar heyecanlandırdı? Zira ortada süper bir potansiyel var. Bu oyundan dersler çıkartarak kıssaların iç içe geçtiği, her karakterin daha manalı hale geldiği muazzam bir öykü yaratmak pek mümkün. Kahramanların geçmişlerine nazaran birbirleriyle zıtlaştıkları farklı tahlillerin olduğu yan misyonlar ve her karakterin avantajlarının kullanıldığı kuvvetli savaşlar derken bence gerçek yapılmış bir Octopath Traveler 2’nin gelmiş geçmiş en düzgün J-RYO’lardan biri olma potansiyeli vardı.

Hepimiz birimiz için

Serinin yeni oyununun bu potansiyele erişip erişemediği kestirim edebileceğiniz üzere bu incelemenin konusu olacak. Esasen birinci oyundaki doğruları kopyalasa bile elimizde hayli sağlam bir oyun oluyor. Octopath Traveler 2, birebir halefi üzere toplamda farklı hayalleri olan sekiz ana karakterin tek bir öyküde toplandığı bir oyun. Kahramanlarımızın hepsinin çok büyük amaçları ve maksatları yok. Sakar dansçı Agnea’nın amacı dünyanın her sahnesinde şovlar yapmış bir “süper yıldız” olmak; şifacı Castti ise unuttuğu geçmişini hatırlamanın peşinde. Elbette kaybettiği krallığı geri almaya çalışan samurai Hikari ve yarı vakitli dedektif olarak çalışan rahip Temenos üzere hikayesi çok dallanıp budaklanan karakterler de var.

Hikâye olarak kimileri başından sonuna kadar epik olaylar örgüsü içinde ilerlese de bütün senaryolar ne yazık ki serinin bu oyununda da denk sayılmaz. Hikari ile başlar başlamaz kendinizi yüzlerce askerin içinde olduğu bir epik savaşın içinde buluyorsunuz mesela. Agnea’nın macerasında ise 10-15 dakika, yapacağı dans gösterisine yardım edecek yandaşlar aramakla uğraşıyorsunuz. Kulağa çok heyecanlı gelmiyor değil mi? Zira değil. Tekrar de bütün öyküler bir mühlet sonra yan vazifelere dönüşüp, ana ve daha büyük kıssaya bağlandıkları için bu durumu affedilebilir olarak görüyorum.

Karakterleri özgün kılan tek şey kıssaları değil. Hepsinin hem savaşırken hem de dünyada kullanabildikleri özgün yetenekleri var. Örneğin Hikari gündüzleri denk geldiği sıradan karakterleri düelloya davet ederek bayıltabiliyor. Bu halde hem o karakterin yeteneğini öğrenme bahtı yakalıyorsunuz hem de kapıları bloke eden müdafaaları ortadan kaldırmak mümkün oluyor. Vakti geceye çevirdiğinizdeyse değişik bir yeteneğe sahip oluyor ve sıradan karakterlere para dağıtarak kıymetli bilgiler elde edebiliyor. Rastgele yapıldığında çok değerli tüyolar gelmese de yan vazifeleri tamamlarken hayati olabiliyor. Tekrar misal bir ıstıraba parmak basacak olursak bu yeteneklerin hepsi çok özgün sayılmaz. Örneğin bu rüşvetle bilgi alma marifetini şifacı Castti birebir karakterlere ilaç vererek farklı bir halde de tamamlayabiliyor. Kimi karakterlerin partiye dahil edilmediği senaryolarda birbirlerinin alternatifi olmaları için yapılmış muhakkak ki fakat bütün karakterleri yanınıza kattığınız durumlarda özgünlüğünü yitiriyor bu sefer de. Yeniden de nihayetinde bu yetenekleri yan vazifeleri tamamlarken çokça kullanacaksınız. Octopath Traveler’da gece gündüz döngüsünü tek tuşla değiştirmek mümkün. Bu sayede birebir ortamlarda farklı olaylara denk gelebiliyorsunuz. Örneğin hırsızların geceleri başında müdafaa koyarak kapattıkları bir kapıyı gündüz anahtarı bularak açmak mümkün. Dilerseniz hiç uğraşmayıp kapıdaki müdafaayı da Avcı Ochette yahut Samuray İkari ile dövebilirsiniz de alışılmış. İki yaklaşım da teknik olarak hakikat, vazife tamamlandığı sürece farklı sonuçlar doğurmuyor.

Savaşarak ayrıldık

Oyunun savaş sistemiyse büyük oranda Octopath Traveler ile tıpkı. Sıra tabanlı dövüşlerde nerede ve nasıl saldırdığınız kıymet taşıyor. Her düşmanın zayıf olduğu elementler var. Karşınıza devasa bir domuz çıkarsa ona farklı silahlarla saldırarak neye zayıf olduğunu anlamanız gerekiyor. Düşmanlara zayıf olduğu silah ve elementlerle hasar verdiğinizde afallamalarını ve hücum sıralarını kaçırmalarını sağlamak mümkün. Ayrıyeten sersemledikleri vakitlerde fazladan hasar da alıyorlar. Her ne kadar kulağa ziyadesiyle cazip gelse de bilhassa kısım sonu canavarlarını daima sersemletmek yerine güçlü akınlarından evvel etkisiz hale getirmek ve zayıflatmak daha cazip oluyor bu ortada; belirtmeden geçmeyeyim. Sersemletme konusunda boost sistemi de çok işe yarıyor. Oyunda çeşitler geçtikçe dolan boost puanlarıyla tıpkı saldırıyı üç kereye kadar yapmak mümkün. Örneğin 6 “kalkanı” olan bir düşmanı sersemletmek için ikili kılıç saldırısını boostlayarak üç kez yapmak kâfi olabiliyor. Oyuna eklenen yeni özellikse Latent Power olmuş. Hasar aldığınızda ve verdiğinizde, hakikat yetenekleri kullandığınızda yahut özel eşyalar sayesinde Latent Power’ınızı doldurabiliyorsunuz. Her karakterin kendi iç gücü var ve bunlardan kimileri öbür karakterleri güçlendirirken, direkt çok güçlü taarruzlar yapan güçler de mevcut. Tıpkı birinci oyundaki üzere dövüşler kolay değil ancak hakikat vakitte akla yatkın ataklar yaparak yenemeyeceğiniz düşman da neredeyse yok.

Savaşlar ve açık dünya klasik bir J-RYO başında işliyor. Kentlerde güvendesiniz lakin kent dışında gezerken bir anda kendinizi açılan savaş ekranında bulmanız mümkün. Bu sebeple teknik olarak dünyayı serbestçe gezmenize imkân olsa da aslında her yer girilebilir sayılmaz. Level 13’lük bir partiyle 20. düzey bir alana girerseniz, çok ancak çok yüksek ihtimalle ikinci cinse gelmeden partinizin birçoklarını kaybedebilirsiniz. Bu durumun tahlili de bol bol gezerek güçlenmekten geçiyor. Yetenekler kullanarak yerleşkelerdeki karakterlerin eşyalarını “almak”, rastgele oluşan savaşlara girerek karakterlere düzey kasmak ilerlemek için pek kâfi tahliller. Bilhassa sizi kilitleyen bir düşman varsa biraz gezip kahramanlarınızı güçlendirmekte utanılacak bir şey yok. Açık dünyada kimi bölgelerin erişilebilir olmaması çok önemli bir sorun değil zira her alanda çok sayıda kapalı zindan, hazine sandıklarıyla dolu alternatif rotalar ve bulmacalar var.

Yol – yemek dahil yan meslek

Aynı birinci oyundaki üzere meslek sistemi de oyundaki yerini koruyor. Karakterlerin başlangıç mesleklerine ek olarak yan mesleklere geçmek de mümkün. Bunların kimilerini oyunun sonlarına kadar açamıyorsunuz fakat tamamı ziyadesiyle güçlü ve oyun stilini değiştirebiliyor. Tüccar Partito, savaşlarda başta etkisiz bir karakterken ikinci meslek olarak Arcanist aldığında yüksek manası sayesinde tam bir canavara dönüşebiliyor mesela.

Oyunda bence hala çok güzel çalışmayan mekaniklerin başında misyonlar geliyor. Kimi vazifeler birebir kent içinde rahatlıkla tamamlanabilse de kimilerini tamamlamak için sahiden müneccim olmak gerekiyor. Örneğin bir deniz fenerinin tabanında babasını bekleyen bir karakter gördüğünüzde bunun hakkında fazla düşünmüyorsunuz. Kentte birkaç kişi bu karakterden haberdar olsa da kimse babasının kim olduğunu bilmiyor ve öykü ilerlemiyor. Ortadan saatler geçtikten sonra oğluyla ilgili söylenen bir karaktere denk geliyorsunuz lakin adam size asla beni oğluma götür falan da demiyor. Olur da akıl ederseniz Agnea yahut benzeri özelliğe sahip bir öteki karakterle onu partinize katıp oğlanın yanına dönebiliyorsunuz. Karakterler bir ortaya geldiklerinde öykülerini kalan kısımlarını anlatıyorlar. Şahsen hatırlamam gereken karakterler ve diyaloglar yerine daha pak bir vazife sistemini ve bir misyon defteri olmasını tercih ederdim. Hayatın sıkıntıları ve onca işin gücün ortasında bir de Octopath Traveler 2’deki yan karakterlerin soy ağacını ve sıkıntılarını hatırlamaya çalışmak yorucu olabiliyor zira.

İlk oyundaki en kıymetli tenkitlerden biri sekiz karakterin kıssa boyunca fazla etkileşime girmemeleri ve birbirlerinden habersiz oldukları hissini vermeleriydi. Oyunda bu sorun hala devam ediyor. Ortam biraz daha Dungeons & Dragons başında, değerli kararlarda birbirleriyle çelişen ve hatta çatışan hayata bakış açıları farklı karakterlerle dolu olsaydı bence daha yeterli çalışırdı. Karakterler ortasındaki diyaloglar birincisine kıyasla bir tık daha fazla olsa da hala kâfi değil. Oyuna Crossed Paths isimli iki karakterin birlikte ilerlettiği yan kıssalar eklenmiş. Bunların kimilerini açmak için farklı karakterlerin öykülerini ilerletmek kâfi oluyor. Bu yan öyküler değişik ve eğlenceli olsalar da karakterler ortasında bir bağ oluştuğunu ana öykü dahilinde hissettiremiyorlar. Octopath Traveler 2’ye daha fazla diyalog ve kahramanlar ortası etkileşim gerektiğini düşünüyorum. Neredeyse tamamı bıcır bıcır uygunluk timsali olan tiplerle kıssa bir müddet sonra monotonlaşmaya başlıyor zira.

Yazdığım incelemeden birkaç adım geri atıp, büyük resme bakmam gerekirse bana nazaran Octopath Traveler 2 beklentilerimi tam manasıyla karşılayamadı. Bunun nedeni oyunun makus olması değil de birinci oyunun üzerine yapılan eklemelerin tam manasıyla oyunun gereksinimi olan değişiklikler olmamasından kaynaklanıyor. Octopath Traveler’ın harika formülüyle uygun bir oyun çıkarmak sıkıntı değil lakin hakikat yaklaşımla Square Enix’in elinde yeni bir Chrono Trigger olabilirdi. Şayet düzgün ve kısmen eski üslup bir J-RYO arıyorsanız bence şu ortalar Octopath Traveler 2’den daha yeterli bir alternatif yok. Lakin bu oyunun potansiyelini vazife rakip üretimciler bu sahayı uzun mühlet boş bırakmazlar diye düşünüyorum. Oyun beni eğlenceli karakterleri, şiddetli dövüşleri ve çokça içeriğiyle tatmin etmeyi başardı. Keşke “Şu yetenekli fakat ders çalışmayan çocuk” gücünü de üzerinden atabilseydi.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet isimli bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir adedidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, emniyetli ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en kıymetli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan karşılaşmaları üyeler bir fiyata katlanmadan istedikleri vakit takip edebiliyor. Böylelikle hem heyecanlı hem de çıkarlı bir bahis tecrübesi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol üzere tanınan spor kollarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için yalnızca siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız kafidir.

Prizmabet ayrıyeten üyelerine bol ölçüde bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te birinci üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu üzere farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve çıkarınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim koşulları da hayli makul düzeydedir.

Prizmabet para yatırma ve çekme süreçleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin üzere farklı usullerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme süreçleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa müddette hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme süreçlerinde rastgele bir komite yahut kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı dayanak hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı takviye takımı sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun yahut teklifinizi iletebilir ve anında tahlil bulabilirsiniz. Prizmabet canlı dayanak grubu profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en yeterli bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de çıkarlı bir bahis tecrübesi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için yeni giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız! 

Like a Dragon: Ishin! – İnceleme

Herkes Ishin’e Baksın

Yakuza serisinin şöhreti biraz geç yaşta yakaladığını söylemek yanlış olmaz. 2005 yılında Playstation 2’de başlayan seri nispeten ufak lakin devamını da getirecek kadar bir hayran kitlesine sahip olsa da majör serilerle rekabet edebilmekten biraz uzaktı. Ama ben de dahil serinin birden fazla hayranı tarafından serinin en uygunu olarak gösterilen Yakuza 0’ın çıkışı ile işler değişmeye başladı, çabucak akabinde gelen Kiwami’lerin de başarısıyla birlikte seri süratle şöhret basamaklarını tırmanmaya başladı. Günümüze gelindiğinde de artık milyonlarca hayranı olan, etkinliklerde sanki yeni oyunları, ya da yan oyunları duyurulur mu diye yolunu gözlediğimiz bir seriye dönüştü Yakuza.

Tabi serinin bu geç yaşta gelen şöhreti Sega’nın vaktinde “Ya bunu Batılılar oynamaz” kanısıyla Japonya’ya hapsettiği oyunlarını da tekrar gözden geçirtmeye itti. Bunun sonucu olarak da aslında 2014 yılında yalnızca Japonya’ya çıkan, serinin feodal Japonya periyodunda geçen yan oyunu Ishin de özgün çıkışından tam 9 sene sonra nihayet Batı topraklarına geldi. Hem de remake olarak! Büyük bir Japon kültürü hayranı olarak da mecmuada yaptığımız kanlı düellolar sonucu incelemesi çok şükür bana düştü.

Biliyorum, Ishin Ishin’e sığmıyor

Like A Dragon: Ishin, Japonya’nın yavaş yavaş Batılaşmaya kapılarını açtığı 1860’ler Japonya’sında geçiyor. Bu Batılılaşmanın sonucu olarak ülke feodal Japonya periyodundan kalma, militarist ve klasik yapısını korumak isteyen Shogun ve ülkeyi artık Batılılaştırmak isteyen merkezi İmparator hükümeti ortasında ikiye bölünmüş durumda. Baş karakterimiz, yüzünden sesine kadar Kazuma Kiryu’nun kopyası olan Ryoma da İmparatorun sadık takipçileri ortasında. Lakin kendisini evlat edinen babasının gözlerinin önünde bir suikaste kurban gitmesinin akabinde kendini Kyoto’ya atıyor ve babasının katillerini bulmak üzere zıt görüşlü Shinsengumi’nin ortasına sızmaya çalışıyor. Mevzumuz spoiler vermeden en özetlenebilecek haliyle bu formda.

Kurgu bahsettiğim halde Meiji periyodu Japonya’sına ilişkin olsa da Ishin oynanış açısından katıksız bir Yakuza oyunu. Kyoto sokaklarında dolaşıyor, birbirinden enteresan pek çok yan vazife yapıyor, müşterilere Udon servisinden tutun da Buyo dansına kadar sayısız küçük oyun oynayabiliyoruz. Oyunun gerçek keyfi yalnızca bir hikayeyi takip etmekten çok hikayeyi unutturacak kadar yan etkinliklerle uğraşmaktan geçiyor yeniden yani. Bu esnada karşılaşacağınız birbirinden absürt olaylar ve tipler de (kocası 1 yıldır kent dışında olduğu için sizden her seferinde patlıcan, salatalık, havuç üzere sebzeler getirmenizi isteyen seksi abla gibi) gayreti.

Sağlığınız için, bol bol su Ishin

Oyundaki en büyük yenilik, benim “Sevap Puanları” diye çevirmeyi bilhassa tercih ettiğim Virtue Point sistemi. Bu sistemde lokal halka yardım ederek, esnafla dostluk kurarak, achievement’lara benzeri formda “100 tane domates yetiştir” üzere gayeleri tamamlayarak ya da yalnızca 20 km koşarak farkında bile olmadan çeşitli biçimlerde sevap puanları toplayabiliyorsunuz. Bu sevap puanlarını kullanarak da kestirim edebileceğiniz üzere Ryoma’nın yeteneklerini ya da çiftliğini geliştirebiliyor (çiftlik kısmına birazdan bilhassa değineceğim), hatta ilerleyen kısımlarda direkt olarak başka dükkanlarda satılmayan eserleri almakta kullanabiliyorsunuz. Siz ana hikayeye odaklanmak isteseniz de oyun sizi bir nevi sevap puanları kazanmaya itiyor yani.

Oyunun savaş sistemine geçecek olursak kullanabileceğiniz 4 farklı biçim var: Klasik Yakuza’daki yumruk yumruğa oynanışa yakın, ancak biraz daha kontra ve parry odaklı Brawler, tabanca kullanarak düşmanlara aralı akınlar yapabileceğiniz Gunfighter, bir samuray oyunundan bekleyeceğiniz formda katana kullandığınız Swordsman ve daha çok kalabalık kümeleri dağıtmak için kullanabileceğiniz, kılıç – silah kombosu kullanan Wild Dancer şekilleri. Bu usulleri ne sıklıkta kullandığınıza bağlı olarak da teknik puanları topluyor, kullandığınız tarzı yeni teknikler ve Heat Action’lar açarak daha da geliştirebiliyorsunuz. Can barınızı genişletmeniz de bu teknik ağaçlarında puan harcamanıza bağlı bu ortada. Ben oyunun başlarında yüklü olarak Wild Dancer ve Gunfighter kullansam da oyun ilerledikçe Swordsman biçimine kaydım. Brawler ise benim yeteneklerim için bir tık daha güç geldi açıkçası.

Çiftliğime Ishin’iz Düşerse Beklerim

Ishin’de tüm Yakuza serisinde olduğu üzere balıkçılıktan tutun da mahjong, kumar, karaoke, tavuk yarışları bahisleri üzere vaktinizi gömebileceğiniz pek çok yan oyun var. Fakat yeniden her Yakuza oyununda olduğu üzere 2 tanesi oyunda değerli bir yere sahip. Bunlardan birincisi bir çiftliği yönettiğiniz Another Life oyunu. Another Life’te size verilen çiftliğe istediğiniz üzere zerzevat takım yetiştirebiliyor, çiftliğinizi sevap puanları harcayarak geliştirebiliyor (tarlayı büyütme, hasat mühletini kısaltma, eser çeşitliliğini arttırma), kedi, köpek, tavuk bakabiliyor, mutfağında yemek yapabiliyoruz (yemekleri de doğrama, ateş közleme, gerçek ölçüde sake koyma üzere küçük oyunlarla yapıyoruz bu arada). Lakin en değerlisi de yetiştirdiğimiz zerzevatları, yaptığımız yemekleri ve yakaladığımız balıkları bu oyunda bize gelen siparişler üzerinden satabiliyoruz ki oyundaki en önemli gelir kaynağınız da tam olarak burası. Bilhassa Haruko’nun 100 ryo’luk kirasını ödemek ya da kıymetli silah geliştirmelerini yapmak istiyorsanız Another Life’ta vakit harcamanız gerekiyor. Lakin şunu da belirtmeliyim ki ben Another Life kısmından hiç ummadığım kadar keyif aldım, bayağı bir vakit da gömdüm. Yakuza tarihindeki en sevdiğim yan oyunlardan birisi oldu diyebilirim. Hatta ben işteyken eşim de konsolun başına oturup saatlerce zerzevat yetiştirip yuvamıza bol bol para getirdi sağ olsun, onu bile bayağı sardı yani.

Diğer büyük yan oyunumuz ise Shinsengumi’ye katıldıktan sonra 5. Kısımda açılan Battle Dungeon modu. Burada da bir Shinsengumi üyesi olarak Kyoto etrafındaki pek çok makus olaya şahsen müdahale ederek asayişi sağlıyoruz. Bunun için farklı birlikler kurarak vazifelere çıkıyor, bu birliklere ilişkin karakter kartları bize yeni yetenekler ve geliştirmeler sağlıyor, bu yetenekleri kullanarak da suçlularla savaşıyor ya da birtakım eşyaları bulmak üzere misyonlara çıkıyoruz. Bu esnada kullandığımız karakter kartları da düzey atlıyor tabi. Ancak Battle Dungeon modu oyundaki standart savaş modundan da çok da farklı bir şey olmadığı için beni biraz hayal kırıklığına uğrattı açıkçası. Gruplara yalnızca komuta ettiğimiz, kolay düzeyde olsa da bir taktik oyunu çok daha uygun olurdu bence. Lakin yeniden silah ve zırh geliştirmeleri için kıymetli materyaller de çoklukla Battle Dungeon’lardaki zindanlarda çıkıyor. O yüzden bu moda da biraz vakit ayırmakta yarar var.

Ishin’inize Sinsin

Yukarıda açıkladığım halde oyunun savaşları, yan oyunları ve mizah duygusu oldukça keyifli. Lakin beni Ishin’de en keyifli eden şey devrin Japonya’sına ilişkin bir bölgede istediğimiz formda gezebilmek, hayat üslubunu gözlemleyebilmek, daha doğrusu o devri bir nebze olsa da deneyim edebilmek oldu. Klâsik Buyo dansı yapmak ya da karaoke barda samuray marşları söylemek beni mest etti diyebilirim. Tıpkı halde oyunun geçtiği Kyoto ve Gion bölgesi gerçekte olduğu üzere birebir aktarılmış ve bu bölgeleri gerçek hayatta da görme talihine erişmiş birisi olarak oyunda da görmek tekrar gitmişim üzere hissetmemi sağladı. Keza Yakuza oyunlarında da yalnızca isimleri farklı olup birebir aktarılan Dotonbori (Sotenbori) ve Kabukicho (Kamurocho) bölgelerini görmekten de birebir halde büyük keyif almıştım. Bir Japon kültürü hayranı olarak Yakuza serisinin bu istikametine nitekim bayılıyorum.

Ishin’in yeni bir oyundan çok remake olduğunu tekrar hatırlatmakta yarar var bu ortada. Ancak oyun PS4’ün çıkış oyunlarından biri olduğu için İngilizce dayanağı haricinde çok da büyük yenilikler içermiyor aslında. Kimi değerli karakterlere ilişkin modeller serinin tarihindeki kıymetli karakterlerin yüzleri ve sesleriyle değiştirilmiş mesela (Saji’nin Goro Majima olması gibi). Karaoke için yeni kesimler da eklenmiş ki müjdemi vereyim, bu yeni eklenen müzikler ortasında Baka Mitai de var. Grafiklerin de biraz elden geçirildiği söyleniyor ancak birtakım sıradan karakterlere ilişkin modellemeler PS3 devrine ilişkin üzere göründü bana. Ayrıyeten ben pek sorun etmesem de oyun bariz biçimde PS4 üzerinde kasıyor ki adamlar da bunu fark etmiş olacak, grafik ve performans modu olarak iki seçenek koymuşlar. Buna karşın kare sayısı bazen benim bile inkar edemeyeceğim düzeyde düşüyor ya da haritada ilerlerken bir anda kısa bir yükleme sekansı ile karşılaşabiliyorsunuz, bilhassa de koşarsanız. GTA 5 ya da Ghost of Tsushima üzere devasa haritalara sahip oyunlarda bile bu türlü problemlere pek rastlamazken Ishin’de olması bana biraz garip geldi açıkçası.

Grafik ve gözümü oymadığı sürece performans yanlışlarına çok da takılmayan biri olarak Ishin’e dair tek büyük düşüncem oyunun oldukça geç açılması oldu. Oyunun oyuncuyu başında tutacak yan etkinliklerle birlikte açılması neredeyse 10 saati buluyor ve bu bence oldukça uzun bir mühlet. Sabır katsayısı düşük ve Yakuza serisini denemek isteyecek pek çok oyuncu oyunun gerçek hoşluklarını görmeden havlu atabilir ki bu çağdaş oyunların en yaygın sorunlarından biri bence. İşten gelip yorgun argın 1-2 saat keyifle oyun oynamak isteyen oyunculardan her oyun için en az 10 saat sabretmesini beklemek çok da mantıklı bir iş değil.

Nihayetinde özetleyecek olursak Ishin benim çok keyif aldığım, 40 saatten fazla oynamama karşın başına her seferinde keyifle oturduğum bir oyun oldu. İçerdiği samuray Japonya’sı sosu da benim üzere bir Japon kültürü hayranı için bulunmaz nimet (benzer hisleri Way of the Samurai serisinde de yaşamıştım). Yakuza serisininin en uygun oyunları ortasında olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Lakin Yakuza serisinin Dragon Quest’e emsal formda gelenekçi ve pek de değişmeyen bir seri olduğunu tekrar hatırlatmakta yarar var. Karakterler ve yerleri haricinde oynanış spin-off’lar da dahil neredeyse 20 yıldır birebir tıpkı (Yakuza: Like a Dragon’u bunun dışında tutuyorum). Farklı heyecanlar arıyorsanız Ishin size doğal olarak beklediğinizi vermeyecektir yani. Ancak bildiğiniz ve sevdiğiniz Yakuza ruhunu arıyor, bir de üzerine çokça sake dökmek istiyorsanız katiyen yanlışsız yerdesiniz.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet isimli bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir adedidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, sağlam ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en kıymetli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan karşılaşmaları üyeler bir fiyata katlanmadan istedikleri vakit takip edebiliyor. Böylelikle hem heyecanlı hem de yararlı bir bahis tecrübesi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol üzere tanınan spor kollarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için yalnızca siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız kafidir.

Prizmabet ayrıyeten üyelerine bol ölçüde bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te birinci üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu üzere farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve çıkarınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim kaideleri da epey makul düzeydedir.

Prizmabet para yatırma ve çekme süreçleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin üzere farklı metotlarla para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme süreçleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa müddette hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme süreçlerinde rastgele bir kurul yahut kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı takviye hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı takviye takımı sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun yahut teklifinizi iletebilir ve anında tahlil bulabilirsiniz. Prizmabet canlı dayanak grubu profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en âlâ bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de yararlı bir bahis tecrübesi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için şimdiki giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!