PrizmaBetGüncelGirişAdresiHızlıveGüvenilirErişim!

Kas ve İskelet Sistemi Sarkomlarının Tedavisi

Ortopedik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr Harzem Özger: “Kas ve iskelet sistemi sarkomlarında, yeni yöntemler sayesinde uzuv kaybı önlenebilmekte ve daha çok hasta

Ortopedik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr Harzem Özger: “Kas ve iskelet sistemi sarkomlarında, yeni yöntemler sayesinde uzuv kaybı önlenebilmekte ve daha çok hasta hayata yeniden tutunabilmektedir” dedi.

Kas ve İskelet Sistemi Tümörleri onkolojisinin farklı alanlarında çalışan uzmanlar, “Kas ve İskelet Sarkomlarında Yenilikler” Sempozyumu için bir araya geldiler. Sempozyumun Düzenleme Komitesi Başkanı Acıbadem Maslak Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği, Ortopedik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Harzem Özger, bir zamanlar “kötü kader” diye kabul edilen ve tümör nedeniyle bacak, kol, omuz ile omurga gibi önemli uzuvların feda edilip, buna rağmen hastaların ancak yüzde 3-5’inin hayatta kalabildiği  dönemlerin artık tarihe karıştığına dikkat çekti.  Ortopedik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Harzem Özger, son yıllarda protezler veya hastaların kendilerinden alınan dokularla uzuv kayıplarının önlenebildiğine ve hastaların yeniden hayata döndürüldüğüne işaret ederek, “Kas ve iskelet sistemi sarkomlarına yönelik yeni bilgileri paylaşmak üzere patolojiden radyolojiye, onkolojiden cerrahiye farklı disiplinleri bir araya getiren önemli bir sempozyum düzenledik. Önleyici ve tedavi edici başarının öncelikle bilgi, tanıma ve güvenme bilinciyle toplumsal farkındalık oluşturarak erken tanı ve doğru adresle mümkün olduğuna inanıyoruz. Bu toplantıyla en güncel tanı ve tedavi yöntemlerini, gelecekteki hedef ve hayallerimizi tartışarak meslektaşlarımızla paylaştık, elimizden geldiğince toplumsal farkındalığa ulaşabilmeye çalıştık” dedi.

Daha çok kurtarılan hayat, daha çok kurtarılan uzuv! 

Prof. Dr. Harzem Özger, kas ve iskelet sistemi sarkomlarının az bilinen, biraz karışık, farklı ve özellikli bir kanser türü olduklarını, ancak doğru zaman, doğru adres ve doğru uygulamayla tedavide çok başarılı ve fark yaratan sonuçlar alınmasının mümkün olduğunu söyledi. Kas ve iskelet sistemi sarkomlarının diğer kanserlere göre daha az ve 10-20 yaş grubunda daha çok görüldüğünü belirtti. Bu tümörlerin, tüm hareket sisteminin (kol, bacak, omurga) her tür dokusundan (kemik, kas, damar, sinir, yağ vb.)  kaynaklanabilen,  bu nedenle de çok çeşitli ve birbirinden farklı davranan tümörler olduğunu anlatan Prof. Dr. Harzem Özger, sözlerine şöyle devam etti: “Bu nedenle tanı ve tedavileri konusunda bilgi ve deneyim kısıtlı, buna sahip ve konuyla uğraşan kişilerin sayısı azdır. Dolayısıyla bu çeşitlilik, farklı tıp dallarının bir arada çalıştıkları ve tecrübenin biriktiği kişi ile merkezleri gerektirir. Tanısız tedavi olmaz. İlk düğmeyi doğru iliklemek  belirleyicidir”

Multidisipliner Yaklaşım

Hastayı ilk gören hekimin sahip olması gereken bilgi ve deneyiminin çok önemli olduğunu vurgulayan Ortopedik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Harzem Özger,  “Tanı ve tedavide, karar ve uygulamalarının birlikte tartışılıp belirlendiği, konularında deneyim ve güncel bilgiye sahip, ortak dili konuşabilen multidisipliner bir konsey, olmazsa olmazdır. Başarılı sonuç alınmasında en acil, bazen tartışmalı, sorunlara açık durumları da rahatlıkla göğüsleyebilecek bilgi, deneyim, teknoloji, kararlılık ve tutkuya sahip bir tedavi ekibi belirleyicidir. Hedefimiz doğru zaman, doğru adres, teşhis, yöntem ve tedaviyle ‘daha çok kurtarılan hayat, daha çok kurtarılan uzuv’dur” dedi.

Tedavide iki temel yöntem kullanılıyor 

Kas ve iskelet sistemi kanserlerinin tedavisinde en belirleyici işlemin, kötü huylu tümörün bulunduğu  tüm dokuların geride hiçbir tümör dokusu bırakmadan  geniş ve temiz sınırlarla çıkarılması olduğunu aktaran Prof. Dr. Harzem Özger, ancak bu işlem sona erdiğinde o bölgede  hayatiyet, yapı ve işlev olarak büyük bir boşluk ile eksiklik kaldığını söyledi. Prof. Dr. Harzem Özger, oluşan bu boşluğun yerini doldurmak amacıyla tıp dünyasında son yıllarda Nonbiyolojik (Modüler Tümör Protezleri) ve Biyolojik (Tercihen hastanın kendi dokularını kullanarak zaman içinde kendi dokusuna dönüşecek yöntemler; Hot-Dog) olmak üzere iki temel yöntem kullanıldığını söyledi.

Hot – Dog yöntemiyle hastaların uzuv kaybı önlenebiliyor! 

Prof. Dr. Harzem Özger, günümüzde insan vücudunu kalça, diz, dirsek, omuz gibi kemik ve eklemlerinin şekil ile işlevlerini aynen taklit eden, özel dizayn edilmiş protezlerle (Modüler Tümör Protezleri) onarmanın (Nonbiyolojik tamir) mümkün olduğunu belirtti. Hastaların hayat ve uzuvlarını kurtaran bu önemli gelişmeyi “Adeta biyonik insan yapabiliyoruz” olarak ifade eden Prof. Dr. Harzem Özger, “Biyolojik Tamir“ denilen yöntemi  ise şöyle anlattı : “Kemik ve iskelet sistemi tümörlerinin tedavisinde mümkün olabilen durumlarda hastanın kendi dokusunun kullanıldığı  ‘Hot-Dog’ yöntemini (biyolojik rekonstrüksiyon) tercih etmekteyiz. Son derece başarılı sonuçlar aldığımız bu yöntemde tümör çıkarıldıktan sonra geride kalan boşluk, hastanın tümörden temizlenen kendi kemiği ve kendisinden elde edilen başka bir canlı kemikle doldurulmaktadır. Amaç, bu dokuların zamanla kendi dokusuna dönüşmesini sağlamaktır. Mikrocerrahi gerektirebilen ve uygulaması oldukça zor bir yöntem olsa da insanın kendi dokusunun kullanılması sayesinde protezlerde zamanla yaşanabilen aşınma ve kırılma gibi sorunlar oluşmadığı için yenilemeye ihtiyaç da duyulmamaktadır.” Bu yöntemin protez rekonstrüksiyon yöntemine nazaran birçok avantajı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Harzem Özger, Hot – Dog yönteminde, istisnai durumlar dışında hastaların kanserden kurtulurken, uzuvlarını da kendi dokuları ile eskisi gibi kullanabildiklerini ifade etti.

Tümörlü kemiğin temizlenmesinde sıvı azot sistemi

Hot – Dog yöntemiyle gerçekleştirilen biyolojik rekonstrüksiyon yönteminde tümörlü bölge olması gereken temiz sınırlarla çıkarılıyor. Ardından tümörlü kemik 20 dakika boyunca -180 santigrat derecedeki sıvı azot içerisinde, 15 dakika oda havasında ve 10 dakika serum fizyolojik içinde bekletilerek donma ve çözülme sağlanıyor. Bu işlemde tümörlü hücrelerle birlikte sağlıklı kemik dokusunun da öldüğünü aktaran Prof. Dr. Harzem Özger, “Bu zamanla canlanabilecek, mekanik olarak güçlü, kullanıma hazır, eksik bölgeye tamamen uyan ve vücudun kendi parçası olan bir kemik. Ancak bu ölü kemiğin kendi kendine canlanması ve yük taşıyabilir hale gelmesi çok uzun zaman almaktadır. Bu kemiğin canlanması amacıyla önce içine bir kanal açılmaktadır. Ardından hastanın kendi bacağından damarlarıyla birlikte alınan canlı fibula kemiği (incik kemiği) bu kanalın içine mikrocerrahi yöntemlerle nakledilmektedir” dedi. Bu tablonun sosisli sandviçe benzetildiği için “Hot – Dog” olarak adlandırıldığına değinen Prof. Dr. Harzem Özger, “Fibula kemiğinin damarları en yakındaki bacak damarlarına bağlanarak kan dolaşımı sağlanmaktadır. Bu sayede ölü ama güçlü kemikle mekanik destek ve koruma oluşurken, içerideki canlı kemik dokusuyla bölgenin normal kemiğe dönüşümünü hızla sağlayacak canlılık getirilmiş olmaktadır” diye konuştu.

Teknolojinin, yapay zekanın, sanal gerçekliğin katkısı büyüyor

Toplantının bir amacı da özellikle zor ve riskli bölgelerde güvenilir sınırlarla tümörün çıkarılmasında önemli bir yenilik olan “Navigasyon”’ yöntemini detaylarıyla konuşmak olduğunu söyleyen Prof. Dr. Harzem Özger, sözlerine şöyle devam etti: “Navigasyon, 2010’lu yıllarda başlayan ancak son yıllardaki baş döndüren teknolojik yeniliklerle ayrı bir ivme ve farklılık kazanan bir yöntem. Teknolojinin, yapay zekanın, sanal gerçeklik kavramının en hızlı ve anlamlı katkıları sağlığın tanı ve tedavisinde oluyor. 3D navigasyondan, görüntüleme yöntemlerinin birleştirilip bunun hassas girişimlerde kullanılabilirliği, yapay zekadan karma gerçeklik teknolojisine uzanan teknolojik yenilikler yaşadık. Yaklaşık 10 yıl önce MR ve BT görüntülerini kombine edip 3D yazıcılardan aldığımız çıktılar üzerinde ameliyat planlaması yapabilmek navigasyon sayılırdı. Günümüzde karma gerçeklik teknolojisinin yardımıyla, 3D görüntülerin hologramlarını planlamak, ameliyat sırasında online bağlantı ile meslektaşlarımızdan yardım almak ve onları da ameliyata dahil etmek mümkün hale geldi.”

İntraoperatif navigasyon tümörün tamamen temizlenmesini sağlıyor

Sempozyuma katılan Tata Memorial Center’da Ortopedik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Ashish Gulia, intraopertif navigasyon hakkında şu bilgileri verdi: “Kemik ya da yumuşak doku tümörünü tamamen çıkarabilmemiz ve hastalara daha iyi bir rekonstrüksiyon sağlayabilmemiz için daha iyi ve kusursuz ameliyatlar yapmamıza yardımcı olan bir yöntem bu. Bunu Google maps gibi düşünün. Size yol göstermesinin yanı sıra cerrahi ekibe yol gösteren bir yöntem. Eğer tümörü tamamen çıkarmaz ve tümörün bir kısmını geride bırakırsanız, tümör bir süre sonra nüksedip vücuda yayılır ve sonuçta hastayı kaybedersiniz. Bu yüzden bu lezyonları çok dikkatlice ve tamamıyla çıkarmamız son derece önem arz etmektedir. Ameliyathanede, hastanın vücudunu ve kemik parçalarını okuyabilen ve aletlerinizi yönlendirmenize yardımcı olabilecek bir bilgisayarınız varsa, o zaman tümörü çıkarmak çok daha kolay ve daha kusursuz hale gelir. Tümörü tamamen çıkarmanın yanında, iyi bir rekonstrüksiyon yapmanıza da yardımcı olur. Ameliyatı planladığınız bu modeli oluşturmak için bilgisayara aktardığınız BT tarama görüntüleri ve MR görüntüleri, hastaya özel aletler ve hastaya özel implantlar yapmanıza yardımcı olabilir ve sonuçta daha iyi rekonstrüksiyon gerçekleştirmeniz mümkün olur. Dolayısıyla günümüz çağında intraoperatif navigasyona sahip olmanın  özellikle riskli vakalarda  fark yaratan bir yöntem olduğunu düşünüyorum” (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Menopoz Döneminde Kemik Kaybına Dikkat

Menopoz kadınlarda kemik kaybına yol açabiliyor. Uzmanlar bu süreçte yapılması gerekenler hakkında bilgi verdi.

Menopoz kadınlarda kemik kaybına yol açabiliyor. Uzmanlar bu süreçte yapılması gerekenler hakkında bilgi verdi.

Menopoz kadınlarda adet döngüsünün ve doğurganlığın sona erdiği yaşam evresi olarak tanımlanıyor. Dünya genelinde menopoz yaşı ortalama 45 – 55 iken ülkemizde kadınlar genellikle 48 – 51 yaş arasında menopoza giriyor. Menopoza bağlı olarak östrojen seviyelerinde düşüş yaşanması bir dizi önemli sorunlara neden olabiliyor. Genellikle ileri aşamaya dek belirti vermediği için sinsi şekilde kemik kaybına yol açabilen osteoporoz hastalığı gibi! Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Özgür Çetik,menopoz döneminde kemik kaybının hızlandığına ve bu durumun da kemiklerde kırılma riskini artırdığına dikkat çekerek, “Osteoporoz hastalarında basit düşmeler sonucunda el bileği, omurga  ve kalça kırıkları sık görülmektedir. Tedavide gecikildiği takdirde; örneğin omurga kırıkları sonrasında akut dönemde şiddetli bel ile sırt ağrısı, ilerleyen zamanda ise kronik bel ağrısı, uyku bozukluğu, nefes darlığı, hazımsızlık, anksiyete, hatta depresyon bile gelişebilmektedir.  Dahası boy kısalması ve kamburlaşma oluşabilmektedir. Aynı şekilde kalça kırıkları da hastaların yatağa bağımlı hale gelmelerine neden olabilmektedir.  Dolayısıyla menopoz döneminde yaşam kalitesini ciddi boyutlarda düşüren osteoporoza karşı genç yaşlardan itibaren kemikleri güçlendirmek büyük bir önem taşımaktadır” dedi.

Her 4 kadından birini tehdit ediyor!

Menopoz döneminde ortaya çıkabilecek en önemli ortopedik komplikasyon total kemik kütlesinin azalmasıyla seyreden ve erken dönemde hiçbir belirti vermeyebilen osteoporoz oluyor. Osteoporoz kemik yapısı içindeki kalsiyumun azalmasına bağlı olarak kemiklerin zayıflaması ve kırılgan hale gelmesi olarak tanımlanıyor ve yaklaşık her 4 kadından birinde görülüyor. Vücudumuzun total kemik kütlesi 30’lu yaşların başında en yüksek seviyesine ulaşıyor ve zamanla erkeklerde yılda yüzde 0.3 kadınlarda ise yüzde 0.5’lik azalmayla devam ediyor. Özellikle menopoz ve sonrasındaki 6 – 10 yıllık dönemde kemik kütlesindeki azalma kadınlarda yıllık yüzde 2-3 kayıpla devam ediyor. Menopoza geçiş süreciyle birlikte azalan östrojenin kemik kütle oranının yaklaşık yüzde 25’inin kaybolmasına yol açtığı belirtiliyor.

MENOPOZ HASTALIK MI ? 

Kırıklarda ameliyat gerekebiliyor!

Osteoporoz tedavisi; ilaç kullanımı, düzenli egzersiz ve kalsiyum ile D vitamini takviyesi olmak üzere üç ana başlık altında toplanıyor. Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Özgür Çetik, osteoporozun uzun soluklu bir tedavi olduğuna işaret ederek, “Tedavinin başarısı ancak bir yıl sonunda ortaya çıkabileceği için uzun takip ve tedavi gerektirmektedir. Yılda bir yapılacak olan kemik yoğunluğu ölçümleriyle tedavinin etkinliği değerlendirilmektedir” diyor.  Prof. Dr. Özgür Çetik, osteoporozda oluşabilen el, omurga ve kalça kırıklarının tedavisinin ise hastanın genel sağlık durumuna, kırığın yerine ve şiddetine göre belirlendiğine işaret ederek, “Osteoporoza bağlı kalça kırıklarının neredeyse tamamı cerrahi tedavi gerektirmektedir ve iyileşme süreleri uzundur. El bileği kırıkları kısmen alçılı yöntemle tedavi edilebilse de çoğunlukla parçalı kırık oldukları için ameliyat gerekebilmektedir. Sadece osteoporoza bağlı omurga kırıkları çoğunlukla korseyle tedavi edilmektedir ve cerrahi yönteme daha az ihtiyaç duyulmaktadır. Günümüzde bu yöntemlerden oldukça başarılı sonuçlar alınmakta ve hastalar genellikle eski yaşamlarına geri dönebilmektedirler” diye konuşuyor.

Kemik kaybına karşı 8 etkili önlem!

Dr. Çetik, kemik kırılmalarına karşı almanız gereken önlemleri şöyle özetledi.

Düzenli spor yapın: Kemik kaybını önlemenin en etkili yollarından biri düzenli egzersiz yapmak. Her gün en az 30 dakika tempolu yürüyüş yapmayı alışkanlık edinin. Zamanınız yoksa, haftanın 3 günü tenis, dans ve ip atlama gibi vücuda ağırlık bindiren egzersizler de fayda sağlayacaktır.

Kalsiyumdan zengin beslenin: Kemik sağlığı için hayati önem taşıyan kalsiyumdan zengin besinleri sofranızdan eksik etmeyin. Süt ve süt ürünlerinin yanı sıra yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller, fındık, badem ile kuru incir, kalsiyumdan zengin besinler arasında yer alıyor.

Sigarayı hemen bırakın:  Sigarada bulunan nikotin hücrelerin kemik üretimini yavaşlatırken, kalsiyumun da vücutta emilimini azaltarak osteoporozu tetikleyebiliyor.

Tuzu kısıtlayın: Fazla tuz tüketimi kalsiyum kaybına ve bunun sonucunda kemik yoğunluğunda azalmaya sebep olabiliyor. Günde 6 gramdan fazla tuz tüketmeyin.

Çay ve kahveyi sınırlandırın: Kafein kalsiyumun vücutta emilimini azaltarak kemik yoğunluğunda kayba yol açabiliyor. Dolayısıyla kahve ve çay tüketiminizi günde 2-3 fincanla sınırlandırın. Aynı nedenle alkollü ve gazlı içeceklerin tüketiminden kaçının.

İdeal kilonuzda kalın: Aşırı zayıf olmak östrojen seviyesinde azalmaya, bunun sonucunda kemiklerin daha kırılgan hale gelmesine neden olabiliyor.

Proteinde aşırıya kaçmayın: Kemik yapısının temel bir bileşeni olan proteini yeterli miktarda almanız çok önemli. Ancak protein tüketimini abartmaktan da kaçının. Zira fazla proteinden zengin beslenmek de osteoporozu artırıyor.

D vitaminini unutmayın: D vitamini vücutta kalsiyumun bağırsaklardan emilerek kemiklere gitmesini sağlayan bir vitamin. Yaklaşık yüzde 90 gibi önemli bir kısmı ciltte UVB ışınlarının etkisiyle sentezlendiği için her gün, güneş ışınlarının dik geldiği Mayıs ayndan Kasım ayına kadar 11.00-15.00 saatleri arasında el, kol ve yüzünüzü 15 dakika güneşe tutmayı ihmal etmeyin. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Menopozda Beslenme

Sağlıklı Beslenme için bilgi mi arıyorsunuz? Menopozda Beslenme makalesine göz atın ve Sağlıklı Beslenme hakkında daha fazla bilgi edinin

Menopoz döneminde kadınlarda oluşma riski yüksek olan şişmanlık, kalp-damar hastalıkları ve osteoporoz gibi hastalıkların gelişimini engelleyen, koruyucu veya tedavi edici bir beslenme programı gereklidir.

Menopozda yeterli ve dengeli beslenme ve düzenli fiziksel aktiviteyle ideal vücut ağırlığının sürdürülmesi; kemik ve kalp sağlığının korunması, diyabet, kanser riskinin azaltılması ve menopoz sorunlarının giderilmesi açısından önem taşır.

ÖNERİLER

  1. Sebzeler, meyveler, tam tahıllar ve kalsiyumdan zengin; enerji, kafein ve yağdan fakir, yeterli vitamin ve mineral içeren bir diyet uygulanması önerilmektedir. Her öğünde, dört besin grubundaki besinler (süt grubu, et grubu; yumurta-kuru baklagiller, taze sebze ve meyve grubu, tahıl grubu) bireyin gereksinmesine uygun miktarlarda tüketilmeli ve besin çeşitliliği sağlanmalıdır.

  2. Karbonhidrat tüketiminde kompleks, posa içeriği yüksek ve vitamin&mineral yönünden zengin olanlar (tam buğday ekmeği, çavdar, yulaf, bulgur, karabuğday, tam buğday unundan makarna, kurubaklagiller, sebzeler, meyveler) tercih edilmelidir.
    Örneğin; beyaz ekmek yerine tam tahıllı ekmekler, beyaz pirinç yerine bulgur tüketimi tercih edilmelidir. Sadece boş kalori sağlayan ve hiçbir faydalı besin öğesi içermeyen her türlü basit şekerli üründen, çay şekerinden vs. uzak durulmalıdır.

  3. Posa tüketimi arttırılmalıdır.Meyveler (elma, armut, çilek vb), sebzeler, kuru fasulye, yağlı tohumlar, sert kabuklu yemişler (ceviz, fındık vb.), pirinç, yulaf, arpa kepeğindeki “suda çözünen posa” kolesterolü düşürür, kan glikozunu düzenler. Buğday kepeği, mısır kepeği, tam buğday unundan yapılmış ekmeklerdeki tahıllar ve sebzelerdeki “suda çözünmeyen posa” ise kabızlığı önler, bağırsak faaliyetlerinin düzenlenmesi açısından önem taşır. Günlük posa tüketimi 25-30 gram olmalıdır. Bununla birlikte çok yüksek posalı diyetin enerji, yağ, protein ve mineral emilimini azaltacağı unutulmamalıdır. Yeterli posa alımının sağlanmasında kurubaklagil yemeklerinin haftada en az 2-3 kez tüketilmesi gereklidir. Sebze ve meyve tüketimi arttırılmalıdır. Ekmek ve tahıl grubu besinlerden kepekli, rafine edilmemiş olanları tercih edilmelidir.

  4. Vitaminler, mineraller ve fitokimyasallardan zengin olan sebze ve meyvelerin tüketimi arttırılmalıdır.Besin öğesi olmayan fitokimyasalların (karotenoidler, flavonoidler, isoflavonoidler, polifenoller vb.) kronik hastalıklara karşı karşı koruyucu etkisi bulunmaktadır.

Bir kurubaklagil çeşidi olan soyada bulunan östrojen benzeri madde olan fitoöstrojenlein, osteoporoza karşı koruyucu etkisinin olduğu düşünülmektedir. Bazı çalışmalar soya sütü, tofu, tempeh, miso gibi isoflavon içeren besinlerin östrojen benzeri aktivite gösterdiğini ve vücutta eksilen östrojen seviyelerini düzenlemeye yardımcı olduğunu saptamıştır. Soya fasulyesi ve diğer soya ürünlerinin yoğun olarak tüketildiği Japonya’da menopoza bağlı “ter basması” ve diğer belirtilerin Kuzey Amerika kıtasına oranla %30 daha az yaşandığını ortaya koymaktadır. Ailesel meme kanseri geçmişi olanların soya ve ürünlerini tüketmeden önce doktora danışmaları daha doğru olacaktır. Çoğu uzman menopoz döneminde günde 40-80 mg “izoflavon” tüketmenin menopoz belirtilerini hafiflettiği konusunda birleşmektedir. Bu miktarda izoflavon için yarım kase haşlanmış soya fasulyesi karşılayabilmektedir.

  1. Sebze ve meyve tüketiminin kemik mineral yoğunluğunu koruyucu etkisi de vardır. Menopoz sonrası kadınlarda günde toplam 400 gramın üzerinde sebze ve meyve tüketilmesi önerilmektedir. Her öğünde ve öğün aralarında farklı bir sebze ve meyve tüketilerek çeşitlilik sağlanmalıdır. Sebze tüketimi veya bitkisel kaynaklı protein tüketimi, kemikte yüksek mineral yoğunluğu ile ilişkili bulunmuştur.

  2. Toplam proteinin %25-30’u hayvansal kaynaklı, %70-75’i bitkisel kaynaklı olmalıdır. Aşırı protein tüketiminden kaçınılmalıdır. Çünkü yüksek proteinli diyet idrarla kalsiyum atımını arttırır ve osteoporoz için önemli bir risk faktörüdür.Aşırı fosfor tüketiminden kaçınılmalıdır.Fosforun fazla alımı kemiklerden kalsiyum ve magnezyum kaybı yapabilmektedir. Proteinli besinler genelde fosfordan da zengindir.Protein yeterli düzeyde alınırsa aşırı fosfor alımı da önlenir.Düşük protein alımında da idrarda kalsiyum atımının arttığı bilinmektedir.Protein alımı için, kaliteli protein kaynakları tercih edilmelidir. Örneğin yoğurt, kefir gibi probiyotik içerikli süt ürünleri, fındık, badem, kuru incir ve yeşil yapraklı sebzeler de iyi birer kalsiyum kaynağıdır.

  1. Magnezyum ve bor içeriği yüksek besinler tercih edilmelidir. Bu mineraller osteoporoz (kemik erimesi) riskini azaltmada yardımcıdır. Elma, armut, üzüm, hurma, kuru üzüm, baklagiller ve kuru yemişler iyi kaynaklarıdır..

  2. Düşük yağlı ve düşük kolesterollü besinler tüketilmelidir,doymuş ve trans yağların tüketimi azaltılmalıdır. Diyet enerjisinin % 7’sinden azı doymuş yağlardan, %1’inden azı trans yağ asitlerinden sağlanmalı, diyetin kolesterol içeriği günlük 300 mg’ın altında tutulmalıdır. LDL kolesterol yüksek olan, diyabet ve/veya kardiyovasküler hastalığı olan bireylerde ise diyetle alınan kolesterolün 200 mg’ın altında olması uygundur. Diyetle doymuş hayvansal yağların ve katı margarinlerin tüketimi, kan kolesterol düzeylerini arttırır, kalp-damar hastalıklarına zemin hazırlar.Ayrıca yüksek yağlı diyet meme kanseri riskinin artışıyla ilişkilidir. Yemek ve salatalarda bitkisel sıvı yağlar (zeytinyağı ve ayçiçek, mısırözü yağı vb.) tercih edilmelidir. Çoklu doymamış yağ asitlerinden özellikle omega-3 yağ asitleri içeriği nedeniyle, haftada en az iki kez balık yenilmelidir. Omega 3’ün osteoporozdan koruyucu etkisinin de olabileceği düşünülmektedir.

  3. Kemik sağlığı ve iskelet sisteminin devamlılığı için kalsiyum, magnezyum, D ve K vitamini içeren besin kaynakları arttırılmalıdır. Kalsiyum menopoz döneminde de kemik sağlığının korunmasında önemli rol oynar. Ayrıca, kan basıncının düzenlenmesinde de rolü vardır. Kadınlarda menopozu takiben östrojen yetersizliği, idrarla kalsiyum atımında artış, bağırsaklardan kalsiyumun emilimindeki azalma, besinler ile yeterli kalsiyumun alınamaması kemik kaybının nedenlerindendir. Menopoz öncesi kemik yoğunluğu kaybı, her 10 yılda %3-5 iken, menopoz sonrası bu oran yılda %1-3 arasındadır. Yeterli kalsiyumun ve D vitamininin alınması kemik mineral kaybını azaltır, kemik sağlığının korunmasını sağlar.Kalsiyumun en iyi kaynakları süt ve süt türevleridir (yoğurt, peynir, çökelek vb). Yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller ve pekmez de kalsiyumdan zengindir.
    Besinlerle günlük D vitamini gereksinmesi karşılanamadığından, güneş ışınlarından yeterince yararlanılmalıdır (15-30dk/gün). Gerekli olan durumlarda doktor tavsiyesine göre kalsiyum ile birlikte D vitamini desteği önerilebilmektedir.

  4. Tuz tüketimi azaltılmalı, az tuzlu besinler tercih edilmelidir. Günlük tuz tüketiminin 5 gramın altında olması önerilmektedir. Sofrada yemeklere tuz eklemesi yapılmamalıdır. Aşırı tuz tüketimi; hipertansiyon, kalp-damar hastalıkları ve idrarda kalsiyum atımında artış sonucunda osteoporoza neden olabilmektedir. Tuzun günde 9 gram tüketilmesinin osteoporoz için risk faktörü olduğu düşünülmektedir. Menopoz sonrası kadınlar, tuz ve sodyumu orta düzeyde tüketmelidir. Tuzun ödem artırıcı etkisi vardır ve bu hormonaldeğişimlerin olduğu dönemde aşırı tuz tüketiminden kaçınılmalıdır.

  5. Sıvı tüketimi arttırılmalıdır. Günde 2500 mL sıvı tüketilmesi önerilmektedir. Gereksinmeyi karşılamak için günde 8-10 bardak su tüketilmesi uygundur. Mineral içeriği yüksek sert suların içilmesi tercih edilmelidir. Taze sıkılmış meyve suları, süt, ayran ve çorbalar uygun sıvı kaynaklarıdır ve aynı zamanda diğer besin öğelerini de içerirler. Kahve, çay ve kola gibi kafeinli içecekler orta derecedetüketilmeli, bitki çayları tercih etmelidir. Kafein, sık idrara çıkmaya neden olduğundan bireyin sıvı gereksinmesini arttırır. Ayrıca aşırı kafein, kemik yıkımını arttırdığından osteoporoz oluşumuna neden olabilmektedir. Çayın yemeklerle birlikte içilmesi, demirin emilimini azaltabileceğinden yemeklerden bir saat önce veya sonra, açık ve limonlu olarak içilmelidir.

  6. Alkol ve sigaradan kaçınılmalıdır.Alkol ve sigara bazı vitamin ve minerallerin vücutta kullanılmasına olumsuz etkide bulunmaktadır. Alkol tüketimi, kemik oluşum hücrelerini harap eder ve kalsiyum emilimini bozar.Sigara ise östrojen metabolizmasının etkileyerek kemiklerdeki mineral içeriğinin azalmasına neden olabilmektedir. Ayrıca kan kortizol düzeyini arttırarak 25-hidroksi D vitamininin aktif şekli 1.25 dihidroksi D vitaminine dönüşümünü azaltır. Aynı zamanda kandaki C vitamini düzeyini ve serum östrojen düzeyini de düşürür. Bu nedenle osteoporoz oluşumundaki risk faktörlerindendir. Yapılan bir araştırmada, sigara içen kadınların içmeyenlere göre menopoza iki yıl erken girdiği görülmüştür.

  7. Depresyon, sinirlilik ve uykusuzluğa karşıtriptofan aminoasidi içeren besinler önerilmektedir. Triptofan, ruh halini, uyku ve iştahı düzenleyen serotonin salınımını sağlar. Hindi eti, süt, peynir, yumurta, muz, yulaf ve kurubaklagillerde bulunmaktadır.

  8. Beden Kitle indeksi 25’in altına düşmemelidir, aşırı incelikten kaçınmalıdır.Çünkü menopozdan sonra vücut, yağ dokusundakiöstrojenden de yararlanmaktadır.

MENOPOZ DÖNEMİNDE TÜKETİLMESİ GEREKENBESİNLER

  1. Kalsiyum içeriği yüksek besinler: süt ve süt türevleri (yoğurt, peynir, çökelek vb). Yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller, pekmez, fındık, badem, kuru incir

  2. Esmer pirinç, Buğday kepeği, mısır kepeği, çavdar, tam buğday unundan yapılmış tahıllı ekmekler, tam buğday unundan makarna, karabuğday, yulaf vb. kompleks karbonhidratlar

  3. D vitamini kaynakları: Yağlı balıklar (somon,ton,uskumru..), yumurta, süt ve süt ürünleri

  4. Soya ürünleri: Soya sütü, tofu, miso, tempeh

  5. Magnezyum ve bor içeriği yüksek besinler: Elma, armut, hurma, kuru üzüm, baklagiller ve yağlı tohumlar

  6. Potasyumdan zengin besinler: Muz, avokado, fasulye, patates, ıspanak, kereviz, lahana, mercimek, mantar, domates, kayısı, yoğurt

  7. Omega-3 kaynakları: Ceviz, keten tohumu, balık yağı, kanola yağı, soya yağı, fındık yağı, kabak çekirdeği, semizotu, ıspanak, Brüksel lahanası

  8. C vitamini zengini besinler: Kivi, çilek, portakal, kavun, nar, yaban mersini, ahududu, greyfurt, elma, yeşil&kırmızı biber, kuşkonmaz, tatlı patates, domates, limon, taze rezene, soğan, karnabahar

  9. Yeterli sıvı: Mineral içeriği yüksek sert sular

  10. Triptofan kaynakları: Tahıllardan; kırmızı/kahverengi pirinç, yulaf, buğday, mısır, arpa, et grubundan; hindi göğsü, tavuk göğsü, somon, ton balığı, uskumru, süt, yumurta, peynir, kuru yemişlerden; fındık, ceviz, antep fıstığı, kaju, badem, kestane, meyvelerden; muz, ananas, çilek, avokado, elma, portakal, böğürtlen, kurubaklagillerden; kuru fasulye, soya fasulyesi, barbunya fasulyesi, maş fasulyesi, nohut, tohumlardan ise; kabak, çemen, susam, keten tohumu ve ayçiçeği tohumları.

MENOPOZ DÖNEMİNDE KAÇINILMASI GEREKEN BESİNLER

  1. Yüksek tuz-sodyum içeren besinler, sofra tuzu, salamuralar, turşu

  2. Alkol ve alkollü meşrubatlar

  3. Kafein içeren içecekler; aşırı kahve, çay, kola

  4. Sigara

  5. Doymuş hayvansal yağlar; tereyağı, iç yağı, kuyruk yağı ve trans yağ içeren margarinler

  6. Kızartmalar, kavurmalar

  7. Sucuk, salam, sosis vb. şarküteri ürünleri

  8. Yüksek şeker, yağ, krema, mayonez ve katkı maddeleri içeren işlenmiş gıdalar, fastfood ürünleri, hamur işleri, gofretler, cipsler

Hangi kolajen ne işe yarar? #Nisanbet

Kolajen rehberinde hangi kolajen ne işe yarar, faydaları nedir, kolajen tipleri ve en düzgün dayanak ve kolajen kullanımı hakkında bilgiler var. Xwonbet, Yapbahsini, Yasalbahis, Youwin, Yukobet, Zetbahis, Zeusbet, Zigzag777, Betboobet, Bethepbet, Betkupa, Betticket, Betustra, Prizmabet

Son vakitlerde sıhhat ve güzellik için kolajen kullanımı artıyor. Şayet, bir arayış içindeyseniz hangi kolajen ne işe yarar hakkında bilgiler sunan özel haberimiz size yardımcı olabilir. Sonunda, sizin için en uygun kolajeni seçmek için karar verebilirsiniz.

Kolajen rehberimizde detaylı bilgi var

Kolajen, vücudumuzda doğal olarak bulunan ve üretilen bir çeşit proteindir. Saç, cilt, tırnak, organlar, kas, kemik ve eklem sıhhatinde rol oynar. Yaş, yanlışlı beslenme alışkanlarına bağlı olarak kolajen üretimi azalabilir. Bu durumda, kolajen dayanağı kullanmak yararlı olabilir.

Hangi kolajen benim için uygun?

İhtiyacınıza göre kolajen seçebilirsiniz

Kolajen seçimi yaparken, ihtiyaçlarınız karşılığı belirleyecektir. Tip 1 ve 3 kolajen, daha çok saç ve cilt üzerinde çalışırken; Tip2 kolajen kemik, kas ve eklem sıhhatinde etkilidir. Artık, düşünü: Sizin hangi kolajene ihtiyacınız var?

Saç ve cilt için kolajen hangisi?

Tip 1 ve 3 kolajen alabilirsiniz.

Tip 1 ve 3 kolajen, tüm vücut dahil cilt, saç ve kaşların güçlenip onarılmasında yardımcı olabilir. Piyasa, güzellik kolajeni olarak bilinen bu formu toz, tablet veyahut sıvı formda tercih edebilirsiniz.

Eklem ve kemik için kolajen hangisi?

Tip2 içeren kolajen kas, kemik ve eklem için.

Tip2 kolajen kas, kemik ve eklem sıhhatin güçlenmesi, ağrıların azalması için yardımcı olabilir. Çoklukla tek başına Tip2 içeren kolajen dayanağı bulmak zordur. Bunun yerine, tüm cinsleri içeren Tip123 kolajen tercih ederseniz, birebir anda tüm ihtiyaçlarınızı karşılar.

Hangi kolajen zayıflatır?

Tokluk mühletini uzatabilir.

Kolajen takvsiyesi, diyet için yardımcı bir destek olabilir. Çünkü, içeriğindeki protein, vitamin ve mineral sayesinde bütünsel sıhhati güçlendirir. Tokluk süresini uzatıp iştahı dengelemeye yardımcı olur. Ayrıyeten, kolajen kullanan pekçok kişi tatlı ve hamur isteğinin azaldığına dair görüş bildiriyor. Kolajen satın alırken, vitamin ve mineral ile güçlendirilmiş markaları tercih edebilirsiniz.

Günde ne kadar kolajen almalıyım?

Formuna göre karar verebilirsiniz.

Aslında, kullandığınız kolajen markasının formuna ve içeriğine göre bu sorunun cevabı değişmektedir. Lakin, genel çizgileriyle bilgi verecek olursak;

Ölçülerde uygun olacaktır. Beraberinde, tam etki görmek için günlük 5.000 mg ve üzeri kolajen kullanımı yararlı olacaktır. Tablet kolajenlerde oran ekseriyetle düşüktür, toz ve sıvı formda daha yüksektir. Satın almadan önce içerik besin değerlerini kontrol edebilirsiniz.

En hoş kolajen takviyesi hangisi?

Günlük 5.000 mg ve üzeri olmalıdır.

Vücutta hoş işlenebilmesi ve günlük ihtiyacı karşılaması için 2.000 dalton aralığında kolajen peptit uygun olacaktır. İlaveten, toz veyahut sıvı formlar daha hızlı etki göstermektedir. Kullanımı alanı yaygındır. Örneğin, toz kolajeni suya, meyve suyuna, soğuk kahveye, yoğurt, ayran veya kefire ekleyip içebilirsiniz.

Ne vakit kolajen kullanabilirim?

Yaşınıza ve yaşantınıza göre kolajen alabilirsiniz.

Kolajen konusunda yapılan araştırma ve incelemeler sonucu, 30 yaş ve üzeri bayan ve erkeklerde kolajen kullanımı tavsiye ediliyor. Ama, kişinin fazla kilosu ve ziyanlı beslenme alışkanları varsa, yaşlanma daha hızlı olacağı için vücutta kolajen üretimi de azalır. Bu yüzden, bu özelliğe sahip bireyler 25 yaşından itibaren kolajen kullanabilir.

Kolajen hangi besinlerde var?

Günlük beslenmenize ekleyebilirsiniz.

Sadece dışarıdan dayanağa bağlı kalmayıp, yararlı seçimler yaparak beslenmeniz ile vücudun daha çok kolajen üretmesini destekleyebilirsiniz. Aşağıdaki besinler size yardımcı olacaktır:

  1. Sarımsak
  2. Çilek
  3. Biber
  4. Hindi eti
  5. İlikli kemik
  6. Brokoli
  7. Ispanak
  8. Nohut
  9. Tavuk eti
  10. Ahudu
  11. Limon
  12. Şeftali

Gibi besinler içerdekileri vitamin, mineral özleriyle vücutta kolajen üretimini artırmayı sağlar. Bu sayede kullandığınız takviyeye ek olarak, daha çabuk etki görmeye başlayabilirsiniz. Örneğin, orta çğünde şeftali, çilek tercih edebilir; akşam yemeği için nohutlu brokoli salatası yapabilirsiniz.

Ne kadar süre kolajen kullanmalıyım?

Düzenli olarak 3 ay kolajen içebilirsiniz.

Bu alan uzman bireyler, 3 aylık nizamlı kullanım tavsiye ediyor. Vücutta kolajen depoları doluyor; saç, cilt, kemik, kas ve eklemlerde kolajenin olumlu etkisi görülüyor. Senede 2 sefer 3 aylık kolajen kürü yapabilirsiniz.

Referans bilgiler: https://acikders.ankara.edu.tr/course/view.php?id=8780

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet isimli bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir adedidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, muteber ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en değerli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir fiyata katlanmadan istedikleri vakit takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de faydalı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol üzere tanınan spor kollarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız kafidir.

Prizmabet ayrıyeten üyelerine bol ölçüde bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te birinci üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu üzere farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve karınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim kuralları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme süreçleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin üzere farklı prosedürlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme süreçleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme süreçlerinde rastgele bir komite veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek kadrosu sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veyahut teklifinizi iletebilir ve anında analiz bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek grubu profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en düzgün bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de faydalı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için aktüel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

En İyi 6 Kemik Güçlendirici Gıda

Bu makalemizde sizlere kemik güçlendirici gıdalar, besinler ve içeceklerden bahsedeceğiz. Kemik yapıcı gıdalar listemiz ile daha sağlıklı kemiklere kavuşacaksınız ve osteoporozu önleyeceksiniz. Maalesef 40 yaşına gelindiğinde, vücut eski kemiği…

Bu makalemizde sizlere kemik güçlendirici gıdalar, besinler ve içeceklerden bahsedeceğiz. Kemik yapıcı gıdalar listemiz ile daha sağlıklı kemiklere kavuşacaksınız ve osteoporozu önleyeceksiniz. Maalesef 40 yaşına gelindiğinde, vücut eski kemiği değiştirmeyi bıraktıkça bu önemli yapılar kütle kaybetmeye başlıyor. Bu kademeli kayıp, kendi gücünüz altında hareket etme yeteneğinizi etkileyebilir ve kemik erimelerinizi azaltmak için gereken besinleri depolamadığınız sürece, osteoporoz gibi zayıflatıcı bir durum geliştirme riskinizi artırır. Yediğimiz şeyler ve yıllar boyunca yaptığımız faaliyetler kemik sağlığı üzerinde bir etkiye sahiptir.

Kemik Güçlendirici Gıdalar​

Kötü , raşitizm ve osteoporoz gibi durumlara neden olabilir ve yaşamın ilerleyen dönemlerinde düşme sonucu kemiğin kırılma riskini artırabilir.

Sağlıklı ve dengeli bir diyet, erken yaşlardan itibaren sağlıklı kemikler oluşturmanıza ve bunları yaşamınız boyunca korumanıza yardımcı olacaktır. Sağlıklı kemikler oluşturmak ve korumak için yiyecekleri diyetinize dahil ettiğinizden emin olun. Konu diyet ve kemik sağlığı olduğunda çeşitliliğin önemli bir faktördür. Bu nedenle, her öğüne iyi bir yiyecek karışımı dahil ettiğinizden emin olun. Kemikleriniz size teşekkür edecek.

Süt, Kemik Oluşturan Kalsiyum için Mükemmel Bir Kaynak Olabilir​


Süt, yoğurt ve peynir gibi süt ürünlerinin her zaman kemik sağlığıyla ilgili konuşmalarda gündeme gelmesinin bir nedeni var: Kemik gücüne ve yapısına katkıda bulunan ana besin olan kalsiyumdur.

Tam veya yağsız süt ürünlerini seçip seçmemeniz kişisel tercihinize bağlı olacaktır. Kilo vermeye çalışıyorsa, daha az yağlı ürünler kullanabilir. Mükemmel kalsiyum kaynaklarıdır. Yağı çıkardığınızda, aynı zamanda yağda çözünen vitaminleri de çıkarırsınız. Güçlü kemikler oluşturmak için yağda çözünen vitaminler, takviye edilmiş gıdalar tercih edin.

Kuruyemiş, Kemikleri Güçlendirmeye Yardımcı Olmak İçin Magnezyum ve Fosfor Sağlar​


Kuruyemişler bir miktar kalsiyum içerir, ancak aynı zamanda kemik sağlığı için gerekli olan iki besin daha sunar: magnezyum ve fosfor. Magnezyumun kemiklerdeki kalsiyumu emmenize ve tutmanıza yardımcı olur. Fosfor kemiklerin önemli bir bileşenidir.
Kadın sağlığı için magnezyum almak için 5 neden

Tohumlar, Kuruyemişlere Benzer Kemik Destekleyici Besin Profiline Sahiptir​


Chia tohumları, keten tohumu (öğütülmüş olarak yiyin), kabak çekirdeği ve susam tohumları, diyetinize eklemek için sadece birkaç harika tohum çeşididir. Susam kalsiyum, magnezyum ve fosfor mükemmel bir kaynaktır. Diyetinize daha fazla tohum eklemek için, en sevdiğiniz salataya susam tohumları serpmeyi veya bir sonraki pişirme projenize chia tohumlarını eklemeyi deneyin.

Sebzeler Kemikleri Güçlendirmeye Yardımcı Olan Bir Bol Besin Sağlar​


Yeşilliklerinizi yemek için başka bir nedene ihtiyacınız varmış gibi ! Turpgillerden sebzeler olarak adlandırılan yapraklı yeşil sebzeler, K vitamini ve kalsiyum gibi kemik sağlığını destekleyen çeşitli besinler sağlar ve belirtildiği gibi, bu besinler kemik sağlığını güçlendirmede rol oynar. K vitamini, sağlıklı kemikler oluşturmaya yardımcı olmak için kalsiyum ile birlikte çalışır. K vitamini eksikliği osteoporoz ve kırıklarla ilişkilendirilmiştir.

Turpgillerden sebzeler arasında ıspanak, lahana ve bulunur. Pişmiş lahana K vitamini açısından mükemmel bir kalsiyum kaynağıdır. Çorbalara, salatalara ve daha fazlasına atabileceğiniz bu çok yönlü yapraklı yeşil, aynı zamanda iyi bir kemik dostu A vitamini kaynağıdır. Lahana size göre değilse, brokoliyi tercih edin. Bu sebzeler kemik güçlendirici kalsiyum ve magnezyum sunuyor.

Ispanak çok miktarda kalsiyum içeriyor gibi görünse de, aynı zamanda kalsiyum emilimini azaltan oksalik asit içerir ve bu nedenle iyi bir kalsiyum kaynağı değildir.

Fasulye, Kemik Dostu Besinlerle Yüklü Bir Santral Bitkisi Gıdasıdır​


Bir çok fasulye türü vardır. Her türlü fasulye çeşidi magnezyum, kalsiyum ve fosfor gibi kemik yapıcı bir besin içten dozu vermektedir. Buna ek olarak fasulye tipik olarak lif ve protein bakımından yüksektir ve bu da bitki bazlı bir diyet uygulayanlar için özellikle yararlı olabilir. Geçmişte yapılan araştırmalara göre, bitki temelli bir beslenme planı olan vegan bir diyet, yeterince kalsiyum yerseniz kemik kırılması riskinin artmasıyla ilişkili değildir.

Cinsiyetinize ve yaşam evrenize bağlı olarak yetişkinlerin günde 1.000 ila 1.300 miligram (mg) kalsiyum almasını önermektedir. Fasulye gibi bitki besinleri, bu kalsiyum hedefine ulaşmanıza ve ek besinler sağlamanıza yardımcı olabilir.

Yağlı Balıklar Sağlıklı Kemikler İçin Besin Maddesi Olan D Vitamini Sağlar​


Tek başına diyetin size yeterli D vitamini sağlamamasına rağmen, somon, ton balığı ve alabalık gibi yağlı balıkların güneş ışığı vitamininin bir kısmını sağlamaktadır. D vitamini yağda çözünebilir ve kemik büyümesi ve yeniden yapılandırılmasında önemli bir rol oynar. Spesifik olarak, yetişkinler günde 20 mcg veya 800 IU D vitamini hedeflemelidir. Yağlı balıklar, D vitamini için en iyi besin kaynakları arasındadır.

K vitamini iki şekilde bulunur: K1 vitamini (filikinon) ve K2 vitamini (menakinon). K2 vitamini, kardiyovasküler sistemi destekler. Ayrıca kemik metabolizmasında gerekli proteinler için bir koenzim görevi görür.

Bu bulgular, K2 vitamini takviyelerinin menopoz sonrası kadınlarda kemik sağlığını destekler.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Kemik Suyunun Sağlığa Faydaları

Dana veya tavuğun kemiklerinin kaynatılmasıyla yapılan gıdaya kemik suyu denir. Kemik suyunun sağlığa faydaları makalemizde bu besinin vücudumuza ne gibi yararlarının olduğunu anlattık ve kemik suyu çorbası tarifi verdik.

Dana veya tavuğun kemiklerinin kaynatılmasıyla yapılan gıdaya kemik suyu denir. Kemik suyunun sağlığa faydaları makalemizde bu besinin vücudumuza ne gibi yararlarının olduğunu anlattık ve kemik suyu çorbası tarifi verdik.

Kemik Suyunun Sağlığa Faydaları​

Geçirgen bağırsak sendromunu tedavi eder​

Kemik suyu jelatin ve kolajen zengini yapısıyla bağırsakları yatıştırıp, bağırsak geçirgenliği rahatsızlığının iyileşmesine yardımcı olur.
Antibiyotik, asprin gibi ilaçlar, işlenmiş gıdalar, kızarmış yiyecekler ve kafeinli içecekler bağırsaklarımıza zarar verebiliyor. Kemik, protein ve mineral özleriyle bağırsakları onarır, şifaya kavuşmanızı sağlar.

İltihabı azaltır​

Kemik suyu için eski insanların tavsiyesi “her derde deva olan kemik suyunu sofralarından eksik etmeyin” şeklindedir.
Kemikte bulunan glukozamin, kondroitin, kollajen, jelatin eklem ve kemiklerin onarımını destekler, bedendeki enflamsyonu yani iltihabı azaltır.
Kemik suyundaki mineraller kalsiyum, demir, magnezyum, potasyum, çinko ve selenyum içerir. Mineraller, vücut fonksiyonlarının düzgün çalışması için önemlidir.

Bağışıklığı Güçlendirir​

içmek soğuk algınlığı ve grip için etkili en bilindik yöntemlerdendir.
Tavukta ve tavuk kemiğinde bulunan sistein amino asidi mukusu inceltir, iyileşme sürecinizi hızlandırır.

Sağlıklı cilt için kemik suyu!​

Cildimiz kolajenlerden oluşur ve 21 yaşından itibaren kolajende azalmalar başlar, kolajen azalması kırışıklıkları da beraberinde getirir.
Kemik suyunda bulunan glisin ve prolin amino asitleri cildin esnekliği artırıp, kırışıklıklarla savaşır.

Beyin gelişimi​

Kemik suyu beyin için de oldukça faydalı bir yiyecektir.
Kişinin sinirlerini gevşetip, rahatlatır, depresyonu önler.

Kemik suyu çorbası nasıl yapılır?​


Malzemeler:

  • 2 kilo kemik
  • 20 bardak su
  • 2 tatlı kaşığı elma sirkesi
  • 3 su bardağı doğranmış soğan
  • 4 su bardağı doğanmış havuç
  • 3 su bardağı kıyılmış kereviz
  • 1-2 tatlı kaşığı tuz

Yapılışı:

  1. Fırın tepsinize kemikleri koyup kahverengi rengine dönene kadar pişirin.
  2. Fırından kemikleri çıkarın. Soğuyunca küçük parçalara ayırın.
  3. Bir tencereye kemikleri, suyu, sirkeyi ve sebzeyi ekleyin.
  4. En az 12 saat kısık ateşte pişirin.
  5. Soğuyunca süzün, şişelere koyup dolapta muhafaza edin.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!