PrizmaBetGüncelGirişAdresiHızlıveGüvenilirErişim!

Kriptoda başkaları alırken satmak, başkaları satarken almaya dair

Kriptoda bilişsel yanlılık serimizin ikinci kısmında Aşırı Özgüven Yanlılığı, Yanlış Eşsizlik Yanılgısı, Yanlış Fikir Birliği Etkisi’nden bahsedeceğiz.

Kriptoda bilişsel yanlılık serimizin ikinci kısmında Aşırı Özgüven Yanlılığı, Yanlış Eşsizlik Yanılgısı, Yanlış Fikir Birliği Etkisi’nden bahsedeceğiz. Yatırım ve trade alanındaki birçok kişinin bildiği üzere sıklıkla ifade edilen bir tabir vardır: “Herkes alıyorken sat, herkes satıyorken al.” İlgili ifade her ne kadar mantıklı ve sözde kolay olsa da bu tabirin kişiler tarafından nasıl yanlış anlaşıldığı üzerine birkaç söz etmek gerekmekte. İnsanlar sahip oldukları bazı bilişsel yanlılıklardan dolayı kendilerinin herkesten ayrışabilerek “farklı” düşünebildiğini iddia ederler. Şimdi hep birlikte bu düşünce yapısına yol açan bazı bilişsel yanlılıklara bakalım:

Aşırı özgüven yanlılığı

Kişilerin kendi düşüncelerine, yeteneklerine, potansiyeline nesnel olarak makul olandan daha fazla güvenme eğilimidir. Neredeyse herkes kendisine aşırı güvenmekte ve ortalamadan üstün olduğunu düşünmektedir. Örneğin yapılan bir çalışmada üniversite öğrencilerinin büyük bir çoğunluğunun en iyi yüzde 30’luk kesimde bulunduğunu düşündüğü görülmüştür fakat böyle bir şey tahmin edeceğiniz üzere matematiksel olarak mümkün değildir. Bu yanlılığın kötü yanıysa kişinin kendi kararlarının doğru olduğunu, kendi seçimlerinin daha iyi olduğunu ve eninde sonunda kendisinin haklı çıkacağını düşünmesidir. Dolayısıyla bir süre sonra kişiyi hataya ve yanlış yaptığı işlemlerde gereğinden fazla kalarak zarar etmesine sürükler.

Birçoğumuz parayı en çok kendimizin hak ettiğini, potansiyelimizin diğerlerinden çok daha iyi olduğunu, trade ve yatırım işini hızlıca kavrayıp marketi diğerlerine göre daha iyi kavrayabildiğimizi düşünme yanlılığına sahibiz. Özellikle ilk işlemlerdeki başarıdan sonra bu fikirlerimiz daha da pekişmekte fakat sonrasında piyasanın gerçekleri bir bir yüzümüze çarpmaktadır. Bir anda çok fazla para kazanmak ya da arka arkaya kazançlı işlemler yakalamak kişilerin daha fazla risk almasını ve açgözlü hale gelmesini, kendine güveninin daha da artmasını ve tabiri caizse “market yapıcı” olduğunu düşünmesini sağlayabiliyor.

Aşırı özgüven yanlılığına dair kişisel bir deneyimimden bahsetmek istiyorum. “Price Action” ile ilk tanıştığımda paper-trading yapmak yerine 20 dolar gibi sembolik bir tutarla 5x’lik işlemler alıyordum (Bunun nedenlerini başka bir yazımızda açıklayabilirim). İlk aldığım 21 işlemden 19’u kazançla, 2’si stopla sonuçlanmıştı (Hiçbirinde stop-loss kurmamıştım, 2 stopu da manuel atmıştım). 200 dolarlık ayırdığım marjin kasasını 450 dolarlara kadar getirmiştim, tabii ki özgüvenim çok artmış ve piyasayı koklayabildiğimi düşünmeye başlamıştım. Tüm bu işlemlere başlamadan önce kendime bir checklist hazırlamış, işlemler sırasında trade günlüğümü aksatmamış (kesinlikle tutulmalı) ve ilkelerime sadık kalmıştım. İlk ayı 2x’ten fazla bir kazançla kapattıktan sonra 20 dolarlık giriş rakamımı açgözlülüğümden dolayı 100 dolara çekmiştim (Normalde 20 işlemlik bakiyeyi dört işleme düşürmüş oldum). İşlem aldığım paritelerde tabiri caizse bir keskin nişancı gibi giriş noktalarını yakalamaya başladığımı hissediyordum. 21 işlemlik bu serinin ardından girdiğim PEPE short pozu beklediğim gibi gitmeyerek beni zora sokmakla kalmadı, aynı zamanda 250 dolarlık kazancımı da tek işlemde kaybetmeme yol açtı. 100 dolarlık açtığım işleme PEPE yukarı gittikçe ekleme yapmaya devam ettim (Halbuki stopumu önceden koymalıydım fakat iyimserlik yanlılığına kapıldım ve short avı olduğunu düşündüm). İşlemin sonunda ise kaybettiğim şey yalnızca para olmadı, aynı zamanda 19 işlemlik kazanç serimi, özgüvenimi ve bir aylık zamanımı kaybettim.

Buna benzer bir hikâyeyi sizler de yaşamış olabilirsiniz, psikoloji ve risk yönetimi açısından mentörlük yaptığım kişilerde de benzer hikayeleri gördüğüm için buna ayrı bir başlık ayırmak istedim. Kişisel bir gözlem olarak birçok yeni kullanıcı eğitimlerden sonra pürdikkat işlemlere girmekte, yüksek kazanç oranlarıyla başlamakta fakat bir süre sonra geliştirdikleri özgüvenle ters orantılı olarak işlemleri kurgulamak için ayırdıkları zaman ve dikkat oranları düşmektedir; öte yandan risk miktarı ve yatırdıkları para ise artmaktadır. Dolayısıyla bu noktada aşırı özgüven, kişilerin ilkelerini çiğnemelerine ve benim gibi tüm kazançlarını, emeklerini ve zamanlarını tek işlemde kaybetmelerine yol açmaktadır. Zaman geçtikçe işlem alma kaslarınız gelişmekte ve bu süreçler sizler için otomatize hale gelmektedir fakat dikkat eşiğiniz de benzer şekilde düşmektedir. Dolayısıyla her işleme ilk işlemlerinizdeki gibi dikkat kesilmeniz oldukça önemlidir.

Yanlış eşsizlik yanılgısı

Kimsenin bizim sahip olduğumuz özelliklere, yeteneklere, düşüncelere sahip olmadığını yani bizim gibi olmadığını düşündüğümüz bir yanılgı biçimidir. Birçok kişi “Piyasaların tersine hareket et”, “Herkes yükseliş bekliyorken sat; düşüş bekliyorken al” gibi söylemlere başvurmakta fakat aslında kişinin kendisi de o herkesin içerisinde bulunmakta. Korku ve açgözlülük endeksi gibi parametreler bu durumu güzel bir şekilde özetlemektedir. Bu yanılgıya kapılan kişiler aşırı özgüvenli bir şekilde kendilerinin piyasadan daha farklı düşünebildiğini, ters psikolojiyle hareket edebileceğini ve herkesten daha zeki ve iyi olduklarını düşünerek kibirli bir yerden yaklaşmaktadır. Asıl ters psikolojiye sahip kişiler borsanın en dipte olduğu zamanlarda alım yapabilip en zirvede olduğu zamanlarda satabilen kişilerdir.

Yanlış fikir birliği etkisi

Yanlış eşsizlik yanılgısının tersine yanlış fikir birliği etkisinde kişi, diğerlerinin kendisiyle aynı duygu, düşünce ve inançlara sahip olduğuna inanır. Yani insanlar başkalarının düşünce yapılarını ve davranışlarını değerlendirirken zaman zaman kendilerininkiyle olan benzerliğini abartır. Finansal piyasalarda da benzer şekilde kişiler yükseliş bekledikleri zaman marketteki büyük oyuncuların da kendisi gibi düşündüğüne, düşüş beklediğinde onların da düşüş beklediğine inanır. Bunun birkaç nedeni bulunmaktadır: Öncelikle eğer piyasaya dair bir inanışa sahipsek muhtemelen başkalarından da etkilenmişizdir ve etkilendiğimiz başkaları genellikle bizlerle benzer çerçevelere sahiptirler. Dolayısıyla duymak veya görmek istediğimiz şeyleri bize sunan insanlarla olduğumuz ve bunlar sürekli tekrarlandığı için sanki herkes böyle düşünüyormuş gibi hissederiz. İkinci olarak diğerleriyle ortak noktada buluşmak bizlere verdiğimiz kararın doğru olduğunu hissettirir. Üçüncü olarak benmerkezci bir bakış açısına sahibiz, vardığımız kararların doğruluğuna şüphe düşürmemek adına insanların da bizim gibi düşündüğünü düşünüyoruz çünkü mantıklı olan bu olmalı! Son olarak bir sonraki başlıkta ele alacağımız doğrulama yanlılığına kapılabiliyoruz.

Var olan bu etkiden sıyrılabilmek adına bir işleme girmeden önce farklı bakış açılarından bakarak farklı senaryolar oluşturmalıyız. Yalnızca yükseliş veya düşüş yönlü bakıyorsanız muhtemelen zaman zaman yanlış fikir birliği etkisine kapılıyorsunuzdur. Kendi düşüncelerinizi yanlışlayacak senaryolar üzerine kafa yormak en azından sizlere yedek bir plan da sunacaktır. Ayrıca takip ettiğiniz kişilerin genel olarak benzer düşünce yapılarına sahip kişiler olup olmadıklarına dikkat etmelisiniz. Başkaları size yalnızca duymak veya görmek istediğiniz şeyleri veriyorsa bu size ekstra bir şey katmayacaktır. Sosyal bir varlık olarak başkalarından etkilenmeye oldukça müsaidiz, özellikle de finansal piyasalarda herkesin bizimle aynı şeyi düşünmesi onun doğru olduğu anlamına gelmemektedir.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Trader olmak üzerine

Birçok kaynağa göre iyi bir trader olmanın yüzde 80’i psikolojiden ve yüzde 20’si metodolojiden (temel veya teknik analiz fark etmeksizin) gelmektedir.

Birçok kaynağa göre iyi bir trader olmanın yüzde 80’i psikolojiden ve yüzde 20’si metodolojiden (temel veya teknik analiz fark etmeksizin) gelmektedir. Benzer şekilde portföy yönetimi de içerisinde psikolojiyi ve risk yönetimini barındırmaktadır. Trader’lığa ve yatırımcılığa başlayan herkesin fark ettiği üzere teknik ve temel analiz becerilerini herkes kazanabilmekte fakat işin psikolojik tarafıyla herkes başa çıkamamakta. Bundan dolayı finansal piyasalarda yüzde 10’luk, hatta belki yüzde 5’lik kesim para kazanabilirken geri kalan herkes para kaybetmektedir. Yatırımcılığa ve trader’lığa yeni başlayan birçok kişinin ilk fark etmesi gereken şey grafik çizmenin o kadar da zor olmadığı, öte yandan işlem almanın ve o işlemi taşımanın asıl zor olan şey olduğudur. Örneğin amatör birçok trader sistemi kavradığını düşünerek ve hızlıca para kazanmak istediği için çok fazla işlem almaya çalışmakta fakat bunun yerine yavaş hareket edilmesi, alınan her işlemin sorgulanması ve derin bir şekilde incelenmesi (Neden bu işlemi aldın, hangi açılardan konfirmasyonları gözlemledin, işlem sırasında neler hissettin? vb.) gerekmektedir. Sistematik ve tutarlı bir mental süreç inşası sağlıklı işlemler alabilmek adına oldukça önemli çünkü kişiler rastgele işlemler alan, hislerine göre davranan trader’lar olarak değil disiplinli ve kurallarına bağlı bir şekilde ilerleyerek para kazanabilirler.

Sistem ve psikoloji inşası en önemli nokta

Üstelik mentale ve psikolojiye yönelik yatırımların uzun vadede daha etkili olmasının bir sebebi de ne marketin ne de marketi tahmin etmek için kullanılan yöntemlerin değişmemesinden kaynaklanmaktadır. Kimisi “Formasyonlar”ın, kimisi “Price Action”ın, kimisi “Orderflow ve Footprint”in, kimisi “Onchain Metrikleri”nini kimisiyse “Inner Circle Trader”ın en iyi yöntem olduğunu söylemektedir. Belki benim henüz duymadığım yöntemler de bulunmaktadır fakat vurgulamak istediğim nokta yöntemlerin elbet öğrenilebildiğidir. Öğrenme hızınıza bağlı olarak üç-altı ay aralığında (kimisi için daha kısa veya uzun) bir yöntemde işlem almaya alışkanlık kazanabilirsiniz. Siz para kazanabildiğiniz sürece kendi keşfettiğiniz bir şey bile işlem almak için uygundur. Burada önemli olan nokta sistem ve psikoloji inşasıdır. Kişilerin kendisini geliştirmesi ve değiştirmesi, psikolojik sağlamlığının ve kendisine güveninin artması çekinmeden işlemlere girip yanılsa dahi hatasını telafi ederek tekrar başarıya ulaşabileceğini bilmesini sağlayacaktır.

Trader olmanın önündeki en büyük engeller

Kültürel geçmişimiz, aile yaşantımız ve öğrendiğimiz birçok şey başarılı bir trader olmanın önündeki büyük engellerdir. Çünkü trade mentalitesi çok daha farklı bakış açılarından bakmayı, bol bol okumayı ve halihazırda sahip olduğumuz birçok kalıp yargıyı yıkmayı (borsa güvenli değildir, altına yatır vb.) gerektirir. Ayrıca kişiler yaşamları boyunca tek başlarına karar verememişlerdir, çocukluktan itibaren onlar adına karar veren veya kararlarını etkileyen birçok kişi bulunmaktadır. Fakat trade arenasında herkes tek başınadır ve hem kendi kararlarını kendisi alıp yol haritasını belirlemeli hem de dışarıdan gelen seslere kulaklarını kapatıp stratejisine güvenmeyi öğrenmelidir. Burada kontrol sizin elinizde değil, büyük piyasa yapıcıların elinde bulunmakta ve bu durumda yapmanız gereken şey onların hareketlerini tahmin etmeye çalışmaktır.

Sorumluluk markette değil, sizde

Ne market sizi kontrol etmekte ne de siz marketi kontrol edebilmektesiniz, olayın temeli tüm sorumluluğun sizin elinizde olduğunu kabullenmekten geçmektedir. Aldığınız kararlardan yalnızca siz sorumlusunuz, marketi ya da takip ettiğiniz kişileri suçlamak hiçbir şeyi değiştirmeyecektir. Örneğin siyah kuğu olaylarından birisi olarak kabul edilebilecek İran-İsrail savaşını temel alalım. Neredeyse herkes savaşı çıkaran ülkelere hakaretler etmekteydi (haklılık payları var elbette) fakat ilgili olayla birlikte birçok kişinin risk yönetimini yeterince yapamadığı ve piyasaya dair risk iştahı ve açgözlülüğünün tavan yaptığı görülmüş olundu. İşin daha da garip tarafı insanların öfkesi yalnızca savaşı çıkaran ülkelere değil, kripto fenomenlerine veya eğitim aldıkları kişilere de genellenmeye başladı. Bir savaşın çıkacağını kim bilebilirdi ki? Rasyonel düşünebilen bir kişi içerisinde bulunduğu piyasanın risklerini bilerek yatırım yapmalı ve trade atmalıdır. Böyle bir ortamda takip ettiğiniz kişilerden böyle bir ihtimali bilebilmesini beklemek yerine kendiniz olası düşüşlerde ne yapabileceğiniz üzerine düşünmeliydiniz.

Özetleyecek olursak eğer iyi bir trader olmak istiyorsanız kendinize belirli ilkeler ve kurallar belirlemeli, bunlara sadık kalmaya çalışmalısınız. Dışarıdan bakıldığında tüm bunlar kolay görünmektedir, söylemesiyse çok daha kolay fakat bir trader ne zaman işlem alacağına, risk miktarının ne olacağına, ne kadar süreliğine işlemde kalacağına ve hangi durumlarda işlemden çıkacağına karar vermelidir. Aynı zamanda tüm bunlar olurken psikolojisini ve duygularını kontrol etmeyi öğrenmeli, planına sadık kaldığını hatırlatarak kendisini rahatlatmaya çalışmalıdır. Piyasalar sizi stop edip ya da sizi işleme hiç almadan hedef noktanıza gidebilir fakat tam tersine sizi işleme dahil edip stopunuzu çalıştırmayıp likide olmanıza da yol açabilir.

Bir şey yaşandıktan sonra “Bunun olacağını biliyordum” demek “Biliyordum Yanlılığı” (Hindsight Bias) olarak geçmekte fakat bu da bilişsel yanlılıklar yazımızın konusu olacak. Şimdiki konumuza geri dönecek olursak işlem istemediğiniz yönde gitseydi de bu sefer “İyi ki girmemişim” diyecektiniz. Dolayısıyla sonuçları kendi çıkarımıza göre şekillendirmeye eğilimliyiz. Alınan her işlemin kazanma ve kaybetme olasılığının aynı olduğu unutulmamalıdır. Yani bir işlem sizi zengin edebileceği gibi her şeyinizi kaybetmenize de yol açabilir. Fiyat hareketlerinin sürekli değişimi, kazancın gittikçe artması bir süre sonra kişilerin sahip oldukları ilkeleri unutmalarına neden olmaktadır. Ekstrem kazançlara ulaşıldığı ya da kayıplar yaşandığı dönemlerde kişilerin biraz geri çekilip genel çerçeveyi gözlemlemesi daha sağlıklı işlemler alabilmesinin önünü açacaktır.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Aman Uzak Durun: Sıkça Mağdur Edebiyatı Yapan Kişilerin Manipülatif Olabileceğini Bilimsel Olarak Kanıtlayan Çarpıcı Araştırma

Mağdur edebiyatı yapan insanlarla mutlaka karşılaşmışsınızdır. Peki bu yola başvuran insanlar, mağduriyetlerini bizleri manipüle etmek için kullanıyor olabilir mi? Bu konuda yapılan bir araştırmayı sizlerle paylaşarak, bilimin ışığında bu soruya yanıt veriyoruz.

Literatürde yer alan “Signaling Virtuous Victimhood as Indicators of Dark Triad Personalities” (Erdemli Mağduriyet Sinyalleri: Karanlık Üçlü Kişilik Özelliklerinin Göstergesi) isimli bir çalışma oldukça çarpıcı sonuçlara ulaştı.

Söz konusu çalışma, bireylerin erdemli mağduriyet sinyalleri olarak tanımlanan ve halk arasında mağdur edebiyatı olarak bilinen durumu nasıl kullandıklarını ve bunun arkasında yatan kişilik özelliklerini tespit etmeyi amaçlıyor.

Sonuçlara geçmeden önce araştırmanın nasıl bir metodolojiye sahip olduğunu inceleyelim.

235 katılımcının yer aldığı araştırmada, katılımcıların yaş aralığının 18 ile 66 arasında değiştiğini, cinsiyet açısındansa dengeli bir dağılıma sahip olduğu belirtiliyor.

Söz konusu örneklem kapsamında, araştırma mağduriyet, erdem sinyalleri, Karanlık Üçlü kişilik özellikleri (narsisizm, makyavelizm, psikopati) ve etik dışı davranış eğilimlerini inceliyor.

Peki bulgular neyi işaret ediyor? Katılımcıların, mağdur edebiyatı yapan kişilere yardım etme eğiliminin daha fazla olduğu görülüyor.

Araştırma kapsamında mağdurluk, erdemli ve erdemsiz mağdurluk olarak ikiye ayrılıyor.

Erdemli mağdur dediğimiz kişiler, mağduriyet yaşadığını ifade ederken aynı zamanda ahlaki değerlerini ve topluma yararlı olma çabalarını da ön plana çıkaran kişiler olarak tanımlanıyor.

Öte yandan, erdemsiz mağdur olarak tanımlanan kişilerse mağduriyetini ifade ederken herhangi bir erdem sinyali vermeyen, hatta bazen ahlaki açıdan sorgulanabilir davranışlarla mağduriyeti destekleyen kişiler olarak nitelendiriliyor.

Bu doğrultuda, araştırma sonuçları katılımcıların erdemli mağdurlara daha fazla yardım etme eğiliminde olduğunu gösteriyor.

Araştırmacılar bu durumu, erdem sinyalinin mağduriyetin ahlaki bir zeminde algılanmasını ve yardım etme isteğini arttırdığı şeklinde yorumluyor.

En önemli bulgu ise, anti-sosyal davranışlar gösteren kişilerin erdemli mağduriyet sinyallerini daha sık kullanma eğiliminde olduğu!

Bulgular, makyavelist, narsist ve psikopat eğilimler taşıyan bireylerin, erdemli mağduriyet sinyallerini daha sık kullandığını gösteriyor.

Bu kişilik özelliklerinin manipülatif stratejiler geliştirmede etkili olduğu ve istediklerini elde etmek adına mağdur edebiyatı yaptıkları yorumu yapılıyor.

Ek olarak, erdemli mağduriyet sinyalleri veren bireylerin, aynı zamanda etik dışı davranışları daha fazla kabul etme eğiliminde olduğu görülüyor.

Araştırmacılar bu durumu, mağdur edebiyatına fazla başvurulmasının bireylerin sosyal normları ihlal etmesine ve kendi çıkarları için manipülasyon yapmasına zemin hazırladığı şeklinde yorumluyorlar.

Özetle, bu araştırma mağdur edebiyatına sıkça başvuran insanların bu yola manipülasyon amaçlı başvurma yatkınlığı olduğunu bilimsel bir temelde gösteriyor.

Tabii her araştırmada olduğu gibi bu araştırmanın da bazı kısıtları olabileceğini ve kendi örneklemi kapsamında genelleştirmenin doğru olduğunu vurgulayarak içeriğimizi noktalayalım.

Kaynak: Journal of Personality and Social Psychology

Aile Hekimlerinden ‘Parmak İzi Yoktur Raporu’ Taleplerine Yanıt!

TTB AHEK, hacca gideceklere, aile hekimlerinden parmak izi okunmuyor diye durum bildirir raporu verilmesini isteyen il sağlık müdürlüklere yanıt verdi.

Hacca gitmek isteyen ve parmak izi alınamayan yaşlı vatandaşların bazı iller ve ilçelerde; valilikler, kaymakamlıklar, müftülüklerden, il sağlık müdürlüklerine aile hekimliklerinin, ‘parmak izi yoktur, alınamıyor, silinmiştir’ raporu verilmesi için gelen resmi talepler tartışma yarattı. Konuyla ilgili Türk Tabipleri Birliği (TTB) Aile Hekimliği Kolu (AHEK), “Hacca gideceklere, aile hekimlerinden parmak izi okunmuyor diye durum bildirir raporu verilmesini isteyen il sağlık müdürlüklerine hatırlatıyoruz: Aile hekimleri mevzuatı olmayan, görev tanımları dışında bir raporu hazırlayamaz, İngilizce bir metin altına imza atamazlar. Bunu bilin!” hatırlatmasında bulundu. 

“Aile Hekimleri, Hukuki Mevzuatı Olmayan Bir Sağlık Raporu Düzenleyemez”

Aile hekimliklerinden hacca gitmek isteyen ve parmak izi alınamayan yaşlılardan bazı illerde müftülük ve kaymakamlıklar aracılığı ile istenilen ‘parmak izi yoktur, alınamıyor, silinmiştir’ rapor taleplerine yanıt geldi. TTB AHEK, bu raporun hekimi zor duruma sokabileceğini, parmak izi çeşitli nedenlerle alınamayan yurttaşlar için aile hekimlerinden “parmak izi yoktur” yönünde rapor düzenlemesinin istendiğini belirtti. TTB AHEK açıklamasında, “Aile hekimleri, hukuki mevzuatı olmayan bir sağlık raporu düzenleyemez. Kurum veya kişiler keyfi olarak rapor hazırlanmasını isteyemezler.En son bir ilçe müftülüğü, aile hekimlerinin parmak izini sisteme yükleyemeyen hacılar için hem de İngilizce rapor istemiş. Verilmez bu rapor!” cümlelerine yer verdi. TTB AHEK twitter hesabından yaptığı açıklamalarda valiliklerden, müftülüklerden il sağlık müdürlüklerine gönderilen yazılar paylaşıldı.

Şanlıurfa Tabip Odası: Hukuksuz taleplere karşı mevzuatlara göre hareket etme yükümlülüğünü hatırlatıyoruz!

TTB AHEK’in konuyla ilgili açıklamasının ardından Şanlıurfa Tabip Odası “Aile Hekimlerinden Talep Edilen Parmak İzi Raporları Hakkında Hukuki ve Bilimsel Görüş” başlıklı bir açıklamada bulundu. 

Şanlıurfa Tabip Odası’nın açıklaması şöyle: 

Aile Hekimlerinden Talep Edilen Parmak İzi Raporları Hakkında Hukuki ve Bilimsel Görüş

Parmak izi kişilerin biyometrik kimliklendirmelerinde kullanılan, adli araştırmalar, güvenlik ve idari amaçlı veri tabanlarında toplanarak, kişilerin gerektiğinde kimlik tespiti için kullanılan, her bir bireyde farklı, değiştirilemez ve ölçülebilir nitelikte veriler sunan bir kimliklendirme yöntemidir. Ülkemizde vatandaşların parmak izi verileri İçişleri Bakanlığı çatısı altında, kolluk(jandarma ve polis) ile idari amaçlarla toplanan veri tabanlarında yer almaktadır. Parmak izi ölçüm ve tespitleri, adı geçen bu kuruluşlarda kullanılan fiziksel ve kimyasal ölçüm yöntemleri ile yapılmaktadır. Ancak parmak izi yokluğu (adermatoglifya), nadir görülen genetik bir mutasyon nedeniyle doğuştan ya da edinilmiş olarak daha sıklıkla ileri yaş kişilerde görülebilmektedir. Kimyasal maruziyeti, kronik dematitler, travma, yanık, ampütasyon benzeri durumlarda kişilerdeki parmak izlerinin kaybolması tıbben mümkündür. Bu tür durumlarda, avuç içi, yüz, iris, retina tanıma yöntemleri veya panoramik diş grafileri gibi farklı yöntemler ile kişilerin kimliklendirme işlemleri yapılabilir.

Hukuksuz Bilim Dışı Talepler

Aile Sağlığı Merkezleri gibi kamu sağlık kuruluşlarında yapılacak çıplak göz muayeneleri ile kişilerde adermatoglifya durumunu tespit etmek mümkün olmayabilir ya da yanlış adermatoglifia teşhisleri ile, ileri teknikler ve cihazlarla kişide parmak izi tespit edilebilecekken, yanıltıcı sonuçlar ortaya çıkmasına, gelişecek adli olaylarda karmaşa yaşanmasına sebep olabilir. Bu durumda kişilerin parmak izi olmadığını belirtilen raporların, parmak izi veri tabanı için daha standardize tekniklerle verileri toplama işlemi yapılan kurumlardan talep edilmesinin daha uygun olacağını, kamu sağlık kuruluşlarında çalışan hekimlerden böyle bir değerlendirme ve rapor talep edilmesi bilimsel olmamakla beraber Sağlık Bakanlığının ‘Sağlık Raporları Usul ve Esasları Hakkında Yönerge’ sinde de yer almamaktadır. Sağlık Bakanlığı birimlerinin diğer kurumlar tarafından talep edilen bu tür hukuksuz bilim dışı taleplere karşı mevzuatlara göre hareket etme yükümlülüğünü hatırlatıyoruz.” (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) 

Borderline Kişilik Bozukluğu

Kişilik Bozukluğu için bilgi mi arıyorsunuz? Borderline Kişilik Bozukluğu makalesine göz atın ve Kişilik Bozukluğu hakkında daha fazla bilgi edinin

Borderline kişilik bozukluğu, kişinin kendisi ve başkaları hakkında düşünme ve hissetme şeklini
etkileyen, günlük yaşamda işlevsellik sorunlarına neden olan bir zihinsel bozukluktur. Benlik imajı
sorunlarını, duygu ve davranışları yönetmede zorlukları ve istikrarsız ilişkiler örüntüsünü içerir.
Borderline kişilik bozukluğuna sahip kişiler yoğun bir terk edilme korkusu yaşarlar. Yalnız
kalmaya tahammül edemeyen borderline kişilik bozukluğu belirtileri öfke, dürtüsellik, sık sık
değişen ruh halleri ve kalıcılığı olmayan ilişkiler kurmak şeklinde sıralanabilir.

Erken yetişkinlik döneminde başlayan borderline kişilik bozukluğuna sahip kişiler genç
yetişkinlikte yoğun problemler yaşarken ilerleyen yaşlarda toplumsal kurallara uymamanın
yarattığı olumsuz sonuçlar nedeniyle kademeli olarak iyileşme gösterebilirler. Borderline kişilik
bozukluğunun tedavisinde medikal destek ve psikoterapi desteği bir arada ilerlemelidir.

Bu yazı esnasında belirtilerin bir kısmını kendinizde görüyor olabilirsiniz ancak bu borderline
kişilik bozukluğuna sahip olduğunuz anlamına gelmez. Bir düzeye kadar bu belirtiler pek çok
insanda bulunur.

Borderline Kişilik Bozukluğu Nedir?

Borderline kişilik bozukluğu, duygu düzenlemede, dürtü kontrolünde, kişilerarası ilişkilerde ve
kendilik imajında yaygın bir kararsızlık modeliyle karakterize olan bir kişilik bozukluğudur.

Klinik belirtiler arasında duygusal düzensizlik, dürtüsel saldırganlık, tekrarlayan kendine zarar
verme davranışları ve kronik intihar eğilimleri yer alır. Nedensel faktörler kısmen bilinmektedir.
Özellikle genetik yatkınlığın, fiziksel ve cinsel istismar gibi çocukluk dönemi yaşantılarının
bozukluk üzerinde etkisi bulunmaktadır.

Genel popülasyonun yaklaşık %1 -2’sini etkileyen borderline kişilik bozukluğunda şiddetli
psikososyal bozukluk ve intihara bağlı yüksek ölüm oranı görülür. Hastaların yaklaşık %10’unda
intihar öyküsü vardır. Bu oran genel popülasyondan neredeyse 50 kat daha fazladır.

ABD’de yapılan araştırmalarda yetişkinlerin yaklaşık %2’sinde ve kadınlarda 3 kat daha fazla
görülen borderline kişilik bozukluğu, İngiltere’de kişilik bozukluğu vakalarının % 0.7’sinde
tanılanmıştır. Türkiye’de sıklığına yönelik yeterli bilgi yoktur.

Borderline Kişilik Bozukluğu Belirtileri Nelerdir?

Kişinin hislerini, davranışlarını, düşüncelerini ve diğerleriyle kurduğu ilişkileri etkileyen borderline
kişilik bozukluğu birtakım semptomlarla kendini gösterir. Semptomlar şu şekilde sıralanabilir;

  • Borderline kişilikler yoğun düzey terk edilme korkusu hissederler. Gerçek ya da hayali birayrılık durumundan veya reddedilme ihtimalinden kurtulmak için önlem alırlar.
  • Borderline kişilikler karşılarındaki kişileri idealize edip sonra birdenbire o kişinin zalim
    olduğuna, kötü niyetli olduğuna inanabilirler.
  • Borderline kişiliklerin hayatlarında oluşturdukları hedefleri ve değerleri ani kararlarla,
    hızla değişebilir.
  • Borderline kişilikler strese bağlı olarak paranoya epizodları yaşayabilirler, gerçekle olan
    temasları kesilebilir.
  • Borderline kişiliklerin dürtüsel davranışları arasında kumar oynama, dikkatsiz araba
    kullanma, sık sık korunmadan cinsel ilişki yaşama, aşırı yemek yeme, uyuşturucu
    kullanma gibi riskli davranışlar yer alır. Bu kişiliğe sahip olan insanlar aniden iyi bir işten
    ayrılabilir, olumlu bir ilişkiyi sonlandırabilir. Bu şekilde farkında olmadan kendilerini
    sabote ederler.
  • Borderline kişilikler herhangi bir ayrılık veya reddedilme durumunda kendine zarar
    verme davranışlarında bulunabilirler. Borderline kişilik bozukluğu vakalarında çoğunlukla
    intihar teşebbüsü görülür.
  • Borderline kişilikler yoğun mutluluk, öfke, utanç duygularını içeren, birkaç saatten birkaç
    güne kadar süren ruh hali değişimleri yaşarlar.
  • Borderline kişilikleri yaşamlarını derin bir boşluk hissiyle sürdürdüklerini ifade edebilirler.
  • Borderline kişilikler öfkelerini kontrol etmekte zorlanırlar, alaycı davranabilirler. Fiziksel
    ya da sözel şiddet uygulayabilirler.

Borderline Kişilik Bozukluğunun Nedenleri Nelerdir?

Pek çok psikolojik ve psikiyatrik bozukluklarda olduğu gibi borderline kişilik bozukluğunun da
nedenleri tam olarak anlaşılmış değildir. Çocukluk döneminde istismar ve ihmal öyküsü bulunan
kişilerin borderline kişilik bozukluğu açısından risk grubunda olduğunu söylemek mümkündür.
Çevresel faktörlerlerin yanı sıra ikizler ve ailelerle yapılan birtakım araştırmalar, kişilik
bozukluklarının kalıtsal olabileceğini veya aile üyeleri arasında görülen diğer psikiyatrik
bozukluklarla ilişkili olabileceğini düşündürmektedir.

Birtakım araştırmalar ise duygu düzenleme, dürtüsellik ve saldırganlık davranışlarıyla ilişkili
olarak birtakım beyin anomalilerinin etkisine vurgu yapmaktadır.

Borderline kişilik bozukluğunun nörokimyasallarla da ilişkili olduğu bilinmektedir. Özellikle neşeli
ruh haline katkıda bulunan serotonin isimli nörokimyasal maddenin borderline kişiliklerde
normal miktarda salgılanmadığı görülmektedir.

Borderline Kişilik Bozukluğunun Görülme Sıklığı

Yapılan araştırmalara göre borderline kişilik bozukluğu kadınlarda erkeklerden daha yaygındır.
Çocuk ve ergen örnekleminde yapılan bir araştırmaya göre borderline kişilik bozukluğunun 9-19
yaş arasında görülme sıklığı %11 iken 11-21 yaş arasında görülme sıklığı %7.8’dir.

Borderline kişilik bozukluğu kız çocuklarında oğlan çocuklardan daha sık görülmektedir.

Borderline Kişilik Bozukluğu Nasıl Teşhis Edilir?

Amerikan Psikiyatri Birliği tanılamasına göre Borderline kişilik bozukluğu, genç erişkinlik
döneminde başlar, farklı koşullar altında ortaya çıkar. Özellikle kişilerarası ilişkilerde, benlik
algısında ve duygulanımda tutarsızlıkla karakterize olan borderline kişilik bozukluğu vakalarında
dürtüsel eğilimler görülür.

Saldırganlık, değişkenlik, tutarsızlık, çökkünlük ve şiddete eğilimli olmak gibi pek çok kriz durumu
borderline kişiliklerin hayatını domine eder.

Borderline kişilikler diğerlerine yönelik manipülatiftir. Kendilerine zarar verme eğilimindedirler
ve intihar teşebbüslerinde bulunurlar.

Önemli tanı ölçütlerinden biri olan duygusal dalgalanma ölçütüne göre borderline kişiliklerin
duygu durumları saatler içinde hızla değişebilir veya nadiren birkaç gün ya da daha uzun süre
değişmeden kalabilir.

Terk edilme korkusunun tetiklediği yoğun öfkeye bağlı olarak öfke patlamaları yaşarlar.
Diğer kişilerle yakın, stabil ve anlamlı ilişkiler kurmakta zorlanan borderline kişiliklerin benlik
bütünlüklerinde zayıflık ve boşluk duygusu vardır.

Borderline kişiliklerin kendine zarar verme davranışlarının ardında kendini cezalandırma, acı
veren duygulardan kurtulma, rahatlamayı sağlama ve kendini daha canlı hissetme gibi nedenler
yer alır. Bu bağlamda kumar oynama, aşırı yeme, tehlikeli araba kullanma gibi dürtüsel
davranışların altında da aynı nedenlerin yer aldığını söylemek mümkündür.

Borderline kişiliklerde öfke, üzüntü, utanç, panik, yalnızlık ve kronik boşluk duygularını içeren
yoğun duygulanım hali görülür. Bu kişiler duygularını çok yönlü ve yoğun yaşarlar. Duygular
büyük bir hızla ve akıcılıkla yer değiştirebilir.

Borderline kişilerde depersonalizasyon, derealizasyon, şüphecilik, sanrılar ve halüsinasyonlar gibi
birtakım bozulmuş bilişler mevcuttur.

Borderline kişilikler dürtüseldirler. Kasıtlı olarak kendilerine zarar verebilirler. Madde kötüye
kullanımı, düzensiz yeme, aşırı para harcama, sözlü patlamalar şeklinde görülen davranışlar da
dürtüselliğin yansımasıdır.

Borderline kişiliklerde istikrarsız ilişkiler görülür. Yalnız bırakılmaktan korktukları için insanları
tekrar tekrar telefonla arayabillirler, fiziksel olarak sürekli temas etmeyi isteyebilirler.
Borderline kişiliklerin ilişkileri çalkantılıdır. Öngörülmesi zor duygusal tepkiler gösterirler.