Için bilgi mi arıyorsunuz? Panik Atak Nedir? makalesine göz atın ve hakkında daha fazla bilgi edinin
Panik atak, ortada herhangi bir tehlike unsuru veya uyaran olmamasına rağmen, endişe ve yoğun korku ataklarıyla ortaya çıkan psikolojik bir rahatsızlıktır. Beklenmedik bir şekilde veya belirli tetikleyicilerle ortaya çıkabilirler ve günlük işlevselliği önemli ölçüde etkileyebilirler. Panik ataklar genellikle 10 dakika içinde zirve yapar ve birkaç dakikadan yaklaşık bir saate kadar sürebilir. Belirtileri tanımak ve panik atakların temel mekanizmalarını anlamak, etkili tedavi ve yönetim için gereklidir.
Panik ataklar, çeşitli fiziksel ve psikolojik semptomlarla görülür. Çarpıntı veya artan kalp atışı, terleme, titreme veya sallanma nefes darlığı veya boğulma hissi,göğüs ağrısı veya rahatsızlık, bulantı veya karın rahatsızlığı,baş dönmesi, bayılma hissi veya sersemlik,üşüme veya sıcaklık hissi, uyuşma veya karıncalanma yaygın fiziksel semptomlardır.Bunların yanı sıra, kontrolü kaybetme veya “deli olma korkusu”, ölüm korkusu, derealizasyon veya depersonalizasyon (gerçeklikten veya kendinden kopma hissi) görülebilen psikolojik semptomlardır.
DSM-5’e göre bir panik atağın sınıflandırılması için bu semptomlardan en az dördünün aniden ortaya çıkması gerektiğini belirtmektedir. Panik ataklar, belirli bir tetikleyiciye yanıt olarak meydana gelen beklenen ve tanımlanabilir bir neden olmaksızın gerçekleşen beklenmedik ataklar olarak sınıflandırılabilir.
Panik atakların görülme sıklığı popülasyonlar arasında değişiklik gösterir; çalışmalar, bazı yetişkinlerin yaşamlarının bir döneminde panik bozukluğu yaşadığını göstermektedir. Panik bozukluğunun başlangıcı genellikle ergenlik dönemi veya genç yetişkinlik döneminde gerçekleşir ve genetik, biyolojik ve çevresel faktörlerden etkilenebilir. Anksiyete bozukluğu geçmişi, stresli yaşam olayları veya zihinsel sağlık sorunları geçmişi olan bireyler artan risk altındadır.
Panik atakların altında yatan fizyolojik mekanizmalar, norepinefrin ve serotonin gibi nörotransmitterlerin yanı sıra beynin korku devrelerinin düzensizliği ile karmaşık bir etkileşim içerir. Korkunun işlenmesinden sorumlu olan amigdala, panik atakların ortaya çıkmasında merkezi bir rol oynar. Bu bölgede aşırı aktivite, vücudun savaş ya da kaç tepkisini tetikleyerek panik atağı sırasında deneyimlenen semptomlara yol açabilir.
Panik ataklar, bireylerin yaşamlarını önemli ölçüde etkileyebilen ciddi bir zihinsel sağlık sorunudur. Semptomlarını ve altında yatan mekanizmaları anlamak, etkili tedavi için esastır. Tedavi seçenekleri arasında, bireylerin düşüncelerini yeniden çerçevelemelerine ve kaçınma davranışlarını azaltmalarına yardımcı olan bilişsel-davranışçı terapi (BDT) ve seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI’lar) ve benzodiazepinler gibi farmakolojik müdahaleler bulunmaktadır. Panik ataklar hakkında farkındalığı artırarak ve bu alanda araştırmaları teşvik ederek, etkilenenlerin bakım kalitesini iyileştirebilir ve bu rahatsız edici durumun etkilerini azaltabiliriz.
Panik atak nedir? Semptomları nelerdir? Panik bozukluk nedir? Panik atak geçer mi?
Panik Atak Nedir? Panik atak, beklenmedik bir anda aniden ortaya çıkan ve yoğun korku anksiyete ya da sıkıntı nöbetleridir. Bu nöbetler genellikle 10 dakika içinde zirve yapar ve 10-30 dakika sürebilir. Belirtiler arasında göğüs ağrısı, çarpıntı, nefes darlığı, baş dönmesi, ölüm korkusu gibi durumlar bulunur.
Panik atak anında gözlemlenen semptomlar:
Çarpıntı, kalbin küt küt atması ya da kalp atış hızının artması
Terleme
Titreme ya da sarsılma
Soluğun daraldığı ya da boğuluyor gibi olma duyumu
Soluğun tıkandığı duyumu
Göğüş ağrısı ya da göğüste sıkışma
Bulantı ya da karın ağrısı
Baş dönmesi, ayakta duramama, sersemlik ya da bayılacak gibi olma duyumu
Titreme, üşüme, ürperme ya da ateş basması duyumu
Uyuşmalar, hissizlik ya da karıncalanma
Bedenine yabancılaşma, gerçekdışı hissetme
Çıldırma ya da kontrolü kaybetme korkusu
Ölüm korkusu
Panik Bozukluğu Nedir? Panik bozukluğu, tekrarlayan beklenmedik panik atakları ile karakterizedir. Ataklar arasındaki dönemde başka atakların olacağına dair sürekli bir kaygı duyma hali vardır. Bu durum, hastaların günlük yaşamlarında çeşitli davranış değişikliklerine yol açar.
Panik Bozukluğu Oluşumu: İlk panik atağı genellikle açıklanamaz bir korku ile başlar. Danışanlar, bu belirtilerle kalp krizi veya felç geçirdiğini düşünerek endişe duyarlar. Atakların tekrarı, hastanın sürekli bir kaygı ve üzüntü içinde olmasına sebep olur. Beklenti anksiyetesi, yeni atakların beklentisiyle ortaya çıkar.
Agorafobi Nedir? Panik atak yaşayan danışanların büyük bir kısmı, bu atakların geleceği yerlerden kaçınmaya başlar. Bu duruma agorafobi denir; danışanlar yalnız kalmaktan, kalabalık yerlerden veya belirli alanlardan kaçınırlar.
Panik Atak geçer mi?
Evet, panik atak geçer. Doğru tedavi yöntemiyle zamanla panik atakların sıklığını ve şiddetini azaltılabilir. Tedavi yöntemleri arasında psikoterapi (özellikle bilişsel davranışçı terapi) ve ilaç tedavisi yer alır. Bu yaklaşımlar, belirtileri yönetmeye ve atakların tekrarını önlemeye yardımcı olabilir. Ayrıca, stres yönetimi teknikleri ve yaşam tarzı değişiklikleri de süreci destekleyebilir.
Kripto Korku ve Açgözlülük Endeksi’nin 60 puan ile “açgözlülük” bölgesine ulaşması Bitcoin için neyi ifade ediyor?
Kripto Korku ve Açgözlülük Endeksi’nin 60 puan ile “açgözlülük” bölgesine ulaşması Bitcoin için neyi ifade ediyor?
Kripto piyasasında yükselişler devam ederken, önemli bir metrik olan Korku ve Açgözlülük Endeksi’nde risk iştahının arttığı görüldü. Verilere göre, ağustos ayında “korku” derecesine sahip olan endeks, son günlerde “açgözlülük” seviyesine yükseldi. 100 üzerinden değerlendirilen endeks, 60 puanın üzerine çıktı.
Kritik direnç noktalarından birisi olarak gösterilen 65 bin doların üzerinde işlem gören Bitcoin, potansiyel bir ralliye hazırlanıyor olabilir.
Endeks Bitcoin için düşüş sinyali mi veriyor?
6 Ağustos tarihinde 17 puana gerileyerek yılın en düşük seviyesine ulaşan Korku ve Açgözlülük Endeksi, Bitcoin (BTC) fiyatının 65 bin doları aşmasıyla FOMO sinyalleri vermeye başladı.
28 Eylül tarihinde 64 puana ulaşan endeks, kripto piyasasında tedirginlik yarattı. Duygu ve düşünceleri sayısal olarak sunan endeks, piyasa hakimiyeti, sosyal medya etkileşimleri, yatırımcı davranışları ve piyasa oynaklığı üzerinden hazırlanıyor.
Endeks en son 30 Temmuz tarihinde 64 puanın üzerine çıktığında, BTC’nin fiyatı 66 bin dolar seviyesindeydi.
10x Research araştırma başkanı Markus Thielen, 27 Eylül tarihli bir raporda, BTC‘nin 65 bin doların üzerine çıkmasının piyasada kaçırma korkusu (FOMO) yaratabileceğini belirtti. Thielen, yılın son çeyreğinde kripto rallisi beklediğini ifade etti.
Capriole’un kurucusu ve CEO’su Charles Edwards, trader’ların altın ve diğer hisse senetlerini terk ederek kriptoya gireceğini savundu. Edward şunları söyledi;
“Önümüzdeki 6 ay boyunca altın ve hisse senetlerinden Bitcoin’e sermaye akışı durmaksızın devam edecek.”
Varlık yönetim devi VanEck, son 12 ayda yüzde 124’lük yükselişe imza atan BTC’yi yılın en iyi performans gösteren varlığı seçti.
İzlediğimiz bir şeyden ya da herhangi birinden korktuğumuz zaman, yüzümüz farklı farklı şekillere girer. Ancak bazılarımız korku dolu bir ifade sergilemek yerine kahkaha atmayı tercih eder. Peki bunun sebebi nedir?
Korku duygusu, her insanda farklı tepkilere yol açar. Böyle bir durumda kahkaha atmak kulağa oldukça garip gelse de aslında rastlanan bir durum.
Gelin, korktuğunuzda neden kahkaha attığınıza bakalım.
Aslında bilim insanları korktuğumuzda bizi neyin güldürdüğünden hâlâ emin değiller ancak oldukça ikna edici teorileri var.
En popüler teorilerden ilki, gülmenin doğası gereği sosyal olduğu varsayımına dayanır. Yani güldüğümüzde esasen çevremizdeki insanlara bir mesaj iletiriz. Uzmanlara göre korkulu kahkaha, bir teslimiyet ifadesi.
Çünkü bir şeylerden korktuğumuzda ve kahkaha atmaya başladığımızda, aslında teslimiyetçi vücut hareketleri sergilemeye başlarız. Ayrıca kahkaha, korkuyu kabul etmek ve çatışmadan kaçınma isteğini iletmenin bir yolu niteliğinde.
İkinci teoriye göre korku dolu kahkaha, korkunun inkarını temsil etmekte.
Yani bir şeylerden korkuyoruz ancak kendimizi ve çevremizdeki insanları korkmadığımıza, her şeyin yolunda olduğuna ikna etmeye çalışıyoruz. Bunu da istemsizce kahkaha atarak yapıyoruz.
Fizikçi Alex Lickerman’a göre “Kendimize, az önce karşılaştığımız korkunç şeyin aslında göründüğü kadarkorkunç olmadığını ve buna inanmak için can attığımızı göstermeye çalışıyoruz.”
Lickerman buna, “olgun bir savunma mekanizması” ismini verdi ve bir travmanın o anında veya sonrasında gülebilmenin hem kendimize hem de başkalarına, onu kaldırabileceğimize inandığımızı işaret ettiğini ifade etti.
Peki siz de korktuğunuzda kahkaha atan biri misiniz?
Kaygılı bağlanma stili, bireylerin ilişkilerinde sürekli kaygı ve korku yaşamalarına neden olabilir. Ancak, bu bağlanma tarzı fark edildiğinde ve üzerinde çalışıldığında, hem kişinin kendi duygusal sağlığı hem de ilişkileri büyük ölçüde iyileştirilebilir. Tedavi seçenekleri ve sağlıklı iletişim yöntemleriyle kaygılı bağlanmayı yönetmek ve güvenli ilişkiler kurmak mümkündür.
Kaygılı bağlanma, bireylerin ilişkilerde sürekli olarak reddedilme veya terk edilme korkusu yaşadığı bir bağlanma stilidir. Bu bağlanma tarzı, genellikle çocukluk dönemindeki bağlanma deneyimlerinden kaynaklanır ve yetişkinlikte romantik ilişkilere yansır.
Kaygılı bağlanma stiline sahip kişiler, partnerlerinin sevgisi ve sadakati konusunda sürekli şüphe duyar, bu da onları sık sık onay ve güvence aramaya iter.
Kaygılı Bağlanma Nedir?
Kaygılı bağlanma, bağlanma teorisi çerçevesinde değerlendirilen dört bağlanma stilinden biridir. Bu bağlanma tarzı, çocukluk döneminde ebeveynlerle kurulan güvensiz bir ilişki dinamiği sonucu gelişebilir.
Kaygılı bağlanmaya sahip kişiler, yetişkinlikte yakın ilişkilerde aşırı bağımlı, kontrolcü ve sürekli olarak güvence arayan davranışlar sergilerler. Bu kişiler, ilişkilerinde derin bir korku yaşar ve partnerlerinin onları terk edeceği ya da sevmeyeceği düşüncesiyle başa çıkmakta zorlanırlar.
Kaygılı Bağlanma Belirtileri
Aşırı Bağımlılık:
Kaygılı bağlanma stiline sahip kişiler, ilişkilerde aşırı derecede bağımlı olurlar. Sürekli olarak partnerlerine yakın olmak isterler ve fiziksel veya duygusal mesafe olduğunda büyük bir stres yaşarlar. Partnerlerinden ayrı kaldıklarında yoğun bir endişe ve kaygı hissederler.
Sürekli Güvence Arama:
Bu kişiler, partnerlerinin sevgisini sürekli sorgularlar ve sürekli onay beklerler. “Beni seviyor musun?”, “Beni terk edecek misin?” gibi soruları sıkça sorarlar ve her defasında güvencelere ihtiyaç duyarlar.
Terk Edilme Korkusu:
Kaygılı bağlanma stiline sahip bireylerin en belirgin özelliği, terk edilme korkusudur. Bu korku, ilişkilerde sürekli bir stres kaynağı olabilir. Partnerlerinden küçük bir eleştiri bile aldıklarında büyük bir yıkım yaşayabilirler ve bu durumu terk edilme işareti olarak yorumlayabilirler.
Yoğun Kıskançlık:
Partnerlerine karşı aşırı derecede kıskançlık hissedebilirler. Partnerlerinin başka insanlarla olan etkileşimlerini tehdit olarak algılarlar. Kıskançlık duygusu, sürekli kontrol etme ve ilişkide güven krizine yol açabilir.
Duygusal Dengesizlik:
Kaygılı bağlanma stiline sahip kişiler, partnerlerinin davranışlarına aşırı duygusal tepkiler verebilirler. Bir anda çok mutlu olup, ardından derin bir üzüntü yaşayabilirler.
Duygusal dengesizlik, hem kendi ruh sağlıklarını hem de ilişkilerini zorlaştırır.
Kaygılı Bağlanmanın Nedenleri
Kaygılı bağlanma stili, genellikle çocukluk dönemindeki ebeveyn-çocuk ilişkilerinden kaynaklanır. İşte bu duruma yol açabilecek bazı faktörler:
İhmal Edilen Duygusal İhtiyaçlar: Çocukluk döneminde ebeveynlerin çocuğun duygusal ihtiyaçlarına yeterince karşılık vermemesi, bu bağlanma stiline yol açabilir.
Tutarsız Bakım Verme: Ebeveynlerin tutarsız bir şekilde sevgi ve ilgi göstermesi de çocuğun güvensiz bir bağlanma tarzı geliştirmesine neden olabilir.
Travmatik Deneyimler: Çocukluk döneminde yaşanan travmalar (boşanma, ebeveyn kaybı vb.) kaygılı bağlanmanın gelişimine katkıda bulunabilir.
Kaygılı Bağlanma Tedavi Yöntemleri Psikoterapi:
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): Kaygılı bağlanma stiline sahip kişilerde, olumsuz düşünce kalıplarını değiştirmeye yönelik terapi yöntemleri etkilidir. BDT, kişinin ilişkilerde yaşadığı kaygı ve korkularla başa çıkmasına yardımcı olabilir.
Bağlanma Temelli Terapi: Bu terapi türü, kişinin çocukluk dönemindeki bağlanma stilini ve bunun yetişkinlikteki etkilerini keşfetmeyi amaçlar. Geçmişteki travmaların işlenmesi ve sağlıklı bağlanma becerilerinin geliştirilmesi üzerine çalışılır.
Meditasyon ve Mindfulness:
Kaygıyı azaltmak ve duygusal dengeyi sağlamak için mindfulness ve meditasyon uygulamaları oldukça etkilidir. Bu uygulamalar, kişinin anda kalmasına ve aşırı düşüncelerle başa çıkmasına yardımcı olur.
Kendi Kendine Farkındalık:
Kaygılı bağlanma stiline sahip bireyler, duygularını ve davranışlarını anlamak için kendi farkındalıklarını geliştirebilirler. Kendi kaygılarını ve korkularını tanımak, ilişkilerde daha sağlıklı tepkiler vermelerine yardımcı olabilir.
İlişkide Açık İletişim:
Partnerleriyle açık ve dürüst bir şekilde iletişim kurmak, kaygılı bağlanma yaşayan bireylerin güven sorunlarıyla başa çıkmalarına yardımcı olabilir. Partnerlerine duygularını ve ihtiyaçlarını açıklıkla ifade etmek, ilişkiyi daha sağlam hale getirebilir.
Destekleyici İlişkiler:
Kaygılı bağlanma stiline sahip bireyler için destekleyici ve anlayışlı bir partnerle ilişki yaşamak önemlidir. Sabırlı ve empatik bir partner, bu bireylerin güvende hissetmelerine yardımcı olabilir.
Santiment, Bitcoin’in 13 Mart’ta (tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştığı gün) bu yana haftalık 100.000 dolar veya üzeri işlem hacminin yüzde 33,6 düştüğünü belirtti. Ethereum aynı dönemde yüzde 72,5’lik daha da önemli bir düşüş yaşandı. Analitik firması, bunun mutlaka düşüşe işaret olmadığını, cüzdanlarında en az 10.000 BTC bulunduran balinaların hem yükseliş hem de düşüş piyasalarında aynı derecede aktif olabileceğini vurguladı.
Bitcoin’de (BTC) yön arayışı sürüyor
Kripto Korku ve Açgözlülük Endeksi’ne göre, kripto para piyasasındaki genel duygu “korku” seviyesinde kalmaya devam ediyor. Endeksin şu anda toplam olası 100 puan üzerinden 31 puanı bulunuyor. Yatırımcılar genellikle piyasadaki korkuyu satın alma fırsatı olarak görürler. Bitcoin 13 Ağustos’tan bu yana yüzde 0,97 düşüşle 58.360 dolardan işlem görürken, bazı analistler BTC‘nin döngü dibine ulaşmadan önce daha fazla düşüş yaşayacağına inanıyor.
7 Ağustos’ta, 10x Research Araştırma Başkanı Markus Thielen, Bitcoin‘in ideal olarak “bir sonraki boğa piyasası giriş” için 40.000 doların altını test etmesi gerektiğini söyledi. Santiment, Bitcoin’in 45.000 dolara kadar gerilemesi durumunda korku, belirsizlik ve şüphe (FUD) tetikleyebileceğini, ancak 70.000 dolar civarına tırmanması durumunda ise büyük bir fırsatı kaçırma korkusu (FOMO) tetikleyebileceğini söyledi.
Bu arada kripto para yatırımcıları, mevcut piyasa oynaklığının kısa vadeli olmasını bekliyorlar. Reflexical kurucusu Ajeet Khurana, 11 Eylül tarihli X yazısında şöyle açıkladı: “Piyasa türbülanslarının yaşandığı zamanlarda, büyük resmi gözden kaçırmak kolaydır.”
Acı veren bir duruma dönüşebilen reddedilme ile nasıl başa çıkılır?
Reddedilmek acı verir, bundan kaçmanın bir yolu yok. Çoğu insan, özellikle önemsediği insanlarla bağlantı kurmak ve bir yerlere ait olmak ister. İş, flört veya arkadaşlık olsun, reddedilmek ve istenmediğinizi düşünmek hoş bir deneyim değildir.
Bu acı, oldukça derinlere işleyebilir. Aslında, reddedilme beyinde fiziksel ağrıyı tetikleyen aynı bölgeleri aktive eder. Bu nedenle, birçok insanın reddedilmekten neden korktuğunu anlamak kolaydır. Bir veya birkaç kez yaşadıysanız, ne kadar acı verdiğini hatırlarsınız ve tekrar yaşanmasından endişe edersiniz.
Ancak reddetme korkusu, sizi risk almaktan ve büyük hedeflere ulaşmaktan alıkoyabilir. Neyse ki, bu korkuyu aşmak kesinlikle mümkündür. İşte size başlamanız için bazı ipuçları…
1 HERKESİN BAŞINA GELDİĞİNİ UNUTMAYIN Unutmayın, herkes bu durumu yaşar. Uzmanlara göre, reddedilme oldukça karşılaşılan bir deneyimdir ve reddedilme korkusu çok da yaygındır. Çoğu insan hayatlarının bir noktasında büyük veya küçük şeylerle en az birkaç kez reddedilme deneyimi yaşar, örneğin:
• Bir arkadaşın buluşma teklifine yanıt vermemesi • Bir tarih için reddedilme • Bir arkadaşın partisine davet edilmeme
Bir şey istediğiniz gibi gerçekleşmediğinde iyi hissettirmez, ancak yaşamın tüm deneyimleri umduğunuz gibi sonuçlanmaz. Reddetmenin hayatın normal bir parçası olduğunu, herkesin bir noktada bununla yüzleşeceğini hatırlamak, ondan daha az korkmanıza yardımcı olabilir.
2 DUYGULARINIZI KABUL EDİN Reddedilme, kaynağı ne olursa olsun, yine de acı verir. Diğer insanlar, olanları pek önemsemeyebilir ve bunun üzerinden gelmenizi teşvik edebilirler. Ancak acı özellikle reddetme konusunda daha duyarlıysanız, uzun sürebilir.
Reddetme, utanç ve garip hisler gibi rahatsız edici duyguları da içerebilir. Başkaları size nasıl hissettiğinizi söyleyemez, sadece siz söyleyebilirsiniz. Reddetmeyle ilgili duygularınızla yüzleşmeye başlamadan önce, onları kabul etmek önemlidir. Kendinize gerçekten incinmiş olduğunuz halde umursamadığınızı söylemek, bu korkuyla üretken bir şekilde yüzleşme fırsatınızı inkar etmenize neden olur.
3 KENDİNİZİ GELİŞTİRME FIRSATI ARAYIN İlk başta öyle görünmeyebilir ancak reddedilme, öz keşif ve gelişme fırsatları sunabilir. Örneğin, gerçekten istediğiniz bir iş için başvuruda bulunur ve harika bir mülakat yaparsınız, ancak işi alamazsınız. Bu sizi başta yıkabilir. Ancak özgeçmişinizi bir kez daha gözden geçirdikten sonra, bazı becerilerinizi geliştirmenin ve yeni bir yazılım türünü öğrenmenin size zararı olmayacağına karar verirsiniz. Birkaç ay sonra, bu yeni bilginin daha önce nitelikli olmadığınız daha yüksek ücretli pozisyonlara kapılar açtığını fark edersiniz.
Korkunuzu bir büyüme fırsatı olarak yeniden çerçevelemek, istediğiniz şeyler için denemeyi kolaylaştırabilir ve başarısız olursanız da acıyı azaltabilir. Kendinize “Bu işe yaramayabilir, ancak işe yaramazsa, anlamlı bir deneyim yaşayacağım ve daha fazla bilgi sahibi olacağım” diyerek destek olun.
Romantik reddedilme konusunda, bir partnerde gerçekten ne aradığınızı gözden geçirmek, reddedilme korkularınızla başa çıkmanıza yardımcı olabilir. Ayrıca, size baştan uygun olan birini bulma yolunda sizi yönlendirebilir.
4 OLUMSUZ ÖZ ELEŞTİRİYE DİRENİN Reddedildikten sonra kendinizi eleştirmeye meyilli olmak kolaydır. “Bu işi berbat edeceğimi biliyordum”, “Yeterince hazırlanmadım”, “Çok fazla konuştum”, “Çok sıkıcıyım” gibi şeyler söyleyebilirsiniz. Ancak bu, reddedilmenin tamamen sizin hatanız olduğu inancınızı pekiştirir, halbuki belki de hiçbir şekilde sizinle ilgisi olmayabilir. Eğer birinin, yeterince iyi olmadığınız için sizi reddedeceğine inanıyorsanız; bu korku sizinle birlikte ilerleyebilir ve kendini gerçekleştiren bir duruma dönüşebilir.
Olumlu düşünce her zaman durumları istediğiniz şekilde sonuçlandırmaz, ancak perspektifinizi iyileştirmeye yardımcı olabilir. Kendinizi teşvik ettiğinizde ve desteklediğinizde, kendi hedeflerinizi gerçekleştirme potansiyelinize daha fazla inanırsınız.
Ve eğer işler istediğiniz gibi gitmezse; aynı durumda bir sevdiğinize ne söyleyecekseniz kendinize de aynısını söyleyerek öz şefkat pratiği yapın.
5 KENDİNİZE DEĞERİNİZİ HATIRLATIN Reddedilme oldukça korkutucu olabilir. Örneğin, biriyle birkaç kez buluştuysanız ve aniden mesajlara cevap vermezse, sizi yeterince çekici bulmadığından endişe duyabilirsiniz. Ancak reddedilme genellikle sadece ihtiyaçların uyuşmamasıyla ilgilidir.
Ghosting asla iyi bir yaklaşım değildir. Ancak bazı insanlar iyi iletişim becerilerinden yoksundur veya “İyi ve sevimlisin, ama tam olarak bir şey hissetmedim” demenin seni incitebileceğini düşünür. Oysa aslında dürüstlüğü gerçekten takdir edersiniz.
Özgüveninizi ve kendi değerinizi geliştirmek, sevgiye layık olduğunuzu hatırlamanıza yardımcı olabilir ve onu aramaya devam etmekten daha az korkmanıza yol açar.
Deneyin: • Kendinizle gurur duyduğunuz üç zamanı anlatan bir paragraf yazın • Kişisel değerlerinizi uyguladığınız beş yolu listeleyin • Bir partner olarak sunabileceğiniz şeyleri kendinize hatırlatın
6 GERÇEKTEN NEYDEN KORKTUĞUNUZU ANLAMAYA ÇALIŞIN Reddedilme korkunuzun arkasındaki gerçek nedenleri keşfetmek, özel endişelerinizi ele almanıza yardımcı olabilir. Belki romantik reddedilmekten korkuyorsunuz çünkü yalnızlık hissetmek istemiyorsunuz. Bunun farkına varmak, güçlü arkadaşlıklar geliştirmeyi de önceliklendirmenize yardımcı olabilir ve yalnızlığa karşı sizi koruyabilir.
Ya da belki potansiyel işverenler tarafından reddedilme konusunda endişe duyuyorsunuz çünkü maddi güvencesizlik hissediyorsunuz ve bir B planınız yok. İstediğiniz işi hemen bulamama durumunda, birkaç olası stratejiyi belirlemek yardımcı olabilir.
7 OLAYLARI PERSPEKTİF İÇİNDE TUTUN Reddedilmeye karşı daha duyarlıysanız ve bunun için endişelenerek çok zaman harcıyorsanız, pek çok kötü durum senaryosu hayal edebilirsiniz.
Örneğin, tercih ettiğiniz yüksek lisans programına kabul edilmediyseniz, başvurduğunuz tüm programların sizi reddedeceğinden endişe etmeye başlayabilir ve gelecek yıl tekrar denemek zorunda kalacağınızı düşünebilirsiniz.
Ama sonra gelecek yıl da reddedileceğinizden endişelenmeye başlarsınız, bu da istediğiniz işe girmenizi ve kariyerinizde ilerlemenizi imkansız hale getirir. Bu da ev sahibi olma ve aile hayali gibi hayallerinizi gerçekleştirmek için mali olarak yeterince istikrarlı olmanızı engeller ve böyle devam eder.
Bu tür olumsuz düşünce döngüsüne felaket senaryoları yaratma denir ve genellikle gerçekçi değildir. Birkaç uygulanabilir yedek plan yapmayı veya ana korkularınıza karşı bazı karşı argümanlar geliştirmeyi düşünün.
8 DESTEK AĞINIZA DAYANIN Sizi önemseyen insanlarla zaman geçirmek, gerçekten istendiğinizi teyit etmek açısından önemlidir. İyi bir destek ağı, hedeflerinizi gerçekleştirmeye çalışırken sizi teşvik eder ve çabalarınız başarılı olmasa bile sizi rahatlatır. Sevdiklerinizin her durumda yanınızda olduğunu bilmek, reddedilme olasılığını daha az korkutucu hale getirebilir.
9 KORKUNUZLA YÜZLEŞİN Elbette, kendinizi ortaya koymazsanız, reddedilme yaşamazsınız. Ancak muhtemelen hedeflerinize de ulaşamayacaksınız. İstediğiniz şeyin peşinden gitmek size başarıyı deneyimleme şansı verir. Reddedilme yaşayabilirsiniz ama sonra tekrar yaşamayabilirsiniz.
Uzmanlar, bir “korku hiyerarşisi” veya reddedilme korkunuzla ilgili adımların bir listesini oluşturmanızı ve her seferinde bir adım üzerinde çalışmanızı öneriyor. Bu, maruz bırakma terapisinin bir parçasıdır. Bunu kendiniz deneyebilirsiniz, ancak bir terapist de bir liste oluşturmanıza ve üzerinde çalışmanıza yardımcı olabilir.
10 BİR UZMANA DANIŞIN Reddedilme korkuları uzun süreli etkilere sahip olabilir. Bu etkiler arasında okul veya işte büyük fırsatlara yönelmenizi engelleme de bulunur. Bu korkuyu, kendi başınıza yenmek mümkün olsa da profesyonel destek bazen faydalı olabilir. Reddedilme korkunuz aşağıdaki durumlara neden oluyorsa, bir terapiste başvurmayı düşünme zamanı olabilir: • Anksiyete veya panik ataklara neden oluyorsa, • İstemek istediğiniz şeylerden sizi alıkoyuyorsa, • Günlük yaşamınızda sıkıntıya yol açıyorsa.
SONUÇ OLARAK Reddedilme canınızı yakabilir ve kendinizden şüphe duymanıza neden olabilir. Ancak ondan korkmak sizi sınırlayabilir ve hayatın sunabileceği birçok şeyi deneyimlemenizi engelleyebilir. Reddedilmeye, değiştiremeyeceğiniz bir şey yerine bir gelişme fırsatı olarak bakmayı seçmek, bu olasılıktan daha az korkmanıza yardımcı olabilir.
Acı genellikle zamanla geçer ve bu acı da istisna değildir. Bir yıl veya hatta birkaç ay sonra, çok da önemli olmayabilir. Eğer bu korkuyu aşmakta zorlanıyorsanız, bir terapist size rehberlik edebilir.
Panik Atak için bilgi mi arıyorsunuz? Panik Atak makalesine göz atın ve Panik Atak hakkında daha fazla bilgi edinin
Şiddetli ve aniden gelişen korku veya endişe hali olan panik atak, bununla beraber birçok rahatsızlığı tetikleyen bir durumdur. Ürperme, sıcak basması, nefes almakta zorlanmak, düzensiz ve normalden hızlı kalp atışı, terleme ve uyuşma gibi semptomlarla gelen panik atak aslında hastalık değil semptomdur. Genellikle 15 ila 20 dakika süren panik atak nöbeti esnasında kişi oldukça yoğun yaşadığı korku ve endişe sonucunda öleceğini ve her şeyin sona ereceğini düşünür.
PANİK ATAK BELİRTİLERİ VE NEDENLERİ NELERDİR?
Panik atak birçok sebepten dolayı baş gösterebilmektedir. Bunlardan en önemlileri olarak stresli yaşam ve depresyon ön plana çıkmaktadır. Bunların yanında anksiyete bozukluğu, alkol ve madde kullanımı da panik atağa zemin hazırlaması açısından önemli yer tutmaktadır.
Panik atak geçiren bireyler o an sonlarının geldiğini ve genellikle kalp krizi geçirip öleceklerini hissederler. Ancak panik atak sırasındaki ciddi efor sarf edilerek gerçekleşen bağırmalar, endişe ve korku sonrasında kendini yorgunluk ve sessizliğe bırakır. En sık görülen belirtileri ölüm korkusu, nefes alıp vermede zorluk, kap atışlarında hızlanma, aşırı kaygı hali, gerçeklikten uzaklaşma, kaçma ihtiyacı ve göğüste sıkışma hissetmektir. Bunların yanında mide bulanması ve terleme de sıklıkla görülmektedir.
TEDAVİSİ NE ŞEKİLDE GERÇEKLEŞİR?
Tedavide iki farklı metot kullanılmaktadır. Ayrı ayrı veya birlikte uygulanan bu yöntemler ilaç tedavisi bilişsel-davranışçı terapidir.
Bilişsel-davranışçı tedavide ise hastaya korku mekanizması hakkında detaylı bir bilgilendirme yapılır. Panik ataklar sırasında görülen belirtileri hakkındaki düşünce ve inanışlarının düzeltilmesi ve hastanın bu belirtiler ile korkmadan baş edebilmesinin öğretilmesi amaçlanır. Ayrıca panik atak geçireceği korkusu nedeniyle yapmaktan vazgeçtiği aktiviteler, kaçındığı yer ve durumlar kontrollü bir biçimde ele alınarak hastalık öncesi yaşam biçimine dönmesi sağlanır.
Anksiyete için bilgi mi arıyorsunuz? Yaygın Anksiyete Bozukluğu makalesine göz atın ve Anksiyete hakkında daha fazla bilgi edinin
Yaygın anskiyete, sürekli sıkıntı ve gerginlik halidir. Günümüzde artan bir rahatsızlıktır çünkü sürekli orada deprem oluyor, burada bombalar patlıyor, dünyada çatışmalar oluyor. Bugün ona yarın bana dediğimiz anların sayısı artıyor. Buda kaygıyı artıran sebeplerin tetiklenmesine sebep oluyor. Çocukluktan beri hatta daha öncesine gidersek taş devrinden süre gelen “her an öldürülebilirim” kaygının temelini sarsan düşünce biçimidir.
Preödipal dönem dediğimiz yani bebeklik dönemin de kendisine bakan bakıcısında çocukluk döneminde aynı sorunlar varsa bebek bunu sünger gibi emer. Fark etmeden çocuk bu duyguyla büyür. Büyüdüğünde bu kontrol duygusu diğer kaygı dinamiği az olan akranlarına oranla daha fazla olanlarda görülür. Mesela, sürekli bir şeyleri kontrol ediyorsun; bir gün bakıyorsun çocuk hastalanmış, farkediyorsun ki hastalığı kontrol edemiyorsun. Istediğin kada iyi bak çocuk hasta olabilir, bu durum anksiyete yaratıyor. Çocuğuna çok iyi bakıyorsun, bakıyorsun komşunun çocuğu ölmüş yarın seninki de ölebilir istediğin kadar iyi bak bir garantisi yok: bu tarz olumsuz durumlar alt yapısını kaygıya yatkın olan kişilerde anksiyete yaratıyor.
Örneğin, çocuğunu kontrol ediyorsun, kocanı kontrol ediyorsun, yeni bir çocuk yapıyorsun onu da kontrol edebiliyorsun, 3 tane kişi var ve rahatsın. Sonra çocuk okula gidiyor, öğretmeni kontrol etmen lazım; iyi eğitim verebiliyor mu diye, arkadaşları kontrol etmen gerekiyor; iyi arkadaş mı kötü arkadaş mı diye. Kontrol edeceğin kişi sayısı artıyor. Çocuk büyüyor ve üniversiteye gidiyor, ben filanca kişiyle evleneceğim diyor; gelin ya da damat kişisini kontrol etmen gerekecek sonra torunları… kontrol edilecek kişi sayısı artıyor. Başlangıçta kişi sayısı az olduğundan seni rahatsız etmiyor fakat kişi sayısı arttıkça kontrol edilecek kişi sayısı arttığından rahatsızlık boyutuna ulaşıyor. Burda ki örnekte gördüğümüz gibi belirsizlik aslında kaygının düşmanı. Bilmediği herşey kişiyi rahatsız ediyor. O zaman kaygı yaşıcağın iyi halide kötü halide önden bilme isteği diyebiliriz.
Hastalığı veya ölümü kontrol edemediğini farkettiğinde anksiyete artar. Çünkü bu durumla nasıl baş edebileceğini bilememe hali kaygının pimi çekilmiştir.
Bazen çocukluktaki anne-babanın çatışmaları da anksiyete yaratabilir. Mesela anne sürekli anksiyöz, çocuk o duyguyu taşıyor olabilir. Devamlı kullanılmayacak zaten ilaç 2-3 ay sonra duyguları yatışır bırakabilir ilaçları. Amaç terapinin biraz ilerlemesini sağlamaktır. Baş etme yönteminin öğrenince zaten ilaca gerek duymayacaktır.
Soru: hocam depresyon ile yaygın anksiyete birbirinden kesin ayrılabilir mi?
Cevap: evet ayrılabilir. Depresyonda çökkünlük, mutsuzluk, enerjisi düşüklüğü ve hayattan keyif almama vardır. Anksiyetede enerji yüksektir; ya bir şey olursa, ya ben çok kötüyüm gibi panik hali görülür. Huzursuz ve kıpır kıpırlardır. Depresyon mahsun mahsun bakar.
Bazen yaşamadığımız olaylardan da etkileniriz. Mesela bir yerde patlayan bomba sizi tetikleyebilir. Yaanılan bir deprem … Burda tanıdığın var mı diye sorduğumda genelde hayır cevabını alırım. O zaman siz kiminle ilgili ilk aklınıza kötü birşey olsa kime olurdu?“ ya babam ölürse diye korkuyorum, annem ölürse diye korkuyorum.” Burada çocuğunlukla 2 duygu vardır: ya babam ölürse diye korkuyorum hem de babamı ben öldürürsem diye korkuyorum. Yani buradaki kaygıların çoğu ödipal dönemde kendi cinsi olan rakip ebeveny ilişkileri geliyor.
Mesela ışıd militanı kafa kesiyor, sen de izliyorsun. Biri birine zarar verdiğini görünce rahatsız hissetmek bir miktar normal. Gerçeklik ile ilgili kısım kalır, fakat yaşamadığı halde düşünce yaşanmış kadar etkili ise o zaman çocukluğundan yansıttığın şeylere bakarız.
Günlük hayatta birileri ile patlamalar gibi konuları konuşuyorum çoğu kişinin durumu berbat. 1. Kendi travmaları var, 2. Ailenin travmaları var, 3. Taş devrinden gelen travmalar var: yandaki kabile gelip bizim kabileyi öldürdü, bu nesilden nesile geçti. Bunları konuşmak anksiyeteyi azaltır. Bugün ve burada olamama halidir. Anksiyete ben ya hep geçmişteyim yada hep gelecekte demenin diğer ismidir.
Bunları konuşmak aynı zamanda sosyal açıdan da iyidir. Çünkü benim beynimde bu varsa ben de bunu bir yerlere yansıtırım. Geçmişteki travmayı bende kendi çocuğuma ya da çevreme yansıtırım. Bu zinciri danışanın bozması sosyal açıdan da iyidir. Bu nesilden nesilden aktarılan zinciri 1 kişi, 2 kişi kırar sonra onlar da çevrelerine bundan bahsederler böyle çalışmalar uzun vadede dünya barışına katkı sağlar. Çünkü insanlar birini öldürüyor ama öldürdüğü kişi o değil ya kendisi ya da çocukluktaki birisi ya da daha geri travmalardan birisi mesela 600.000 yıl önceki travmalar bugün ortaya çıkabilir.
Beynimiz netlik ister, belirsizliği sevmez. Yine de hayatta belirli olan hiçbir şey yoktur. 1 dk sonra tavan çöker ve hepimiz ölürüz. Biz sanarız ki bu tavan hiç çökmez. Ya da şuan evde çocuğun çoktan ölmüştür sen yaşıyor sanıyorsundur. Aslında hayatta belirli olan tek bir şey vardır o da günün birinde öleceksin. Bu bilginin seni rahatlatması gerekir eğer rahatlatmazsa çocukluğunda belirsizlikler ile anıların vardır bunlara bakman gerekir. Belirsizlik diyince senin aklına neler geliyor? Belirsizlikle ilgili senin yaşadığın anılar var ya da belirsizlikle fazla meşgul ebeveynler var. Annen dövecek mi yoksa sevecek mi seni, nötr bakıyorsun. Ya da annen, kocam başka bir kadına gidecek mi gitmeyecek mi diye düşünüyor, belirsizlik var. Sen annenin duygusunu alıyorsun. Biz her şey bizim kontrolümüzde zannederiz aslında ama çok azdır.
Korkuları konuştun ama ondan sonra yine korkuları kalır çünkü ülkende savaş var biri seni öldürebilir. O korkunun kalması sağlıklıdır, çünkü o korku seni tehlikeden korur, gerçektir. Bizim burada dediğimiz korkmamak, umursamaz olmak değil hayal ile gerçeği ayırt edebilmektir. Gerçek bir problem varsa ve korkmuyorsan burda sorun vardır. Ama gerçek bir sorun yok o zaman da korkuyorsun o zaman bu korku gerçek bir korku değil alt sebeplerne bakmalıyızıdır. Bizim işimiz tamamen gerçekle ilgildir. Çocukluk anılarını temizledikçe bu insanlarda bir miktar korku kalır.
Savaş gibi durumlarda kişi bu duyguda kaldığından bedenine yansır. Mesela reel bir korkusu var öldürülebilir ve konuştuk çocukluk ile ilgili değil o zaman ara ara beyin bunu reddettikçe eft yapacağım. Korku arttıkça bedene yansır ve bedensel hastalıklar meydana gelebilir. Bedensel hastalıklar aslında başlangıçta iyi bir şeydir, uzun vadede tehlikeldir. Bedensel rahatsızlıklar sayesinde onlarca ruhsal rahatsızlıktan korunuyorum, eroin gibidir. Eroini de başlangıçta içmek iyi bir şeydir. Eroin içersin ve o gün iyi hissedersin, problemlerini unutursun. Orta ve uzun vadede ise eroin sana zarar verir, giderek beynin uyuşur, ruhsal ve bedensel hastalıkların olur, yakın ilişkilerin bozulur. Bu hastlıklar da böyledir, kısa vadede iyidir. Ama sonrasında sürekli belinden, başından şikayet ettiğinde yakın ilişkilerin bozulur. Ya da sürekli mızlandığın için negatifi çağırırsın. Ruhsal acı bedensel acıdan daha kötüdür. Bedensel acıyı lokalize edersin; tam şurası ağrıyor diyebilirsin ama ruhsal acıyı tanımlayamazsın, derin bir acıdır. O yüzden beynimiz haz ilkesiyle çalışır bedene yansıtır.
Mayıs ayının son haftalarında çıkış yapacak PC oyunlarının son kısmı.
Mayıs ayının son haftalarında çıkış yapacak PC oyunlarının devamı.
– Shame Legacy (30 Mayıs: hayatta kalma, korku, aksiyon, macera)
Fairyship Games, Revenant Games tarafından geliştirilen ve Destructive Creations tarafından yayınlanacak olan hayatta kalma, korku, aksiyon, macera oyunu Shame Legacy, 30 Mayıs tarihinde biz oyun severlerin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Tek oyunculu birinci şahıs hayatta kalma korku deneyimini yaşayacağımız bu yapım içerisinde büyük tehlikeler bizleri bekliyor olacak. Oyun içerisinde farklı farklı düşman türleri ve korku unsurları bulunacak. Bu düşman türlerinden ve korkunç unsurlardan sağ çıkmak için de elimizden geleni yapmaya koyulacağız. Oyun içerisinde hem gizlilik mekanikleri hem de kaçış mekanikleri yer alacak ve bu iki mekaniği de sürekli olarak kullanmaya başlayacağız.
Oyunda terk edilmiş bir bölgede bulunacak ve bu bölgeden tabii ki sağ çıkmak için elimizden gelen her şeyi yapmaya çalışacağız. Oyunda yine reflekslerimizi diri tutmak oldukça önem arz edecek çünkü karşımıza gelen ve bir anda çıkan korkunç düşmanlara karşı hızlı bir şekilde hareket etmemiz gerekecek ve onlardan kısa süre içerisinde kaçmamız lazım. Dolayısıyla oyunda sürekli olarak diken üstünde olacak ve tüylerimizin diken diken olduğu bir senaryoyu bu oyun içerisinde yaşayabileceğiz.
Elbette hayatta kalma korku oyunlarında olmazsa olmaz klasik bulmacalar da yer alacak. Bu bulmacaları hem çözmeye çalışacak hem de bir yandan bu korku unsurları ile yüzleşmeye başlayacağız. Bu bulmacaları ne kadar hızlı bir şekilde çözersek o kadar çok kaçma şansımız olacak ve korku surlarıyla o derece daha az karşılaşabileceğiz. Oyun içerisinde elbette arka planda bizlere bir hikaye anlatılacak, bu hikaye kapsamında çeşitli sırları açığa çıkarabilecek ve bu hikayeyi nihayetinde sona erdirmeye çalışarak karşılaştığımız şeylerden sağa çıkmaya çalışacağız.
Oyunda arka planda anlatılan hikayeye göre bir tarikatçi kasabasında yer alacağız. Bu kasabadan elbette sağ çıkmak için elimizden gelen her şeyi yapmaya koyulacağız. Oyun içerisinde bu tarikat nedeniyle deliren birçok insan bulunacak. Bu insanlar tabii ki üzerimize doğru gelecek ve biz de bu insanlardan kaçmaya çalışacağız. Tabii ki delirmiş olan bu insanlardan kaçmak için de hem gizlilik hem de kaçış mekaniklerini kullanmamız gerekecek. Oyun içerisinde bir nesnenin veya yapının arkasına saklanabilecek, onlardan uzak durabilecek ve onların gitmesini bekleyerek hayatta kalmaya çalışacağız.
Shame Legacy’de tabii ki bir yandan bu şekilde korkunç şeylerle karşılaşırken diğer yandan ise karşımıza çeşitli zorluklarda çıkan bulmacaları çözmeye çalışacak. Bu bulmacaları çözmek için etrafla sürekli olarak etkileşime geçebilecek ve etrafı keşfederek bu bulmacaları ortadan kaldırmaya çalışacağız. Bulmacaları çözdükçe yeni bölgelere doğru ilerleyebilecek ve yavaş yavaş buradan çıkış yolunu bulmaya başlayacağız.
Terk edilmiş kasabada yer aldığımız ve birinci şahıs kamera bakış açısı ile beraber ilerlemeye çalıştığımız bu hayatta kalma korku oyunu içerisinde tek oyunculu bir yapı bizleri bekliyor olacak. Yani oyun içerisinde yanımıza herhangi bir arkadaş çağıramayacak ve arkadaşlarımızla beraber koordineli bir şekilde ilerlemeye koyulamayacağız. Dolayısıyla Shame Legacy diğer co-op tarzı hayatta kalma oyunlarından bu konuda farklılık gösterecek. Bu oyun içerisinde tamamen tek başımıza olacak, tek başımıza ilerlemeye çalışacak ve tek başımıza bu kasabadan sağ bir şekilde çıkmaya uğraş vereceğiz.
Oyunda karşılaştığımız bulmacalar arka planda bizleri anlatılan ve anlatılmaya çalışılan hikayenin aslında bir parçası olacak. Dolayısıyla bu bulmacalar hikayeler ve gidişatla beraber bağlantılı bir şekilde karşımıza çıkacak. Oyun içerisinde çeşitli mekanikler kullanarak ve keşif unsurlarını gün yüzüne çıkararak ilerlemeye başlayacak ve ne kadar çok keşif yaparsak o kadar çok bulmaca üzerine yoğunlaşabilecek ve bu bulmacaları kolay bir şekilde çözmeye başlayacağız. Oyunda tabii ki ana temamız bulmaca olacak ve bu bulmacaları çözdükçe yeni bölümlere ulaşabilecek ve farklı bölgeye giderek o bölgedeki bulmacaları da yine çözmeye başlayacağız.
Oyun içerisinde bir av ve avcı teması işlenecek. Avcı burada da yer alan korkunç düşmanlar olacak av ise biz olacağız. Dolayısıyla oyunda gizlice hareket etmemiz gerekecek ve bu sayede düşmanlardan uzak durmaya başlayacak ve gizli bir şekilde ilerlemeye koyulacağız. Oyunda yine çeşitli saklanma alanları bulunacak ve bu saklanma alanlarında gizli bir şekilde durabilecek ve karşımıza çıkan düşmanlara karşı bu gizlenme mekanları oldukça önem arz edecek. Eğer bir düşman peşimizden koşuyorsa derhal bir gizlenme bölgesi bulmaya başlayacak ve bu gizlenme kısmına geçiş yaparak onlardan kurtulabileceğiz. Gizlendiğimiz zaman bir müddet düşmanlar bizi arayacak ancak bir süre sonra düşman o bölgeden uzaklaşmaya koyulacak. İşte o anda biz de gizlendiğimiz yerden çıkış yapabileceğiz. Böylece kaldığımız yerden devam edebileceğiz.
Bu oyun içerisinde en önemli şey aslında panik yapmamak. Dolayısıyla oyun içerisinde ne kadar çok paniklersek o kadar çok yapacağımız şeyi karıştırabilecek ve çıkmaz sokaklara doğru geçiş yapabileceğiz. Oyunda sürekli olarak mekanları ezberlemeye çalışacak, hangi mekanda hangi gizlenme bölgelerinin olduğunu öğrenmeye başlayacak ve bu bölgeleri öğrendikçe karşılaştığımız düşmanlardan kolay bir şekilde kaçabileceğiz ve saklanabileceğiz. Oyunda yine etraftan çeşitli kaynaklar toplayacak ve çeşitte kaynaklarla beraber etkileşime geçebileceğiz. Bu kaynaklar oyun içerisinde oldukça önem arz edecek ve yine hayatta kalmanın temelleri aslında bu unsurlar diyebiliriz.
Bu kaynakları doğru bir şekilde kullanmak tamamen bizim işimiz olacak. Eğer kaynakları rastgele ve yanlış zamanda harcarsak bu da bizim aleyhimize olan bir sonuçla karşılaşmamıza sebep olacak. Oyun içerisinde kaynakları doğru ve zamanında harcamaya çalışacak hem bulmacaları çözerken hem de düşmanlardan kaçarken bu kaynakları kullanmaya başlayacağız. Dolayısıyla etrafı sürekli olarak araştırmak, etraftan bir şeyler bulmak ve bu kaynakları elimizde tutmak oldukça önem arz edecek.
Oyun içerisinde elbette karakterimizin bir stres ve korkma durumu bulunacak. Bu stresi ve korkma durumuna oldukça stabil bir şekilde tutmaya çalışacağız. Eğer karakterimiz aşırı derecede strese ve korkuya yenik düşerse bu da tabii ki karakterimizin açığa çıkmasına ve ölmesine sebep olacak. Dolayısıyla oyun içerisinde hem karakterimizi hem de kendimizi kontrol etmemiz gerekecek ve oyunda panik yapmamamız oldukça önem arz edecek.
Tek oyunculu birinci şahıs hayatta kalma korku oyunu içerisinde bol bol korku sekansları ile karşılaşacak ve bizi sürekli olarak bir şeylerin kovaladığını görebileceğiz. Oyun içerisinde bu kovalama sekansları tabii ki oldukça gergin bir atmosferi bizlere aktaracak. Dolayısıyla bu kovalama esnasında kovalanan biz olduğumuz için arkamızda sürekli olarak bir nefesin tenimize değdiğini hissedebilecek ve bu anlarda da panik yapmamamız çok önemli olacak.
30 Mayıs tarihinde biz oyun severlerin karşısına çıkmaya hazırlanan bu yapım Türkçe dil desteğine sahip olarak oyunculara sunulacak. Oyunun şu anda Steam sayfası açık durumda ve isterseniz Steam sayfası üzerinden istek listenize ekleyebilir ve çıkış yaptığı gün mail adresinize bir bildirim alabilirsiniz. Korku oyunu severler bu oyuna bir göz atabilir ve bir şans verebilir.
– Everdream Valley (30 Mayıs: çiftçilik, keşif, simülasyon)
Mooneaters tarafından geliştirilen ve Untold Tales, VARSAV Game Studios tarafından yayınlanacak olan çiftçilik, keşif, simülasyon oyunu Everdream Valley, 30 Mayıs tarihinde geliyor. Renkli grafik stiline sahip bu simülasyon oyunu içerisinde istediğimiz bir çiftliği elde edebiliyor ve bu çiftliği dilediğimiz gibi geliştirebiliyoruz. Hem canlı bir atmosferin hem de canlı bir ortamın bulunduğu bu yapım içerisinde rahatlatıcı ve eğlenceli bir deneyim bizleri bekliyor. Oyunda dilediğimiz gibi kendi çiftliğimizi oluşturabiliyor, bu çiftliği istediğimiz gibi şekillendirebiliyor ve dilediğimiz gibi bu çiftliği genişletebiliyoruz. Oyun içerisinde detaylı çiftçilik simülasyon unsurları bizlere aktarılmaya bekliyor.
Bu çiftçilik simülasyon oyunu içerisine bir karakteri kontrol ediyor ve bu karakterle beraber etrafı araştırmaya koyuluyor, etraftan çeşitli kaynaklar toplayabilir ve karşımıza çıkan ağaçları ve dalları kesebiliyoruz. Oyun içerisinde yine etrafı keşfederek çeşitli canlılar keşfedebiliyor, bu keşifle beraber yeni detayların kilidini de açabiliyoruz. Hem doğa ile iç içe hem de rahatlatıcı bir deneyimin yer aldığı bu yapım içerisinde farklı farklı işleri de oyun içerisinde elde edebiliyor ve yapabiliyoruz. Oyunda sadece çiftliğimizle ilgilenmiyor bunun yanı sıra balıkçılık yapabiliyor, farklı bölgeleri doğru geçiş yapabiliyor ve oradaki karakterlerle etkileşime geçebiliyoruz. Bu dünyada yer alan karakterlerden çeşitli araçlar ve gereçler alabiliyor, alışverişler yapabiliyor ve daha fazlasını bu oyun içerisinde gerçekleştirebiliyoruz.
Hem vahşi doğaya ilerleyebildiğimiz ve bu doğayı keşfedebildiğimiz hem de çeşitli maceralara atıldığımız bu yapım içerisinde bir çiftlik merkezi kurmayı hedefliyoruz. Oyun içerisinde bu çiftliği istediğimiz gibi genişletebiliyor ve dilediğimiz gibi dekore edebiliyoruz. Oyunda sıfırdan başlayarak yeni bir çiftliğin büyümesini sağlayabiliyoruz. Oyun içerisinde yine çiftliğimizin etrafına çitler yapabiliyor, tabii ki bu çitleri yapmak için de çevredeki ağaçları kesebiliyor ve kesin işlemini yapmak için elimize baltayı almamız ve karakteri kontrol etmemiz gerekiyor. Her bir işi oyun içerisinde tek tek biz yapıyoruz ve dolayısıyla oyun içerisinde uzunca vakitler geçirebilecek bir yapı bizlere aktarılıyor.
Oyunda elbette diğer taraftan farklı karakterler de yer alıyor ve bu karakterlerle etkileşime geçerek onların çeşitli görevlerini yapabiliyor ve isteklerini yerine getirebiliyoruz. Her bir karakterle aramızda çeşitli bağlar bulunuyor ve kurduğumuz sıkı bağlarla beraber o derece iyi ödüllerin ve içeriklerin sahibi olabiliyoruz. Her bir karakterle etkileşime geçebiliyor ve onlarla konuşabiliyoruz. Dolayısıyla oyun içerisinde farklı farklı karakterler yer alıyor ve onlarla beraber konuşarak da çeşitli içeriklerin kilidini açabiliyoruz.
Oyun içerisinde bir çiftlik inşa etmenin yanı sıra çiftlik evi de kurmanın hayalini yaşıyor olacağız. Bir yandan çiftliğimizi genişletirken tabii ki bir yandan da kalacak yer ayarlamamız gerekiyor. Dolayısıyla oyun içerisinde bir çiftlik evimiz de bulunuyor, bu çiftlik evini geliştirmek, çiftlik evine onarmak ve daha fazlasını yapmak için oyun içerisinde çeşitli kaynaklar toplanmamız lazım. Tüm bunları yapmak için de hem etrafı keşfetmek hem elimize doğru araç ve gereçleri almak hem de çevreyle etkileşime geçmek şart. Dolayısıyla oyun içerisinde tüm unsurları yerine getirmek için çeşitli görevleri yapmak, vahşi doğaya atılmak ve her türlü kaynağı toplamamız lazım. Topladığımız bu kaynaklarla beraber kendi Ççftlik evimizi ve çiftliğimizi kurabiliyor, bu sayede burayı bir merkez haline getirebiliyoruz.
Bu çiftçilik simülasyonu içerisinde bizlere açık bir dünya sunuluyor. Bu açık dünya içerisinde istediğimiz bölgelere ve yerlere doğru ilerleyebiliyor ve bu bölgeleri ve yerleri keşfedebiliyoruz. Oyunda yine her bölgenin kendine ait yapısı ve teması bulunuyor. Dolayısıyla açık bu dünyada farklı farklı bölgeler ve ilgi çekici kısımlar bizlere aktarılıyor. Oyunda hem kendi çiftliğimizi genişletmek hem de burayı bir merkez haline getirmek için bu açık dünyayı keşfedebiliyor, etraftan yeni kaynakların kilidini açabiliyor ve bu kaynakları toplayabiliyor ve kendi merkezimize doğru götürebiliyoruz.
Oyunda kendi çiftliğimizi oluştururken elbette diğer canlıların da etrafta gezindiğini görebiliyoruz. Dolayısıyla oyun içerisinde yaşayan bir dünya bizlere aktarılıyor. O yüzden bir yandan ekinlerimizi ve hasatlarımızı korurken diğer yandan ise kendimize çeşitli hayvanlar alabiliyor ve büyük bir çiftliğin kapısını aralayabiliyoruz. Oyunda ineğinden köpeğine birçok hayvan türü bulunuyor. Bunları bir araya getirerek canlı bir merkez kurabiliyoruz. Oyunda tabii ki bu hayvanlarla tek tek ilgilenebiliyor ve bu hayvanlarla beraber de farklı bölgelere doğru geçiş yapabiliyoruz. Oyun içerisinde yukarıda da bahsettiğim gibi köpeklerden ineklere koyunlardan atlara kadar birçok hayvan yer alıyor.
Everdream Valley içerisinde yer alan birçok hayvanı binek olarak kullanabiliyor, onların üzerlerine binebiliyor ve farklı bölgelere doğru gitmek için seyahat aracı olarak kullanabiliyoruz. Dolayısıyla oyunda bu tarz mekanikler de yer alıyor ve gayet güzel bir ekleme olarak karşımıza çıkıyor. Oyunda açık dünyayı keşfetmek için elbette koşmak yetmiyor, bu tarz binek hayvanlarını kullanmak bizlere daha hızlı bir seyahatin deneyimini aktarıyor. Dolayısıyla bu binek hayvanları kullanarak etrafı gezebiliyor, yeni bölgeleri keşfedebiliyor ve ilgi çekici alanları görebiliyoruz.
Oyun içerisinde yukarıda da bahsettiğim gibi birçok hayvan yer alıyor ve her hayvanın aslında kendine ait özelliği bulunuyor. Bunun yanı sıra bu hayvanların çiftliğe olan etkisi de değişkenlik gösterebiliyor. Her bir hayvanın kuracağımız ve kurduğumuz çiftliğe etkisinin farklı şekillerde olduğunu görebiliyor, bu hayvanları da kendi çiftliğimizde tutmayı isteyebiliyoruz. Dolayısıyla oyun içerisinde bu tarz detaylı kısımlar da yer alıyor diyebilirim. Örneğin o oyun içerisinde farklı farklı köpekler arasından seçim yaparak bu köpekleri çiftliğimize dahil edebilir, bu köpeklerin kendi hayvanlarımızı korumasına müsaade edebilir ve bu hayvanlar ile beraber kendimize korunaklı bir alan oluşturabiliriz.
Oyunda geliştirici ekibin belirttiğine göre 13 farklı köpek türü bulunuyor. Bu köpek türlerinin arasından istediğimizi seçebiliyor ve dilediğimizi de tabii ki çiftliğimize dahil edebiliyoruz. Yine bu hayvanları farklı alanlarda kullanabiliyor ve bu hayvanların iz sürme yeteneğini, hazine ortaya çıkarma becerisini ve daha fazlasını kullanabiliyoruz. Dolayısıyla oyun içerisinde yer alan hayvanların kendine özgü becerileri ve yetenekleri kullanıyor. Bu yeteneklerden yararlanmak için de tabii ki onları elde edebiliyor ve kendi çiftliğimizde besleyebiliyoruz. Onlarla ne kadar çok ilgilenirsek o kadar çok bizlere yararı olabiliyor.
Arkamıza yaslanarak oynayabileceğimiz ve rahatlatıcı bir deneyimin bizlere aktarılacağı bu çiftçilik simülasyonu içerisinde güzel bir deneyim bizleri bekliyor olacak. Oyun içerisinde bir karakteri kontrol edecek ve bu karakterle beraber kendi çiftliğimizi yani merkezimizi kurmaya çalışacağız. Oyun 30 Mayıs tarihinde biz oyun severlerin karşısına çıkmaya hazırlanıyor.
Oyunun şu anda Steam sayfası açık durumda ve dilerseniz Steam sayfası üzerinden istek listenize ekleyebilir ve çıkış yaptığı gün mail adresimize bir bildirim alabilirsiniz. Öte yandan oyun yine Steam sayfası üzerinde ön siparişlere açık durumda. Şu anda yüzde 20 indirimle beraber satışta. Dolayısıyla oyunu şu an için 188,00 TL’den satın alabilirsiniz.
Dry Cactus tarafından geliştirilen ve aynı ekip tarafından yayınlanacak olan bulmaca, simülasyon, macera oyunu Poly Bridge 3, 30 Mayıs tarihinde biz oyun severlerin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Fizik tabanlı bu bulmaca simülasyon oyunu aslında bir seri olarak karşımıza çıkıyor. Serinin üçüncü oyunu şimdi biz oyun severlerin karşısına çıkmaya hazırlanıyor ve bu yeni oyunla beraber daha farklı bulmaca türlerinin, daha farklı bölgelerin ve daha fazla içeriğin bizlere aktarılmasını bekliyoruz. Oyun içerisinde fizik tabanlı bir bulmaca sistemi yer alıyor ve bu bulmaca sistemi ile beraber araçları bir yerden bir yere doğru geçirmeye çalışıyoruz. Yani oyun içerisinde sürekli olarak kendimizi çeşitli köprüler ve yapılar kurarken bulabiliyor ve bu yapıları da sağlam bir zemine oturmamız gerekiyor. Oyunun temel amacı zaten bundan ibaret.
Oyunda tabii ki fizik tabanlı bir yapının olması nedeniyle sürekli olarak kendimizi sağlam yapılar yapmaya şartlayacağız. Dolayısıyla oyunda köprü yaparken ve köprünün dinamiklerini çözmeye çalışırken her bir detayı aslında es geçmememiz gerekecek. Oyunda bir aracı farklı bir bölgeye doğru geçirmek için çok ince detaylar arasında boğulabilecek ve bu ince detayları aşmak için de oyunda sürekli olarak denemeler yapabileceğiz. Tabii ki oyunda bir köprü inşa ettikten sonra onu deneyebilecek, test edebilecek ve köprünün sağlamlığından emin olduğumuz zaman da tabii ki bölümü geçmek için play tuşuna basabileceğiz.
Oyunda farklı farklı bölgeler ve bölümler bulunacak. Bu bölgelere ve bölümlere geçiş yaparak yeni köprüler yapmaya çalışacak ve elimizdeki sınırlı kaynaklarla beraber bu köprüyü aslında tamamlamaya başlayacağız. Oyunda tabii ki sınırsız kaynak ne yazık ki bulunmayacak. Dolayısıyla elimizdeki kaynaklarla beraber doğru bir şekilde doğru kısımlarda kullanmaya başlayacak ve köprüyü inşa etmeye koyulacağız. Oyunda farklı farklı bölümler bulunacak ve her bölümün aslında kendine özgü zorlukları ve yapısı bulunacak. Örneğin bir bölge iki katlı bir köprüyü inşa etmemizi gerektirecek diğer bölge ise sadece düz bir köprüyü inşa etmemizi isteyecek. Dolayısıyla her bölüm ve bölgenin kendine ait gereklilikleri ve zorlukları yer alacak.
Fizik tabanlı bu bulmaca oyunu içerisinde açılıp kapanabilen köprüler, yukarılara doğru yükselebilen ve istediğimiz şekle bürünebilen köprüler ve daha farklı içerikler yer alacak. Oyunda yine asma köprüler bunun yanı sıra çok katlı köprüler ve düz köprüler olmak üzere farklı farklı köprü türleri de bizlere aktarılacak. Oyunda dilediğimiz gibi bu köprüleri kullanabilecek ve her bölümde aslında bu köprüleri kullanarak doğru bir şekilde doğru mimari ile beraber bunları inşa etmeye koyulacağız. Oyunda tabii ki her bir detayla ayrı ayrı ilgilenebilecek, bu detayları test edebilecek ve doğru bir şey yaptığımızdan emin olduktan sonra bir sonraki bölüme geçiş yapmaya hak kazanabileceğiz.
Oyun içerisinde geliştirici ekibin belirttiğine göre yüzden fazla farklı bölüm bulunacak. Bu bölümlerin her birinin kendine ait yapısı ve içerikleri yer alacak. Bu bölümleri geçtikçe zorluğun seviyesi daha da artış gösterecek ve oyunda şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki kolaydan zora doğru bir oyun içeriği bizleri bekliyor olacak. Dolayısıyla oyunda ilk başlarda kolay bir şekilde köprüleri inşa edebilecek ve yeni bölümlere doğru geçiş yapabileceğiz. Tabii ki bu durum alışma evresi olarak karşımıza çıkacak daha sonraki süreçte ise oyunun ortalarında ve ilerleyen kısımlarında ise biraz daha kafa yormaya başlayacak ve artık daha farklı köprü türleri ile beraber karşılaşacak, bunun yanı sıra bu kısımlarda biraz daha zorlu bir deneyim bizlere aktarılacak.
Oyunda yine açık bir dünya senaryosu bizlere aktarılacak. Dolayısıyla açık dünya içeriğini istediğimiz gibi keşfedebilecek, burada çeşitli köprüler kurabilecek ve her bir köprü türünü buralarda deneyimleyebileceğiz. Oyunda yine farklı farklı araç türleri bulunacak ve bu araç türlerinin her birini kendine ait yapısı ve ağırlığı bulunacak. Eğer zayıf bir köprü inşa edersek karşımıza çıkan araç da ağırsa bu araç köprüyü yıkabilecek ve aracın aşağı düştüğünü görebileceğiz. Böylece köprü inşa etmede başarısız olacağız. Haliyle böyle olunca biz de sağlam köpürürler inşa etmek durumunda kalacak ve ona göre de çeşitli hamleleri yapmaya koyulacağız.
Serinin diğer oyunlarından daha fazla içeriği ve detayı bizlere aktarmayı planlayan bu bulmaca simülasyon oyunu içerisinde tabii ki farklı farklı modlar da yer alacak. Bu modlar içerisinde normal senaryo modu bulunuyor. Senaryo modu çerisinde yukarıda da bahsettiğim gibi kolaydan zora doğru bölümleri geçebiliyor ve yeni bölümlere doğru adım atmak için çeşitli köprüler inşa edebiliyoruz. Köprü çeşitliliği de oyunun ortalarına doğru artış gösteriyor ve her bölümde aslında yapmamız gerekenler bizlere kısa da olsa anlatılıyor. Senaryo modu bu şekilde ilerliyor ve bölümleri geçerek de bu senaryoyu tamamlamaya başlıyoruz.
Diğer yandan oyunun Sandbox modu yer alıyor. Bu mod içerisinde hiçbir kısıtlama yer almıyor ve oyundaki tüm içeriği ve kaynakları bu mod içerisinde tüketebiliyoruz. Dolayısıyla oyunda sınırsız bir şekilde köprüler inşa edebiliyor, köprülerin her bir çeşidine bu bölgeye doğru aktarabiliyor, kurabiliyor ve daha fazlasını bu mod içerisinde deneyimleyebiliyoruz. Yani oyunda bizlere sunulması gereken ne varsa bu mod içerisinde deneyimleyebiliyor ve tüm oyun içeriğini burada tüketebiliyoruz.
Oyunda öte yandan seviye tasarlama araçları yer alıyor. Bu seviye tasarlama aracı ile beraber kendi bölümümüzü ve tasarımımızı yapabiliyor ve bunları diğer oyunculara yani topluluğa doğru sunabiliyoruz. Aklımızdaki tasarımı oyuna uyarlayabildiğimiz bu araçlarla beraber istediğimiz şekilde köprüler inşa etmek durumunda kalabiliyor ve çeşitli araçları da bu bölüme doğru dahil edebiliyoruz. Dolayısıyla istediğimiz şekilde bir bölümü inşa edebiliyor, nasıl bir zorlukta olmasını istiyorsak ona göre bu kısımları ayarlayabiliyor ve istediğimiz detayı kendi bölümümüze adapte edebiliyoruz. Bu araçla beraber kendi fikirlerimizi oyuna dahil edebiliyoruz.
Diğer oyunculara meydan okuyabileceğimiz bu yapının içerisinde elbette modlama desteği de yer alıyor. Atölyede bulunan topluluklar tarafından oluşturulan içerikleri de bu oyun içerisinde deneyimleyebiliyor ve istediğimiz şekilde bu oyundan verim alabiliyoruz. Dolayısıyla oyun içerisinde bizlere aktarılacak olan çeşitli skor tabloları bulunuyor ve en çok skoru elde eden tablolarda üst sıralara yerleşebiliyor. Oyunda böyle bir yapı olduğundan dolayı toplulukla beraber aslında bir yarış içerisinde kendimizi bulabiliyor ve bu yarıştan da galiba ayrılmak için en iyi köprüyü bizim inşa etmemiz gerekiyor.
Serinin yeni oyunuyla beraber daha fazla içeriğin bizlere sunulması planlanan bu yapım içerisinde detaylı ve fizik tabanlı bir bulmaca deneyimi bizlere aktarılmak isteniyor. Siz de bu tarz bulmaca oyunlardan hoşlanıyorsanız ve boş vakitlerinizi kafayı yorarak geçirmek istiyorsanız bu oyuna bir göz atabilir ve bir şans verebilirsiniz. Zaten serinin diğer oyunlarını oynadıysanız bu oyunun nasıl bir yapıya sahip olduğunu bilirsiniz ve yeni içerikleri de bu oyunda deneyimleme fırsatı elde edebilirsiniz.
Dracma Studios tarafından geliştirilen ve aynı ekip tarafından yayınlanacak olan platform, aksiyon, macera oyunu Candle Knight, 31 Mayıs tarihinde geliyor. Yandan görünümlü bu aksiyon platform oyunu içerisinde farklı farklı bölgelere doğru adım atabilecek, bu bölgeleri keşfedebilecek ve bu bölgelerde karşımıza çıkan düşmanları kendi becerilerimiz ve yeteneklerimizle alt edebileceğiz. Oyun içerisinde farklı farklı düşman türleri ve farklı bölgeler bulunacak. Her bölgenin kendine ait düşmanları, yapısı ve teması bizlere aktarılacak. Dolayısıyla oyun içerisinde geniş bir macera bizleri bekliyor olacak.
Oyunda tabii ki adından da anlaşılacağı gibi ışıkların hiç sönmemesi gerektiği bir ortamda yer alacağız. Oyunda bir mum şövalyesi olarak bulunacak ve bu şövalye ile beraber ışığın altında ilerlemeye koyulacağız. Oyunda yine farklı dinamikler ve mekanikler yer alacak. Bu mekaniklerle beraber oyunda aksiyona dalış gerçekleştirebileceğiz, düşmanları sersemletebileceğiz ve düşmanları arkadan gafil avlayabileceğiz
Oyun içerisinde elbette bir şövalyeyi kontrol edebilecek, bu şövalye ile beraber sağı solu keşfedebilecek ve karşımıza çıkan düşmanları alt edebileceğiz. Oyunda adından anlaşılacağı gibi bir mum şövalyesi olarak yer alacak, mum şövalyesi ile beraber adım attığımız bu yapıda alevleri kendi lehimize kullanabilecek ve karşımıza çıkan düşmanları kendi karanlıklarında boğabileceğiz. Oyun içerisinde sürekli olarak kendimizi ışığın altında tutmamız gerekecek, eğer karanlıklara doğru ilerlersek bu bizim için kötü bir son demek olacak. Dolayısıyla oyun içerisinde sürekli olarak kendimizi ışığın altında bulabilecek ve sürekli olarak alevler arasında yer edinebileceğiz.
Candle Knight içerisinde geniş ve büyük bir kale bulunacak. Bu kaleyi istediğimiz gibi keşfedebilecek, her bir sur üzerine çıkabilecek ve bu kale içerisinde yer alan odalara geçiş yapabileceğiz. Oyunda farklı farklı ve çeşitli düşman türleri karşımıza çıkacak, bu düşmanları alt etmek için de aksiyona geçiş yapabileceğiz. Oyun içerisinde yandan görünümlü ve ara sıra da izometrik bir kamera bakış açısı bizlere aktarılacak. Bu kamera bakış açıları bulunduğumuz ortama ve bölgeye göre değişkenlik gösterecek. Dolayısıyla kamera geçişleri oyun içerisinde güzel bir şekilde karşımıza çıkacak diyebiliriz.
Zorlu platform unsurlarının da yer aldığı bu yapım içerisinde elbette aksiyon sistemi de ön plana çıkacak. Oyunda bir yandan zorlu platform unsurlarını ve tuzakları aşmaya çalışırken diğer yandan ise çeşitli bulmacaları çözmeye çalışacağız. Oyunda tabii ki bu tarz oyun içi içerikler bizlere aktarılacak ve oyunda bu içerikleri çözümlemeye ve deneyimlemeye başlayacağız. Oyunda yine bir yandan çeşitli tuzakları aşmaya çalışırken diğer yandan ise bu ortamların bizlere sunduğu bulmacayı aşmaya başlayacağız.
Farklı farklı oyun mekaniklerinin yer aldığı bu oyunda elbette ilk başta temel mekaniklerle beraber ilerleyecek ve oyunun ilerleyen kısımlarında ise yeni mekanikler ve dinamikler bizlere sunulacak. Oyun içerisinde farklı platform zorlukları bizleri bekliyor olacak ve platform zorlukları ilerleyen kısımları daha da zorlu bir şekilde karşımıza çıkacak. Dolayısıyla oyun içerisinde kolaydan zora doğru bir zorluk isteminin yer aldığını söyleyebiliriz. Oyunda diğer taraftan bu zorlu platform unsurlarını aşmaya çalışırken diğer yandan ise bizlere sunulan bulmacaları çözebileceğiz, bu bulmacalar da yine yukarıda bahsettiğim gibi kolaydan zora doğru bir seviyeyi bünyesinde barındıracak ve bizlere aktarılacak. Bu platform zorluklarının ve bulmacaların temel öğrendikten sonra elbette ilerleyen kısımları da kolayca çözebileceğiz ve aşabileceğiz.
Ateşin temel olduğu bu yapım içerisinde karanlığa doğru geçiş yapabilecek ve karanlıkla beraber mücadele etmeye koyulacağız. Oyun içerisinde kendimizi sürekli olarak ışığın altında bulmaya çalışacak ve eğer karanlıklara doğru ilerlersek bu bizim sonumuzun geldiği anlamını taşıyacak. Oyunda yalnızca düşmanlarla savaşmayacak bir yandan da karanlıkla beraber mücadele etmeye koyulacağız. Dolayısıyla yanımızda sürekli olarak bir alev kırıntısı taşıyabilecek, meşalelerin altında mücadele edebilecek ve daha fazlasını bu oyun içerisinde gerçekleştirebileceğiz.
Oyunda keşfedebileceğimiz farklı alanlar ve yetenekler bulunacak. Her bir bölgeye adım atarak bu bölgenin keşfini tamamlayabileceğiz. Bölgeleri keşfettikçe ve yeni bölgelere adım attıkça farklı zorluklarla beraber karşılaşabilecek ve burada çeşitli bulmacaların bizlere sunulduğunu görebileceğiz. Oyun içerisinde farklı farklı dinamiklerle beraber bizlere farklı zorlukta çeşitli bulmacalar aktarılacak. Bu bulmacalar elbette farklı oyun dinamiklerini bünyesinde barındıracak. Örneğin bir yerde bir tablo içerisinde kameranın sağa sola doğru hareket ettiğini görebilecek, tüm platformların yer değiştiğini deneyimleyebilecek ve bu platform zorluğunu ve bulmacayı aşmaya çalışacağız. Oyunda çok farklı içeriklerle beraber bizlere bulmacalar ve platform zorluklarının sunulacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Oyunda yine yukarıda da bahsettiğim gibi karakterimizin çeşitli yetenekleri bulunacak. Bu yeteneklerin kilidini açmak için elbette oyun içerisinde birazcık ilerlememiz gerekecek. Oyunda farklı düşmanlarla yüzleşebilecek ve bu düşmanları alt ettikçe ve yeni bölgeleri ilerledikçe yeni yeteneklerin kilidini açmaya başlayacağız. Oyunda yeni yeteneklerle beraber içimizdeki alevi daha da harlayabilecek ve böylece bir mum savaşçısı olarak kendimizi daha da güçlü hissedebileceğiz. Alevlerin asla sönmemesi gerektiği bir dünyada yer aldığımız yapımda alt edilmesi gereken farklı farklı düşmanlar ve zorluklar yer alacak. Onları aşmak için de tabii ki oyun içerisinde vakit geçirmemiz gerekecek.
Oyunda yukarıda da bahsettiğim gibi her bölgenin kendine ait düşmanları yer alacak. Bu düşmanlar arasında uçan ruhlar, farklı görünümlere sahip yaratıklar ve daha fazlası bizlere aktarılacak. Bu düşmanları alt etmek için elbette farklı farklı aksiyon eylemleri gerçekleştirmemiz gerekecek. Dolayısıyla onları alt etmenin yolları her biri için farklılık gösterecek. Öncelikle bir düşmanın nasıl hareket ettiğini, hangi özelliklere sahip olduğunu ve nasıl bir saldırı pozisyonunun bulunduğunu öğrenmemiz gerekecek. Ardından bu pozisyonlara göre kendi stratejimizi ve planımızı oluşturmaya başlayacağız. Dolayısıyla oyun içerisinde çeşitli taktikler de yapabileceğiz.
Candle Knight’da elbette sadece tek bir silah üzerinde ustalaşmayacak farklı farklı silah türleri de oyun içerisinde yer alacak ve bunları düşmanlara karşı kullanabileceğiz. Tabii ki her bir silah üzerinde ustalaşmak için oyunda birazcık vakit geçirmemiz gerekecek ve reflekslerimizi sürekli olarak diri tutmamız lazım. Oyunda kendimizi sürekli olarak bir şeylerle savaşırken bulabilecek ve bu mücadele hissiyatını oyunda hissedebileceğiz.
31 Mayıs tarihinde çıkış yapacak olan bir platform aksiyon macera oyununun şu anda Steam sayfası açık durumda ve dilerseniz Steam sayfası üzerinden istek listenize ekleyebilir ve çıkış yaptığı gün bir bildirim alabilirsiniz. Bu tarz oyunlardan hoşlanıyorsanız ve karanlık bir atmosferi deneyimlemek istiyorsanız bu oyuna bir şans verebilir ve bir göz atabilirsiniz.
Aksiyon platform türünü bizlere yansıtan bu oyunda birçok unsurun harmanlandığını görebilecek ve daha çok bulmaca unsurlarının bizlere sunulduğunu deneyimleyebileceksiniz. Sürekli olarak kendinizi bir şeylerle mücadele ediyorken bulmak ve bulmacaları çözmek için bu bağımsız yapıma geçiş yapabilirsiniz.
– Space Mechanic Simulator (31 Mayıs: uzay, simülasyon, inşa etme)
Atomic Jelly, Tomas Jelonek Studio tarafından geliştirilen ve Atomic Jelly, PlayWay S.A. tarafından yayınlanacak olan uzay, simülasyon, inşa etme oyunu Space Mechanic Simulator, 31 Mayıs tarihinde oyuncuların karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Uzay temalı bu tamir etme simülasyon oyunu içerisinde kendimizi dünyanın dışarısında bulabilecek, uzay atmosferini deneyimleyebilecek ve o uzay hissiyatını bu oyunda görebileceğiz. Oyun içerisinde farklı farklı atmosferler ve yapılar bizleri bekliyor olacak. Bu yapı ile beraber hem çeşitli manzaralara göz atabilecek hem de bizlere verilen görevleri yerine getirmeye başlayacağız.
Uzay istasyonları arasında gidip gelebileceğimiz ve çeşitli araçları ve mekanikleri tamir edebileceğimiz bu yapım içerisinde elbette bir mühendis olarak bulunacağız. Bu kapsamda çeşitli parçaları değiştirebilecek, birçok parçayı onarabilecek ve farklı parçalarla beraber bu tamirat işlerini ve mühendislik işlerini yapabileceğiz. Oyun içerisinde yine gök cisimleri ve uzay atmosferi bizlere sunulacak ve bu doğrultuda kendimizi uzayın derinliklerinde bulabileceğiz. Dolayısıyla oyun içerisinde bizlere tam bir uzay atmosferi aktarılacak ve bu uzaya atmosferiyle beraber kendi mühendislik işlerimizi yapmaya koyulacağız.
Oyun içerisinde birinci şahıs bir kamera bakış açısı yer alacak ve bu kamera bakış açısı ile beraber oyunda ilerleyebilecek ve çeşitli görevleri yapabileceğiz. Kendimizi gerçek bir astronot gibi hissedebileceğimiz bu oyun içerisinde bir mühendislik rolünü üstlenebilecek ve bu karakteri hissedebileceğiz. Oyun içerisinde yine farklı araçları kullanabilecek, bu araçların içerisine geçiş yapabilecek ve onları uzaktan kontrol edebileceğiz .Çeşitli araçlarla beraber ilerleyebileceğimiz ve çeşitli parçaları tamir edebileceğimiz gibi yapım içerisinde hem gezicimizle beraber yola koyulacak ve diğer yandan ise uzay atmosferini sonuna kadar hissedebileceğiz.
Oyunun adından da anlaşılacağı gibi bizim temel amacımız burada bir mühendisiolarak bulunmak. Bir mühendis olarak atılabileceğimiz bu simülasyon oyunu içerisinde etraftan çeşitli parçalar bulabilecek, bu parçaları toplayabilecek ve parçaları doğru yerine yerleştirmeye çalışacağız. Oyunda yine çeşitli görevler bizlere sunulacak ve her görev esnasında aslında bir parçayı bulmaya çalışacağız. Oyunda bu parçaları buldukça yeni bölgelere doğru adım atabilecek ve bu parçaları doğru yerlere takarak da çeşitli tamir işlerini halledebileceğiz. bir yandan bazı parçaları tamir edebileceğimiz ve diğer yandan zorlu görevlere adım atabileceğimiz bu simülasyon oyunu içerisinde sürekli olarak kendimizi bir yere doğru giderken bulabilecek ve etrafı bu kapsamda keşfedebileceğiz.
Uzay atmosferinin bizlere aktarıldığı bu yapım içerisinde bir de kendimize ait gezici aracımız bulunacak. Bu aracımızı kontrol edebilecek ve farklı bölgelere doğru hızlı bir şekilde ilerlemek için kullanabileceğiz. Bu araçla beraber elbette daha hızlı bir şekilde ilerleyebilecek ve uzayın derinliklerine doğru geçiş yapabileceğiz. Oyunda diğer yandan çeşitli manzaralara göz atabilecek ve bu manzaraları deneyimleyebileceğiz. Oyunda tabii ki gündüz ve gece geçişleri bulunacak. Oyunu hem karanlık atmosferde hem de ışıkla beraber deneyimleyebilecek ve çeşitli görevleri yerine getirmeye çalışacağız.
Oyun içerisinde farklı farklı görevler bizlere sunulacak. Bu görevlerle beraber uzay gemisinin, uydunun veya gezici aracın parçalarını onarmakla mükellef olacağız. Oyun içerisinde sürekli olarak hasarlı parçalar bulunacak ve bu hasarlı parçaları aramak tamamen bizim işimiz olacak. Zaten bir mühendis olarak burada yer alacağız ve sürekli olarak tamir işleriyle beraber bu görevleri yerine getirmeye çalışacağız. Oyunda arızalanan bu parçaları onarabilecek, parçaları değiştirebilecek ve etraftan bulduğumuz parçaları bozuk parçalarla beraber değiş tokuş yapabileceğiz. Dolayısıyla oyun içerisinde çok detaylı tamir unsurları bizleri bekliyor olacak.
Space Mechanic Simulator içerisinde sürekli olarak bir şeyleri tamir edecek ve tamiratları doğru bir şekilde yapmamız gerekecek. Yine oyunda detaylı bir tamir simülasyon mekaniği bizlere aktarılacak. Bu mekanikler arasında kabloları sıyırmak, kabloları teker teker ayırmak, farklı parçaları sökmek, vidaları gevşetmek veya sıkmak ve daha fazlası yer alacak. Dolayısıyla oyun içerisinde bizlere detaylı ve ilgi çekici bir tamir mekaniği aktarılacak diyebiliriz.
Oyunda yine çeşitli parçaları bizlere sunulan mağaza sistemiyle beraber alabilecek ve o parçaları eskisi ile beraber değiştirebileceğiz. Yeni parçaları elde etmek oldukça önem arz edecek. Dolayısıyla bozuk parçaları ve artık işlevini yitirmiş parçaları bu sayede değiştirebilecek ve görevimizi yerine getirmeye çalışacağız. Oyunda farklı farklı parçalarla beraber etkileşime geçebilecek ve oyunda çok detaylı bir tamir mekanik sistemi yer alacak. Dolayısıyla oyun içerisinde biraz ustalaşmak gerekecek. Ustalaşmak için de oyunda birazcık vakit geçirmek, oyunun temellerini öğrenmek ve oyunda bir miktar ilerlemek lazım.
Oyunda her bir parçaya farklı şekillerde dokunabilecek, kabloları ayırabilecek ve kabloları bir yerden başka bir yere doğru takabileceğiz. Oyunda yine vidaları sökebilecek, bu vidaları değiştirebilecek ve paslanmış ve işlevini yitirmiş parçaları değiştirebileceğiz. Oyunda bir yandan bizlere sunan çeşitli görevleri yaparken diğer yandan ise etrafı keşfedebilecek, bizlere sunulan manzaralara göz atabilecek ve karanlık bir atmosfere doğru geçiş yapabileceğiz. Oyunda farklı istasyonlar bulunacak ve bu istasyonlar arasında dolanabileceğiz. Dolayısıyla oyun içerisinde farklı istasyonlar yer alacak ve bu istasyonların her biri içerisinde kendine ait görevler bulunacak. Bu görevleri yerine getirmek de tamamen bizim işimiz olacak.
Bir mühendis olarak atıldığımız bu simülasyon oyunu içerisinde üç farklı uzay istasyonu yer alacak. Bu uzay istasyonlarının her birinin kendine ait yapısı ve gereklilikleri bulunacak. Dolayısıyla bu uzay istasyonlarına gidip gelebilecek ve buradaki görevleri yerine getirebileceğiz. Oyun içerisinde diğer taraftan çeşitli gezici görevleri bulunacak. Bu gezici görevlerle farklı parçaları bulmaya çalışacak ve aracımızla beraber bu parçalara doğru yol almaya başlayacağız. Hem mars yüzeyinin hem dünyanın hem de ay atmosferinin yer aldığı ve bizlere sunduğu bu yapım içerisinde farklı farklı oyun içi dinamikler de bizlere aktarılacak.
Oyunda sürekli olarak kendimizi bir şeyler tamir etmekte bulabilecek ve uzay mağazası içerisinde istediğimiz parçayı alabilecek ve kendi yararımıza olan bu parçaları kullanabileceğiz. Oyunda tabii ki bu parçaları değiştirmek, parçaları onarmak ve eskisini yenisiyle beraber değiş tokuş yapmak oldukça önem arz edecek. Dolayısıyla görevleri yerine getirmek ve bu cihazların doğru bir şekilde çalışmasını sağlamak için elimizden geleni yapmaya çalışacağız.
Bir mühendis olarak yer aldığımız bu simülasyon oyunu 31 Mayıs tarihinde biz oyun severlerin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Oyun detaylı simülasyon tamir mekaniklerini bizlere aktarıyor ve siz de bu tarz oyunlardan hoşlanıyorsanız bu oyuna bir göz atabilir ve bir şans verebilirsiniz. Bu simülasyon oyununun Türkçe dil desteği de mevcut. Dolayısıyla oyunu Türkçe bir şekilde oynayabilir ve kolay ve hızlı bir şekilde oyunu temel mekaniklerini öğrenebilirsiniz. Oyunun şu anda Ayrıca Steam sayfası açık durumda ve dilerseniz Steam sayfası üzerinden istek listenize de ekleyebilirsiniz ve ayrıca çıkış yaptığı gün mail adresinnize bir bildirim alabilirsiniz.