Moody’s, Senegal’in kredi notunu düşürdü
Foreks – Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, Senegal’in kredi notunu düşürdü.
Moody’s’den yapılan açıklamaya göre, Ülkenin zun vadeli ihraççı notlarını ve yabancı para kıdemli teminatsız notları “Ba3″ten “B1″e çekildi.
Moody’s, düşüşün daha önce değerlendirdiğinden önemli ölçüde daha zayıf bir mali ve borç pozisyonundan kaynaklandığını belirtti.
Kredi notunun görünümü yeni bir not indirimi için incelemeye alındı.
Avrupa Adalet Divanı: FIFA transfer kuralları, AB yasalarına aykırı
Foreks – Avrupa Adalet Divanı, eski Fransız oyuncu Lassana Diarra ile ilgili davada verdiği kararda, Avrupa Birliği’nin serbest dolaşım ilkelerine atıfta bulunarak, dünya futbolunun yönetim organı FIFA’nın transfer kurallarının Avrupa Birliği yasalarına aykırı olduğunu söyledi.
Avrupa Birliği Adalet Divanı (CJEU), “Söz konusu kurallar, yeni bir kulüp için çalışarak faaliyetlerini geliştirmek isteyen profesyonel futbolcuların serbest dolaşımını engelleyecek niteliktedir” dedi.
FIFA’nın Oyuncuların Statüsü ve Transferine İlişkin Düzenlemeleri (RSTP), sözleşmesini “haklı bir neden olmaksızın” süresinden önce fesheden bir oyuncunun kulübe tazminat ödemekle yükümlü olduğunu ve oyuncunun yeni bir kulübe katılması durumunda tazminat ödemesinden müşterek ve müteselsilen sorumlu olacağını belirtiyor.
Goldman Sachs, TCMB’den ilk faiz indirimi beklentisini Kasım’dan Ocak’a çeken JPMorgan’a katıldı
Foreks – Goldman Sachs, Eylül ayı TÜFE verilerinin ardından Türkiye için yıl enflasyon tahminini %40’tan %44’e yükseltti.
Goldman Sachs, TCMB’den ilk faiz indirimine yönelik beklentisini de JPMorgan (NYSE:JPM)’a katılarak Kasım ayından Ocak ayına erteledi.
Yayınlanan yatırımcı notunta, “Enflasyonda yavaşlama olmaması ve hane halkının satın alma gücündeki erozyonun devam etmesi, Aralık ayında daha yüksek bir asgari ücret artışı olasılığını ve gelecek yıl için enflasyon üzerindeki yukarı yönlü riskleri artı artırmakta” ifadelerine yer verildi.
Bitcoin’in mucidi Satoshi Nakamoto’nun kimliği açıklanacak: “Büyük gün belli oldu” iddiası
Investing.com – Yeni bir belgeselde, Bitcoin’in takma isimli mucidi Satoshi Nakamoto’nun gerçek kimliğinin ortaya çıkarıldığı iddia edildi. Açıklamanın 9 Ekim Çarşamba günü TSİ 00.00’da yapılması bekleniyor.
Eğer bu bulgular gerçekse dünya finansal piyasalarında ve hatta ABD başkanlık seçimlerinde önemli dalgalanmalar meydana gelebilir
Cullen Hoback’tan çarpıcı çalışma
Daha önce QAnon komplo teorisinin yazarlarını ifşa eden “Q: Into the Storm” dizisiyle tanınan Emmy adaylığı bulunan Cullen Hoback, bu kez Bitcoin’in bilinmeyen yaratıcısının peşine düştü.
Büyük açıklama, önümüzdeki Çarşamba (9 Ekim) TSİ 00.00’da yayımlanacak olan belgeselde yapılacak.
Bitcoin’in finans dünyasındaki etkisi
2009 yılında yaratıldığından bu yana Bitcoin, internet çağının finansal fenomeni haline geldi. Merkeziyetsiz bir defter olan blok zinciri üzerinde var olan sansüre dirençli bu kripto para, geleneksel paranın değersizleştirildiğine inananlar için bir değer deposuna dönüştü.
Ayrıca geleneksel finansal piyasalardan dışlanmış hissedenler için spekülasyon aracı ve yasa dışı ürün ve hizmetlerin, örneğin uyuşturucu, siber dolandırıcılık ve suikast gibi işlemlerin popüler bir ödeme aracı haline geldi.
Satoshi’nin kimliği ortaya çıkarsa ne olur?
Satoshi’nin aslında kim olduğu ortaya çıkarsa, hem Bitcoin kullanımı üzerinden işlenen suçlardaki olası sorumluluğu hem de dünya zenginleri arasındaki konumu tartışmaya açılacak. Kendisine ait olduğu tahmin edilen 1,1 milyon Bitcoin ile Satoshi’nin bugünkü piyasa değerleri ile 66 milyar dolarlık bir serveti kontrol edebileceği, ancak bu kripto anahtarlarına hâlâ erişimi olup olmadığı belirsizliğini koruyor.
Belgeselin yayımlanma tarihi yaklaştıkça, 2009’dan bu yana aktif olmayan bazı yüksek değerli cüzdanların yeniden hareketlendiği bildirildi. Bitcoin Magazine’e göre, son iki haftada yaklaşık 250 BTC (15 milyon dolar) bu cüzdanlardan çekildi. Bu cüzdanların Satoshi Nakamoto ile resmi bir bağlantısı bulunmasa da Bitcoin’in ilk günlerinde oluşturulmuşlardı.
“Bitcoin mucidi” spekülasyonları devam ediyor
Bitcoin’in yaratıcısı olarak düşünülen ilk isimlerden biri Hal Finney idi. Finney, on yıl önce vefat etmiş olmasına rağmen, kripto topluluğundaki itibarı ve Bitcoin’in başlangıcındaki katkıları nedeniyle sık sık Nakamoto ile ilişkilendirildi. Aslında Finney, Bitcoin blok zincirinde ilk P2P işlemi gerçekleştiren kişidir.
İddiaların merkezine oturan bir diğer isim ise Craig Wright oldu. 2016’dan itibaren, kendisinin Bitcoin’in yaratıcısı olduğunu öne süren Avustralyalı bilgisayar bilimcisi Wright, geniş çaplı bir kampanya yürüttü. Ancak bu iddialar, hukuki süreçte kanıtlarla çürütüldü ve İngiltere Yüksek Mahkemesi, Wright’ın gerçekten Satoshi Nakamoto olmadığını hükmetti.
Satoshi Nakamoto olabileceği düşünülen diğer isimler arasında sistem mühendisi Dorian Nakamoto, bilgisayar bilimcisi Nick Szabo ve Hashcash mucidi Adam Back yer alıyor. HBO’nun yakında açıklayacağı ismin bu kişilerden biri olup olmayacağı merakla bekleniyor. Kripto dünyası, cevabını yıllardır aradığı bu sorunun çözülmesini heyecanla bekliyor.
Satoshi Nakamoto’nun gerçek kimliği, modern zamanların en büyük sırlarından biri olmaya devam ediyor.
Eksun Gıda GM Demir: Küresel iklim değişikliği buğday hasadını da etkileyebilir
Foreks – Ülkemizin önde gelen un üreticilerinden olan Eksun Gıda (IS:EKSUN)’nın Genel Müdürü Ahmet Demir, 2024 yılının buğday hasadına dair değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’nin her bölgesinde verimli bir hasat sezonunun tamamlandığını dile getiren Demir, “Ülkemizde 2023 yılında 22 milyon tonluk buğday rekoltesi elde edilmişti. Bu yıl geçtiğimiz yıla göre daha erken başlayan buğday hasadı, Türkiye’nin dört bir yanında en az 4 ay devam etti. Çiftçilerimiz, hasadın ardından Toprak Mahsulleri Ofisi’ne veya lisanslı depolara ürünlerini teslim etmeye devam ediyor. Hasat döneminin ardından 4,5 milyon tonu makarnalık olmak üzere yine 20 milyon tonun üzerinde bir kapasite elde edilmiş olacaktır.” dedi.
“İklim değişikliği üretimi olumsuz etkileyebilir”
Türkiye’nin buğday üretiminde dünyaya olan katkısı yanında, buğdayda kendine yetebilen bir ülke olduğunu belirten Demir, iklim değişikliğinin getireceği sonuçları her zaman göz önüne almanın gerekliliğini vurguladı. “Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), gıda ürünlerinin uluslararası fiyatlardaki aylık değişimin izlendiğini, Tahıl Fiyat Endeksi’nde Ağustos ayında yüzde 0,5 azalış olduğunu kaydetmişti. Özellikle Türkiye ve ABD gibi ana ihracatçı ülkelerin iyi hasat beklentilerinin etkilediği bu endeks önemli bir gösterge olsa da uzun vadede iklim değişikliklerinin etkisini mutlaka göz önünde bulundurmak gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Demir, iklim değişikliği başta gıdaya erişim ve küresel gıda fiyatları olmak üzere birçok parametreyi değiştiriyor. Tarım alanlarındaki zararlı yoğunluğundaki artış, kuraklık ve buna bağlı hasat zamanlarının değişiklik göstermesi gibi faktörler tarım verimliliğinin üzerinde ciddi olumsuz sonuçlar doğuruyor. Küresel iklim değişikliğinin, hasadın sonuçlarını özellikle uzun vadede etkilememesi için doğal dengenin korunması şart. Bu kapsamda verimli bir biyolojik mücadelenin yapılması, iyi tarımın daha da yaygınlaştırılması ve elbette yönlendirici kamu politikaları son derece önem taşıyor.” şeklinde konuştu.
Kamu desteği çiftçiyi rahatlatacak
Kamuda çiftçiyi yeni destekleme modelini de değerlendiren Demir, “1 Eylül itibarıyla tarımsal üretim planlamasının detayları açıklanmaya başladı. Özellikle buğdayın üretileceği havzalarda mevcut mazot ve gübre desteği yanında, temel destek ve planlı üretim desteğinin verileceğinin duyurulması memnuniyet verici.” açıklamalarında bulundu.
Eksun Gıda tahıl arzına katkı sunmaya devam ediyor
Açıklamalarında Eksun Gıda’nın üretim kapasitesini de değerlendiren Ahmet Demir, “500 çalışana istihdam sağlayan, Tekirdağ ve Konya fabrikalarımızda yeni nesil teknolojileri kullanan bir şirket olarak un, glütensiz un ve unlu mamuller olmak üzere farklı tüketici alışkanlıklarını dikkate alarak sosyal fayda anlayışıyla ürünler geliştiriyoruz. Yılın ilk 9 ayında 327 bin tonluk bir kapasiteye ulaşarak hem ülkemizin un ihtiyacının giderilmesi hem de ulusal ihracat ağımıza katkı sunmaya devam ediyoruz. Yıl sonunda biz de 434 bin tonluk kapasiteye erişmeyi hedefliyoruz.” bilgisini verdi.
Almanya’da yeni araç kayıtlarının yüzde 36’sını hibrid araçlar oluşturdu
Foreks – Almanya’da binek araç kayıtları Eylül ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7 azalarak 208 bin 848 adet oldu
Eylül ayında yeni araç kayıtların yüzde 36,1’ini hibrid araçlar oluşturdu. Toplam 75 binr 433 hibrid araç satıldı. Bu Hibrid araçların 14 bin 936’sını plug-in hibridler oluşturdu.
Yeni kayıt yapılan araçların yüzde 16,5’ini, 34 bin 479 adet, elektrikli araçlar oluşturdu.
Benzinli araçların pazar payı yüzde 32,1 ve dizel araçları payı yüzde 14,9 oldu.
ANZ 99 Milyon Avustralya Doları Karşılığında Toplu Davaları Sonuçlandırdı
Avustralya bankacılık devi ANZ, 2020 yılında kendisine karşı açılan iki ayrı toplu davayı çözmek için toplam 99 milyon Avustralya Doları (67,76 milyon ABD Doları) ödemeyi kabul etti. Bugün duyurulan anlaşma, bankanın herhangi bir sorumluluğu kabul etmeksizin, araba kredisi komisyonları ve emeklilik ürünü ücretleriyle ilgili iddiaları ele alacak.
İlk dava, 2011’den Mart 2016’ya kadar ANZ’nin lisansı altında verilen araba kredileriyle ilgili uygulamaları hedef aldı. Davacılar, ANZ’yi banka tarafından akredite edilen araba bayilerine “esnek komisyonlar” ödenmesine izin vermekle suçladı. Bu esnek komisyon düzenlemeleri, bayilerin araba kredilerinin faiz oranlarını ve koşullarını belirlemesine olanak tanıyordu ve komisyonlar faiz oranları ve kredi süreleriyle birlikte artıyordu.
Bu uygulama, tüketiciler için potansiyel olarak adil olmayan sonuçlar doğurabileceği endişesiyle Avustralya menkul kıymetler düzenleyicisi tarafından 1 Kasım 2018’den itibaren yasaklandı. ANZ, bu iddiaları çözmek için 85 milyon Avustralya Doları ayırdı.
İkinci toplu dava, ANZ’nin ve eski yan kuruluşu OnePath’in emeklilik ürünlerinin üyeleri tarafından açıldı. Dava, bu emeklilik fonlarının mütevellisinin, finansal danışmanlara ödenen gereksiz komisyonları karşılamak için aşırı ücretler alarak üyelere karşı görevlerini yerine getirmediğini iddia ediyordu. ANZ, bu iddiaları çözmek için 14 milyon Avustralya Doları ödeyecek.
Bu anlaşmalar mahkeme onayını bekliyor ve ANZ, anlaşma kararının herhangi bir yanlış davranışın kabulü anlamına gelmediğini açıkça belirtti. Duyuru sırasındaki döviz kuru, 1 ABD Dolarının 1,4611 Avustralya Dolarına eşdeğer olduğu şeklinde belirtildi.
Reuters bu makaleye katkıda bulundu.
Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.
Elis, UniFirst’e Vestis görüşmeleri sırasında gayri resmi teklifte bulundu
Bloomberg News’in haberine göre, Fransız iş yeri malzemeleri şirketi Elis SA, ABD merkezli UniFirst Corp’a gayri resmi bir satın alma teklifinde bulundu. Massachusetts merkezli UniFirst, Elis’in daha önce Vestis Corp’a yaptığı yaklaşımı öğrendikten sonra teklifi değerlendirmeye aldı. Elis ve Vestis arasındaki potansiyel anlaşmaya ilişkin görüşmeler halen devam ediyor.
Haber, geçen ay Elis’in Vestis’i satın alma ilgisinin kamuoyuna açıklanmasının ardından ortaya çıktı. Elis ve Vestis, satın alma teklifine ilişkin ilk haberlerin ardından yaklaşık bir ay önce bir işleme olan ilgilerini doğrulamışlardı.
Borç dahil yaklaşık 9,2 milyar € (10,15 milyar $) piyasa değerine sahip olan Elis, iş yeri malzemeleri ve üniforma bakım hizmetleri sağlama konusunda uzmanlaşmıştır. Değerlemede kullanılan döviz kuru 1$ = 0,9060€’dur.
Şu an itibarıyla Elis, UniFirst ve Vestis, mesai saatleri dışında konu hakkında yorum yapmamıştır. Elis’in UniFirst’e olan ilgisi, şirketin Vestis ile seçeneklerini araştırmaya devam ettiği bir dönemde ortaya çıktı. Sektördeki potansiyel konsolidasyon, Elis’in ABD pazarındaki varlığını genişletme stratejisine işaret edebilir.
Reuters bu habere katkıda bulunmuştur.
Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.
JPMorgan, Star Entertainment’da %5,47 Hisse Aldı
JPMorgan Chase & Co (NYSE:JPM), şu anda finansal zorluklar yaşayan Avustralyalı kumarhane operatörü Star Entertainment’da önemli bir %5,47’lik hisse satın aldı. ABD’li bankacılık devinin bu yatırımı, Star Entertainment’ın hisse değerinin son birkaç yılda önemli ölçüde düşmesi ve likidite zorluklarıyla daha da kötüleşmesi sonrasında geldi.
Star Entertainment’ın hisseleri, kara para aklama uygulamalarına yönelik çoklu soruşturmaların ardından 2022’den bu yana düşüş eğiliminde. Şirketin hisseleri 2024’te neredeyse %50 düşerken, 2022 ve 2023’te sırasıyla %52 ve %66 düşüş yaşamıştı. Erken işlem saatlerinde hisseler yaklaşık %2 düşüşle 0,255 Avustralya doları seviyesindeydi.
Yeniden yapılanma çabaları ve düzenleyici giderlerle mücadele eden kumarhane operatörü, geçen hafta açıklanan gecikmeli yıllık sonuçlarında varlık satışını düşünebileceğini açıkladı. Buna ek olarak, Star’ın kurumsal kredi verenleri, şirkete hemen 100 milyon Avustralya doları sağlanacak şekilde 200 milyon Avustralya dolarına kadar yeni bir kredi imkanı sağlamayı kabul etti.
Daha önce, Avustralyalı varlık yöneticisi Perpetual, Star Entertainment’daki hissesini artırarak, sıkıntılı firmaya olan güvenini göstermişti. Ayrıca, Hard Rock Hotels & Casinos’un Star için teklif vermeye ilgi duyduğuna dair doğrulanmamış haberler vardı. Ancak, Florida merkezli şirket herhangi bir satın alma niyeti olmadığını yalanladı.
Star Entertainment’ın geleceği belirsizliğini koruyor, zira bir soruşturma şirketin liderliği ve kültürüyle ilgili önemli sorunlar ortaya çıkardı. Soruşturmanın bulguları, Star’ın Sidney’deki kumarhane lisansını sürdürme uygunluğu konusunda sorulara yol açtı. Star Entertainment, geçen hafta New South Wales düzenleyicisine gönderdiği bir açıklama talebinde bu endişeleri ele aldı.
Haberde kullanılan finansal dönüşüm oranı 1 dolar = 1,4599 Avustralya doları şeklindeydi.
Reuters bu makaleye katkıda bulundu.
Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.
Trump, Seçilirse Benzinli Araçların Yasaklanmasını Engelleyeceğini Vaat Ediyor
Cumhuriyetçi başkan adayı Donald Trump, Kasım ayındaki seçimleri kazanması halinde herhangi bir ABD eyaletinin benzinli araçları yasaklamasını engelleyeceğine söz verdi. Bu açıklama, Trump’ın otomotiv endüstrisinin geleceğine odaklanarak, kritik bir savaş alanı eyaleti olan Michigan’daki seçmenlere hitap etmeyi amaçlamasıyla geliyor.
Michigan’ın Saginaw kentinde düzenlenen bir mitingde Trump, geleneksel otomotiv sektörüne olan bağlılığını vurgulayarak şunları söyledi: “Ben başkan olduğumda, Amerika’da hiçbir eyaletin benzinli otomobilleri veya kamyonları yasaklamasına izin verilmeyecek ve bunu garanti ediyorum – asla. Onları burada üreteceksiniz.”
Trump’ın aldığı bu tutum, elektrikli araçlara (EV) geçişi zorlamada öncü olan Kaliforniya gibi eyaletlerin eylemlerine doğrudan bir karşı hamle olarak görülüyor. Kaliforniya, Mayıs 2023’te Çevre Koruma Ajansı’ndan (EPA) Temiz Hava Yasası kapsamında, 2035 yılına kadar eyalette satılan tüm yeni araçların elektrikli veya plug-in hibrit olmasını zorunlu kılmak için bir feragat talebinde bulunmuştu.
Ayrıca Kaliforniya, Ağustos 2022’de 2035 yılına kadar sadece benzinli araç satışını sonlandırmak için bir plan onaylamış ve 2026’dan itibaren giderek daha sıkı sıfır emisyonlu araç gereksinimleri belirlemişti – bu hamle 11 başka eyalet tarafından da benimsenmişti.
Biden yönetimi, benzinli araçların aşamalı olarak kaldırılması için belirli bir tarih önermese de, EV’lere geçişi hızlandırmak için milyarlarca dolarlık vergi kredisi ve hibe tahsis etmiştir. Başkan Joe Biden, Çin ile rekabeti bu girişim için kilit bir itici güç olarak göstererek, 2030 yılına kadar yeni araçların %50’sinin EV olması hedefini belirlemiştir.
Mart ayında EPA, 2032 yılına kadar araç emisyonlarını 2026 seviyelerine göre %49 azaltmayı hedefleyen federal kuralları sonuçlandırdı. EPA, bu sıkı emisyon sınırlarını karşılamak için 2030-2032 yılları arasında satılan yeni araçların %35 ile %56’sının elektrikli olması gerektiğini öngördü.
Otomobil üreticileri, Kaliforniya’nın 2035 planı konusunda endişelerini dile getirerek, EV gereksinimlerinin Kaliforniya için uygulanabilir olabileceğini, ancak EV satışları daha düşük olan diğer eyaletler için daha az kesin olduğunu belirttiler.
Kaliforniya’nın kuralları, 2037 yılına kadar hafif hizmet araçlarından kaynaklanan smog oluşturan kirliliği %25 oranında azaltmayı amaçlıyor. Bu kurallar, 2026 yılına kadar satılan yeni araçların %35’inin plug-in veya sıfır emisyonlu olmasını, 2030’a kadar %68’e çıkmasını ve 2035’te %100’e ulaşmasını gerektiriyor. Eyalet, bu düzenlemelerin 210 milyar $ maliyeti olacağını ancak 2040 yılına kadar toplam 301 milyar $ fayda sağlayacağını ve otomobil üreticilerinin 2035 yılına kadar %20’ye kadar plug-in araç satmasına izin vereceğini tahmin ediyor.
Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in kampanyası, Trump’ın mitingde yaptığı yorumlara henüz yanıt vermedi.
Reuters bu makaleye katkıda bulunmuştur.
Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.
