PrizmaBetGüncelGirişAdresiHızlıveGüvenilirErişim!

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu: “ABD pazarında geç kaldık”

ABD’nin dünyanın en büyük ekonomisi olarak, Türk iş dünyası için eşsiz fırsatlar sunduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, “ABD’nin ithalatındaki toplam payımız hala binde 5’in altında. Bu, daha yapacak çok işimiz olduğunu gösteriyor.” dedi.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Ankara Ticaret Odası’nın (ATO) 29. Dönem Meclis Üyeleri Ekonomik İstişare Toplantısı için bulunduğu Antalya’da gazetecilere TOBB Ticaret Merkezi projesi ve ABD’ye ihracat konularında açıklamalarda bulundu.

Ticaret merkezleri düşüncesinin temellerinin, 2012’de, Almanya, ABD, Güney Kore gibi dünyanın başarılı ihracatçı ülkelerinden esinlenilerek atıldığını ifade eden Hisarcıklıoğlu, projenin Ticaret Bakanlığının desteğiyle 2021’de uygulamaya konulduğunu dile getirdi.

“Türk iş dünyası için eşsiz fırsatlar sunuyor”

Hisarcıklıoğlu, ilk merkezin, ABD’nin Şikago şehrinde açıldığını belirterek, şunları kaydetti:

“100 ihracatçı firmamız; makine, teknoloji, inşaat malzemeleri, tekstil, otomotiv yedek parça, mobilya ve gıda gibi 17 farklı sektörde faaliyetlerini sürdürüyor. ABD, dünyanın en büyük ekonomisi olarak, Türk iş dünyası için eşsiz fırsatlar sunuyor. ABD pazarında geç kaldık, 3,2 trilyon dolar mal ithal ediyor. Para var mal alıyorlar, mal bunlara satılır. Ülkemizin geleceği açısından büyük bir fırsat. 100 milyar dolar mobilya ithal ediyor. Mobilyada güçlüyüz ama kapasite yetersiz kalıyor. Kapasite artırmak için mobilyacılarımız çalışıyor.”

Kişi başına düşen 86 bin dolarlık geliri, 29 trilyon dolarlık gayri safi yurtiçi hasılasıyla ABD pazarında olanaklar bulunduğuna dikkati çeken Hisarcıklıoğlu, özellikle inşaat malzemeleri sektörünün yıllık 120 milyar dolarlık ithalat hacmiyle öne çıktığını söyledi.

“Toplam payımız hala binde 5’in altında”

Hisarcıklıoğlu, son beş yılda, ABD’ye ihracatın yüzde 46 artarak 14,8 milyar dolara ulaştığını belirterek, “Bu artış oranı kıymetli olmakla birlikte, ABD’nin ithalatındaki toplam payımız hala binde 5’in altında. Bu, daha yapacak çok işimiz olduğunu gösteriyor.” dedi.

Türkiye ve ABD arasındaki dış ticaret hacminin 30 milyar dolar seviyesinde olduğuna işaret eden Hisarcıklıoğlu, belirlenen 100 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefinin ulaşılabilir bir vizyon olduğunu dile getirdi.

“Türkiye için yeni pazar fırsatları doğabilir”

Hisarcıklıoğlu bu hedefe ulaşmak için teknoloji ve hizmet ihracatını artırmayı, sektör odaklı yeni lojistik merkezler kurmayı ve daha fazla Türk firmasını ABD pazarına kazandırmayı planladıklarını vurgulayarak, “ABD; mobilya ve ev eşyaları, gıda ve tarım ürünleri, otomotiv yedek parçaları gibi alanlar da büyük potansiyel taşıyor. Yeni dönemde ABD yönetiminin, küresel ticarette üretim odaklı büyümeye daha fazla ağırlık vereceği bir dönem olacağı öngörülüyor. Bu bağlamda, dinamik üretim kapasitesine sahip Türkiye için yeni işbirlikleri ve pazar fırsatları doğabilir.” diye konuştu.

Suriye’nin yeniden inşası açıklaması

Suriye’nin yeniden inşası konusuna da değinen Hisarcıklıoğlu, “Türk şirketleri buranın yeniden inşasında görev üstlenebilir. Dünyanın en tehlikeli coğrafyalarında Türk iş insanları başarılı işler yapıyor. Mesela Afganistan, Irak… Bu coğrafyada bizden cesuru yok.” dedi.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Ticaret Bakanı Ömer Bolat, ‘Aktif çalışan sayımız 32 milyon 800 bine ulaştı’

Ticaret Bakanı Ömer Bolat, “Şu anda aktif çalışan sayımız 32 milyon 800 bine ulaştı. Sadece 2024 yılında, son bir yılda 1 milyon 250 bin kişi yeni istihdam, iş imkanları buldu” dedi.

Ticaret Bakanı Ömer Bolat, bu yıl ikincisi düzenlenen İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Liderler Zirvesi’nde konuştu.

2002 yılında Türkiye’deki toplam istihdam sayısının 21 milyon 300 bin kişi olduğunu kaydeden Bolat, şu şekilde konuştu:

“AKTİF ÇALIŞAN SAYIMIZ 11,5 MİLYON KİŞİ ARTTI”

“Şu anda aktif çalışan sayımız 11,5 milyon kişi artarak toplamda 32 milyon 800 bine ulaştı. Sadece 2024 yılında, son bir yılda 1 milyon 250 bin kişi yeni istihdam, iş imkanları buldu. İhracatımızda ve hizmetler ihracatımızda hem mal hem hizmetler ihracatımızda son 22 yılda 7,5 kata varan artış sağladık. Son bir yıl itibarıyla kasım-kasım arasında toplam ihracatımız 261 milyar 400 milyon dolara yükseldi. Geçen yılı 255,6 milyar dolar mal ihracatıyla kapatmıştık. Üstüne yaklaşık 6 milyar dolar ilave mal ihracatı sağlamış durumdayız. Cari açığın büyük olması demek yatırımlarımızı tasarruflarımızla yeterince karşılayamıyoruz anlamına geliyor. Deprem, savaşın getirdiği enerji fiyatlarındaki şok artışlar ve salgın döneminden sonraki büyük çıkışla beraber cari açığımız artmıştı, 55,6 milyar dolardı yıllıklandırılarak.”

“BU YIL YAKLAŞIK 374-375 MİLYAR DOLAR DÖVİZ KAZANMIŞ OLACAĞIZ”

“2023 Mayıs ayında aradan 16 ay geçti ve eylül itibarıyla 46 milyar dolarlık iyileşme, yani cari açıkta azalış sağlandı.” diyen Bolat, “Türkiye cari açığı azaltarak daha fazla ihracat, daha az ithalatla mal ve hizmetler ihracatıyla döviz kazanıyor. Geçen yıl biz 255,6 mal ihracatından 106’da hizmet ihracatından 361,5 milyar dolar döviz kazanmıştık ve cari açığımız 45,5 milyar dolardı. Bu yıl yaklaşık 374-375 milyar dolar döviz kazanmış olacağız ve cari açığımız da 10 milyar dolar veya altında kalacak. Bu bir kere para ve kur döviz piyasalarında istikrar demektir.” değerlendirmesini yaptı.

patronlardunyasi.com

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Prizmabet giriş: Alman otomotiv sektöründeki kriz derinleşiyor

Bir dönem Alman ekonomisinin bel kemiği ve teknolojik yeniliğin sembolü olarak görülen Alman otomotiv sektörü, yapısal, teknolojik ve jeopolitik zorluklarla karşı karşıya bulunurken, Çin’de satışların düşmesi ve elektrikli otomobillere talep yetersizliği sektördeki krizi derinleştiriyor.

Alman otomotiv üreticileri, elektrikli araçlara geçişin yüksek maliyetleri ile mücadele ederken Çin ve Avrupa’dan gelen zayıf talep ışığında maliyetleri düşürmek ve rekabet gücünü korumak için ciddi baskı altında.

Son yıllarda otomobil endüstrisinde çığır açan teknolojilerin Çin ve ABD’den gelmesi Avrupa kamuoyunda tartışma konusu olurken, Çinli üreticilerin gittikçe artan rekabeti, Alman otomobil üreticisi Volkswagen’in tarihi işten çıkarma ve fabrika kapatma planları bu tartışmaları artırdı.

Volkswagen’in kararı Alman otomotiv sanayisinin içinde bulunduğu krizi derinleştirirken, otomotiv sektörü, yüksek vergi oranları, artan elektrik fiyatları, geniş bürokrasi nedeniyle ülkede rekabet gücünü kaybediyor.

Otomotiv endüstrisinin zayıflığı Alman yetkilileri düşündürürken, ekonominin büyüme hızını yavaşlatmaya devam edeceği değerlendiriliyor.

Otomotiv sektöründe fazla katma değer ve istihdamın Almanya’da kalması için siyasi irade çağrısı yapılırken, Alman siyasilerin Çin ile otomobil tarifeleri konusunda yaşanan anlaşmazlıklar, yüksek elektrik fiyatları ve Avrupa Birliği çevre düzenlemeleri konusunda manevra yapamaması dikkati çekiyor.

Otomotiv sektörü ülkede katma değerin yüzde 5’ini oluşturuyor

Alman otomotiv endüstrisindeki kriz, gözden kaçan trendlerin, yapısal sorunların ve jeopolitik risklerin karmaşık bir etkileşimiyle ortaya çıkarken, otomotiv endüstrisi bir zamanlar Alman ekonomisinin bel kemiğini oluşturuyordu.

Sektör, Almanya’da toplam katma değerin yüzde 5’ini oluştururken istihdamın yüzde 3’ünü sağlıyor. Gelir açısından ise açık ara en büyük sanayi sektörü.

Alman otomotiv üreticileri geçen yıl 272,6 milyar avro değerinde ihracat yaptı. Bu da toplam ihracatın yüzde 17,3’üne denk geliyor.

Haziran 2024 itibarıyla Alman otomotiv sektöründe tedarikçiler hariç yaklaşık 773 bin kişinin istihdam edildiği kayıtlara geçerken, sektörün istihdamı 2023’e göre yüzde 0,8 azaldı.

Sanayide çalışanların yaklaşık yüzde 14’ü otomotiv sektöründe. Bu da otomotiv sektörünü, 952 bin çalışanı olan makine mühendisliğinden sonra iş gücü açısından en büyük ikinci sanayi sektörü konumuna taşıyor.

Bu arada, yaklaşık yüzde 13’lük payıyla ABD, Alman otomobil ihracatının en önemli pazarı, ABD’yi Birleşik Krallık ve Çin takip ediyor.

Alman ekonomisi büyümede zorlanıyor

Yapısal sorunların da ekonomiyi frenlediği Almanya’da, bir zamanlar oldukça başarılı olan “Ucuz enerji ve ara malı ithal et, bunları işle ve yüksek kaliteye sahip mal olarak ‘Made in Germany’ algısıyla pahalı bir biçimde ihraç et” başlıklı iş modeli artık işe yaramıyor.

Kovid-19 salgını, tedarik zinciri kesintileri, Rusya-Ukrayna Savaşı gibi son dönemde yaşanan çok sayıda kriz, Alman ekonomisinin zayıf yönlerini su yüzüne çıkarırken, ülkenin; jeopolitik sorunlar, iklim değişikliği, durgun ekonomi ve demografik zorlukların üstesinden gelme konusunda birtakım sorunlarla karşı karşıya bulunması da dikkati çekiyor.

Almanya’nın halen “kendi ürettiği bürokrasi, kurallar ve prosedürler altında da ezildiği” belirtiliyor.

Alman ekonomisi, “Çok az yatırım, çok fazla bürokrasi ve aşırı yüksek lokasyon maliyetleriyle” sıkışırken, iç ve dış siyasi çalkantıların ortasında Avrupa’da ve uluslararası alanda geride kalarak zemin kaybediyor. Tarihsel olarak küreselleşme ve ucuz enerji girdilerine dayanarak ücretlerin ve yaşam standartlarının yükselmesini sağlayan Alman büyüme modeli yapısal zorluklar ve jeopolitik risklerle karşı karşıya.

Küresel ticarette korumacılık artıp bir taraftan Rusya-Ukrayna Savaşı enerji maliyetlerini yükseltirken, Almanya’nın reel GSYH büyümesi Kovid-19’dan beri G7’de en alt sıralarında yer alıyor. Ekonomide ABD ve Çin’e ticari bağımlılık, yüksek enerji fiyatları, yatırım harcamalarının yetersizliği ve kötüleşen demografik koşullar gibi zorluklar söz konusu.

İhracata bağımlı olan ve ülkenin GSYH’nin neredeyse yüzde 30’unu oluşturan Alman sanayisi küresel ekonomideki yavaşlamadan, artan Çin rekabetinden ve Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan sonra yüksek enerji fiyatlarından olumsuz etkileniyor.

Yılın ikinci çeyreğinde yüzde 0,3 küçülen ülke ekonomisi, üçüncü çeyrekte yüzde 0,2 büyüme kaydederek teknik resesyona girmekten kurtulmuştu.

Hükümet, ekonomide bu yıl yüzde 0,2 küçülme bekliyor. Ekonomi bu yıl da küçülürse 2023’te olduğu gibi G7 ekonomileri arasında daralan tek ülke olacak.

Ülkede Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile Yeşiller ve Hür Demokrat Parti’nin (FDP) oluşturduğu koalisyon hükümeti, iklim hedefleri, eyalet seçimlerindeki yenilgiler ve ekonomideki sıkıntılar nedeniyle yaşanan son tartışmaların ardından 6 Kasım’da dağılmıştı. Yaklaşık 20 yıl sonra ilk kez erken seçime gidecek olan ülkede seçim tarihi 23 Şubat olarak planlanıyor.

Bu arada ocak ayında yeniden ABD Başkanı olarak yemin edecek olan Trump, seçimi kazanırsa dış ticaret açığını azaltmak ve yerli üretimi desteklemek için gümrük vergilerini önemli ölçüde artıracağını açıklamıştı.

Analistler, Trump’ın AB ithalatına gümrük vergileri yoluyla daha fazla korumacı bir politika uygulamasının ihracata dayalı Alman ekonomisi için iyiye işaret olmadığını kaydediyor. ABD, Alman mallarının en büyük alıcısı konumunda ve Almanya’nın ihracatının yaklaşık yüzde 10’una sahip.

Çinli şirketler elektrikli hareketliliğe erken yatırım yaparken, Alman şirketler tereddütte kaldı

Alman otomotiv endüstrisi uzun süre geleneksel yanmalı motorlara bağlı kalarak, elektrikli hareketliliğe (elektromobiliteye) yatırım yapamaya tereddütle yaklaşırken, Tesla ve BYD gibi Çinli şirketler elektrikli hareketliliğe erken yatırım yaptı.

Uzmanlar, Alman otomotiv üreticilerinin, başarılı içten yanmalı motor modellerini ihraç etmeye odaklandığını belirterek, dönüşüm ihtiyacını hafife alan bu üreticilerin elektrikli hareketliliğe geçişi kaçırdığı kanaatinde.

Elektrikli araçlara geçiş, otomotiv sektörü için ülkede ve Avrupa Birliği (AB) nezdinde çeşitli düzenlemeler ve ham madde tedariki nedeniyle zorlu bir süreç içerisinde. Sektör, Asyalı üreticilerin hakim olduğu batarya teknolojisine büyük yatırımlar yaparken, artan maliyetlerle boğuşmak zorunda kalıyor.

Alman hükümetinin Ulusal Otomobil Platformu (NPM) tarafından yapılan bir çalışmaya göre, ülkenin yanmalı motorları bırakıp elektrikli otomobillere geçmesi de pahalıya mal olacak.

Elektrikli otomobile geçişle ülkede 2030’a kadar 410 bin kişinin işsiz kalması bekleniyor. Yaşanacak iş kaybının ana nedeni de elektrikli motorların petrolle çalışan motorlara göre daha az parça bulundurduğu için üretimde daha az işçiye ihtiyaç duyulması.

İçten yanmalı bir motora en az 1200 parça monte edilirken, elektrik motorunda yaklaşık 200 adet parça ile üretim yapılabiliyor. Otomobil üretiminin ve kullanılan parça sayısının düşmesi birçok otomobil parça tedarikçisini etkiliyor ve işçi çıkarılmasına sebep oluyor.

Elektrikli otomobil üretiminde katma değerin önemli bir kısmını oluşturan batarya hücresi üretiminde Alman otomotiv sektörünün geç kaldığı da ifade ediliyor.

Kriz tedarikçileri de vuruyor

Almanya’da otomotiv üreticilerinin içinde bulunduğu derin kriz, başta yedek parça olmak üzere tedarikçileri de olumsuz etkiliyor.

Tedarikçiler düşen
siparişler ve artan maliyetlerle karşı karşıya kalırken, birçoğu elektrikli hareketlilik gereksinimlerini karşılamak için işten çıkarmalar veya yeniden yapılanma planlıyor.

Son aylarda Volkswagen, Ford, ZF WABCO ve Continental, fabrikalarında binlerce işçinin işten atılacağı haberlerinin basında yer alması dikkati çekiyordu.

Alman otomotiv ve sanayi tedarikçisi Schaeffler, 5 Kasım’da 2 bin 800’ü Almanya’da olmak üzere Avrupa’da 4 bin 700 kişiyi işten çıkaracağını duyurmuştu.

23 Kasım’da otomotiv sektörünün önemli tedarikçilerinden Bosch, otomotiv biriminde 3 bin 800’ü Almanya’da olmak üzere, dünya genelinde 5 bin 500 kişiyi işten çıkaracağını açıkladı. Bosch, ilaveten üretim tesislerinde kısa mesaiye gidileceğini açıkladı.

Otomobil parça tedarikçisi Johann Vitz GmbH de 106 yıllık geçmişinin ardından iflas başvurusunda bulunarak yeniden yapılanma sürecine girdi.

İstihdam kaybının devam etmesi bekleniyor

Alman Otomobilciler Birliği de (VDA) elektrikli araçlara geçişin Alman otomotiv endüstrisine gelecek on yıl içinde 140 bin ek istihdama mal olacağını hesaplıyor.

Sektördeki istihdam yapısı “demografi ve karbonsuzlaşma” ile köklü bir dönüşümle karşı karşıya ve bu dönüşümün 2035’e kadar yaklaşık 190 bin kişinin iş kaybına yol açması bekleniyor.

VDA’nın yaptırdığı araştırmaya göre, 2035’e kadar sektördeki iş gücü arzı demografik nedenlerden dolayı yüzde 6,3 düşecek.

Almanya’da 2019-2023 döneminde istihdamda görülen 46 bin kişilik azalış temelde elektrikli araçlara geçişten kaynaklanırken, azalma eğilimi devam ederse 2035’e gelindiğinde otomotiv sektöründe istihdam sayısı yaklaşık 190 bin kişi düşecek.

Çin etkisi

Almanya’nın diğer büyük Avrupa ekonomilerine kıyasla Çin’e daha fazla bağımlı olması dikkati çekerken, Çin’in Almanya’dan satın aldığı otomobilleri daha fazla üretebilmesi ekonominin büyümesini zorlaştırıyor.

Çin, başta Alman otomobil üreticileri olmak üzere Alman şirketleri için hem satış hem de büyüme açısından büyük önem taşıyor. Alman şirketleri, küresel pazar için Çin’deki en son teknolojileri geliştiriyor ve test ediyor. Alman sanayisinde kullanılan ara ürünlerin çoğunluğunun Çin’den geldiği belirtiliyor.

Alman otomobilleri Çin’de yoğun talep görüyor. Alman otomotiv üreticileri Volkswagen, Daimler ve BMW gelirlerinin yüzde 30’dan fazlasını Çin’den gelmesi dikkati çekiyor.

Çin uzun zamandır Alman otomobil üreticileri için merkezi bir büyüme pazarı olurken, Mercedes, Audi ve BMW gibi markalar büyüyen Çin orta sınıfında büyük bir popülerliğe sahip.

Çinli üreticiler arayı büyük ölçüde kapatırken, BYD, Nio ve Geely Çin iç pazarına giderek daha fazla hakim oluyor ve artık Alman üreticilerin Çin’deki pazar payı önemli ölçüde düşüyor.

Son yıllarda Avrupa ülkelerinde satılan elektrikli otomobillerde Çin üreticilerinin payı hızla yükseliyor. Çin’de üretilen düşük fiyatlı ve sübvanse edilmiş elektrikli otomobillerin satışları rakiplerini geride bırakıyor.

Çin’de, BYD, SAIC ve Geely gibi markalar ile Tesla ve farklı Avrupa şirketlerin araçlarının üretimi yapılıyor.

Alman sanayisinin gittikçe zayıflaması, Çinli şirketlerin teknolojik olarak arayı kapatması hatta Uzak Doğulu şirketlerin yenilenebilir enerji ve otomotivde Almanları geride bırakması Almanya’da “Çin Şoku” olarak tartışılıyor.

Elektrikli araçlara yönelik zayıf talep

Alman üreticiler, elektrikli model sayılarını artırmalarına rağmen, talep beklentilerin altında kalması dikkati çekiyor.

Uzmanlar, devlet teşviklerinin yetersiz kalması, yüksek satın alma maliyetleri ve sürdürebilir olmayan şarj altyapısını buna neden olarak gösteriyor.

BYD gibi Çinli üreticilerin daha düşük üretim maliyetlerinden faydalanarak, daha ucuz ve teknolojilik araçlar sunması da Alman üreticileri olumsuz etkiliyor.

Çin’deki yavaşlama Alman otomotiv üreticilerini satışlarını olumsuz etkiliyor

Çin’deki yavaşlama Alman otomobil üreticilerin satışlarını da olumsuz etkilerken, üreticiler bu yıl için kar tahminini art arda düşürmek zorunda kalıyor.

Yüksek maliyetlerle mücadele eden Volkswagen (VW) Grubu’nun, temmuz-eylül döneminde net karı yıllık yüzde 64 düşerek 1,58 milyar avroya geriledi.

Grubun geçen yıl temmuz-eylül döneminde 4 milyar 894 milyon avro olan özel kalemler öncesi karı da bu yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 41,7 düşüşle 2 milyar 855 milyon avro oldu. Grubun, üçüncü çeyrekteki araç satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 8,3 düşerek 2 milyon 122 bine geriledi.

Volkswagen’in iştiraki Audi’nin yılın üçüncü çeyreğinde faaliyet kârı bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 91 düşerek 106 milyon avroya indi.

Yine Alman otomotiv üreticisi Mercedes-Benz’in karı üçüncü çeyrekte Çin’deki zayıf lüks otomobil satışları nedeniyle azaldı.

Şirketin temmuz-eylül döneminde düzeltilmiş faaliyet karı (FAVÖK), geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 48 azalarak 2 milyar 517 milyon avroya geriledi. Şirketin net karı ise yüzde 53,8 düşüşle 1 milyar 719 milyon avroya indi.

Diğer Alman lüks otomobil üreticisi BMW Group’un yılın temmuz-eylül döneminde karı Çin’deki satışların düşmesi ve araçların geri çağrılması nedeniyle yıllık yüzde 84 düşerek 476 milyon avroya indi.

Söz konusu dönemde şirketin en büyük pazarı olan Çin’deki (Mini markası dahil) araç teslimatlarının yüzde 29,8 azalarak 147 bin 691’e düşmesi dikkati çekti.

BMW, Çin’deki talebin durağanlaşması nedeniyle satışlarının etkilendiğini ve tüketici talebinin zayıf kaldığını bildirerek, bu yıl için satış tahminlerini aşağı çekmişti.

Alman otomotiv sektöründeki krizin diğer sebepleri

Almanya’daki üretim maliyetleri, yüksek enerji fiyatları ve ücretler nedeniyle diğer ülkelere kıyasla önemli ölçüde yüksek kalırken, düşük kar marjlı giriş seviyesi modellerin bu koşullar altında karlı bir şekilde üretilmesi zor oluyor.

Almanya’da birçok otomobil fabrikasının ortalama kapasite kullanımı üçte iki seviyesine düşerken, bu da tesislerin verimliliğini etkiliyor ve araç başına sabit maliyetleri artırıyor. Bu durumun Alman üreticilerin maliyet sorununu daha da kötüleştirdiğine ve ülke markalarının daha az rekabetçi hale getirdiğine vurgu yapılıyor.

Alman otomobil endüstrisinin bir diğer zayıf noktası da dijital teknolojilerin yavaş gelişmesi. Tesla’da standart olan otonom sürüş sistemleri veya yenilikçi bilgi-eğlence özelliklerin Alman modellerinde genellikle daha az teknolojik olduğu ifade ediliyor.

Avrupa’daki ekonomik durum otomotiv endüstrisi üzerinde önemli bir baskı oluştururken tüketicinin yüksek enflasyon sonrası tasarruf eğiliminde olması, artan belirsiz ortam ve zayıf ekonomik büyüme birçok tüketicinin yeni bir araba almak gibi büyük alımları ertelemesine neden oluyor.

Bu durum özellikle ürünleri Asyalı rakiplerine kıyasla pahalı olan Alman üreticileri etkiliyor.

Uluslararası ticari ilişkiler ilave riskler içerirken, ABD’de Donald Trump’ın yeniden başkan seçilmesiyle AB’den gelecek otomobillere olası cezalandırıcı gümrük vergilerinin, Çin’in AB’ye cevap olarak Avrupa’dan elektrikli otomobillere yönelik olası yeni vergilerin de durumu daha da kötüleştirebileceği belirtiliyor.

ABD ve Çin gibi ihracat
pazarlarına olan bağımlılık Alman otomotiv üreticilerinin içinde bulunduğu krizi daha da kötüleştirirken, Donald Trump’ın yeniden başkan seçilmesiyle olası cezalandırıcı gümrük vergilerinin Volkswagen, BMW ve Mercedes-Benz’in kârlarını önemli ölçüde azaltabileceği belirtiliyor.

Bu durumun sektör üzerindeki baskıyı daha da artırması ve derin istihdam kesintilerine sebep olması bekleniyor.

Kovid-19 pandemisi sırasında elde edilen güçlü karların ardından, birçok şirket marjlarına ilişkin gerçekçi olmayan beklentilerini sürdürürken, getiriler üzerindeki bu baskı, araştırma ve geliştirmeye yapılan uzun vadeli yatırımları tehlikeye atan aşırı kemer sıkma önlemlerine yol açıyor.

 Prizmabet, online bahis ve oyun sektöründe önemli bir yer edinen bir platform olarak dikkat çekiyor. Spor bahislerinden canlı casino oyunlarına kadar geniş bir oyun yelpazesi sunan site, kullanıcılarına eğlenceli ve kazançlı bir deneyim vaat ediyor. Güvenlik ve adalet konusunda sıkı standartlara sahip olan Prizmabet, kullanıcılarının memnuniyetini önceliklendiriyor ve çeşitli promosyonlar ile daha da cazip hale geliyor. Mobil uyumluluğu sayesinde her yerden erişilebilen site, kullanıcı dostu arayüzü ile de her seviyeden oyuncuya hitap ediyor. Prizmabet, dinamik yapısı ve sürekli güncellenen oyun seçenekleri ile online bahis ve casino dünyasında öne çıkmayı başarıyor.

Madeni yağ üreticilerinden çağrı: İthal ürünlerle rekabette ‘eşitlik’ sağlansın

Başta savunma sanayi olmak üzere hemen her sektöre ürün veren madeni yağ sektörü, üretimde yerlilik vurgusu yapıyor. Sektör,haksız rekabetin önlenmesi açısından ithal ürünlere de TSE ve EPDK katılım payı zorunluluğu getirilmesini ve yerli üreticilerin desteklenmesini istiyor.

Nurdoğan A. ERGÜN

Mineral yakıtlarla birlikte 9 milyar doların üzerinde bir ihracat değerine sahip olan madeni yağ sektörü, iç pazarda ithal ürünlerle ‘eşit’ şartlarda rekabet etmek istiyor. Yaklaşık 130 üreticinin bulunduğu madeni yağlar ve mineral yakıtlar sektörü, iç pazardaki ithal ve kaçak ürün baskısından kurtulup ihracatta çıta yükseltmeyi hedefliyor. 5 milyar dolarlık bir hacme sahip olan sektör, haksız rekabetin önlenmesi için ithal ürünlere de TSE ve EPDK katılım payı zorunluluğu getirilmesini talep ediyor. Türkiye’nin AR-GE ve üretim gücüyle madeni yağ üssü olabilecek bir ülke konumunda bulunduğunu söyleyen Madeni Yağ ve Petrol Ürünleri Sanayicileri Derneği (MAPESAD) Başkanı Tayfun Koçak, iç pazarda ithal ve kaçak ürünlere karşı mücadele verdiklerini belirtti. Koçak, “ÖTV, EPDK katılım payı, TSE zorunluluğu, Geri Kazanım Katılım Payı-GEKAP, teminat mektubu darken, sektörün üzerinde yüzde 35 vergi yükü var. Hammadde, işçilik ücretleri gibi maliyetler de fiyatları yukarı çekiyor. Rekabetin getirmiş olduğu fiyat ayarlamasını hiçbir sektör oyuncusu istediği gibi yapamıyor” dedi.

“İthalatçı, lisans bedeli ve EPDK payı ödemiyor”

Yerli üretici olarak sürekli dile getirdikleri 3 ana soruna işaret eden Koçak, şunları söyledi: “Birincisi Türkiye’de madeni yağ sektörü lisansa tabi. Lisansa tabi olan üreticilerin devlete karşı çoğu maddi olmak üzere yükümlülükleri var. Türkiye’de üreriyorsanız TSE’den belge almak zorundasınız. Bu ciddi bir maliyet. İkincisi yıllık satıştan EPDK’ya ödenen katılım payı. Üçüncüsü, yine lisans sahipleri ciro üzerinden devlete bir teminat mektubu vermek zorunda. Bunların hepsi de birer maliyet.” Üretici olarak bu maliyetleri satış fiyatına eklemek zorunda kaldıklarını kaydeden Koçak, “Ama Türkiye’ye yurt dışından mal getirdiğinizde ne EPDK’ya bir ücret ödüyorsunuz, ne TSE’den belge almak zorundasınız ne de bir teminat mektubu vermek zorundasınız” diyerek üreticinin haksız rekabete karşı önlem istediğini vurguladı. Koçak, “Biz yurt dışında müşterilerle 1 centin pazarlığını yaparken, bu maliyetlerin haksız rekabet olarak üretici aleyhinde olması çoküzücü” yorumunu yaptı.

“İç pazara giren ürünlerde standart olmalı”

Öte yandan iç pazara giren ürünlerde belirli bir standart oluşturulması için de TSE zorunluluğu getirilmesini talep eden Tayfun Koçak, “Bu kuralın getirilmesi kaçınılmaz. Nasıl ki biz ürünün kalitesini TSE’de ispatlıyorsak, ithal edilen ürünlerde de bu zorunluluk olmalı. Ayrıca iç pazara kalitesiz ürün girişi de engellenmiş olur” vurgusu yaptı. Koçak, “Nihayetinde insanlar, ambalajına bakarak ürün alıyor. Ama içindekinin aslında ne olduğu önemli. Bunlara gerekli testlerin yapılıp özellikle etiket üzerinde belirtilmesi, karşınızdaki muhatabın kim olacağının bilinmesi lazım. Çünkü aldığını bir yağ makinenize zarar verdiğinde muhatabınızı bilmeniz gerekiyor” açıklamasını yaptı. Haksız rekabetin ortadan kalkmasıyla yerli üreticinin yurt dışına mal satışını hızlandıracağını, iç pazara da ithal ürün girişinin yavaşlayacağını dile getiren Koçak, bu durumun cari açığı kaptmaya da katkı sağlayacağına dikkat çekti.

“Sanayici malı stokta tutmak yerine spotta satıyor”

Ödemelerde yaşanan aksaklıklar nedeniyle sanayicinin vade uzatmaya gittiğini söyleyen Tayfun Koçak, “Müşteri genelde mal almak istemediği için biz de vadeleri uzatmak durumunda kalıyoruz. Giderleri karşılayabilmek için mal satmanız lazım. Fakat mal alacak olan da stokta mal tutmak istemediğinden sanayici mallarını spotta satmaya başladı. Son bir yılda sektörümüzde 3-4 tane konkordato ilan eden oldu. Zarar eden firma, o zararaı telafi edilmek için, uzun vadeli aldığı malı spotta daha ucuz satıp o anki nakit ihtiyacını karşılıyor. Bu durumda da zarar gittikçe büyüyor. En sonunda olan ona mal satana oluyor” dedi.

“Yerli ve milli bir sanayinin önemli parçasıyız”

Türkiye’nin savauna sanayiinde ulaştığı yerlilik başarısını madeni yağda da yakalayabileceğine işaret eden Tayfun Koçak, “Türk firmaları tankından radarına, helikopterden silaha kadar üretebilecek kabiliyete sahip. Yağ sektörü de bunun bir parçası. Yağ olmadan makine, motor çalışmaz. Türkiye’de savunma sanayiinden örneklemeyle çıkacak olursak sektörümüzü büyütme imkanımız var. Sadece endüstride, sadece motor yağlarında değil, katma değeri yüksek olan savunma sanayiinde ciddi bir yere geldik. Sanayiden gelecek talebi karşılayacak yerli kapasiteye sahibiz. Türkiye’nin önemli kurumlarının ihtiyaçlarını Türkiye’den karşılayabildiğimizde hem paramızın yurtdışına gitmesini engellemiş oluruz, hem de bu malları milli ve yerli firmalardan almak suretiyle her daim ihtiyaç olduğunda tedarik etmiş, ihtiyacı karşılamış oluruz. Bu anlamda madeni yağ sektörü katma değerli bir sektör ve bu sektörün sesine birazcık kulak vermek gerekiyor” diye konuştu.

“Ekonomide toparlanma 2025 sonunu bulacak”

Madeni yağ sektörünün birçok sektöre göre yılı daha stabil geçirdiğini söyleyen Tayfuk Koçak, “Yatırım yapmak isteyen firmalarımız var ancak yatırımı maliyeti çok yüksek. Ama sanayici ilerisi için plan yaptıysa zaman kaybetmemek için bunu ertelemek istemiyor. Mal satımıyla ilgili zaten problem var. Kimse parayı mala bağlamak istemiyor, ihtiyacı kadar alıyor. Kalan sermayeyi bankada ya da başka bir şekilde değerlendirme yolunu seçiyor. Herkes 2025’e zarar etmeden girme derdinde. Karsız da olsa ayakta kalmaya çalışıyor. Bu sürecin 2025’in sonuna kadar devam edeceğini düşünüyorum” diye konuştu.

‘Avrupalılar bizi taklit etmeye başladı’

Elektronik sistemler için rakor üreten Bimed, üretim kapasitesini büyütmek hedefiyle Cumhuriyetin 101. yılında 26 milyon euroluk yatırım yaptı. Bimed Yönetim Kurulu Başkanı Rıdvan Mertöz, Avrupalı firmaların Türk ürünlerini taklit ettiğini öne sürdü.

Recep ERÇİN

Bimed Yönetim Kurulu Başkanı Rıdvan Mertöz, dağınık halde bulunan kablo rakoru ve medikal malzeme üretim tesislerini tek bir çatı altında topladı. Fabrika yatırımı 22 milyon euro, makine yatırımı 4 milyon olmak üzere toplam 26 milyon euroya mal olan yeni fabrika, İstanbul Arnavutköy’e bağlı Deliklikaya’da kuruldu.

Mertöz, “İlk fizibilite çalışmasını yaptığımızda yaklaşık 10 milyon euro gibi bir maliyet çıkmıştı. Son üç yılda ekonomi çok kötü gitti ve hiçbir hesabı tutturamadık. Geçen üç yılda artan maliyetler yüzünden makine yatırımı hariç yaklaşık 22 milyonluk bir maliyet ortaya çıktı. Sanayici yanında çuvalla para taşımaz. Finansmanın yarısını Eximbank’tan aldık. Kredibilitemiz yüksek olduğu için diğer yarısını da uygun koşullarla bankalardan döviz kredisi olarak temin ettik” bilgilerini paylaştı.

Nükleer santralin rakorlarını üretiyor

Henüz inşaatı devam eden üretim tesisinde düzenlenen basın toplantısında konuşan Mertöz, kablo rakoru sektörünün medikalden hızlı büyüğünü belirtti. 89 ülkeye fatura çıkışı yaptıklarını kaydeden Mertöz, “Avrupalı firmalar bizim rakorda yaptığımız inovasyonları taklit etmeye başladı. Önceden fuarlarda onlar, Türkler bizden ne kopyalamış diye bakarlardı. Şimdi biz onlara bakmaya başladık. Kablo rakorunun yüzde 90’dan fazlası ihraç edilirken, medikalde yüzde 90 yurt içine çalışıyoruz. Kablo rakorunda iç ciro; Vestel gibi şirketlerin şarj istasyonları için temin ettikleri ürünlerden geliyor. Akkuyu Nükleer Santrali’ni yapan Rus firmaya da rakor üretiyoruz” dedi.

“Bu dönemde yatırım cesaret işi”

Ekonomideki durgunluğa da değinen Mertöz, “Bazı sektörler yüzde 10, bazıları yüzde 15 yavaşladı. Bizim sektör de yavaşladı. Avrupa pazarımız düştü ama ABD ve Rusya’ya ihracatımız artıyor. Uzak Doğu’ya olan ihracat artıyor, Kanada da artıyor. Uzaklarda mücadele ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Fabrika yatırımını hayata geçirdikleri sanayi bölgesinde inşaatı devam eden 50 fabrikanın maliyetler yüzünden durma noktasına geldiğini söyleyen Mertöz, “Bir kısmı yavaş ilerliyor, bir kısmı durdu. Bu ortamda yatırım yapmak ve yeni firma almak, çok akıl kârı olmasa da biz yine de rahat durmuyoruz, araştırıyoruz. Bu dönemde yatırım cesaret işi” diye konuştu.

Kur baskısı ile kârlılık 15 puan düştü

Bimed’in Avrupa’da üretim anlamında ilk sırada, dünyada da ilk beş üreticiden biri olduğunu dile getiren Bimed Yönetim Kurulu Başkanı Rıdvan Mertöz, ihracattaki gelişmelere ilişkin ise şunları anlattı: “Son zamanlarda kurların bizi ne kadar yorduğunu, ne kadar hırpaladığını ne kadar anlatsam az gelir. Maliyeti nasıl düşürürüz, kendimizi nasıl koruruz diye düşünmekten başka bir şey yapamıyoruz. Enflasyon yüzde 70’lerde giderken kurun yüzde 10-15 gitmesi, işçilik maliyetlerimizin iki kat artmasına neden oldu, kârlılık ciddi oranda düştü. Daha önce yüzde 20’lerde olan kârlılığımız, şu anda yüzde 5’lerde. Kur baskısı kesinlikle bu ülkenin kalkınması için gerekli bir önlem değil. Kurlar enflasyonla paralel gitseydi şu anda doların 44 lira, euronun da 50 liralarda olması gerekirdi.”

“Elimizde çanta, bu tesisi pazarlayacağız”

Bimed Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Eğin; nükleer santralden GES ve RES’ler ile elektrikli araçlara kadar geniş bir alana tedarik sağladıklarını belirterek yeni kurulan tesisin üretim kabiliyeti olarak Avrupa’nın en büyüğü olacağını ifade etti. Bimed Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Yakup Gülnihal de “Yatırım sayesinde ciroyu iki katına çıkarmayı hedefliyoruz. Küresel müşterilerimizden gelen talepleri karşılamak için fiziki alanı büyüttük. Döviz kurları olarak, jeopolitik olarak bir stabilite lazım, 10- 15 yıldır tedarik sağladığımız milyar dolarlık firmalar var. Elimizde çanta, bu tesisi pazarlayacağız Kablo bağlantı sektörünün Google’ıyız” mesajlarını verdi.

Spor Camiasından Malatya Depremi Sonrası Geçmiş Olsun Mesajları

Malatya nın Kale ilçesinde saat 10 46 da 5 9 büyüklüğünde deprem meydana geldi Malatya daki deprem sonrası TFF ve kulüpler sosyal medya hesaplarından geçmiş olsun mesajları payla

Spor Camiasından Malatya Depremi Sonrası Geçmiş Olsun Mesajları

Malatya’nın Kale ilçesinde bugün saat 10.46’da 5.9 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Deprem, çevre illerde de hissedildi. Yaşanan sarsıntının ardından Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) ve Süper Lig kulüpleri, sosyal medya hesaplarından geçmiş olsun mesajları yayınladı. İşte o mesajlar:

TFF’nin Mesajı:

“Malatya’nın Kale ilçesinde meydana gelen ve çevre illerde de hissedilen depremde can kayıplarının olmamasını temenni ediyor, sarsıntıdan etkilenen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.”

Kulüplerin Mesajları:

  • Beşiktaş:
    “Malatya’da meydana gelen ve çevre illerde de hissedilen depremde can ve mal kaybı yaşanmamış olmasını diliyor, etkilenen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Geçmiş olsun.”

  • Fenerbahçe:
    “Malatya’da meydana gelen ve çevre illerde de hissedilen deprem sonrası can ve mal kaybının olmamasını temenni ediyor; tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.”

  • Galatasaray:
    “Merkez üssü Malatya’nın Kale ilçesi olan depremin can ve mal kaybına sebep olmamasını diliyor, sarsıntıdan etkilenen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.”

  • Trabzonspor:
    “Merkez üssü Malatya olan 5.9 büyüklüğündeki depremden etkilenen vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor, can ve mal kaybı olmamasını temenni ediyoruz.”

  • Kasımpaşa:
    “Malatya’da meydana gelen ve çevre illerde de hissedilen deprem sonrası can ve mal kaybının olmamasını temenni ediyor, tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.”

  • Adana Demirspor:
    “Malatya’da meydana gelen ve çevre illerde de hissedilen deprem sonrası can ve mal kaybının olmamasını temenni ediyor ve tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.”

  • Sivasspor:
    “Malatya’nın Kale ilçesinde 5,9 büyüklüğünde meydana gelen ve ilimizde de hissedilen depremden etkilenen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun diliyoruz.”

  • Hatayspor:
    “Malatya’da meydana gelen ve çevre illerde de hissedilen depremde can ve mal kaybı olmamasını temenni ediyor, depremden etkilenen vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.”

  • Alanyaspor:
    “Malatya merkezli ve çevre illerde de hissedilen depremin can ve mal kaybına yol açmamasını temenni ediyor, bütün vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.”

  • Göztepe:
    “Malatya’da meydana gelen ve çevre illerde de hissedilen deprem sonrası can ve mal kaybının olmamasını diliyor, depremden etkilenen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.”


Prizmabet Giriş ve Güncel Adres: Prizmabet71.com

Merhaba arkadaşlar! Bugün sizlere Türkiye’nin en popüler bahis sitelerinden biri olan Prizmabet’ten bahsetmek istiyorum. Prizmabet71.com üzerinden Prizmabet yeni giriş yaparak güvenilir ve kazançlı bir bahis deneyimini yaşayabilirsiniz. Prizmabet TV ile canlı maçları izleyip bahis keyfinizi ikiye katlayabilirsiniz. Prizmabet güncel giriş adresimiz her zaman erişime açık olup, hızlı ve güvenilirdir.

Prizmabet para yatırma işlemleri kolaylıkla yapılabilir ve Prizmabet mobil uygulaması ile istediğiniz an, her yerde bahis yapma keyfini yaşayabilirsiniz. Prizmabet casino, Prizmabet canlı bahis ve Prizmabet deneme bonusu fırsatlarıyla kazancınızı artırabilirsiniz. Güncel adres Prizmabet71.com üzerinden erişim sağlayarak tüm avantajları keşfedin.

İstanbul’un 9 aylık asayiş bilançosu açıklandı

 İstanbul Valisi Davut Gül, “Terör örgütlerine karşı yapılan 2 bin 732 operasyonda 5 bin 567 şahıs yakalandı, 531 şahıs tutuklandı. 532 şahsa adli kontrol tedbiri uygulandı. Biri bombalı, biri silahlı, biri silahlı-bombalı ve bıçaklı olmak üzere 3 terör eylemi engellendi. Ele geçirilen 8 milyon 483 bin lira ile terörizmin finansmanına darbe vuruldu.” dedi.

Gül, İstanbul İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü (AFAD) Toplantı Salonu’nda düzenlenen toplantıda, 2024 yılının 9 aylık dönemine ilişkin emniyet verilerini açıkladı.

İstanbul ve Türkiye’nin huzuru için 65 bin 397 mesai arkadaşıyla hep birlikte çalıştıklarını belirten Gül, nüfusu 16 milyona yaklaşan İstanbul’un dünyanın en büyük metropollerinden biri olduğunu söyledi.

Gül, terör örgütleriyle, şehir eşkıyalarıyla, dolandırıcılarla, göçmen kaçakçılarıyla, uyuşturucu tüccarlarıyla ve huzuru bozan her türlü suç odağı ile mücadeleye var güçleriyle devam ettiklerini belirterek, bu noktada mücadelelerinin en önemli başlıklarından birinin terör olduğunu kaydetti.

Törer verilerine ilişkin rakamları paylaşan Gül, şöyle konuştu:

“Bu yılın ilk 9 ayında terör örgütlerine karşı yapılan 2 bin 732 operasyonda 5 bin 567 şahıs yakalandı, 531 şahıs tutuklandı. 532 şahsa adli kontrol tedbiri uygulandı. Biri bombalı, biri silahlı, biri silahlı-bombalı ve bıçaklı olmak üzere 3 terör eylemi engellendi. Ele geçirilen 8 milyon 483 bin lira ile terörizmin finansmanına darbe vuruldu. Bölücü terör örgütü başta olmak üzere tüm terör yapılarına karşı amansız bir mücadele veren güvenlik güçlerimize teşekkür ediyorum. “

“ŞEHRİMİZİN HUZURUNU KAÇIRANLAR KARŞILARINDA DEVLETİMİZİ BULACAKTIR”

Vali Gül, terörle mücadelede olduğu gibi organize suçlarla mücadelede de tavizsiz devam ettiklerinin altını çizerek, “Kendini kanundan nizamdan üstün gören bu şehir eşkıyalarına yönelik olarak 2024 yılının ilk 9 ayında 193 operasyonda 148 suç çetesi çökertildi. 1595 şahıs yakalandı, 964 şahıs tutuklandı, 417 şahsa adli kontrol tedbiri uygulandı. 32 milyar 535 milyon lira değerinde mal varlığına el konuldu. Hiç kimse devletimizden daha büyük, kanunlarımızdan daha üstün değildir. Hemşehrilerimizin, şehrimizin huzurunu kaçıran herkes karşısında devletimizi ve güvenlik güçlerimizi bulacaktır.” ifadelerini kullandı.

“SUÇ ORANLARINI DÜŞÜRMEYE DEVAM EDİYORUZ”

Mücadelelerinin en önemli başlıklarından birinin de asayiş olduğuna dikkati çeken Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

“4 bin 4 ekibimizle görev yapan toplam 31 bin 947 polisimiz, jandarmamız ile suç oranlarını düşürmeye, aydınlatma oranlarını artırmaya devam ediyoruz. Bu yılın ilk 9 ayında geçen yılın aynı dönemine göre Sayın Bakanımızın öncülüğünde büyük başarılar elde ettik. İstanbul’umuzun her karışında 7 gün 24 saat fedakarca görev yapan güvenlik güçlerimiz sayesinde kişilere karşı işlenen 8 önemli suçta yüzde 9,5, mal varlığına karşı işlenen en önemli 9 suçta ise yaklaşık yüzde 27 oranında azalma sağlandı. Aynı zamanda kişilere karşı işlenenlerde yüzde 98,5, mal varlığına karşı işlenenlerde ise yüzde 80,4 aydınlatma oranlarıyla geçen yılki oranların üzerine çıkıldı.”

Gül, özellikle mal varlığına karşı işlenen suçlara bakıldığında geçen yılın aynı dönemine göre otodan hırsızlığın yüzde 59, kapkaçın yüzde 57, yankesiciliğin yüzde 44, oto hırsızlığının yüzde 47, evden hırsızlığın ise yüzde 38 oranında azaldığını söyledi.

“YANLIŞ ALGI YAPANLARA ASLA PRİM VERMESİNLER”

Dolandırıcılık suçuyla ilgili daha çok çalışmaları gerektiğini hep söylediğini vurgulayan Gül, “Çok şükür, bu konuda hemşerilerimizin ve güvenlik güçlerimizin dikkati sayesinde rakamlarımızı önceki yıla göre düşürmeyi başardık. Asayiş suçlarına baktığımızda bu yılın suç oranları, geçen seneden daha düşük. Altını çizerek söylüyorum, bu düşüşleri bundan sonraki aylarda da görmeye devam edeceğiz. Çünkü, çeşitli suçlardan kimi 5, kimi 10 ve daha fazla yıldır aranan 117 bin 835 şahıs yakalandı. Özelikle 7 önemli yakalama oranımız yüzde 37 arttı. Bu şahısların yakalanması demek, malvarlığına karşı suçlarda ve kişilere karşı işlenen suçlarda azalma demektir.” değerlendirmesinde bulundu.

Hemşehrilerinin müsterih olmasını istediğini belirten Gül, “Bu konuda yanlış algı yapanlara asla prim vermesinler. Bu güzel tabloya vesile olan tüm güvenlik güçlerimize teşekkür ediyorum.” dedi.

“İLK 9 AYDA 15 BİN 245 SİLAH ELE GEÇİRİLDİ”

Gül, üzerinde hassasiyetle durdukları bir diğer konunun da ruhsatsız silah olduğunu aktararak, “2024 yılının ilk 9 ayında 15 bin 245 silah ele geçirildi. 17 bin 407 kişi yakalandı. Bu alandaki çalışmalarımız tavizsiz devam edecektir.” diye konuştu.

Bütün birimlerle mücadele verdikleri alanlardan birinin de uyuşturucu ve madde bağımlılığı olduğunu vurgulayan Gül, “Bu illetle canla başla mücadele eden güvenlik güçlerimizin başarılı çalışmaları sonucunda bu yılın ilk 9 ayında imal ve ticarete yönelik 7 bin 353 operasyonda, 12 bin 696 şahıs yakalandı, 5 bin 552 şahıs tutuklandı, 3 bin 597 şahsa adli kontrol tedbiri uygulandı. 18 ton uyuşturucu, 32 milyona yakın hap, 7 bin 984 kök kenevir ele geçirildi.” bilgisini verdi.

“ZEHİR TACİRLERİNE GÖZ AÇTIRMAYACAĞIZ”

Narkotik Vaka Analiz Sistemine (NARVAS) son 9 ayda yapılan ihbar sayısının 29 bin 193 olduğunu dile getiren Gül, “Bu kapsamda yapılan 7 bin 947 operasyonda 12 bin 696 şüpheli yakalandı. Hemşehrilerimize bu konudaki duyarlılıklarından dolayı teşekkür ediyorum. El birliğiyle, güç birliğiyle zehir tacirlerine göz açtırmayacağımıza, evlatlarımızı bu illetten uzak tutacağımıza yürekten inanıyorum.” şeklinde konuştu.

Gül, ülkedeki araç sayısının yaklaşık 5’te birine sahip İstanbul’un en önemli başlıklarından birinin de trafik olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

“Güvenli ve akıcı bir trafik için 5 bin 583 personel, 815 ekiple görevimizin başındayız. Bu yılın ilk 9 ayında 12 milyondan fazla denetim yaptık. Buna rağmen 44’ü motosiklet ve motorlu bisiklet olmak üzere meydana gelen 117 ölümlü kazada 130 vatandaşımız hayatını kaybetti. 30 bin 539 vatandaşımız yaralandı. Trafik kurallarına uymayan, yasa dışı çakar taktığı tespit edilen araçlara 2 bin 630 cezai işlem uygulandı. Zaman zaman medyada karşımıza çıkan asker uğurlaması, düğün konvoyu ve benzeri sebeplerle trafiğin aksatılması ve silah kullanılmasına asla müsaademiz yok. Birimizin sevinci, kimsenin işine, evine, sevdiklerine ulaşmasına mani olmamalı. “

“54 BİNE YAKIN DÜZENSİZ GÖÇMEN TESPİT EDİLEREK SINIR DIŞI İŞLEMİ BAŞLATILDI”

İstanbul Valisi Davut Gül, bir diğer başlığın ise göç olduğunun altını çizerek “1 milyon 51 bin 228 yabancının yaşadığı şehrimizde insan kaçakçılarına karşı ilk 9 ayda yapılan 244 operasyonda 560 şahıs yakalandı, 164 şahıs tutuklandı, 88 şahsa adli kontrol tedbiri uygulandı. 116 araca el konuldu. Dünyada bir ilk olan 100 Mobil Göç Noktası aracımızla 493 binden fazla yabancının kontrolleri gerçekleştirildi. 54 bine yakın düzensiz göçmen tespit edilerek sınır dışı işlemi başlatıldı.” diye konuştu.

Yaz mevsimi tedbirlerine de değinen Gül, bu tedbirler sayesinde yangın riskini en aza indirdiklerini söyledi.

Gül, geride bırakılan yaz mevsiminde, 311 ekip, 23 TOMA, 7 İHA, 18 dron, 2 helikopter, 36 video kamera, 71 fotokapan, 1400 personel ile ormanları koruduklarını kaydetti.

Yaz mevsiminin başından itibaren 436 kilometrelik deniz sınırına sahip şehirde, 197 boğulma vakasında 92 kişinin hayatını kaybettiğini anlatan Gül, “Hem sahil ve plajlarımızın güvenliğini sağlamak hem de boğulmaları engellemek için 176 ekip, 922 personel ile denetim ve kontrollerimize devam ediyoruz.” dedi.

Vali Gül’e toplantıda, Vali Yardımcısı Hasan Gözen, İl Jandarma Komutanı Tümgeneral Yusuf Kenan Topcu, İl Emniyet Müdürü Zafer Aktaş ile Sahil Güvenlik Marmara ve Boğazlar Bölge Komutanı Tuğamiral Serkan Tezel de eşlik etti.

patronlardunyasi.com

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Dilan Polat ve Engin Polat Servetlerini Geri Alacaklar Mı?

Dilan Polat ve eşi Engin Polat, son dönemdeki yasal sürecin ardından tahliye edildiler. Akıllarda ise o soru var: Malları geri verilecek mi? 

Dilan Polat ve eşi Engin Polat, son dönemdeki yasal sürecin ardından tahliye edildiler. Akıllarda ise o soru var: Malları geri verilecek mi?

Dilan Polat ve Engin Polat’ın mal varlıklarının durumu ne olacak?

Dilan Polat ve Engin Polat’ın mal varlıklarının durumu ne olacak?

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen kara para aklama ve vergi kaçakçılığı soruşturması soruşturmasıyla haklarında tutuklanma kararı çıkan Engin Polat ve Dilan Polat çiftinin mal varlığı hakkında şaşırtıcı bilgiler gün yüzüne çıkmıştı. Peki, Dilan Polat ve Engin Polat’ın mal varlıklarının durumu ne olacak? İşte detaylar şu şekilde…

Dilan Polat’ın verdiği ifadede mal varlığıyla ilgili çarpıcı ayrıntıları beraberinde getirdi.

Şahsına Ait Sayamadığı Kadar Mal Varlığı Var

Soruşturma sürerken, Dilan Polat’ın verdiği ifadede mal varlığıyla ilgili çarpıcı ayrıntıları beraberinde getirdi. Polat, başlangıçta sadece 1 ev ve 3 arabaya sahip olduğundan bahsetmişti. Ancak yapılan detaylı araştırmalar sonucunda, gerçek mal varlığının bundan fazlası olduğu ortaya çıktı. Mal varlıklarının arasında 6 tarla, 2 konut ve 4 iş yeri olduğu bilgisine ulaşıldı.

Dilan Polat, sahibi olduğu güzellik merkezinin 130 şubesinden isim hakkı gelirleri kazandığını vurgulamıştı. Ama bu şubelerin gelirlerini hesaplamanın çok zor olduğunu belirtmişti. Şirketlerinin muhasebesi hakkında çok bilgisi olmadığını vurgulamıştı. Ayrıca, şahsına ait kayıtlı diğer varlıklardan haberi olmadığını açıklamıştı.

Adına Şirketler Açılmış Ama Haberi Yok

Polat, 31 şirketin ismini saydıklarında, bunlardan sadece 2’sinden haberi olduğunu ve kendisine ait olduğunu söyledi. Diğer 29 şirketlerde ortaklık ve sahiplik iddiasında bulunmadı. Ayrıca, Milda Gayrimenkul Otomotiv Sanayi gibi şirketler de bu listede yer alıyordu.

Dilan Polat, yalnızca Çekmeköy’deki evi ve Mercedes, Ferrari ve Porsche marka araçları hakkında bilgisi olduğunu bildirdi. Banka hesaplarındaki görüntülenen yüksek meblağlardaki para hareketleri için da MASAK raporuna dayanarak, bilgi sahibi olmadığını vurguladı ve aile içinde borç için alma vermeler olduğunu söyledi.

Dilan Polat’ın eşi Engin Polat ise davanın 3. günü Asliye Ceza Mahkemesi duruşmasında tahliye edildi.

Engin Polat Mahkeme Kararı ile Tahliye Edildi

Dilan Polat’ın eşi Engin Polat ise davanın 3. günü Asliye Ceza Mahkemesi duruşmasında tahliye edildi. Engin Polat’ın serbest kalmasının ardından ise tekrardan sahip olduğu şirketlerin başına geçip geçemeyeceği ise en çok merak edilen soru işareti oldu. Ayrıca sahip olduğu servetlerinin Polat ailesine geri verilip verilmeyeceği konusundaki gelişmeleri ise zamanla öğrenmiş olacağız.

 

“Kira tartışması alevlendi kamu devreye girmeli”

AVM’ler pandemi döneminde markalara ciddi destekler sağlayarak kiraların önemli bölümünden feragat etti. Şimdi de kur artışı ile eriyen kiralarla birlikte iki taraf arasındaki kira krizi yeniden gün yüzüne çıktı. Perakendeciler, konuttaki gibi işyeri kiralarına da artış sınırı talep ediyor.

Mehtap HALICI

Alışveriş merkezleri (AVM) yönetimleri ile markalar arasındaki kira krizi büyüyor. AVM’ler pandemi döneminde markalara ciddi destekler sağlayarak kiraların önemli bölümünden feragat etmişlerdi. Şimdi kur artışı ile eriyen kiralarla birlikte iki taraf arasındaki kira krizi yeniden gün yüzüne çıktı. AVM temsilcileri, kiraların dövizden TL’ye dönmesiyle her şeyin tepetaklak olduğunu, borçların hala döviz olarak devam ettiğini söyledi.

Kiraların dengelenmesi gerektiğini belirten marka temsilcileri ise, markalarla mülk sahiplerini karşı karşıya getirmeden kamu otoritesinin devreye girmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Perakendeciler, enflasyonun kontrol altına alınmasına katkı için konutlarda olduğu gibi geçici bir süre, örneğin 2024 sonuna kadar işyeri kiralarına yüzde 60 artış gibi bir sınırlama getirilmesi önerisini getiriyor.

Kiralar TL’ye döndü, borçlar döviz kaldı

2018 yılında Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Türkiye’deki döviz bazlı kiraların TL’ye döndüğünü belirten Alışveriş Merkezleri ve Yatırımcıları Derneği (AYD) Yönetim Kurulu Başkanı Nuri Şapkacı, “Dolar 9 kat artarken, gömlek 9 kat pahalanırken biz sadece kiralarımızı 4,5 kat artırdığımızda aradaki fark o yatırımların perişan olmasına sebep oluyor” dedi. Perakendecilerin şu anda çok iş yaptığına işaret eden Şapkacı, “Bir dönem AVM’ler kraldı ama kiraların dövizden TL’ye dönmesiyle beraber her şey tepetaklak oldu. AVM yatırımcılarının bir kısmının borçlarını ödemesine rağmen borçlar hala döviz olarak devam ediyor.

Bu durumdan mustaripler” diye konuştu. AVM yönetimlerinin markalara ihtarname çektiğini belirten Nuri Şapkacı, perakendeciyle bir araya gelerek anlaşmaya çalıştıklarını söyledi. Şapkacı sözlerine şöyle devam etti: “Kimi rasyonel perakendeciler haklı olduğumuzu söylüyor. Aslında yüzde 80-90’ıyla bir şekilde anlaşıyoruz. Kimse davalık olmak istemiyor. Olabildiğince anlaşmaya çalışıyorlar. Perakendeciler de kar marjlarımız düştü diyor. Hammadde ve maliyetler arttı. Her şeyin fiyatı arttı. Tabii her marka için durum değişkenlik gösterebilir.”

Emsallere göre karar veriliyor

Yatırımcıların gönderdiği kira bedellerini bazı perakende markalarının mutabık kaldığını belirten Nuri Şapkacı, “Zaten ciroları çok yüksek. Kimi pazarlık ediyor, kimisi arada bir yerde buluşuyor, çok az bir kısmıyla mutabakat sağlanmıyor” diye konuştu.

İhtarname gönderildiğinde kira tespit davalarında mahkemenin emsallerine bakarak karar verdiğini ifade eden Şapkacı, şunları söyledi: “Markalar bazen bize ihtarname gönderdiler diyorlar.

Sanki yüzde 100 ödemek zorundalarmış gibi. Ancak kira tespit davası açılır, o mahkemede birkaç sene sürer, hakim de hakkaniyet ölçüsüne girer, başka AVM’lere bakar, benzer markaların kiraları nedir inceler. Ancak o şekilde karar verebilir. Eğer kirayı çok yüksek istiyorsak veya bizim kiramız çok yüksekse bu bizim aleyhimize de çıkabilir, lehimize de.”

İşyeri kiralarına da sınırlama getirilebilir

Piyasa koşullarına bakıldığında mülk sahibinin hakkını da gözetmek durumunda olduklarını ancak kira artışlarının makul seviyelerde olması gerektiğine dikkat çeken Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Sinan Öncel, “Olaya sadece AVM’lerdeki mağazalar özelinde bakmamak gerekiyor. Cadde mağazaları ve ofis, depo, antrepo gibi alanların kiraları için de güncel enflasyonun çok çok üzerinde, yüzde 400-500’ü bulan fahiş kira artışı talepleri ile karşılaşıyoruz” dedi.

Özellikle iç talebin daralmaya başladığı bir dönemde markaların enerjilerini fahiş kira artışı talepleriyle harcamaması gerektiğini ifade eden Öncel, sözlerine şöyle devam etti: “Dolayısıyla burada markalarla mülk sahiplerini karşı karşıya getirmeden kamu otoritesinin devreye girmesinde yarar görüyoruz. Konutlarda olduğu gibi geçici bir süre, örneğin 2024 sonuna kadar işyeri kiralarına sınırlama getirilebilir. Bu sınır TÜFE’nin yüzde 50-60’ı düzeyinde olabilir.

Mülk sahibinin kaybı da ödeyeceği gelir ve kurumlar vergisinden düşülerek telafi edilebilir. Markalarımız için kira en önemli maliyet kalemi. Böyle bir düzenleme yapılabilirse kira maliyetlerine bağlı fiyat artışları da sınırlanacağı için enflasyonla mücadeleye önemli bir katkı sağlayacağını düşünüyorum.”

Kiralar, ciroların altında kalmaya başladı

Alışveriş Merkezi Danışmanı Avi Alkaş ise kiraların AVM’ler aleyhine baskılandığını belirterek şunları söyledi: “Cirolardaki artış enflasyonun dahi üstünde olduğu için yine de kiralar çok düşük kalmaya başladı. Yatırımcılar, mal sahipleri veya AVM sahipleri de bunların düzenlenmesi talebiyle geliyor. Bunun dengelenme arzusu şu anda gündemde. Sektör inanıyorum ki bu süreçte kendi dengelerini oluşturacaklar.

Çünkü ne AVM’ler kiracısız ne de kiracılar AVM’siz yapabilir.” Son dönemlerde alışveriş merkezlerinde enflasyonun üzerinde cirolar gerçekleştiği için mal sahiplerinin de kiraların bu oranlarda artırılmasını talep ettiğini belirten Avi Alkaş, “Kiralar alışveriş merkezleri aleyhine baskılandı. Ümidim ekonomik önlemlerin devreye girmesiyle gerek faizlerde gerek kurdaki oynamalarda önümüzü görebileceğimiz bir istikrara kavuşuruz” diye konuştu.

AVM’lerin yüzde 15’i yenileniyor

Türkiye’de 450 AVM olduğunu ve bunun yüzde 15’inin yenilendiğini belirten Nuri Şapkacı, “Bunlar milyonlarca dolarlık yatırım gerektiriyor. Zaten finansal olarak bu döviz kredilerinde zorlanıyorlar. Ödemeler çok sıkışık geçtiği için o yatırımları öteleyip duruyorlar.

AVM’leri yenilemek de önemli. Bunu yapmak da ciddi bir maliyet. Yenilenmediği takdirde dünyadan geriye düşüyorsunuz” dedi. Geçmişte senede 10-15 AVM açılıyorsa şu anda senede maksimum 1-2 AVM’nin açıldığını belirten Nuri Şapkacı, “Perakendeciler büyümek istiyor.

Ama AVM yatırımları olmadığı için maalesef büyüyemiyorlar. Şu anda kötü performans gösteren alışveriş merkezlerine bile talep var. İyi alışveriş merkezlerine zaten talep çok fazla. Kirasını ödediği sürece kiracıları çıkarma gibi bir hakkımız yok. 10 sene boyunca böyle kalabiliyor. Ondan sonra da zaten uzatıma gidebiliyorlar” diye konuştu.

Yatırımlar gelmeye başlayacak

Yasal müdahalelerle kira artışlarının frenlendiği ve kira artışları olmadığı için AVM yatırımlarının cazibesini yitirdiğini belirten Avi Alkaş, “Şimdi bu durumda tekrar alışveriş yatırımları başlayacak. Yavaşlayan, yarım kalan işlerin hızlanarak tamamlandığını gözlemleyeceğiz. Hâlâ alışveriş merkezi olmayan şehirlere de AVM yatırımlarının başlayacağını göreceğiz. Ekonomi kendi kuralları içerisinde AVM alan arzını artıracak.

Çünkü Türkiye’de dinamik genç nüfuslu pazarın büyüklüğü ortada. Alışveriş turizmini cezbeden konumu itibariyle de ülkemize inanıyorum ki bir takım yeni yatırımlar gelmeye başlayacak” dedi. Mall of İstanbul ve İstinye Park gibi talep gören AVM’lerde gerekli şartlar çerçevesinde ek yatırımların başladığına işaret eden Avi Alkaş, “Dolayısıyla imkanı olan genişleme büyüme fırsatını bulabilen, imar, ruhsat ve izin konularında olanakları olan alışveriş merkezlerinin daha fazla büyüdüğünü göreceğiz” şeklinde konuştu.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Schroders: Fed’in enflasyonu kontrol altına almakta zorlanmasının dört nedeni

Schroders: Fed’in enflasyonu kontrol altına almakta zorlanmasının dört nedeni

Investing.com – Analistler bugünlerde merkez bankalarının stratejilerini değerlendiriyor. Schroders ‘ın (LON:SDR) baş ekonomisti ve stratejisti Keith Wade, para politikasının ekonomi üzerindeki etkilerinin beklenenden daha uzun süre gecikmesinin ardında yatan dört temel faktörü tanımlıyor.

İşte Wade’in analizi:

Fed on toplantı boyunca üst üste faiz artırdıktan sonra Haziran toplantısında trendi değiştirdi ve faiz oranlarını sabit bıraktı. Fed üyelerinden gelen sinyaller, piyasanın Haziran ve Temmuz toplantıları için bir “duraklama ve ardından artırım” beklemesine yol açtı.

Ancak toplantının ardından yapılan açıklama ve ekonomik projeksiyonlar, bunun faiz oranlarının düşürülmesine yönelik bir sinyalden ziyade geçici bir duraklama olacağını açıkça ortaya koydu. Faiz oranı projeksiyonlarının “nokta grafiği”, üyeler arasındaki beklentinin federal fon oranında iki çeyrek puanlık artış daha olduğunu ve bu yıl herhangi bir indirim yapılmayacağını gösterdi. Başkan Powell’ın basın toplantısı, gelecek ayki toplantıda bir faiz artırımı daha yapılacağı fikrini pekiştirdi.

Fed’in enflasyonu kontrol etmekte zorlanmasının 4 nedeni

Bu ay faiz artırmama kararı büyük ölçüde bugüne kadar uygulanan sıkılaştırma politikalarının etkisini kontrol etme arzusundan kaynaklanmakta. Milton Friedman’ın dediği gibi, faiz oranları uzun ve değişken gecikmelerle çalışır. Ekonominin resesyona girmesini bekleyen ve tahminlerini revize etmek zorunda kalan çok sayıda analistin de gösterdiği gibi, bu kez bu tür gecikmeleri değerlendirmek özellikle zor. Yıla iyi bir başlangıç yaptıktan sonra, birçoğu 2023 yılı için büyüme tahminlerini yükseltti ve resesyon görünümlerini bu yılın sonlarına ya da ötesine erteledi.

ABD ekonomisinin dayanıklılığını kabul etmek durumunda kalan ve ABD için büyüme tahminlerini yukarı yönlü revize edenler arasında yer aldığımızdan, bu kez gerçekten farklı olup olmadığını değerlendirmek için bu politika döngüsünü inceliyoruz. ABD ekonomisi Fed’in eylemleri karşısında şaşırtıcı derecede dirençli oldu ve politika ile ekonomi üzerindeki etkileri arasındaki gecikmelerin neden beklenenden daha uzun göründüğünü açıklamaya yardımcı olan dört temel faktör belirledik.

  • Faizler için düşük başlangıç noktası

İlk faiz artırımı geçen yıl 16 Mart’ta ABD merkez bankasının hedef aralığı %0 ila %0,25’ten %0,25 ila %0,5’e yükseltmesiyle gerçekleşti. Salgın sebebiyle düşürülen faizler, neredeyse iki yıldır sıfıra yakın seyrediyordu. Daha sonra, oranlar keskin bir artışla şu anki %5 ila %5,25 aralığına yükseldi; ancak, faiz oranları enflasyonun altında kaldı ve hatta sadece geçen yılın sonuna doğru reel anlamda kısıtlayıcı hale geldikleri söylenebilir.

Sıklıkla agresif bir artış döngüsü olarak tanımlansa da, düşük başlangıç seviyesi göz önüne alındığında oranların yükselme hızı, oranları sıkı olarak kabul edilebilecek bir seviyeye getirmek için biraz zaman almıştır. Sonuç olarak, ilk faiz artırımı ile bunun ekonomi üzerindeki etkisi arasındaki süre uzamıştır.

  • Finansal koşullar beklenenden daha gevşek oldu.

Sıkılaştırmanın ilk aşamalarında, piyasa acil durum politikasının sona ermesine uyum sağladıkça Hazine getirileri keskin bir şekilde yükselmişti. Bu durum, politikanın mortgage ve kredi piyasaları gibi ekonominin diğer kısımlarına da yayılmasına neden olarak parasal koşulların daha da sıkılaşmasına yol açmıştı. Ancak, geçen yıl Eylül ayında tahvil faizleri %4’ün hemen altındaydı ve o zamandan beri de bu seviyede kaldı.

Bunu takiben, mortgage oranları istikrar kazanmış ve on yıldan uzun bir sürenin en yüksek seviyelerinde kalmalarına rağmen, konut üzerindeki baskı artmamıştır. Bu arada, hisse piyasaları yükselmiş ve S&P 500 endeksi Eylül sonundan bu yana (14 Haziran itibarıyla) %20’nin biraz üzerinde artmıştır. Her ne kadar yükseliş büyük ölçüde bir avuç teknoloji hissesiyle sınırlı kalmış olsa da, bunun etkisi finansal koşulların gevşemesi olmuştur.

  • Büyük mali teşvikler

Hem Başkan Trump, hem de halefi Joe Biden, doğrudan ödemeler ve iyileştirilmiş yardımlar yoluyla ekonomiye önemli ölçüde teşvik sağladı. Bu, işletmeler işçi çıkarırken ve işsizlik artarken ailelerin ayakta kalmasına yardımcı oldu. Dögüsel etkileri hariç tutan IMF rakamlarını bir kıstas olarak kullanarak, mali desteğin 2020’de GSYİH’nin yaklaşık %5’ini oluşturduğunu tahmin ediyoruz. Emin olmak zor olsa da, teşvikin bir kısmı çarpan etkileri yoluyla veya tasarruf şeklinde gizli talep olarak sistemde kaldı.

Bu önemli bir rahatlamaydı, ancak talebi artırarak enflasyonu körüklemiş ve Fed’in harcamaları kontrol altına alma işini daha da zorlaştırmış olabilir. O dönemde bazı yorumcular bu tür mali cömertliklerin enflasyon yaratacağını iddia etmişti ve görünen o ki bu tahminler doğru çıktı.

  • Pandemi etkileri

Benzer şekilde, hane halkları da pandeminin kısıtlama döneminde biriktirdikleri fazla tasarruflardan yararlandı. Dışarı çıkıp harcama yapamayan, ancak evden çalışarak gelir elde etmeye devam eden insanlar tasarruflarını normal seviyelerin üzerine çıkardılar. Bu fazla tasarruflar, ekonomi yeniden açılırken, özellikle de yüksek enflasyon karşısında tüketime önemli bir destek sağladı. Sonuç olarak tüketim; yüksek enflasyon ve düşen reel gelirler sırasında bile dirençli kaldı.

Her ne kadar böyle bir etkiyi öngörmüş olsak da, bunun gücünü ve süresini değerlendirmek zordu. Fazla harcamaların dağılımına ilişkin veriler yalnızca uzun gecikmelerle elde edilebildiğinden harcama eğiliminin belirlenmesi zorlaşmakta. Harcama dürtüsünün büyüklüğünü ve süresini ölçmek için karşılaştırılabilir çok az dönem var.

Bu etkiyle yakından ilişkili olarak, salgının mal ve hizmet tüketimine getirdiği eğilim de söz konusu. Yukarıda belirtildiği gibi, kapanmalar sırasında hane halkı harcamaları, çevrimiçi olarak satın alınabilen ve eve teslim edilebilen mallara odaklanmıştı. İnsan etkileşimi sınırlı olduğu için otel, restoran ve seyahat gibi hizmetler kısıtlandı veya kapatıldı. Mal satışları trendin üzerinde seyrederken, hizmetler azaldı. Ekonominin yeniden açılmasıyla birlikte hizmet sektörü toparlandı ve mal satışları tekrar düştü. Bugün, PMI gibi anketler, insanların seyahat zevkini yeniden keşfetmesi ve yeterince spor salonu ekipmanı, elektronik eşya ve diğer kapanma dönemi gereçlerine sahip olduklarını fark etmeleri nedeniyle hizmetler sektörünün mal sektörünü geride bıraktığını gösteriyor.

Sonuç olarak, pandeminin tüketici üzerinde iki etkisi oldu. Birincisi, tüketiciyi daha dirençli hale getirdi ve ikincisi, harcamaları çarpıttı. Bazıları bu durumu, önce hizmet sektörünün, sonra da imalat sektörünün resesyona girdiği inişli çıkışlı bir resesyon yaratmak olarak tanımladı. Bu aynı zamanda, daha döngüsel olan mal sektörüne ağırlık veren öncü göstergelerin ve resesyon uyarı modellerinin, ekonominin bütünü için çok olumsuz sinyaller göndererek fazla düşüş eğiliminde olduğu anlamına da geldi. Hizmetler sektörü mal sektöründen ayrıştı. Göreceli büyüklükleri göz önüne alındığında (ABD’de mallar için %21’e kıyasla hizmetler hane halkı harcamalarının %60’ından biraz daha azını oluşturmaktadır), hizmetlerdeki toparlanma mal üretimindeki gerilemeyi dengeledi.

Tüketici harcamalarının yeniden dengelenmesi için muhtemelen daha gidilecek yol var. San Francisco Fed tarafından yapılan analiz, tasarruf bolluğunun büyük bir kısmının artık harcandığını ve tüketim üzerindeki bu etkinin giderek azalacağını gösteriyor. Şu ana kadar 2,1 trilyon doların 1,7 trilyon doları harcandı. Ancak, hane halklarının hâlâ yaklaşık 400 milyar dolarlık potansiyel harcaması var (tüketimin yaklaşık %2’sine denk geliyor), bu nedenle etki kademeli olacak.

Pandeminin ikinci etkisi arz tarafında oldu, işgücü piyasası erken emeklilikler, üniversiteye geri dönüşler ve hastalıkların (uzun Covid ve birikmiş işleri temizlemeye çalışan hastanelerde tedavi için uzun bekleme süreleri) bir araya gelmesinden etkilendi. Uzaktan çalışmayı daha kolay bulan bazı çalışan grupları için bir artış olsa da, genel etki işgücündeki kişi sayısında bir düşüş ve katılım oranında bir gerileme oldu.

Sonuç olarak, açıklar daha hızlı ortaya çıktığı için ücretler üzerindeki baskı beklenenden daha fazla oldu. Göçün geri dönüşünü ve bu faktörlerin bazılarının tersine dönmesini yansıtabilecek şekilde, katılım oranlarının yükseldiğine dair bazı işaretler var. Genel olarak, salgın arz-talep dengesini olumsuz yönde etkilemiş ve enflasyonist baskıyı artırmıştır.

Sonuç

Bu dört etki arasında, faiz oranlarının düşük başlangıç seviyesi, mali teşvikler ve pandeminin etkileri, Fed ve diğer merkez bankalarının ekonomiyi ve enflasyonu yorumlamasını ve daha sonra kontrol etmesini zorlaştıran en benzersiz etkiler oldu.

Para politikası aşırı gevşek bir seviyeden başladı ve Fed ve diğerleri sıkılaştırma ihtiyacını daha önce fark etmiş olsalar bile, bu pandeminin devam ettiği çok belirsiz bir bağlamda gerçekleşti. Dahası, maliye politikası teşvikini dengelemek ve Covid’in harcamalar ve işgücü piyasası üzerindeki olağandışı etkileriyle başa çıkmak zorunda kaldılar.

Enflasyonu Düşürme Yasası’nın desteğine ve Yapay Zeka’ya (AI) yönelik coşkuya rağmen, görüşümüz, önümüzdeki dönemde gelgitin Fed’in lehine dönmeye başlayacağı yönünde. Para politikası artık sıkılaştırma bölgesinde ve mali destek ile aşırı tasarrufların faydaları azalıyor.

Her ne kadar bu döngüye özgü olmasa da, finansal piyasaların dengeleyici davranışı da önemlidir. Örneğin, 2005 yılında Fed faizleri 150 baz puan artırıp 10 yıllık tahvil getirileri üzerinde çok az etki yarattığında – o zamanlar “Greenspan muamması” olarak biliniyordu – Fed’in para politikası üzerindeki kontrolünü kaybettiğine dair çok fazla konuşma yapılmıştı.

Bu döngüde, Fed’in sabit getirili piyasaları enflasyonu yenmeye kararlı olduğuna ikna etmek için hâlâ daha fazlasını yapması gerekebilir, bu da şüphesiz son toplantısının şahin tonunu açıklıyor.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!