Prizmabet

Kuzey Kore, ABD’nin Ukrayna’ya askeri yardımını eleştirdi

Kuzey Kore, ABD’nin Ukrayna’ya 8 milyar dolar tutarında askeri yardım sağlama kararını sert bir şekilde eleştirerek, bunu “inanılmaz bir hata” ve nükleer bir süper güç olarak nitelendirdiği Rusya’ya karşı tehlikeli bir provokasyon olarak nitelendirdi. Bu açıklama, ABD Başkanı Joe Biden’ın Ukrayna’nın Rusya’ya karşı savunmasını desteklemek için yeni yardım paketi açıklamasının ardından geldi. Yardım paketi, Ukrayna’nın daha uzun menzilli saldırılar gerçekleştirme kapasitesini artırabilecek uzun menzilli silahların tedarikini de içeriyor.

Kuzey Kore lideri Kim Jong Un’un kız kardeşi ve ülkenin yönetici İşçi Partisi’nin kilit isimlerinden biri olan Kim Yo Jong, ABD’yi Ukrayna’daki çatışmayı tırmandırmak ve Avrupa’yı nükleer savaşın eşiğine itmekle suçladı. Devlet haber ajansı KCNA tarafından yayınlanan açıklamasında Kim, Rusya’nın uyarılarını hafife almanın riskine vurgu yaparak, ABD ve Batılı ülkelerin eylemlerinin olası sonuçlarıyla yüzleşmeye hazır olup olmadıklarını sorguladı.

Kuzey Kore’den gelen bu eleştiri, Pyongyang ve Moskov arasındaki ilişkilerin, geçen yıl önemli ölçüde güçlenen bağların ardından yükseldiği bir dönemde geldi. İki ülke, karşılıklı savunma anlaşmasını da içeren “kapsamlı stratejik ortaklık” ilan etti. Bu ortaklık, liderleri arasında gerçekleşen iki toplantıyla pekiştirildi ve karşılıklı savunma taahhüdüyle sonuçlandı.

Ayrıca, ABD, Kuzey Kore’yi geçen yılın Eylül ayından bu yana Rusya’ya en az 16.500 konteyner silah yasadışı olarak sevk etmekle suçladı. Rusya’nın bu silahları Ukrayna’ya karşı kullandığı iddia ediliyor. Hem Kuzey Kore hem de Rusya, yasadışı silah ticareti iddialarını reddetti.

Kim Yo Jong’un Kuzey Kore’nin siyasi yapısındaki rolü genellikle ülkenin uluslararası siyasi ve güvenlik konularındaki duruşunu iletmeyi içeriyor ve açıklamalarının yüksek lider tarafından onaylandığı düşünülüyor. Son açıklamaları, Kuzey Kore’nin devam eden çatışma ve Rusya ile ittifakı konusundaki tutumunu yansıtıyor.

Reuters bu habere katkıda bulundu.

Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Japonya’nın Gelecek Başbakanı Gevşek Para Politikasının Devamını Savunuyor

Japonya’nın yönetici Liberal Demokrat Parti’sinin (LDP) yeni seçilen lideri ve ülkenin gelecek başbakanı olması beklenen Shigeru Ishiba, ülkenin para politikasının destekleyici kalması gerektiğini vurguladı. Pazar günü konuşan Ishiba, ekonomik istikrarı korumak için Japonya Bankası ile hükümet arasındaki işbirliğinin önemini vurguladı.

Ishiba’nın yorumları, merkez bankasının faiz oranlarına yaklaşımının inceleme altında olduğu bir dönemde geliyor. Olası faiz artışları konusuna değinen Ishiba, “Bu, fiyat istikrarını sağlamakla görevli olan Japonya Bankası’nın hükümetle yakın çalışarak karar vereceği bir konudur,” dedi.

Gelecek başbakan, hükümetin para politikası konusundaki duruşunu net bir şekilde ifade ederek, “Mevcut ekonomik koşullar göz önüne alındığında, para politikasının genel eğilim olarak destekleyici kalması gerekiyor,” dedi. Bu duruş, son yıllarda Japonya’nın ekonomik stratejisinin karakteristik özelliği olan gevşek para politikalarının devam edeceğine işaret ediyor.

Ishiba’nın bu açıklamaları, 27 Eylül 2024 tarihinde gerçekleşen LDP liderlik seçimindeki zaferinin ardından Japonya’nın kamu yayıncısı NHK’ya verdiği röportaj sırasında yapıldı. Parti liderliği yarışındaki bu zaferi, onu mevcut başbakanın halefi olmaya hazırlıyor ve partinin Japonya’nın ekonomik ve siyasi geleceğine yönelik vizyonuna olan güvenini yansıtıyor.

Reuters bu habere katkıda bulunmuştur.

Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

Çin devlet şirketlerinin kârı Ocak-Ağustos döneminde düştü

ŞANGHAY – Çin’deki devlet şirketlerinin kârları, Ocak-Ağustos döneminde geçen yılın aynı dönemine göre %2,1 oranında azaldı. Bu bilgi, Maliye Bakanlığı’nın bugün web sitesinde yayınladığı açıklamada yer aldı ve bu şirketlerin sekiz aylık dönemdeki performansında bir düşüş olduğunu gösterdi.

Kârlardaki düşüş, devlet sektörünün çeşitli ekonomik baskılar altında karşılaştığı zorlukları vurguluyor. Maliye Bakanlığı, bu şirketlerin kârlılığındaki azalmaya katkıda bulunan faktörler hakkında spesifik detaylar vermedi.

Çin’deki devlet şirketleri, ülke ekonomisinin önemli bir parçasını oluşturuyor ve genellikle stratejik endüstriler ve hizmetlerde kilit bir rol oynuyor. Bu firmaların performansı, Çin’in genel ekonomik sağlığı ve istikrarının bir göstergesi olarak yakından takip ediliyor.

Maliye Bakanlığı’ndan gelen rapor, kamu sektörünün finansal sağlığı konusunda politika yapıcılar ve yatırımcılar için bir ölçüt görevi görüyor. Bu kâr azalmasının daha geniş ekonomi üzerindeki etkisi ve devlet şirketlerini desteklemek için gelecekteki hükümet önlemleri üzerindeki etkisi henüz belirsizliğini koruyor.

Reuters bu habere katkıda bulundu.

Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

UBS başkanı İsviçre’nin sermaye artırımı planını eleştiriyor

UBS Yönetim Kurulu Başkanı Colm Kelleher, İsviçre hükümetinin ülkenin büyük bankaları için sermaye gereksinimlerini artırma önerisine ilişkin endişelerini dile getirdi. Geçen yıl Credit Suisse’in çöküşünün ardından finans sektörünün sağlamlığını artırmayı amaçlayan hükümet girişimi, Kelleher tarafından ihtiyatla karşılandı.

İsviçre gazetesi SonntagsBlick’e verdiği röportajda Kelleher, hükümetin 22 önerisinin çoğuna katıldığını belirtti ancak önerilen sermaye gereksinimlerinin artırılmasına itiraz etti. Kelleher, “batmayacak kadar büyük” raporuna atıfta bulunarak, “Gerçekten büyük sorun yaşadığım konu sermaye gereksinimlerinin artırılması. Bu hiç mantıklı değil” dedi.

Kesin sermaye gereksinimleri açıklanmamış olsa da, Maliye Bakanı Karin Keller-Sutter Nisan ayında UBS’in 15 milyar ila 25 milyar dolar ek sermayeye ihtiyaç duyabileceğini öne sürmüştü. Autonomous Research analistleri bu aralığı makul bularak, 10 milyar ila 15 milyar dolar ek sermayenin gerekli olabileceğini tahmin etmişti.

Kelleher spesifik rakamlar vermedi ancak aşırı katı sermaye gereksinimlerinin bankanın rekabet gücünü zayıflatabileceğini ve müşteriler için bankacılık ürünlerinin fiyatlandırmasının daha az avantajlı hale gelebileceğini savundu. Odak noktasının bunun yerine likidite yönetimi ve bankaların başarısız olmaları durumunda tam olarak çözüme kavuşturulabilmelerini sağlamak olması gerektiğini öne sürdü.

UBS dahil olmak üzere İsviçre bankaları, İsviçre’nin yıllık ekonomik çıktısının iki katı büyüklüğünde bir bilançoya sahip olan UBS’in de içinde bulunduğu İsviçre bankalarının, ülkenin önde gelen küresel bir finans merkezi olarak konumunu korumasında çok önemli bir rol oynamaktadır. Ancak Kelleher, UBS’in sermayesini önemli ölçüde artırmaya zorlanması durumunda bunun ülkenin finansal konumuna zarar verebileceği konusunda uyardı. UBS’in İsviçre mirasına derinden bağlı olduğunu ve artan sermaye talepleri olasılığına rağmen İsviçre’den ayrılma niyetinde olmadığını vurguladı.

Kelleher, UBS’in İsviçre ekonomisi için oluşturduğu riskleri küçümseyerek, bankanın rakiplerinden “önemli ölçüde daha fazla” sermayeye sahip olduğunu ve varlık yönetimi ile İsviçre iç pazarına odaklanan iş modelinin düşük riskli olduğunu belirtti.

UBS başkanı, hükümetin önerilerini tartışmaya açık olduğunu ve yetkililerle diyalog kurmaya hazır olduğunu belirtti. Kelleher’in yorumları, İsviçre’nin Lüksemburg ve Singapur gibi finans merkezlerinden artan rekabetle karşı karşıya kaldığı ve ülkenin finans sektörünü etkileyebilecek kararların öneminin arttığı bir dönemde geldi.

Reuters bu habere katkıda bulundu.

Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

Steward Health CEO’su Senato’nun incelemesi altında istifa edecek

Steward Health Care’in CEO’su Ralph de la Torre, önümüzdeki hafta görevinden istifa edecek. Bu karar, ABD Senatosu’nun şirketin iflas başvurusundan önceki maliyet düşürme önlemleri hakkında ifade vermemesi nedeniyle kendisini cezai itaatsizlikle suçlamasının ardından geldi. Dallas merkezli Steward Health Care, de la Torre’nin bu ay başlarında varılan anlaşmanın ardından 1 Ekim’den itibaren ayrılacağını duyurdu.

Eski bir kalp cerrahı olan de la Torre’nin şirketten dostane şartlarda ayrıldığı bildirildi. Bir sözcü, de la Torre’nin dezavantajlı hastalar için daha iyi geri ödeme oranları savunucusu olmaya devam edeceğini belirtti. Senato’nun de la Torre’yi oy birliğiyle itaatsizlikle suçlama kararı, kendisine celp gönderilmesine rağmen 12 Eylül’deki duruşmaya katılmamasının ardından Çarşamba günü alındı.

ABD’nin en büyük özel hastane ağını işleten Steward Health Care, 9 milyar dolarlık borcunu yönetmek için Mayıs ayında iflas koruması talep etmiş ve birçok hastanesini satmaktadır. Şirketin finansal sorunları, özellikle etkilenen hastanelerinin çoğunun bulunduğu Massachusetts’te sağlık reformu ihtiyacına dikkat çekti.

De la Torre’nin sözcüsü, şirketin misyonuna odaklanmanın önemini vurguladı ve finansal zorlukların Massachusetts sağlık sistemi yapısındaki daha geniş sistemik sorunların bir göstergesi olduğunu belirtti.

Reuters bu makaleye katkıda bulundu.

Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

Exxon Yöneticisi Elliott Destekli Amber Energy’nin Başına Geçiyor

Exxon Mobil Corp (NYSE:XOM) yönetim kurulu üyesi Gregory Goff, Elliott Investment Management tarafından desteklenen Amber Energy’de, şirket Citgo Petroleum’u satın almaya hazırlanırken liderlik rolü üstlendi. 2021’den beri Exxon’un yönetim kurulunda yer alan Goff’un, Cuma günü Amber Energy’nin CEO’su olarak atandığı duyuruldu.

Amber Energy yakın zamanda, ABD mahkemesinde Citgo’nun ana şirketi PDV Holding’in hisseleri için düzenlenen açık artırmada başarılı teklif sahibi olarak açıklandı. Amber Energy’nin teklifi, Houston merkezli petrol rafinerisini 7,28 milyar dolara kadar değerliyor. Açık artırmaya çıkarılan hisseler, Venezuela ve devlet petrol şirketi PDVSA’ya karşı, kamulaştırmalar ve borç temerrütleri nedeniyle 21,3 milyar dolara kadar ulaşan taleplerin geri ödenmesi sürecinin bir parçası.

Exxon’un motor yakıtları ve yağlama pazarındaki rakibi olan Citgo, kapasite bakımından ABD’nin yedinci büyük petrol rafinerisi konumunda. Şirket, 2023 yılında 2 milyar dolar net kâr açıkladı ve Texas, Louisiana ve Illinois’de rafineriler işletiyor. Ayrıca geniş bir yakıt depolama ve boru hattı ağını yönetiyor ve markası altında 4.200 bağımsız perakendeciye sahip.

Goff’un enerji sektöründeki 40 yıllık deneyimi, Andeavor’un eski başkanı ve CEO’su ile Claire Technologies Inc.’in CEO’su olarak görev yaptığı rolleri kapsıyor. Ayrıca 2019’a kadar Marathon Petroleum (NYSE:MPC)’da başkan yardımcısı olarak görev yaptı. Marathon’daki görev süresi, Elliott’ın Marathon’a yaptığı yatırımın etkisiyle şirketin Speedway perakende yakıt işini 2021’de 7-Eleven’a 21 milyar dolara satması gibi önemli stratejik hamlelerle öne çıktı.

Exxon Mobil, Goff’un şirketteki mevcut durumu hakkında henüz bir açıklama yapmadı. Şu an itibariyle Goff, Exxon’un denetim komitesinin başkanı ve yürütme ve finans komitelerinin üyesi olarak listeleniyor. Amber Energy ise satın alma ile ilgili yorum yapmaktan kaçındı.

Reuters bu habere katkıda bulunmuştur.

Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

TPG, Creative Planning’de 2 Milyar Dolarlık Hisse Alımına Yakın

TPG, servet yönetimi şirketi Creative Planning’de azınlık hissesi satın almaya yakın ve işlem şirketi 15 milyar doların üzerinde değerleyebilir. Konuya yakın kaynaklar Cumartesi günü, San Francisco merkezli satın alma şirketinin 2 milyar dolarlık hisse için yapılan ihalede Permira gibi diğer ilgili tarafları geride bırakarak öne çıktığını açıkladı.

Bu yaklaşan anlaşma, TPG’nin Perşembe günü Homrich Berg’de azınlık hissesi satın almasının ardından bir hafta içinde servet yönetimi alanındaki ikinci yatırımı olacak. Bu hamle, özel sermaye şirketlerine istikrarlı ücret gelirlerinden yararlanma fırsatı sunan sektördeki birleşme ve satın almalara olan yüksek talebi yansıtıyor.

Görüşmeler hala gizli olsa da, anlaşmanın önümüzdeki günlerde duyurulması bekleniyor. Başarılı olursa TPG, 2020’de Creative Planning’de azınlık hissesi alan General Atlantic’in yanı sıra Kansas merkezli şirketin sahiplerinden biri olacak.

Overland Park merkezli Creative Planning, finansal ve vergi planlaması, emeklilik planları ve işletmeler için finansal danışmanlık dahil olmak üzere çeşitli hizmetler sunuyor. Şirketin web sitesindeki bilgilere göre, 2023 sonunda 300 milyar doların üzerinde varlık yönetiyordu.

Servet yönetimi sektörü, istikrarlı nakit akışları üretme kabiliyeti nedeniyle özel sermaye yatırımcıları için cazip olarak biliniyor. Ayrıca, sektörün parçalı yapısı, rakip firmaların satın alınması yoluyla hızlı genişlemeye olanak tanıyor.

Creative Planning büyüme yolunda ilerliyor ve bu durum geçen yıl Goldman Sachs’ın kişisel finansal hizmetler birimini satın alma anlaşmasıyla gösterildi. Bu satın alma, Goldman Sachs’ın servet yönetimi bölümünü yüksek net değerli bireylere odaklanacak şekilde yeniden yapılandırması ve tüketici kredisi işinden çıkması sırasında gerçekleşti.

1992 yılında Jim Coulter ve David Bonderman tarafından kurulan TPG önemli bir büyüme kaydetti ve geçen yılın Haziran ayı itibarıyla yönetimi altındaki varlıklar yaklaşık 229 milyar dolara ulaştı, bu da bir önceki yıla göre %65’lik bir artışı gösteriyor. Jon Winkelried liderliğindeki şirket, en son çeyreğinde varlık yönetiminden elde edilen ücretle ilgili gelirde %60’lık bir artış da bildirdi.

TPG ve Permira temsilcileri anlaşma hakkında yorum yapmayı reddetti. Creative Planning ise potansiyel satın alma ile ilgili yorum taleplerine henüz yanıt vermedi.

Reuters bu makaleye katkıda bulundu.

Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

Trump Pennsylvania’da Kampanya Yürütüyor, Kritik Seçmen Oylarını Hedefliyor

Cumhuriyetçi başkan adayı Donald Trump, bugün yerel saatle 14:00’te Pennsylvania’nın Erie kentinde destekçileriyle bir araya gelecek. Bu, Trump’ın bir ay içinde eyalete dördüncü ziyareti olacak. Pennsylvania, 2024 başkanlık yarışında hem Trump hem de Demokrat rakibi Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in önemli Seçiciler Kurulu oyları için mücadele ettiği kritik bir savaş alanı haline geldi.

Pennsylvania’nın kuzeybatı köşesinde yer alan Erie, özellikle çekişmeli bir bölge. İlçe, 2016 seçimlerinde Trump’ı desteklemekten 2020’de Başkan Joe Biden’ı desteklemeye geçiş yaptı. Her iki kampanya da Pennsylvania’ya yoğun kaynak ayırdı ve burada diğer eyaletlerden daha fazla reklam harcaması yaptı. Bu durum, eyaletin seçmenlerini kazanmanın ne kadar yüksek öneme sahip olduğunu gösteriyor.

Trump’ın mitingi, yardımcısı ABD Senatörü JD Vance’in tam bir ay önce aynı göl kıyısı şehrinde düzenlediği benzer bir etkinliği takip ediyor. Eski başkanın ayrıca 5 Ekim’de Batı Pennsylvania’daki Butler’da başka bir miting düzenlemesi planlanıyor.

Trump’ın müttefiklerine ve gayriresmi danışmanlarına göre, Pennsylvania’nın 5 Kasım’daki seçimlerdeki önemi abartılamaz. Trump’ın başkanlığı geri kazanma şansı için Pennsylvania’da zafer kazanmanın çok önemli olduğuna inanıyorlar. Öte yandan, eyalette Harris’e karşı bir yenilgi, ona yarışta avantaj sağlayabilir.

Anketler, Pennsylvania’da sıkı bir mücadele olduğunu gösteriyor; Harris, Trump’ın önünde 1,6 yüzde puanlık bir farkla liderlik ediyor. Bu fark, çoğu anketin hata payı içinde kalıyor.

Yaklaşan miting için Butler’ın seçilmesi dikkat çekici, çünkü burası Temmuz ayında Trump’a yönelik başarısız bir suikast girişiminin yaşandığı yer. O olayda bir kurşun Trump’ın kulağını sıyırmıştı.

Yarış kızışırken, her iki kampanya da çok çekişmeli geçmesi beklenen seçimde dengeyi değiştirebilecek kilit eyaletlere odaklanıyor.

Reuters bu habere katkıda bulunmuştur.

Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

Çin’in kuruluş yıl dönümü Şimşek’in de katıldığı bir resepsiyonla kutlandı

Foreks – Çin Halk Cumhuriyeti’nin 75. kuruluş yıl dönümü Ankara’da bir otelde düzenlenen resepsiyonla kutlandı.

Çin’in Ankara Büyükelçisi Liu Shaobin’in ev sahipliğinde Ankara’da bir otelde düzenlenen resepsiyona Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yanı sıra yabancı misyon temsilcileri ve davetliler katıldı. Program, Büyükelçi Shaobin’in davetlileri kapıda karşılaması sonrası, iki ülke milli marşlarının çalınması ile başladı.

Çin ve Türkiye’nin kadim ve medeni ülkeler olduğunu aktaran Büyükelçi Shaobin, “Tarihi binlerce yıl öncesine uzanan İpek Yolu, iki milleti birbirine bağlamış, aralarındaki karşılıklı alışveriş ve dostane temaslar tarihe geçmiştir. Son yıllarda Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ortak ilgilenmesi ve liderliği sonucu Çin-Türkiye ilişkileri istikrarlı bir şekilde gelişmekte ve her alandaki iş birliği derinleşmektedir. Kısa bir süre önce başkan Jinping, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Şangay İş Birliği Örgütü Zirvesi esnasında başarılı bir görüşme gerçekleştirmiş ve ikili ilişkilerin geleceğine yön vermiştir” diye konuştu.

İki ülkenin temel hassasiyetlerinin kararlılıkla destekleneceğini ve ulusal koşullara uyun kalkınma yolunda ilerleyeceklerini belirten Büyükelçi Shobin, “Yeni koşullar altında kapsamlı, derin ve üst düzey bir Çin-Türkiye ilişkisinin tesis edilmesi her iki ülkenin ve halklarının temel çıkarlarına uygundur. İki ülkenin liderlerinin önemli mutabakatlarının kapsamlı ve özenli bir şekilde yerine getirmek, potansiyeli derinlemesine su yüzüne çıkarmak ve Çin-Türkiye stratejik iş birliği ilişkilerini bir üst seviyeye çıkarmak için Türk tarafı ile birlikte çalışmaya hazırız” ifadelerine yer verdi.

Resepsiyonda konuşan Bakan Şimşek, Çin Halk Cumhuriyeti’nin 75. yıldönümünü kutladığını belirterek, “Çin Hükümetine ve halkına en içten tebriklerimi sunuyorum Türkiye ve Çin köklü tarihleri, güçlü kültürel bağları ve kadim medeniyet geçmişleriyle binlerce yıllık etkileşime sahip. Bugünkü dostluğumuz ve işbirliği sağlam temeller üzerine yükselmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımız ve Çin cumhurbaşkanının gerçekleştirmiş olduğu verimli görüşme neticesinde ülkelerimiz arasındaki üst düzey temasların son dönemde ivme kazandı. Türkiye Çin hükumetler arası iş birliği Komitesi Eş başkanı olarak yakında Çin’i ziyaret edeceğim. Bu ziyarette ülkelerimiz arasındaki ekonomik ve siyasi ilişkileri güçlendirmeye çalışacağız. Türkiye ve Çin arasındaki ekonomik ilişkiler her geçen yıl daha da ivmeleniyor. Çin bizim için Asya’da birinci Dünyada üçüncü büyük ticaret ortağımız. Geçen yıl 48 milyar doları aşan Ticaret hacmimizin daha dengeli bir şekilde gelişmesi için çaba gösteriyoruz. Bu kapsamda Çinli yatırımcıların son dönemde ülkemize artan ilgisini memnuniyetle karşılıyor iş birliğimizin farklı alanlarda daha da güçlenmesini ümit ediyoruz. Bu yıl daha fazla Çinli turistin ülkemizi ziyaret ediyor olması bizler için çok sevindirici. Ayrıca iki ülke arasında yapay zeka, yeşil enerji, sürdürülebilir tarım ve finans gibi alanlarda da iş birliğini önemsiyoruz. Yeniden Asya girişimimiz kapsamında Çin’le ilişkilerimizi daha ileri noktalara taşıyoruz” ifadelerini kullandı.

Şirketler geç bildirimler nedeniyle SEC ile 3,8 milyon dolarlık uzlaşmaya vardı

Aralarında Alphabet (NASDAQ:GOOGL) Inc. ve Goldman Sachs Group Inc.’in de bulunduğu önde gelen şirketler grubu, zamanında bildirim yapmadıkları gerekçesiyle ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC) ile toplam 3,8 milyon dolar ceza ödemeyi kabul ederek uzlaşmaya vardı. Bu cezalar, SEC’in şirketlerin ve yöneticilerin faydalanıcı sahiplik ve içeriden hisse senedi işlemleriyle ilgili açıklamalardaki gecikmeleri hedef alan yaptırım eylemlerinin bir parçası.

Google’ın ana şirketi Alphabet, 750.000 dolar ceza ödemeyi kabul etti. Goldman Sachs 300.000 dolar, Bank of Nova Scotia ve Bain Capital Credit Member ise sırasıyla 375.000 dolar ve 130.000 dolar ödeyecek. SEC bugün uzlaşmaları duyurarak, yatırımcı kamuoyuna yapılan açıklamaların zamanında ve şeffaf olmasının önemini vurguladı.

SEC’in yaptırım eylemleri, geç bildirimler nedeniyle ceza ödemeyi kabul eden bir dizi başka firmayı da kapsıyor. Bu firmaların cezaları şöyle: Sunbeam Management, LLC (40.000 dolar), TALANTA Investment Group, LLC (45.000 dolar), Grays Peak Ventures LLC (65.000 dolar), Stilwell Value LLC (75.000 dolar), BSC, LP (75.000 dolar), Fortress Investment Group olarak faaliyet gösteren FIG LLC (200.000 dolar), Adage Capital Management, L.P. (200.000 dolar), Essex Woodlands Management, Inc. (225.000 dolar), Oaktree Capital Management, L.P. (375.000 dolar), Legacy Housing Corporation (200.000 dolar) ve Celsius Holdings, Inc. (200.000 dolar).

Bu kuruluşlara ek olarak, on birey de geç bildirim ihlallerindeki rolleri nedeniyle ceza ödemeyi kabul etti. SEC, bu bireylerin isimlerini veya ödemeleri gereken tutarları açıklamadı.

Finans ve teknoloji alanındaki en tanınmış isimlerden bazılarını içeren uzlaşmaya dahil olan şirketler, SEC’in bulgularını kabul etmedi veya reddetmedi. Ancak, idari para cezalarını ödemeyi ve aynı nitelikteki gelecekteki ihlallerden kaçınmayı kabul ettiler.

Reuters bu habere katkıda bulundu.

Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.