PrizmaBetGüncelGirişAdresiHızlıveGüvenilirErişim!

Mide Kanserinin 10 Belirtisi

Mide kanseri belirtileri hakkında bilgi veren uzmanlar, erken tanının mide kanseri tedavisindeki başarı şansını artırdığını söyledi. 

Mide kanseri belirtileri hakkında bilgi veren uzmanlar, erken tanının mide kanseri tedavisindeki başarı şansını artırdığını söyledi.

Kilo Kaybı ve Mide Ağrısı

Erkeklerde kadınlara göre daha fazla görülen mide kanseri tüm dünyada en sık görülen kanserler içinde dördüncü sırada geliyor. Midenin tüm kısımlarında görülebilen mide kanseri ülkemizde genellikle midenin gövde kısmında görülüyor. Mide kanseri çoğu zaman hiçbir belirti vermeden sinsi bir şekilde ilerleyebiliyor. Öyle ki en yaygın erken belirtileri olan açıklanamayan kilo kaybı veya mide ağrısı bile kanser ilerleyene kadar ortaya çıkmayabiliyor. Kişiye ve hastalığın evresine göre tedavi planlaması yapılan mide kanserinde uygulanan sıcak kemoterapi yöntemi tedavi başarısını artırılabiliyor. Memorial Ataşehir Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü’nden Doç. Dr. Ferhat Ferhatoğlu, mide kanserinin nedenleri ve tedavi yöntemleri hakkında konuştu.

MİDE KANSERİNİ TETİKLEYEN ETKENLER 

Mide kanseri görülme riski ülkemizde daha fazla

Mide kanseri tüm dünyada en yaygın görülen kanserlerden biridir. Ülkemizde erkeklerde en sık görülen kanserler içinde ikinci, kadınlarda ise en sık görülen kanserler içinde dördüncü sıradadır. Mide kanseri (gastrik kanser olarak da bilinir) kanser hücrelerinin midede kontrolsüz bir şekilde büyümesi ile ortaya çıkmaktadır. Tüm dünyada görülen kanserler içinde 4. sırada bulunan mide kanseri, midenin tüm bölümlerinde oluşabilmektedir. Ancak ülkemizde görülen mide kanserleri en çok midenin gövde kısmı yani midenin en geniş bölümünde oluşmaktadır. Mide kanseri vakalarının yaklaşık %95’i mide iç zarında başlayarak yavaş ve sinsi bir şekilde ilerlemektedir. Bu nedenle hızlı bir şekilde tedavi edilmesi gerekmektedir. Tedavi edilmediği takdirde kötü huylu kitle büyür ve mide duvarlarında daha derin tabakalara ilerler. Ayrıca bu tümör karaciğer ve pankreas gibi yakındaki organlara yayılabilir. Mide kanseri riski tüm bireylerde vardır. Ancak 65 yaş üzerinde, erkeklerde, Doğu Asya, Güney veya Orta Amerika, Doğu Avrupa’da ve genellikle ülkemizde doğu bölgesinde bu riskin arttığı gözlemlenmektedir.

Obezite ve sigara mide kanseri oluşma riskini arttırabilir

Mide kanseri, mide hücrelerimizin DNA’sında genetik bir mutasyon (değişiklik) olduğunda oluşmaktadır. DNA, hücrelere ne zaman büyüyeceklerini ve ne zaman öleceklerini söyleyen bir koddur. Mutasyon nedeniyle hücreler hızla büyür ve sonunda ölmek yerine bir tümör oluşturur. Kanser hücreleri sağlıklı diğer organları ele geçirebilir ve vücudumuzun diğer bölgelerine yayılabilir (metastaz). Ailede mide kanseri öyküsü, gastroözofageal reflü, gastrit, mide ülseri veya mide polipleri, meyve ve sebzenin az, yağlı, tuzlu, tütsülenmiş veya salamura yiyeceklerin fazla tüketilmesi sigara ve obezite kanser riskini arttıran önemli faktörlerdir.

Sinsi bir şekilde ilerleyen mide kanserinin bu belirtileri bile geç ortaya çıkabilir

Mide kanseri genellikle erken evrelerde herhangi bir belirti vermez. Hatta mide kanserinin en yaygın erken belirtileri olan açıklanamayan kilo kaybı veya mide ağrısı bile genellikle kanser ilerleyene kadar ortaya çıkmaz. Mide kanserinin en önemli belirtileri şunlardır;

  1. İştahsızlık
  2. Yutma güçlüğü
  3. Yorgunluk veya halsizlik
  4. Bulantı ve kusma
  5. Açıklanamayan kilo kaybı
  6. Mide ekşimesi ve hazımsızlık
  7. Siyah dışkı (dışkı) veya kan kusma
  8. Yemekten sonra şişkinlik veya gaz hissi
  9. Genellikle göbek deliğinizin üzerinde mide ağrısı
  10. Küçük bir öğün veya atıştırmalık yedikten sonra bile tokluk hissi

Sıcak kemoterapi (Hipertermi Tedavisi) mide kanseri tedavi başarısını artırıyor

Tüm kanser türlerinde olduğu gibi mide kanserinde de erken tedavi büyük önem taşımaktadır. Endoskopi mide kanserini teşhis etmek için kullanılan en önemli yöntemdir. Mide kanseri tanısı ile kanserin tipi belirlendikten sonra uygulanacak tedaviye karar verilir. Mide kanseri tedavisi multidisipliner yaklaşımı gerektirmektedir. Uzman ekip çalışması ve tam donanımlı bir hastane ile başarı sağlanabilmektedir. Mide kanseri tedavisinde kansere neden olan tümörün uygun şekilde çıkarılması tedavinin en önemli kısmını oluşturur. Ameliyatla hastanın midesinin bir bölümü ya da tümü alınabilir. Midesinin tümü alınan hastalarda, bağırsaktan yeni mide yapılır ve hasta bundan sonraki yaşamını normal bir şekilde devam ettirebilir. Bu şekilde yaşayan hastalara az ve sık yemeyi gerektiren diyet önerileri sunulur. Bazı hastalarda mide alındıktan sonra kanserin şekline göre doktorun belirlediği şekilde ışın ya da ilaç tedavisi uygulanabilir. Mide kanserinin evresine göre değişiklik gösteren tedaviler sırasında eğer tümör lenf bezlerine sıçramış ise mutlaka kemoterapi uygulanır. Özellikle ikinci evreden başlayan mide kanserinde operasyon öncesi verilen kemoterapi tedavisi, operasyon sonrasındaki etkinliği arttırmak için çok önemlidir. Ayrıca mide kanseri tedavisinde “Hipertermik karın içi kemoterapi ve karın içine basınçlı kemoterapi uygulanması” yöntemleri ile karın içerisine yayılmış kanser hücreleri hedef alınır ve   uygun hastalarda başarılı sonuçlar elde edilir. Sıcak kemoterapi son 20-30 ve basınçlı kemoterapi ise 10 yıldır yatygın olarak uygulanan tedavi yöntemleridir. İlk kez kadın kanserleri üzerinde uygulanan bu yöntemler son dönemlerde kalın bağırsak ve mide kanserlerinde de sık sık uygulanmaktadır. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Sabahları bir bardak ballı su için! Faydalarına inanamayacaksınız…

Her sabah aç karnına bir bardak ballı su içmenin faydalarını öğrenin! Sindirim sisteminizi destekleyin, cildinizi güzelleştirin ve gün boyu enerjik kalın. Ballı suyun sağlığınıza olan mucizevi etkilerini keşfedin!

Ballı su, hem eski medeniyetler tarafından kullanılan geleneksel bir sağlık içeceği hem de günümüzde popüler hale gelen doğal bir şifa kaynağıdır. Her sabah aç karnına bir bardak ılık ballı su içmek, vücuda birçok fayda sağlarken, metabolizmayı hızlandırır ve bağışıklık sistemini güçlendirir.

Doğal balın antibakteriyel ve antioksidan özellikleri, suyun arındırıcı etkisiyle birleşerek vücutta bir detoks etkisi yaratır. Bu basit ama etkili karışımın sağlığınıza olan faydalarını keşfedin.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Yemek Yerken Bir Şeyler İçmenin O Kadar da Masum Olmadığını Öğrenince Artık Bir Şey İçmek İstemeyebilirsiniz (Su Hariç)

Yemek yerken bir şeyler içmek, çoğumuzun alışkanlıkları arasında yer alıyor. Meyve suyu, kola veya başka içecekler… Ancak, bu masum görünen alışkanlık, sindirim sağlığımız üzerinde çeşitli etkilere yol açabilir.

Yemeği sindirebilmeyi kolaylaştırmak, lokmaları kolay yutabilmek ve pek çok çeşitli sebepten dolayı yemeklerimizin yanında içecek tercih ediyoruz.

Peki doğru mu yapıyoruz?

Bildiğimiz üzere sindirim süreci, ağızdan başlayıp mide ve bağırsaklarda devam ediyor.

Mide, yediğimiz yiyecekleri parçalamak için hidroklorik asit ve enzimler salgılıyor. Ancak yemeğin yanında çok sıvı tüketmek, bu süreci olumsuz etkileyebiliyor. Özellikle fazla sıvı tüketimi, mide asidinin seyreltmesine yol açarak sindirimi bile yavaşlatabiliyor. Bunun sonucunda yiyecekler midede daha uzun süre kalıyor, bu da o meşhur yemek sonrası şişkinlik ve rahatsızlık hissine neden oluyor.

Araştırmalar, bu etkinin çok küçük olduğunu gösterse de bazıları için sindirim sistemi, bu duruma uyum sağlayamıyor. Özellikle proteinlerin sindiriminde önemli rol oynayan pepsin gibi enzimlerin verimliliği, mide asidinin seyreltildiği durumlarda azalıyor. Bu durum da yiyeceklerin, tam olarak sindirilememesine yol açabiliyor.

Yemek esnasında fazla sıvı alımı, yiyeceklerin ince bağırsağa daha hızlı geçmesine neden olabilir.

Bu da sindirilmemiş gıdaların erken bağırsaklara ulaşmasına yol açarak, besin emilimini azaltır. Özellikle vitamin ve mineraller gibi mikro besinlerin emilimi olumsuz etkilenir, uzun vadede besin eksiklikleri ortaya çıkabilir.

Yüksek kalorili içecekler de yemekle tüketildiğinde günlük kalori alımını artırarak kilo alımına neden olur. Uzmanlara göre bu tür içeceklerin yemek sırasında tüketilmemesi daha sağlıklı.

Ve atlamamamız gereken en önemli şeylerden birisi de sıvı tüketmek, hızlı yemek yeme alışkanlığına teşvik edebilir. İçecekler, yiyeceklerin mideden daha hızlı geçmesine neden olduğu için çiğneme süresini azaltarak doygunluk sinyallerinin beyne ulaşmasını geciktirebiliyor.

Yemekle birlikte makul miktarda içecek tüketmek, genelde bir sorun teşkil etmiyor. Ancak tabii ki dikkat edilmesi gereken konulara özen göstererek…

Kaynaklar: Prof. Dr. Derya Uludüz, healthline

Obezite ameliyatı sonrası dikkat edilmesi gerekenler

Obezite ameliyatı, sağlığı olumsuz etkileyecek kadar obez olan kişilerin kalıcı kilo vermesini sağlayan bir zayıflama yöntemidir. Obezite ameliyatı olmak için bazı yeterliliklere sahip olmak gerekir. Herkes “Ben obezite ameliyatı olacağım” deyip ameliyat olamaz. Öncelikli şart vücut kitle indeksinin 40’ın üzerinde olması ya da 35’in üzerinde olup şeker, kalp, tansiyon gibi ek hastalıkların bulunmasıdır. Kişinin alkol sorunu olmamalı ve akli dengesi yerinde olmalıdır. Öte yandan 11 yaşının altındaki çocuklara kesinlikle obezite ameliyatı yapılamazken, 16 yaşından küçüklere de tavsiye edilmez.

Obezite ameliyatı, sağlığı olumsuz etkileyecek kadar obez olan kişilerin kalıcı kilo vermesini sağlayan bir zayıflama yöntemidir. Obezite ameliyatı olmak için bazı yeterliliklere sahip olmak gerekir. Herkes “Ben obezite ameliyatı olacağım” deyip ameliyat olamaz. Öncelikli şart vücut kitle indeksinin 40’ın üzerinde olması ya da 35’in üzerinde olup şeker, kalp, tansiyon gibi ek hastalıkların bulunmasıdır. Kişinin alkol sorunu olmamalı ve akli dengesi yerinde olmalıdır. Öte yandan 11 yaşının altındaki çocuklara kesinlikle obezite ameliyatı yapılamazken, 16 yaşından küçüklere de tavsiye edilmez.

Eğer tüm bu şartları karşılıyorsanız obezite ameliyatı olabilirsiniz demektir. Ancak bir de ameliyatı düşünenlerin kafasında soru işaretleri vardır. Bunların başında “Obezite ameliyatından sonra yeniden kilo alır mıyım?” sorusu gelir. Bir obezite ameliyatının başarısını hedeflenen kiloya ulaşmak ve mevcut ek hastalıklardan kurtulmak gösterir. Hedeflenen kiloya ulaşmak için ameliyat kadar ameliyat sonrası süreç de önemlidir. Bu yüzden ameliyat sonrasında bazı noktalar dikkat edilmelidir.

Esasında dikkat edilmesi gereken iki önemli nokta var: Sağlıklı beslenmek ve spor yapmak… “Zaten ben bunları yapabilseydim ameliyat olmazdım.” diyebilirsiniz. Ameliyattan sonra bunlara dikkat etmek, ameliyattan önce dikkat etmeye göre çok daha kolaydır. En sık yaptığımız tüp mide ameliyatından örnek vermemiz gerekirse; bu ameliyatta midenin yüzde 80’lik kısmı çıkarılarak midede bir küçülme meydana gelir. (Ki bu yüzden halk arasında mide küçültme ameliyatı olarak bilinir.) Bu sayede mide kapasitesi azalmış olur. Ayrıca alınan yüzde 80’lik kısımda fundus bölümü yer alır. Fundus, açlık hormonunun salgılandığı bölümdür. Böylece açlık hissiyatınız da azalmış olur. Yani beslenmeye dikkat etmeniz daha kolay olacaktır. Buna ek olarak hekiminizin önerdiği egzersizleri yaparsanız hedeflenen kiloya düşmeniz KAÇINILMAZDIR.

Obezite ameliyatı sonrası dikkat edilmesi gerekenler

Obezite ameliyatı, sağlığı olumsuz etkileyecek kadar obez olan kişilerin kalıcı kilo vermesini sağlayan bir zayıflama yöntemidir. Obezite ameliyatı olmak için bazı yeterliliklere sahip olmak gerekir. Herkes “Ben obezite ameliyatı olacağım” deyip ameliyat olamaz. Öncelikli şart vücut kitle indeksinin 40’ın üzerinde olması ya da 35’in üzerinde olup şeker, kalp, tansiyon gibi ek hastalıkların bulunmasıdır. Kişinin alkol sorunu olmamalı ve akli dengesi yerinde olmalıdır. Öte yandan 11 yaşının altındaki çocuklara kesinlikle obezite ameliyatı yapılamazken, 16 yaşından küçüklere de tavsiye edilmez.

Obezite ameliyatı, sağlığı olumsuz etkileyecek kadar obez olan kişilerin kalıcı kilo vermesini sağlayan bir zayıflama yöntemidir. Obezite ameliyatı olmak için bazı yeterliliklere sahip olmak gerekir. Herkes “Ben obezite ameliyatı olacağım” deyip ameliyat olamaz. Öncelikli şart vücut kitle indeksinin 40’ın üzerinde olması ya da 35’in üzerinde olup şeker, kalp, tansiyon gibi ek hastalıkların bulunmasıdır. Kişinin alkol sorunu olmamalı ve akli dengesi yerinde olmalıdır. Öte yandan 11 yaşının altındaki çocuklara kesinlikle obezite ameliyatı yapılamazken, 16 yaşından küçüklere de tavsiye edilmez.

Eğer tüm bu şartları karşılıyorsanız obezite ameliyatı olabilirsiniz demektir. Ancak bir de ameliyatı düşünenlerin kafasında soru işaretleri vardır. Bunların başında “Obezite ameliyatından sonra yeniden kilo alır mıyım?” sorusu gelir. Bir obezite ameliyatının başarısını hedeflenen kiloya ulaşmak ve mevcut ek hastalıklardan kurtulmak gösterir. Hedeflenen kiloya ulaşmak için ameliyat kadar ameliyat sonrası süreç de önemlidir. Bu yüzden ameliyat sonrasında bazı noktalar dikkat edilmelidir.

Esasında dikkat edilmesi gereken iki önemli nokta var: Sağlıklı beslenmek ve spor yapmak… “Zaten ben bunları yapabilseydim ameliyat olmazdım.” diyebilirsiniz. Ameliyattan sonra bunlara dikkat etmek, ameliyattan önce dikkat etmeye göre çok daha kolaydır. En sık yaptığımız tüp mide ameliyatından örnek vermemiz gerekirse; bu ameliyatta midenin yüzde 80’lik kısmı çıkarılarak midede bir küçülme meydana gelir. (Ki bu yüzden halk arasında mide küçültme ameliyatı olarak bilinir.) Bu sayede mide kapasitesi azalmış olur. Ayrıca alınan yüzde 80’lik kısımda fundus bölümü yer alır. Fundus, açlık hormonunun salgılandığı bölümdür. Böylece açlık hissiyatınız da azalmış olur. Yani beslenmeye dikkat etmeniz daha kolay olacaktır. Buna ek olarak hekiminizin önerdiği egzersizleri yaparsanız hedeflenen kiloya düşmeniz KAÇINILMAZDIR.

Yaşlı Hastalarda Ülserler

Gastroenteroloji için bilgi mi arıyorsunuz? Yaşlı Hastalarda Ülserler makalesine göz atın ve Gastroenteroloji hakkında daha fazla bilgi edinin

Ülserlerin günümüzde çok sık görüldüğüne dikkat çeken uzmanlar özellikle yaşlı hastaları uyarıyor. Toplumun yaşlandığını buna bağlı olarak kalp hastalıklarının arttığına dikkat çeken Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Aytaç Atamer, “Kan sulandırıcı ilaçlar çok sık kullanılıyor. Bu tür ilaçlara bağlı olarak ülser gelişiyor ve kanamalar oluşuyor.” uyarısında bulunuyor. Atamer gerek olmadıkça antienflamatuar ilaçların kullanmaması gerektiğinin de altını çiziyor.

Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Aytaç Atamer, toplumda sık görülen peptik ülser hakkında açıklamalarda bulundu.

Ülserler mikroba bağlı olarak gelişir

Mide ülseri ve duodenum olarak adlandırılan oniki parmak bağırsağı ülserine peptik ülser denildiğini söyleyen Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Aytaç Atamer, “Bu ülserler günümüzde çok sık karşılaştığımız durumlar içerisinde yer alır. Peptik ülser dediğimizde en sık neden helikobakter piroli dediğimiz mikroptur. Mikroba bağlı olarak ülserler gelişir.” dedi.

Antienflamatuar denilen ağrı kesici ilaçların yaygın olarak kullanılmasının da ülserin gelişmesindeki en önemli neden olduğuna dikkat çeken Atamer, “Bu nedenle gerek olmadıkça bu tür ilaçlardan uzak durulmalı, kullanılacaksa doktor tavsiyesi ve gerekirse mide koruyucular ile kullanılmalıdır.” uyarısında bulundu.

Tedavi edilmezse ölümle sonuçlanabilir

Mide ülserlerinde en sık görülen problemin mide kanamasına bağlı gelişen genel durum bozukluğu olduğuna değinen Atamer, şoka kadar ilerleyebilecek bir sorun olduğuna dikkat çekti. Atamer, “Bu durumun acil tedavi edilmesi gerekir. Mide ülser kanamalarında, kanamaların yeri saptanır ve kanamalar durdurulur. Bazen de daha derine gidebilir ve delinmelere yol açabilir. Bu durum hayatı tehdit eden bir durum oluşturur ve acil cerrahi müdahale gerektirir. Tedavide gecikme olması halinde ölümle sonuçlanabilir.” ifadelerini kullandı.

Özellikle yaşlı hastalarda ülser sık görülüyor

Ülserin sıklıkla ilkbahar ve sonbahar aylarında görüldüğünü kaydeden Prof. Dr. Aytaç Atamer, belirli aralıklarla kontrol edilmesinde fayda olduğunu söyledi. Özellikle yaşlı hastalarda fazla ağrı kesici ilaç kullanılmasına bağlı olarak ülserin sık görüldüğünü aktaran

Atamer sözlerini şöyle tamamladı:

“Toplumumuz yaşlanmakta ve buna bağlı olarak kalp hastalıkları da artmaktadır. Kan sulandırıcı ilaçlar çok sık kullanılıyor. Bu tür ilaçlara bağlı olarak ülser gelişiyor ve kanamalar oluşuyor. Bu ilaçlar kullanılmadan önce gastroenteroloji uzmanı takibinde olmalı, gerekirse endoskopi yapılarak mide ve bağırsak incelenmelidir.”