Türkiye’ye yabancının carry trade ilgisi sürüyor. Bloomberg HT’nin aktardığına göre, 27 Eylül haftasında yabancı yatırımcının swap pozisyonunda girişler sürerken,…
Türkiye’ye yabancının carry trade ilgisi sürüyor.
Bloomberg HT’nin aktardığına göre, 27 Eylül haftasında yabancı yatırımcının swap pozisyonunda girişler sürerken, ekonomist Haluk Bürümcekçi’nin hesaplamalarına göre, 27 Eylül haftasında bankaların bilanço dışı yabancı para pozisyonu 1,1 milyar dolar arttı.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) haftalık ve uzun vadedeki ters swap pozisyonları 595 milyon dolar yükselirken, aynı haftada girişler 1,7 milyar dolar oldu. Mart 2024 seçimleri dönemin bu yana carry trade girişleri toplamda 29,7 milyar dolara çıktı.
Citigroup Mısır ile Türkiye’yi karşılaştırdı
Carry trade tarafında giriş devam ederken, Citibank carry trade yorumları dikkat çekti. Bankanın Kuzey Afrika, Levant ve Orta Asya Bölge Başkanı Omar Hafeez, Türkiye’nin ortodoks politikalara geçişinin yatırımcılardan destek bulmasına karşın, TL’de göreceli gücün, büyük portföy girişlerini engellediğini söyledi.
Hafeez, Bloomberg’e verdiği bir röportajda, bunun bir nedeninin de “Mısır’da yaşananların aksine Türk Lirası’nın gerektiği ölçüde hareket etmemesi” olabileceğini söyledi.
Yetkililer, Mısır’ın uzun zamandır beklenen devalüasyonu gerçekleştirmesi ve genişletilmiş bir Uluslararası Para Fonu (IMF) programının sağlanmasıyla Mısır’da para biriminin mart ayında dolar karşısında yaklaşık yüzde 40 değer kaybetmesi ile Türkiye’de TL’nin yılbaşından bugüne dolar karşısında yüzde 13,6 gerilemesine dikkat çekti.
Türkiye ve Mısır, Avrupa, Orta Doğu ve Afrika bölgesindeki yatırımcılar için en iyi carry trade işlemleri arasında yer aldı.
Citigroup yetkilisi Omar Hafeez, Türk Lirası’nın görece güçlü konumunun, ortodoks para politikalarına geçişe rağmen büyük yatırım girişlerini sınırlıyor olabileceğini açıkladı. Hafeez, Türkiye’nin yerel seçimlerden sonra rotasını değiştirmemesinin yatırımcı güvenini de artırdığını belirtti.
Citigroup’un Kuzey Afrika, Levant ve Orta Asya Bölge Başkanı Omar Hafeez, Türkiye’nin yatırımcılar tarafından olumlu karşılanan ortodoks para politikalarına geçiş yapmasına rağmen, liranın beklenen seviyede değer kaybetmemesi nedeniyle büyük portföy girişlerinin gerçekleşmediğini belirtti.
Bloomberg’ün haberine göre; Mısır’da Mart ayında yapılan ve yüzde 40 oranında gerçekleşen devalüasyon, ülkeye Uluslararası Para Fonu (IMF) ile genişletilmiş bir programın önünü açarken, yerel ekonomiyi desteklemek için önemli bir adım olmuştu. Bu süreç, Mısır’a olan yabancı sermaye girişlerinde önemli bir artış sağladı.
Türkiye’de ise lira, yıl başından bu yana yüzde 13,6 oranında değer kaybetti ve bu oranla 2024’te dünyanın en kötü performans gösteren yedinci para birimi oldu. Aynı dönemde Mısır poundu, %40 kayıpla dördüncü sırada yer aldı. Bloomberg verilerine göre, her iki ülke de 2024 yılı boyunca en kötü performans sergileyen para birimleri arasında yer aldı.
Türkiye ve Mısır, yıllar süren siyasi anlaşmazlıkların ardından ekonomik ilişkilerini geliştirme kararı alarak, 2024’te yatırımcılar için Avrupa, Orta Doğu ve Afrika (EMEA) bölgesinde en iyi taşıma işlemlerini (carry trade) sunan iki ülke haline geldi.
2023 yılı itibarıyla Türkiye’nin yüksek faiz oranları ile öngörülebilir bir kur politikası izlemeye başlaması, ülkeyi taşıma işlemi yatırımcıları için güvenli bir liman haline getirdi. Buna rağmen, yerel tahvil piyasasına giren toplam yabancı sermaye miktarı 10 milyar doları aşarak beklentilerin altında kaldı.
Citigroup’un Kuzey Afrika, Levant ve Orta Asya Bölge Başkanı Omar Hafeez’e göre bunun en büyük sebebi “Mısır’da yaşananların aksine para biriminin olması gerektiği ölçüde hareket etmemesi.”
Yabancıların swap pozisyonunda 27 Eylül haftasında yüklü girişler devam etti. 29 Mart-27 Eylül döneminde ise carry trade tarafında birikimli girişler 29,7 milyar doları buldu. Carry trade işlemlerini Mısır ile karşılaştırmalı olarak analiz eden…
Türkiye’ye yönelik yabancının carry trade ilgisi yüklü girişlerle devam ediyor.
27 Eylül haftasında da yabancı yatırımcının swap pozisyonu tarafında girişleri devam etti. Ekonomist Haluk Bürümcekçi’nin yaptığı hesaplamalara göre 27 Eylül haftasında bankaların bilanço dışı yabancı para pozisyonu 1,1 milyar dolar arttı.
Aynı dönemde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) haftalık ve uzun vadedeki ters swap pozisyonları da 595 milyon dolar yükseliş kaydetti. İlgili haftada girişler 1,7 milyar dolar olarak gerçekleşti.
Seçimlerden sonraki dönem itibariyle bakıldığında carry girişlerinin 27,1 milyar dolar olduğu görüldü.
Citibank’tan Mısır ile karşılaştırmalı Türkiye analizi
Carry trade tarafında giriş devam ederken, Citibank tarafından carry trade ile ilgili yorumlar geldi.
Bankanın Kuzey Afrika, Levant ve Orta Asya Başkanı Omar Hafeez’e göre, Türkiye’nin ortodoks para politikalarına geçişi yatırımcılar tarafından memnuniyetle karşılanmasına rağmen, Türk lirasının göreceli gücü, ülkeye büyük portföy girişlerini engelliyor olabilir.
Hafeez, sabit getiri yatırımcılarının Türkiye’ye olumlu baktığını ancak girişlerin bankanın beklediği seviyelere ulaşmadığını söyledi. Hafeez, Dubai’de Bloomberg’e verdiği bir röportajda, bunun bir nedeninin “Mısır’da yaşananların aksine Türk lirasının gerektiği ölçüde hareket etmemesi” olabileceğini söyledi.
Yetkililerin uzun zamandır beklenen devalüasyonu gerçekleştirmesi ve genişletilmiş bir Uluslararası Para Fonu (IMF) programının sağlanması ile Mısır poundu Mart ayında dolar karşısında neredeyse yüzde 40 değer kaybetti. Türkiye’de ise Türk lirası yılbaşından bugüne yüzde 13,6 geriledi.
Türkiye ve Mısır, bu yıl Avrupa, Orta Doğu ve Afrika bölgesindeki yatırımcılar için en iyi carry trade işlemleri arasında yer aldı. TCMB’nin politika faizine endeksli bir Türk tahvili yüzde 50 ile dünyanın en yüksek getirilerinden birini sunarken, Mısır Hazine bonoları yüzde 20’nin üzerinde getiri sağlıyor.
Hafeez, Mart ayındaki yerel seçimlerin “yeni ortodoks politika için iyi bir test” olarak görüldüğünü ve Türkiye’nin bu seçim öncesinde rotasını değiştirmemiş olmasının yatırımcıların “güven seviyesini çok daha yükselttiğini” söyledi.
Mısır’da ise Mart ayındaki devalüasyonun ardından yatırımcıların yerel tahvil piyasasına milyarlarca dolar akıttığı, ancak bunun çoğunlukla kısa vadeli tahvillerde yaşandığı görülüyor. Hisse senedi yatırımcıları ise hâlâ temkinli.
İsrail Enerji Bakanı Yisrael Katz, yaptığı açıklamada, yerli piyasaya gaz arzının garanti altına alınmasının ardından Mısır’a ihracatı artırmaya onay verildiğini belirtti.
Mısır’a yapılacak ihracat artışının Akdeniz’deki Tamar Gaz Sahası’ndan yapılacağına dikkati çeken Katz, “Bu adımla devletin gelirleri artacak ve İsrail ile Mısır arasındaki siyasi ilişkiler güçlenecek.” ifadelerini kullandı.
Katz, Mısır’a doğalgaz ihracatının artışındaki miktara ilişkin bilgi vermedi.
İsrail merkezli ekonomi sitesi Globes’te yer alan haberde ise Katz’ın, Tamar’daki yıllık üretimi 2026 yılından itibaren 6 milyar metreküpe çıkarma kararı aldığı ifade edildi.
Bunun gerçekleşmesiyle sahadaki gaz üretiminin yüzde 60 artacağı vurgulanan haberde, 6 milyar metreküp üretimden 3,5 milyar metreküpün Mısır’a ihraç edileceği aktarıldı.
Haberde, İsrail’in Mısır hükümetinden gelen baskılar sonucu gaz ihracatını artırdığına işaret edildi.
İsrail, halihazırda yıllık olarak çıkardığı 28 milyar metreküp doğalgazın yaklaşık üçte birini Mısır ve Ürdün’e ihraç ediyor.
Ürdün, İsrail’den ithal ettiği doğal gazı iç piyasada tüketirken, Mısır ise İsrail’den temin ettiği doğalgazı sıvılaştırarak ihraç ediyor.
Türkiye’nin Kahire Maslahatgüzarı Büyükelçi Salih Mutlu Şen, “Türkiye-Mısır ilişkilerinin normal haline döndüğünü” söyledi.
Suudi Arabistan merkezli “Eş-Şark lil-Ahbar” televizyon kanalına video-konferans yöntemiyle bağlanan Büyükelçi Şen, Türkiye ile Mısır arasındaki diplomatik ilişkiler, ekonomik, ticaret ve turizmin yanı sıra çeşitli alanlarda ortak meselelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Mısır ile normalleşmeye yönelik önemli adımların atıldığını ve iki ülke arasında güvenin yeniden tesis edildiğini ifade eden Şen, “İki kardeş ülke (Türkiye-Mısır) ve halkları gelecekte tüm alanlarda iş birliği yapma arzusunda. İki ülke arasında bazı engeller vardı ama, tüm bunların hepsinin üstesinden gelmeyi başardık. Türkiye-Mısır ilişkileri normal haline döndü. Biz şu anda ise ekonomik, turizm ve kültür gibi çeşitli alanlarda iki ülkenin halklarının çıkarları çerçevesinde çalışabileceğimiz resmi iş birliği imkanlarını konuşuyoruz. Bundan dolayı iki ülke arasındaki durum, üst düzey güven ve saygı çerçevesinde geleceğe doğru ilerliyor.” dedi.
Geçen 10 yıllık süreçte her iki ülkenin de ekonomik ilişkilere önem verdiğini ve ekonomik ilişkilerin siyasi durumdan etkilenmemesine özen gösterildiğini söyleyen Şen, ekonomik iş birliğinin, diplomatik ilişkilerin tamamen iyileşmesiyle daha fazla gelişmesinin mümkün olduğunu dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“2002 yılında Türkiye-Mısır arasındaki ticaret hacmi 9,7 milyar dolara ulaşmıştı. Şu anda ise iki ülkenin liderlerinin arasındaki siyasi iradeyle iş insanları toplumu da ticaret alanında daha fazla iş birliğine gidecektir. Orta vadede yıllık ticaret hacminin 20 milyar dolara yükselebileceğini söyleyebilirim. Ayrıca, Mısır’ın en büyük ihracat pazarının Türkiye olduğu gerçeğini de vurgulamam gerekiyor. Aynı zamanda Türkiye, Mısır gazını satın alan bir numaralı müşteri.”
“Mısır’a gelen Türk turist sayısının orta vadede 3 katına çıkacağını tahmin ediyoruz”
Mısır ile Türkiye arasındaki turizm sektörüne de değinen Büyükelçi Şen, Mısır’ın turistik kentlerini ziyaret eden Türk turist sayısının orta vadede 3 katına çıkmasının beklendiğini belirtti.
Şen ayrıca, “Tatil, alışveriş ve Türk lezzetlerini tatmak için ülkemize gelen çok sayıda Mısırlı turist bulunuyor. Mısır hükümetinin Türk vatandaşlarına yönelik vize konusunda sağladığı kolaylıkların ardından Hurgada, Şarm eş-Şeyh ve Asvan gibi Mısır’ın turistik kentlerine gelen Türk turist sayısının orta vadede 3 katına çıkacağını tahmin ediyoruz. Bu alanda birçok çalışmaya da şahit olacağız.” şeklinde konuştu.
Büyükelçi Şen, Türk firmalarının Mısır’daki yatırımına ilişkin ise halihazırda ülkede yaklaşık 2,5 milyar dolar değerinde ihracat ve yerel pazara yönelik çeşitli alanlarda yatırımların bulunduğunu ve Mısır’daki en büyük ihracatçı tekstil şirketlerinin Türk şirketleri olduğunu bildirdi.
İki ülkenin halklarının çıkarları çerçevesinde ekonomik ilişkilerin her zaman korunduğunu ve siyasi ilişkilerden etkilenmediğini aktaran Şen, “Mesela Mersin-İskenderiye arasında Ro-Ro seferleri vardı ama bazı lojistik sorunlardan dolayı sekteye uğradı. Yani siyasi meselelerden etkilenmedi. Bundan dolayı Türkiye-Mısır arasındaki Ro-Ro seferlerini yeniden aktifleştirmeyi arzuluyoruz. Önümüzdeki süreçte de bu konuya odaklanacağız.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Sisi’nin önümüzdeki 3-6 ay içinde bir araya gelmesi bekleniyor
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi’nin beklenen görüşmesine de değinen Büyükelçi Şen, söz konusu görüşmenin önümüzdeki 3-6 ay içinde gerçekleşebileceğini ifade etti.
Şen, “Cumhurbaşkanı Sisi’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gönderdiği tebrik mesajı ve iki lider arasında yapılan telefon görüşmesi gayet dostça bir adımdı. Bu adımın, ilişkilerde ilerlemeye yönelik güçlü siyasi bir arzunun teyidi olduğunu söyleyebilirim.” ifadelerini kaydetti.
Büyükelçi Şen, şöyle devam etti:
“Zaten diplomatik ilişkilerin en üst düzeye, Büyükelçi düzeyine çıkartılması kararlaştırıldı. Yani iki lider arasında bir zirve olacaktır. Ben şahsen bu görüşmenin önümüzdeki 3-6 içinde gerçekleşeceğini tahmin ediyor ve temenni ediyorum. Önümüzdeki aylarda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da yoğun bir programı olacaktır. Bu yılın sonuna kadar Ankara veya Kahire’de liderlerin bir araya geleceğini tahmin ediyorum.”
“Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması konusu işbirliğine açıktır”
Spikerin sorusu üzerine Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması konusuna değinen Şen, “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması konusu işbirliğine açıktır, rekabet konusu değildir.” dedi.
Söz konusu meseleye ilişkin Büyükelçi Şen, “Belki uzmanlar da söylediklerime katılacaktır, Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması konusunda Mısır-Türkiye arasında esas noktasında bir anlaşmazlık yoktur. Önümüzdeki süreçte bu konuyu da kapsayan çalışmalar yapılacak ve ilerleme kaydedilecektir. Daha önce de söylediğim gibi bu konuda Türkiye-Mısır arasında esas noktasında bir anlaşmazlık yok.” değerlendirmesinde bulundu.
Mısır yaşadığı krizden kurtulmak için daha önce Körfez ülkeleri tarafından taahhüt edilen yatırımlarla ve kamu şirketlerinde satışlar yaparak finansman elde…
Son dönemde büyük bir ekonomik buhran yaşayan Mısır’ın önünde olası iki yol var. İlki para biriminde yeni bir devaülasyon diğeri Körfez’den yeni bir yatırım dalgası.
Nakit sıkıntısı çeken Mısır, bu ikilemi çözmek ve IMF değerlendirmesi öncesinde kritik öneme sahip finansman sağlamak için zamanla yarışıyor.
Orta Doğu’nun en kalabalık ülkesi, Haziran ayı sonuna dek 2 milyar dolarlık yabancı anlaşma hedefiyle bankalarda enerji santrallerine ve orduya ait benzin istasyonu zincirine kadar çeşitli devlet varlıklarını satmak için her seçeneği değerlendiriyor.
Olası yatırımcılar Suudi Arabistan, Katar ve BAE
Bloomberg’in haberine göre Mısır’ın yaşadığı ekonomik krizi atlatmasına yardımcı olmak için milyarlarca dolar kaynak taahhüdünde bulunan Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi müttefiklerin olası alıcı olduğu değerlendiriliyor.
Fakat bu yatırımcılar, geçtiğimiz yıl değerinin yaklaşık yarısını kaybetmiş olan Mısır lirasının muslukları açmadan önce daha da zayıflamasını istiyor. Kuzey Afrika ülkesi ise, halihazırda yüzde 30’un üzerinde olan enflasyonu hızlandırabilecek olan para biriminin devalüasyonuna izin vermeden önce, bu anlaşmalardan elde edilecek dövize tampon olarak ihtiyaç duyuyor.
Bu ikilem, Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle mali durumu krize giren en büyük buğday ithalatçısı Mısır için acil bir durum. Üç milyar dolarlık IMF programının temel koşulları arasında gerçekten esnek bir para birim rejimi uygulamak ve devletin ekonomideki payını azaltmak bulunuyor.
Uzmanlar bu durumun çözülemez olmadığını, Mısır ve Körfez’deki müttefiklerinin zorlu hesaplamalarla anlaşma bazında döviz kurunu belirleyerek yeni anlaşmalar yapabileceklerini ve önümüzdeki ay sonuna dek yapılması beklenen IMF değerlendirmesinin gereklerini karşılamasını ve kredinin ikinci dilimini almasını sağlayabileceğini belirtiyorlar.
Mısır lirası 2022 başından beri üç kez devalüe edildi
Mısır lirası 2022’nin başından bu yana üç kez devalüe edilse de yatırımcılar daha da düşmesi gerektiğini düşünüyor. Para birimi dolar karşısında 30,9’dan işlem görürken, Societe Generale SA, yıl sonunda yüzde 16 düşerek 37’ye düşeceğini öngörüyor. Bu rakam şu anda karaborsada el değiştirdiği seviye civarında.
Enerji zengini üç Arap ülkesi, geçtiğimiz yıl Mısır Merkez Bankası’na 13 milyar dolar yatırarak Mısır’a yardım etmekte hızlı davranmış olsalar da, daha fazla yardımın geri dönüş getiren yatırımlar yoluyla geleceğinin sinyallerini verdiler.
Bu durum son birkaç on yılın en kötü döviz kriziyle mücadele eden Mısır’a cazip anlaşmalar hazırlaması için baskı kuruyor. Ülke toplamda 32 şirketin bazı bölümlerini satışa çıkarırken bu ay kamu sahipli Telecom Egypt şirketinin yüzde 9,5 hissesinin 121 milyon dolar karşılığında büyük oranda ülke içinden olan yatırımcılara sattı.
Bununla birlikte yetkililer kısa bir süre önce, yatırımcıların önünü açmak için bürokrasiyi azaltmayı ve izin ve arazi tahsislerini hızlandırmayı amaçlayan düzenlemeleri onayladı.
Daha fazla devalüasyon beklentisi yatırımcıları frenliyor
Ne var ki Mısır lirasının önümüzdeki aylarda devalue edileceğine dair beklentiler, alıcıların yerel para birimi üzerinden fiyatlandırılan varlıklar için daha uygun bir döviz kurunu beklemelerini ve şu anda harekete geçmek için isteksiz davranmalarına neden oluyor.
Abu Dhabi Commercial Bank PJSC Baş Ekonomisti Monica Malik’e göre, yetkililerin liranın göreli gücünü telafi etmek için devlet varlıklarının değerlemesinde indirim yapması bir çözüm olabilir.
Malik anlaşmalar için ayrı bir döviz kuru belirlemenin başka bir olasılık olduğunu, ancak “daha büyük yatırımlar için lirada daha fazla devalüasyona ihtiyaç olacağını” söyledi.
Para biriminde daha fazla devalüasyona gitmek Mısır için kolay değil. Geçen yıl yaşanan düşüş, gıda fiyatlarının hızla yükselmesine yardımcı olurken 104 milyondan fazla insanın yaşadığı ülkedeki tüketicilerin zorlu günler geçirmesine neden olmuştu.
Bloomberg’in haberine göre yetkililer daha fazla devalüasyondan önce piyasadaki dolar talebini karşılayabilmek ve döviz kurunun hızla yükselmesini önlemek amacıyla yeterli oranda döviz rezervi biriktirmek istiyor.
Bloomberg’e konuşan kaynaklar, bu tür bir likiditenin ithalatçılar ve diğer şirketlerinden gelecek döviz talebini azaltarak lira üzerindeki baskıyı hafifleteceğini ve başarılı bir kur ayarlamasını garanti edeceğini belirtiyorlar.
Bazı işletmeler hala dövize ulaşmakta zorlanıyor
İthalatçıların belirli malları getirmek için akreditif alma zorunluluğunun Aralık ayında iptal edilmesine rağmen, bazı işletmeler hala bankalardan döviz temin etmede zorlanıyor.
Bazı oteller, araba bayileri ve emlak şirketleri fiyatları yükselterek yerel para biriminin değerindeki olası değişiklikleri şimdiden hesaba katmaya başladılar.
Kahire merkezli EFG Hermes Makroekonomik Araştırma Başkanı Mohamed Abu Basha uygulamalarla ilgili, “Tartışılan varlık satışları gerçekleşse bile, düzenli bir döviz geçişini zorlamak için gerekli likiditeyi artıracak kadar büyük olmayabilir” değerlendirmesinde bulundu.
BNP Paribas ise bu ay yaptığı açıklamada yeni bir devalüasyonun daha önce beklenenden daha uzakta olabileceğini ve önümüzdeki dönemde yapılacak herhangi bir kur ayarlamasını yönetmeye yardımcı olmak için Merkez Bankası’na Körfez ülkelerinden yeni bir mevduat yatırımı gözlenebileceğini belirtmişti.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yatırım teşviki ile desteklenen OPPO’nun üretim tesisinde kurulum çalışmalarına kasım ayı itibarıyla başlandı…
Dünya gazetesi yazarı Kerim Ülker’in aktardığına göre, Türkiye fabrikasını kapatan OPPO, Mısır’a fabrika kuruyor. Bunun için aktif olarak görüşmeler yapıldığı aktarılıyor.
2020 yılında Tuzla’da 12 bin metrekarelik bir tesis açan OPPO, Türkiye’deki bu tesisle dünyanın 10’uncu fabrikası unvanını da almıştı.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yatırım teşviki ile desteklenen OPPO’nun üretim tesisinde kurulum çalışmalarına kasım ayı itibarıyla başlandı. Hızlı bir kararla Türkiye’ye gelen ve daha deneme üretimi aşamasında önemli sayıda yeni istihdam oluşturan fabrikanın bu sürecini Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank yerinde takip etmişti.
Test üretimine başlayan fabrikanın resmi açılış töreni için gün saydığını belirten Varank, “OPPO’nun Tuzla’daki tesisleri, global cep telefonu markaları arasında ana kart dahil tüm sistemlerin CKD sistemiyle (ana karttaki parçaların fabrikada birleştirilmesi) Türkiye’de üretildiği ilk fabrika olma özelliğini taşıyor. Fabrikada tam kapasite üretime geçilmesiyle yaklaşık 1000 kişinin istihdam edilmesi bekleniyor” demişti.
İktidarın övünerek propagandasını yaptğı Çinli telefon üreticisi OPPO’nun 50 milyon dolarlık yatırımla kurduğu bu tesisteki üretim beklendiği gibi gitmedi. 2022 yılında OPPO, fabrikada çalışan yaklaşık 500 işçiyi, küresel kriz gerekçesiyle işten çıkardı.
20 MİLYON DOLARLIK YATIRIM
Şimdi ise OPPO’nun Mısır’a fabrika kurmaya hazırlandığı ortaya çıktı. Dünya’daki Kerim Ülker’in köşesinde kaleme aldığı yazıya göre şirketin Mısır fabrikası 20 milyon dolara mal olacak. Ülker konu ile ilgili şunu aktarıyor:
“Edindiğim bilgilere göre Mısır Başbakanı bununla ilgili Yatırım ve Serbest Bölgeler Genel Kurumu (GAFI) CEO’su Hossam Heiba ile de görüşmüş durumda Mısır Başbakanı Mostafa Madbouly ile görüşen Heiba, Çinli OPPO’nun Mısır’da yılda 4,5 milyon akıllı telefon üretmek için fabrika kurmak istediğini, bu konuda anlaşıldığını ifade ediyor.
Çinli şirket, Mısır’da yapacağı tesisi 20 milyon dolarlık yatırımla kuracak. Bu tesiste 650 kişi çalışacak.”
Son dönemde Mısır’a yönelik yatırımlar genel olarak artıyor. Ülker’in aktardığına göre beyaz eşya şirketi Haier, Mısır’da 135 milyon dolar değerinde yeni bir proje hayata geçirmeyi planlıyor. Güney Koreli elektronik üreticisi LG‘nin de Mısır‘da 200 milyon dolar değerinde yeni bir buzdolabı fabrikasıyla genişlemeye hazır olduğu, Arçelik’in bölgede ise 100 milyon dolarlık yatırımla fabrika kurduğu belirtiliyor.
Türkiye ile Mısır ortasında 11 yıl sonra ilgilerin olağanlaşmaya başlamasının akabinde iki ülke münasebetlerinde tarihi bir gelişme yaşandı. Mısır, ülkeyi ziyaret edecek Türk vatandaşlarına kapıdan vize alma uygulaması başlattı.
Mısır Dışişleri Bakanı Semih Şükri geçtiğimiz günlerde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Ankara’da bir ortaya geldi. Şükri, 11 yıl sonra Türkiye’yi ziyaret eden birinci Mısır Dışişleri Bakanı oldu.
Ziyaretin akabinde dikkat çeken bir gelişme yaşandı. Mısır’ın ülkeyi ziyaret edecek Türk vatandaşlarına kapıdan vize alma uygulaması başlattığı duyuruldu.
Türkiye’nin Kahire Maslahatgüzarı Salih Keyifli Şen, toplumsal medya hesabından hususa ait açıklama yaptı. Büyükelçi Şen yaptığı paylaşımda, “Vatandaşlarımız Mısır’a evvelden vize almadan girebilecekler. İyi olsun.” tabirlerini kullandı. Büyükelçi Şen, paylaşımında mevzuya ait ayrıntılara yer vermezken, Mısır’dan şimdi resmi bir açıklama yapılmadı.
Öte yandan Semih Şükri ile Bakan Çavuşoğlu’nun görüşmesinin akabinde iki ülke ortasında büyükelçi atamalarının yapılıp yapılmayacağı merak konusu olmuştu. Çavuşoğlu, Mısır ile münasebetlerin olağanlaşması konusunda görüşüldüğünü belirterek, “Temsilcilik seviyesinin büyükelçi düzeyine yükseltilmesi konusunda somut adımlar atıyoruz. Önümüzdeki periyotta ortak bir açıklama ile sizleri bilgilendireceğiz. O güne kadar birtakım adımlar atmaya da devam edeceğiz. Rastgele bir sorunun olmadığını da söylemek isterim. Hasebiyle bir taraftan diplomatik düzeyde bağlantılarımızı öteki taraftan da her alanda bağlarımızı geliştirmek için somut adımlar atmaya devam edeceğiz” demişti.