PrizmaBetGüncelGirişAdresiHızlıveGüvenilirErişim!

“1960’lı Yıllarda Bunu Nasıl Yapmışlar?” Dedirtecek Arabayla Tanışın: Tarihin İlk Süper Otomobili Lamborghini Miura

Bundan tam 58 yıl önce bir araba üretildi ve günümüzdeki tüm süperspor otomobillerle onun sayesinde tanıştık. Bu içeriğimizin konusu, Lamborghini Miura…

1966 yılında tanıtılan Lamborghini Miura, 3.9 litrelik V12 motoruyla o dönemde performansın zirvesi demekti. 

Miura, üretildiği günden bu yana otoriteler tarafından otomotiv dünyasında bir dönüm noktası olarak kabul edildi. Gelin şimdi bu efsaneye daha yakından bakalım.

Dünyanın ilk ‘süperotomobili’

Miura, yüksek performanslı otomobiller için bir devrim niteliğindeydi. Ortadan motorlu ve arka tekerlekten çekişli yapısıyla süper otomobiller için yeni bir dönemi başlattı.

Adını bir boğa cinsinden alıyor

Miura, adını ünlü bir İspanyol dövüş boğası cinsinden almıştı. Daha sonraki Lamborghini modelleri de dövüş boğası isimleri taşımaya devam etti. Konunun detayları için aşağıdaki içeriğimizi de inceleyebilirsiniz:

Sadece 764 adet üretildi

Lamborghini, 1966 ile 1973 arasında bu otomobilden sadece 764 adet üretti. Günümüzde yüksek bir koleksiyon değerine sahip olmasının sebeplerinden biri de bu. 

Marcello Gandini imzalı tasarım

Miura’nın ikonik tasarımı, Marcello Gandini tarafından yapıldı. Gandini, BMW 5 serisi ve Ferrari Dino 308GT4 gibi efsane otomobillerin tasarımını da yapmıştı. 

Dünyada sadece 1 tane olan “Miura Roadster”

Miura’nın en nadir versiyonu “Miura Roadster”, sadece tek bir prototip olarak üretildi. Bu üstü açık model, 1968 Brüksel Otomobil Fuarı’nda tanıtıldı ancak hiçbir zaman seri üretime geçmedi.

3.9 litrelik V12 motor

Girişte de bahsettiğimiz gibi, Miura 3.9 litrelik V12 motora sahipti. Bu motor, 350 beygir gücü üretebiliyordu. Miura’nın maksimum hızı 280 km/s idi ve bu onu döneminin en hızlı otomobili yapıyordu. 

Kaynaklar: Lamborghini, CarAndDriver

Farklı İstasyonlardan Yakıt Almak Arabaya Zarar Verir mi? Nelere Dikkat Etmelisiniz?

Kimi zaman favori markamızdan saparak farklı benzin istasyonlarından yakıt alabiliyoruz. Peki bunun bir zararı var mı?

Piyasada çeşit çeşit benzin istasyonları var. Bu istasyonlarda satılan yakıtların farklarının olup olmadığından daha önce bahsetmiştik, o yazımıza buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Bugünkü konumuz ise farklı istasyonlardan yakıt almanın arabaya zarar verip vermeyeceği. Hep aynı marka akaryakıt istasyonundan mı benzin almalıyız? Cevaplayalım.

Birçoğumuzun favori yakıt markası var fakat bazen standarttan sapabiliyoruz.

Piyasada çok farklı yakıt türleri ve markaları olduğundan hangisinin arabamız için en iyisi olduğunu merak edebiliyoruz ve bazen farklı yakıtları deneyebiliyoruz. Bazen de acil durumlarda yakıt gerekebiliyor ve favori markamızdan başka bir istasyonda yakıt alabiliyoruz.

Peki araca farklı benzin konulursa ne olur?

Her motorun farklı bir sıkıştırma değeri var. Hep kullandığınız yakıtı değiştirdiğinizde motor, sıkıştırmasını otomatik olarak yeniden ayarlar ve hızlı bir geçiş, motorda problemlere yol açabilir. Sonuç olarak yavaş performansın yanı sıra motor hasarına kadar gidebilir.

Ayrıca yakıt aldığınız istasyonların arasında kalite farkı varsa ve düşük kaliteli bir yerden yakıt alırsanız katkı maddeleri, motorun yanma odasında birikerek sorun çıkarabilir ve motorun çalışma düzeni bozularak daha çok yakabilir. Hâliyle maddi olarak da zarar verir.

Dikkat edilmesi gereken bir husus daha var.

BP’nin internet sitesinde yazana göre; deponuz boşken yalnızca bir defa farklı marka bir yakıtla doldurulursa nispeten daha iyi çünkü tüm yakıt türlerinin hidrokarbon zincirinde aynı bileşenler var. 

Bu yüzden bir depoda 1-2 yakıt türünün karıştırılması biraz daha güvenli ancak her zaman kullandığınız yakıtınıza geçmek istiyorsanız eski yakıtı tükettiğinizden emin olmalısınız. Uzun süre farklı yakıt türü kullanmak, araçta ciddi hasarlara yol açabilir.

Kısacası arabanıza yakıt alırken aynı markayı tercih etmek ve tutarlı olmak her zaman daha güvenlidir diyebiliriz.

Kaynaklar: BP, Endurance Warranty

Bunlar da ilginizi çekebilir:

Elektrikli Araç Motorlarının Sessiz Çalışması Nasıl Güvenlik Riskleri Yaratıyor?

Gözünüzü kapatın ve bir şehir caddesinde yürüdüğünüzü hayal edin. Arkanızdan gelen bir aracın motor sesiyle irkilirsiniz, kenara çekilirsiniz, araç geçer. Peki ya arkanızdaki araç hiç ses çıkarmıyorsa?

İşte elektrikli araçların motorlarıyla ilgili en dikkat çeken konu bu: sessizlik!

Peki, neden bu sessizlik ve bu kadar sessiz olmaları bir güvenlik sorunu yaratıyor mu?

Elektrikli araçlar neden sessiz çalışıyor?

Elektrikli araçların motorlarında içten yanmalı motorlardan tamamen farklı bir teknoloji kullanıyor. İçten yanmalı motorlar, yakıtın yanarak patlaması sonucu pistonları hareket ettiriyor. Bu da motorun çalışırken belirgin bir ses çıkarmasına neden oluyor.

Ancak elektrikli araçlarda durum farklı. Araçlar, elektrik motorlarıyla çalışıyor ve elektrik enerjisi doğrudan motora iletiliyor. Yani patlama veya yanma süreci olmadığı için motorun ses çıkarma gibi bir durumu da söz konusu olmuyor.

Bir başka deyişle, elektrikli motorlar çok daha az hareketli parçaya sahip. İçten yanmalı motorlarda sürekli çalışan ve birbirine sürtünen birçok parça varken, elektrikli motorlar doğrudan elektrik akımıyla sessizce dönüyor.

Bu da aracın hareket ederken yalnızca lastiklerin yolla temasından kaynaklanan hafif bir uğultu ve rüzgâr sesini duymanızı sağlıyor. Elektrikli araçların sağladığı bu sessizlik, birçok kişi için oldukça cazip bir özellik olsa da bazı güvenlik endişelerini de beraberinde getiriyor.

Sessizliğin riskleri neler?

Sessizlik, ilk başta avantaj gibi görünse de yaya güvenliği açısından bazı sorunlara neden olabiliyor. Özellikle görme engelli bireyler, bir aracın yaklaştığını anlamak için genellikle motor sesine güvenirler.

Elektrikli araçların sessizliği, onların yolda fark edilmesini zorlaştırabiliyor ve kazaların artmasına yol açabiliyor. Ayrıca çocuklar ve yaşlılar da geleneksel araç seslerini duyup kendilerini güvende hissettikleri için elektrikli araçların yaklaşımını fark etmekte zorlanabiliyorlar.

Bu endişeler, dünya genelinde birçok ülkede fark edildi ve çeşitli düzenlemeler getirilmesine yol açtı. Örneğin Avrupa Birliği, 2019’da elektrikli araçların düşük hızlarda yapay motor sesi çıkarmasını zorunlu kılan bir yasa çıkardı.

Benzer şekilde Amerika Birleşik Devletleri’nde de elektrikli araçların 20 km/s’nin altında seyrederken yapay bir ses çıkarması gerektiğine dair düzenlemeler mevcut. Ayrıca gerekli sesin minimum 56, maksimum 75 desibel olması gerekiyor. Sesin de 2 metre mesafeden duyulması şart.

Bu sesler, aracın hızına bağlı olarak değişen bir frekansta olacak şekilde tasarlandı. Böylece yayalar ve diğer yol kullanıcıları aracın hızını ve mesafesini daha rahat anlayabiliyor.

Sessizliğinin avantajları da yok değil!

Sessizlik, güvenlik endişelerinin yanı sıra büyük avantajlar da sunuyor. Şehir yaşamının en büyük sıkıntılarından biri olan gürültü kirliliğini azaltmada elektrikli araçlar önemli rol oynuyor.

Yoğun trafikte her aracın motor sesini duyduğunuzu düşünün… Elektrikli araçlarla dolu bir dünya, kulağa daha huzurlu gelmiyor mu?

Ayrıca elektrikli araç sahipleri için bu sessizlik oldukça keyifli bir deneyim de sunuyor. Özellikle uzun yolculuklarda motor sesiyle rahatsız edilmeden sakin bir şekilde yol almak birçok sürücü için büyük bir artı. Bu yüzden elektrikli araçlar, şehir içi sessizliği ve sürüş konforu açısından oldukça tercih ediliyor.

Sessiz ama güvenli bir gelecek mümkün mü?

Elektrikli araçların sessizliği ilk başta güvenlik açısından bazı endişelere yol açsa da bu soruna yönelik çeşitli çözümler geliştirilmeye başlandı.

Yapay ses teknolojileri ve düzenlemeler sayesinde bu araçlar hem sessizliğin getirdiği huzuru koruyacak hem de yaya güvenliğini sağlayacak şekilde geliştiriliyor.

Yayaların ve bisikletlilerin karşıdan gelen aracın yoluna çıkması durumuna karşı otomatik frenleme özelliği de artık birçok elektrikli araçta bulunuyor. Çarpışma Önleme Sistemleri ve Otonom Acil Frenleme geliştirmeleri ile elektrikli araçların güvenlik riski de minimize ediliyor.

Kaynaklar: Research Gate, The Sanders Law Firm, The Register

Bu içeriklerimizi de inceleyebilirsiniz:

 

Türkiye’nin İlk Elektrikli Hiper Otomobili Geliyor: İşte 0’dan 100’e 1,65 Saniyede Çıkan Aracın Bugatti’yi Kıskandıran Tasarımı

Türk girişimci Armağan Arabul’un şirketi Elektron Motors, Türkiye’nin ilk elektrikli hiper otomobili Quasar’ı geçtiğimiz günlerde tanıttı.

Türk girişimci Armağan Arabul tarafından kurulan Elektron Motors, elektrikli hiper otomobil pazarına iddialı bir giriş yapmaya hazırlanıyor. Şirketin geliştirdiği Elektron Quasar isimli elektrikli hiper otomobil, hem tasarımı hem de teknik özellikleriyle dikkatleri üzerine çekmeyi başardı.

Şirketin resmî X hesabı üzerinden paylaşılan görüntülerde otomobilin tasarımı gözler önüne serilirken, aracın özellikleri de en az tasarımı kadar etkileyici. Elektron Motors’un açıklamalarına göre Elektron Quasar, günümüzün en güçlü araçlarından biri olma potansiyeline sahip.

Tam bir güç canavarı

Modern Formula 1 araçlarının iki katından fazla güce sahip olduğu belirtilen Quasar, aynı zamanda Le Mans Prototipi (LMP) araçlarından daha fazla yere basma gücü üretebiliyor. Teknik özelliklere bakıldığında araç tam 2.400 beygir gücünde ve 3.000 Nm tork üretiyor. Bu olağanüstü güç sayesinde Quasar 0’dan 100 km/s hıza yalnızca 1,65 saniyeden kısa bir sürede ulaşabiliyor. Ayrıca 0’dan 300 km/s hıza çıkma süresi 8 saniyenin altında ve aracın maksimum hızı 450 km/s ile sınırlı.

Elektron Quasar, 1,5 ton ağırlığında olmasına rağmen son derece güçlü bir güç aktarım sistemiyle donatılmış. Önde iki, arkada ise dört elektrik motoru olmak üzere toplamda altı motor barındıran araç, bu motorları şanzıman sistemiyle birlikte yönetiyor. 120 kWh kapasiteli pil paketi, aracın uzun menzilli performansını desteklerken, aktif aerodinamik yapı ve karbon seramik frenler gibi ileri seviye özellikler de kullanıcıların ilgisini çekecek cinsten.

Resmî lansman ne zaman olacak?

Elektron Motors, Quasar’ın ilk prototipini Türkiye’de üretti ve testleri de Türkiye’de gerçekleştiriyor. Şirket elektrikli hiper otomobilinin 2024 yılı sonu ila 2025 başı civarında resmî lansmanını gerçekleştirmeyi planlıyor ve başlangıçta planlanan üretim sayısı yalnızca 99 ile sınırlı.

Peki siz Elektron Motors’un elektrikli hiper otomobili hakkında ne düşünüyorsunuz? Düşüncelerinizi aşağıdaki yorumlar kısmından bizimle paylaşabilirsiniz.