PrizmaBetGüncelGirişAdresiHızlıveGüvenilirErişim!

Türkiye, Çin’i değil Batı’yı tercih ediyor: Nadir toprak elementlerinde kritik gelişme

Türkiye, ABD ve AB liderliğinde kurulan Mineral Güvenliği Ortaklık (MSP-Minerals Security Partnership) Forumuna katıldı. Bu adım, Türkiye’nin nadir toprak elementleri altyapısını güçlendirme fırsatını sunarken, endüstrinin lideri Çin’e karşı bir …

Türkiye, ABD ve AB liderliğinde kurulan Mineral Güvenliği Ortaklık (MSP-Minerals Security Partnership) Forumuna katıldı. Bu adım, Türkiye’nin nadir toprak elementleri altyapısını güçlendirme fırsatını sunarken, endüstrinin lideri Çin’e karşı bir alternatif oluşturabilir. Türkiye, Eskişehir’de keşfettiği devasa rezervi ülke içinde işlemek istiyordu.

MSP, dünya genelinde güvenli nadir toprak elementleri ve diğer kritik minerallerin tedarik zincirini çeşitlendirmeyi hedefleyen 14 ülke ve Avrupa Birliği’nden oluşan bir platform konumunda. MSP, esasında Çin’in kritik hammaddeler ve nadir toprak elementleri alanındaki hakimiyetine karşı mücadele edilmesi için kurulmuştu.

Middle East Eye’a konuşan resmi kaynaklar, Türkiye’nin kritik hammaddeler ve nadir toprak elementlerinin üretimi konusunda ABD, Avrupa Birliği ve diğer ülkelerle işbirliği yapmak üzere MSP’ye katıldığını söyledi. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü ise bu katılımı doğrularken resmi duyurunun önümüzdeki haftalarda yapılacağını söyledi.

Türkiye’nin MSP’deki rolü ve hedefleri

2022 yılında Türkiye, Eskişehir yakınlarındaki Beylikova‘da dünyanın en büyük ikinci nadir toprak elementleri rezervini keşfetti. Yaklaşık 694 milyon tonluk bu rezerv, Çin’in dünya nadir toprak elementi ticaretinde yüzde 70’ten fazla paya sahip olduğu bir dönemde, küresel ilgiyi üzerine çekti. MSP’nin Türkiye’ye sağladığı ortaklık, bu rezervin işlenmesinden geri dönüşümüne kadar olan süreçte Batı’dan teknoloji ve finansman desteği almasını kolaylaştırabilir.

Nadir toprak elementleri, akıllı telefon ve bilgisayarların ekranlarından hibrid ve elektrikli arabaların bataryalarına kadar pek çok yüksek teknoloji cihazının üretiminde kullanılıyor.

Türk yetkililer, 72.000 ton barit, 70.000 ton florit ve nükleer teknoloji için çok önemli olan 250 ton toryuma ek olarak yıllık 10.000 ton nadir element oksit üretmeyi hedeflediklerini söylüyor. Türkiye’nin gelecekte MSP’ye de tam üye olması bekleniyor.

Türkiye, fabrika ve rafineri kurmak için kendi altyapısını oluşturma sürecindeyken fon ve ilgili teknolojiye büyük ihtiyaç duyuyor. MSP’ye katılım sayesinde Türkiye, projelerine destek, yatırım veya finansman imkanlarına erişebilecek.

Türkiye ve Çin neden anlaşamadı?

Öte yandan Türkiye, son iki yıldır bu dev rezerv için Çin ile yakından görüşmeler yürütüyordu. Hatta geçtiğimiz Mayıs ayında bu başlığı da içeren “Enerji Dönüşümü Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı” imzalanmıştı. Ek olarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’ın Ekim ayında Çin’e giderek adımları hızlandırması bekleniyordu. Aktarılanlara göre Bayraktar, Çin ile görüşmeleri sürdürürken bir yandan da diğer alternatiflere de kapıyı açık bırakacağını söyledi.

Çin ile anlaşmanın sağlanamama nedeni ise Türkiye’nin talepleriyle ilgili. Türkiye, altyapı kurulumunda destek isterken üretimin de Türkiye içinde yapılmasını istiyor. Bu sayede Türkiye, katma değeri yüksek ürünler üreterek ciddi bir ihracat girdisi sağlayabilir. Ancak Çin, daha önce diğer ülkelerdeki madenleri çıkarıp kendi ülkesine ihraç etmeyi hedeflemişti ve burada da durumun bu olduğu düşünülüyor.

Türk kaynaklar ise Çin ile bitmiş bir anlaşma değil, şartların olduğunu söylerken “Nihai ürünü Türkiye’de üretmeyi kabul etmedikleri sürece Türkiye Pekin ile anlaşma yapmayacaktır.” ifadelerini kullanıyor.

Nadir toprak elementleri = “Yeni petrol ve gaz”

Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkan Yardımcısı Elçi Müsteşar Jurgis Vilcinskas, geçtiğimiz aylarda Tunceli’de düzenlenen bir maden forumunun açılış töreninde nadir toprak elementlerini “yeni petrol ve gaz” olarak tanımladı. Bu mineraller ve elementler, elektronik cihazlardan yenilenebilir enerjiye, elektrikli araçlardan savunma sanayisine kadar kritik alanlarda kullanılıyor.

Vilcinskas ayrıca, “Türkiye bunun merkezinde yer alabilir. Sadece gelişmekte olan bir maden çıkarma/madencilik merkezi (teknoloji ve yatırıma ihtiyaç duyulan) olarak değil, aynı zamanda ürün geliştirici ve yenilikçi bir ulus olarak da.” dedi.

Nadir toprak metallerine olan talebin 2030 yılına kadar beş kat artması beklenirken, Çin nadir toprak metallerinin yüzde 90‘ını, lityum işleme ve üretiminin ise yüzde 60’ını gerçekleştirecek. Dolayısıyla Çin’e bağımlı olmak istemen Batı için Türkiye önemli bir oyuncu.