Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28 Mayıs seçimini kazanmasının ardından dün Çankaya Köşkü’nde yeni kabineyi açıkladı. Yeni kabine, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy dışında yeni isimlerden oluştu.
Hazine ve Maliye Bakanlığı’na ise bir süredir ismi kamuoyunda geçen Mehmet Şimşek getirildi. Eski Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Bakanlığa veda ederken Yeni Şafak yazarı Yusuf Dinç, Nebati ile ilgili bir yazı kaleme aldı.
Nureddin Nebati için “Seçim kazandıran Bakan” olarak bahseden Dinç, köşe yazısında şunları yazdı:
“Bakan Nebati son yılın isminden en çok söz ettiren bakanı oldu. Ne Sağlık Bakanı, ne Çevre Bakanı, ne İçişleri ne de Dışişleri onun kadar gündemde kalamadı. Kimi zaman sözleri, kimi zaman icraatları nedeniyle ilgi hep üstünde oldu.
Bu süreçte herkesin aklında bir Bakan Nebati profili oluşmuştur mutlaka. Ben de bu dönemde herkesle beraber tanıma fırsatı bulduğum Bakan Nebati’ye dair tarihe kayıt düşmek isterim.
Bakan yardımcılığı döneminde tanışmıştım ilk defa. Kendisinden randevu isteyen kimseyi geri çevirmeyen, Türkiye için anlamı olacak hiçbir talebi başından savmayan kucaklayıcı bir devlet adamı olarak karşıma çıkmıştı. Açık söyleyeyim ilk defa böyle bir devlet yaklaşımı görüyordum.
Sonra Bakan olduğunda görüştük. Görüşmemiz benim Ürdün seyahatimin hemen akabindeydi. Petra’daki Nebati Restoran önünde seyahat arkadaşlarımla çekildiğimiz fotoğrafı göstermiştim. “Son Nebati benim,” deyip, gülümseyerek karşılamıştı.
İlk söyleyeceklerim bunlar. Sonraki söyleyeceklerime geleyim.
Çok stresli dönemlerde en ciddi sorumluluğu aldı. Rahip Bronson olayından hemen sonra bakan yardımcısı oldu. Akabinde pandemi geldi. Bakanken de savaş ve deprem oldu. Resmen harmana girdi. Ekonomi yönetimi ile ilgili tüm sorumluların paylaşması gereken muhalefet motivasyonlu tepkinin hedefine tek başına yerleşti. Sadece muhalefet değil, kim varsa onu eleştirirken adeta yapayalnız kaldı.
Ama pozitif yaklaşımını ve güler yüzünü hiç eksik etmedi. Sabrının sonuna kadar zorlandığını da herkes takdir edecektir.
“Karamsarlık Müslüman tavrı değildir,” dediğini hatırlıyorum.
Dünyaya karşı rahattı. Tenezzülü de yoktu.
“2030’a kadar zekâtımı verdim,” demişti bir seferinde. Özgüvenini ve teslimiyetini eyleme dökmüş bir duruştu bu. Gerçekten onun duruşunun bir eşi daha olduğunu sanmam. Sanırım bu yüzden kimse onu, o da kimseyi üzmemek için hassastı etrafında. Dervişane bir karakteri vardı desem onu tanıyanlar bana hak verecektir.
Şimdi Nebati Bakan Mersin Milletvekili ve Plan Bütçe Komisyonu Başkanı olacağı konuşuluyor. Üstlendiği ve üstleneceği görevleri layıkıyla yapacağına hiç şüphem yok. Hatta Mersin’i şanslı buluyorum.
Diğer taraftan Bakan Nebati yeni unvanlar alsa da ben onu bu yazımda
seçim kazandıran Bakan
olarak anacağım.
Böylece asıl söyleyeceklerime gelmiş oldum. Neredeyse herkesin ona baktığı pencerenin tam tersinden bakacağım.
Hani biraz önce dedim ya son dönem ekonomi politikalarına getirilen muhalif motivasyonlu tepkiyi tek başına göğüsledi diye, işte seçim kazandıran sırrı burada görüyorum.
Bakan Nebati tam anlamıyla bir krizi yönetti. Onun performansı bana Taner Yıldız’ın Soma faciasındaki kriz yönetim performansını anımsatıyor.
Emsal olsun diye Soma örneğini veriyorum yoksa bence çok daha karmaşık bir krizi yönetti. Karmaşık diyorum çünkü Bakan Nebati farklı olarak var olan bir krizi değil,
var olmayan bir krizi
yönetti. Çok zamansız olacak bir anda hükümetin el değiştirmesine mal olabilecek bir krizi yönetti. Manipülasyonlarla her gün farklı biçim alan ve ne biçimde geleceği hiçbir şekilde öngörülemez soyut bir krizi yönetti. Kim bunu fazla kırıp dökmeden başarabilir ki? Ekonomik krizden bahsetmiyorum, kayıtsız kalınan ekonomik manipülasyon krizinden bahsediyorum.
İktisadi aktörlerin; devlet, işletmeler, finansal kurumlar ve hanehalkıyla beraber tümünün, ortaya çıkardığı bir sonucun hiçbir kazanımı asla takdir edilmeksizin ortaya çıkan sorunların muhatabı olarak sadece Bakan Nebati görüldü. TCMB mesela süreçte daha az yıprandı, Ticaret Bakanlığı çok daha az dikkat çekti.
Bakan Beyin yerinde başkası olsa çoğu yersiz olan eleştirilere ve çileden çıkarır cinsinden manipülasyonlara sert tepkiler verebilir, muhalif motivasyonun tuzağına düşüp var olan sorunları olduğundan da büyük gösterebilirdi.
Gerçekten dönüp baktığımda şu son bir yılı kim yönetebilirdi ki, diye sormadan edemiyorum. Yapmacıklıkla olmazdı. Samimi olduğunu, fedakârca katkı verdiğini onu tanıyan herkes bildiği için hükümetin bu sürecin sonundaki seçim başarısında kritik bir rol oynadığını düşünüyorum. O mümkün olmayanı değil, mümkün olanı zorladı, denebilir.
Büyük ihtimalle Bakan Nebati’yi konu edinen bu yazı dahi çok eleştiri alabilir. Ama kazanılmış bir seçimin ardından bu objektif değerlendirmeyi yapmak gerekiyordu. Zor zamanı doğru yönetti. Soğan projesinin tuzağındayken hükümeti düşürmedi.”
patronlardunyasi.com