Benetton hepimizin ortak noktası, daima hayatımızda vardı. Lakin buna güvenerek yerinde saymadı, daima daha fazla ne yapabileceğine odaklandı. Son uygun atağı, başına kreatif direktörü olarak geçen Andrea Inconti. Onun emeli, kendi tabiriyle “iyi satan ve insanların kendilerini düzgün hissetmelerini sağlayan ürünler ortaya koymak”. Pekala Benetton ile yolları nasıl kesişti ve artık artık niyeti ne?
Benetton’un kreatif direktörü olmayı kabul etmenizdeki temel sebep neydi?
Benetton yalnızca bir moda markası değil, tıpkı vakitte derin bir tasarım kültürü olan tarihi bir marka… bir İtalyan mükemmeli. Bu yüzden bu dünyanın bir kesimi olmak istedim.
Peki bu ortak çalışmaya/yeniliğe nasıl hazırlandınız? Ve bir koleksiyona başlamadan evvel neler yaparsınız?
Bir koleksiyon üzerinde çalışırken, marka olarak vermek istediğimiz iletinin çok net olmasını isterim. Benetton’un çok büyük bir dünyası var, bu yüzden Luciano Benetton üzere onu yaratan insanları dinleyerek markanın özünü anlamaya çalıştım. Bana kendi özgün vizyonunu anlatmasını istedim.
Fruit of Desire güç dolu, gençlik ve sevinç saçan bir koleksiyon. Lakin neden bilhassa meyveler? Burada iletilmek istenen asıl “mesaj” ne?
Bu kültürel bir soru aslında: Bugün sağlıklı olan ne? Bizim ilgimizi çeken ne? İşlenmiş, mükemmele yakın besinler mi, yoksa doğal olanlar mı? Temel çıkış noktamız bu oldu ve yanıtım da bu oldu, böylelikle bir meyvenin tekrar tekrar, sonsuz bir formda yer aldığı bir tasarım ortaya çıktı.
Benetton dünya çapında tanınan bir marka, bu size neler hissettiriyor?
United Colors of Benetton küresel bir marka ve geleceğinin anahtarı da bu olduğunu düşünüyorum. Şimdilerde birkaç ülkeyi ziyaret edip Japonya, Hindistan ve Kore’ye gideceğim. Lokal kültürler hakkında bir şeyler öğrenip insanların hassasiyetlerini dikkate alıp bunu markanın vizyonuna uyarlamayı umuyorum. Bu, Benetton için de kıymetli bir keşif seyahati.
Kendinize ve takımınıza kısa vadeli ve uzun vadeli “yapılacaklar” listeleri yahut gayeler oluşturdunuz mu?
Önceliğimiz ürünler. Asıl hedefimiz, düzgün satan ve insanların kendilerini yeterli hissetmelerini sağlayan ürünler ortaya koymak. Bu gayeye ulaşabilmek için detaylaramodaklanıyorum. Bunu da gerece ve dizayna itina göstererek, iletileri olabildiğince kolay yanı net tutarak ve yaratılan imajın saflığını vurgulayarak yapmaya çalışıyorum.
Ürünler bu halde ikonik hale geliyor ve beşerler bu yüzden dönüp dolaşıp kendilerini birebir mağazalarda buluyor. Benetton ile müşteri olarak yaşadığınız birinci tecrübelerinizden birini paylaşabilir misiniz? Eğlenceli bir öykünüz var mı?
Çocukluğumda annem beni Benetton’dan giydirirdi. Sonra, büyüdükçe kendim de buna devam ettim, kendi seçimlerimi yapmaya başladım. Çok sevdiğim bir çift spor ayakkabı hatırlıyorum. Annem bana iki farklı rengini almıştı.
Peki markanın kreatif direktörü olarak ne tür maksatlarınız var?
Benetton başlangıçta herkesi giydirmek için doğdu ve ben buna geri dönmek istiyorum. Hayalim, kalitesinden ödün vermeden herkese hitap eden, kendine has bir moda yaratmak. Bana nazaran, sınırsızca çoğaltılabilen ve herkes tarafından giyilebilen bir kıyafetten daha sanatsal bir şey olamaz.
Günlük çalışma rutininiz nasıl?
Çok ağır çalışıyorum, moda ve tasarım benim için büyük bir tutku. Lakin birebir vakitte, beşerlerle yakın temas kurabildiğim ve bana sürekli yeni şeyler katan bir toplumsal hayatım da var.
Size en çok ne ilham verir?
Hiç tanımadığım insanları giydirme fikri ve hayatın kendisi bana daima ilham veriyor.
Daha evvel Türkiye’ye geldiniz mi?
Evet, hem de birkaç kez. Türkiye çok sevdiğim bir ülke. Doğu ve Batı kültürlerinin eşsiz bir buluşması adeta.
Alışveriş yaparken siz nelere dikkat edersiniz?
Her şeyden evvel dizayna ve kaliteye bakarım. Bilhassa konfor alanının dışına çıkma cüretini bulmuş detaylara dikkat ederim.
Benetton markasının en sevdiğiniz özelliği nedir?
Herkese hitap etmesi. Bunu, 1965 yılında markanın doğuşunu temsil eden renk ve örgü biçimi sayesinde yapabiliyor. Ben de bu temellerden yine başlamak isterim.
Günümüz gençleri her vakit en düzgününü talep ediyor. Sürdürülebilirlik üzere mevzularda hassasiyetleri var. Bu beklentiler bir kreatif yönetici olarak sizi nasıl etkiliyor?
Endüstriyel tasarım ve proje sorumluluğunu birleştirmeye çalışıyorum. Tıpkı vakitte hem estetik hem de toplumsal açıdan yeni kuşaklara hitap eden bir lisan kullanmaya itina gösteriyorum.
