Avusturya’da gerçekleşen genel seçimin ilk sonuçlara göre aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) yüzde 29,1 oy birinci geldi. Tarihi bir zafere imza atan aşırı sağcı parti, 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana ilk defa bir seçimden birinci çıktı.
Avusturya’da genel seçimin resmi olmayan ilk sonuçlarına göre aşırı sağ tarihi zafer kazandı.
Tarihi zafer
Avurturya halkının yüzde 78,1’nin sandığa gittiği seçimlerde, oyların yüzde 40’ı sayılırken anketlerde de birinci çıkan aşırı sağcı FPÖ, yüzde 29,1 oyla seçimi önde götürüyor.
İktidarın büyük ortağı merkez sağ Avusturya Halk Partisi (ÖVP) yüzde 26,3 ile ikinci, Sosyal Demokrat Parti (SPÖ) ise yüzde 20,6 ile üçüncü sırada yer alıyor.
İktidarın küçük ortağı Yeşiller Partisi yüzde 8,8, liberal Yeni Avusturya Partisi (NEOS) ise yüzde 9 oy aldı.
İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana bir ilk
Bu sonuçlara göre aşırı sağcı parti ülkede 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana ilk defa bir seçimi birinci sırada götürüyor.
Buna göre ulusal meclise FPÖ, ÖVP, SPÖ, NEOS ve Yeşiller milletvekili gönderebilecek.
Avusturya’da yapılan genel seçimi, resmi olmayan sonuçlara göre aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) oyların yüzde 28,8’ini alarak ülke tarihinde ilk defa birinci sırada tamamladı.
Kamu yayıncı kuruluşu ORF’nin paylaştığı sandık çıkış anketine göre, seçime katılım oranı yüzde 78 olurken, aşırı sağcı FPÖ oyların yüzde 28,8’ini alarak sandıktan çıkan birinci parti oldu.
İktidarın büyük ortağı merkez sağ Avusturya Halk Partisi (ÖVP) yüzde 26,3 ile ikinci, Sosyal Demokrat Parti (SPÖ) yüzde 21,1 ile üçüncü oldu.
Liberal Yeni Avusturya Partisi (NEOS) yüzde 9,3, oranında ve iktidarın küçük ortağı Yeşiller Partisi de yüzde 8,3 oranında oy aldı.
Bu sonuçlara göre 183 üyeden oluşan ulusal meclise, FPÖ 56, ÖVP 52, SPÖ 41, NEOS 18, Yeşiller ise 16 milletvekili gönderecek.
Aşırı sağcılar hükümet kurmak istiyor
Kurulduğu 1956’dan bu yana ilk defa bir genel seçimde birinci olan aşırı sağcı FPÖ Genel Başkanı Herbert Kickl, kendisi ile koalisyon kurmak istemeyen diğer partilere vatandaşın verdiği mesajı iyi düşünmeleri gerektiğini söyledi.
Kickl, partisinin pozisyonunda bir değişiklik olmayacağını, seçmenden aldığı destekle hükümet kurmak istediklerini dile getirdi.
Meclise giren partiler aşırı sağla koalisyon kurmak istemiyor
2019’da yapılan genel seçime göre yüzde 11’in üzerinde oy kaybeden merkez sağ ÖVP Genel Başkanı ve Başbakan Karl Nehammer da seçim öncesinde açıkladığı gibi aşırı sağcı lider Kickl’e koalisyon kurmayacağını, bu husustaki yaklaşımının değişmediğini ifade etti.
Meclise girmeyi başaran partilerin hiçbirisi FPÖ ile koalisyon kurmayacağını bildirirken, Cumhurbaşkanı Alexander Van der Bellen’in aşırı sağcı Kickl’e hükümeti kurma yetkisi verip vermeyeceği de merak ediliyor.
Cumhurbaşkanından demokratik değerler vurgusu
Cumhurbaşkanı Van der Bellen, seçim sonuçlarına ilişkin yaptığı açıklamada, hükümet kurulumunda liberal demokrasilerinin temel unsurlarına dikkat edeceğini belirterek, hukuk devleti, özgür basın, Avrupa Birliği (AB) üyeliği, azınlıkların hakları gibi temel değerler üzerine Avusturya’nın güvenlik ve huzurunun inşa edildiğinin altını çizdi.
Bu arada aşırı sağcıların seçim zaferi parlamento önünde bir grup gösterici tarafından protesto edildi.
Avusturya’da 2019’da yapılan genel seçimde, merkez sağ ÖVP yüzde 37,4, SPÖ yüzde 21,2, aşırı sağcı FPÖ yüzde 16,2, Yeşiller yüzde 13,9 ve NEOS ise yüzde 8,9 oranında oy almıştı.
Avusturya’da yapılan genel seçimi, resmi olmayan sonuçlara göre aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) oyların yüzde 28,8’ini alarak ülke tarihinde ilk defa birinci sırada tamamladı.
Kamu yayıncı kuruluşu ORF’nin paylaştığı sandık çıkış anketine göre, seçime katılım oranı yüzde 78 olurken, aşırı sağcı FPÖ oyların yüzde 28,8’ini alarak sandıktan çıkan birinci parti oldu.
İktidarın büyük ortağı merkez sağ Avusturya Halk Partisi (ÖVP) yüzde 26,3 ile ikinci, Sosyal Demokrat Parti (SPÖ) yüzde 21,1 ile üçüncü oldu.
Liberal Yeni Avusturya Partisi (NEOS) yüzde 9,3, oranında ve iktidarın küçük ortağı Yeşiller Partisi de yüzde 8,3 oranında oy aldı.
Bu sonuçlara göre 183 üyeden oluşan ulusal meclise, FPÖ 56, ÖVP 52, SPÖ 41, NEOS 18, Yeşiller ise 16 milletvekili gönderecek.
Aşırı sağcılar hükümet kurmak istiyor
Kurulduğu 1956’dan bu yana ilk defa bir genel seçimde birinci olan aşırı sağcı FPÖ Genel Başkanı Herbert Kickl, kendisi ile koalisyon kurmak istemeyen diğer partilere vatandaşın verdiği mesajı iyi düşünmeleri gerektiğini söyledi.
Kickl, partisinin pozisyonunda bir değişiklik olmayacağını, seçmenden aldığı destekle hükümet kurmak istediklerini dile getirdi.
Meclise giren partiler aşırı sağla koalisyon kurmak istemiyor
2019’da yapılan genel seçime göre yüzde 11’in üzerinde oy kaybeden merkez sağ ÖVP Genel Başkanı ve Başbakan Karl Nehammer da seçim öncesinde açıkladığı gibi aşırı sağcı lider Kickl’e koalisyon kurmayacağını, bu husustaki yaklaşımının değişmediğini ifade etti.
Meclise girmeyi başaran partilerin hiçbirisi FPÖ ile koalisyon kurmayacağını bildirirken, Cumhurbaşkanı Alexander Van der Bellen’in aşırı sağcı Kickl’e hükümeti kurma yetkisi verip vermeyeceği de merak ediliyor.
Cumhurbaşkanından demokratik değerler vurgusu
Cumhurbaşkanı Van der Bellen, seçim sonuçlarına ilişkin yaptığı açıklamada, hükümet kurulumunda liberal demokrasilerinin temel unsurlarına dikkat edeceğini belirterek, hukuk devleti, özgür basın, Avrupa Birliği (AB) üyeliği, azınlıkların hakları gibi temel değerler üzerine Avusturya’nın güvenlik ve huzurunun inşa edildiğinin altını çizdi.
Bu arada aşırı sağcıların seçim zaferi parlamento önünde bir grup gösterici tarafından protesto edildi.
Avusturya’da 2019’da yapılan genel seçimde, merkez sağ ÖVP yüzde 37,4, SPÖ yüzde 21,2, aşırı sağcı FPÖ yüzde 16,2, Yeşiller yüzde 13,9 ve NEOS ise yüzde 8,9 oranında oy almıştı.
Avusturya’da Özgürlük Partisi genel seçimlerde önde
Önemli bir gelişme olarak, Avusturya’nın Özgürlük Partisi (FPO) Pazar günü yapılan genel seçimlerden zaferle çıktı. Herbert Kickl liderliğindeki aşırı sağ parti, şimdi İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana görülmemiş bir şekilde potansiyel olarak koalisyon hükümeti kurma konusunda güçlü bir konumda.
Tahminlere göre, FPO oyların %29,1’ini alarak, %26,2 oy alan Şansölye Karl Nehammer’in Avusturya Halk Partisi’ni (OVP) ve %20,4 oy alan merkez sol Sosyal Demokratları geride bıraktı. Bu rakamlar, sandıkların kapanan tahminler saat 17:00’de (1500 GMT) açıklandı.
FPO’nun liderliği onları koalisyon oluşturmada ön plana çıkarsa da, partinin başarısı lideri Herbert Kickl’ın tartışmalı doğası nedeniyle engellenebilir.
55 yaşındaki Kickl, Avusturya siyasetinde bölücü bir figür olmuş ve diğer parti liderleri onun liderliği altında görev yapmaya isteksizliklerini dile getirmişlerdir. Bugün itibariyle Kickl, FPO’nun bir sonraki hükümete liderlik etmesi için gerekli olabilecek bir adım olan istifa etme konusunda herhangi bir isteklilik göstermemiştir. Seçimin nihai sonucu ve potansiyel koalisyonlar, resmi sonuçlar onaylandıkça daha net hale gelecektir.
Reuters bu makaleye katkıda bulunmuştur.
Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.
Avusturya’daki genel seçimlerde, 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana bir ilk yaşandı. Resmi olmayan ilk sonuçlara göre aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) birinci sırada bulunuyor.
Avusturya, genel seçimler için sandık başına gitti. Kamu yayıncı kuruluşu ORF’in paylaştığı sandık çıkışı anketine göre, oyların yüzde 40’ı sayılırken katılım oranının yüzde 78.1 olduğu belirtildi.
FPÖ YÜZDE 29.1’LE ÖNDE
Seçim tarihinin ilan edilmesinden bu yana yapılan kamuoyu yoklamalarında birinci sırada gösterilen aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ), yüzde 29.1 oyla önde gidiyor.
FPÖ BAŞKANI, OYUNU HUZUREVİNDE KULLANDI
FPÖ Genel Başkanı Herbert Kickl, oyunu Viyana dışındaki Purkersdorf kasabasında bulunan bir huzurevinde kullandı. İktidarın büyük ortağı merkez sağ Avusturya Halk Partisi (ÖVP) yüzde 26.3 ile ikinci, Sosyal Demokrat Parti (SPÖ) ise yüzde 20.6 ile üçüncü sırada yer alıyor. İktidarın küçük ortağı Yeşiller Partisi yüzde 8.8, liberal Yeni Avusturya Partisi (NEOS) ise yüzde 9 oranında oy almış durumda. Bu sonuçlara göre aşırı sağcı parti ülkede 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana ilk defa bir seçimi birinci sırada götürüyor. Buna göre ulusal meclise FPÖ, ÖVP, SPÖ, NEOS ve Yeşiller milletvekili gönderebilecek.
Gelecek Partisi Kurucu Üyesi Abdullah Güzeldülger, ‘AKP ile masaya oturur musunuz?’ sorusuna yanıt verdi. Güzeldülger, ‘Bizim kopuşumuza neden olan sebepler ortadan kalktığı anda, tabi buna inanmamız da gerekiyor, ancak böyle bir durumda konuşabiliriz’ diye konuştu.
Gelecek Partisi Kurucu Üyesi Abdullah Güzeldülger, Gelecek ve DEVA Partisi’nin AKP ile seçim konusunda ittifak yapabileceğine dair iddiaları yanıtladı.
Halk TV’de yayınlanan Gökmen Karadağ’ın sunduğu Açıkça programına katılan Güzeldülger şöyle konuştu:
“Gelecek ve DEVA’nın AK Parti’den ayrılmasının temel meselesi biliyorsunuz. Başbakan Davutoğlu ihale, imar yasasını değiştirip, ‘siyasi etik kanunun getireceğim’ deyince, bildiğimiz ‘Pelikan Çetesi’ diye anılan Süleyman Soylu ve Binali Yıldırım’ın da içinde olduğu ekip tarafından tasfiyeye tabi tutuldu.
AK Parti bu haldeyken hala bu kodlarla siyaset yaparken, yolsuzluk, suistimal, israf, şatafat gibi bizim razı olmadığımız, Dindar Müslümanlar olarak iktidarda olduklarını iddia eden grubun yaptığı eylemlerin kendilerine referans aldıkları değerlerle çelişmesi ve bu uyumsuzluk bizim temel kopuş noktamızdır. Biz bu durum düzelmeden bir değişim gerçekten bir değişim iradesi görmeden böyle bir şey mümkün değil.”
‘EĞER AK PARTİ BUNLARI KABUL EDERSE KONUŞURUZ’
Karadağ’ın “Öyle bir irade görürseniz mümkün mü? Erdoğan ve AKP öyle şeyler yapar ki siz şu noktaya gelir misiniz? Evet bunlar olumludur biz de size kısa süre kala erken seçim için destek veririz diyebilir misiniz?” sorusu üzerine Güzeldülger şu cevabı verdi:
“Tabi ki. AK Parti der ki partiyi alın imar yasasını değiştirin. Bizim kopuşumuza neden olan sebepler ortadan kalktığı anda ve tabi buna inanmamız da gerekiyor. ‘Partiyi alın’ derse imar yasası, şeffaflık, imar yolsuzlukları gibi her noktada teslim olursa biz o zaman düşünürüz ama bu tabi mümkün değil. Ancak böyle bir durumda konuşabiliriz.”
Thüringen eyalet parlamentosunda AfD’li geçici meclis başkanının tavrı Almanya çapında büyük tepkilere neden oldu. Bazı siyasetçiler bir kez daha AfD’nin kapatılmasını gündeme getirdi.
Almanya’nın Thüringen eyaletinde, seçimlerden sonra yeni yasama döneminin ilk meclis toplantısında yaşanan skandalın ardından, aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisine yönelik ağır eleştiriler ve hatta partinin kapatılmasına kadar giden talepler dile getiriliyor.
Konuyu Thüringen Eyalet Anayasa Mahkemesi’ne taşıyan Hristiyan Demokrat Birlik’in (CDU) eyalet teşkilat başkanı Mario Voigt, Thüringen Eyalet Meclis Başkanı seçiminin gizli oylama ile yapılması talebine Mahkeme’nin Cumartesi gününe dek olumlu bir yanıt vereceğine inandıklarını ifade etti. Deutschlandfunk radyosuna konuşan Voigt, yapılan ilk oturumda milletvekillerinin haklarının ellerinden alındığını belirterek AfD’yi despotluk ve gücü kötüye kullanmakla suçladı.
Ne olmuştu?
1 Eylül’de yapılan ve AfD’nin aldığı yüzde 32,8 oy oranı ile birinci parti çıktığı Thüringen eyalet parlamento seçimlerinin ardından 26 Eylül’de yapılan ilk meclis oturumunda, parlamentonun en yaşlı üyesi sıfatı ile geçici olarak meclis başkanlığı koltuğuna AfD’li Jürgen Treutler oturdu. Ancak Treutler, genel kurulun meclis başkanlığı makamına vermek istediği dilekçelere ve yapılması gereken oylamalara izin vermeyerek oturumun yarıda kalmasına neden oldu.
Özellikle seçimlerde yüzde 23,6 oy oranı ile ikinci olan CDU ve yüzde 15,8 ile üçüncü olan Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW) milletvekillerinin meclis başkanı seçimi ile ilgili tüzük değişikliği oylama talebini kabul etmeyen Treutler, kendi partisi dışındaki milletvekilleri tarafından büyük tepki gördü.
AfD dışındaki partiler, talep ettikleri iç tüzük değişikliği ile Thüringen Eyalet Parlamentosu başkanlığına bir AfD’linin gelmemesi için, ilk turdan itibaren mecliste grubu bulunan tüm partilerin aday gösterebilmesinin yolunu açmaya çalışıyor. Şu an yürürlükte olan düzenleme ise ilk iki turda sadece, meclisin en güçlü grubunun aday göstermesine olanak sağlıyor. Thüringen Eyalet Parlamentosu, yeni meclis başkanı seçildikten sonra tam anlamıyla görevine başlamış sayılacak.
Schwesig: AfD sorumluluk taşıyan bir parti olmamalı
Eyalet Temsilciler Meclisi Dönem Başkanı ve Mecklenburg-Vorpommern Eyalet Başbakanı Manuela Schwesig, Thüringen parlamentosunda yaşanan olayların ardından yaptığı açıklamada, “Her vatandaşımız şunu bilmeli ki, AfD’nin yarattığı bu kaos, bu despotluk, AfD’nin hükümet sorumluluğunu üstlendiği yerlerde, hayatın her alanında, sağlıkta, eğitimde ve ekonomide olacak” dedi.
Perşembe günü Thüringen parlamentosunda meydana gelen hadisenin “sadece bir başlangıç” olduğunu dile getiren Sosyal Demokrat Partili (SPD) Schwesig, AfD’nin sorumluluk taşıyan bir parti olmaması gerektiğini vurguladı.
Wanderwitz: AfD yasaklanmalı
Federal hükümetin eski doğu eyaletleri sorumlusu, CDU’lu Federal Meclis milletvekili Marco Wanderwitz ise daha önce de dile getirdiği AfD’nin yasaklanmasına yönelik talebini yineledi. “Parlamenter demokrasinin ve kurumlarının bir kez daha AfD tarafından aşağılandığını” belirten Wanderwitz, “aşırı sağcı AfD bunu planlı bir şekilde yapıyor ve maalesef aldığı oylar sayesinde de etkili oluyor” dedi.
Alman Anayasası’nın 21. maddesi uyarınca AfD’ye karşı kapatma davası açılması gerektiğini ifade eden Wanderwitz, Federal Meclis’te AfD dışındaki partilerden milletvekilleri ile bu amaca yönelik yaptığı görüşmelerde “varış çizgisine yakın” olduğunu belirterek “Biz demokratlar kendimizi savunmalıyız” dedi.
Avusturya seçiminden ilk sonuçlar gelmeye başladı. Sandık çıkış anketine göre 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana ilk defa faşist bir parti seçimi birinci sırada götürüyor.
Avrupa’da faşist partilerin yükselişi devam ediyor.
Avusturya’da yapılan genel seçimlerden resmi olmayan ilk sonuçlar gelmeye başladı.
AA’nın aktardığına göre faşist Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) yüzde 29,1 oy oranıyla birinci sırada bulunuyor.
Kamu yayıncı kuruluşu ORF’in paylaştığı sandık çıkışı anketinde, oyların yüzde 40’ı sayılırken katılım oranının yüzde 78,1 olduğu belirtildi.
Seçim tarihinin ilan edilmesinden bu yana yapılan kamuoyu yoklamalarında birinci sırada gösterilen FPÖ, yüzde 29,1 oyla önde gidiyor.
İktidarın büyük ortağı merkez sağ Avusturya Halk Partisi (ÖVP) yüzde 26,3 ile ikinci, Sosyal Demokrat Parti (SPÖ) ise yüzde 20,6 ile üçüncü sırada yer alıyor.
İktidarın küçük ortağı Yeşiller Partisi yüzde 8,8, liberal Yeni Avusturya Partisi (NEOS) ise yüzde 9 oy almış durumda.
Bu sonuçlara göre aşırı sağcı parti ülkede 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana ilk defa bir seçimi birinci sırada götürüyor.
Buna göre ulusal meclise FPÖ, ÖVP, SPÖ, NEOS ve Yeşiller milletvekili gönderebilecek.
Meclis, 28. Yasama Dönemi’ne önemli konuları ele alacağı yoğun gündemle başlayacak. Asgari ücret ile emekli ve memur maaşlarının artışına ilişkin düzenlemeleri içeren kanun teklifi, TBMM’nin gündemine gelecek.
Meclis, yeni dönemde de toplumun ihtiyaç ve beklentilerini karşılayacak yasama çalışmalarını sürdürecek.
TBMM Başkanlığı seçiminin ardından ilk toplantısını salı günü gerçekleştirecek Meclis Genel Kurulunda, Başkanlık Divanı ve ihtisas komisyonlarının partilere göre üye dağılımı belirlenecek.
Genel Kurulda çarşamba günü, TBMM Başkanlık Divanı ve komisyonlarda AK Parti, CHP, Yeşil Sol Parti, MHP ve İYİ Parti gruplarına düşen üyelerin isimleri okunacak ve oya sunulacak.
İhtisas komisyonları, Genel Kuruldaki üye seçiminin ardından en yaşlı üye başkanlığında toplanarak başkan, başkanvekili, katip üye ve sözcüden oluşan başkanlık divanını seçecek ve çalışmalarına başlayacak.
Meclis’in yeni yasama dönemindeki ilk işi, asgari ücret ile emekli ve memur maaşlarının artışına ilişkin düzenlemeleri içeren kanun teklifini yasalaştırmak olacak.
Gençlere özel kredi görüşülecek
Aile ve Gençlik Bankası kurularak evlenmek isteyen gençlere iki yıl ödemesiz ve faizsiz 48 ay vadeyle 150 bin lira kredi verilmesi, ev kadınlarının emekli olmaları için prim giderlerinin üçte birinin karşılanması, kira artışlarına yüzde 25 artış sınırının süresinin uzatılması ile fahiş kira artışlarına yönelik yaptırım getirilmesini içeren düzenlemeler, Meclis’in gündemine gelecek.
Bu arada TBMM’de siyasi partilerin haftalık düzenledikleri grup toplantıları da iki aylık aranın ardından yeniden başlayacak.