ABD’nin dünyanın en büyük ekonomisi olarak, Türk iş dünyası için eşsiz fırsatlar sunduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, “ABD’nin ithalatındaki toplam payımız hala binde 5’in altında. Bu, daha yapacak çok işimiz olduğunu gösteriyor.” dedi.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Ankara Ticaret Odası’nın (ATO) 29. Dönem Meclis Üyeleri Ekonomik İstişare Toplantısı için bulunduğu Antalya’da gazetecilere TOBB Ticaret Merkezi projesi ve ABD’ye ihracat konularında açıklamalarda bulundu.
Ticaret merkezleri düşüncesinin temellerinin, 2012’de, Almanya, ABD, Güney Kore gibi dünyanın başarılı ihracatçı ülkelerinden esinlenilerek atıldığını ifade eden Hisarcıklıoğlu, projenin Ticaret Bakanlığının desteğiyle 2021’de uygulamaya konulduğunu dile getirdi.
“Türk iş dünyası için eşsiz fırsatlar sunuyor”
Hisarcıklıoğlu, ilk merkezin, ABD’nin Şikago şehrinde açıldığını belirterek, şunları kaydetti:
“100 ihracatçı firmamız; makine, teknoloji, inşaat malzemeleri, tekstil, otomotiv yedek parça, mobilya ve gıda gibi 17 farklı sektörde faaliyetlerini sürdürüyor. ABD, dünyanın en büyük ekonomisi olarak, Türk iş dünyası için eşsiz fırsatlar sunuyor. ABD pazarında geç kaldık, 3,2 trilyon dolar mal ithal ediyor. Para var mal alıyorlar, mal bunlara satılır. Ülkemizin geleceği açısından büyük bir fırsat. 100 milyar dolar mobilya ithal ediyor. Mobilyada güçlüyüz ama kapasite yetersiz kalıyor. Kapasite artırmak için mobilyacılarımız çalışıyor.”
Kişi başına düşen 86 bin dolarlık geliri, 29 trilyon dolarlık gayri safi yurtiçi hasılasıyla ABD pazarında olanaklar bulunduğuna dikkati çeken Hisarcıklıoğlu, özellikle inşaat malzemeleri sektörünün yıllık 120 milyar dolarlık ithalat hacmiyle öne çıktığını söyledi.
“Toplam payımız hala binde 5’in altında”
Hisarcıklıoğlu, son beş yılda, ABD’ye ihracatın yüzde 46 artarak 14,8 milyar dolara ulaştığını belirterek, “Bu artış oranı kıymetli olmakla birlikte, ABD’nin ithalatındaki toplam payımız hala binde 5’in altında. Bu, daha yapacak çok işimiz olduğunu gösteriyor.” dedi.
Türkiye ve ABD arasındaki dış ticaret hacminin 30 milyar dolar seviyesinde olduğuna işaret eden Hisarcıklıoğlu, belirlenen 100 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefinin ulaşılabilir bir vizyon olduğunu dile getirdi.
“Türkiye için yeni pazar fırsatları doğabilir”
Hisarcıklıoğlu bu hedefe ulaşmak için teknoloji ve hizmet ihracatını artırmayı, sektör odaklı yeni lojistik merkezler kurmayı ve daha fazla Türk firmasını ABD pazarına kazandırmayı planladıklarını vurgulayarak, “ABD; mobilya ve ev eşyaları, gıda ve tarım ürünleri, otomotiv yedek parçaları gibi alanlar da büyük potansiyel taşıyor. Yeni dönemde ABD yönetiminin, küresel ticarette üretim odaklı büyümeye daha fazla ağırlık vereceği bir dönem olacağı öngörülüyor. Bu bağlamda, dinamik üretim kapasitesine sahip Türkiye için yeni işbirlikleri ve pazar fırsatları doğabilir.” diye konuştu.
Suriye’nin yeniden inşası açıklaması
Suriye’nin yeniden inşası konusuna da değinen Hisarcıklıoğlu, “Türk şirketleri buranın yeniden inşasında görev üstlenebilir. Dünyanın en tehlikeli coğrafyalarında Türk iş insanları başarılı işler yapıyor. Mesela Afganistan, Irak… Bu coğrafyada bizden cesuru yok.” dedi.
Üsküdar Belediyesi, yeni yılda sevdiklerine kadın el emeği ürünlerden hediye almak isteyenleri ‘’Yılbaşı Pazarı 2025’’ etkinliğine davet ediyor
Üsküdar Belediyesi, yeni yılda sevdiklerine kadın el emeği ürünlerden hediye almak isteyenleri ‘’Yılbaşı Pazarı 2025’’ etkinliğine davet ediyor
Üsküdar Belediyesi tarafından yeni yıla sayılı günler kala tüm vatandaşların ziyaretine açılacak ‘’2025 Yılbaşı Pazarı”, rengarenk stantlarıyla yeni yılda sevdiklerine kadın el emeği ürünü hediyeler almak isteyenleri bekliyor.
Mimar Sinan Meydanı’nda 22 Aralık Pazar günü başlayacak bu özel etkinlik, 12.00 ile 20.00 saatleri arasında vatandaşlara açık olacak.
‘’2025 Yılbaşı Pazarı” ziyaretçileri birbirinden değerli kadın el emeği ürünlerinin yanı sıra, yöresel gastronomi lezzetleri ve birbirinden keyifli aktivitelerle buluşturacak.
Üsküdar Sanat ve Meslek Eğitimi Kursları (ÜSMEK) ve Kadın El Ürünleri Pazaryerleri (KÜP) destekli üretici kadınların stantlarından, yılbaşı temalı atölyelere kadar geniş yelpazeli ürünler özenle hazırlanmış stantlarda yerini alacak.
Toplam 45 stantın yer alacağı etkinlik, yılın son günlerine ayrı bir renk katacak.
BYD Türkiye Genel Müdürü İsmail Ergun, satışların, 2023 ve 2024 yıllarında olduğu gibi 1 milyon adet seviyelerine ulaşabileceğini öngördüklerini belirterek, “2025’in ilk yarısındaki kredi faiz oranları ve kullanım yüzdelerindeki iyileşmeye bağlı olarak, yılın ilk yarısının daha zor, ikinci yarısında ise iyileşme görebileceğimiz bir yıl olmasını bekliyoruz.” dedi.
İsmail Ergun, 2024 yılına ilişkin değerlendirmelerini ve 2025 öngörülerini AA muhabiri ile paylaştı.
Bu yılın başında, pazarın daralacağı yönündeki beklentilere rağmen, ÖTV muafiyetli satışlar ve GSR II regülasyonları kapsamında yapılan kampanyaların yılın ilk yarısında pazara pozitif yansıdığını anlatan Ergun, yılın ilerleyen dönemlerinde ise krediye erişimdeki zorlukların sektör dinamiklerini etkileyen temel faktör haline geldiğini söyledi.
Ergun, yılın son çeyreğinde gerçekleşecek satışların da katkısıyla, 2024’ün 2023’teki rekor seviyelere yakın bir düzeyde tamamlanmasını beklediklerini dile getirerek, “2025’in ilk yarısındaki kredi faiz oranları ve kullanım yüzdelerindeki iyileşmeye bağlı olarak, yılın ilk yarısının daha zor, ikinci yarısında ise iyileşme görebileceğimiz bir yıl olmasını bekliyoruz. Satışların 2023 ve 2024 yıllarında olduğu gibi 1 milyon adet seviyelerine ulaşabileceğini öngörüyoruz.” diye konuştu.
ELEKTRİFİKASYON, KÜRESEL OTOMOTİV ENDÜSTRİSİNİN GEÇİRDİĞİ RADİKAL BİR DÖNÜŞÜMÜN ÖNCÜSÜ
BYD Türkiye Genel Müdürü Ergun, küresel otomotiv endüstrisinin radikal bir dönüşüm sürecinden geçtiğini ve elektrifikasyonun bu dönüşümün öncüsü konumunda olduğunu vurguladı.
Elektrikli araç pazarının 2016’dan 2023’e geçen süreçte, 17 kat artışla 14 milyon adetlik bir büyüklüğe geldiğine dikkati çeken Ergun, “Büyüme trendi 2024’te de devam ediyor. 2024’ün ilk yarısında ise bir önceki senenin aynı dönemine göre yüzde 25 artışla, 7 milyon elektrikli araç satışı yapıldı. Elektrikli ve hibrit araçlar, günümüzde yalnızca bir teknolojik trend değil, aynı zamanda sürdürülebilir bir geleceğin somut bir yansıması olmaya devam ediyor.” açıklamasında bulundu.
Ergun, Türkiye otomotiv pazarının da altyapı yatırımları, teknolojik gelişmeler ve artan çevresel farkındalıkla bu küresel dönüşümün önemli bir parçası olma yolunda ilerlediğini belirtti.
2023 öncesi yıllarda, elektrikli araçların, toplam satışların ancak yüzde 1’ine ulaşabildiğini kaydeden Ergun, elektrikli araçların geçen yıl pazardan yüzde 7’ye yakın bir pay aldığını hatırlattı.
Ergun, “Bu dönüşümde önemli bir etken de Türk tüketicisinin elektrikli araçlar ve yeni teknolojilere meraklı olması. Bu yıl ise ocak–kasım döneminde tam elektrikli araçların pazar payı yüzde 9,2’ye ulaştı ve kasımda bu oran yüzde 13,7 seviyesine çıktı. Yıl sonunda elektrikli araç pazarının toplam otomotiv satışlarındaki payının yaklaşık yüzde 10 seviyesinde gerçekleşmesini bekliyoruz. Sektördeki diğer oyuncuların da katkısıyla, 2025’te bu oranın Avrupa’ya paralel, yüzde 15 seviyelerine yaklaşacağını öngörüyoruz.” diye konuştu.
ŞARJ EDİLEBİLİR HİBRİT ARAÇLARDAKİ SATIŞLAR BYD İLE FARKLI YENİ BİR DÖNEME GİRDİ
Ergun, şarj edilebilir hibrit araçların gelecek dönemde otomotiv sektöründe çarpıcı bir büyüme potansiyeli taşıdığının altını çizdi
Geçmişte belirli modellerle sınırlı kalan bu segmentin BYD ile yepyeni bir döneme girildiğini aktaran Ergun, şöyle devam etti:
“2023’te Türkiye’de yaklaşık 2 bin 500 adet şarj edilebilir hibrit araç satılırken, 2024’te bu sayı BYD markasının da katkısıyla 9 bin 500 adedin üzerine çıkacak. 2025’te farklı markaların da modellerini pazara sunması ile şarj edilebilir hibrit araçlar sektörden önemli bir pay almaya başlayacak. Dünyadaki ilk seri üretime giren şarj edilebilir hibrit otomobil, F3DM, 2008’de BYD tarafından üretilmişti. BYD’nin inovasyona dayalı yaklaşımıyla Türkiye’nin elektrikli ve hibrit araç ekosisteminde güçlü bir oyuncu olarak konumlanacağına inanıyoruz.”
15 KASIM’DAKİ LANSMANDAN SONRA 20 BİNİN ÜZERİNDE TALEP ALDIK
İsmail Ergun, markanın Türkiye’deki hedeflerine de değinerek, 15 Kasım’da yaptıkları tanıtım toplantısıyla yeni bir döneme adım attıklarını söyledi.
Sedan modelleri HAN ve SEAL, hatchback modeli DOLPHIN, SUV modeli SEAL U EV ile birlikte dört yeni modellerini tanıttıklarına dikkati çeken Ergun, “Ayrıca, şarj edilebilir hibrit SUV SEAL U DM-i ve tam elektrikli C-SUV ATTO 3 modellerimizi yeniden satışa sunduk. Toplam altı modelle geniş bir ürün yelpazesine ulaşarak sektördeki varlığımızı güçlendirdik. BYD modellerine gösterilen ilgiden büyük bir memnuniyet duyduğumuzu ifade etmek istiyorum. Lansman sonrasında satışa sunulan modellerimiz için 20 binin üzerinde talep aldık. Aralık başı itibarıyla, araç teslimatlarına başlamış bulunuyoruz.” ifadelerini kullandı.
Ergun, müşterilerine sürdürülebilir ve ileri teknolojiye dayalı çözümler sunmaya devam ettiklerini ifade ederek, “Blade Batarya” teknolojileri ve akıllı sürüş sistemleriyle sürdürülebilir mobilitenin geleceğini şekillendirdiklerini ve çevre dostu araçlarını müşterileriyle buluşturduklarını belirtti.
Şarj edilebilir hibrit modelleri SEAL U DM-i’nin özellikle büyük ilgi gördüğünü kaydeden Ergun, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Bu model uzun sürüş menziliyle öne çıkıyor. Şehir içi kullanımlarda bir elektrikli aracın tüm avantajlarını sağlayan bu modelimiz, karma menzilinin 1080 kilometreye ulaşmasıyla uzun yolculuklarda konforlu bir sürüş sunarak menzil kaygısını tamamen ortadan kaldırıyor. 2025’te büyüme hedeflerimizi daha da ileri taşımayı planlıyoruz. Bu doğrultuda, 2025’in üçüncü çeyreğinde sportif SUV modelimiz olan SEALION 7’yi pazara sunarak ürün portföyümüzü güçlendireceğiz. BYD’nin global çapta sahip olduğu ileri teknolojik birikimi, yenilikçi vizyonumuzla birleştirerek Türkiye pazarında fark yaratmayı ve sektördeki dönüşümde öncü bir rol üstlenmeyi hedefliyoruz.”
Dijital dönüşüm ve ERP çözümleri şirketi GUMA Business Solutions, platform bağımsız ve ölçeklenebilir akıllı entegrasyon teknolojilerinde dünya lideri olan Boomi’nin Türkiye’deki stratejik çözüm ortağı olduğunu duyurdu. Bu işbirliği ile yerli işletmelerin sistemlerini modernize etmelerini, veri entegrasyonunu geliştirmelerini ve gerçek zamanlı içgörülerle iş süreçlerinin potansiyelini ortaya çıkarmalarını sağlayacaklarını açıkladı.
GUMA ve Boomi, stratejik bir işbirliğine imza attı. Dijital dönüşüm ve ERP alanındaki uzman kadrosuyla kısa sürede global projelere imza attıklarını belirten GUMA Business Solutions Satış ve Pazarlama Direktörü Öznur Tekiner Şirin, iş ortaklıklarına dair şu açıklamada bulundu: “Boomi ile yaptığımız bu stratejik ortaklık, müşterilerimize inovatif çözümler sunarak Türkiye’de dijital dönüşüm süreçlerini hızlandırma misyonumuzu pekiştiriyor. Boomi’nin düşük kodlu entegrasyon platformu ve hibrit çözümleri, şirketlerin rekabet avantajlarını artırmalarına ve global pazarlarda daha fazla yer almalarına olanak tanıyacak.”
Boomi, Türkiye’deki partnerini müşteri memnuniyetine göre seçiyor
Boomi’nin partner seçiminde yerel pazar bilgisiyle global vizyonu birleştiren, güçlü bir deneyime ve yüksek müşteri memnuniyeti oranına sahip şirketleri tercih ettiğine dikkat çeken GUMA Business Solutions Satış ve Pazarlama Direktörü Öznur Tekiner Şirin, “Boomi’nin güçlü entegrasyon teknolojileri ile, müşterilerimizin iş süreçlerini %50’ye varan hız artışı ve %30’a kadar maliyet düşüşü ile optimize etmelerine destek olacağız. Bu iş birliği ile dijitalleşmenin sağladığı faydaları her ölçekten işletmeye taşıyoruz” diyerek kazanımları özetledi.
Boomi’nin 20 binden fazla müşteriye ulaşan geniş ekosistemi ve AtomSphere platformu sayesinde, işletmelerin tümleşik sistemlere hızlı geçiş yapabilmelerini sağladığını belirten Şirin, düşük kodlu altyapının kullanım kolaylığına vurgu yaptı:
“Boomi’nin sürükle-bırak arayüzü ve zengin entegrasyon kütüphanesi, projeleri geleneksel yöntemlerden çok daha hızlı hayata geçirmemize olanak sağlıyor. Bu sayede GUMA, bilgi birikimini güçlü çözümlerle birleştirerek işletmeler için stratejik bir ortak olmaya devam edecek.”
GUMA ve Boomi, Türkiye’nin sanayi dönüşümüne liderlik ediyor
Sanayi işletmelerinin global rekabet gücünü artırmak için Boomi ile gerçekleştirdikleri iş birliğine değinen GUMA Business Solutions Yönetici Ortağı Göksel Sanbay, şu ifadeleri kullandı: “Boomi ile iş birliğimiz, yalnızca dijitalleşmeyi hızlandırmakla kalmıyor, aynı zamanda işletmelere global ölçekte sürdürülebilir büyüme fırsatları sunuyor. Türkiye’de dijital dönüşümün lideri olma hedefimizi bu stratejik ortaklıkla bir adım daha ileri taşıyoruz.”
Boomi’nin Hibrit Çözümleri: Türkiye için Fırsatlar
Boomi’nin platform bağımsız yapısı ve hibrit entegrasyon yetenekleri, hem bulut hem de şirket içi sistemlerde sorunsuz veri akışını mümkün kılarak, şirketlerin gerçek zamanlı verilerle daha bilinçli kararlar almasını ve esneklik kazanmasını sağlıyor. Bu işbirliği ile işletmeler, operasyonel süreçlerini %40 hızlandırırken maliyetlerini %30’a kadar düşürerek hem yerel hem de global pazarlarda avantaj elde edecekler.
Bu yıl 70’inci yılını kutlayan DemirDöküm, asırlık hedeflerine yeni yatırımlar planlıyor. Son dönemde tüm dünyada öne çıkan ısı pompası üretimine yönelik planlarının olduğunu kaydeden DemirDöküm CEO’su Avdel “İç pazar büyüklüğü şu an 30 bin civarında. Türkiye’de Bozüyük fabrikamızda üretimi faz faz hayata geçireceğiz. Şu an proje aşamasında” dedi.
Mehmet Hanifi GÜLEL
İklimlendirme sektörünün önde gelen markalarından olan DemirDöküm, 1954 yılında İstanbul’da başlayan üretim faaliyetinde bu yıl 70. yılını kutluyor. Türkiye’de ısı pompası üretimi yapmadıklarını ileten DemirDöküm CEO’su Alper Avdel, şu an ısı pompası pazarının 30 bin civarında olduğuna ve pazarın biraz daha olgunlaşmasıyla üretimini Bozüyük fabrikalarında gerçekleştirme planlarının olduğunu söyledi.
Bu yatırımı faz faz hayata geçireceklerini bildiren Avdel, şu an yatırım proje aşamasında olduğunu kaydetti. Yeni dönemde hedeflerine ulaşmak için yeni yatırımlar planladıklarını ve değişim ve atılım hamlelerinin yeni ürün alanlarından geleceğini belirten Avdel “2025 DemirDöküm’ün yenilenme yılı olacak.
70 yıllık köklü mirasımızla sadece Türkiye’de değil, 40’a yakın ülkede ısıtma pazarda öncülüğümüzü uzun yıllar devam ettirebilmek için baştan aşağıya yenileniyoruz. Yeni başarılara imza atmak için güçlü bir yatırım yaparak, daha motive bir şekilde 2025’e giriyoruz. Yeni logomuz, yeni showroomlarımız ve yeni ürün gamımızla asırlık hedeflerimize yürüyeceğiz” dedi.
40’tan fazla ülkeye ihracat yapıyoruz
Bugün 270 bin metrekare açık, 64 bin metrekare kapalı alana yayılan Bozüyük Fabrikası’nda devam ettiklerini bildiren Avdel, yeni dönemdeki hedeflerini paylaştı.
DemirDöküm’ün Türkiye’de 2 binden fazla satış noktası ile 40’dan fazla ülkede milyonlarca evde ve ofiste iz bıraktıklarını kaydeden Avdel, ilk döküm radyatör, kazan, şofben, kombi ve yoğuşmalı kombi üretimi gibi sektörümüzde birçok yeniliğe imza attıklarını iletti. 2007’de Vaillant Group’un bünyesine katıldıklarına değinen Avdel, bugün, çevre dostu ve sürdürülebilir çözümlerle dünya genelinde tanınan bir marka olarak ilerlemeye devam ettiklerini bildirdi.
Ar-Ge’ye cirosunun yüzde 2’sini ayırıyor
Tüketicinin değişen ihtiyaçlarına cevap veren ürünleri geliştirmek için araştırma ve geliştirme çalışmalarına her yıl cirolarının yüzde 2’sini ayırdıklarına dikkat çeken Avdel, “Ar-Ge çalışmalarımıza ayırdığımız bütçe sayesinde enerji verimliliği yüksek, çevre dostu teknolojileri hayata geçirerek geleceğin ısıtma sistemlerini tüketicilerin kullanımına sunuyoruz. DemirDöküm olarak, çevreye duyarlı bir üretim anlayışını benimsiyoruz. Karbon ayak izini azaltmayı ve geri dönüşümle atık yönetimi süreçlerini iyileştirmeyi önceliklerimiz arasında görüyoruz.
Bu doğrultuda sürdürülebilir bir dünya için çalışmaya kararlılıkla devam ediyoruz” diye konuştu. Endüstri 4.0 çerçevesinde dijitalleşme çalışmalarını her alanda tamamlayarak yeni üretim teknolojilerini süreçlerine entegre ettiklerini bildiren Avdel, üretimden satış sonrasına kadar her aşamada verimliliği artıran projeler geliştirdiklerini açıkladı.
Bu yatırımlarla sürdürülebilirlik hedeflerini daha yoğun bir şekilde gerçekleştireceklerini hem çevresel hem de ekonomik katkılar sunmaya devam edeceklerini vurgulayan Avdel, “DemirDöküm, 100. yılına giderken; önümüzdeki 30 yılda da geleceğin iklimlendirme çözümlerini şekillendirmeye devam edecek, sektördeki öncü konumunu pekiştirecek” dedi.
“2025 köklü bir yenilenme yılı olacak”
2025’in yenilenme yılı olarak belirlediklerini belirten Avdel, “Yeni hedefler ve her alanda yeniliklerle 2025’i daha motive bir şekilde hazırlanıyoruz. DemirDöküm, bu süreçte köklü bir dönüşüm geçirecek. Yenilenme sürecimizin ilk adımı yeni logomuzu değiştirdik. Yeni logomuz 70 yıllık köklü mirasını ve yenilikçi vizyonunu yansıtıyor. Tüketicilerimizin ürünlerimizi deneyimleme fırsatı bulduğu showroomlarımızı baştan aşağı yenileyerek daha modern ve fonksiyonel bir hale getiriyoruz. Ocak ayında satışa sunacağımız nitromiX ioni kombi ve ısı pompası ürün grubunun yeni üyesi MaxiAir R32 ile sektördeki öncülüğümüzü pekiştireceğiz. 2025, sadece yeni bir yıl değil, şirketimiz için köklü bir yenilenme yılı olacak” şeklinde konuştu.
İhracat rotasına iki yeni ülke ekledi, 100 milyon dolar hedefliyor
Yılın 11 ayını değerlendirirken, pazar dinamikleri ve şirketin performansıyla ilgili bilgi veren Alper Avdel, “Kombi yenileme süreci, büyükşehirlerdeki değişim pazarı ve yeni doğal gaz kullanımına başlayan ilçeler satışlarda pazarın itici gücü oldu.
İhracat tarafında ise büyük bir ivme kazandık. Bu yıl ihracatımızı yüzde 10 artırarak, Mısır ve Kırgızistan gibi yeni pazarlara giriş yaptık. Özellikle Almanya, Slovakya, Moldova ve İtalya’ya gerçekleştirdiğimiz ihracatla, güçlü bir performans sergiledik. Hedefimiz ise yıl sonunda 100 milyon dolarlık ihracat gelirine ulaşmak” dedi.
Mercedes-Benz Türk İcra Kurulu Başkanı ve CEO’su Süer Sülün “Maliyetlerde ciddi bir artış var, dolayısıyla karlılıklarda ciddi bir erozyon oluştu. Bu erozyon yurtiçi pazarda karlılıkları etkilerken, dış pazarda ülkenin ve üreticilerin rekabetçi gücünü etkiledi. Dolayısıyla Türkiye bugün itibariyle pahalı bir ülke durumuna geldi” dedi.
Mercedes-Benz Türk İcra Kurulu Başkanı ve CEO’su Süer Sülün otomotiv sektörüne dair yaptığı değerlendirmede “2024 yılına biz aslında baya bir sıkılaşacak ve pazarda bir düşüş bekliyorduk ona göre planladık. Umduğumuzdan daha az zor bir yıl oldu, daha az sıkılaştı. Segment bazına bakarsak otomotivde daraldı da diyemeyiz. Türkiye’de Kasım sonu itibariyle hafif ticari ve otomobil olmak üzere 1 milyondan fazla araç satıldı. 2024’te satış olarak 2023’e hemen hemen paralel şekilde kapatacağız. Ağır vasıta tarafı biraz daha farklı davrandı, kamyonda yüzde 12 civarında bir daralma var; ama zaten geçen sene normalin üstünde bir pazar performansı vardı ve hala da iyi bir pazar. Otobüste herhangi bir daralma yok, sadece şehir içinde belediyelerde kamu tasarrufları ile ilgili olarak var biraz daralma var” dedi.
“Türkiye bugün itibariyle pahalı bir ülke durumunda”
Bloomberg HT’ye konuk olan Sülün “Genel bir değerlendirme yapacak olursam otomotiv sektörü 2024 yılında yurtiçi pazarda adetsel anlamda çok büyük bir daralma yaşamadı. Tabi karlılıklarda ciddi problemler yaşıyoruz. Yüksek enflasyonun muhakkak bir negatif etkisi var. Yurtiçi pazarda bir nebze bunu enflasyonla beraber fiyatlara yansıtabiliyorsunuz ama yurtdışı pazarda bunu yapma ihtimaliniz hiç yok.
Maliyetlerde de ciddi bir artış var, dolayısıyla karlılıklarda ciddi bir erozyon oluştu. Bu erozyon yurtiçi pazarda karlılıkları etkilerken, dış pazarda ülkenin ve üreticilerin rekabetçi gücünü etkiledi. Dolayısıyla Türkiye bugün itibariyle pahalı bir ülke durumuna geldi.
Sülün “İhracat yapabilmek için rekabetçi imalat maliyetinizin olması lazım. Bu da son üç yıldır sürekli bozuluyor. Bizim hala otomotiv endüstrisi olarak ana pazarımız Avrupa. Bizim özel olarak üretip Amerika’ya ihraç ettiğimiz otobüslerimiz var; ama ana blok hala Avrupa. Avrupa pazarı kamyonda %7 daraldı ama bizim ihracatımız %44 düştü. Bunun da sebebi maliyet artışlarıyla sizin üretim ağınızdaki farklılaşmalar.
Biz 2023’te toplam üretimimizin yarısını ihraç ederdik, bu sene bu %33’e düştü ki Türkiye’nin de en büyük kamyon ihracatçısı da biziz. Bu denge şu anda ihracatçı aleyhine bozulmuş durumda. Aşırı bir TL değerlenmesi var. Bunun tekrardan yerli yerine gelmesini ümit ediyoruz; çünkü aksi takdirde ülke olarak rekabetçiliğimizi kaybedeceğiz. Bir sürü sektör de bu dengesizlikten muzdarip. Bunun bir geçiş süreci de olduğunu düşünüyorum, bu dengelerin önümüzdeki dönemde düzeleceğini düşünüyoruz” şeklinde konuştu.
Description
“Elektrikli araç tarafında daha fazla altyapı yatırımı ve kamu teşvikini gerekli”
Türkiye’nin özellikle otomotivde elektrikli araç performansının kötü olmadığını belirten Sülün “Bu sene 70 bin civarında elektrikli araç satıldı. TOGG 20 bin aracı aştı; yani otomotiv tarafında iyiyiz. Ama ticari taraf için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Ticari taraf çok sınırlı; çünkü bir takım regülasyonlara ihtiyaç var. ÖTV elektrikli araçlarda daha düşük ama ticari tarafta böyle bir şey söz konusu değil. Elektrikli araç tarafında daha çok altyapı yatırımına ve kamu teşvikine ihtiyacımız var” ifadelerini gösterdi.
Mercedes-Benz’in 2025 hedefleri ilgili ise Sülün “Otobüs işi çok iyi gidiyor, Avrupa’da da çok iyi gidiyor yani 2 yıllık kuyruklar bile var. Şu anda arzımız talebi karşılamıyor. Kamyon için ise pazarın biraz daha daralmasını öngörüyoruz. Sektörde büyüme tahmin etmiyorum ama daralma olacağını düşünüyoruz” dedi.
Otomotiv Sanayii Derneği (OSD), yılın 11 ayında otomotiv üretiminin geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8 azalarak 1 milyon 239 bin 944 adet olduğunu bildirdi.
OSD, 2024’ün ocak-kasım dönemine ait üretim, ihracat ve pazar verilerini açıkladı.
Buna göre, yılın 11 ayında otomotiv üretimi geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8 azalarak 1 milyon 239 bin 944 adet oldu.
Otomobil üretimi yüzde 6 azalarak 822 bin 361 adede gerilerken, traktör üretimiyle toplam üretim ise 1 milyon 283 bini buldu.
Yılın 11 aylık döneminde ticari araç grubunda üretim geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12, ağır ticari araç grubunda yüzde 25, hafif ticari araç grubunda ise yüzde 10 geriledi. Bu dönemde, otomotiv sanayisinin kapasite kullanım oranı yüzde 70 olarak gerçekleşti.
Araç grubu bazında kapasite kullanım oranları ise hafif araçlarda (otomobil + hafif ticari araç) yüzde 70, kamyon grubunda yüzde 71, otobüs-midibüs grubunda yüzde 51 ve traktörde yüzde 63 seviyesinde kaydedildi.
Otomotiv sanayisi ihracatı ilk sıradaki yerini korudu
Yılın 11 ayında otomotiv ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre adet bazında yüzde 1 gerileyerek 915 bin 446 adet oldu.
Bu dönemde hem otomobil hem de ticari araç ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 1 azaldı. Traktör ihracatı ise 2023’ün aynı dönemine göre yüzde 24 düşerek 12 bin 412 adet olarak gerçekleşti.
Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre, toplam otomotiv sanayisi ihracatı, 2024’ün 11 aylık döneminde yüzde 16 ile sektörel bazda ilk sıradaki yerini korudu.
Uludağ İhracatçı Birlikleri (UİB) verilerine göre, 11 aylık dönemde toplam otomotiv ihracatı, 2023’ün aynı dönemine göre yüzde 3 artışla 33,4 milyar dolar olarak gerçekleşti.
Avro bazında ise ihracat yüzde 2 artarak 30,6 milyar avro oldu. Bu dönemde, dolar bazında ana sanayi ihracatı yüzde 1, tedarik sanayisi ihracatı yüzde 6 arttı.
Otomobil pazarı da geçen yıla göre yüzde 0,6 artış gösterdi
2024’ün 11 aylık döneminde toplam pazar, geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 1 gerileyerek 1 milyon 109 bin 117 adet düzeyinde gerçekleşti. Bu dönemde, otomobil pazarı da geçen yıla göre yüzde 0,6 artış göstererek 845 bin 530 adet oldu.
Ticari araç pazarına bakıldığında ise yılın 11 ayında, geçen yılın aynı dönemine kıyasla toplam ticari araç pazarı yüzde 5, ağır ticari araç pazarı yüzde 10, hafif ticari araç pazarı ise yüzde 4 daraldı.
2024’ün ocak-kasım döneminde otomobil satışlarındaki yerli araç payı yüzde 30, hafif ticari araç satışlarında ise yerli araç payı yüzde 28 olarak gerçekleşti.
Pazar araştırmacısı Canalys’in verilerine göre, Huawei’nin Çin’deki premium akıllı telefon satışları yüzde 34 oranında artış gösterdi. Böylelikle artış oranında şirket Apple’ı geride bıraktı.
Pazar araştırmacısı Canalys’in yeni rakamlarına göre, Huawei Technology’nin Çin’deki premium akıllı telefon satışları Eylül ayında sona eren çeyrekte yıllık bazda yüzde 34 artarak şirkete pazarın yüzde 33’ünü kazandırdı.
Apple, aynı dönemde Çin’deki iPhone sevkiyatlarında yüzde 5 düşüş yaşadı, ancak yine de yüzde 52 pazar payıyla premium akıllı telefon segmentinde lider.
Dünyanın en büyüğü olan Çin’in akıllı telefon pazarı, 2024’te beş yıl içinde ilk büyümesini gösterecek.
Rakamlar, Huawei’nin 2019’da başlayan ABD yaptırımlarının ardından geçen yıl sürpriz bir geri dönüşle piyasaya sürdüğü Mate 60 serisinin güçlü satışlarını yansıtıyor.
Katlanan telefonlara yoğun talep
Araştırma şirketi CINNO’nun Kasım ayındaki raporuna göre, Huawei ayrıca 3. çeyrekte yaklaşık 1,12 milyon katlanabilir telefon sevkiyatı gerçekleştirdi ve bir önceki yıla göre yüzde 97 artışla, Honor, Vivo, Xiaomi ve Samsung Electronics’in önünde Çin anakarasında katlanabilir telefonların en çok satanı konumunu korudu.
Canalys, yapay zeka donanımlı telefonlara olan talebin, üst düzey akıllı telefon segmentinin üçüncü çeyrekte dünya çapında yüzde 15 büyümesine yardımcı olduğunu söyledi.
Canalys rakamlarına göre, hafif satış düşüşüne rağmen Apple, iPhone 15 Pro Max’ın liderliğinde Çin’deki en iyi 10 akıllı telefon modelinin yarısını oluşturdu.
Huawei’nin Pura 70 serisi, çeyrek boyunca anakaradaki tüm üst düzey akıllı telefon modelleri arasında sevkiyatlarda altıncı sırada yer aldı.
Honor’un pazar payı yüzde 5
Honor, premium akıllı telefon pazarının yüzde 5’ini elinde tutarken, bunu hem Xiaomi hem de Samsung yüzde 3’erlik oranları ile takip ettiler.
Apple, Eylül ayında piyasaya sürülen iPhone 16’nın da desteğiyle yıllık yüzde 10’luk satış artışının ortasında, yüzde 63’lük bir payla küresel premium segmente hakim oldu.
Samsung, yüzde 21’lik küresel pazar payıyla 2. sırada yer aldı ve onu yüzde 8’lik Huawei izledi.
Huawei, Mate 70 serisini Kasım ayında piyasaya sürdü ve bir yönetici geçen hafta Çin’in devlete ait Securities Times gazetesine talebin “aşırı” olduğunu söyledi.
Huawei’nin tüketici iş grubu CEO’su He Gang, gazeteye, depozito gerektirmeyen telefon için yapılan rezervasyonların 6,7 milyonu aştığını söyledi.
25 Kasım 2024’te RWA Inc, KuCoin, Gateio ve MEXC’de yerel token’i $RWA’yı piyasaya sürmeye hazırlanarak yıllarca süren sıkı çalışmanın meyvesini verecek.
25 Kasım 2024’te RWA Inc, KuCoin, Gateio ve MEXC’de yerel token’i $RWA’yı piyasaya sürmeye hazırlanarak yıllarca süren sıkı çalışmanın meyvesini verecek. Şirket, kurulduğu günden bu yana, yatırımcıların ve işletmelerin gerçek dünya varlıklarıyla etkileşim şeklini yeniden tanımlamayı hedefliyor. Bu amaçla, geleneksel piyasalar ile Web3 alanını birleştiren güvenilir bir platform oluşturmayı amaçlıyor.
$RWA token: ekosistemin güç merkezi
RWA token, RWA Inc’in çoklu varlık platformunun bel kemiği olarak hizmet vererek ürünlerin ve hizmetlerin işlevlerinde bütünleyici bir rol oynamaktadır. Bu token, stake mekanizmalarını destekler ve işlem ücretlerini düşürür. Dahası, launchpad, borsa, topluluk merkezi ve yakında açılacak olan pazar yeri de dahil olmak üzere ekosistem genelinde kullanıcı etkileşimini güçlendirir.
RWA Launchpad: Kullanıcıların RWA yatırımı yapmalarına ve yüksek APY’ler kazanmalarına, launchpad projeleri için tahsisat, ödüller ve yenilikçi girişimlere erken erişim sağlamalarına olanak tanıyan katmanlı bir stake etme mekanizması kullanır.
RWA Exchange: Yatırımcılar için işlem ücretlerini azaltan ve $RWA’nın işlem ücreti ödemeleri için kullanılmasına olanak tanıyan kademeli bir stake sistemi içerir.
Topluluk Merkezi: Staking mevcut olmasa da, kullanıcılar kampanyalara katılarak, içerik oluşturarak ve topluluk odaklı etkinliklere katılarak $RWA kazanabilirler.
RWA Marketplace: Yakında faaliyete geçecek olan pazarda $RWA, borsayla benzer şekilde çalışacak, stake etme yoluyla işlem ücretlerini düşürecek ve işlemler için bir ödeme yöntemi olarak hizmet verecektir.
$RWA tokeninin ana işlevlerinin yanı sıra sunduğu ek avantajlar şunlardır:
Yönetişim (Governance): Token sahipleri, platformun gelecekteki gelişimiyle ilgili karar alma süreçlerine katılabilir.
Erişim (Access): Token, launchpad projelerine öncelikli erişim, özel kampanyalar ve ödül programları sunar.
Likidite: Ekosistemdeki işlemler için birincil araç olarak güvenli ticaret sağlar ve ürünler arasında gerçekleşen operasyonları kolaylaştırır.
IDO fon toplama kampanyası
RWA Inc, lansmanının bir parçası olarak, bir dizi Initial DEX Offering (IDO) aracılığıyla $800,000 USD toplamayı hedefliyor. Bu IDO’lar, çeşitli yatırımcı kitlelerine ulaşma yetenekleri ve itibarlı geçmişleri nedeniyle Decubate, Eesee ve Ape Terminal launchpad platformlarında düzenleniyor.
Bu çok platformlu yaklaşım, markanın görünürlüğünü artırmak ve yatırımcıların tercih ettikleri platformları kullanarak katılım sağlamalarını kolaylaştırmak için tasarlandı. Bu strateji, RWA Inc’in pazar erişimini etkili bir şekilde genişletiyor ve başarılı bir fon toplama kampanyası için sağlam bir temel oluşturuyor. Bu da projenin bir sonraki geliştirme aşamasına zemin hazırlıyor.
Borsa listelemeleri
IDO’ların tamamlanmasının ardından, $RWA tokeni, üç merkezi borsa (CEX) üzerinde işlem görmeye başlayacak. Bu listeleme, RWA Inc için önemli bir dönüm noktası olacak. İşlemler 25 Kasım 2024 tarihinde UTC saatiyle 10:00’da başlayacak. Yatırımcılar, küresel erişimleri, güvenilir ticaret altyapıları ve yenilikçi projelere destekleriyle tanınan üç borsa olan KuCoin, Gate.io ve MEXC‘de token ile işlem yapabilecekler.
Pazara giriş stratejisi
RWA Inc’in pazara açılma stratejisi, yenilikçi girişimleri bünyesine katmak ve gerçek dünya varlık tokenizasyonunun benimsenmesini sağlamak için kendi launchpad’inden yararlanmaktadır. Strateji, sermaye artırımı için yenilikçi yollar arayan tohumdan B serisine kadar Web2 girişim ve ölçeklenme aşamasındaki şirketlere odaklanıyor. Özenle seçilmiş bir proje hattına sahip olan RWA Inc, lansmanın hemen ardından ilk müşterilerini platforma dahil etmeye başlayacak. Şirketin gelir modelleri, aşağıdaki kaynaklardan oluşturuluyor:
Tokenizasyon hizmeti
Launchpad IDO gelirleri
Listeleme ücretleri
$RWA ile ödenen stake ve işlem ücretleri
Bu çeşitlendirilmiş ve sürdürülebilir model, platformun büyümesini destekliyor. Ek olarak, platformun kârının %50’si geri alım ve yakım mekanizmasına ayrılarak, paydaşlar için uzun vadeli değer yaratılıyor.
Son söz
RWA Inc projesi uzun vadeli değer üretimi için özenle tasarlanmıştır ve tokenize edilmiş RWA pazarında liderliği hedeflemektedir. Bu stratejik yaklaşım, şirketin Web3 alanındaki en hızlı büyüyen pazarda büyük ilgi görmesini sağlamıştır. RWA tokeninin böylesine yükselişte olan bir pazara girmesiyle birlikte, projenin olağanüstü potansiyelini gerçekleştirme şansını artırıyor.
RWA Inc. hakkında
RWA Inc, uçtan uca gerçek dünya varlık tokenizasyonu sunan, yenilikçi bir çok varlıklı platform olarak hizmet veriyor. Platform, tokenizasyon hizmeti, launchpad ve pazaryeri gibi bileşenlerini içeriyor. Kısa vadede platform, startup fayda tokenlerine odaklanırken, uzun vadede startup öz sermaye tokenleri, gayrimenkul, koleksiyon ürünleri ve diğer varlık sınıflarına kayıtlı güvenlik tokenleri yoluyla stratejik bir büyüme hedefliyor.
RWA Inc, hem teknoloji girişimlerinin hem de köklü şirketlerin, Web3 pazarında uyumlu yardımcı ve güvenlik tokenleri başarıyla piyasaya sürmesine yardımcı olarak dinamik büyüme potansiyellerini destekliyor. Platformun yaklaşımı, çeşitli varlık sınıflarında fırsatları açığa çıkararak, likiditeyi artırıyor, piyasa erişimini genişletiyor ve iş geliştirmeyi destekleyerek pazar taleplerini etkin bir şekilde karşılıyor.
Otomotiv Sanayii Derneği (OSD), bu yılın ocak-ekim döneminde otomotiv üretiminin geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 7 gerileyerek 1 milyon 122 bin 567 adet olduğunu bildirdi.
OSD, 2024’ün ocak-ekim dönemine ait üretim ve ihracat pazar verilerini açıkladı.
Buna göre, yılın 10 aylık döneminde otomotiv üretimi geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7 azalarak 1 milyon 122 bin 567 adet oldu.
Otomobil üretimi ise yüzde 5 azalarak 742 bin 303 adet olarak gerçekleşti.
Traktör üretimiyle toplam üretim 1 milyon 162 bin 178 adedi buldu.
Yılın 10 aylık döneminde ticari araç grubunda üretim, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 12, ağır ticari araç grubunda yüzde 25, hafif ticari araç grubunda ise yüzde 10 geriledi.
Bu dönemde, otomotiv sanayisinin kapasite kullanım oranı yüzde 69 olarak kaydedildi. Araç grubu bazında kapasite kullanım oranları ise hafif araçlarda yüzde 70, kamyon grubunda yüzde 72, otobüs-midibüs grubunda yüzde 51 ve traktörde yüzde 63 seviyesinde gerçekleşti.
İhracat 30 milyar doları aştı
Yılın 10 aylık döneminde otomotiv ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre adet bazında paralel seyrederek 826 bin 259 olarak gerçekleşti.
Bu dönemde otomobil ihracatı da bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2 azalırken, ticari araç ihracatı yüzde 1 arttı.
Traktör ihracatı ise 2023’ün aynı dönemine göre yüzde 24 azalarak 11 bin 860 adet olarak gerçekleşti.
Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre, otomotiv sanayi ihracatı, yılın 10 aylık döneminde yüzde 16 ile sektörel ihracat sıralamasında ilk sıradaki yerini korurken, ekimde gerçekleştirdiği 3,6 milyar dolar ihracatla ay bazında en yüksek ihracat değerine ulaştı.
Uludağ İhracatçı Birlikleri verilerine göre, 10 aylık dönemde otomotiv ihracatı, 2023’ün aynı dönemine göre yüzde 3 artışla 30,2 milyar dolar olarak gerçekleşti.
Euro bazında ise ihracat yüzde 2 arttı ve 27,7 milyar Euro oldu. Bu dönemde, dolar bazında ana sanayi ihracatı yüzde 5, tedarik sanayi ihracatı da yüzde 2 arttı.
Toplam pazar 1 milyona yaklaştı
Bu yılın 10 aylık döneminde toplam pazar, geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 2 gerileyerek 983 bin 968 adet düzeyinde gerçekleşti.
Bu dönemde, otomobil pazarı da geçen yılla paralel seyretti ve 750 bin 935 adedi yakaladı. Ticari araç pazarına bakıldığında yılın 10 ayında, geçen yılın aynı dönemine kıyasla toplam ticari araç pazarı yüzde 7, ağır ticari araç pazarı yüzde 10, hafif ticari araç pazarı ise yüzde 6 azaldı.
Yılın 10 aylık döneminde otomobil ve hafif ticari araç satışlarındaki yerli araç payı yüzde 29 olarak gerçekleşti.