PrizmaBetGüncelGirişAdresiHızlıveGüvenilirErişim!

Waternet, tek bir cihazıyla yılda 101 kg plastik atığı önlüyor

2024 yılı için belirlenen Plastik Aşım Günü’nün 5 Eylül’e çekilmesi, gezegenimizin atık yönetim kapasitesinin üstüne çıkıldığını gösteriyor. Araştırmalar, yıl sonunda yaklaşık 70 milyon ton plastiğin doğaya kalacağını öngörüyor. Sürdürülebilir bir yaşamın önündeki bu ciddi engelle başa çıkmak isteyenler, su arıtma cihazlarına yöneliyor. Bu cihazlar sayesinde yalnızca temiz suya erişim sağlanmıyor, aynı zamanda plastik atık oluşumu da engellenmiş oluyor.

2024 yılı için belirlenen Plastik Aşım Günü’nün 5 Eylül’e çekilmesi, gezegenimizin atık yönetim kapasitesinin üstüne çıkıldığını gösteriyor. Araştırmalar, yıl sonunda yaklaşık 70 milyon ton plastiğin doğaya kalacağını öngörüyor. Sürdürülebilir bir yaşamın önündeki bu ciddi engelle başa çıkmak isteyenler, su arıtma cihazlarına yöneliyor. Bu cihazlar sayesinde yalnızca temiz suya erişim sağlanmıyor, aynı zamanda plastik atık oluşumu da engellenmiş oluyor.

Earth Action’ın yayımladığı rapora göre, 2024 yılında 220 milyon ton plastik atık üretilmesi bekleniyor. Plastik Aşım Günü’nün 5 Eylül olarak belirlenmesi, üretilen atıkların dünyamıza ne kadar zarar verdiğini gözler önüne seriyor. Raporda, yaklaşık 70 milyon ton plastiğin bertaraf edilemeyip doğada kalacağı belirtiliyor. Artan plastik atıklar, iklim krizi, endüstrileşme ve nüfus artışıyla sürdürülebilir bir geleceği tehdit ederken, güvenli su ve gıdaya erişimi de zorlaştırıyor.

Waternet Pazarlama Direktörü Naz Günaçar, artan plastik kirliliğine karşı su arıtma teknolojilerinin önemli bir çözüm sunduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “Yaşamın kaynağı olan suyun korunması, sürdürülebilirlik açısından hayati bir önem taşıyor. Plastik üretimi, sadece çevreyi kirletmekle kalmıyor, aynı zamanda büyük miktarda su tüketimine yol açıyor. Waternet olarak, su kaynaklarının sürdürülebilirliği ve herkesin temiz, sağlıklı ve plastiğe değmemiş suya erişebilmesini sağlamak için harekete geçtik. ‘Suyun İyilik Hali’ mottosuyla hem tek kullanımlık plastik atıkları önlüyor hem de su kaynaklarının korunmasına katkıda bulunuyoruz.”

“Tek bir cihazımız, yılda 101 kg plastik atığı önlüyor”

Naz Günaçar, sıfır plastik ve sürdürülebilir çözümlerle sürdürülebilirliği hedeflediklerini vurgularken şu bilgileri paylaştı: “Her yıl en az 300 milyon ton plastik üretiliyor. Bugün, 50 yıl öncesine göre 20 kat daha fazla plastik üretiyoruz ve bunun önümüzdeki 20 yıl içinde ikiye katlanması bekleniyor. Plastik üretimi, küresel karbon emisyonlarının %1’ini oluşturuyor. Bu döngü, her bir Waternet üyesiyle kırılıyor. Müşterilerimiz, su içme alışkanlıklarını Waternet ile değiştirdiklerinde tek bir cihaz ile bir yılda ortalama 101 kilogram plastik atığını ve 469 kilogram karbondioksit salımını engelleyebiliyor. Ayrıca, yılda 6 bin 48 litre su tasarrufu da sağlıyor.”

“Seçimimizi iyilikten yana kullanıyoruz”

Waternet Pazarlama Direktörü Naz Günaçar, “İyi suya erişimin herkesin hakkı olduğuna inanıyor ve sürdürülebilir çözümlerimizle bu iyiliği dünyaya yaymak için kararlılıkla ilerliyoruz. 2012’de Türkiye’de başlayan faaliyetlerimizi Purunity markasıyla Birleşik Arap Emirlikleri ve Umman’a da taşıdık. Waternet’in su arıtma çözümlerini hem evlerde hem de iş yerlerinde kullanılabilecek şekilde zenginleştirdik. Tezgah üstü, tezgah altı ve sebil cihazlarımızda kullandığımız son teknoloji filtrasyon sistemlerimiz sayesinde ev ve ofislerde temiz, yumuşak içimli suya kolayca erişim sağlıyoruz” diyerek sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Kusursuz müşteri deneyimi ilkemiz doğrultusunda cihaz bakımlarını ve filtre değişimlerini ücretsiz yapıyoruz. 7/24 kesintisiz çağrı merkezi hizmeti sunuyor, ürünlerimiz için ömür boyu cihaz garantisi veriyoruz. Kullanıcı ihtiyaçlarına yönelik ürün değişim hakkı sunarak her müşterimizin yaşam kalitesini artırmalarına olanak tanıyoruz. Güvenilirliğimizi, dünya çapında aldığımız sertifikalar ve ödüllerle kanıtlıyoruz. Daha yaşanabilir bir dünya için emin adımlarla ilerliyoruz. Bu doğrultuda yalnızca en iyi ürün ve teknolojileri kullanmakla kalmıyor, iyilik elçileri olarak hem kendimize hem sevdiklerimize hem de dünyaya faydalı seçimler yapmak için çabalıyoruz. 28 Eylül’de Suadiye sahilinde şirket içi kıyı temizleme etkinliği düzenledik. İlk kez gerçekleştirdiğimiz bu etkinliğe 78 ekip arkadaşımız katıldı. Bu etkinlikte İyilik Elçileri olarak sürdürülebilir bir dünyaya katkıda bulunarak toplam 69 kg atık ve 4300 adet izmarit topladık.

Bir Girişim Hiç Bir Gün Bitmesi Umuduyla Başlatılır mı? 16 Yaşında Bir Genç Tarafından Hayata Geçirilen Ocean Cleanup’ın İlginç Hikâyesi

Bir girişim hiçbir gün sona ermesi umuduyla başlatılır mı? 16 yaşında bir genç tarafından, okyanusları temizlemek amacıyla başlanılan Ocean Cleanup projesi bir gün ona ihtiyaç kalmaması umuduyla hayata geçirildi. Hikâyesini bu içerikte anlatıyoruz.

Sonsuz maviliklerimizde gün geçtikçe artan kirlilik su altı ekosistemi ve dolayısıyla dünyamız için büyük bir tehlike.

Ocean Cleanup projesi de bu sebeple her geçen gün daha fazla plastikle dolan okyanusların, hem deniz canlılarının yaşamını tehdit etmesi hem de biz insanların da geleceğini riske atmasının önüne geçmek için başlatıldı.

Ocean Cleanup projesinin temelleri, 2011 yılında henüz 16 yaşında olan Hollandalı bir genç tarafından atıldı.

Boyan Slat’ın Yunanistan’da dalış yaparken, denizin içinin plastik atıklarla dolu olduğunu fark etmesi bu projenin temelini attı.

Gördüklerinden çok etkilenen Slat, okyanusları temizlemek için bir şeyler yapmaya karar verdiğinde henüz 16 yaşındaydı ve bütçesi yalnızca 300 dolardı.

2012 yılında bu fikrini sunması için bir TEDx konferansına davet edildi.

Videonun hızla yayılması üzerine Slat’ın dahiyane fikri büyük ilgi gördü.

Teknolojiyi kullanarak okyanuslardaki plastik atıkları toplama hedefi hem çevre bilincine sahip bireylerin hem de devletlerin dikkatini çekmişti.

Projesi kitle fonlaması yoluyla büyük destek aldı ve 90.000 dolarlık bir bütçeye sahip oldu.

Slat, 2013 yılında üniversite eğitimini yarıda bırakıp Ocean Cleanup projesini resmî olarak kurdu.

İlk başlarda küçük bir fikir olarak başlayan bu proje, zamanla büyük bir harekete dönüşecekti…

Peki Slat’ın Ocean Cleanup projesi tam olarak nasıl çalışıyor?

Ocean Cleanup, okyanuslardaki plastik atıkları temizlemek için teknolojiyi kullanan bir proje.

Proje, deniz yüzeyine yakın bir alanda yüzen atıkları toplamak için özel olarak geliştirilmiş sistemler kullanıyor ve bu sistemler, rüzgâr ve akıntıları kullanarak okyanuslarda biriken atıkları etkili bir şekilde topluyor.

Projenin en büyük hedeflerinden birininse Pasifik Okyanusu’nda bulunan ve dünya üzerindeki en büyük plastik atık toplanma alanı olan büyük pasifik çöp alanını temizlemek olduğu söyleniyor.

Özetle, Ocean Cleanup sadece bir çevre temizliği projesi değil, aynı zamanda geleceğimize yapılan bir yatırım olarak görülüyor.

Kaynak: Ocean Cleanup

Basit Bir Yosun, Dünyanın En Büyük Sorunu Olan Plastiklerin Yerini Alabilir! (İyi de Nasıl?)

Bildiğimiz üzere plastikler çevremiz ve dolayısı ile hayatlarımız için büyük bir tehdit. Peki, tüm bu sorunların çözümü, basit bir yosun olabilir mi? “Nasıl yani?” dediyseniz gelin anlatalım.

Okyanuslarda sürüklenen plastik adalar, nesli tükenme tehlikesi altındaki deniz canlıları ve geri dönüştürülemeyen milyonlarca ton atık, herkes için büyük bir endişe kaynağı.

Peki, tüm bu plastik sorunu bugüne kadar gözümüzün önünde duran basit bir yosun ile çözülebilir mi?

Kulağa çılgınca gelse de yosunlar sürdürülebilir bir geleceğin anahtarı olabilir!

Yosunlar doğada bolca bulunan, hızlı büyüyen, çok az besin ve güneş ışığı ile kolayca yetişebilen ve biyolojik olarak parçalanabilir organizmalardır.  

Ayrıca hem tuzlu hem de atık sularda büyüyebilme özellikleriyle, için tatlı su kaynaklarına baskı yapmazlar.

Ek olarak büyümeleri sırasında atmosferden karbondioksit emerek sera gazı emisyonlarını azaltmaya da katkıda bulunurlar.

İşte tüm bu özellikler, yosunun plastiklerin neden olduğu çevre sorunlarına doğal bir çözüm olduğunu gösteriyor.

Bu sebeple, yosun doğada hızla çözünebilen ve tamamen biyolojik olarak parçalanabilen malzemeler oluşturmak için kullanılabilir!

Bilim insanları, yosunun hem hızlı büyüme kabiliyetine hem de çevre üzerindeki düşük etkisine dikkat çekerek bu bitkinin endüstriyel alanda nasıl kullanılabileceğini araştırmaya başladı ve ilk araştırmalar yenilebilir su kapsülleri ve gıda ambalajları gibi küçük ölçekli projelere yoğunlaştı.

Örneğin, Londra merkezli Notpla’nın geliştirdiği Ooho su kapsülleri suyu plastik şişeler yerine doğrudan yenilebilir bir zar içinde saklayarak binlerce plastik ihtiyacını ortadan kaldıran bir çözüm olarak öne çıkıyor.

Ek olarak, başka girişimlerin yosundan yapılan ve biyolojik olarak parçalanabilir gıda ambalajları geliştirdiği belirtiliyor.

Bu ambalajlar, ürünlerin saklanmasında ve paketlenmesinde kullanıldıktan sonra doğada güvenle çözünerek çevreye zarar vermeden yok olabiliyor.

Yani, yosunlardan elde edilen biyopolimerlerin geleneksel plastiklere benzer dayanıklılık ve esneklik sağlayarak geniş bir yelpazede kullanılabileceği görülüyor.

Tüm bu süreçler, yosun bazlı malzemelerin giderek daha geniş bir alanda kullanılabileceğini kanıtlar nitelikte.

Yosunların bahsedilen şekilde kullanılması, özellikle gıda ambalajları, içecek kapları, pipetler ve temizlik ürünleri ambalajları gibi tek kullanımlık plastiklerin yerini almak için ideal bir çözüm sunuyor.

Sonuç olarak, gelişen teknoloji ve artan çevre bilinci ile yosun, gelecekte sürdürülebilir ambalaj çözümleri için kritik bir rol oynamaya devam edecek gibi görünüyor.

Kaynak: BBC, Packaging Digest

Dünyada en çok plastik kirliliği üreten ülkeler açıklandı: Türkiye kaçıncı sırada?

Binlerce yıl doğada kalan ve kirlilik yaratan plastiği dünyaya en çok hangi ülkelerin saçtığını biliyor musunuz? İşte listenin ilk on sırası ve Türkiye’nin listedeki yeri.

İnsanoğlu bu şekilde üretmeye ve dünyayı kirletmeye devam ederse, bir noktadan sonra bütün dünya plastikle kaplanabilir. Öyle ki şu anda bile Pasifik Okyanusu’nda dalgaların ve rüzgarların sürüklemesiyle ülke büyüklüğünde dev plastik adaları oluşmuş durumda. Peki dünyadaki en çok plastiği hangi ülkeler üretiyor?

Leeds Üniversitesi’nden bilim insanları, en fazla plastik kirliliğinden sorumlu 10 ülkeyi ortaya çıkarmak için yapay zeka modellemesi kullandı. Araştırmacılar genel olarak 2020 yılında 52 milyon ton toplanmamış plastik atığın çevreye karıştığını ve buna maruz kalanlar için ciddi bir sağlık riski oluşturduğunu hesapladılar.

Hindistan bir yılda 9,3 milyon ton atık yaratarak plastik kirliliğinin en büyük üreticisi olarak tabloda ilk sırada yer alırken, onu Nijerya ve Endonezya

İlk onu tamamlayan ülkeler şu şekilde sıralanıyor: Pakistan, Bangladeş, Rusya, Brezilya, Tayland, Kongo Demokratik Cumhuriyeti. Türkiye ise, 246 ülkeden oluşan listenin 25. sırasında, yani üstlerde yer alıyor yer alıyor.

Araştırmacılar, 127 ülkedeki 500 şehirden toplanan verilere dayanarak, yapay zekayı kullanarak yılda ne kadar atık üretildiğini ve bunlara ne olduğunu tahmin edebildiler. Her yıl 400 milyon tondan fazla plastik üretildiği ve bunun 52 milyon tonunun yakıldığı ya da açıkta bırakıldığı tahmin ediliyor. Bağlam açısından bu rakam, Londra’nın tamamını bir metre kalınlığında bir atık tabakasıyla kaplamaya yetecek kadar çöp anlamına geliyor.

Plastikten kaçış yok

Denizlerdeki ve okyanuslardaki plastikler bizi ilgilendirmez diye düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Bu kimyasal maddeler, sürekli havayı ve suyu zehirleyerek, içme sularına ve toprağa zararlı kimyasalların karışmasına sebep oluyor. Su ve besin yoluyla insan vücuduna giren bu kimyasallar ise endokrin sistemini bozmak başta olmak üzere, insan hayatını kısaltan ve ağır hastalıklara yol açan bir sorun olarak karşımıza duruyor. Öyle ki, “dağ başına gidip doğada kendi başıma yaşayayım” diyerek de kurtulamayacağınız bu sorun sizi dağdan gürül gürül akan ve tertemiz sandığınız doğal kaynak suyunu içerken bile bulabiliyor. Çünkü o kaynağa nereden plastik ve benzeri kimyasal atıkların sızdığını bilemiyorsunuz.

Bir sonraki market poşetinizi çöpe atmak üzere alırken bu bilgi aklınızda olsun…

Gıdada geri dönüşmeyen ambalaja AB’den yeşil duvar

AB, petrokimya yerine ambalajda geri dönüşüme odaklandı. Birlik, çöp dağlarına neden olan plastiklerin dekontaminasyondan geçerek gıda ambalajında geri dönüşüm hammaddesi olarak tekrar kullanılmasını istedi. Bu teknolojiyle ihracat yapacak firmalara verdiği süre 10 Temmuz’da dolarken, kaçıranların AB’ye girmesi zorlaştırılacak.

Hamide HANGÜL

İklim kriziyle mücadele eden Avrupa Birliği (AB), döngüsel ekonomide adımlarını giderek sıklaştırıyor. Yeşil Mutabakat ile 2050 yılına kadar karbon emisyonlarını sıfırlamayı hedefleyerek, enerjiyi, suyu hoyrat kullanan, çöp yığınlarına neden olan, geri dönüştürülmeyen ürünlere sınırda karbon vergisi getirmeye hazırlanan Birlik, şu anda gıdayla temas eden ambalajların geri dönüşümüne odaklandı. Bu kapsamda AB’nin, 10 Ekim 2022 tarihinde yayımladığı “Gıda ile Temas Eden Geri Dönüştürülmüş Plastik Malzemeler” yönetmeliğinde geçiş ve hazırlık süreci 10 Temmuz 2023’te doluyor. Söz konusu yönetmelikle, çöp dağlarına neden olan tabaktan süt şişesine kadar gıdayla temas eden tüm plastik ürünlerin dekontaminasyon (arındırıcı) cihazdan geçerek, gıda ambalajlında tekrar geri dönüşüm hammaddesi olarak kullanılması zorunlu kılındı. Bu teknolojileri kullanarak ihracat yapacak firmalara geçiş süreci tanınmıştı. Süreyi kaçıranların pazarda yer alması Birlik tarafından zorlaştırılacak. Sanayiciler, Türkiye’de üretimi olmayan dekontaminasyon cihazı için yurt dışına gitmeye başladığını söyledi.

Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi devrede

Türk Plastik Sanayicileri Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) Başkanı ve TOBB Plastik, Kauçuk ve Kompozit Sanayi Meclisi Başkanı olan ve Avrupa Plastik Üreticileri Birliği (EuPC) Yönetim Kurulu’nda Türkiye’yi temsil eden Yavuz Eroğlu, Avrupa Birliği’nin (AB), gıdayla temas eden ambalaj ve ambalaj atıklarına ilişkin yönetmeliğine işaret ederek, “Tekrar hammadde olarak kullanılabilmesi için öncelikle bir dekontaminasyon işlemine tabi olması gerekiyor” dedi. Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi’nin (EFSA) de devrede olduğunu söyleyen Eroğlu, “Siz bir dekontaminasyon cihazı üretiyorsanız AB’ye başvuruda bulunuyorsunuz” dedi.

Hazırlık dönemi bitiyor

İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, Avrupa Birliği’nin ilgili yönetmeliğinde 10 Temmuz’da geçiş ve hazırlık döneminin sona ereceğine işaret ederek, “Uygulamaya geçiş başlıyor” dedi. Yönetmeliğin esas amacının gıda güvenliğini sağlamak olduğunu belirten Pelister, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu kapsamda, gıda ile temas eden plastik ambalajlarda geri dönüştürülmüş hammadde kullanımı ve etiketleme anlamında yönetmeliğe uyum sağlanması AB’ye ihracat yapacak ihracatçı firmalarımız açısından önem taşıyor. İnovasyon, Ar-ge’ye önem veren teknolojik alt yapısını yenileyen, dijitalleşmeyi ve döngüsel ekonomiyi benimseyen yatırımlar rekabette fırsat sağlayacaktır.” Uygulamanın en çok kimleri etkileyeceği konusunda Pelister, “En çok gıdacılar, ham ambalajcılar, insanların kullandığı ambalajın paketlendiği yerler” diye yanıt verdi. Pelister, 2022’de yapılan 10,25 milyar dolar ihracatın 3,88 milyar dolarının plastik ambalaj, 3,19 milyar dolarının plastik hammaddeden geldiğine işaret ederek, “2023’de 12 milyar doları ihracat öngörüyoruz” dedi.

Söz sahibi olmak istiyoruz

Ev ve Mutfak Eşyaları Sanayicileri ve İhracatçıları Derneği (EVSİD) Başkanı Talha Özger, Avrupa Birliği’nin (AB) direktifinin plastik mutfak eşyalarını da kapsadığına işaret etti. Sektörün AB ülkelerine ihracatının yüzde 50’nin üzerinde olduğunu belirten Özger, ihraç edilen ürünler arasında saklama kapları, karıştırıcılar, kevgir, su içilen kaplar gibi çok sayıda ürünün geldiğini, üreticilerin de yeni uygulamalara yönelik üretim yapmak için çalıştığını söyledi. Özger, “AB normlarına göre ürün geliştiriyorlar. O nedenle biz, bu tarz değişikliklere ayak uydurup, pazarda söz sahibi olmak istiyoruz” dedi.

Hurda cam, plastik kağıtta tedarik savaşı yaşanabilir

Geri Dönüşümcüler ve Geri Kazanımcılar Derneği (GEKADER) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İsmail Turhan, atığın Avrupa’da stratejik değerinin arttığını söyledi. Türkiye’nin, Avrupa standartlarında, geri dönüşümden hammadde üretebilecek kapasitede olduğunu belirten Turhan, bu pozisyonun korunması için geri dönüştürülebilir hurdaya erişiminin sürmesi gerektiğini vurguladı. En önemli görevin hane halklarına düştüğüne işaret eden Turhan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünya tarihine bakıldığında, yeraltı madenleri için medeniyetler tarih boyunca savaşmışlar. Bugün yer üstü madeni olarak nitelendirdiğimiz cam, plastik, ambalaj, kâğıt gibi geri dönüştürülebilir hurda için belki de ekonomik ve ticari manada tedarik savaşları başlayacak. Birçok ülke geri dönüşüme yatırım yaparak tesislerinde hurda işlemek için gücünü kullanacak. Bizde de kaynağında ayrıştırmada daha da bilinçli bir hale gelmemiz gerekiyor.”

Karar 10 bin Türk firmasını etkiler

Akyüz Plastik Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, AB’nin plastikler konusunda bir adım öteye geçtiğini ve geçiş süreci 10 Temmuz’da dolacak yeni mevzuatla, gıdayla temas edecek ambalajlarda geri dönüşümü zorunlu hale getirdiğini söyledi. Akyüz, sözlerini şöyle sürdürdü: “10 Temmuz 2023’e kadar bu konuda kayıtların yapılmasını istedi. Bu konuda gıdaya uygun, geri dönüşümlü ambalaj kullanacağız diyen firmaların kayıtlarını alıyor. Sonra o süreçleri tek tek takip edecek. Yani 10 Temmuz’a kadar ‘kaydı bitir, birlikte devam edelim’ diyor. O nedenle bu teknolojileri kullanarak ihracat yapacak firmaların kayıt yaptırması gerekiyor. Kayıt olmazsa ürünün pazara girişi zorlaşacak. Kim daha ataksa pazar oraya doğru kayacak. 10 bin firmayı etkileyebilir” dedi. Akyüz, Türkiye’de dekontaminasyon cihazların üretimi olmadığını, firmaların ithal etmek zorunda kaldığını sözlerine ekledi.

Plastik ithalatına 4 ayda 5,6 milyar $

Türkiye’nin en çok ithal ettiği ürünler arasında plastikler ve mamulleri 7’inci sırada yer alıyor. Bu yıl ocak-nisan dönemini kapsayan ilk dört ayda 5,6 milyar dolarlık ithalatı gerçekleşti.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Fransa açıkladı: Paris 2024 Olimpiyat Oyunları’nda tribünlerde tek kullanımlık plastik olmayacak

Fransa Ekolojik Dönüşüm Bakanı Christophe Bechu, Paris’te gelecek yıl düzenlenecek Olimpiyat Oyunları’nda tribünlerde tek kullanımlık plastiklerin olmayacağını söyledi.

Fransa Ekolojik Dönüşüm Bakanı Bechu, Paris’teki UNESCO merkezinde düzenlenen ‘Plastik kirliliğine son vermek için üst düzey etkinlik’ marjında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Fransız Bakan, gelecek yıl plastik yönetimi konusunda örnek teşkil edecek Paris Olimpiyat Oyunları’nı düzenlemek istediklerini belirterek, bu kapsamda tribünlerde tek kullanımlık plastik olmayacağına dikkati çekti.

Dünyada her yıl kişi başına plastik tüketimi 60 kilograma tekabül ediyor

ABD’nin en çok plastik tüketen ülke olduğunu ifade eden Bechu, dünyada her yıl kişi başına plastik tüketiminin 60 kilogram olduğunu belirtti. Bechu, bunun Avrupa’da 150 kilogram ve ABD’de ise 260 kilogram olduğuna işaret etti.

Bechu, gelecek hafta Paris’te plastik kirliliği konusunda düzenlenecek müzakere kapsamında birtakım hedeflerin belirlenmesini istediklerini söyledi. Fransız Bakan, bunların arasında tek kullanımlık plastiklerin sonu ve çevre konusunda “Kirleten öder ilkesi”nin yer aldığını ifade etti.

Plastik konusu hükümetler arası müzakere ediliyor

Birleşmiş Milletler Çevre Meclisi (UNEA), 2022’de Kenya’nın başkenti Nairobi’de dünyadaki plastik kirliliğini ortadan kaldırmayı amaçlayan uluslararası bağlayıcı bir anlaşmanın 2024 yılı sonu itibarıyla imzaya açılmasını öngören kararı kabul etmişti.

Anlaşma, plastik ürünlerin üretimden dönüşüme tüm sürecinin kontrol edilebilmesini ve çevre kirliliğine yol açmasının önlenmesini amaçlıyor.

Söz konusu anlaşmaya varılması amacıyla 5 müzakere faslı düzenlenmesi kararlaştırılmıştı. İlk müzakere faslı geçen yıl Uruguay’da yapılırken ikinci müzakere faslı Paris’te 29 Mayıs-2 Haziran’da düzenlenecek.

Karbon ayak izinizi azaltmak için 9 beslenme önerisi

Küresel ısınmaya bağlı olarak meydana gelen iklim değişikliğini bir nebze de olsun değiştirmek bizim elimizde. Hayatımızda yapacağımız bir kaç küçük değişikliğin gezegenimize etkisi çok büyük olacaktır. Bu nedenle her birey bu değişikliklerin farkında olmalı ve hayatına bir şekilde adapte etmelidir. Bu yazıda size karbon ayak iznin azaltılmasında beslenme başlığı altında yapılabilecek değişikliklerden bahsettim.

Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini bir nebze de olsun azaltmak için birçok kişi elinden geleni yapmaya çalışıyor. Küresel ısınmanın etkilerini tamamen ortan kaldırmak mümkün olmasa da etkilerini azaltmak bizim elimde. Bu etkileri azaltmak adına karbon ayak izimizi mümkün olduğu kadar düşürmeye çalışabiliriz.

Karbon ayak izimizi düşürmek sadece daha az araç kullanmak, elektrik kullanımını azaltmakla sınırlandırılmamalıdır. Giydiğimiz kıyafetlerden yediğimiz besinlere kadar birçok süre karbon ayak izi ile ilgilidir.

Karbon ayak izini azaltmanın birçok yöntemi olsa da bu yazıda size bunun beslenme ile ilgili bölümünden bahsedeceğim.

  1. Besin İsrafına Son Verin

Besin israfı, sera gazı emisyonuna önemli ölçüde katkıda bulunur. Bunun nedeni, atılan yiyeceklerin çöplüklerde ayrışması ve özellikle güçlü bir sera gazı olan metan salmasıdır.

100 yıllık bir süre içinde metanın küresel ısınma üzerinde karbondioksitten 34 kat daha fazla etkiye sahip olduğu tahmin edilmektedir. Şu anda gezegendeki her insanın ortalama olarak yılda 194-389 kg besini israf ettiği tahmin edilmektedir.

Besin israfını azaltmak, karbon ayak izinizi azaltmanın en kolay yollarından biridir. Öğünleri önceden planlamak, kalan yemekleri saklamak ve yalnızca ihtiyacınız olanı satın almak, yiyecek tasarrufunda alınabilecek önlemlerdendir.

  1. Plastik Kullanımını Sınırlandırın

Plastik kullanımını azaltmak, çevre dostu bir yaşam tarzına geçişin önemli bir parçasıdır.

Plastik ambalajlar, torbalar ve saklama kapları; tüketiciler ve gıda endüstrisi tarafından yiyecekleri paketlemek, nakletmek, depolamak ve taşımak için yaygın olarak kullanılmaktadır.

Tek kullanımlık plastikler, sera gazı emisyonlarını arttırmaktadır. Bu nedenle kullanımı azaltılmalı hatta tamamiyle bırakılmalıdır.

Daha az plastik kullanmak için;

  • Taze ürünler satın alırken plastik poşetler ve plastik ambalajlar kullanmak yerine kağıt veya kumaş ürünler tercih edilebilir.
  • Alışverişe çıkarken kendi plastik poşet yerine kendi kumaş/kağıt çantanızı kullanabilirsiniz.
  • Plastik su şişelerinin yerine yeniden kullanılabilecek cam ürünler tercih edilebilir.
  • Yiyecekleri cam kaplarda saklayabiirsiniz.
  • Genellikle strafor veya plastikle paketlendiğinden, daha az paketli yiyecek satın almaya çalışabilirsiniz.
  1. Et tüketimini Azaltabilirsiniz

Yapılan araştırmalar, et tüketimini sınırlanmanın karbon ayak izinizi azaltmanın en iyi yollarından biri olduğunu göstermektedir.

16.800 Amerikalı üzerinde yapılan bir çalışmada, en fazla sera gazı salan diyetlerin; sığır eti, dana eti, domuz eti ve diğer geviş getiren hayvanlardan elde edilen etleri içerenler olduğunu göstermiştir.

Bu durumun nedenini ise; hayvancılık üretiminden kaynaklanan emisyonların dünyanın insan kaynaklı sera gazı emisyonlarının %14,5’ini temsil etmesinden ötürüdür.

Et yemeklerinizi günde bir öğünle sınırlandırmayı, haftada bir gün et yememeyi veya vejetaryen/vegan yaşam tarzlarını deneyebilirsiniz.

  1. Bitkisel Protein Kaynaklarına Yönelebilirsiniz

Daha fazla bitkisel protein tüketmek, sera gazı emisyonlarınızı önemli ölçüde azaltır.

Yapılan bir çalışmada düşük sera gazı emisyonuna sahip kişilerin hayvansal protein yerine daha fazla oranda yağlı tohumlar ve bitkisel bazlı protein tükettikleri görülmüştür.

55.504 kişiyle yapılan bir araştırma, günde ortalama 50-100 gram et tüketen kişilerin günde ortalama 100 gramdan fazla tüketenlere göre önemli ölçüde daha düşük karbon ayak izine sahip olduğunu bildirmiştir.

Bir porsiyon et yaklaşık 85 gramdır. Her gün düzenli olarak kuru baklagillerden, yağlı tohumlardan, bitkisel kaynaklı proteinlerden tüketmek karbon ayak izinizi düşürmeye yardımcı olacaktır.

  1. Süt Ürünlerini Azaltabilirsiniz

Süt ve süt ürünlerini azaltmak, karbon ayak izinizi azaltmanın başka bir yoludur.

2.101 Hollandalı yetişkin üzerinde yapılan bir çalışma, süt ürünlerinin bireysel sera gazı emisyonlarına, hayvansal kaynaklı etin ardından en büyük katkıyı yapan ürün olduğunu ortaya koymuştur.

Peynir üretiminde çok fazla süt kullanıldığı için, et, yumurta, tavuk gibi hayvansal ürünlerden daha fazla oranda sera gazı emisyonu ile ilgilidir.

Daha az peynir tüketebilir ve hayvansal süt yerine bitkisel sütler tercih edebilirsiniz.

  1. Lif Tüketiminizi Arttırın

Beslenme düzeninizdeki lif miktarını arttırmanın birçok sağlık yararı olmasının yanında, karbon ayak izinizi de düşürmeye yardımcıdır.

16.800 Amerikalı üzerinde yapılan bir araştırma, sera gazı emisyonlarının en düşük olduğu diyetlerin lif açısından zengin bitkisel gıdalardan yüksek, doymuş yağ ve sodyumdan düşük olduğunu bildirmiştir.

Lif oranı yüksek besinler tok kalmanıza yardımcı olduğu gibi, ağır karbon yükü olan besinlerin alımını da sınırlandırır.

Ayrıca daha fazla lif tüketimi sindirim sağlığını geliştirir, bağırsakta bulunan yararlı bakterileri besler, kilo vermeye yardımcı olur, kalp damar hastalıklarına ve diyabete karşı koruyucudur.

  1. Kendi Ürününüzü Yetiştirebilirsiniz

Kendi ürünlerinizi yetiştirmek, stresin azalması, beslenme kalitesinin artması ve duygusal olarak daha iyi hissetmekle ilişkilendirilmiştir.

Büyüklüğünden bağımsız olarak herhangi bir şey yetiştirmek karbon ayak izini azaltmada etkilidir. Bunun nedeni ise, meyve ve sebze yetiştirmenin plastik ambalaj kullanımını ve uzun mesafelerde taşınan ürünlere bağımlılığınızı azaltmasındandır.

Organik tarım yöntemleri uygulamak, yağmur suyunu geri dönüştürmek ve kompost yapmak (doğal atıkların geri dönüştürülebilmesi ve toprağın yeniden zenginleştirilebilmesi) çevreye karşı olumsuz etkileri azaltır.

  1. Kalori Alımını Sınırlandırın

İhtiyaç duyduğunuzdan daha fazla kalori tüketmek, kilo alımını ve buna bağlı hastalıkları teşvik edebilir. Dahası, daha yüksek sera gazı emisyonlarıyla bağlantılı olabilir.

3.818 Hollandalı üzerinde yapılan bir araştırma, sera gazı emisyonu daha yüksek olanların, düşük sera gazı yayan diyetleri uygulayanlara göre yiyecek ve içeceklerden daha fazla kalori tükettiklerini göstermiştir.

Aynı şekilde, 16.800 Amerikalı üzerinde yapılan bir araştırma, daha yüksek sera gazı emisyonuna sahip kişilerin, daha düşük emisyona sahip insanlardan 2,5 kat daha fazla kalori tükettiklerini kaydetmiştir.

Kalori ihtiyacınız boyunuza, yaşınıza ve aktivite seviyenize bağlıdır. Çok fazla kalori tüketip tüketmediğinizden emin değilseniz, bir diyetisyene danışabilirsiniz.

Kalori alımınızı düşürmek için şeker, gazlı içecek, fast food ve unlu mamuller gibi besin açısından fakir, kalori açısından zengin gıdaları azaltmak yararlı olacaktır.

  1. Yerel Satıcıları tercih Edin

Yerel satıcıları desteklemek, karbon ayak izinizi azaltmanın çok iyi bir yoludur. Yerel satıcılardan alışveriş yapmak; uzak mesafelere taşınan gıdaya olan bağımlılığınızı azaltır, taze meyve ve sebze alımınızı artırarak karbon emisyonlarınızı dengelemeye yardımcı olabilir.

Mevsimi olan besinleri tüketmek ve organik yetiştiricileri desteklemek, karbon ayak izinizi en aza indirmenin farklı yollarındandır. Bunun nedeni, mevsim dışında üretilen besinlerin genellikle ithal edilmesi veya ısıtmalı seralara duyulan ihtiyacı arttırmakta bu durum da enerjiyi tüketimini arttırmaktadır.

Ayrıca, yumurta, kümes hayvanları ve süt ürünleri gibi yerel, sürdürülebilir şekilde üretilmiş hayvansal ürünlere geçiş yapmak karbon ayak izinizi azaltabilir.

Sonuç olarak diyetinizde yapacağınız bir takım değişikler karbon ayak izinizi azaltmada oldukça yardımcı olacaktır. Çevremizdekileri de bu konuda bilinçlendirmek çok önemlidir. Değişime öncelikle kendimizle başlayarak bu konuda başkalarına da örnek olabiliriz. Daha az hayvansal gıdalar tüketmek, daha az plastik kullanmak, daha çok taze ürünler tercih etmek ve gıda israfını azaltmak gibi basit değişikliklerle büyük başarılar elde edilebilir.