PrizmaBetGüncelGirişAdresiHızlıveGüvenilirErişim!

Evrensel Stratejik Gereklilik: Molekülden İlaca Projesiyle İlaç Sektörüne Yetkin İnsan Gücü Desteği

Ankara Üniversitesi Biyoteknoloji Enstitüsü koordinatörlüğünde, Türkiye’den ve Avrupa’dan farklı üniversite ve sektör temsilcilerinin iş birliğiyle yürütülen ve Avrupa Birliği Erasmus+ Programı kapsamında finanse edilen, “Evrensel Stratejik Gereklilik: Molekülden İlaca” adlı proje ile ilaç sektöründe stratejik öneme sahip uzmanlar yetiştirildi.

Ankara Üniversitesi Biyoteknoloji Enstitüsü koordinatörlüğünde, Türkiye’den ve Avrupa’dan farklı üniversite ve sektör temsilcilerinin iş birliğiyle yürütülen ve Avrupa Birliği Erasmus+ Programı kapsamında finanse edilen, “Evrensel Stratejik Gereklilik: Molekülden İlaca” adlı proje ile ilaç sektöründe stratejik öneme sahip uzmanlar yetiştirildi.

COVID-19 pandemisinin ardından ilaç araştırma ve üretim süreçlerinde uluslararası standartlara sahip, eğitimli ve deneyimli bir iş gücü oluşturulması hedefi ile molekülden ilaca uzanan süreçte yenilikçi ve pratik uygulamaları içeren bir yaklaşımla yürütülen proje, Avrupa Birliği tarafından 400 bin Euro bütçe ile desteklendi.
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Kobay A.Ş. ile İtalya’dan Padova Üniversitesi, Portekiz’den Minho Üniversitesi ve Hollanda’dan Transmissible BV’nin de desteğiyle yaklaşık 2 yıl önce hayata geçirilen “Evrensel Stratejik Gereklilik: Molekülden İlaca” adlı projenin kapanış toplantısı, Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Ünüvar, Türkiye Ulusal Ajansı Başkanı İlker Astarcı ve Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Ayar ile proje ortağı akademisyenler ve öğrencilerin katılımıyla gerçekleştirildi.

 Proje Multidisipliner Çalışma ile Yürütüldü

Toplantının başında Biyoteknoloji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Demet Cansaran Duman, proje ve projenin çıktıları üzerine katılımcılara bilgiler verdi.

Prof. Dr. Duman, COVID-19 pandemisi ile birlikte ilaç ve aşı çalışmalarının ne kadar önemli olduğunun bir kez daha farkına varıldığını aktardı.

Molekülün keşfinden ilaca giden yolda pek çok sürecin gerçekleştiğini belirten Duman, bunun için de multidisipliner bir çalışmaya ihtiyaç olduğunu kaydetti.
Keşif aşamasında biyoloji, moleküler biyoloji, kimya mezunlarının, faz çalışmalarında tıp mezunlarının, ruhsatlama aşamasında ise eczacılık fakültesi mezunlarının daha yetkin olduğunu belirten Duman, “Türkiye’nin neden halen molekülü yok, ilacı yok? Bu süreci el ele vererek tamamlamamız gerekir. Dolayısıyla bütünsel olarak bu ilaç geliştirme aşamasında yetkin insan gücü eksiğimiz ulusal ve uluslararası boyutta oldukça fazla. Bir parçanın ya da iki parçanın keşif aşamasını, araştırma aşamasını, geliştirme aşamasını bilen var fakat bir arada bütünsel ilaç geliştirme konusunda yetkin insan gücümüz maalesef ki eksik. Hem ulusal hem de uluslararası boyutta. COVID 19 bize bunu daha da net bir şekilde göstermiş oldu” ifadelerini kullandı.
Duman, bundan yola çıkarak başlattıkları projenin amaçlarını; ilaç araştırmalarında uzmanlaşmış iş gücü sağlamak, acil ilaç talebi durumlarında deneyimli personeli insanlığın hizmetine hazır hale getirmek, dünyayla aynı anda yenilikçi uygulamalarla ilaç araştırmaları ve Ar-Ge çalışmalarını yapmak ve ülkelerin ilaç araştırma üretim süreçlerinin yarıda kalmaması, araştırmaların sürdürülebilir ve sonlanabilir olmasını sağlamak şeklinde sıraladı.

Duman, koordinatörlüğünü Ankara Üniversitesinin yürüttüğü projede, her biri farklı alanda ilaç geliştirme alanında molekülden ilaca giden yolda her biri farklı uzmanlıklara sahip birçok araştırmacının yer aldığını da kaydetti.
 “İlaç Üretim Kültürü İnşa Ediyoruz”
Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Ünüvar da konuşmasında, Ankara Üniversitesinin fen bilimlerinde, sosyal bilimlerde, mühendislikte ve sağlık bilimlerinde çok yetkin akademisyenlere sahip olduğuna dikkat çekti.

Prof. Dr. Demet Cansaran Duman’ın koordinatörlüğünde paydaş üniversiteler ve firmalarla birlikte yürütülen “Evrensel Stratejik Gereklilik: Molekülden İlaca” projesinin, Türkiye Ulusal Ajansı tarafından Avrupa Birliği Erasmus+ Programı kapsamında en yüksek bütçe ile desteklendiğine vurgu yapan Ünüvar, şöyle devam etti:
“Gerçekten çok önemli bir iş yapıyorlar. ‘Molekülden İlaca’ denildiğinde üretim akla geliyor ama biz aslında bir kültür inşası da yapıyoruz. Ne kültürü? İlaç üretim kültürü. Pandemi bize bir şey gösterdi. Siz kendi kendinize yeten ülke olmazsanız mahkûm olursunuz. Ekonomik olarak mahkûm olursunuz. Bir müddet sonra da gerçekten o ilaca ya da tıbbi cihaza erişiminiz olmazsa mağdur olursunuz. Onun için mağdur ve mahkûm olmamak için bizim kendi üretimimizi yapmamız lazım.”
“Savunma Sanayiinde Yaptıklarımızı İlaç ve Tıbbi Cihazda da Yapabiliriz”
Savunma sanayiinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde herkesin gurur duyduğu bir başarı hikayesinin yazıldığını ifade eden Ünüvar, “Savunma sanayiinde dışa bağımlılığımız yüzde 80’lerden yüzde 20’lere düştü. Artık kendi gemimizi, kendi helikopterimizi, kendi silahımızı, kendi savunma sanayii ürünlerimizi üretiyoruz. Savunma sanayiinde yaptıklarımızı ilaç ve tıbbi cihazda da yapabiliriz. Bunları yapmamız lazım. Bunun için gayret göstermemiz lazım. Aslında bu proje ile biz aynı zamanda o makus talihi kırma anlamında da çok önemli bir adım atıyoruz” diye konuştu.

 “Elimizden Geldiğince Desteklemeye Devam Edeceğiz”

Türkiye Ulusal Ajansı Başkanı İlker Astarcı da yapılan çalışmanın takdire şayan olduğunu belirterek, “Gerçekten muhteşem bir çalışma olmuş. Ben emeği geçen herkese çok çok teşekkür ediyorum. Ben bu çalışmanın birinci aşama olduğunu düşünüyorum. Devamının gelmesini ümit ediyorum ve gelmesi gerektiğini de düşünüyorum. Dolayısıyla biz vatanımıza, milletimize, insanlığa faydalı olacak bu tür projeleri elimizden geldiğince desteklemeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Ayar da sorumluluğunu üstlendiği kurumun tam da bunu yapmak istediğini dile getirerek, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

“Sayın Cumhurbaşkanımızın politikaları gereği dışa bağımlılığı azaltmak, maliyeti düşürmek ve yerli ürünler yaparak dünyaya katkıda bulunmak vizyonuna idareci bir kurum olarak, denetleyici bir kurum olarak biz de katkı vermek istiyoruz. Bu süreci bilen insan sayısını artırarak bunu başarmamız mümkün olacaktır. Bunu başarabilirsek dışa bağımlılığımızı azaltırız, kendi ulusal güvenliğimizi sağlarız.”

Konuşmaların ardından plaket takdimi ve anı fotoğrafı çekimi gerçekleştirildi.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İstanbul Eğitim Konferansı’nda 21. yüzyıl becerileri ve Türkiye’de eğitimin geleceği tartışıldı

Bu yıl dördüncüsü düzenlenen İstanbul Eğitim Konferansı, 21. yüzyıl becerileri ve beceri temelli yeni müfredat modeli ekseninde eğitim dünyasının en önemli gündem maddelerini tartışmaya açtı. Türkiye’nin eğitim geleceği üzerine yapılan bu kapsamlı değerlendirme; eğitimcileri, araştırmacıları, politika yapıcıları ve uluslararası eğitim uzmanlarını bir araya getirdi.

Bu yıl dördüncüsü düzenlenen İstanbul Eğitim Konferansı, 21. yüzyıl becerileri ve beceri temelli yeni müfredat modeli ekseninde eğitim dünyasının en önemli gündem maddelerini tartışmaya açtı. Türkiye’nin eğitim geleceği üzerine yapılan bu kapsamlı değerlendirme; eğitimcileri, araştırmacıları, politika yapıcıları ve uluslararası eğitim uzmanlarını bir araya getirdi.

İLKE Vakfı Eğitim Politikaları Araştırma Merkezi (EPAM) tarafından organize edilen konferans, 28 Eylül 2024 tarihinde Boğaziçi Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Türkiye’nin eğitim sisteminde dönüşümü sağlayacak ve gelecek kuşakları hayatlarının her alanlarında destekleyecek 21. yüzyıl becerilerinin önemi konferansın ana vurgusu oldu.

Konferansın açılış konuşmalarını İLKE Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Av. Ahmet Sait Öner, Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Ömer Faruk Yelkenci, MEB Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Dr. Cihad Demirli ve Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İrfan Erdoğan yaptı.

Talim ve Terbiye Kurulu başkanı Prof. Dr. Cihad Demirli, müfredat güncellemeleri ve materyal hazırlıklarına ilişkin, 21. Yüzyıl becerileriyle değerlerin harmanlandığı bir yaklaşım benimsendiğini ifade etti.

Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Ömer Faruk Yelkenci, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin yapılandırılma aşamaları ve modelin özgün yönleri üzerinde durdu. Modelde bütüncül bir yaklaşımın benimsendiğini, fiziksel, bilişsel, ahlaki ve duyuşsal gelişim olmak üzere bütün gelişim yönleriyle ele alındığını belirtti.

Açılışın ardından, OECD Eğitim ve Beceriler Direktörü Andreas Schleicher, UNICEF Beceriler Eğitimi Uzmanı Bassem Nasir, MEB Talim ve Terbiye Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Taşpınar, Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Mustafa Öztürk ve İnönü Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Aşlamacı, beceri temelli eğitimi hem dünya genelinde hem de Türkiye bağlamında derinlemesine değerlendirdi.

Program, İLKE Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Nihat Erdoğmuş’un kapanış konuşmasıyla son buldu.

Eğitim sistemleri, yaşam becerileri ile kapsamlı bir dönüşüm yaşamalı

Konferansın ilk oturumu, Bassem Nasir’in “Yaşam Becerileri Yoluyla Eğitimi Dönüştürmek: Hümanist Bir Yaklaşım” başlıklı konuşmasıyla başladı. UNICEF Eğitim Uzmanı Nasir, yaşam becerilerinin 21. yüzyıl eğitiminde kritik bir rol oynadığını vurgularken bu becerilerin politika yapıcılar, program tasarımcıları ve eğitimcilere rehberlik edecek kapsamlı bir çerçevesini sundu. Çocukların ve gençlerin değişen iş piyasaları, teknoloji, göç ve krizlere hazırlıklı olabilmesi için eğitim sistemlerinin kapsamlı bir şekilde dönüştürülmesi gerektiğini belirtti. Nasir, yaşam becerilerinin, esnek ve uyum sağlayabilen bireyler yetiştirmede anahtar olduğunu ifade ederken, yaşam becerilerinin sistematik olarak geliştirilmesinin, çocukların kişisel, akademik ve sosyal zorluklarla başa çıkmalarına yardımcı olacağını vurguladı.

Bir diğer konuşmacı Doç. Dr. Mustafa Öztürk, “21. Yüzyıl Becerilerinin Öğrenme Alanları ve Ölçme Süreçleri Üzerindeki Dönüştürücü Etkisi” başlıklı sunumunda, 21. yüzyıl becerilerinin eğitimdeki ölçme ve değerlendirme süreçlerini nasıl dönüştürdüğünü ele aldı. Öztürk, değişen beceri setlerinin, öğrenme çıktılarını ve PISA gibi uluslararası değerlendirmelerdeki başarıyı doğrudan etkilediğini belirtti. Türkiye’nin yeni öğretim programlarının bu becerilere nasıl entegre edildiği ve PISA performansına olası etkileri üzerinde durdu.

OECD Eğitim ve Beceriler direktörü Andreas Schleicher, “Beceri Temelli Öğrenmeye Dair Farklı Modeller ve Dünyadan Örnekler” konuşmasında, günümüz eğitim sistemlerinin gençleri geleceğe nasıl hazırlaması gerektiğine dair önemli bulgular paylaştı. Schleicher, gelecekte insanların sadece bilgiye sahip olmasının yetmeyeceğini, asıl önemli olanın bu bilgiyi nasıl uyguladıkları olacağını belirtti. PISA değerlendirmelerine atıfta bulunarak, bilginin ezberlenmesinden ziyade bilimsel araştırma ve problem çözme becerilerinin önemini vurguladı. Türkiye’deki eğitim sistemi üzerine de değerlendirmelerde bulunan Schleicher, “Türkiye’de öğrenciler akademik olarak başarılı olabilirler, ancak mutluluk ve kimlik hissi konusunda sıkıntı yaşıyorlar. Bu, 21. yüzyılın eğitim sistemlerinde temel unsurlar arasında yer almalı” diye konuştu.

Yükseköğretim, 21. yüzyılın değişen işgücü becerilerine uyum sağlamalı

Oturumda ayrıca Prof. Dr. Orhan Uzun, “Yükseköğretim Yeterlilikler Çerçevesi ve 21. Yüzyıl Becerileri Kapsamında Eğitim-İstihdam İlişkisini Yeniden Düşünmek” başlıklı sunumunda, yükseköğretim programlarının 21. yüzyıl becerileri ile nasıl uyumlu hale getirildiğini tartıştı. Orhan Uzun, eğitim ve istihdam arasındaki ilişkilerin yeniden şekillendirilmesi gerektiğini vurgularken, iş dünyasında değişen beceri taleplerine nasıl yanıt verilmesi gerektiği konusunu ele aldı.

Prof. Dr. Mehmet Taşpınar, Türkiye’nin 21. yüzyıl becerilerini temel alarak geliştirdiği “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli”ni tanıttı. Taşpınar, bu modelin, dünya genelindeki diğer beceri temelli eğitim modellerinden farklarını detaylı bir şekilde açıklarken, Türkiye’nin özgün bir öğretim programı oluşturduğunu vurguladı. Bu yeni modelin, öğrencilerin sosyal-duygusal öğrenme, okuryazarlık ve mesleki becerilerini geliştirerek 21. yüzyılın gereksinimlerine uyum sağlamayı hedeflediğini belirtti.

21. Yüzyıl becerileri: Eğitimde ihtiyaçlara cevap mı, yoksa ideolojik bir yönlendirme mi?

Prof. Dr. İbrahim Aşlamacı, “21. Yüzyıl Becerileri Odaklı Eğitim Anlayışı ve Türkiye Yüzyılı Maarif Modeline Yansıması: Eleştirel Bakış” başlıklı sunumunda, 21. yüzyıl becerileri odaklı eğitim anlayışının teorik arka planını eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirdi. Türkiye’nin eğitim reformlarına uyum sağlama çabalarının özgün eğitim ihtiyaçları ile ne kadar örtüştüğünü sorgulayan Aşlamacı, modelin olanakları ve sınırlılıkları üzerine derinlemesine bir tartışma sundu.

IV. İstanbul Eğitim Konferansı, eğitimde beceri temelli yaklaşımların dünya ve Türkiye ölçeğinde nasıl uygulanabileceğine dair önemli tartışmalara sahne oldu. Konuşmacılar, 21. yüzyıl becerilerinin eğitim sistemlerine entegrasyonunun yalnızca akademik değil, sosyal ve ekonomik başarı için de kritik olduğunu vurguladı.

Ekonomistler enflasyonu yorumladı!

Eylül ayı enflasyon rakamları açıklandı. Enflasyon aylık bazda yüzde 2,97 olurken, yıllık bazda ise yüzde 50’nin altına geriledi. Enflasyonu değerlendiren ekonomistler, hala düşüşün istenilen seviyede olmadığına dikkat çekti. Sosyal medya hesaplarından paylaşımlarda bulunan ekonomistler, tek tek yüksek enflasyonun sebebini sıraladılar.

Enflasyon verilerinin açıklanmasının ardından ekonomistler önümüzdeki tabloyu değerlendirdi. Enflasyon eylülde 2,97 olurken, yıllık bazda ise yüzde 49,38 oldu.

Enflasyon iki yıl sonra yüzde 50’nin altına inerken, ekonomistlerin faiz indirimine yönelik açıklamaları dikkat çekti.

Prof. Dr. Emre Alkin: Ne güneşler batıyor!

Ekonomist, akademisyen ve yazar Prof. Dr. Emre Alkin, enflasyonda kritik bir seviyeye gelindiğine işaret ederek, “Tam da % 50‘nin altında çıksın diye enflasyon ne güneşler batıyor. Hayırlısı.” yorumunda bulundu.

Hakan Kara: Enflasyon hala yüksekse tek açıklaması…

Ekonomist ve akademisyen Prof. Dr. Ali Hakan Kara ise yüzde 100’e ulaşan birikimli enflasyona dikkat çekerek, beklentilerin henüz düzelmediğini söyledi.

“Dünyada hammadde fiyatları ve dolar endeksinin düştüğü, içerde talebin zayıfladığı, üstüne kurun ve ücretlerin baskılandığı bir dönemde enflasyon hala yüksekse, bunun tek açıklaması beklentilerin henüz düzelmemiş olmasıdır.”

Burak Saltoğlu: Salt para politikasına yüklenen enflasyonu indirmek zor

Ekonomist ve akademisyen Prof. Dr. Burak Saltoğlu da bu kadar oynak bir enflasyon verisine sahipken, 4 ay önce faiz indirim talebinin gelmesinin çok olumsuz olduğunu belirtti. Bu tür taleplerin enflasyon beklentisini olumsuz etkilediği söyleyen Saltoğlu, salt para politikasına yüklenmiş bir enflasyonu indirmenin zor olduğunu belirtti.

Ali Çuhadar: Faiz-kur-maliye politikası tutarsızdı

İktisatçı Dr. Ali Çuhadar ise enflasyonun çok yüksek olduğunu, bu yüksekliğin sebebinin de bizzat Merkez Bankası olduğunu söyledi. “Faiz-kur-maliye politikası tutarsızdı.” diyen Çuhadar, Merkez’in kuvvetli bir şekilde enflasyonun inmesine odaklanması gerektiğini söyledi. Çuhadar, enflasyonun 2025’te te yüzde 20’nin altına inmesinin zor olduğunu ifade ederek asıl sorunun yüksek faiz değil, kur olduğuna dikkat çekti.

Serap Durusoy: Mali disiplin önemli

Prof. Dr. Serap Durusoy da mali disipline dikkat çekerken, enflasyondaki düşüşün geçici olduğunu söyledi.

Orhan Karaca: Faiz indirimi zor görünüyor

Doç. Dr. Orhan Karaca ise %3’lük ortalamada hala bir kırılma olmadığını belirterek, faiz indiriminin mümkün görünmediğini söyledi.

“TÜİK’in eylül ayı enflasyonu %2,97 olarak açıklandı ve aşağıdaki tweette linkini verdiğim yazıda yaptığım kaba hesaba tam uygun çıktı. %3’lük ortalamada hala bir kırılma yok. Ekim ve kasım aylarında da böyle olursa 2025’ten önce faiz indirimi zor görünüyor.”

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Bakan Ersoy’dan dünyayla rekabet eden Türkiye vurgusu

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Gelecek yüzyıla bakarken, Atatürk’ün vizyonuna bağlı kalarak, dünya ile rekabet eden bir Türkiye’nin inşasında hepimizin üzerine düşen büyük sorumluluklar var” dedi.

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Türkiye İş Bankası tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen “Atatürk Vizyonuyla Gelecek Yüzyıla Bakış Konferansı”na katıldı.

Ersoy, İş Kuleleri Salonu’nda gerçekleştirilen konferansın açılışında yaptığı konuşmada, Atatürk’ün “muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkma” hedefinin bilimde, sanatta, ekonomide ve toplumsal kalkınmada sağlam adımlarla mümkün olacağını söyledi.

Türkiye İş Bankasının Türkiye Cumhuriyeti’nin en köklü kurumlarından biri olduğuna işaret eden Ersoy, “İş Bankasının 100. kuruluş yıl dönümünü kutlamak üzere bir aradayız. 100 yıl önce atılan bu adım sadece bir bankanın başarı hikayesi değil, aynı zamanda Cumhuriyet’imizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ileri görüşlü liderliğinin de sonucudur.” ifadelerini kullandı.

Atatürk’ün Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığının, siyasi bağımsızlık kadar hayati olduğunu her zaman vurguladığına dikkati çeken Ersoy, şunları kaydetti:

“Ekonomik bağımsızlık, ulusal egemenliğin güvencesidir. İş Bankası da bu vizyonun ışığında, kurulduğu günden bu yana Türkiye’nin ekonomik kalkınmasının en önemli yapı taşlarından biri olmuştur. Atatürk’ün ortaya koyduğu vizyon, yalnızca kendi döneminin değil, gelecek nesillerin de yolunu aydınlatacak bir rehberdir. Onun ekonomik ve sosyal alanlarda hedeflediği modernleşme süreci, yalnızca Batı’yı takip etmek değil, Türk milletini dünya sahnesinde hak ettiği konuma getirme çabasıdır.”

“ARKEOLOJİK KAZILAR VE RESTORASYONLAR ÜLKEMİZİ CAZİBE MERKEZİ HALİNE GETİRMEKTEDİR”

Ersoy, kültürel değerlerin korunması ve dünyaya tanıtılmasının en önemli önceliklerinden olduğunu, sadece Türkiye ekonomisinin büyümesi için değil aynı zamanda Türkiye’nin kültürel zenginliklerinin tüm dünyaya tanıtılmasına hizmet etmek için de var güçleriyle çalıştıklarını dile getirdi.

Bu sene başında “60 milyon turist, 60 milyar dolar turizm geliri” hedefini koyduklarını hatırlatan Ersoy, “Türkiye, sadece deniz, kum ve güneşle değil, aynı zamanda tarihin derinliklerinden gelen kültürel zenginlikleriyle de turistlerin ilgisini çekmektedir. Turizm sektörümüzün bu başarısında, dünya çapında gerçekleştirdiğimiz arkeolojik çalışmaların ve kültürel miras projelerimizin büyük bir rol oynadığını söylemek gerekiyor. Geleceğe Miras projemiz ile Türkiye’nin dört bir yanında gerçekleştirdiğimiz arkeolojik kazılar ve restorasyonlar kültür turizmini desteklerken, ülkemizi cazibe merkezi haline getirmektedir.” diye konuştu.

Bakan Ersoy, 2018-2024 arasında Türkiye’den yurt dışına çeşitli sebeplerle çıkarılan 7 bin 839 eserin titiz bir takip neticesinde Türkiye’ye iadesini sağladıklarını ifade ederek, “Bu yılın ilk 9 ayında ise 35 adet kültür varlığını bu topraklara geri kazandırdık.” dedi.

Kültür ve sanatı geniş kesimlere ulaştırmak için Türkiye Kültür Yolu Festivallerini hayata geçirdiklerini aktaran Ersoy, “Bu yıl 16 şehrimizde toplamda 8 aylık süreci kapsayan şekilde festivallerimizi gerçekleştiriyoruz. İş Bankasının 100. yılı vesilesiyle, ekonomik bağımsızlık kadar kültürel bağımsızlığımızın da ne denli önemli olduğunu bir kez daha hatırlıyor, bu değerli kurumumuzu yürekten kutluyorum.” şeklinde konuştu.

İş Bankasının Türkiye’nin kalkınmasına ve uluslararası rekabet gücüne katkı sunarak, Atatürk’ün vizyonuna sadık kaldığını vurgulayan Ersoy, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bugün, İş Bankası sadece finansal alandaki başarılarıyla değil, sosyal sorumluluk projeleri, sanata ve kültüre yaptığı katkılarla da Atatürk’ün ileri görüşlü bakış açısının bir temsilcisi olmuştur. Gelecek yüzyıla bakarken, Atatürk’ün vizyonuna bağlı kalarak, dünya ile rekabet eden bir Türkiye’nin inşasında hepimizin üzerine düşen büyük sorumluluklar vardır. İş Bankasının 100 yıllık yolculuğu, yalnızca bir bankanın değil, bir milletin kararlılığı, inancı ve geleceğe olan umudunun da hikayesidir.”

İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran da iki gün devam edecek konferansta değerli isimlerin konuşma yapacağını belirterek, “Adımızın bizzat Atatürk tarafından konulması bizler için hep gurur kaynağı olmuştur. Bu gurur aynı zamanda büyük bir sorumluluktur. İşte biz bu sorumluluk duygusuyla konferansımızı düzenledik.” değerlendirmesini yaptı.

İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Bali ise “Ulusal Bir Ekonominin İnşası ve Türkiye İş Bankası” başlıklı konuşma yaptı.

Bali, Banka’nın kuruluşunun Cumhuriyet’in ve iktisadi bağımsızlık fikriyatının bir sonucu olduğuna değinerek, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk, askeri zaferlerin iktisadi zaferlerle perçinlenmesi gerektiğini sürekli hatırlamıştır.” dedi.

“ATATÜRK VİZYONUYLA GELECEK YÜZYILA BAKIŞ KONFERANSI”

Konferansın konuşmacıları arasında Prof. Dr. Aziz Sancar, Prof. Dr. Paul Krugman, Malcolm Gladwell, Apple Inc. kurucularından Steve Wozniak, IBM Avrupa, Orta Doğu ve Afrika (EMEA) Genel Müdürü Ana Paula de Jesus Assis, Prof. Dr. Philippe Aghion ve yazar Brett King yer alıyor.

Ekonomi, bilim, yapay zeka ve sanat gibi çeşitli alanlarda ise Prof. Dr. Şevket Pamuk, Refik Anadol, Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil, Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Prof. Dr. Ufuk Akçiğit, Mahfi Eğilmez, Prof. Dr. Asaf Savaş Akat ve Ege Cansen, uzmanlık alanlarında konuşmalar yapacak.

Etkinlikte ayrıca Türkiye’yi temsil eden, önde gelen sporcuların yer aldığı bir panel gerçekleştirilecek.

patronlardunyasi.com

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Arolat’ın kalp krizi şok diyetler ve kalp sağlığını gündeme getirdi! Uzman isim uyardı

Müzisyen Metin Arolat’ın beklenmedik vefatı, önemli bir sağlık sorununa da dikkat çekti. Arolat’ın ölümünün, uyguladığı şok diyetlerle ilişkili olabileceği iddiaları, hızlı kilo vermenin potansiyel risklerini gündeme getirdi. Prof. Dr. Özlem Esen, şok diyetlerin  ve hızlı kilo vermenin kalp sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri hakkında önemli bilgilendirmelerde bulundu., bahisnow, betist, Tumbet, Turkbet, Ultrabet, Vdcasino, Vegabet, Venusbet, Vforbahis, Wcasino, Wettenbet, Winxbet, Wonodds, Wsbets, Prizmabet,

Müzisyen Metin Arolat’ın beklenmedik vefatı, önemli bir sağlık sorununa da dikkat çekti. Arolat’ın ölümünün, uyguladığı şok diyetlerle ilişkili olabileceği iddiaları, hızlı kilo vermenin potansiyel risklerini gündeme getirdi. Prof. Dr. Özlem Esen, şok diyetlerin  ve hızlı kilo vermenin kalp sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri hakkında önemli bilgilendirmelerde bulundu.

Ünlü şarkıcı Metin Arolat, geçtiğimiz günlerde sahnede yaşadığı ani kalp durması sonucu hayatını kaybetmişti.  Arolat’ın ölümünün, uyguladığı şok diyetler ve ani kilo kaybıyla ilişkili olabileceği iddiaları gündeme gelirken bu durum, ani kilo kaybı ve şok diyetlerin kalp sağlığı üzerindeki etkilerini yeniden tartışmaya açtı. Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Bölümü Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özlem Esen de ani kalp durmalarının nedenleri, şok diyetlerin tehlikeleri ve hızlı kilo vermenin kalp sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu.

Prof Dr Özlem Esen

KALP KRİZİ GEÇİREN 5 KİŞİDEN 1’İ 35-45 YAŞ ARALIĞINDA

Öncelikle Türkiye’de kalp krizi yaşının artık çok geniş bir aralığa yayıldığına dikkat çeken Prof. Dr. Özlem Esen, Metin Arolat’ın da böyle bir genç kalp krizi olduğu ifade etti. Arolat’ın kalp krizinin birçok farklı sebebi de olabileceğinin altını çizen Prof. Dr. Esen, “Spekülatif yorumlardan ziyade, söylenildiği gibiyse eğer, evet şok diyetlerin maalesef kalp krizine neden olabildiği çalışmalarla kanıtlanmış durumda. Ani, agresif dediğimiz düşük kalorili, vücudun alışık olmadığı derecede, uzun açlıklarla giden şok diyetlerde maalesef kanın akışkanlığı bozuluyor. Vücutta iltihabi süreçler gelişebiliyor ve kalp krizi tetiklenebiliyor. Şok diyetlerle aslında kişi kilo verdiğini zannediyor ama vücutta bir takım kas kayıpları meydana gelebiliyor. Gördüğünüz gibi birçok etmen var ama bu diyetleri genel olarak zaten tavsiye etmiyoruz. Dengeli bir beslenme düzeniyle yavaş ve istikrarlı bir kilo kaybı en sağlıklı olan” dedi.

“İLLA ŞİDDETLİ AĞRILAR BEKLEMEYİN, UFAK SIZILAR DA MESAJ OLABİLİR”

Diyet yapan birinin bu diyetin kalbini rahatsız edip etmediğini nasıl anlayacağına dair de bilgilendirmelerde bulunan Prof. Dr. Esen, “Şok diyetlerdeki ana problemin kalori dengesizliği olduğunu söyledik ama kalbimizin etkilendiği konular bizim tansiyonumuzla ilgili süreçler. Özellikle kişi hızlı kilo kaybında düşük tansiyona maruz kalabiliyor. Mineral eksikliği olabiliyor ve bu da ritim bozukluğuna neden olabiliyor. Dolayısıyla kalbimizin dur dediği yönler halsizlik, olağandışı bir güçsüzlük, takatsizlik, kalp atışlarında düzensizlik, baş dönmesi, kas ağrıları, kramplar bunlar küçük satır araları. Bizim dikkate almamız gereken ufak mesajlar var aslında. Bedenimizi doğru okumamız gerekiyor ve verdiği mesajları doğru okumak gerekiyor. Maalesef Metin Arolat da sol kolda uyuşmadan bahsetmiş. Sonra kendini iyi hissediyorum diyerek tekrar performansına geri dönmüş. Kalp krizinin ufak belirtileri olabiliyor. İlla çok ya da hayatımızda görmediğimiz şiddette ağrılar olması gerekmiyor. Bunlar rahatsız edici ufak sızılar, sırta vuran yanmalar, göğüste özellikle midede ekşime gibi haller bile kalp krizine yorulabilir. ‘Hiçbir şey olmaz’ demeyip bir hekime mutlaka başvurmak gerekiyor. Artık kalp krizinin teşhisi son derece kolay. Teknolojik olarak da kolay tedavi edilen bir hastalık. Ama gecikme de bir o kadar hayati olabiliyor” şeklinde konuştu.

“İLK 6 AYDA MEVCUT KİLONUN YÜZDE 10’UNDAN FAZLASINI VERMEK ZARARLI”

Eğer sağlıklı bir şekilde diyet yapmak isteyen ve kalp sağlığını da ihmal etmek istemeyenlere de bu anlamda önceden tetikler yapılmasını tavsiye eden Altınbaş Üniversitesinden Prof. Dr. Özlem Esen sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Kişinin ilk 6 ayda mevcut kilosunun yüzde 10’undan fazlasını kaybetmesini zaten istemiyoruz. Hızlı kilo kaybı her ne kadar cazip görünse de bu durum kas kitlesinin azalması ve vücudun sıvı kaybetmesiyle sonuçlanabilir. Peki, ne yapmalıyız? Öncelikle, tansiyon ölçümlerinin düzenli olarak yapılması gerekiyor. Ayrıca, ailede kalp krizi riski varsa, özellikle 45 yaş üzerindeki erkekler için bu risk, sağlıklı bireylere göre neredeyse 5 kat daha fazla. Bu nedenle bu kişilerin yakından takip edilmesi şart. Tansiyon ölçümleri, elektrokardiyografi (EKG), vücut yağ ve kas oranlarının takibi, kandaki tuz oranları, sodyum, potasyum ve diğer minerallerin kontrolü ile kolesterol seviyelerinin düzenli olarak izlenmesi gerekiyor. Kandaki kolesterol seviyelerindeki dengesizlik, damar sağlığını bozabilir ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu yüzden, düzenli doktor kontrolleri altında yapılan diyetlerden korkmamak gerek. Ancak, uzun süreli açlıklar ve vücudun yeterli kalori ile mineral almadığı durumlarda ciddi sağlık sorunları ortaya çıkabilir.”

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Sağlık Bakanı Memişoğlu: Türkiye organ naklini en iyi yapan 5 ülkeden biri

Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, “Türkiye bugün 76 böbrek nakil merkezi, 52 karaciğer nakil merkezi, 15 kalp nakil merkezi, 2 akciğer nakil merkeziyle ve etik kurullar kontrolünde 2020 senesinde 5 binin üzerinde nakil gerçekleştiren ve bu nakillerin bir yıllık yaşam sürelerinin yüzde 95 civarında olduğu, esasında organ naklini dünyada ilk en iyi yapan 5 ülkesinden bir tanesi” dedi.

İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen Uluslararası Organ Nakli Kongresi’nde konuşan Memişoğlu, İstanbul’u dünyanın başkenti ve uğrak yeri olarak gördüğünü söyledi.

Memişoğlu, 1975 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Bölümü’nde Türkiye’de ilk kez annesinden 12 yaşındaki bir çocuğa, akrabalar arası böbrek naklini gerçekleştiren Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın 1980’de idealist bir stajyeri olduğunu belirterek, “Bir gün stajımızda böbrek naklini gerçekleştirdikten sonra üreterin ucunu gösterip idrarın çıktığı zaman ‘İşte çocuklar bu insanın değiştirdik, yeniden hayata kazandırdık’ dedi.” ifadesini kullandı.

Memişoğlu, 1979’da dünyaya örnek olacak şekilde “Organ ve Doku Alınması, Saklanması, Aşılanması ve Nakli” kanununu hazırlayıp geçirten hocası Prof. Dr. Haberal’a minnetlerini sundu.

Türkiye’nin geçen süreçte sağlıkta çok ileri bir seviyeye geldiğini anlatan Memişoğlu, “Türkiye bugün 76 böbrek nakil merkezi, 52 karaciğer nakil merkezi, 15 kalp nakil merkezi, 2 akciğer nakil merkeziyle ve etik kurullar kontrolünde 2020 senesinde 5 binin üzerinde nakil gerçekleştiren ve bu nakillerin bir yıllık yaşam sürelerinin yüzde 95 civarında olduğu, esasında organ naklini dünyada ilk en iyi yapan 5 ülkesinden bir tanesi.” diye konuştu.

Sağlık Bakanlığı olarak hedeflerinin bu sayıları artırmak olduğunu dile getiren Memişoğlu, “Ben buradan çıkacak her şeyin sağlık ve insanlığa faydası olacağını düşünüyorum. Bugün dünyada başta Gazze olmak üzere binlerce canın öldürüldüğü yerde, sizler gibi bir canı kurtarmak için gecesini gündüzüne katan insanlığın iyi tarafına teşekkür ediyor, kongrenin başarılı geçmesini diliyorum.” şeklinde konuştu.

“İnsanlar İstanbul’a şifa bulmaya geliyor”

İstanbul Valisi Davut Gül, kentin dünyanın en güzel şehirlerinden biri olduğunu kaydederek, “Sadece kültür şehri, sanat şehri değil aynı zamanda eğitim ve bilim şehridir. 58 üniversite ve yaklaşık 1 milyona yakın öğrenciyle İstanbul ilme ciddi anlamda katkı sunuyor. Özellikle sağlık başta olmak üzere her alanda dünyanın dört bir yanında insanlar İstanbul’a şifa bulmaya geliyorlar. İnanıyorum ki sizin bu kongrenizle birlikte İstanbul’da gördükleriniz, İstanbul’da yaşadığınız tecrübeler hem şehrimizin hem de ilmi bir katkı daha sunar.” ifadelerini kullandı.

Gül, Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın Türkiye Cumhuriyeti’nin beşeri sermayesi olduğunu belirterek “Onun ve ekibinin her başarısı 85 milyon Türk vatandaşını gururlandırıyor. İstanbul Valisi olarak da bizleri gururlandırıyor.” diye konuştu.

“Bir ilki yaşıyor olmanın mutluluğu içerisindeyiz”

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul’un tarih boyunca bölgenin ve dünyanın en önemli bilim merkezlerinden biri olduğunu söyledi.

İstanbul’un doğu ile batının buluştuğu özgün konumuyla bilginin paylaşılmasında ve yayılmasında çok önemli rol oynadığını anlatan İmamoğlu, “Bugün de İstanbul tıp alanında sadece bölgenin değil, tüm Avrupa’nın en gelişmiş kentlerinden biri konumunda yer almaktadır. Dünya Organ Nakli Derneği uluslararası kongresi kurulduğu günden bu yana hiç bu topraklara gelmemişti. O açıdan bir ilki yaşıyor olmanın mutluluğu içerisindeyiz. Bunun gerçekleşmesinde çok büyük rol oynayan Prof. Dr. Mehmet Haberal’a İstanbullular adına teşekkür ediyorum.” diye konuştu.

Kongrede, Prof. Dr. Mehmet Haberal, Medawar Ödülü’nü alan ilk Türk bilim insanı olacak.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Oryantalist Düşünce Bağlamında Batı Politikaları Tartışılıyor

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ile Cihannüma Dayanışma ve İşbirliği Derneği tarafından düzenlenen “Oryantalist Düşünce Bağlamında Batının İslam Dünyasına Yönelik Projeleri” çalıştayı, Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Faruk Yelkenci’nin açılış konferansı ile başladı.

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ile Cihannüma Dayanışma ve İşbirliği Derneği tarafından düzenlenen “Oryantalist Düşünce Bağlamında Batının İslam Dünyasına Yönelik Projeleri” çalıştayı, Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Faruk Yelkenci’nin açılış konferansı ile başladı.

Ekonomi, eğitim, sosyoloji, ilahiyat ve siyaset bilimi alanlarında disiplinler arası oturumların yapılacağı çalıştay için Türkiye’deki çeşitli üniversitelerden bilim insanları İKÇÜ’de bir araya geldi.

İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse’nin ev sahipliğinde düzenlenen açılış programını,  İzmir Valisi Dr. Süleyman Elban, Karabük Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Kırışık, YÖKAK Üst Kurul Üyesi Prof. Dr. Vatan Karakaya, İl Müftüsü Sinan Kazancı, İl Millî Eğitim Müdürü Dr. Ömer Yahşi, Cihannüma Dayanışma ve İşbirliği Derneği Genel Başkan Yardımcısı Av. Cavit Tatlı, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, dekanlar ile çok sayıda akademik ve idari personel takip etti.

Çalıştay Çıkarımları Çok Önemli

İzmir Valisi Dr. Süleyman Elban, bugün coğrafyamızda cereyan eden tüm olayların arkasında görülmeyen, derinlemesine çalışmaları, beş farklı oturumda ele alması açısından çalıştaydan çıkacak sonuçların oldukça önemli olacağına işaret etti. Vali Elban, “Gerçek anlamda İslam dünyasında bugün cereyan eden ekonomik, idari konular ile gıdadan beslenmeye tüm hususlar,  yaşanılan birçok sorun, farklı oturumlarla bilimsel olarak ortaya konulacak. Bunların hepsinin arkasında çok farklı faktörler var ve bizlere yönelik tespitler derinlemesine çalışmalarla burada ortaya konulacaktır. Çalıştaydan ortaya çıkacak sonuçlar kişi ve kurumların istifadesine sunulacak. Çok boyutlu olarak konunun değerlendirilecek olması ve akademik olarak getirilecek önerilerin yol gösterici olmasını diliyorum. Çalıştayı düzenleyen İKÇÜ’ye, Cihannüma Dayanışma ve İşbirliği Derneğine,  emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyor, işin doğrusunu kavrayıp şuurlanmamıza vesile olmasını temenni ediyorum” dedi.

Oryantalizm Yapılandırılmış Sömürü Yöntemidir

Çalıştayın açılış konferansında, ‘Oryantalizm’ kavramı üzerinden tespitler yapan Milli Eğitim Bakanlığı Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Faruk Yelkenci, oryantalizmin aslında bir sömürme stratejisi olduğunu söyledi. Yelkenci, “Oryantalizm,  Batının Doğuyu anlama, anlamlandırma çabası değil, asında onların istediklerini bizim görmemizi sağlayacak yapılandırılmış bir yöntemdir. Bu yöntem, Doğu kendini nasıl görmeli ki biz bu sömürüyü en sorunsuz şekilde yürütelimdir. Edward Said’e göre, bu düşünme biçimi üzerinden kodlanan Doğuyu önce kendi bilim insanına anlatır, daha sonra o Batılı akademisyen bize anlatır. İki yüzyıldır bunu bu şekilde yürütmektedirler” şeklinde konuştu.

Kurtulmak Nesiller Alır

Batının oluşturduğu imge üzerinden uygulanan yaklaşımda, uyanık olunması gereken ilk eşiğin kavramsızlaştırma ve ardından kendi kavramlarını öne sürdükleri süreç olduğunu kaydeden Yelkenci, bu şekilde istedikleri kavramların içlerini doldurarak istedikleri şekilde empoze ettiklerini aktardı. Bakan Yardımcısı Yelkenci, “Doğulu toplumlara önce kendi değerlerini boşalttırır, buna karşı duyarsızlaştırır ve kanıksatırlar. Daha sonra Nurettin Topçu’nun ifadesiyle uyum ve sıradanlaştırmayı kullanırlar. Sonra sıradanlaştırma eylemsizleştirme ile toplumlar kavramlarından mahrum bırakılır. İkinci aşamada kendi kavram ve değerlerini dayatırlar.  Öncelikle topluma ihtiyaç hissettirir. Daha sonra cazip gösterir ve vazgeçilmez hale getirirler ve son olarak da yaşam tarzına dönüştürürler. Bu aşamaya gelindiyse artık bundan kurtulmak için nesilleri alacak bir sürece girmiş oluruz” diye konuştu.

Önce Yeni Bir Kimlik İnşa Ederler

Batının, Doğuyu sömürgesi haline getirmesinin koşulunun toplumu yeniden inşa etmesinden geçtiğini aktaran Bakan Yardımcısı Yelkenci, oluşturdukları Doğuyu tekrar yapılandırarak tüm zenginliklerini istila etmeyi amaçladıklarını söyledi. Yelkenci, “ Asya, Avrupa’ya uzaktır. İslam dünyası ise hasımlarıdır.  Ama aslolan  Doğunun zenginliklerini kullanmaksa, sömürgecilikse, oryantalizm de bir stratejiyse, doğunun istilası, yeniden inşa edilmesi ve yeniden yaratılan şeyin doğuya tekrar öğretilmesi gerekir. Bunun için Batı kendi içinde yaptığı tartışmaları ve ortaya koydukları eleştirileri sanki bize ait sorunlarmış gibi empoze eder.  Önce bir kimlik inşa eder. Doğuyu daha iyi çözümlemeleri, daha iyi veri sağlamaları için” ifadelerini kullandı.

Medya ile Emellerine Daha Kolay Ulaşıyorlar

Batının İslam’a ve Müslümanlara olan antipatik bakışının, İslam’ın doğuşu ile birlikte başladığını ve Batı dünyasının İslam’ı bir tehdit olarak gördüğünü vurgulayan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, Batının kimlik göstergelerini öteki olarak tanımladığı Müslümanlar üzerinden kurguladığını, bu yaklaşımın ise zamanla, propaganda yoluyla, bir ideoloji olarak zihinlere yerleştirildiğini belirtti. Batının, Batı dışı toplumların da kendi yolundan gitmesi gerektiği fikrini modernleşme, demokrasi, kapitalizm ve aydınlanma gibi kavramlar üzerinden benimsettiğini kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse, seküler yaşam tarzı ile zihinlere özgürlük algısı empoze eden Batının tuzağına, farkında olarak ya da olmadan Müslümanların da düştüklerini dile getirdi Prof. Dr. Köse, Batının emperyalist emellerine günümüzde medya aracılığıyla daha kolay ulaşabildiğini, 11 Eylül gibi senaryoları hayata geçirerek Müslümanları “terörist” olarak gösterdiklerini ve İslamofobi’yi sistemli olarak körüklediklerini söyledi.

Uyanışın Mücadelesini Vermeye Devam Edeceğiz

Teknoloji ile emperyalizm ilişkisine de değinen Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, gelişen her teknolojinin dezavantajlılık makasını Doğunun aleyhine genişlettiğini vurgulayarak, teknolojinin ve savunma sistemlerinin geliştirilmesinin ve sosyal bilimlerin sömürü düzeninin aracı olmaktan çıkarılmasının gerekliliklerinden bahsetti. Prof. Dr. Köse, “Teknolojiyi ve savunma sistemlerini geliştirmedikçe, sosyal bilimleri sömürü düzeninin araçları olmaktan çıkarmadıkça hep birlikte yakın zamanda tecrübe ettiğimiz post modern tehditlerle yaşamak zorunda kalmaya devam edeceğiz. Bu çerçevede isterlerse uçakları kaldırmadıklarını, silahları dilediklerinde kilitlediklerini ve hatta parayla sattıkları başka işlevi olan iletişim araçlarını bize karşı silah olarak kullandıklarını acı biçimde deneyimledik ve deneyimleyeceğiz. Doğu olarak temel sorunumuzun özgüven eksikliği ve oryantalist projelerin farkına varamayışımız olduğunu ifade etmek isterim.  Müslüman kimliğini özüne uygun biçimde kabul etmedikçe ve inanç değerlerimize içeriden bir bakış ile yaklaşmadıkça gönüllü olarak hep kaybeden tarafta yer alacağımızın altını çizmek isterim. İşte bu ve benzeri sorunlarımızın ele alınacağı çalıştayımızın hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, başta Sayın Bakan Yardımcımız Sayın Dr. Ömer Yelkenci ve Sayın Valimiz Dr. Süleyman Elban olmak üzere katılımlarınız için her birinize ayrı ayrı en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Biz bıkmayacağız, usanmayacağız ve uyanışın mücadelesini vermeye devam edeceğiz” dedi.

Doğuyu Şekillendirme Stratejisi: Oryantalizm

Cihannüma Dayanışma ve İşbirliği Derneği Genel Başkan Yardımcısı Av. Cavit Tatlı, derneklerinin var olan birikimini tüm insanlığın hayrına olacak şekilde üretime dönüşmesi için çalıştığını, “Oryantalist Düşünce Bağlamında Batının İslam Dünyasına Yönelik Projeleri” çalıştayını da İKÇÜ ile birlikte bu amaca hizmet etmek için düzenlediklerini belirtti. Batı ile İslam dünyası arasındaki ekonomik, siyasi ve kültürel etkileşimlerle şekillenen ilişkilerin arka planında, düşünsel çerçevesi yüzyıllar öncesine dayanan “Oryantalizm” anlayışının bulunduğunu kaydeden Tatlı,  bu yaklaşımın sadece Doğu toplumlarını Batılı bir bakış açısıyla anlamak ve yorumlamak manasına gelmediğini; aynı zamanda Doğuyu şekillendirme ve kontrol altına alma stratejilerinin de bir parçası olduğunu dile getirdi. Av. Tatlı,  “Günümüzde, Batının İslam dünyasına yönelik projelerini anlayabilmek için, önce “Oryantalizmi” kavramak gerekir. Tarih boyunca farklı dönemlerde, bu düşüncenin uzantısı olarak ortaya çıkan ve bazen doğrudan müdahale şeklinde, bazen de dolaylı kültürel ve ideolojik araçlarla uygulanan projelerin, günümüzde nasıl gerçekleştiğini ve İslam dünyası üzerinde ne gibi etkiler yarattığını anlamak zorundayız. Çalıştayımızın ana hedeflerinden biri de budur” ifadelerini kullandı.

Açılış konuşmalarının ardından Rektör Prof.Dr. Köse, Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Faruk Yelkenci’ye hediye takdiminde bulundu. Çalıştay programında, eşzamanlı olarak yapılacak oturumlara geçildi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Ses kısıklığına karşı Prof. Dr. Saraçoğlu’ndan doğal kür

Ses kısılmasına bitkisel olarak ne iyi gelir, diyenler için Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, ses kısıklığına karşı bitkisel kür tarifi verdi.

Özellikle mevsim geçişlerinde hastalıklara daha açık hale geliyoruz. Çok fazla sunum yapan, topluluk arasında konuşması gereken kişiler, ses sanatçıları en fazla ses kısıklığı sorunu yaşayan kişiler arasında. Bunun yanı sıra mevsimsel hastalıkların semptomları nedeniyle de ses kısıklığı sık görülüyor. Kimyager ve Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu ses kısılmasında uygulanabilecek en etkili iki kürün tarifini verdi.

Adaçayı ve ebegümecinin ses kısıklığına iyi geldiğini belirten Kimyager ve Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, adaçayı ve ebegümeci ile çay yaptıktan sonra bu çayları ılıtıp, ılınan çay ile birkaç kere gargara yapılmasını tavsiye ediyor. “Gargaranın ardından kalan çayı da için” diyor. Ancak bu çayı yaparken ebegümeciyi 3’te 1 oranında kullanmak gerekiyor.

SES KISILMASINA KARŞI PROF. DR. SARAÇOĞLU KÜRÜ

  • 3’te 1 oranında ebegümeci
  • 3’te 2 oranında adaçayını karıştırın
  • Bu iki bitkiyi 7-8 dakika kadar demleyin
  • Ardından bitkileri süzün.
  • Çayın ılınmasını bekleyin.
  • Ilındıktan sonra bir kısmı ile birkaç defa gargara yapın.
  • Kalan çayı için.

Bu kürü günde bir defa yapmanız yeterli.

SES KISIKLIĞINA KARŞI TURP SUYU İLE BALLI KÜR

Ses kısıklığına karşı Prof. Dr. Saraçoğlu’nun bir diğer kürü ise turp suyu ile yapılan kür.

NASIL YAPILIR?

Bir turbun suyunu sıkın. 1 tatlı kaşığı kadar turp suyu ile 1 tatlı kaşığı balı karıştırın.
Ardından ağzınıza bu karışımı alın ancak yutmayın. Ağzınızdaki salya sekresyonu ile sıvanarak boğazınızdan yavaşça geçmesini bekleyin.

Prof. Dr. Saraçoğlu verdiği bu ikinci kürün de ses kısıklığına çok iyi geldiğini belirtiyor ve bu kürü de günde bir defa yapmanın yeterli olduğunu belirtiyor.

BU HABERLER İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Bitki çaylarının neden şekerle tüketmemek gerekir?

Bitki çaylarını şekersiz içmek gerektiğini biliyor muydunuz? Çünkü şekerli içtiğimizde mikroplar bu şekerlerin üzerine yapışıp ağzımızda üremeye başlıyor.

Prof. Dr. Erdem Yeşilada grip, nezle, soğuk algınlığı gibi hastalıklarla savaşmada bitki çaylarının öneminin büyük olduğunu ifade ediyor. Ancak bir şartla: Şekersiz içerseniz! Bitki çayının şekerle içmek hastalıklara davetiye bile çıkarabiliyor! Prof. Dr. Yeşilada’nın üzerinde durduğu ve vatandaşları uyardığı bir diğer konu ise düzenli ilaç kullanan kişilerin bitki çayı tüketimi ile ilgili. İşte bitki çayı tüketirken bilmeniz gerekenler…

Bitki çaylarının hastalıklardan koruyucu özelliği olduğunu söyleyen Farmakognozi ve Fitoterapi Prof. Dr. Erdem Yeşilada, “Yeşil çay ve adaçayını her gün tüketmek ve yoğun şekilde hazırlanan çay ile gargara yapmak gerekir. Ama bu çayları şekersiz tüketmeliyiz” diyor.

BİTKİ ÇAYLARI NEDEN ŞEKERSİZ İÇİLMELİ?

Prof. Dr. Erdem Yeşilada’nın açıklamalarına göre çayı şekersiz içmemiz gerekiyor. Çünkü bitki çaylarını şekerle içtiğimiz zaman mikroplar bu şekerlerin üzerine yapışıp ağzımızda üremeye başlıyor. Prof. Dr. Yeşilada’nın bir diğer uyarısı ise kan sulandırıcı ilaç kullanımına ek olarak bitki çayı tüketmekle ilgili.

KAN SULANDIRICI ETKİSİ VAR

Prof. Dr. Yeşilada, bitkilerin birçoğunda kan sulandırıcı etki olduğunu ifade ediyor. Bu nedenle “bir kişi doktor kontroünde kan sulandırıcı ilaç alıyorsa, besin desteği kullanıyorsa ve bol bol sarımsak tüketiyorsa, ek olarak bitki çayı içtiğinde bu durum birikim etkisi yaratabilir ve beyin kanamasına yol açabilir” diyor.

ÖLÇÜYE DİKKAT

Prof. Dr. Erdem Yeşilada aynı zamanda doğala da ölçülü yaklaşmak gerektiği konusunda vatandaşları uyarıyor. Buna göre, doğa artık tamamen doğal değil. Beden sağlığını korumak aynı zamanda bir risk denetimi. Bu nedenle kullandığınız bitki çaylarının kalitesinin de çok önemli olduğunu belirtiyor ve uyarıyor:

Bitki çaylarının kalitesi çok önemli, mikrop, tarım ilacı, çevresel zehirler taşıyıp taşımadığından emin olabileceğiniz ürünleri kullanın.

BU HABERLER İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Uzmanından Genç Çiftlere Öneri: 2 yıl sonra çocuk sahibi olun

Aşkın insanlık tarihi kadar eski olduğunu bilinen bir gerçek. Prof. Dr. Öget Öktem Tanör, aşkın nörobiyolojik altyapısının araştırılmasının ise yeni olduğunu

Aşkın insanlık tarihi kadar eski olduğunu bilinen bir gerçek. Prof. Dr. Öget Öktem Tanör, aşkın nörobiyolojik altyapısının araştırılmasının ise yeni olduğunu belirtti.

Teknolojinin gelişmesiyle ancak 2000’lerde araştırılmaya başlandığını kaydetti. İngiliz bilim insanı Semir Zeki ve ekibinin aşkı, bilimsel olarak anlamaya yönelik yaptıkları araştırmalarda romantik aşkta da anne sevgisinde de beyinde ortak bölgelerin harekete geçtiğinin tespit edildiğini anlattı.  Prof. Dr. Öget Öktem Tanör, romantik
aşklarda yüksek seyreden stres hormanlarının, 2 yıl sonunda düşmeye başladığını belirterek, “Çocuk yapmak isteyenler için en doğru zaman bu dönemdir. Çünkü aşık çiftlerde 2 yıl boyunca stres hormonları çok yüksektir. Onların gözü birbirinden başkasını görmez gerçekten. O nedenle çocuk yetiştirmek için 2 yıl sonrayı öneriyoruz. Stres hormonları biraz düşsün ki gözleri çocuklarını görebilesin, bebeklerini yetiştirebilsinler” dedi.

Altınbaş Üniversitesi Gayrettepe Yerleşkesinde gerçekleştirilen sempozyumun açılış konuşmasını ise İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Dilek Şirvanlı Özen yaptı. Prof. Dr. Özen, pandeminin yakın ilişkilerimizi zorlaştırdığını, insanları birbirinden uzaklaştırdığın belirtti. Çoğumuzun pandemiden sonra bir araya gelemeyeceğini düşündüğünü ancak çok büyük bir problem yaşamadan insanların tekrar sarılmaya başlamasının mutluluk verici olduğunu söyledi. Kısa bir süre önce yaşadığımız deprem felaketinde hayatını
kaybedenlere baş sağlığı, hayatta kalanlara sabırlar dileyen Prof. Dr. Özen, “Bu felaket bir kez daha gösterdi ki, böyle anlarda da uzakları yakın edebilen bir milletiz, acılar bizi birbirimize yakınlaştırabiliyor.” dedi.

“Romantik aşk da anne sevgisi de birbirine benzer”2

Sempozyumda aşkın nöral temelleri hakkında konuşan Prof. Dr. Öget Öktem Tanör, aşkın insanlar için en kuvvetli, en coşkulu ve subjektif duygudurumlarından biri olduğunu belirtti. Bu anlarda beyinde neler olduğunun araştırılmasının ancak, Fonksiyonel Emar ve ped gibi cihazların kullanılmaya başlanmasıyla olabildiğini ifade etti. Bilim insanı Semir Zeki’nin İngiltere’de yaptığı bir araştırmanın bulgularına değindi. Prof. Dr. Tanör, “Buna göre birbirlerine deli gibi aşık çiftlere sevdikleri kişilerin resimleri
gösteriliyor ve beyin fonksiyonları takip ediliyor.  Bir de çok sevdikleri bir arkadaşlarının resmi gösteriliyor ve aradaki farklar inceleniyor. Aynı ekip, bir de anneler için bu çalışmayı yapıyor. Annelere kendi çocuklarının resmi ve sonrasında da yine çok sevimli başla bir bebek resmi gösteriliyor. Görüldü ki aşkın zirvesinde
olan çiftler ile annelerin beyinlerinde aktif olan ortak alanlar mevcut. Emisyonel denilen bu beyin bölgeleri aktif hale geçtiğinde, ödül sistemi harekete geçiyor ve insanda ödül kazanmış gibi bir his oluşuyor. Tarif edilmez bir mutluluk duygusu eşlik ediyor insana. Aynı bölgelerin uyuşturucu madde kullanımlarında da
aktifleştiğini ve bugün artık bunların bağımlılık yaratan bölgeler olduğunu biliyoruz.” açıklamalarını yaptı.

Bununla birlikte seratoninin de vücutta obsesyon nörozlarındaki kadar azaldığına dikkat çeken Prof. Dr. Tanör, “Bunun aşık kişideki etkisi boyuna sevdiğini düşünmesi, bütün günlük rutinlerini, kılık kıyafetini de ona
göre ayarlamak istemesi olarak kendini gösteriyor. Tıpkı Cahit Külebi’nin bir şirinde söylediği gibi “Kamyonlar kavun taşır, ben boyuna onu düşünürdüm.” Aynen öyle, seratoninin azalması insanda,
bir cins obsesyona neden olur.” diye konuştu.

“Aşk, doğum sancısı gibi”

Aşık kişilerde Oksitosin ve Vazopressin hormanlarında da müthiş bir artış gözlendiğini dile getiren Prof. Dr. Tanör, bunların bağlılık hormonları olarak da bilindiğini kaydetti. “Oksitosin, düz kasların kasılmasını sağlar. Doğum bile bu kasların kasılmasıyla oluyor. Bu horman aşıklarda yüksek, doğuma benzer kaslarda kasılma hissediliyor.” İfadelerini kullandı. Vazopressinin de aşıklarda yüksek seviyelere çıktığını bunun da sarılma
hissi verdiğini söyleyen Prof. Dr. Tanör, “Aşık çiftlerin el ele, kol kola gezmelerinin, annelerde de çocuğunu kucaklama hissinin kaynağı burası.  Anne sevgisindeki fark ise dopamin salgısının olmaması ve hipotalamusun uyarılmaması. Bu da çiftlerin birbirine karşı duydukları cinsel çekimi ifade eder. Anne – çocuk
ilişkisinde bu yok elbette. Annelerde farklı olarak aktif olan bir diğer bölge yüzleri değerlendiren bölüm. Bu bölüm, bebek henüz konuşamadığı için annede müthiş aktif. Çünkü anne, bebeğin yüzüne bakıp ihtiyaçlarını anlamak durumunda.” dedi.

(BSHA)