“Layer 0”, “Layer 1” ve “Layer 2” hepimizin sıkça duyduğu kavramlar.
“Layer 0”, “Layer 1” ve “Layer 2” hepimizin sıkça duyduğu kavramlar. Bu terimler, blok zinciri yığınının farklı seviyelerini ifade eder ve aralarındaki farkları anlamak, blok zinciri teknolojisini anlamak adına büyük bir önem taşır.
Katman 1 Nedir?
Katman 1, Bitcoin, Ethereum, Solana ve Cardano gibi temel blok zincirleridir; kendi ağını kullanarak işlemleri doğrulayabilir. Üzerine diğer katmanların inşa edilebileceği temel katmandır. Katman 1 blok zinciri ağlarının, işlem ücretlerini ödemek için kullanılan kendi tokenları da vardır.
Katman 1 ölçeklendirme çözümü, tümü ağın ölçeklenebilirliğini, dağıtılmasını veya güvenliğini iyileştirmek için doğrudan temel katmanda yapılan değişiklikleri temsil eder.
Örneğin; blokların boyutunu artırmak. Diğer Katman 1 ölçeklendirme yöntemlerine parçalama, mutabakat mekanizmasını değiştirmeyi sayabiliriz. Katman 1 ölçeklendirme ile ilgili en büyük sorun, uygulanmasının zor olması ve blok zincirinin sert bir çatallanmaya yol açmasıdır.
Katman 2 Nedir?
Katman 2 protokolleri, Katman 1’in ölçeklenebilirlik sorunlarını ele almak için Katman 1 blok zincirlerinin üzerine inşa edilmiştir.
Bu konuyu Ethereum üzerinden anlatmak istiyorum:
Ethereum en popüler ağlardan biri olmakla beraber işlem ücretlerinin de zaman zaman çok fazla yükseldiğini biliyoruz. Gas Fee dediğiniz bu tutarın düşürülmesi ve ağın hızlanması adına Katman 2 ölçeklendirme çözümlerini kullanılmaya başlandı. Katman 2 ölçeklendirme çözümleri, hesaplamayı ikincil zincire getirir ve ana zincirdeki yükü alır. Bu sayede işlemleri ana zincirden çok daha hızlı ve ucuz hale gelir.
Ethereum ağı için Arbitrum, StarkWare, Optimism ve diğerleri gibi çok sayıda Katman 2 ölçeklendirme çözümü bulunuyor.
Katman 0 Nedir?
Katman 0 protokolleri, Katman 1 projelerinin birlikte çalışabilirliğine çözüm sunar. Bu, Katman 1 ile ilgili önemli bir sorundur çünkü bir ekosisteme giren proje için diğer ekosisteme geçmesi zordur. Katman 0 bunu düzeltir.
Polkadot, Cosmos Katman 0 blok zincirinin en ünlü örnekleridir. Birbirleriyle iletişim kurabilen farklı Katman 1 blok zincirlerinden oluşan bir ekosistemi düşünün. Geliştiriciler, projelerinin tek bir blok zincirinde izole edileceğinden endişe duymadan projelerini inşa edebilir. Bir blok zincirinden gelen iş yükü diğer Katman 1’ler arasında kolayca yayılabileceğinden, ölçeklenebilirlik sorunu da kolayca çözülür.
Katman 3 Nedir?
Katman 3 dApp’ler, oyunlar, depolama vb. blok zinciri tabanlı uygulamaları etkinleştiren protokollerdir. Bu yüzden aynı zamanda uygulama katmanı da diyebiliriz.
Katman 1 blok zincirlerinin çoğu, Katman 3 projelerini doğrudan ağlarına kolayca oluşturmanıza izin verir, örneğin, Ethereum blok zinciri, bu katmanda akıllı sözleşmelere olanak tanır ancak bu Bitcoin ile mümkün değildir.
Kısacası:
Katman 1 : Temel blockchain ağı ancak ölçeklendirmeyle ilgili sorunları vardır (örn. Bitcoin).
Wanda Nara’nın ismini kullanan bir kripto dolandırıcısı, yatırımcılardan 242 bin dolara yakın para topladı.
Wanda Nara‘nın ismini kullanan bir kriptodolandırıcısı, yatırımcılardan 242 bin dolara yakın para topladı.
Kripto para birimlerine yönelik artan ilgi, dolandırıcıların da iştahlanmasına yol açıyor. Sektör hakkında bilgisi olmayan yatırımcıları avlayan dolandırıcılar, milyonlarca dolarlık vurgunlara imza atıyor.
Kripto fenomeni ZachXBT, yeni bir dolandırıcılık vakasının gerçekleştiğini duyurdu. ZachXBT’ye göre, Wanda Nara’nın imajını kullanan bir Twitter hesabı, yatırımcılardan 131 ETH (249bindolar) topladı.
Wanda Nara’dan Uyarı Geldi
ZachXBT, Türkiye’de de tanınan model WandaNara‘nın imajının kripto dolandırıcılığına karıştığını bildirdi. Galatasaray’da futbol kariyerini sürdüren Icardi ile ilişkisi bulunan WandaNara, tartışmaların ortasında uyarı tweet’i attı.
Twitter’da sarı tikli bir hesap, kullanıcı adını WandaNaraCrypto yaptı. Hemen ardından harekete geçen hesap, kripto para oluşturduğunu ve yatırımcıların kişisel cüzdanına para göndermesi gerektiğini belirtti.
ZachXBT‘ye göre, yatırımcılar bu hesabın Wanda Nara ile ilişkili olduğunu düşündü ve 249 bin dolarlık ETH gönderdi. Daha sonra hesap kullanıcı adını değiştirdi ve suçlamaları reddetmeye başladı.
A meme coin scam @WandaNaraCrypto with a gold checkmark impersonated the Argentine model @wanditanara and raised over 131 ETH ($242k).
Olayın üzerine giden Twitter kullanıcıları, hesabın daha önce başka kripto projelerine yönelik paylaşımlar yaptığını keşfetti. Wanda Nara imajıyla başlayan ve daha sonra farklı bir isme geçen proje, daha önce de benzer çalışmalarda bulunmuş. Kullanıcı adını değiştiren ve paylaşımlarına devam eden hesap, olayı ortaya çıkartan ZachXBT‘ye sataştı.
Tüm bu tartışmalar sürerken, Wanda Nara‘dan da bir tweet geldi. Ünlümodel, Twitter’da başka herhangi bir hesabı olmadığını ve tek hesabının wanditanara olduğunu aktardı. Nara, adının başka hesaplarda kullanıldığını görenlerin şikayet etmeleri gerektiğini söyledi.
Ayrıca kripto projesinin sahibi, ortaya çıkan durumdan dolayı üzgün olduğunu ve yatırımcılardan gelen varlıkların geri iade edileceğini aktardı. Ethereum ağ kayıtlarına bakıldığında, projenin kullanıcı cüzdanlarına iade yapmaya başladığı görülebiliyor. ZachXBT‘nin olayı duyurması, projenin geri adım atmasına yol açmış gibi görünüyor. Wanda Nara olayını iadelerle ve özür dileyerek temizlemek isteyen proje sahibi, geri iadelerin ardından projeyi Viraladıylabaşlatacağını belirtti.
Birleşmiş Milletler kuruluşlarınca uygulanan projeyle Türk buğday bölümü detaylı halde ele alınırken, kesimi krizlere karşı daha güçlü hale getirmek için yol haritası hazırlandı.
Birleşmiş Milletler Besin ve Tarım Örgütünden (FAO) yapılan açıklamaya nazaran, BM Türkiye Mukim Koordinatörlüğü uyumunda, FAO, Milletlerarası Ziraî Kalkınma Fonu (IFAD) ve Dünya Besin Programı (WFP) paydaşlığı ve Tarım ve Orman Bakanlığı işbirliğiyle yürütülen “Türk Buğday Dalı İçin Tedarik Zinciri Tahlili: Güçlü Bir Besin Sisteminin Oluşturulması” isimli projede sona gelindi.
Proje ortakları ve paydaşlarının katıldığı kapanış toplantısında, proje kapsamında Türkiye’nin en kıymetli buğday üretim alanlarında aylar süren çalışmalar sonucunda hazırlanan raporun özet sonuçları paylaşıldı.
FAO Orta Asya Alt Bölge Koordinatörü ve Türkiye Temsilcisi Viorel Gutu, buğdayın mısırdan sonra dünyada en çok üretilen eser olduğuna dikkati çekti.
Gutu, 2 milyar insan için değerli bir geçim kaynağı ve birebir vakitte dünya nüfusunun yüzde 35’inin temel besin kaynağı buğdayın stratejik bir eser olduğunu vurgulayarak, “Buğday tedarik zinciri kimi zorluklarla karşı karşıya. Kovid-19 pandemisi, Rusya-Ukrayna savaşı ve son zelzeleler bu zorluklardan yalnızca birkaçı… Proje, buğday bölümünün sosyoekonomik durumunun bir değerlendirmesini yapıyor ve sonuç raporu değerli bulgular içeriyor, karar vericiler için kimi detaylı tavsiyeler sunuyor.” sözlerini kullandı.
WFP Program Sorumlusu Mahmut Arslan da bir BM işbirliği çalışması olan projenin ortak bir gayret ve taahhüdün eseri olduğunu belirterek, “Uzun ve şiddetli bir sürecin akabinde ortaya konan rapor herkes için yol gösterici. Proje, daldaki herkesin geçim kaynaklarının uygunlaştırılması için bir yol haritası teşkil edecektir.” değerlendirmesinde bulundu.
BM Türkiye Mukim Koordinatörü Alvaro Rodriguez, dünyada istikrarsızlığın devam ettiği bir süreçte, bu projeyle ülke seviyesinde besin güvenliği istikrarını sağlamak için kıymetli bir çalışmanın gerçekleştirildiğini kaydetti. Rodriguez, “Zor vakitlerden geçiyoruz. Sürdürülebilir kalkınma hedeflerimize ulaşmak için giden yolda, işler aslında çok da yolunda gitmiyor. Lakin global manada durum çok uygun gözükmese bile, Türkiye’deki gelişmeler açısından ümitliyim.” açıklamasını yaptı.
Uluslararası Mısır ve Buğday Geliştirme Merkezi (CIMMYT) Kıdemli Genel Müdür Danışmanı Ravi Prakash Singh ise şu değerlendirmelerde bulundu:
“Türkiye’deki buğday programları milletlerarası buğday ıslahı çalışmalarına büyük katkı sağladı. Türkiye’deki buğday bölümünün böylesine kapsamlı ve işbirliğine dayalı bir değerlendirmesini görmek şahane. Projenin ortaya koyduğu bulgular çok heyecan vericiydi.
Bu tıp ortak çalışmalar yalnızca Türkiye’de değil, tüm bölgede buğday bölümünde hedeflenen gayelere ulaşmak için kritik değer taşıyor. Araştırma ve geliştirme toplulukları olarak birlikte çalışabilirsek, 400 bin kişiyi daha besleyebilecek yıllık yüzde 2 yahut daha fazla randıman artışı elde edebiliriz. Bu nedenle, bölgede buğday üretimini artırmak için işbirliğine dayalı çok bölümlü teşebbüsler geliştirmeliyiz.”
“Proje bölgedeki öbür ülkeler için de yeterli bir örnek teşkil ediyor”
Tarım ve Orman Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış bağlantılar Genel Müdürü Ahmet Volkan Güngören de besin güvenliğinin barış ve istikrar için kritik kıymette olduğunu vurgulayarak, “Açlığın olduğu bir bölgede huzur ve istikrarın sürdürülebilir olması mümkün değildir. BM sürdürülebilir kalkınma fonu tarafından fon sağlanan bu projenin çıktıları, bulguları ve teklifleri bütün paydaşlar için güçlü bir yol haritası sunmaktadır.” sözlerini kullandı.
FAO Kıdemli Tarım Uzmanı Fazıl Niyetli ise proje çıktılarından kimi data ve bulguları iştirakçilerle paylaştı. Buğdayın ulusal güvenlik siyasetlerinin bir kesimi olarak görüldüğüne dikkati çeken Niyetli, şunları kaydetti:
“Proje bölgedeki başka ülkeler için de âlâ bir örnek teşkil ediyor. Bu çalışma, Türkiye’nin güçlü teknik, kurumsal ve endüstriyel kapasiteye sahip olduğunu da ortaya koymuştur. Türkiye’nin bu potansiyeli, Kuzey Afrika’dan Orta Asya’ya kadar olan bölgede buğday bölümünün gelişmesi için geniş bir fırsat sunmaktadır. Bu nedenle, ortaya çıkan zorlukların üstesinden gelmek için buğday kesiminin dayanıklılığını ve kırsal nüfusun geçim kaynaklarını artırmak için emsal projeler muhakkak dikkate alınmalıdır.”
Web3 geliştirici platformu ve yapay zeka projesi Airstack, katıldığı bir finansman turundan 7 milyon dolar topladı.
Web3 geliştirici platformu ve yapayzeka projesi Airstack, katıldığı bir finansman turundan 7 milyon dolar topladı.
Kripto endüstrisinin günden güne gelişim göstermesi, birçok yeni projenin ortaya çıkmasını sağlıyor. Optimism, Aptos, Arbitrum ve nice birçok proje, yeni yatırımcıları çekmek için tohum finansman turları düzenliyorlar. Bu projelerden birisi olan Airstack, yapay zeka destekli projesine 7 milyon dolarlık yatırım çekti. Airstack’ın önceki yatırımcıları arasında Polygon da yer alıyor.
Yapay Zeka ve Web3 Girişimine Fon Desteği
Yapay zeka ve Web3 girişimi olan Airstack, kripto ekosistemine giriş yapmadan önce finansman turları düzenliyor. Geçtiğimiz günlerde bir finansman turuna katılan proje, Polygon ve Signum Capital gibi kuruluşların ilgisini çekmişti.
Yine bir finansman turuna katılan Airstack, günden güne popüler hale gelen yapay zeka kullanımını da öne sürerek 7 milyon dolarlık fon topladı.
Kriptopara piyasası her ne kadar ayı görünümünde ilerlese de proje bazlı bakıldığında gelişmeler sürüyor. Özellikle Arbitrum ve Aptos, yüz milyonlarca dolarlık yatırımlar ile sektöre giriş yapmıştı.
Son verilere göre altcoinler içinde Polygon, oyun alanında en fazla aktif cüzdan sayısına sahip ekosistem olmayı başardı.
Ortalıkta bu kadar çok protokol ve Blockchain terimi varken, bir oyun geliştiricisinin nereden başlayacağını anlaması kafa karıştırıcı olabilir. İlk ve en önemli tavsiyemiz, Web3 oyun endüstrisini araştırmak. Son verilere göre altcoinler içinde Polygon, bu alanda en fazla aktif cüzdan sayısına sahip ekosistem olmayı başardı.
Üzerinde oyun geliştirilebilecek en iyi altcoinler
Delphi Digital’in son araştırmasına göre Polygon ekosistemi, toplam aktif cüzdanların %34’üne sahip durumda. Bu da onu %26,80’de olan Solana’nın önünde liderliğe taşıdı. BNB Chain ise %17’yle üçüncü sırada yer alıyor. Ronin ve Hive ise onu takip ediyor. Bu arada lider Blockchain olan Ethereum’un esamesi bile okunmuyor!
Polygon (MATIC)
Polygon, Ethereum için bir ölçeklendirme platformu görevi gören bir Layer-2 side chain. Buradaki fikir, kullanıcılara Ethereum’un tüm avantajlarını, yüksek gaz ücretleri ve uzun onay süreci gibi dezavantajları olmadan sağlamak. Geliştiriciler, dünyanın en büyük play-to-earn oyunlarından bazılarını Polygon üzerine inşa etti. Örneğin, Sunflower Land, Arc8 ve Pegaxy Poygon’un üzerinde. Bu isimlerin yanı sıra, bir çok dapp, daha geniş bir kitleye ölçeklenmelerine yardımcı olmak için Polygon’u seçti. Altcoin projesinin yerel tokenı MATIC.
Solana (SOL)
Altcoinler içinde Solana, dünyanın en ünlü Blockchain’lerinden biri. Proje, oyun geliştiricilerinin projelerini üzerine inşa etmeleri için de güçlü bir aday olmaya devam ediyor. Kriptokoin.com’dan takip ettiğiniz üzere protokol 2022’nin sonlarında FTX borsasının çöküşünden sonra zarar gördü. Bununla birlikte, Solana’daki deneyimli oyun uzmanları ekibi, gelecekte hiçbir şeyin projeleri raydan çıkarmayacağına dair güçlü pozisyonunu koruyor. Dünya çapında yılda birkaç kez düzenlenen konferanslar olan Solana Hackathons, Move-to-earn oyunu StepN ve tarım simülasyonu metaverse DeFi Land gibi ünlü web3 oyunlarının ortaya çıktığı harika merkez.
BNB Chain (BSC)
BNB Chain, Binance’in Blockchain’i. Altcoinler arasında EVM uyumlu olması bir avantaj saplıyor. Bu da ona diğer Blockchain’lere köprü kurmak için mükemmel bir konum sağlıyor. Binance ve BNB tokenı daha çok merkezi bir borsa ve DeFi ile kripto ticaretinin ana omurgalarından biri olarak biliniyor. Ancak birçok oyun geliştiricisinin de tercih ettiği bir platform haline geldi. BNB Chain’deki en büyük oyunlardan bazıları Era7: Game of Truth, MOBOX, Tiny World, SecondLive ve X World Games. Ağ aynı zamanda Alien Worlds (WAX), CPL (Polygon) ve Tap Fantasy (Solana) ile de köprü kuruyor.
Hive Network (HIVE)
Başlangıçta Hive, Steem Blockchain’den çatallandı. Şimdi platform, ticaret kartı oyunu Splinterlands’e ev sahipliği yapıyor. Faaliyetlerin aslan payından kart oyunu sorumlu. Bununla birlikte, Hive aslında herkesin proje oluşturabileceği açık bir ekosistem. Hive ekosistemini şüphesiz Splinterlands yönetiyor. Ancak daha küçük projeler de her zaman ortaya çıkıyor. Bahar 2023’te fütüristik bir boş strateji oyunu TerraCore piyasaya sürülürken, Splinterlands ekibi Soulkeep adlı bir kule savunma oyunu üzerinde çalışıyor.
Ronin Netwrok (RON)
Ronin, Axie Infinity Blockchain’i olarak ün kazandı. Ancak, kullanıcı sayısı ve işlem hacmi açısından diğer ağır toplara da ev sahipliği yapıyor. Sky Mavis, Ronin Network’u geliştirip yönetiyor. Bu arada Axie Infinity’nin, başlatıldıktan sonra Ethereum’dan Ronin’e taşındığını belirtmek gerekiyor. Başlangıçta proje, Axie Infinity pazaryeri için işlem ücretlerini sıfır olarak belirledi. Ancak Nisan 2022’de Sky Mavis küçük maliyetler getirmeye başladı. Bu sabit bir oran değil. Ayrıca, Ronin Network farklı fiyatları gösteren bir açıklama yayınladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, ‘Okulumda Sağlıklı Besleniyorum’ projesiyle ilgili sosyal medya hesabından paylaşımda bulundu. Erdoğan “Çocuklarımızı koruyan her projenin destekçisi olmaya devam edeceğim.” dedi., bahisnow, betist, Tumbet, Turkbet, Ultrabet, Vdcasino, Vegabet, Venusbet, Vforbahis, Wcasino, Wettenbet, Winxbet, Wonodds, Wsbets, Prizmabet,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, ‘Okulumda Sağlıklı Besleniyorum’ projesiyle ilgili sosyal medya hesabından paylaşımda bulundu. Erdoğan “Çocuklarımızı koruyan her projenin destekçisi olmaya devam edeceğim.” dedi.
Projenin en kısa sürede tüm öğrencilere ulaşacağını belirten Emine Erdoğan, “Önemsediğimiz okul yemeği programının kısa bir zaman içerisinde ülke genelindeki tüm öğrencilerimize ulaşacağına yürekten inanıyorum. Çocuklarımızı koruyan her projenin destekçisi olmaya devam edeceğim.” ifadelerini kullandı.
Erdoğan açıklamasında şunları söyledi; Kıymetli yavrularımız, sizin sağlığınız bizim için her işin başında geliyor. Bu amaçla Milli Eğitim Bakanlığımız ile “Okulumda Sağlıklı Besleniyorum” kampanyasını Şubat ayında hayata geçirdik.
Hepimizi derinden etkileyen deprem felaketi nedeniyle proje tanıtımını gerçekleştiremedik fakat Bakanlığımız çalışmalarını hız kesmeden sürdürdü.
okulumda sağlıklı besleniyorum projesi
Kıymetli yavrularımız, sizin sağlığınız bizim için her işin başında geliyor.
Bu amaçla Milli Eğitim Bakanlığımız ile “Okulumda Sağlıklı Besleniyorum” kampanyasını Şubat ayında hayata geçirdik.
Değerli veliler, Anasınıfından liselere kadar 5 milyon öğrencimize günde en az 1 öğün yemek ikram ediliyor. Bakanlığımıza bağlı Halk Eğitim Merkezlerinde ve meslek liselerinin ilgili bölümlerinde özenle hazırlanan taze, sıcak ve sağlıklı yemekler çocuklarımıza şifa oluyor.
Bununla birlikte Bakanlığımızın oluşturduğu sağlıklı beslenme portalıyla yavrularımız erken yaşta yerel gıdaları tanıyor, mevsiminde beslenmeye teşvik ediliyor.
Emine Erdoğan Okulunda Sağlıklı Besleniyorum projesi kapsamında paylaşım yaptı
“ÜLKE GENELİNDEKİ TÜM ÖĞRENCİLERİMİZE ULAŞACAĞINA YÜREKTEN İNANIYORUM”
Emine Erdoğan paylaşımında şu ifadelere de yer verdi:
“Bilhassa önemsediğimiz okul yemeği programının kısa bir zaman içerisinde ülke genelindeki tüm öğrencilerimize ulaşacağına yürekten inanıyorum.
Çocuklarımızı koruyan her projenin destekçisi olmaya devam edeceğim. Gayretleri ve emekleri için Milli Eğitim Bakanlığımıza teşekkür ediyorum.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nden Akkuyu Nükleer Güç Santrali İlk Nükleer Yakıt Getirme Töreni’ne canlı bağlantı ile katıldı. Akkuyu Santrali’nin Türkiye ve Rusya’nın en büyük ortak yatırımı olduğunu kaydeden…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nden Akkuyu Nükleer Güç Santrali İlk Nükleer Yakıt Getirme Töreni’ne canlı bağlantı ile katıldı.
Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin üretime geçmesinden bir önceki aşaması olan nükleer yakıtların santral sahasına getirilmesine şahitlik ettiklerini söyleyen Erdoğan, “Hava ve deniz yoluyla gelen nükleer yakıtların santralimize teslimiyle birlikte artık Akkuyu bir nükleer tesis hüviyetini kazanmıştır. Böylece ülkemiz, 60 senelik bir gecikmenin ardından da olsa dünyada nükleer güç sahibi ülkeler ligine yükselmiştir.” diye konuştu.
Bugün dünyada 422 nükleer reaktörün faal halde olduğunu, 57’sinin de yapımının devam ettiğini anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Avrupa Birliği elektriğinin yüzde 25’ini nükleerden elde ediyor. Geçtiğimiz yıl Avrupa Komisyonu, nükleer enerjiyi ‘yeşil enerji’ kabul ederek, bu konudaki tereddütleri gidermiştir. Biz de Akkuyu ile ülkemizi bu gelişmelerin bir parçası haline getirdik. Projemize en başından beri destek veren, Sayın Putin başta olmak üzere tüm Rusya Federasyonu makamlarına şükranlarımı sunuyorum. Santralimizin inşasında ve üretime geçme sürecinde görev alan Türk ve Rus tüm personeli tebrik ediyorum.”
“Rusya ile aramızdaki en büyük ortak yatırım”
Akkuyu’da her biri 1200 megavat güce sahip 4 reaktörlü bir nükleer güç santrali inşa edildiğini kaydeden Erdoğan, şu değerlendirmelerini paylaştı:
“Türkiye’nin pek çok önemli projesi gibi Akkuyu da milli bütçemize yük getirmeyen bir finansman modeliyle hayata geçirilmiştir. Akkuyu, Rusya ile aramızdaki en büyük ortak yatırımdır. Yatırım bedeli 20 milyar dolar olan bu proje, Rusya’nın ilgili kuruluşu ROSATOM tarafından tasarlanmış ve inşa edilmiştir. Projenin inşaatıyla birlikte bakım, işletme ve nükleer santraller için büyük önem taşıyan işletmeden çıkarma süreçlerinin sorumluluğu da yükleniciye aittir. Santralin tüm üniteleri peyderpey 2028’e kadar hizmete girecektir. Ülkemizin elektrik tüketiminin yüzde 10’u tek başına bu santral tarafından sağlanacaktır. Tam kapasite devreye girdiğinde burada yılda yaklaşık 35 milyar kilovatsaat elektrik üretilecek. Hiç şüphesiz sadece bu özelliğiyle bile santralimiz, ülkemizin enerji arz güvenliğine yaptığı eşsiz katkıyla stratejik yatırım unvanını hak ediyor. Doğalgaz ithalatımızın düşmesine yıllık 1,5 milyar dolar katkısı olacak bu proje, milli gelirimizin artışına da olumlu yönde etki yapacaktır.”
Buradaki birikim ve tecrübenin Türkiye’yi ileride nükleer alanında daha farklı yerlere de taşıyacağını dile getiren Erdoğan, proje kapsamında Rusya’da eğitim görerek santralde görev yapacak mühendis ve teknisyenlerin, Türkiye’nin nükleer güç alanındaki insan gücünü zenginleştireceğini söyledi. Erdoğan, 300’ü aşkın Türk mühendisin bu alanda Rusya’da eğitim gördüğünü bildirdi.
“Önceliklerimizin başında güvenlik gelmiştir”
Akkuyu’da inşa edilen santral planlanırken ve hayata geçirilirken, önceliklerinin başında güvenliğin geldiğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Santralimizin 6 Şubat depremlerinden etkilenmemesi, mühendislerimizin ve işçilerimizin işlerini ne kadar titizlikle icra ettiklerini gösteriyor. Santralimiz, ülkemizin bu alandaki mevzuatıyla beraber, Uluslararası Atom Ajansının, Uluslararası Nükleer Güvenlik Danışma Grubu’nun ve Avrupa Birliği’nin şartlarını da karşılıyor. Bu projedeki tecrübemiz ışığında, farklı bölgelerimizde inşa etmeyi planladığımız 2. ve 3. nükleer santrallerimiz için de inşallah en kısa sürede harekete geçeceğiz. Akkuyu projesini yürüten ve burada yüklenici olarak görev yapan firmalarımızın, 6 Şubat felaketinin ardından depremzedelerimize sahip çıkarak gösterdikleri dayanışmayı da daima şükranla hatırlayacağız. Ve şunu özellikle ifade etmek isterim ki Rusya’nın Hatay’da kurduğu sahra hastanesi için özellikle milletim adına teşekkür ediyorum. Akkuyu projemizin üretim öncesi hazırlıklarının son safhası olan nükleer yakıt çubuklarının, nükleer santral sahasına tesliminin bir kez daha hayırlı olmasını diliyorum. Santralimizin üretime başlaması sevincinde, bu sefer yüz yüze buluşmak üzere, sizlere sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum.”
Putin: Türkiye, artık dünyanın en düşük maliyetli kaynaklarından nükleer enerjiye sahip bir ülke olacak
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Akkuyu Nükleer Güç Santrali İlk Nükleer Yakıt Getirme Töreni’ne canlı bağlantı ile katıldı.
Konuşmasında, “Türk-Rus tarihinin en büyük ortak projelerinden birisi olan Akkuyu NGS, ülkelerimiz arasındaki komşuluk ilişkilerine katkı sağlayacak.” diyen Putin, “Her iki ülkeyi de birbirinin pazarlarında ve turizmde daha aktif olmaya teşvik edeceğiz ve bunun için uçuş sayısını artırma kararı aldık.” şeklinde konuştu.
Putin, “Akkuyu NGS’deki sistem, dünyanın en modern ve güvenilir güvenlik sistemlerinden bir tanesidir.” ifadesini kullanarak, “Sayın Erdoğan şahsen ve Türkiye hükümeti ülke ekonomisinin gelişimi için ne kadar büyük hizmetlere imza attığını bizlere gösteriyor.” dedi.
Putin, Akkuyu NGS’nin Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılına yetiştirilmesinin, Erdoğan’ın kişisel başarısı sayesinde gerçekleştiğini söyledi.
NGS inşaatı 2018 yılında başladı
Türkiye ile Rusya arasında 12 Mayıs 2010’da imzalanan hükümetler arası anlaşma kapsamında Mersin’in Gülnar ilçesine bağlı Büyükeceli bölgesinde yapımı devam eden Akkuyu NGS’nin birinci ünitesinin temeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in video konferans yöntemiyle katıldığı törenle 3 Nisan 2018’de atıldı. Böylece, ilk ünitenin inşasına ilişkin tam kapsamlı inşaat çalışmaları resmen başladı.
Bundan 2 yıl sonra, 8 Nisan 2020’de ikinci ünitenin inşasına başlanmasıyla çalışmaların ivme kazandığı projede, üçüncü güç ünitesine ilk beton 10 Mart 2021’de törenle dökülürken, dördüncü ve son ünitenin temeli ise 21 Temmuz 2022’de atıldı.
Dört ünitede de inşaat ve montaj çalışmalarının aynı anda yürütüldüğü projede böylelikle en yoğun inşaat aşamasına geçildi. Akkuyu NGS, aynı zamanda dünyanın en büyük nükleer enerji santrali inşaat sahası haline geldi.
Çalışmaların inşaat sahasının tamamında hız kesmeden devam ettiği projede, çoğunluğu Türk çalışanlardan oluşan binlerce kişi görev alıyor. İnşaat sahasında çalışan kişi sayısı en yoğun dönemde 30 bini buldu. Bugüne kadar 140 bin ton inşaat demirinin kullanıldığı ve 1,3 milyon metreküp betonun döküldüğü santralin yapımında 1300’den fazla iş makinesi görev yapıyor.
İşletme ömrü 80 yıla uzatılabiliyor
Her biri 1200 megavatlık VVER-1200 tipi “III+” nesil reaktörlü 4 üniteden oluşacak Akkuyu NGS, toplam 4 bin 800 megavat kurulu güce sahip olacak.
Tam kapasite devreye girdiğinde yılda yaklaşık 35 milyar kilovatsaat elektrik üretecek santralin, tek başına Türkiye’nin elektrik talebinin yüzde 10’unu karşılaması öngörülüyor.
Akkuyu NGS’nin 60 yıl olarak planlanan işletme ömrünün ise 20 yıl daha uzatılma imkanı bulunuyor.
Sıfır emisyonla, çevreye zararlı sera gazı salımı yapılmadan kesintisiz elektrik üretilebilecek santral, Türkiye’nin “2053 net sıfır emisyon” hedefine sağlayacağı katkıyla da öne çıkıyor. Akkuyu NGS’nin işletmede kalacağı 60 yılda toplam 2,1 milyar ton karbon emisyonunu engelleyeceği hesaplanıyor.
İstihdam oranı proje aşamalarına göre değişen santralin işletme döneminde, 4 bin kişiye istihdam sağlanması hedefleniyor.
TOBB, Netflix, Tiyatro Kooperatifi ve Gereksinim Haritası’nın hayata geçirdiği Renkli Hayaller Sahnesi 23 Nisan’dan itibaren depremzede çocuklarla buluşacak.
TOBB Türkiye Kreatif Sanayiler Meclisi, Netflix, Tiyatro Kooperatifi ve Gereksinim Haritası iş birliğiyle hayata geçirilen ‘Renkli Hayaller Sahnesi’ projesi, sarsıntıdan etkilenen çocukları sanatın güzelleştirici gücüyle buluşturacak. Proje kapsamında her gün tiyatro oyunları, atölye çalışmaları, konserler ve sinema gösterimleri düzenlenecek.
Türkiye Odalar Borsalar Birliği Kreatif Sanayiler Meclisi, Netflix, Tiyatro Kooperatifi ve Gereksinim Haritası zelzele bölgesindeki çocuklara takviye olmak hedefiyle güçlerini birleştiriyor. Dört kurumun iş birliğiyle hayata geçirilen ‘Renkli Hayaller Sahnesi’ projesi, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda başlayarak iki ay müddetle devam edecek.
#BirlikteDüşlüyoruz sloganıyla yola çıkan projenin ayrıntıları, bugün TOBB Türkiye Kreatif Sanayiler Lideri Cet Kavame, Netflix Türkiye, Ortadoğu ve Afrika Kamu Münasebetleri Yöneticisi Pelin Mavili, Tiyatro Kooperatifi İdare Heyeti Lideri Yeşim Özsoy ve Muhtaçlık Haritası İcra Yöneticisi Cihan Aydoğan’ın katıldığı bir basın toplantısıyla paylaşıldı.
Sol baştan: Nej Güvenç- Pelin Mavili – Cet Kavame – Yeşim Özsoy – Cihan Akdoğan
PROJE KAPSAMINDA NELER YAPILACAK?
#BirlikteDüşlüyoruz sloganıyla yola çıkan ‘Renkli Hayaller Sahnesi’ için Hatay ve Kahramanmaraş’ta özel çadırlar kurulacak.
Projenin haftanın altı günü gerçekleştirilecek aktiviteleri ortasında uzman psikologlar tarafından incelenip onaylanan birbirinden farklı tiyatro oyunları, atölyeler, drama çalışmaları, konserler, sokak performansları, sinema ve belgesel gösterimleri yer alacak.
ÇOCUKLAR İÇİN GÜÇLERİNİ BİRLEŞTİRDİLER
Kreatif sanayiler için sanatın ve sanat iktisadının kesişim noktası olan Türkiye Odalar Borsalar Birliği Kreatif Sanayiler Meclisi’nin organizasyonel gücü ve takviyesiyle düzenlenen projenin tasarlayıcılığını ve yürütücülüğünü 70’i aşkın özel tiyatronun güç birliğiyle kurulan Tiyatro Kooperatifi yürütecek. Netflix, projenin finansmanını üstlenmenin yanı sıra gösterimi yapılacak sinema ve belgesel içeriklerini sağlayacak. Birinci günden bu yana alandaki çalışmalarını yürüten İhtiyaç Haritası ise proje için bölgedeki gereksinimleri tespit ederek operasyonel dayanak sağlayacak.
TOBB Türkiye Kreatif Sanayiler Meclisi Lideri Cet Kavame projenin kamuoyuyla paylaşılması emeliyle 18 Nisan Salı günü İstanbul’da düzenlenen basın toplantısında şöyle konuştu:
“Biz biliyoruz ki hayal kurmak, hayallerini başarmak için çalışmak yani tekrar umutlanmak, umutları yeşertmek her yaştan insanın uygunlaşması için en kıymetli adımdır. Büyük acılar yaşamış küçük çocuklarımızın kayıplarının yerine renkli hayallerin, ufuklarını açacak kıssaların ve onları heyecanlandıracak fikirlerin yerleşmesini istiyoruz. Çocuklara ilham vermek, meraklı ışıl ışıl bakan gözleri geri getirmek istiyoruz. Zihinlerini hayaller kurabilecekleri bir geleceğe odaklamak istiyoruz. Dünya çocuklarına armağan edilen bir gün ve bu vizyonu neredeyse bir asır evvel ortaya koyan Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Mustafa Kemal Atatürk. Bir sefer daha onun işaret ettiği üzere; bir ülkenin en pahalı hazinesinin çocukları olduğunun şuuru ve sorumluluğu ile 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramından başlamak üzere geleceğimiz çocuklarımız için orada olacağız.”
Netflix Türkiye, Ortadoğu ve Kuzey Afrika Kamu Münasebetleri Yöneticisi Pelin Mavili, ülkemizin yaşadığı felaketin yaralarını sarmak için kreatif bölümün güç birliği yapmasının değerine dikkat çekti. Mavili, kelamlarını şöyle sürdürdü: “Sanatın ve kreatif alandaki aktivitelerin güzelleştirici, birleştirici gücüne inanıyoruz. ‘Renkli Hayaller Sahnesi’ projesi ile zelzele bölgesindeki çocuklarımızın hem bugünlerine hem de geleceklerine ufak da olsa bir katkı sağlamayı diliyoruz.”
“UMUT, DUŞUN UYANIŞIDIR”
Yapılan basın toplantısında “Kültür sanat hayatının temel yapı taşlarını oluşturan tiyatro, kriz anlarında her vakit toplumun yaralarını sarmak için büyük bir itici güç olmuştur.” diyen Tiyatro Kooperatifi İdare Heyeti Lideri Yeşim Özsoy, proje için fikirlerini aktardı.
“SANAT UMUDUN EN YÜKSEK HALİDİR!”
“Bu projede de tiyatro, müzik ve sinemanın ortaklaşan gücüyle sokaklarımıza elimizden geldiğince renk, zihinlerimize hoş hayaller ve çocuklarımıza fayda sağlayabilecek sahneler, alanlar yaratmak maksadıyla yola çıktık. Tiyatrolarımızın ortak kararı ve iştirakiyle ortaya çıkan Renkli Hayaller Sahnesi projesi ile tüm zorluklara karşın çocuklarımızın yüzlerinde tebessüm yaratmak ve onlara unutulmaz tecrübeler sunabilmek için heyecanlıyız. Aristoteles’in de dediği üzere ‘umut hayalin uyanışıdır’ ve çağdaş sanatçı Gerhard Richter’in dediği üzere, “sanat umudun en yüksek halidir” “NİCE ÖYKÜYE ORTAK OLUYORUZ”
Toplantıda, kelamlarına “Tiyatro Kooperatifi’nin zelzele bölgelerindeki çocuklar için bir proje yapma fikrini birinci paylaştığında heyecanla karşıladık” diyerek başlayan İhtiyaç Haritası İcra Yöneticisi Cihan Aydoğan, depremin olduğu birinci andan itibaren tüm uyum ağlarıyla etkilen bölgelerde gereksinimleri karşılamaya devam ettiklerini; bir yandan da bölgelerde var olan ve ortaya çıkan gereksinimleri tahlil ederek, yeniden kooperatif yapıları ve kolektif bakış açıları ile Gereksinim Haritası olarak yanlışsız paydaşlar ve proje ortakları ile toplumsal faydayı hedefledikleri çalışmalara devam ettiklerini aktardı.
Aydoğan, kelamlarını şöyle sürdürdü: “Bu projede bölgelerde yenilenme ve kalkınmayı öncelikli tuttuğumuz bu periyotta stratejik planlarımızla örtüşen, Tiyatro Kooperatifi’nin süreksiz değil kalıcı olarak sanatsal dokunuş ile fark yaratmak isteği bizim için ayrıyeten pahalı. Hatay ve Maraş bölgelerindeki lojistik ve irtibat ağımızla süreci planlama ile çalışmalarımıza başladık. 2 vilayette 2 ay boyunca sürecek olan bu kıymetli projenin paydaşı olarak, birlikte birçok kıssaya ortak olmaktan memnunluk duyuyoruz”
PROJEDE YER ALAN KURUMLAR
TOBB Türkiye Kreatif Sanayiler Meclisi: TOBB Türkiye Kreatif Sanayiler Meclisi kesimdeki rekabeti; hasebiyle kaliteyi arttırmak için 5174 Sayılı Kanun’un 57’nci hususuna dayanılarak kurulmuş bir meclis. Temsil ettiği bölümü kamu nezdinde temsil etmeye yetkili en üst seviye yapı ve temsil itibariyle en kapsayıcı platform. Meclislerde kesimlerin en önde gelen firmaları, sivil toplum kuruluşları ve ilgili kamu kurumlarının temsilcileri yer alıyor. Türkiye’nin tüm kreatif bölümleri bu çatı altında toplanmış durumda.
Netflix: Netflix, 190’dan fazla ülkede 231 milyon kullanıcıya farklı tiplerde ve lisanlarda dizi, sinema, oyun ve çok daha fazlasını sunan dünyanın önder cümbüş platformu.
Tiyatro Kooperatifi: Tiyatro Kooperatifi, özel tiyatroların sanatsal üretimini zenginleştirirken ekonomik, toplumsal ve türel açıdan güçlenmesi ve sürdürülebilir hale gelmesi için çalışıyor.
İhtiyaç Haritası: İhtiyaç Haritası gereksinim sahiplerini, takviye olmak isteyen birey, kurum ve kuruluşlarla buluşturan toplumsal bir kooperatif. Muhtaçlık Haritası, Toplumsal Kooperatif statüsünde kâr gayesi gütmeyen bir kuruluş olarak 2015 yılında kuruldu. Kanıtlanmış harita teknolojisi ve toplum tabanlı doğrulama fonksiyonu aracılığıyla eğitim, sıhhat, kültür-sanat üzere alanlarda yardımlaşmayı ve dayanışmayı kolaylaştırıyor.
İhtiyaç Haritası, bireylerden, eğitim kurumlarından ve sivil toplum kuruluşlarından muhtaçlıkları topluyor, doğruluyor ve harita tabanlı teknolojisi ile takviyelerle buluşmasını kolaylaştırıyor.
RAKAMLARLA MUHTAÇLIK HARİTASI
2015 yılından bugüne Gereksinim Haritası platformunu 120 bini aşkın üye, 350’den fazla STÖ, 70’ten fazla özel bölüm kuruluşu, yüzlerce kamu kuruluşu temsilcisi kullandı. Platform aracılığıyla 10 milyondan fazla gereksinim kalemi karşılanırken yaklaşık 497 milyon liraya eş kıymet bir paylaşım iktisadı yaratılarak toplumsal tesiri yüksek bir fark yaratıldı. Türkiye’nin dört bir yanındaki kurumsal ve ferdi gönüllüleri ile dünyaya açılan hayalleriyle Gereksinim Haritası her geçen gün büyümeye ve gelişmeye devam ediyor.
Politik simülatörleri severim, bu çeşitten yeni bir oyun çıktığında da mümkün mertebe bir talih vermeye çalışırım. Strateji için bir alt cins olarak tanımlanabilecek politik simülatörler de farklı biçimlerde çıkabiliyor karşımıza. Kimi dünyanın rastgele bir ülkesini seçip yönetebileceğiniz bir oynanış sunarken kiminde belli bir ülkenin başkanı rolü yükleniyor omuzlarınıza. Bu, kimi örneklerde bir kurgu ülke, kimilerindeyse gerçek bir ülkenin kurgu bir versiyonu oluyor.
İşte I Am Your President da bu son kategoride bir oyun, sizleri Amerikan Liderinin koltuğuna oturtuyor. Ondan sonrasıysa “Make America Great Again” hikayesi…
Şansa yazgıya lider olduk, uygun mi!
Oyunumuz, başkanlık koltuğuna oturacak kahramanımızın çocukluk günlerinden itibaren adım adım nasıl da ülkü bir lider adayı haline geldiğine dair bir anlatımla başlıyor. Görsellerde, evvelki ABD Liderlerinin yaşadıkları trajediler ve skandallara yer verilirken, kahramanımız da buralardan ne üzere dersler çıkardığını paylaşıyor bizlerle. Bu noktada, oyunun esprili lisanına de ufak ufak şahitlik etmeye başlıyoruz.
Kahramanımız, bir nevi Designated Survivor durumunda, bir anda kendisini ABD Lideri olarak buluveriyor. Bu noktadan sonra, süratli bir halde işlere ısınmak durumundayız. Lakin olağan öncesinde siyasi eğilimimizi tespit etmek, önceliklerimizi belirlemek gerek. Bu ısınma tipinde, danışmanlarınızdan birisi çeşitli sorular soruyor, bizim verdiğimiz karşılıklarla da politik yelpazede konuşlanacağımız nokta belirlenmiş oluyor. Hangi partiden lider olacağınız da bu halde tespit ediliyor, olağan itiraz edip yok ben başkasından yoluma devam edeceğim de diyebilirsiniz, karar size kalmış.
Kendiniz için öncelikli maksatlar de belirledikten sonra artık başkancılık oynamaya başlayabilirsiniz. Mars’a beşerli uçuş gerçekleştirmekten terörle uğraşa uzanan ana gayelere ek olarak yine yapılanma yahut halkın adamı olmak üzere yan amaçlar de kelam konusu.
Bu ısınma faslından sonra artık lider olarak ipleri yavaş yavaş elimize almaya başlıyoruz. Bakanlarınız ve danışmanlarınızın biri çıkıp biri giriyor ofisinize, size farklı durumlar hakkında bilgiler veriyor ve talimatlarınızı bekliyorlar. Verdiğiniz kararlar toplum (halk nezdindeki itibarınız/popülariteniz), siyaset (partinizden, grup üyelerinizden vs aldığınız destek), sanayi (üretim miktarınız), iktisat (gelirleriniz), ordu (askeri gücünüz) ve diplomasi (diğer ülkelerle ilgilerde etkinliğiniz) kalemlerinden bir yahut birkaçı üzerinde olumlu-olumsuz tesirler gösteriyor, bunlardaki değişimler de sonuç olarak sizi muvaffakiyete ya da başarısızlığa götürecek yolun taşlarını döşüyor.
Bakan ve danışmanlarla gerçekleştirilen bu rutinlerin dışında basın toplantıları, röportajlar ve basın açıklamaları da emsal tesirler gösteriyor. Basın toplantılarında soruyu soracak şahısları seçip sonrasında da süratlice en uygun olacağını düşündüğünüz karşılığı vermeye çalışıyorsunuz. Röportajlar/canlı yayınlar için de emsal bir durum kelam konusu; lakin orada danışmanınız tarafından hazırlanan bilgi notları doğrultusunda hangi yanıtın daha makul olduğunu tespit etme imkânınız bulunuyor. Basın açıklamalarında ise, metni oluşturmak için 3 kısmı doldurmanız gerekiyor ve her kısım için de üçer tane tercih sunuluyor. Bunlar içerisinden size nazaran en uygun görünen kombinasyonu oluşturmaya çalışıyor, sonrasında da umut ettiğiniz sonucu yaratması için dua ediyorsunuz 🙂
Bir de “Screech” sorunu var (tweetlemiyor da screechliyorsunuz işte). Esasen lider olarak aksiyon aldığınız birinci sahne de bu oluyor ve devir periyot tekrar toplumsal medyaya başvurmak durumunda kalıyorsunuz. Bu kısım, işe esprili bir hava katmış katmasına da daha önemli bir şeyler paylaşmak istediğinizde yahut vakit zaman ortamı yumuşatacak bir paylaşıma niyetlendiğinizde, beklediğiniz cinsten metinlerin hazırlanmadığını görmek bir ölçü hayal kırıklığı yaratıyor.
Belirli bahislerde aksiyon kararı almak ve almamak üzere bir tercih yaptığınız bir kısım da var. Çalışma arkadaşlarınız tarafından önünüze konulan taslak metni imzalayıp sonrasında “Kabul” yahut “Ret” mührünü vuruyorsunuz. Bu da yol, su, elektrik olarak geri dönüyor sizlere.
Bir de kabine toplantısı için oturma planı var -ki burada bile karar vermeniz gereken bir ayrıntı sıkıştırılmış ortaya. Yakın etrafınızda hangi bakan ve bürokratların oturacağını seçiyorsunuz (kimler ‘inner circle’da yer alacak, karar veriyorsunuz), bunlar da 6 ana istatistiğe tesir ediyor her cinste.
Buraya kadar anlattığım mekanikler oyuna renk katmakla birlikte, kimileri şöyle bir görünüp kaybolduğundan tadını tam manasıyla almak güç. Zati oyuna dair lisana getirilebilecek eksilerden birisi de bu.
Dünya bir sahnedir…
Her çeşitte, belli bir aksiyon puanına sahibiz. Üstte saydığım günlük olaylarda bu puandan bağımsız halde hareket edebiliyoruz. Bu puanlarıysa 2 ana alanda kullanabiliyoruz. Bunlardan birincisi, projeler kısmı. Sağlıktan askeri harcamalara 9 ana başlıkta çok sayıda proje kelam konusu; her bir başlıkta 4 projeye kadar tercihte bulunma imkânınız bulunuyor. Her bir projenin artıları ve eksileri var, haliyle hangi projelere öncelik verip hangilerinden uzak duracağınız da ehemmiyet arz ediyor.
Aksiyon puanlarının bir öteki kullanım alanı da dünya haritası. Bu harita üzerindeki her ülkeyle makul bir ilgi durumunuz ve tıpkı vakitte bu ülkelerin de makul özellikleri var. Hangi ülkeye yönelik hangi faaliyeti uygulamaya koyabileceğiniz o ülkeyle diplomatik alaka durumunuza, uygulamaya koyduğunuz faaliyetin doğuracağı sonuçlarsa o ülkenin özelliklerine bağlı. Başlangıçta espiyonaj faaliyetleri ve ticaret mutabakatları faalken, hayata geçirdiğiniz projeler sonrasında tercihleriniz çeşitleniyor; diplomatik münasebetler tesis etmek, askeri üs kurmak, işgal de tercihler ortasına ekleniyor.
Dünya haritasında vakit zaman kimi olaylarla da karşılaşıyorsunuz ve burada da tercihler yapmanız gerekiyor. Aksiyon puanı tüketmeyen bu olaylar, yeniden başlangıçta belirttiğimiz 6 istatistikte değişikliklere yol açıp kar/zarar tablomuza yazıyorlar. Tahminen bu çeşit olaylarla daha sık karşılaşsak ve bunlar da bir kalemde olup bitmese, devamlılık arz etse daha güzel olabilirmiş, üretimciler bu türlü tercih etmemiş.
Oyunda “yerinde düşünülmüş, lakin layıkıyla uygulanamamış” diye düşündüğüm ayrıntılardan birisi krizler. Farklı başlıklarda çeşitli krizlerle karşı karşıya kalıyoruz. Lakin bu krizlere direkt bir müdahalede bulunamıyoruz, bu türlü bir imkân varsa da ben çözemedim, çözebilenler beri gelsin, beni de aydınlatsınlar 🙂 Ayrıyeten bu krizlerin temel kaynaklara tesirleri dışında bir tesiri de bulunmuyor. Halbuki, yaptığımız kimi tercihlerle yahut denetimimiz dışında gelişen olaylarla tetiklenen krizlere müdahale etmek durumunda kalsak, bu müdahaleler farklı sonuçlar doğursa, zincirleme olaylar yaşansa kriz konusu daha ilgi alımlı bir ayrıntı olabilirmiş, olamamış.
Oyunda esprili bir lisan kullanımının tercih edilmesiyle ilgili olarak da emsal fikirlerim var. Yerinde kullanılan, yüzümüzde hafif bir tebessüm oluşturan esprilere elbette bir şey demiyorum, onlar oyuna renk katıyorlar. Lakin bu işin suyunun çıkarıldığını düşündüğüm anlar da olmadı değil; üretimciler ölçüyü bir ölçü kaçırmış üzere geldi bana.
Yukarıda özetlemeye çalıştığım bu kadar deneyimin akabinde çıkardığım temel sonuç şu: Üretimciler, oyuna neleri eklemeleri gerektiğini görmüş, malzemeyi toparlamışlar; fakat iş bunları kullanmaya gelince işler biraz sarpa sarmış üzere geliyor bana. Kimi gereçleri gereğinden fazla, bazılarını ise yok denecek kadar az kullandıklarından, sonuçta ortaya umut edilen kadar etkileyici bir menü çıkmamış. Kimi yerde damağınıza şöyle muhakkak belgisiz bir tat geliyor, biraz daha yemek istiyorsunuz, sonra sosu biraz fazla kaçmış bir lokmaya denk geliyorsunuz, iştahınız kaçıyor.
Yine de toparlanma ihtimali var. Geride bıraktığımız 1 aylık deneyimden hareketle söylüyorum bunu. Oyunda birtakım teknik ıstıraplar da bulunuyordu (-ki bir kısmı hala yerli yerinde duruyor), geliştirici grup geri dönüşleri dikkate alıp süratlice yayınladıkları güncellemelerle bunları gidermeye çalıştılar, oyuncuları ciddiye aldıklarını gösterdiler. Oyuna yeni senaryolar, yeni içerikler de eklenecek. Bu sürecin akabinde karşımıza daha âlâ bir oyun çıkacağına dair umudumu koruyorum. Şu haliyle, çok ön plana çıkan bir imal değil; çeşide yeni giriş yapacaklar için ısınma çeşidi niteliğinde esprili bir oyun olarak kıymetlendirilebilir.
İnternetin “doğru ve yanlış” algımızı değiştirdiğine inanıyorum. Çünkü her gün bir durum hakkında fikrimizi değiştirebilecek yeni detaylar öğrenebiliyor ve kısa sürede fikrimizi değiştirebiliyoruz. Bugün sizlerle paylaşacağımız hikayede de kararı size, yani okuyucularımıza bırakacağız…
Son dönemlerde “extraction” tabanlı oyunların trendlere girdiğini görüyoruz. Escape From Tarkov ile başlayan bu ilginç furya, şu sıralarda Call of Duty’nin DMC modu ile pek çok oyuna sıçramış durumda. Bugünkü konumuzun öznesi olan Dark and Darker da bu oyunlardan biri.
Dark and Darker, muadillerinin aksine çok daha farklı bir temayı konu alıyor. Fantastik bir orta çağ döneminde geçen bu oyun, farklı sınıfları sayesinde eğlenceli bir oynanış sunuyor. Henüz beta sürecinde olan oyun pek çok kişi tarafından beğenilmiş olsa da şu anda Steam üzerinden kaldırılmış durumda. Bugün de bu ilginç kararın arkasındaki şeylere değinecek ve oyun dünyasının balta girmemiş bölgelerine doğru yolculuğa çıkacağız…
Dark and Darker Nedir?
Daha önce de değindiğim gibi Dark and Darker temelinde “extraction” tabanlı bir oyun. Tam olarak Türkçesini belirleyemediğim için kendilerine yazının geri kalanında “kaçış oyunu” diye hitap edeceğim, şimdiden söylemiş olayım.
Dark and Darker içerisinde hedefiniz, seçtiğiniz karakterinizle belirlenen haritadaki yapay zeka düşmanları katlederek, loot toplayarak ve diğer oyuncuları egale ederek çıkışa gidebilmek. Orta çağ temasındaki oyunda seçebileceğiniz farklı sınıflar olduğu gibi, kullanmanız gereken yetenekler ve iksirler gibi pek çok detay bulunuyor. Zaten oyunun sunduğu bu çeşitlilik henüz beta sürecinde bile ilgileri üzerine çekmesine sebep olmuştu.
Oyunu dikkat çekici kılan bir diğer detay ise zindanların daha da derinine inebilmeniz. Örneğin mavi portallar sizi oyundan dışarı atarken, kırmızı türevlerine girerek zindanın bir üst seviyesine geçebiliyorsunuz. Bu noktada yapay zeka rakipleriniz çok daha güçlü hale geliyor olsa da, daha fazla loot’a erişebilme şansına ulaşıyorsunuz. Bu da risk ve ödül sistemini güçlendiriyor.
Lakin bugün konumuz oyunun oynanışı ya da mekanikleri ile ilgili değil. Bugün sizlere, ilginç bir telif savaşının detaylarını inceleyeceğiz.
Her Şeyin Düştüğü O Gün
Beta süreci oldukça iyi geçen Dark and Darker’ın geliştiricisi Ironmace, Şubat ayında resmi Discord hesaplarından bir takım sorunlara cevap veren duyuru yayınladı. Bu duyuruda “iddiaları reddediyoruz” ifadeleri dikkat çekerken, oyuncular durumun ne olduğunu anlamaya çalışmıştı.
Gelin birlikte o güne geri dönelim…
Koreli bir geliştirici olan Ironmace, rakibi sayılabilecek Nexon tarafından suçlanmaya başladı. Nexon’un iddialarına göre Dark and Darker, kendilerine ait bir projenin kodlarının çalınması ile oluşturulmuştu. “P3” isimli bu projenin görüntülerini yayınlayan Nexon, Ironmace’in oyunu ile olan benzerlikleri göz önüne serdi.
P3’e Ait Görüntü
Açıkçası, evet, durum gerçekten kötü görünüyor. P3 ve Dark and Darker’ı yan yan koyduğumuzda, en azından statik görüntülerde, benzerlikler net şekilde görülebiliyor. Hatta resmi kayıtlara göre P3’ün tanıtımı, Dark and Darker’dan birkaç ay önce gerçekleştirilmiş.
Dark And Darker
Nexon, P3’ü “FPS, orta çağ temalı PvPvE” olarak tanımlıyor. Bu da direkt olarak Dark and Darker’ı tanımlıyor…
Bir diğer ilginç detay ise P3 projesinde görev alan iki isim: Ju-Hyun Choi ve Terence Park. Choi, P3’ün proje lideri iken henüz oyun tanıtılmadan şirketten kovuluyor. 2021 yılının yaz aylarına kadar Nexon’un “Oyun Geliştirme Müdürü” olan Terence Park ise, işten kendi isteği ile ayrılıyor.
Terence Park şu anda Dark and Darker’ı geliştiren Ironmace’in CEO’su. Choi ise Dark and Darker projesinin en tepesindeki isim. Yani ortada bir şüphe olması şaşırtıcı değil.
Nexon’un iddialarına göre adı verilmeyen bir diğer eski çalışan da, kendilerine ait gizli dosyaların ve kodların sızdırılmasında rol oynamış. Bu çalışanın şu anda Ironmace bünyesinde çalışıyor olmasından ötürü, Nexon hızlı bir DMCA kararı aldırdı.
Önce ofisleri polis tarafından basılan Ironmace ekibi, stüdyoda kanıta rastlanmamasına rağmen telif nedeniyle oyunu Steam’den çekmek zorunda kaldı.
Madalyonun Öteki Yüzü
Gelin bir de terazinin karşı tarafındaki Ironmace’in iddialarına bakalım. Öncelikle DMCA kararının arkasındaki “sızıntı” bilgiler ile başlıyoruz…
Ironmace’in yaptığı resmi açıklamaya göre bu adı verilmeyen geliştirici, 2020-2021 yıllarında Nexon bünyesinde çalışmış. Bildiğiniz gibi sektörü uzaktan çalışmaya iten COVID-19 salgını da bu süreçte başlamıştı. İşte tam da bu nedenle bahsi geçen kişi, biz kendisine bundan sonra Ahmet bey diyelim, uzaktan çalışmak için Nexon’dan yazılı bir izin almış.
Bu esnada da Ahmet bey tüm gerekli bilgileri iş yerindeki bilgisayarından ofisine aktararak çalışmaya devam etmiş. İlerleyen dönemlerde bu süreçten vazgeçilmek istense de bir türlü sanal sunucu kapatılmamış ve Ahmet bey bu şekilde çalışmayı sürdürmüş.
Bu esnada şirket ile olan ilişkisi kopma noktasına gelen Ahmet bey, şirketten ayrılmak istediği zaman ise ciddi bir mobbing görmüş. İstifa kararını açıklamasının ardından Nexon tarafından atanan görevliler, kendisinin şahsi bilgilerinin olduğu bilgisayarını tepeden tırnağa incelemeye almış. Buna rağmen hiçbir sızıntı bulunamayınca, kendisi işten çıkartılmış. Değerli Ahmet’e istifa şansı bile tanımamışlar anlayacağınız…
Ironmace, tüm bu süreç boyunca geliştiricinin Nexon tarafından incelendiğinin de altını çiziyor. Yani şirkette çalışırken herhangi bir veri sızıntısı yaşanmış olsaydı, Nexon bunu yaklaşık 2 sene önce fark etmiş ve duruma müdahale etmiş olabilirdi.
Stüdyonun yanıtladığı bir diğer iddia ise oyun kodlarının çalıntı olduğu iddiası. Daha önce de belirttiğim gibi Ironmace’in stüdyosu bu konu nedeniyle polis tarafından basıldı. Fakat stüdyonun yayınladığı açıklamaya göre polisler stüdyo içerisinde herhangi çalıntı bir kod ya da asset bulamamış. Zaten ekip de oyunun tamamen Unreal Engine asset’lerinden oluştuğunu inkar etmiyor.
Evet, oyun içerisinde toplamda 1000’den fazla UE kütüphanesine ait asset kullanılmış. Hatta oyunda kullanılan tüm asset’leri tek bir belgede toplayarak internete yüklemiş Ironmace.
Şimdi Ne Olacak?
Her iki taraf da kendisinin haklı olduğunu düşünüyor. Nexon, P3 isimli projenin çalındığından emin. Ironmace ise bu iddialara kanıtlarıyla yanıt veriyor. Tabii yine de bu durum, oyunun DMCA yiyerek Steam’den kaldırılmasına engel olamıyor.
Ironmace’in iddialarına göre Nexon’un asıl hedefi, yükselişte olan stüdyonun önüne geçebilmek. Bu nedenle kısa süreli bir GoFundMe kampanyası başlatan ekip, daha sonra bu kararından vazgeçti. Peki ama Dark and Darker’a ne olacak?
Normal şartlar altında Dark and Darker’ın test sürecinin 14 Nisan itibariyle başlaması bekleniyordu. Ironmace, Discord kanalından yayınladığı açıklama ile kısa süre içerisinde bu testlerin başlayacağını açıkladı. Oyunculara da oyunun geldiğinin güvencesini verdi.
Yalnız bu durum, Dark and Darker’ın rotasını değiştirmiş gibi görünüyor. Yapılan açıklamada, normalde ücretsiz olması beklenen oyunun ücretli olabileceği belirtilmiş. Ironmace henüz kesin kararını vermemiş olsa da, Steam’deki benzer oyunların fiyatlarını yakın takibe aldığını ifade ediyor.