Psikolojik yorgunluk nedir? belirtileri nelerdir?

Psikolojik yorgunluk

“Kendimi sürekli yorgun ve bitkin hissediyorum. Dinlenmeye çalışsam da bu yorgunluk bir türlü geçmiyor, hiçbir şeye enerji bulamıyorum!” Bu tür cümleleri siz de sıkça kuruyor musunuz? İş yerinde uyku hali yaşayıp eve geldiğinizde kanepeden kalkmakta zorlanıyor musunuz? Eğer bunlar size tanıdık geliyorsa, psikolojik yorgunluk yaşıyor olabilirsiniz.

Uzun süre boyunca stres ve kaygıya maruz kaldığımızda zihinsel olarak kendimizi yorgun hissedebiliriz. Eğer stres ve kaygı uyandıran faktörler ortadan kalkmazsa bu zihinsel veya psikolojik yorgunluk durumu kronik bir hal alabilir. Bu durum da günlük yaşantımızı ve işlevselliğimizi olumsuz yönde etkiler. Yoğun şekilde enerjisiz, halsiz ve tükenmiş hissetmeye ve dinlenmiş olmaya rağmen bu durumun azalmadan devam etmesine psikolojik yorgunluk denir. Psikolojik yorgunluğun nedenleri arasında günlük stres seviyesi, gelecek kaygısına bağlı olarak yoğun düşüncelere sahip olmak, geçmişteki olaylara dair tekrarlayıcı düşünceler, yüksek düzeyde fiziksel aktivite veya stres kaynaklı psikolojik rahatsızlıklar yer alabilir.

Psikolojik yorgunluğun duygusal, bilişsel ve fiziksel belirtileri olabilir:

  • Gün içerisinde sürekli uyumak isteği veya uyuklama hali
  • Eklem ve kas ağrıları
  • Gün içerisinde enerji düşüklüğü ve bu durumdan dolayı kişinin günlük işlerini yerine getirememesi
  • Uyku sorunları ve uykuda düzensizlik
  • Bağırsak ve sindirim sorunları
  • Devam eden mutsuzluk ve huzursuzluk hisleri
  • Günlük rutinlerde ve sosyal yaşantında bozulma
  • Fiziksel anlamda olduğu kadar zihinsel olarak tükenmişlik hissi
  • Sürekli olarak panik hali veya gelecekle ilgili kaygılanmak

Psikolojik yorgunlukla başa çıkmak için uzman psikologlardan destek alınabilir; bilişsel davranışçı yaklaşımla olumsuz düşünceler olumlu olanlarla değiştirilebilir. Ayrıca, sevilen aktivitelere yönelmek, dinlenme zamanını dengeli ayarlamak ve büyük görevleri parçalara ayırmak da faydalıdır. İş yaşamında düzenlemeler yapmak ve sosyal ilişkileri geliştirmek, bu durumla başa çıkmaya yardımcı olabilir.

Madde bağımlılığı nedir nasıl tedavi edilir?

*Madde Bağımlılığı Nedir?* Madde bağımlılığı, bireylerin uyuşturucu, alkol, tütün veya reçeteli ilaç gibi maddeleri sürekli kullanmaları sonucu fiziksel ve psikolojik bağımlılık geliştirmesidir. Bu durum, kişinin hayatını olumsuz etkileyerek sağlık, ilişkiler ve iş hayatında sorunlar yaratır. Bağımlılık kontrolsüz kullanım, maddeye karşı tolerans geliştirme ve yoksunluk belirtileriyle karakterizedir. *Etkileri:* 1. *Fiziksel:* Beyin hasarı, bağışıklık sistemi zayıflığı, organlara zarar ve yoksunluk belirtileri. 2. *Psikolojik:* Depresyon, anksiyete, psikoz ve duygusal dengesizlikler. 3. *Sosyal:* İlişkilerde bozulma, iş ve akademik sorunlar, yasal problemler. *Tedavi Yöntemleri:* Madde bağımlılığı tedavisinde psikolojik destek önemlidir. Tedavi süreçleri arasında psikoeğitim, bilişsel davranışçı terapi, motivasyonel görüşme, başa çıkma becerileri eğitimi, grup terapisi, aile terapisi, relaps önleme ve mindfulness teknikleri yer alır.

Madde Bağımlılığı Nedir?

Madde bağımlılığı, bireylerin bir maddeyi tekrarlayan şekilde kullanmaları sonucunda fiziksel ve psikolojik bağımlılık geliştirmesi durumudur. Bu maddeler genellikle uyuşturucu, alkol, tütün veya bazı reçeteli ilaçlar olabilir. Madde bağımlılığı, bireyin günlük yaşamını olumsuz etkiler ve zamanla kişinin sağlık, ilişkiler ve iş hayatında büyük sorunlara yol açabilir.

Madde bağımlılığının karakteristik özellikleri arasında kontrolsüz kullanım, madde kullanımına devam etme isteği, olumsuz sonuçlara rağmen kullanımın sürdürülmesi ve maddeye karşı tolerans geliştirilmesi yer alır. Tolerans, kişinin aynı etkiyi elde etmek için zamanla daha fazla madde kullanması gerektiği anlamına gelir. Ayrıca, birey maddeyi bıraktığında fiziksel ve psikolojik yoksunluk belirtileri yaşar.

Madde Bağımlılığının Etkileri

Madde bağımlılığının etkileri geniş kapsamlıdır ve bireyin tüm yaşam alanlarını etkiler. Bu etkiler, kullanılan madde türüne, kullanım sıklığına, süresine ve bireyin genel sağlık durumuna bağlı olarak değişir. Genel olarak, madde bağımlılığının etkileri aşağıdaki kategorilere ayrılabilir:

Fiziksel Etkiler:

Beyin ve Sinir Sistemi: Madde bağımlılığı, beyin kimyasını değiştirir ve sinir sisteminin işleyişini bozar. Bu, hafıza problemleri, karar verme yeteneğinde bozulma, dikkat ve konsantrasyon eksikliği gibi bilişsel sorunlara yol açabilir. Özellikle uzun süreli kullanımda, kalıcı beyin hasarları oluşabilir.
Bağışıklık Sistemi: Bağımlılık, bağışıklık sistemini zayıflatır, bu da bireyi enfeksiyonlara ve hastalıklara karşı daha duyarlı hale getirir.
Organlar Üzerindeki Etkiler: Alkol veya uyuşturucu kullanımı, karaciğer, böbrek, akciğer ve kalp gibi hayati organlara zarar verebilir. Örneğin, alkol karaciğer sirozu gibi ciddi hastalıklara yol açabilirken, uyuşturucular kalp krizine, solunum problemlerine neden olabilir.
Yoksunluk Belirtileri: Birey maddeyi bırakmaya çalıştığında, titreme, terleme, bulantı, kusma, kas ağrıları, uyku bozuklukları, sinirlilik ve depresyon gibi fiziksel belirtiler ortaya çıkabilir.
Psikolojik Etkiler:

Depresyon ve Anksiyete: Madde bağımlılığı genellikle depresyon, anksiyete bozukluğu ve diğer ruh sağlığı sorunları ile ilişkilidir. Maddeler, bireyin duygusal durumunu geçici olarak iyileştirebilir, ancak uzun vadede daha derin psikolojik sorunlara neden olur.
Psikoz ve Halüsinasyonlar: Bazı maddeler, özellikle halüsinojenler, psikotik belirtiler ve halüsinasyonlar gibi ciddi zihinsel bozukluklara yol açabilir.
Duygusal Dengesizlik: Madde kullanımı sırasında bireyin duygu durumunda ani ve yoğun değişiklikler meydana gelebilir. Öfke patlamaları, saldırganlık, kaygı ve aşırı neşe gibi uç duygu durumları gözlenebilir.
Sosyal ve Davranışsal Etkiler:

İlişkilerde Bozulma: Madde bağımlılığı, aile ilişkilerini, arkadaşlıkları ve romantik ilişkileri büyük ölçüde olumsuz etkileyebilir. Kişinin sorumluluklarını yerine getirmemesi, yalan söylemesi ve sosyal izolasyon eğilimi, ilişkilerde çatışmalara neden olur.
İş ve Akademik Hayatta Sorunlar: Madde bağımlılığı, bireyin iş performansını düşürür, devamsızlık sorunlarına ve işten çıkarmalara yol açabilir. Benzer şekilde, öğrenciler için akademik başarıda düşüşe neden olur.
Suç ve Hukuki Sorunlar: Madde bağımlılığı olan bireyler, yasa dışı madde satın almak veya kullanmak gibi eylemler nedeniyle yasal sorunlarla karşı karşıya kalabilirler. Ayrıca, hırsızlık gibi suçlara karışma olasılıkları da artar.
Madde Bağımlılığının Psikolojik Tedavisi:

Madde bağımlılığının tedavisinde psikolojik yaklaşım oldukça önemlidir. Psikologlar, bireyin madde bağımlılığını yenmesi ve sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemesi için çeşitli terapi yöntemleri kullanır. Tedavi süreci, genellikle kişiye özgü bir plan doğrultusunda ilerler ve şu aşamaları içerebilir:

Psikoeğitim:

İlk aşamada, psikolog bireye madde bağımlılığının fiziksel ve psikolojik etkilerini, bu bağımlılığın beyinde nasıl bir süreçle oluştuğunu açıklar. Bireyin madde kullanımıyla ilgili farkındalık geliştirmesi, tedaviye motive olmasını sağlar.
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT):

Bilişsel Davranışçı Terapi, madde bağımlılığının tedavisinde yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir. BDT, bireyin madde kullanımıyla ilgili otomatik düşüncelerini, yanlış inançlarını ve olumsuz davranış kalıplarını keşfetmeyi hedefler. Psikolog, bireye bağımlılığa yol açan tetikleyicileri tanımayı, başa çıkma stratejileri geliştirmeyi ve alternatif davranışlar öğrenmeyi öğretir.
Kişi, madde kullanma isteği geldiğinde ne yapabileceğini öğrenir, duygusal regülasyon ve stresle başa çıkma becerileri geliştirilir.
Motivasyonel Görüşme (MG):

Bu terapi yaklaşımı, bireyin maddeyi bırakmaya yönelik içsel motivasyonunu artırmayı amaçlar. Motivasyonel görüşmede psikolog, kişinin değişim için hazır olup olmadığını anlamaya çalışır ve bireyi bu yönde cesaretlendirir. Maddeyi bırakmanın avantajlarını ve hayatına nasıl olumlu katkılar sağlayacağını anlaması sağlanır.
Başa Çıkma Becerileri Eğitimi:

Bağımlılıkla başa çıkmada etkili bir başka yöntem, bireye stresle başa çıkma ve problem çözme becerilerini öğretmektir. Psikolog, bireye madde kullanımına yol açan stresli durumlarda nasıl hareket edeceğini, öfkesini ve kaygısını nasıl yöneteceğini öğretir. Kişi, sosyal destek sistemini güçlendirmeyi ve zorlayıcı duygusal anlarda başvurabileceği sağlıklı yöntemleri öğrenir.
Grupla Psikoterapi:

Grup terapisi, bireyin yalnız olmadığını fark etmesi ve diğer bağımlılarla empati kurabilmesi açısından önemlidir. Bu terapilerde, bireyler deneyimlerini paylaşır ve birbirlerinden destek alırlar. Aynı zamanda, grup içerisinde güvenli bir ortamda yeni başa çıkma stratejileri öğrenirler.
Aile Terapisi:

Madde bağımlılığı, sadece bireyi değil, aynı zamanda aileyi de etkiler. Aile terapisi, bireyin aile üyeleriyle ilişkilerini onarmasına yardımcı olur. Bu terapi türü, bağımlının iyileşme sürecinde aile üyelerinin nasıl destek olabileceği konusunda rehberlik sağlar.
Relaps (Nüks) Önleme:

Relaps, yani madde kullanımına geri dönme, bağımlılık tedavisinde sık karşılaşılan bir durumdur. Psikologlar, bireylere relaps risklerini tanımayı, bu risklere karşı hazırlıklı olmayı ve nüksü önlemeye yönelik stratejiler geliştirmeyi öğretirler. Relaps önleme, tedavinin uzun vadede başarılı olabilmesi için kritik bir aşamadır.
Mindfulness ve Meditasyon Teknikleri:

Mindfulness ve meditasyon, bireylerin stresle başa çıkmalarına ve duygusal farkındalıklarını artırmalarına yardımcı olabilir. Bu teknikler, bireyin anı yaşamasına, düşüncelerini ve duygularını fark etmesine yardımcı olarak madde kullanma isteğiyle daha bilinçli bir şekilde başa çıkmasına olanak sağlar.
Sonuç:

Madde bağımlılığı karmaşık ve çok boyutlu bir sorundur. Bireyin fiziksel, psikolojik, sosyal ve davranışsal boyutları üzerinde derin etkiler bırakır. Bu nedenle, tedavi süreci de aynı derecede kapsamlı olmalıdır. Psikologlar, bireyin bağımlılığı yenmesi ve sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi için bilişsel, davranışsal ve motivasyonel stratejilerden yararlanır.

Yaz Aylarında Uykusuzluk Psikolojik Etkiler Yaratabilir

Için bilgi mi arıyorsunuz? Yaz Aylarında Uykusuzluk Psikolojik Etkiler Yaratabilir makalesine göz atın ve hakkında daha fazla bilgi edinin

Yaz Aylarında Uykusuzluğun Psikolojik Etkileri ve Çözüm Yolları

Yaz aylarının gelmesiyle birlikte hava sıcaklıkları artar, günler uzar ve birçok kişi tatil planları yapar. Ancak, bu mevsimsel değişiklikler, uyku düzeninde önemli bozulmalara yol açabilir. Sıcak havalar, nem oranının yükselmesi ve gün ışığının daha uzun süre devam etmesi, uyku kalitesini olumsuz etkileyebilir. Pek çok insan, yaz aylarında uykuya dalmakta veya uykusunu sürdürmekte zorluk çekebilir. Bu durum, sadece fiziksel yorgunlukla sonuçlanmaz, aynı zamanda psikolojik sağlığı da derinden etkileyebilir.

Uyku, genel sağlık ve iyilik hali için hayati öneme sahiptir. Yetersiz uyku, vücudun dinlenmesini ve kendini yenilemesini engeller, bu da hem fiziksel hem de zihinsel performansı düşürür. Yaz aylarında yaşanan uykusuzluk, günlük yaşamın stresini artırabilir ve duygusal dengenin bozulmasına yol açabilir. Özellikle sıcak havaların getirdiği rahatsızlık, gece boyunca sürekli uyanmalara ve huzursuz bir uykuya neden olabilir. Bunun sonucunda, birçok kişi yaz mevsiminde daha gergin, huzursuz ve duygusal olarak dengesiz hissedebilir.

Yaz aylarında uyku sorunları yaşayan bireyler, bu durumun psikolojik etkilerini daha yoğun hissedebilirler. Sinirlilik, konsantrasyon güçlüğü, anksiyete ve depresyon gibi sorunlar, uykusuzluğun yaygın sonuçları arasında yer alır. Bu makalede, yaz aylarında uykusuzluğun psikolojik etkilerini ve bu sorunla başa çıkmak için uygulanabilecek basit ve etkili yöntemleri ele alacağız.

Artan Stres ve Anksiyete

Sıcak havalar nedeniyle uyuyamamak, stres ve anksiyete seviyelerini artırabilir. Yeterince dinlenememek, gün içinde daha gergin ve endişeli hissetmeye neden olabilir. Uykusuzluk, kişinin günlük stresle başa çıkma yeteneğini zayıflatabilir ve bu da genel ruh hali üzerinde olumsuz etki yaratabilir.

Duygu Durumunda Dalgalanmalar

Uykusuzluk, duygu durumunda dalgalanmalara neden olabilir. Sinirlilik, huzursuzluk ve depresif hisler, yeterince uyuyamayan bireylerde daha yaygın görülür. Bu durum, kişisel ilişkiler ve iş performansı üzerinde de olumsuz etkiler yaratabilir.

Konsantrasyon ve Bellek Sorunları

Yetersiz uyku, bilişsel işlevleri olumsuz etkiler. Konsantrasyon güçlüğü, unutkanlık ve öğrenme zorlukları, uyku eksikliğinin yaygın belirtileridir. Yaz aylarında, özellikle iş ve okul performansında düşüş yaşanabilir.

Enerji Düşüklüğü ve Motivasyon Eksikliği

Yaz aylarında uykusuzluk, enerji seviyelerini düşürür ve günlük aktiviteler için motivasyonu azaltabilir. Bu durum, kişilerin sosyal hayatta ve iş hayatında performanslarını olumsuz etkileyebilir.

Artan Duyarlılık ve Sosyal Çekilme

Uykusuzluk, duygusal duyarlılığı artırabilir ve sosyal etkileşimlerde zorlanmaya neden olabilir. Bu durum, sosyal izolasyona ve yalnızlık hissine yol açabilir, bu da genel ruh hali üzerinde negatif bir etki yaratabilir.

Uykusuzlukla Baş Etmek İçin Öneriler

Yaz aylarında uykusuzlukla başa çıkmak için bazı basit ama etkili öneriler:

  1. Serin Bir Uyku Ortamı Yaratın: Uyku alanınızı serin tutmak için fan veya klima kullanabilirsiniz. Hafif ve nefes alabilen yatak takımları tercih edin.

  2. Düzenli Uyku Programı Oluşturun: Her gün aynı saatte yatıp kalkmaya özen gösterin. Bu, vücudunuzun biyolojik saatini düzenler ve daha kolay uykuya dalmanızı sağlar.

  3. Rahatlama Teknikleri Kullanın: Uykuya geçmeden önce meditasyon, derin nefes alma veya hafif yoga gibi rahatlama tekniklerini deneyin.

  4. Kafein ve Ağır Yemeklerden Kaçının: Yatmadan birkaç saat önce kafeinli içecekler ve ağır yemeklerden kaçının. Bunlar, uykuya dalmayı zorlaştırabilir.

  5. Gün Işığından Faydalanın: Gündüz saatlerinde yeterince gün ışığı almak, vücudunuzun doğal uyku-uyanıklık döngüsünü düzenlemeye yardımcı olur.

Yaz aylarında uykusuzluk sorunuyla karşılaşanlar için bu basit öneriler, uyku kalitesini artırabilir ve psikolojik sağlığı destekleyebilir. Unutmayın, kaliteli bir uyku, genel yaşam kalitenizi artırır ve yaz aylarının keyfini daha fazla çıkarmanıza yardımcı olur.

Psikolojik sağlamlık nedir?

Bireyin doğuştan getirdiği özelliklerine sonradan eklediği yaşamsal beceriler kişinin psikolojik sağlamlılığını oluşturur.

Bireyin doğuştan getirdiği özelliklerine sonradan eklediği yaşamsal beceriler kişinin psikolojik sağlamlılığını oluşturur.

DUYGU

Hissettiğimiz şeyler ve bunlara verdiğimiz anlam bizim iyi ya da kötü duyguda olmamıza neden olur. Yaşadığımız her duygu normaldir.

Üzüntü, utanma, heyecan, kızgın olmak, keyiflilik gibi duygular yaşamımızda her zaman vardır.

TÜM DUYGULAR BİR BÜTÜNDÜR…

Hep mutlu olma halini beklemek hayali bir düşüncedir. Yaşantımızda tüm duygular birliktedir. Her insanın canının yandığı, olumsuz duygular hissettiği durumlar vardır.

Olumlu ve olumsuz duygularla hayat bir bütündür.

Olumsuz yaşantılar, duygular ve stresörler psikolojik dayanıklılığımızı olumsuz etkiler. Yaşanılan olumsuz durumlara uyum ve yeniden düzenleyebilme gücü kişinin psikolojik sağlamlılığı ile doğrudan ilişkilidir.

PSİKOLOJİK SAĞLAMLILIĞI ARTTIRMAK İÇİN

Başımıza gelen olumsuz duygulardan daha çabuk uzaklaşıp, olumlu duygular hissedebilmemiz için yapmamız gerekenler vardır. Bunlar hem psikolojik hem fizyolojik hem de zihinseldir.

*Arkadaşlık ve aile ilişkilerini güçlendirmek

*Yardıma ihtiyacı olanlara yardım etmek ve sizin de ihtiyacınız olduğunda yardım istemek

*Öncelikle öz şefkatinizi geliştirmek ve çevrenizdekilere de şefkatle yaklaşabilme yollarını öğrenmek (sarılmak-dertleşmek-

FİZİKSEL SAĞLAMLILIĞI ARTTIRMAK için

*Sağlıklı beslenmemiz gerekir.

*Sebze, meyve ve et grubundan yeterince yemek

*Bol sıvı tüketmek (gazlı ve asidik olmayan)

Yeterince uyumak

*Sportif faaliyetleri yaşantıdan eksik etmemek

ZİHİNSEL SAĞLAMLILIĞI ARTIRMAK İÇİN

*OLUMLU DÜŞÜNÜN

*Problemlerin varlığını yok saymadan ama çözüm yolunun da olduğu gerçeğini unutmadan sorunlara bakın.

*Mizah ile sorunlara farklı bakış geliştirin.

*Zihinsel şefkati geliştirin (film- müzik- kitap…)

*GELECEK İLE İLGİLİ HAYALLER

Hayaller geleceğimizi şekillendirir. Hayal kurmaktan vazgeçmeyin ve gerçekleşmesi için çaba gösterin.

KENDİNİZİ TÜM DUYGULARLA BİRBÜTÜN OLARAK SEVİN

Yetersiz kaldığınızı hissettiğiniz tüm durumlarda bir uzman yardımı almaktan kaçınmayın.

Psikolog İlknur Demirtaş