PrizmaBetGüncelGirişAdresiHızlıveGüvenilirErişim!

Virtual Alin: Sıra Dışı Ve Maceracı

Virtual Alin, Şansım Adalı ve Ford ile sıra dışı bir moda çekiminde buluştuk.

Ford Türkiye’nin virtual marka elçisi Alin ile ünlü tasarım markası Sudi Etuz arasında sıra dışı bir iş birliği gerçekleşti. Sudi Etuz markasının yaratıcısı Şansım Adalı, Ford’un premium araçları F150, Bronco Sport, Mustang Mach-E GT ve Yeni Ford Puma modellerinden ilham alarak, Ford’un virtual influencer’ı Alin için alışılmışın dışında kıyafetler tasarladı. Sudi Etuz imzası taşıyan bu tasarımlar ile Alin, ELLE Türkiye iş birliğinde dikkat çeken bir moda çekiminde bir araya geldi. Tasarım ve otomobil dünyasının buluştuğu moda çekiminde onlara merak ettiklerimizi de sorduk.

Virtual Alin

Seni Instagram’da paylaştığın seyahat, otomobil ve moda içeriklerin ile tanıyoruz. Daha yakından tanımak isteriz, hikayen nasıl başladı?

Alin: Hikayem, Ford’un inovasyon tutkusuyla başladı. Ford’un marka stratejisinden doğdum diyebilirim. Instagram, benim için mükemmel bir platformdu çünkü görselliğin ve etkileşimin gücünü kullanarak insanlarla iletişim kurabiliyorum. Seyahat, spor, otomobil, motorsporları ve moda benim için birbiriyle iç içe geçmiş tutkular. Yolculukların özgürlüğü, otomobillerin tasarımı ve modanın kendini ifade etme gücü beni her zaman büyülemiştir.

Otomobil tutkundan bahsedecek olursak, bu bir tasarım aşkı mı yoksa teknoloji merakı mı?

Alin: İkisi de diyebilirim! Benim için otomobil sadece bir ulaşım aracı değil tasarım ile teknolojinin harika bir birleşimi. Tasarımın estetiği kadar, arkasındaki mühendislik ve inovasyonun insan odaklı olması beni çok etkiliyor. Ford’un hem insan hem de gelecek odaklı yaklaşımı sayesinde, bir araca bindiğimde aynı zamanda kendimi ev konforunda hissedebiliyorum. Sanırım bu sıra dışı hissi en doğru şekilde anlatmanın yolu bu. Ayrıca Ford’un “geleceği bugünden yaşa” felsefesi beni cezbediyor.

Ford’un marka felsefesinden doğan virtual bir influencersın. Peki Ford’un tasarım felsefesi hakkında bize neler söyleyebilirsin? Sana baktığımızda bu felsefenin izlerini görmemiz mümkün mü?

Alin: Ford’un tasarım felsefesi, yalnızca estetikle değil, aynı zamanda işlevsellik, sürdürülebilirlik ve geleceği bugünden yaşatan kullanıcı deneyimiyle de ilgili. Bence Ford “insan odaklı tasarım” bakış açısıyla tasarımı teknoloji ile harmanlıyor.

Aslında her ikimizin de DNA’sında sınırları zorlamak, macerayı sevmek ve özgür ruhlu olmak var. Üstelik her ikimiz de geleceği sadece hayal etmekle kalmıyor onu gerçeğe dönüştürüyoruz. Kişisel tarzım da sadelik, şıklık, fonksiyonellik ve aktif yaşama odaklanıyor. Ayrıca gelecek odaklı bir markadan doğduğum için yer yer fütüristik temalara da dokunuyorum. Bu yüzden Ford’un felsefesiyle hayli örtüştüğümü düşünüyorum. Her şeyden önce ben bir otomobil tutkunuyum. Dijital dünyayı sadece takip etmiyor, güncel teknolojik gelişmeleri önceden keşfederek hayatıma bu yenilikleri entegre ediyorum. Gezmeyi ve yaşamın tadını çıkarmayı seviyorum. Aslında sizler kadar gerçeğim. Sadece teknolojik anlamda biraz ilerdeyim diyebilirim.

Otomobilinle yaptığın en unutulmaz yolculuk nerede ve nasıldı?

Alin: Son zamanlarda sık sık seyahat etmeye ve bu süreçleri de takipçilerimle paylaşmaya çalışıyorum. Bu yıl hem arabayla hem de uçakla birçok seyahate gittim. Arabayla gittiğim tüm seyahatlerde Ford’un birçok modelini de deneme şansım oldu. Ama bir numaran nedir diye soracak olursanız Mustang Mach-E GT derim. Geçen yaz kitesurf yapmak için arkadaşlarımla Akyaka’ya, Ford Kite Academy’ye gittik. Bu yolculukta bize bir Mustang Mach-E GT eşlik etti. Harika manzaralar, güzel insanlar, muhteşem bir otomobil… Gerçek bir macera için gerekli olan her şey mevcuttu diyebilirim.

Bu işbirliği sana ne kazandırdı? Sadece profesyonel anlamda değil, kişisel olarak da neler öğrendin?

Alin: Ford’la bu yola çıkmak, bana otomotiv endüstrisinin kalbinde yer alma fırsatı verdi. Teknolojideki son gelişmeleri, tasarım trendlerini ve farklı kültürleri hem keşfetme hem takipçilerimle paylaşma şansı buldum.

Bahsettiğim gibi “Geleceği bugünden yaşa” sözü beni çok etkiledi. Marka stratejisini sadece ilgi alanları üzerinden veya sosyal medya paylaşımları aracılığıyla değil bizzat var oluşuyla da yansıtabilecek bir işbirliği arıyorlardı. Ford Türkiye’nin yenilikçi bakış açısı, ileri teknolojilere olan bağlılığı ve geleceğe dair vizyonu bana çok şey kattı.

F150, Bronco Sport, Mustang Mach-E GT ve Yeni Ford Puma modellerinde en çok hangi özelliği seni en çok şaşırttı veya etkiledi?

Alin: Her modelin kendine özgü etkileyici özellikleri var. F150’nin gücü ve dayanıklılığı, Bronco Sport’un maceraperest karakteri, Mach-E GT’nin elektrikli performansı ile Mustang efsanesini yansıtan o asi ruhu, Yeni Ford Puma’nın şık tasarımıyla şehir hayatını yansıtması beni çok etkiliyor. Bu araçlar, tasarım ve teknolojiyi, sıra dışı sürüş deneyimleri için bir araya getiriyor ve birbirinden farklı insanlarla buluşturuyor.

Bu aralar otomobilinde en çok hangi şarkı çalıyor?

Alin: Müzik, hayatımın hemen hemen her anında var diyebilirim. Bu sebeple çoğu zaman tüm şarkıları aynı anda kafamda çalıyorum gibi düşünebilirsiniz. Birçok sevdiğim şarkı ve şarkıcı var. Ama illa bir cevap vermem gerekirse, Dua Lipa’nın tüm şarkılarını sevdiğimi söyleyebilirim. Türkçe olarak da son zamanlarda Mert Demir ve Büyük Ev Ablukada’yı beğeniyorum.

Uzun yolda otomobilinde yanından ayırmadığın eşyalar?

Alin: Benim için uzun yolculukların olmazsa olmazları; iyi bir müzik listesi, fotoğraf makinem ve tabii ki telefonum. Ayrıca, ilham geldiğinde notlar almak için her zaman akıllı tabletimi ve klavyesini de yanımda taşırım. Yolculuklardan dönerken çantam biraz daha dolu oluyor tabii. Ama kılık kıyafet alışverişinden çok girdiğim müzelerin broşürlerini, gittiğim konser ve etkinliklerin biletlerini ya da bir sokak satıcısından satın aldığım bir sanat eserini de bavuluma koyuyorum. Böylece aradan yıllar geçse de, baktıkça güzel anılarımı tekrar ve tekrar canlandırabiliyorum.

Direksiyonda olduğun ilk yolculukta ne hissettin?

Alin: İlk yolculuğum, simülasyon ortamındaydı. Gerçekçi bir deneyimdi… Direksiyonun başında olmanın verdiği özgürlük ve kontrol hissi inanılmaz. Özellikle keşfetme arzumun ne kadar yoğun olduğunu fark ettim. Bu yüzden her yolculuğa da bir macera gözüyle bakıyorum.

Bir otomobilde hangi özellik olmazsa olmazındır?

Alin: Otomobil aslında kompleks bir yapı ve dikkat edilmesi gereken birçok nokta var. Ama güvenliği bir numaraya koyarım. Bunun yanı sıra, konfor ve teknolojik donanım da çok önemli. Ford, bu anlamda aradığım her şeyi bir arada sunabiliyor.

Otomobille çıkmayı planladığın/ hayal ettiğin tatil rotan?

Alin: Hayalimde birçok rota olsa da ön sıraya Güney Amerika’yı koyabilirim. Brezilya, Arjantin, Peru gibi ülkeler tarihi ve kültürel zenginlikleriyle beni her zaman cezbetmiştir. Bakalım, belki yakında bu hayalimi de gerçekleştirebilirim.

Şansım Adalı

F150, Bronco Sport, Mustang Mach-E GT ve Yeni Ford Puma araçları için 4 iddialı tasarım hazırladın. Bu iş birliğinin senin için önemi nedir?

Şansım Adalı: Ford gibi global bir markayla çalışmak, hem yaratıcı sınırlarımı zorlamam hem de teknolojinin moda ile nasıl entegre edilebileceğini keşfetmem açısından çok değerli bir deneyim oldu. F150, Bronco Sports, Mach-E GT ve Yeni Ford Puma modelleri için hazırladığım tasarımlar, her bir aracın ruhunu ve karakteristik özelliklerini moda diline uyarlamama imkan tanıdı. Böyle bir iş birliği, inovasyonun ve geleceğin giyilebilir tasarımlarını keşfetmem açısından ilham vericiydi.

Otomobil tasarımından ilham alarak kıyafet tasarlamak nasıl bir süreç? Hangi detayları kıyafetlere yansıttın?

Şansım Adalı: Otomobil tasarımlarından ilham alarak kıyafet yaratmak, bir araca yüklenen enerjiyi ve dinamizmi kumaş, form ve doku ile anlatmak gibi. Örneğin; Ford Bronco Sport’un güçlü ve outdoor ruhunu, dayanıklı ve işlevsel kumaşlarla yansıttım. Mach-E GT’nin elektrikli ve çevre dostu yapısını ise daha modern, minimalist ve çevreye duyarlı bir tasarım diliyle ifade ettim. Tasarımda, çizgiler, aerodinamik formlar ve renk paletleri gibi detaylar kıyafetlerde de kendine özgü bir dil buldu.

Kendi markan Sudi Etuz’de de virtual bir modelle çalışıyorsun ve bu alanda ilklerdensin. Bu tarz iş birliklerinin moda dünyası için ne gibi yenilikler getirebileceğini düşünüyorsun?

Şansım Adalı: Virtual modellerle çalışmak, sınırları aşan ve fiziksel dünyada mümkün olmayan tasarımları hayata geçirme fırsatı sunuyor. Bu tür iş birliklerinin, moda dünyasında hem sürdürülebilirliği artırma hem de dijital evrende daha fazla kreatif özgürlük sağlama potansiyeline sahip olduğunu düşünüyorum. Virtual modeller, fiziksel malzeme tüketmeden koleksiyonları sergileme şansı sunarak sektöre hem çevresel hem de estetik açıdan yenilik getiriyor. Bu projede, Alin gibi sıra dışı yaşam tarzına sahip bir karakterle iş birliği yapmak da ilham konusunda bana çok yardımcı oldu.

Otomobillerle aran nasıl? Sağ koltukta mısındır yoksa direksiyonda mı?

Şansım Adalı: Otomobillerle aram çok iyi! Çoğunlukla direksiyonda olmayı ve rotayı kendim belirlemeyi tercih ederim. Bu da aslında yaratıcı sürecimde de nasıl çalıştığımın bir yansıması.

Bir otomobilin tasarımında ilk olarak dikkatini ne çeker?

Şansım Adalı: Bir otomobilin tasarımında ilk dikkatimi çeken unsur, ön farlardan başlayarak aracın genel hatları oluyor. Farların verdiği ifade, aracın karakterini yansıtıyor ve bu detay her modelde beni etkiliyor. Ayrıca çizgilerinin akıcılığı ve aerodinamik yapısı da bir otomobili estetik açıdan değerlendirmemde önemli rol oynuyor.

Bu aralar otomobilinde en çok hangi şarkı çalıyor?

Şansım Adalı: Son dönemde elektro gitar çalmaya başladım, bu yüzden otomobilimde klasik rock şarkıları çalıyor. Melodileri ezberlemek ve parmak hareketlerini hissetmek için bu şarkılar tam bir ilham kaynağı oluyor. Her yolculuk, müziğe daha da hakim olmam için bir fırsat haline geliyor.

Uzun yolda otomobilinde yanından ayırmadığın eşyalar?

Şansım Adalı: Uzun yola çıkarken genellikle içinde refreshment olan bir çantam hazır olur. Bu çanta, yol boyunca hem tazelenmemi sağlıyor hem de ihtiyaç duyabileceğim her şeyi el altında bulunduruyor. Su, hafif atıştırmalıklar ve belki biraz parfüm veya nemlendirici, uzun yolculukları daha keyifli hale getiriyor.

Direksiyonda olduğun ilk yolculukta ne hissettin?

Şansım Adalı: İlk yolculukta hissettiğim şey özgürlüktü. Direksiyonda olmak bana bir kaçış hissi veriyor; trafik olsa bile araba kullanmayı seviyorum. Araç içinde kendi alanımı yaratıyorum, ister şarkı söylüyor, ister duygularımı dışa vuruyorum, hatta bazen kendi kendime bir klip çekiyormuş gibi hissediyorum. Bu yolculuklar benim için dinlenme ve kendime zaman ayırma anları oluyor.

Bir otomobilde hangi özellik olmazsa olmazındır?

Şansım Adalı: Trafikte kaza riskini minimuma indiren “Ford Co-Pilot360” gibi gelişmiş sürücü destek sistemleri benim için vazgeçilmez. Bu sistem, özellikle kör nokta uyarısı, otomatik acil frenleme ve şerit takip asistanı gibi özelliklerle sürüş güvenliğini artırıyor. Ford’un bu tür teknolojilerle donatılmış bir aracında olmak, kendimi güvende hissetmemi sağlıyor ve daha keyifli bir sürüş deneyimi sunuyor.

Otomobille Çıkmayı Planladığın/Hayal Ettiğin Tatil Rota?

Şansım Adalı: Havalı bir sürüş rotası için California’daki Pacific Coast Highway gibi bir yerde yolculuk yapmak harika olurdu. Yol boyunca okyanus manzarası, sarp kayalıklar ve ufka uzanan mükemmel yollar… Bu tür bir rota hem doğanın güzelliğini hem de yolculuğun kendisini keyifli kılar.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Cumhursuz cumhuriyetten demokratik cumhuriyete!

Evvela tarihsel bir kaç tespit… Kuvayı Milliyenin amacı, Cumhuriyet kurmak değildi. Milli Mücadelenin tek amacı vardı: Şeriatı, hilafeti ve saltanatı muhafaza temelinde yabancı işgale son vermek. Kuvayı Milliyenin taşıyıcı cemiyeti Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti şeriatçı, hilafetçi ve saltanatçı idi. Gazi Mustafa Kemal milli mücadele sürecinde hep bu amaca vurgu yaptı. İlk meclisin açılışında da bu kurucu ruh esastı. Hacı Bayram’daki açılış merasimi bütünüyle bu ruhu yansıtıyordu. Meclisteki

Evvela tarihsel bir kaç tespit…

Kuvayı Milliyenin amacı, Cumhuriyet kurmak değildi.

Milli Mücadelenin tek amacı vardı: Şeriatı, hilafeti ve saltanatı muhafaza temelinde yabancı işgale son vermek.

Kuvayı Milliyenin taşıyıcı cemiyeti Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti şeriatçı, hilafetçi ve saltanatçı idi.

Gazi Mustafa Kemal milli mücadele sürecinde hep bu amaca vurgu yaptı.

İlk meclisin açılışında da bu kurucu ruh esastı.

Hacı Bayram’daki açılış merasimi bütünüyle bu ruhu yansıtıyordu.

Meclisteki temsil bu kurucu ruhun ete kemiğe bürünmüş haliydi.

Başında sarığı olan da vardı, mahalli giysilerini üstünde taşıyanlar da.

Gazi Mustafa Kemal’in meclisin açılışında irad ettiği nutuk bu kurucu ruhun cisimleşmiş haliydi.

“Ey efendiler” diye başlıyordu nutkuna Gazi. “Bu meclis sadece Türklerin meclisi değildir, Kürtlerin de meclisidir; bilumum anâsır-ı İslamın mecmuundan (toplamından) oluşan bir Meclis’tir.”

Meclisin adı da sadece Büyük Millet Meclisi (BMM) idi.

Bu kurucu ruhun 1921’de ilan edilen Teşkilâtı Esasiye Kanunu’nda (Anayasasında) Türkiye Devletinin İslamcı olduğu alenen ilan ediliyordu. Meclisin görevleri arasında “Ahkâmı şer’iyenin tenfizi” yani “şeriat hükümlerinin uygulanması” zikrediliyordu. (Bkz. Madde-7)

Bu kurucu anayasada ne Ankara’nın başkent ne de Türkçe’nin resmi dil olduğu belirtilir.

Yani ilk meclisin ruhu da anayasası da İslamcıydı/şeriatçıydı.

Bunlar tarihi tespitler sadece. Genç nesillerin gözünden kaçırılan hakikatler. Şahsıma ait hüküm cümleleri değil. Umarım o birileri sadece ve yalnızca bu tarihi hakikat bilinsin amacıyla yaptığımız bu aktarımdan rahatsızlık duyup o bildik pespaye suçlamaları üzerimize boca etmezler.

***

Sonra ne mi oldu?

Lozan Sözleşmesi’nden birkaç ay sonra ilan edilen Cumhuriyetle yeni bir düzen kuruldu.

Şeklen devletin dininin İslam olduğu 1924 Anayasası’nda belirtildi ama yapılıp edilen her şey o kurucu ruhun inkarı mahiyetindeydi. Nitekim 1937’de devletin dininin İslam olduğu ibaresi de kaldırıldı. Laikçiliğin benimsendiğinin resmen açıklanmasından sonra tamamen farklı bir düzen te’sis edildi.

CHP’nin kudretli şeflerinden ve ideologlarından Recep Peker’in laisisizm tanımında belirttiği üzere, İslamiyet, sadece devlet hayatından değil memleket ve toplum hayatından da sökülüp atılmak istendi.

Yendiğimiz düşmana sadece zihnen değil şeklen de benzemeyi ilke edinen yeni bir düzendi bu.

Tıpkı Batılı gibi olmamız isteniyordu.

Kurtuluş oradaydı.

Din geriliğin ve gericiliğin nedeniydi.

Fransız Cumhuriyetçiliği, Fransız ulusçuluğu ve Fransız laikçiliği esas alındı.

Hatta laikçilikte Fransa bile gerimizde kaldı.

Cumhuriyetimizde sandık şeklen vardı.

Cumhur değiştirilmesi gereken bir sürüydü.

Cumhur kendisini nasıl yöneteceğini bilmeyen bir gerici güruhtan ibaretti.

İktidar sandık yoluyla onlara bırakılamazdı.

Onlar için neyin lazım olup olmadığına iktidardaki azınlık ancak karar verirdi.

Halk sandık başına tek partinin belirlediği adaylara oy vermek için gidebilirdi. Açık oy gizli sayım yöntemiyle.

Cumhuriyetin verili halkı makbul değildi.

O yüzden makbul bir halk yaratılmak istendi. “Halk için halka rağmen” şiarıyla.

Her şey halk içindi.

Farklılıklar inkar edildi.

Fransız ulusçuluğu temelinde bir ulus inşa edilmek istendi.

Homojen ulus fikri sert bir inkar ve asilimasyon politikasını beraberinde getirdi.

Kuvayı Milliyetin dinamik gücü olan ve Türkiye Devleti’nin kurucu unsurlarından biri olan Kürtlerin varlığı inkar edildi.

Kürt dili ve kültürü yasaklandı.

Acılı ve travmatik asimilasyon politikaları benimsendi.

Bugün adına Cumhuriyetin kurucu partisi olduğunu söyleyen CHP’nin “Kürt sorunu” dediği sorun, işte o dönemin bir ürünüdür.

Bizzat CHP’nin yarattığı bir kanlı sorun.

PKK bu sorunun hem bir sonucu hem de sorundan beslenen kanlı bir terör örgütü.

Türkiye’yi yıllar yılı yoran ve nice mağduriyetlere sebebiyet veren laikçilik uygulamaları, dinin ve dindarların kamusal alandan sürülmesiyle alakalı bir durum.

CHP’nin tek parti yönetimi, tipik bir hanedanlık rejimidir.

Bir tür saltanat rejimidir.

Osmanlı hanedanlığı ve saltanatı sona erdirilmiş ama onun yerine başka bir siyasi hanedanlık ve saltanatçılık inşa edilmiştir.

Aile hanedanlığı yerini parti hanedanlığına bırakmıştır.

Cumhuru makbul görmeyen bir Cumhuriyetçilik anlayışına eşlik eden zecri tepeden inmeci modernleştirme projeleri demokrasi yoksunluğunun da diğer adıdır.

Cumhursuz bir Cumhuriyet, yani demokrasiden yoksun bir Cumhuriyet. CHP’li iktidar seçkinlerinin kafalarındaki Cumhuriyetçilik modeli tam da buydu işte!

Saygın tarihçi-siyaset bilimci Prof. Dr. Taha Parla’nın isabetle belirttiği gibi, “Bonapartist ve plebisiter diktatoryal cumhuriyet”ti bu CHP eliyle inşa edilen cumhuriyet.

Çocuğuma “HAYIR”ı Nasıl Öğretirim?

Çocuk Psikolojisi için bilgi mi arıyorsunuz? Çocuğuma “HAYIR”ı Nasıl Öğretirim? makalesine göz atın ve Çocuk Psikolojisi hakkında daha fazla bilgi edinin

Çocuğunuzla anlaşamamak ve hayırı anlamıyor ya da ne desem tersini yapıyor yakınmaları çokça
fazla. Bebeğiniz doğduğu andan itibaren onunla konuşun. Onun ailenizde yeri, önemi ve tabi ki söz
hakkı olduğunu hissettirin.

Ona sadece boyutça minik bir birey gibi davranın. Dinleyin anlayın ve onun özelliklerine, karakterine SAYGI duyun. Sizi anlamaya başladığından 4-5 aylıktan itibaren ona neden – sonuç ilişkisiyle olayları anlatın. Bebeğinizin aklında sadece evet – hayır olmasın. Bunu yapıyorum çünkü.. ler ve bunu yapmıyorum çünkü… ler olsun. Ve önemlisinde bebeğinizi kısıtlamayın. O yapabileceklerinin farkında olsun ve yapabileceği her şeyi yapsın. Bebeklerin bir şeyler yapma girişimleri yaramazlık değildir.

O sırada özgüveninin ve karakterinin temellerini oluşturmakta. Bebeğiniz emeklemeye başladığından itibaren ona özel soyut ve somut güvenli alanlarınızı belirleyin. Burada özgür olsun. Artık yürümeye başladığında ve çevreyi; örneğin Mutfak dolaplarını karıştırırken; ona dolapların hızlı kapanıp parmağı sıkışabileceğini anlatın sonuçlarını anlatın ve bırakın. Gözünüzle çok dikkat edin fakat alıp bebeği başka yere koymayın “hayır dedim sana “ demeyin tekrar tekrar olabilecekleri anlatın.

Gerekiyorsa açma ve kapatma veya biraz daha tehlikeli işlemlerini birlikte yapma teklifinde bulunun. İstemiyorsa saygı duyun sadece izleyin. Fakat çok dikkatli olun ve bebeğinizi yetiştirirken her an atakta olun. Hiç bir zaman eliniz bebeğinizin üzerinde olmasın gözünüz daima üzerinde olsun. Bebeğinizi konuşarak sevgi ve saygıyla büyütün ve böylece hayır – lara gerek kalmasın.

Bebeğiniz büyüdü ve dışarı çıkmak, misafirliğe gitmek , tatlı reyonları , oto koltuğuna binmek , inmek , uyumak, uyanmak, kahvaltı etmek… ve daha çoğu sorunsa biraz gecikmekle beraber hala geç değil çocuğunuzla anlaşabilirsiniz. Umutsuzluğa kapılıp kendinizi kapatmayın. Sadece bir kaç zorlu eğitimden sonra hersey çok kolay olabilir. Fakat bilmelisiniz artık burda en önemlisi sizin kontrollü olmanız ve özgüveniniz. Verdiğiniz söylediğiniz kararı ; annem çocuğu ağlatma diyor , bütün herkes bize bakıyor gibi çocuğunuzun eğitimi için önemli olmayan şeyleri sokaktaki teyzeleri göz ardı etmelisiniz. Basit bir örnek : bebeğiniz markette bütün çikolataları almak istiyorsa ilk olarak ona şimdilik sadece bir çikolata alması gerektiğini ya da tatlı olarak kuru meyvelerin daha tatlı ve
midemize daha yararlı olduğunu hikayeleştirerek anlatın siz kontrollü olun. Çikolata istemek gayet
doğaldır sakın kızmayın şefkatle davranın incelikle anlatın. Çocuğunuz sürekli olarak her markete
gittiğinde ağlamaya alıştığından ilk başlarda zorlanabilirsiniz fakat ağlayıp çığlık atan bir çocuktan
daha kötüsü kontrolü kaybetmiş annedir; çocuğa bağırma tehdit ceza görmezden gelme herşeyi daha da kötü yapabilir. Burda da en başta yapılabilecek şeylerden biri ilk çikolatayı aldıktan sonra
çocuğunuzun göz hizasında oturun ve samimiyetle ve kendinizden emin, onun sadece bir çikolata
almasının onun için daha sağlıklı olacağını Ama marketten çıkınca eğer İSTERSE onunla koşu yarışı yapabileceğini yd evde kurabiye yapmayı teklif edin. İlk seferlerde zorlanacaksınız ağlaması geçene kadar ayağa kalkmadan onunla göz teması kurun ve kendinizden emin olarak durun kızgın üzgün ya da ne yapacağını bilmeyen bir tavır sergilemeyin.

Bu sırada konuşun çocukların aklı hemen başka tarafa çekilebilir merak etmeyin. Evdeki kahvaltınızdaki komik durumdan eve giderken yapacaklarınızdan bahsedin ve çocuğunuzun protestosu sonlanmaya başladığını hissettiğinizde kalkıp hadi bakalım bir an önce marketten çıkmalıyız gibi bir oyun havasında elinizi uzatın.

Zor olacak ama olacak sadece kontrolü kaybetmeyin. Çocuğunuzun da karakterine göre 4-6. kereden sonra artık bu davranışın kaybolduğunu gözlemleyebilirsiniz.

Modayı 10’da bir fiyatına takip etmek mümkün! #prizmabet

Kıyafet kiralama uygulamaları, insanların hem vakitten hem de paradan tasarruf etmesini sağlıyor. Bu sayede tecrübeye daha fazla bütçe ayrılabiliyor.

Kıyafetleri satın almak yerine kiralamak, hem vakitten hem de ekonomik açıdan tasaruf edilmesini ağlıyor. Tarz Danışmanı Yasemin Eke, son devirde büyük ivme kazanan kıyafet ve aksesuar kiralama bölümünde artık kiralanan modüllerin tıpkı anda perakendecilerde de satışta olan eserler olduğunu ve bu durumun şahsa tıpkı eseri mağazadakinin en az 10’da birine giyme imkanı sunduğunu belirtti.

Günümüzde teknoloji geliştikçe ve âlâ emeller için kullanıldıkça hayatı kolaylaştırmanın yollarını bulmanın daha da mümkün olacağının altını çizen Stil Danışmanı Yasemin Eke, “Kiralama kesimi bu manada insanların maddi, vakit ve yer maliyetlerini düşürme yollarının başında gelecek. Günümüzde artık yatırım araçları, alma-satma istikrarı değişiyor, yeni jenerasyon artık fiziki şeylere daha da az bağlılık duyuyor.” dedi.

“Satın alma, kirala” sloganı ile kendisi de bir kıyafet kiralama şirketinin kurucusu olan Tarz Danışmanı Eke “Daha çok bayanı kiralama dalı ile tanıştırmak için çalışıyoruz. Zira bu sistemde, tıpkı anda perakendecilerde satışta olan eserleri kiralama imkanınız da var. Bu sayede kişi birebir eseri mağazadakinin en az 10’da birine giyebiliyor.” diyor.

EŞYAYA DEĞİL, TECRÜBEYE KAYNAK YARATIN

Kıyafet kiralamanın en büyük avantajı trendlerin süratle değiştiği, her şeyden çok daha çabuk sıkıldığımız günümüzde, tahminen yalnızca birkaç kez giyeceğimiz yahut modası yalnızca dönemlik olacak kıyafetler için yüksek fiyatlar ödemek zorunda kalmamak. Bu sayede kıyafete ayıracağınız bütçeyi tecrübe kazanmaya ayırabilirsiniz.

Kıyafet kiralamaya en çok talebin İstanbul’dan olduğunu söyleyen Yasemin Eke; “İstanbul’u Ankara, İzmir, Bursa, Antalya ve Samsun takip ediyor.” diyor. Bilhassa denize kıyısı olan kentlerde daha çok davet elbiseleri talep görürken, büyük kentlerde ise bilhassa işe giyilebilecek kıyafetler öncelikli seçiliyor.

TRENDLERİ YAKINDAN TAKİP ETMENİZ İÇİN UYGUN FİYATLI FIRSAT

Tarz Danışmanı Yasemin Eke, kurucusu olduğu Rentony’de güzel ve yeni dizayncı markaların günümüz trendlerine uygun son koleksiyonlarını aldıklarını belirtiyor. Eserleri de kesinlikle bünyelerindeki tarz danışmanları seçiyor. Bu sayede trendleri sıkı takip eden bir koleksiyona kavuşuyor. Daima güncellenen eserler arasnda yalnızca gece elbiseleri, özel dikim kıyafetler değil, günün her anında size eşlik edebilecek modüller var. Böylelikle yalnızca özel gece davetleri için değil, sizin için değerli toplantılar, doğum günleri, tatiller ve hatta spor için bile kullanabileceğiniz kesimlere çok daha uygun fiyatlara ulaşabiliyorsunuz. Yalnızca showroom’da denenmiş bile olsa, üç evreli hijyen programından geçerek size ulaştırılan eserler, size ulaştığı andan itibaren 5 gün sizde kalıyor. İsterseniz, 2 gün ek kiralama seçeneğiniz de var.

İLGİLİ HABERLERİMİZ

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet isimli bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir adedidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, muteber ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en kıymetli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan karşılaşmaları üyeler bir fiyata katlanmadan istedikleri vakit takip edebiliyor. Böylelikle hem heyecanlı hem de yararlı bir bahis tecrübesi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol üzere tanınan spor kollarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için yalnızca siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız kafidir.

Prizmabet ayrıyeten üyelerine bol ölçüde bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te birinci üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu üzere farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve çıkarınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim koşulları da epey makul düzeydedir.

Prizmabet para yatırma ve çekme süreçleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin üzere farklı formüllerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme süreçleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa müddette hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme süreçlerinde rastgele bir kurul yahut kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı takviye hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı takviye takımı sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun yahut teklifinizi iletebilir ve anında tahlil bulabilirsiniz. Prizmabet canlı dayanak grubu profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en uygun bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de yararlı bir bahis tecrübesi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için aktüel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Submerged: Hidden Depths – İnceleme #prizmabet

Submerged: Hidden Depths, serinin ikinci oyunu olarak karşımıza çıkıyor.

 
Uppercut Games tarafından geliştirilen ve 2022’nin Mart ayında yayınlanan keşif odaklı macera gizem oyunu Submerged: Hidden Depths, serinin ikinci oyunu olarak karşımıza çıkıyor. İlk oyuna kıyasla daha fazla alanı, daha fazla mekaniği ve daha akıcı animasyonları bünyesinde barındıran bu yapım içerisinde belli bir bölge içerisinde gidip geliyor, sağı solu keşfediyor ve çeşitli gizemleri açığa çıkarabiliyoruz. Oyundaki amacımız etrafı keşfederek neler olup bittiğini öğrenmek ve bu keşif esnasında da atladığımız küçük teknemizle beraber su üstünde yol almak.
 
Oyun içerisinde sürekli olarak kendimizi bir yerlere tırmanırken ve bir yerleri keşfederken buluyor ve bu keşif esnasında da çeşitli manzaralara göz atabiliyoruz. Oyunda yine yer yer farklı canlılarla karşılaşabiliyor, bu canlıları araştırabiliyor ve kişisel günlüğümüze bu canlıları ekleyebiliyoruz. Oyunda yine etkileşime geçebileceğimiz çeşitli çevre etmenleri bulunuyor, bu etmenlerle beraber oyundaki sırları çözebiliyor ve karşımıza çıkan çeşitli bulmacaları da yaptığımız hamlelerle beraber aşabiliyoruz.
 
Serinin ilk oyununa kıyasla daha fazla içeriği bünyesinde barındırıyor
 
 
 
İlk oyuna kıyasla daha fazla özelliği ve mekaniği bünyesinde barındıran bu oyun içerisinde elbette ilk oyunu oynadıysanız karakterlerin değişimine de şahit olabilirsiniz. Oyun içerisinde karakterlerimizin değişimi konusunda (belki hoşunuza gider belki de gitmez) daha çok çizgi tarzı bir yapıya bürünmüş durumda. Oyunda 2 farklı karakter bulunuyor ve bu karakterlerle beraber kendi yolumuzu çizebiliyoruz. Oyunda kullandığımız karakterlerin herhangi bir avantajı veya dezavantajı bulunmuyor, sadece yer yer bazı bölgelerde kız karakteri diğer bölgelerde ise erkek karakteri kullanabiliyoruz. Ancak bunların kullanımı tamamen aynı yani herhangi bir animasyon veya mekanik değişiklikleri yok. Dolayısıyla sadece görüntü olarak değişiklik yaşanıyor.
 
Oyun içerisinde kız karakteri çoğunlukla kullanıyor erkek karakteri ise sadece günlük araştırmalarında kullanabiliyoruz. Yani bir yerde ve bir yapının içerisinde günlük varsa bu günlüğü almak için erkek karakter bu yapıya doğru ilerliyor ve bölgenin araştırmasını tamamlayabiliyor.
  
Oyunun temeli keşif
 
 
 
Keşif odaklı bu macera gizem oyunu  içerisinde belli bir bölgede bulunuyor, bu bölgenin keşfini ise tamamen biz yapıyoruz. Oyun içerisinde sular altında kalan bir şehirde yer alıyor ve bu sular altında kalmış olan şehri araştırmaya koyuluyoruz ve çeşitli yapıların içerisine girebiliyoruz. Tabii ki her yapının içerisine giremiyor ancak belirli bazı bölgeler bulunuyor. Bu ana bölgelere giriş yaparak oyunu sona erdirebiliyoruz.
 
Oyun içerisinde yapacağımız şeyler belli. Bunlar arasında bir teknemizle beraber sağa sola doğru gitme durumu, elimize teleskopumuzu alıp nerede ne var onu görebilme olayı  ve çevreyi araştırma kısmı ve bulduğumuz nesneleri günlüğe aktarma durumu yer alıyor. Oyun içerisinde ilk oyunu nazaran daha fazla içerik, daha fazla oyun içi öğe ve etkileşim yer alıyor. Keşif unsurları da ikinci oyunla beraber arttırılmış durumda.
 
Çevre etkileşimi
 
 
 
Yine ilk oyuna nazaran bu oyun içerisinde çok daha fazla etkileşime geçebileceğimiz nesne bulunuyor. Bu nesnelerle tabii ki kendi yolumuzu açabiliyor ve bulmaca sekanslarını çözmeye uğraşıyoruz. Oyun içerisinde yukarıda da bahsettiğim gibi temel amacımız farklı farklı yapılar içerisine girerek bu yapıların keşfini tamamlamak ve bu yapıların keşfini tamamladıktan sonra da ana üssümüze geri dönmek ve olayları değerlendirmek. Oyunda sürekli olarak bu döngü içerisinde kendimizi buluyor ve en sonunda da oyunu bitirerek neler olup bittiğini görebiliyoruz.
 

oyun içerisinde gideceğimiz yeri öncelikle teleskopumuzla görebiliyor, teleskopumuzla işaretlediğimiz yeri daha sonra haritamızı açarak geçiş yapabiliyoruz. Oyunda belli başlı ana noktalar ve ana yapılar bulunuyor. Bu yapıların içerisine girebiliyor, yapıları keşfedebiliyor ve yapıların içerisinde yer alan bulmacaları çözebiliyoruz. Oyunda bu ana yapıların içerisinde toplayabileceğimiz çeşitli nesneler bulunuyor. Bu nesneler arasında günlükler, parlayan tuhaf bir nesne ve enerji çekirdeği yer alıyor. Bu üç unsuru da toplayarak oyunda ilerleme kat edebiliyoruz. Her ana bölgeye gittiğimizde bu üç ana unsuru toplamaya ihmal etmiyoruz.

Bulmaca kısımları da işin kolay parçası.
 
 
 
Oyun içerisinde ana bölgelere atıldığımız esnada bu yapıların içerisine girerek yukarıda bahsettiğim üç temel nesneyi topluyoruz ve bu unsurlar sonrasında buranın keşfini tamamlayabiliyoruz. Ancak tabii ki bu ana bölgelerin ve ana yapıların bazılarında yer yer bulmaca kısımları bulunuyor. Bu bulmaca kısımları zor bir şekilde karşımıza çıkmıyor, yapabileceğimiz şeyler tamamen belli ve ortada bu hamleleri gerçekleştirerek bulmacaları ortadan kaldırabiliyoruz ve yolumuzu açabiliyoruz.
 
Bulmaca kısımları arasında açılır kapanır köprüler, kırmamız gereken nesneler, yerleştirmemiz gereken taşlar ve daha fazlası yer alıyor. Bulmaca kısımları içerisinde bu mekanikler yer alıyor ve bunları da yapmak oldukça kolay bir şekilde karşımıza çıkıyor. Örneğin bir bölgeye atıldık, kapalı bir şekilde duran köprüyü açık hale getirmek istiyoruz ve yanında da bir ağırlık koyabileceğimiz kısım bulunuyor. Buranın üstüne ağır bir taş bularak getiriyor ve köprüyü açıyoruz. Taşı da zaten bulmak oldukça kolay. İşte bu kadar basit bir şekilde bulmacalar karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla herhangi bir zorlanacağınız sekans yer almıyor. Kolayca bu bulmacaları çözerek o bölgenin keşfini tamamlıyor ve bulabileceğiniz nesneleri bularak da bu ana bölgenin toplanabilir tüm eşyalarını elde edebiliyorsunuz.
 
Çevreden bulduğumuz eşyalar hikaye konusunda bilgi veriyor
 
 
 
Oyun içerisinde yukarıda bahsettiğim gibi üç temel unsuru bulmakla yükümlüyüz. Bu bulabileceğimiz unsurlar arasında günlükler, parlayan nesne ve güç çekirdeği yer alıyor. Tabii ki güç çekirdeği harici diğer nesneleri envanterimize alabiliyor ve günlüğümüze bu nesneleri kaydedebiliyoruz. Oyunda belli başlı bulduğumuz nesnelerle belli bir hikaye oluşturuyor ve 3-4 tane günlük bulduğumuzda da eğer bu günlükler aynı kategoride ise bizlere bir hikaye kırıntısı sunuyor. Bu hikaye kırıntısı ile beraber buralarda neler olup bittiğini öğrenmeye çalışıyor ve dolayısıyla nesneleri toplamak oldukça önem arz ediyor.
 
Ancak oyundaki hikaye olayı bizlere daha çok şiirsel bir şekilde aktarılmaya çalışılıyor yani düz bir şekilde cümleler kurulmuyor. Daha çok felsefi ve şiirsel cümleler karşımıza çıkan bu hikaye metinleri ile olayın özünü kavrayabiliyoruz ve garip olayların yaşandığını kestirebiliyoruz. Oyun içerisinde bulduğumuz bu günlüklerle beraber çeşitli hikayelerin kilidini açabiliyor, bu hikayelerin kilidini açtığımızda da ana hikayenin temelini öğrenmeye çalışıyor ve bu bulunduğumuz şehirde bölgede neler olup bittiğini öğrenmeye başlıyoruz.
 
Oyunu hikayesi için oynamıyoruz
 
 
 
Oyun içerisinde elbette bizlere arka planda bir hikaye sunuyor ancak bu hikaye benim açımdan tatmin edici boyutta değil. Zaten hikaye sunumu vesaire gibi mekanikler de beklemeyin. Oyunda karşınıza çıkan ara sahnelerde de herhangi bir konuşma geçmiyor ve bu ara  sahneler genelde iki kardeş arasında kameranın sağa sola gitmesi şeklinde oluyor. Oyundaki bu sekanslar dışında herhangi bir ara sahne bulunmuyor sadece etrafı keşfettiğimiz esnada o yapının sağını solunu gösteren bir kamera açısı yer alıyor.
 
Hikaye konusunda ilk oyunda neyse ikinci oyunda da aslında o. Yani çok fazla bir değişiklik yer almıyor. Gerek hikaye sunumu gerekse hikaye anlatım oldukça zayıf bir şekilde karşımıza çıkıyoruz. Zaten bağımsız bir yapım olduğundan dolayı herhangi bir beklentim olmadan oyuna giriş yaptım. Dolayısıyla zevk almaya baktım ve sizin de bu şekilde bu oyuna girmenizi tavsiye ederim.
 
Beklentiniz olmadan oyunu oynayın
 
 
 
Eğer ilk oyunu bir şekilde oynadıysanız veya oynamadıysanız bu fark etmez bu oyuna giriş yapmak istiyor ve oynamak istiyorsanız beklentinizi düşük tutun ve herhangi bir beklentiniz olmadan oyuna dahil olmaya çalışın. Bağımsız bir geliştirici tarafından bizleri sunulan bu yapım içerisinde çok üstün grafikler ve animasyonlar bulunmuyor ve kendinizi sürekli olarak aynı şeyleri yaparken buluyorsunuz. Oyunda yapacağınız şeyler kısıtlı bir şekilde karşımıza çıkıyor ve bu kısıtlı şeylerle beraber oyunu tamamlamaya uğraşıyoruz.
 
Oyun içerisinde yapabileceğimiz şeyler etrafı keşfetmek, belirli yapıların içerisine girerek çeşitli günlükleri toplamak, ana bölgeleri keşfederek buralara tırmanıp güç çekirdeğini merkeze yerleştirmek ve daha fazlası yer alıyor. Ancak bunlar tabii ki sürekli olarak yaptığımız şeyler olduğundan dolayı sıkılabilirsiniz. Ek olarak oyunun ilerleyen kısımlarında da herhangi yeni bir mekanik eklenmiyor. Dolayısıyla oyunun sonuna kadar aynı şeyleri yapıyoruz bu da tabii ki bir yerden sonra bizleri bayabiliyor. İster oyunu bir anda oturup bitirin isterseniz de ara ara mola vererek bitirin yaklaşık olarak 5-6 saatlik bir oyun deneyimini bizlere aktarıyor diyebilirim.
 
Kısacası oyundan herhangi bir beklentiniz bulunmasın. Gerek hikaye konusunda gerekse animasyonlar ve grafikler konusunda düşük beklentiyle oyuna giriş yapın. Zaten oyunda belli başlı animasyonlar ve mekanikler yer alıyor. Bu animasyon ve mekaniklerle beraber oyuna tamamlayıp rafa kaldırabilirsiniz.
 
Çevrede keşfedilecek yapılar bulunuyor
 
 
 
Oyun içerisinde yukarıda da bahsettiğim gibi küçük teknemize atlayarak bu sular altında kalan şehri keşfediyor ve çeşitli yapıların yanına doğru giderek onların ne olduğunu görebiliyoruz. Oyunda yine sağda solda belirli yapılar bulunuyor ve bu belirli yapılara keşfedebiliyor ve bunların ne olduğunu öğrenebiliyoruz. Bu yapıların yanında etkileşime geçebileceğimiz kısımlar bulunuyor, etkileşime geçtiğimiz anda da yapıların tanıtımı bizlere sunuluyor ve tabii ki herhangi bir altyazı vesaire yok. Sadece yapının etrafında bir kamera dönüyor ve bu yapının ne olduğunu tamamen anlamaya çalışıyoruz.
 
Oyun içerisinde bu tarz keşfedebileceğimiz onlarca yıkık dökük yapılar bulunuyor ve bunları da keşfetmek tamamen bizim işimiz oluyor. Oyun içerisinde etrafı keşfederken sular üstünde ilerliyor, bir yandan şehrin geçmişini araştırıyor  ve farklı yapılar arasında git gel yapıyoruz. Ancak bu yapıları keşfetmek sizi herhangi bir artı sağlamıyor sadece oyunda yer alan belli başlı kısımların keşfini gerçekleştirmiş oluyorsunuz. Eğer başarılar konusunda takıntınız var ise etraftaki her şeyi keşfedebilir ve tüm keşfedilebilecek şeyleri keşfettikten sonra bu başarımları elde edebilirsiniz. Ancak sadece başarılar için işinize yarayabilir diyebilirim.
 
Oyun içerisinde aksiyon ve dövüş sistemi yer almıyor
 
 
 
Keşif, macera ve gizem unsurlarının bir araya geldiği ve harmanlandığı bu yapının içerisinde aksiyon ve dövüş mekanikleri yer almıyor. Dolayısıyla oyun içerisinde arkanıza yaslanıp eğlenceli vakit geçirmeye bakıyorsunuz. Oyunda sadece etrafı keşfedebiliyor, çeşitli yıkık dökük yapıların içerisine girebiliyor, buraları araştırabiliyor, bulmacalarını çözebiliyor ve bu binayı tamamen bitirmeye çalışıyorsunuz. Oyun tamamen bundan ibaret ve herhangi bir dövüş veya aksiyon sisteme yer almıyor. Yani karşınıza herhangi bir düşman veya tehlike çıkmıyor. Dolayısıyla bu konuda rahat bir şekilde etrafınızı keşfedebiliyor ve oyunu tamamlamaya uğraşıyorsunuz.
 
Sırtınızı yaslayarak oynayabileceğiniz ve etrafı sürekli olarak keşfedebileceğiniz bu yapım içerisinde bolca sular altında kalmış bina, garip yapılar, keşfedilmesi gereken hayvanlar ve daha fazlası yer alıyor.
 
Gece gündüz döngüsü
 
 
 
Submerged: Hidden Depths içerisinde geçirdiğimiz vakit boyunca gece ve gündüz döngüsü de bulunuyor. Tabii gece gündüz döngüsü gerçek saatle işlemiyor ve oyun içerisinde yaptığımız hamlelere bağlı olarak değişkenlik gösteriyor. Oyunda belli bir vakit geçirdikten sonra hava kararabiliyor veya daha önceden hava kararmışsa gündüze çevirebiliyor. Dolayısıyla oyun içerisinde gece ve gündüz döngüsü yer alıyor ve bir anda kendinizi güneş ve manzaranın altında bulurken bir anda da karanlık ve ay ışığı altında bulabiliyorsunuz. Oyunun bu şekilde hem atmosferi değişiyor hem de farklı ışıklandırmalar altında oyunu bitirmeye uğraşıyorsunuz.
 
Oyun içerisinde yine dinamik yağışlar bulunuyor. Yani oyunda bir yandan güneş açarken diğer yandan ani bir şekilde kara bulutlar önünüze gelebiliyor ve yağmurun başlamasına sebebiyet verebiliyor. Oyunda dolayısıyla bu tarz mekanikler bulunuyor ve bir anda ortamın – atmosferin değiştiğini görebiliyorsunuz. Bu da oyuna güzel bir değişiklik ve çeşitlilik katmış durumda. Farklı farklı renk paletleriyle ve farklı döngülerde oyunu oynamak gerçekten de güzel olabiliyor.
 
Özelleştirme sistemi
 
 
 
İlk oyunda olmayan ancak ikinci oyunla beraber eklenen yeni bir mekanikten bahsetmek istiyorum. Bu mekanik de özelleştirme sistemi. Oyun içerisinde yer alan bu özelleştirme sistemi sayesinde karakterimizin saçını, kıyafetini ve küçük teknemizin yapısını değiştirebiliyor ve özelleştirebiliyoruz. Tabii öncelikle özelleştirmek için bu nesneleri etraftan bulmak ve ana bölgelerden toplanması gereken nesneleri toplamak gerekiyor. Bu nesneleri topladıktan sonra rastgele bir şekilde bir özelleştirme mekaniği bizlere sunuluyor ve bu sayede karakterin görünümünü veya teknenin görünümü değiştirebiliyoruz.
 
İlk oyunda olmayan bu mekanik gayet güzel bir şekilde karşımıza çıkıyor ve etrafı keşfetme ile beraber bu özelleştirme sistemi içerisinde yer alan yeni görünümleri elde edebiliyoruz. Tabii oyun içerisinde her bir kısım için dört farklı özelleştirme seçeneği eklenmiş durumda. Yani saçınıza sadece dört farklı şekilde şekil verebiliyor yine üstünüze dört farklı şekilde kıyafet alabiliyor ve teknenizi de dört farklı şekilde özelleştirebiliyorsunuz. Ek olarak her biri sadece görünümden ibaret yani oyun içerisinde size herhangi bir katkısı veya ekstra avantajı bulunmuyor. Ancak yine de gayet güzel bir ekleme olmuş diyebilirim.
 
Oyuna genel bakış
 
 
 
İlk oyuna göre birçok mekaniği ve yeni içeriği bünyesinde barındıran Submerged: Hidden Depths’i toplamda 7.4 saatlik bir süreyle bitirdim. Siz normalde 5 saatlik bir süre dilimi ile bu oyunu bitirebilirsiniz ancak ben tüm başarımları elde etmek için ve etrafı tamamen açmak için uğraştım. Siz de dilerseniz oyunu bu saat dilimleri içerisinde bitirebilir ve tamamen kendinize göre bu saati ayarlayabilirsiniz.
 
Oyunun tüm özelliklerinden bahsettik ve kısaca toparlamak gerekirsem: İlk oyuna göre çok daha fazla mekanik ve animasyon bulunuyor. Animasyonlar ilk oyuna göre daha akıcı bir şekilde karşımıza çıkıyor ve gerek karakterlerin tırmanış şekilleri gerekse koşu mekaniği daha akıcı olmuş. Ancak ilk oyununu incelemesinde bahsettiğim karakterin koşarken drift yapma durumu burada da yer alıyor. Yani sağa sola doğru ani hareket yaptığınızda karakterin o yöne doğru patinaj çektiğini hissedebiliyorsunuz. Bu benim açımdan bir sorun yaratmadı ancak sizin açınızdan belki de olumsuz bir düşüncenin temelini oluşturabilir.
 
 
 
Yine ilk oyuna nazaran karakterlerin çizimleri ve yapısı değişmiş durumda. Bunun dışında yine karakterler daha çok çizgi tarzı bir yapıya bürünmüş ve kendimizi çizgi film içerisinde bulabiliyoruz. İlk oyuna nazaran harita biraz daha büyümüş ve keşfedilecek alanların daha fazla olduğunu bu yapım içerisinde görebilirsiniz. İlk oyunu oynadıysanız yine keşfedebileceğimiz çok daha fazla alanın, çok daha fazla hayvanın ve çözebileceğimiz çok daha fazla bulmacanın olduğunu burada görebilirsiniz. İçerik bakımından ilk oyuna göre daha fazla içerik sunduğunu söyleyebilirim.
 

Dolayısıyla sizde bu tarz keşifle macera oyunlarını seviyorsanız, herhangi bir beklentiniz yoksa ve boş zamanlarınızı değerlendirmek istiyorsanız bu yapama bir göz atabilir ve deneyebilirsiniz. Oyunda yapacağınız şeyler kısıtlı olduğu için kısa sürede oyunu bitirebilecek ve tamamlayabileceksiniz.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Like a Dragon: Ishin! – İnceleme

Herkes Ishin’e Baksın

Yakuza serisinin şöhreti biraz geç yaşta yakaladığını söylemek yanlış olmaz. 2005 yılında Playstation 2’de başlayan seri nispeten ufak lakin devamını da getirecek kadar bir hayran kitlesine sahip olsa da majör serilerle rekabet edebilmekten biraz uzaktı. Ama ben de dahil serinin birden fazla hayranı tarafından serinin en uygunu olarak gösterilen Yakuza 0’ın çıkışı ile işler değişmeye başladı, çabucak akabinde gelen Kiwami’lerin de başarısıyla birlikte seri süratle şöhret basamaklarını tırmanmaya başladı. Günümüze gelindiğinde de artık milyonlarca hayranı olan, etkinliklerde sanki yeni oyunları, ya da yan oyunları duyurulur mu diye yolunu gözlediğimiz bir seriye dönüştü Yakuza.

Tabi serinin bu geç yaşta gelen şöhreti Sega’nın vaktinde “Ya bunu Batılılar oynamaz” kanısıyla Japonya’ya hapsettiği oyunlarını da tekrar gözden geçirtmeye itti. Bunun sonucu olarak da aslında 2014 yılında yalnızca Japonya’ya çıkan, serinin feodal Japonya periyodunda geçen yan oyunu Ishin de özgün çıkışından tam 9 sene sonra nihayet Batı topraklarına geldi. Hem de remake olarak! Büyük bir Japon kültürü hayranı olarak da mecmuada yaptığımız kanlı düellolar sonucu incelemesi çok şükür bana düştü.

Biliyorum, Ishin Ishin’e sığmıyor

Like A Dragon: Ishin, Japonya’nın yavaş yavaş Batılaşmaya kapılarını açtığı 1860’ler Japonya’sında geçiyor. Bu Batılılaşmanın sonucu olarak ülke feodal Japonya periyodundan kalma, militarist ve klasik yapısını korumak isteyen Shogun ve ülkeyi artık Batılılaştırmak isteyen merkezi İmparator hükümeti ortasında ikiye bölünmüş durumda. Baş karakterimiz, yüzünden sesine kadar Kazuma Kiryu’nun kopyası olan Ryoma da İmparatorun sadık takipçileri ortasında. Lakin kendisini evlat edinen babasının gözlerinin önünde bir suikaste kurban gitmesinin akabinde kendini Kyoto’ya atıyor ve babasının katillerini bulmak üzere zıt görüşlü Shinsengumi’nin ortasına sızmaya çalışıyor. Mevzumuz spoiler vermeden en özetlenebilecek haliyle bu formda.

Kurgu bahsettiğim halde Meiji periyodu Japonya’sına ilişkin olsa da Ishin oynanış açısından katıksız bir Yakuza oyunu. Kyoto sokaklarında dolaşıyor, birbirinden enteresan pek çok yan vazife yapıyor, müşterilere Udon servisinden tutun da Buyo dansına kadar sayısız küçük oyun oynayabiliyoruz. Oyunun gerçek keyfi yalnızca bir hikayeyi takip etmekten çok hikayeyi unutturacak kadar yan etkinliklerle uğraşmaktan geçiyor yeniden yani. Bu esnada karşılaşacağınız birbirinden absürt olaylar ve tipler de (kocası 1 yıldır kent dışında olduğu için sizden her seferinde patlıcan, salatalık, havuç üzere sebzeler getirmenizi isteyen seksi abla gibi) gayreti.

Sağlığınız için, bol bol su Ishin

Oyundaki en büyük yenilik, benim “Sevap Puanları” diye çevirmeyi bilhassa tercih ettiğim Virtue Point sistemi. Bu sistemde lokal halka yardım ederek, esnafla dostluk kurarak, achievement’lara benzeri formda “100 tane domates yetiştir” üzere gayeleri tamamlayarak ya da yalnızca 20 km koşarak farkında bile olmadan çeşitli biçimlerde sevap puanları toplayabiliyorsunuz. Bu sevap puanlarını kullanarak da kestirim edebileceğiniz üzere Ryoma’nın yeteneklerini ya da çiftliğini geliştirebiliyor (çiftlik kısmına birazdan bilhassa değineceğim), hatta ilerleyen kısımlarda direkt olarak başka dükkanlarda satılmayan eserleri almakta kullanabiliyorsunuz. Siz ana hikayeye odaklanmak isteseniz de oyun sizi bir nevi sevap puanları kazanmaya itiyor yani.

Oyunun savaş sistemine geçecek olursak kullanabileceğiniz 4 farklı biçim var: Klasik Yakuza’daki yumruk yumruğa oynanışa yakın, ancak biraz daha kontra ve parry odaklı Brawler, tabanca kullanarak düşmanlara aralı akınlar yapabileceğiniz Gunfighter, bir samuray oyunundan bekleyeceğiniz formda katana kullandığınız Swordsman ve daha çok kalabalık kümeleri dağıtmak için kullanabileceğiniz, kılıç – silah kombosu kullanan Wild Dancer şekilleri. Bu usulleri ne sıklıkta kullandığınıza bağlı olarak da teknik puanları topluyor, kullandığınız tarzı yeni teknikler ve Heat Action’lar açarak daha da geliştirebiliyorsunuz. Can barınızı genişletmeniz de bu teknik ağaçlarında puan harcamanıza bağlı bu ortada. Ben oyunun başlarında yüklü olarak Wild Dancer ve Gunfighter kullansam da oyun ilerledikçe Swordsman biçimine kaydım. Brawler ise benim yeteneklerim için bir tık daha güç geldi açıkçası.

Çiftliğime Ishin’iz Düşerse Beklerim

Ishin’de tüm Yakuza serisinde olduğu üzere balıkçılıktan tutun da mahjong, kumar, karaoke, tavuk yarışları bahisleri üzere vaktinizi gömebileceğiniz pek çok yan oyun var. Fakat yeniden her Yakuza oyununda olduğu üzere 2 tanesi oyunda değerli bir yere sahip. Bunlardan birincisi bir çiftliği yönettiğiniz Another Life oyunu. Another Life’te size verilen çiftliğe istediğiniz üzere zerzevat takım yetiştirebiliyor, çiftliğinizi sevap puanları harcayarak geliştirebiliyor (tarlayı büyütme, hasat mühletini kısaltma, eser çeşitliliğini arttırma), kedi, köpek, tavuk bakabiliyor, mutfağında yemek yapabiliyoruz (yemekleri de doğrama, ateş közleme, gerçek ölçüde sake koyma üzere küçük oyunlarla yapıyoruz bu arada). Lakin en değerlisi de yetiştirdiğimiz zerzevatları, yaptığımız yemekleri ve yakaladığımız balıkları bu oyunda bize gelen siparişler üzerinden satabiliyoruz ki oyundaki en önemli gelir kaynağınız da tam olarak burası. Bilhassa Haruko’nun 100 ryo’luk kirasını ödemek ya da kıymetli silah geliştirmelerini yapmak istiyorsanız Another Life’ta vakit harcamanız gerekiyor. Lakin şunu da belirtmeliyim ki ben Another Life kısmından hiç ummadığım kadar keyif aldım, bayağı bir vakit da gömdüm. Yakuza tarihindeki en sevdiğim yan oyunlardan birisi oldu diyebilirim. Hatta ben işteyken eşim de konsolun başına oturup saatlerce zerzevat yetiştirip yuvamıza bol bol para getirdi sağ olsun, onu bile bayağı sardı yani.

Diğer büyük yan oyunumuz ise Shinsengumi’ye katıldıktan sonra 5. Kısımda açılan Battle Dungeon modu. Burada da bir Shinsengumi üyesi olarak Kyoto etrafındaki pek çok makus olaya şahsen müdahale ederek asayişi sağlıyoruz. Bunun için farklı birlikler kurarak vazifelere çıkıyor, bu birliklere ilişkin karakter kartları bize yeni yetenekler ve geliştirmeler sağlıyor, bu yetenekleri kullanarak da suçlularla savaşıyor ya da birtakım eşyaları bulmak üzere misyonlara çıkıyoruz. Bu esnada kullandığımız karakter kartları da düzey atlıyor tabi. Ancak Battle Dungeon modu oyundaki standart savaş modundan da çok da farklı bir şey olmadığı için beni biraz hayal kırıklığına uğrattı açıkçası. Gruplara yalnızca komuta ettiğimiz, kolay düzeyde olsa da bir taktik oyunu çok daha uygun olurdu bence. Lakin yeniden silah ve zırh geliştirmeleri için kıymetli materyaller de çoklukla Battle Dungeon’lardaki zindanlarda çıkıyor. O yüzden bu moda da biraz vakit ayırmakta yarar var.

Ishin’inize Sinsin

Yukarıda açıkladığım halde oyunun savaşları, yan oyunları ve mizah duygusu oldukça keyifli. Lakin beni Ishin’de en keyifli eden şey devrin Japonya’sına ilişkin bir bölgede istediğimiz formda gezebilmek, hayat üslubunu gözlemleyebilmek, daha doğrusu o devri bir nebze olsa da deneyim edebilmek oldu. Klâsik Buyo dansı yapmak ya da karaoke barda samuray marşları söylemek beni mest etti diyebilirim. Tıpkı halde oyunun geçtiği Kyoto ve Gion bölgesi gerçekte olduğu üzere birebir aktarılmış ve bu bölgeleri gerçek hayatta da görme talihine erişmiş birisi olarak oyunda da görmek tekrar gitmişim üzere hissetmemi sağladı. Keza Yakuza oyunlarında da yalnızca isimleri farklı olup birebir aktarılan Dotonbori (Sotenbori) ve Kabukicho (Kamurocho) bölgelerini görmekten de birebir halde büyük keyif almıştım. Bir Japon kültürü hayranı olarak Yakuza serisinin bu istikametine nitekim bayılıyorum.

Ishin’in yeni bir oyundan çok remake olduğunu tekrar hatırlatmakta yarar var bu ortada. Ancak oyun PS4’ün çıkış oyunlarından biri olduğu için İngilizce dayanağı haricinde çok da büyük yenilikler içermiyor aslında. Kimi değerli karakterlere ilişkin modeller serinin tarihindeki kıymetli karakterlerin yüzleri ve sesleriyle değiştirilmiş mesela (Saji’nin Goro Majima olması gibi). Karaoke için yeni kesimler da eklenmiş ki müjdemi vereyim, bu yeni eklenen müzikler ortasında Baka Mitai de var. Grafiklerin de biraz elden geçirildiği söyleniyor ancak birtakım sıradan karakterlere ilişkin modellemeler PS3 devrine ilişkin üzere göründü bana. Ayrıyeten ben pek sorun etmesem de oyun bariz biçimde PS4 üzerinde kasıyor ki adamlar da bunu fark etmiş olacak, grafik ve performans modu olarak iki seçenek koymuşlar. Buna karşın kare sayısı bazen benim bile inkar edemeyeceğim düzeyde düşüyor ya da haritada ilerlerken bir anda kısa bir yükleme sekansı ile karşılaşabiliyorsunuz, bilhassa de koşarsanız. GTA 5 ya da Ghost of Tsushima üzere devasa haritalara sahip oyunlarda bile bu türlü problemlere pek rastlamazken Ishin’de olması bana biraz garip geldi açıkçası.

Grafik ve gözümü oymadığı sürece performans yanlışlarına çok da takılmayan biri olarak Ishin’e dair tek büyük düşüncem oyunun oldukça geç açılması oldu. Oyunun oyuncuyu başında tutacak yan etkinliklerle birlikte açılması neredeyse 10 saati buluyor ve bu bence oldukça uzun bir mühlet. Sabır katsayısı düşük ve Yakuza serisini denemek isteyecek pek çok oyuncu oyunun gerçek hoşluklarını görmeden havlu atabilir ki bu çağdaş oyunların en yaygın sorunlarından biri bence. İşten gelip yorgun argın 1-2 saat keyifle oyun oynamak isteyen oyunculardan her oyun için en az 10 saat sabretmesini beklemek çok da mantıklı bir iş değil.

Nihayetinde özetleyecek olursak Ishin benim çok keyif aldığım, 40 saatten fazla oynamama karşın başına her seferinde keyifle oturduğum bir oyun oldu. İçerdiği samuray Japonya’sı sosu da benim üzere bir Japon kültürü hayranı için bulunmaz nimet (benzer hisleri Way of the Samurai serisinde de yaşamıştım). Yakuza serisininin en uygun oyunları ortasında olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Lakin Yakuza serisinin Dragon Quest’e emsal formda gelenekçi ve pek de değişmeyen bir seri olduğunu tekrar hatırlatmakta yarar var. Karakterler ve yerleri haricinde oynanış spin-off’lar da dahil neredeyse 20 yıldır birebir tıpkı (Yakuza: Like a Dragon’u bunun dışında tutuyorum). Farklı heyecanlar arıyorsanız Ishin size doğal olarak beklediğinizi vermeyecektir yani. Ancak bildiğiniz ve sevdiğiniz Yakuza ruhunu arıyor, bir de üzerine çokça sake dökmek istiyorsanız katiyen yanlışsız yerdesiniz.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet isimli bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir adedidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, sağlam ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en kıymetli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan karşılaşmaları üyeler bir fiyata katlanmadan istedikleri vakit takip edebiliyor. Böylelikle hem heyecanlı hem de yararlı bir bahis tecrübesi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol üzere tanınan spor kollarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için yalnızca siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız kafidir.

Prizmabet ayrıyeten üyelerine bol ölçüde bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te birinci üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu üzere farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve çıkarınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim kaideleri da epey makul düzeydedir.

Prizmabet para yatırma ve çekme süreçleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin üzere farklı metotlarla para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme süreçleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa müddette hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme süreçlerinde rastgele bir kurul yahut kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı takviye hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı takviye takımı sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun yahut teklifinizi iletebilir ve anında tahlil bulabilirsiniz. Prizmabet canlı dayanak grubu profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en âlâ bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de yararlı bir bahis tecrübesi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için şimdiki giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!