PrizmaBetGüncelGirişAdresiHızlıveGüvenilirErişim!

“Kamudaki Sağlık Personeli Adalet Bakanlığı’na Bağlansın mı?” Tartışması

Hekim Birliği Sendikası, #hekimeşiddetedurde kampanyası başlattı. Sendika yetikileri, “Sağlık Bakanlığı sağlık birimlerinin Adalet Bakanlığı’na bağlanmasını mı beklemektedir” diye sordu. 

Hekim Birliği Sendikası, #hekimeşiddetedurde kampanyası başlattı. Sendika yetikileri, “Sağlık Bakanlığı sağlık birimlerinin Adalet Bakanlığı’na bağlanmasını mı beklemektedir” diye sordu.

Hekim ve sağlık profesyonellerinin bağlı olduğu örgütler, sağlıkta şiddetin bitmesi için Sağlık Bakanlığı’nı daha fazla önlem almaya davet etti. Hekim Birliği Sendikası hekimeşiddetedurde’ etiketiyle başlatılan kampanyasında çarpıcı bir ifadeye imza attı. Sendikanın X hesabından yapılan açıklamada,  Sağlık Bakanlığı, devletin resmi kurumunda koruyamadığı hekim ve sağlık çalışanlarına uygulanan şiddet konusunda hızlı reaksiyon verecek yasal düzenlemeleri hayata geçirecek midir? Yoksa, kamudaki sağlık birimlerini, görevi başında olmasa bile personeline uygulanan şiddette hızlı yargı süreci ile tutuklanmasına imkan veren yasaları kullanan Adalet Bakanlığı’na bağlanmasını mı beklemektedir?” ifadelerine yer verildi. 

Sağlık Bakanlığı Sağlıkta Şiddeti Önlemek İçin Yasal Düzenlemeleri Hayata Geçirecek mi ?

Sendikanın açıklamasında, “Aile Sağlığı Merkezleri; koruyucu sağlık hizmetlerinin verildiği, kronik rahatsızlıklarının takibinin yapıldığı ve acil servislerin yeşil alanda muayene ettiği hastaların, %97’sinin tedavisinin yapılabileceği bir sağlık birimidir. Aile Sağlığı Merkezleri; işe gitmek istemeyenlerin rapor alacağı, yivsiz tüfeklerden sürücü olur raporlarına kadar 400’e yakın rapor verilen sağlık birimleri olmamalıdır. Her kurumun isteyeceği sağlık raporu farklı olmaktadır. Bu nedenle kurumlar talep ettikleri rapor ile ilgili Sağlık Bakanlığı’ndan bilgi almalıdır. Kurumların talep ettikleri raporlar veya kişilerin heyet raporları için her ilde “Sağlık Rapor Merkezleri” kurulmalıdır. Eskişehir Tepebaşı’nda ASM’de kadın hekimin sahte rapor talebini reddetmesi üzerine darp edilmesi, sahte raporu almanın hak’mış gibi algılanmasından kaynaklanmaktadır. Aile hekimleri görevlerini, kendilerine tanımlanan sınırlar içerisinde RESMİ olacak şekilde yapmaktadır. Aile Sağlığı Merkezleri’nde, gebe takibi ve muayenesi yapılırken HASTA MAHREMİYETİ’ne dikkat edilir. Mersin Toroslar’da ASM’de, gebe muayenesi yapılırken çocuğuna aşı yaptırmak için gelen ailenin, hasta mahremiyeti sebebiyle babanın odaya girmemesi talep edildiği için, hemşire ve aile hekimi darp edilmiştir. ASM’lerde şiddete uğrayan aile hekimi, hemşire, ebe ve ASM çalışanları sizlerin sağlığı için görev yapmaktadırlar. ASM’deki herkes, bir insan ve onların da bir ailesi var. Sizlerin sağlığı için var gücüyle çalışan Aile Hekimleri ve ASM çalışanlarına uygulanan şiddetin amacı nedir?  Sağlık Bakanlığı, devletin resmi kurumunda koruyamadığı hekim ve sağlık çalışanlarına uygulanan şiddet konusunda hızlı reaksiyon verecek yasal düzenlemeleri hayata geçirecek midir? Yoksa, kamudaki sağlık birimlerini, görevi başında olmasa bile personeline uygulanan şiddette hızlı yargı süreci ile tutuklanmasına imkan veren yasaları kullanan Adalet Bakanlığı’na bağlanmasını mı beklemektedir?” bilgileri yer aldı. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) 

Hekimler Yurt Dışına Göçüyor!

Hekimlerin önemli bir oranı yurt dışına göç ediyor. Türk Tabipler Birliği, yurt dışına çıkış için 2023 yılında 3 bin 50 hekimin iyi hal belgesi aldığını açıkladı. 

Hekimlerin önemli bir oranı yurt dışına göç ediyor. Türk Tabipler Birliği, yurt dışına çıkış için 2023 yılında 3 bin 50 hekimin iyi hal belgesi aldığını açıkladı.

Hekimler Güvenli ve Şiddetten Uzak Bir Ortam İçin Yurt Dışına Gidiyor

Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi Başkanı Alpay Azap, doktorların bir çok sorunlu boğuştuğunu söyledi. “Sağlık Bakanlığı tüm bu aksaklıkları hekimler üzerinden çözmeye çalışıyor” diyen Azap, “Halbuki hekimler bu sorunların kaynağı değil, mağduru. Yanlış politikalarla iyice bozulan sağlık ortamında hekimler de büyük sorunlar yaşıyor. Hekime yönelik şiddet halk sağlığını tehdit eder bir noktaya ulaştı. Hekimler artık şiddet görme olasılıklarının olduğu branşları tercih etmiyor, klinisyenler risk alacak işlemlerden haklı olarak kaçınıyorlar, branş ve meslek değiştirenler artıyor. Hatta gelecek güvencesi ve şiddetsiz ortamda mesleğini yapabilmek adına yurtdışına gitmeye çalışıyor. 2023 yılında TTB’nin verdiği iyi hal belge sayısı 3.050. Toplumun maddi manevi emeği ile yetişmiş, nitelikli insan gücünü kaybediyoruz. Bu hekimlerle de sınırlı değil, hemşire, fizyoterapist gibi pek çok meslek mensubu bu yolu tercih ediyor. Sağlık ortamı kan kaybediyor”

Tıp Eğitimi Nitelikli Değil

Tıp eğitimi deseniz, o ayrı bir sorunlar yumağı. Bugün Türkiye’de hekim yetiştiren lisans programı sayısı 140! Bunların çoğunun nitelikli bir eğitim verecek altyapı ve kadroya sahip olmadığını tahmin etmek zor değil. Uzmanlık eğitimi daha da beter. Eğitim veren birimlere plansız bir şekilde eğitilebilecek sayıdan çok fazla sayıda uzmanlık öğrencisi alındı. Durum o kadar vahim ki, birkaç öğretim üyesinin olduğu kliniklerde onlarca asistan var. Hekimlerin özlük hakları her geçen gün geriye gidiyor. Emekli hekimler, özel sektörde çalışan hekimler, üniversitede çalışan hekimler… Kısaca tüm hekimler farklı boyutlarda olsa da ciddi maddi sorunlar yaşıyor. Daha önemlisi yaptıkları işten sonuç alamadıklarını, hastalarına faydalı olamadıklarını gördükçe mesleki açıdan da tatmin olamıyorlar meslekten soğuyorlar. Hekimlerin ruh sağlığı bozuluyor. Tükenmişlik, mesleğe yabancılaşma yaygınlaşıyor. Sorunları artırmak mümkün ancak bu sorunlarla her gün zaten boğuşmakta olan hekim arkadaşları sıkmamak adına burada bırakayım. Bütün yaşadığımız sorunların kaynağında ise Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın yarattığı üç ana sorun var: (1) Sağlık hizmetinin niteliğinin değil niceliğinin öncelenmesi, (2) Hekim emeğinin değersizleştirilmesi, (3) Hekimlerin örgütsüzleşmesi.

TTB Üç Ana Sorunu Merkez Alarak Faaliyetlerini Sürdürecek

Türk Tabipleri Birliği (TTB) olarak önümüzdeki dönemde bu üç ana sorunu merkezine alan bir faaliyet yürütmeyi planlıyoruz. Eşit, ücretsiz, ulaşılabilir ve nitelikli bir sağlık hizmeti için ilk yapılması gereken birinci basamak sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesidir. Sağlık sistemi başarılı ülkelerin hepsinin başarısının arkasında yatan birinci basamak sağlık hizmetlerinin güçlü olmasıdır. Koruyucu hekimliği önceleyen güçlü bir birinci basamak, toplumun daha sağlıklı olmasını sağladığı gibi ikinci ve üçüncü basamaklardaki gereksiz yığılmayı engelleyerek gerçekten ileri değerlendirme ve takip ihtiyacı olan hastalara yeterince zaman ve emek ayrılmasını sağlayacaktır. Bu sağlık otoritesinin birinci önceliği olmalıdır. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Sağlık Memuru Trans Bireyin Hukuk Zaferi  (Özel Haber)

Sağlık Bakanlığı İzmir Sağlık Müdürlüğü’nün hazırladığı rapor doğrultusunda yuvada büyüyüp memur olan trans bire D.A.U.’nun memuriyetten çekilmiş sayılmasına karar verdi.

Sağlık Bakanlığı İzmir Sağlık Müdürlüğü’nün hazırladığı rapor doğrultusunda yuvada büyüyüp memur olan trans bire D.A.U.’nun memuriyetten çekilmiş sayılmasına karar verdi. SES Sendikası İzmir 1 No’lu Şube tarafından açılan davada makkeme D.A.U.’yu haklı bularak, sağlık memurunun memuriyetine dönmesi yönünde karar verdi.

Bilim ve Sağlık Haber Ajansı’na konuşan D.A.U., başta SES sendikası olmak üzere, kendisine destek veren tüm sağlık personeline teşekkür eti.

Sağlık Bakanlığı, ’10 gün kesintisiz, izinsiz ve mazeretsiz işe gelmediği’ iddiasıyla Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu kanunu gereğince istihdam edilen trans birey D.A.U.’nun memuriyetlikten çekilmiş sayılmasına karar verdi.

Mahkeme, “Memuriyetten Çıkarılma Kararı Hukuki Değil”

İzmir 2. İdare Mahkemesi, D.A.U.’nun 10 günlük süre içerisinde bir gün göreve geldiğini ve 10 günlük göreve gelmeme döneminin böylelikle kesintiye uğradığını bu yüzden memuriyetten çıkarılma kararının hukuka aykırı olduğuna hükmetti. Mahkemenin karar yazısında, şu ifadelere yer verildi, “Davacının kesintisiz göreve gelmediğinden bahisle çekilmiş sayılmasına karar verilmiş ise de, davacının 06.02.2024 tarihinde göreve geldiği dolayısıyla davacının 10 gün kesintisiz göreve gelmemesinden bahsedilemeyeceği, davacı her ne kadar 06.02.2024 tarihinde mesai saati bitmeden görevden ayrılmış ise de memurun görevinden çekilmiş sayılmasına karar verilebilmesi için memurun görevini terk etmesinin kesintisiz 10 gün devam etmesi gerektiği, davacının 06.02.2024 tarihinde göreve gelmesi nedeniyle 10 günlük göreve gelmeme süresinin kesintiye uğradığı anlaşıldığından dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmaktadır. Öte yandan dava konusu işlemin davacının müstafi sayılmasına ilişkin olduğu dikkate alındığında uygulanması halinde telafisi güç ya da imkansız zararlar doğabileceği de açıktır. Açıklanan nedenlerle; hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin; uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden 2577 Sayılı Kanunun 27.maddesi uyarınca teminat alınmaksızın yürütülmesinin durdurulmasına, kararın tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde İzmir Bölge İdare Mahkemesi’ne itiraz yolu açık olmak üzere 21/08/2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi”

İzmir İl Sağlık Müdürlüğü’nün İtirazına Bölge İdare Mahkesinden Red!

İzmir İl Sağlık Müdürlüğü 2. İdare Mahkemesi’nin kararına itiraz etti. İzmir Bölge İdare Mahkemesi İzmir Sağlık Müdürlüğü’nün itirazını reddetti.

SES Sendikası, “Memurluktan Çekilmesi Hukuka Aykırı”

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) üyesi olan D.A.U. hakkında verilen kararın iptali ve yürütmesinin durdurulması için İzmir İdare Mahkemesi’ne başvurdu. Sendikanın mahkemeye sunduğu dilekçede, “Olayımızda davacının mazeretsiz ve kesintisiz olarak görevine gitmediği gerekçesiyle memurluktan çekilmiş sayılmasına karar verilmiştir. Ekli belgelerden açıklıkla anlaşılacağı üzere davacı 5 şubat  tarihinde çalışmakta olduğu Buca Seyfi Demirsoy Eğitim ve Araştırma Hastanesinde, 6 şubat  tarihinde ise  İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesinde muayene ve tetkikleri yaptırmıştır. Bu durum sağlık hakkı kapsamında geçerli bir mazerettir. Ayrıca davacı işe gitmediği iddia edilen diğer günlerde de işine gitmiş, kartını basarak işyerine giriş ve çıkış yapmıştır. Bu husus davacının dilekçe ile talep etmesine rağmen kendisine verilmeyen mesai takip kart sistemi listesinden anlaşılacağı gibi hastanenin kamera sisteminin incelenmesi ile de tespit edilebilir durumdadır. Tüm bu gerçekliğe rağmen davacı hakkında tutunaklar düzenlendiği gerekçesiyle İzmir İl Sağlık Müdürlüğü tarafından Sağlık Bakanlığı’na yazılan yazı dayanak alınarak her hagbir bir inceleme veya araştırma, soruşturma yapılmadan davacının 10 gün süreyle kesintisiz ve mazeretsiz olarak işine gitmediğinin kabulü ile memurluktan çekilmiş sayılmasına karar verilmesi açıkça hukuka aykırıdır” ifadelerine yer verilmişti. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Psikolojik Risk Faktörleri Kalp Sağlığını Tehdit Ediyor

Psikolojik sorunlar kalp sağlımızı olumsuz etkiliyor. Depresyon, anksiyete bozuklukları, bipolar bozukluk bunlardan bazıları. 

Psikolojik sorunlar kalp sağlımızı olumsuz etkiliyor. Depresyon, anksiyete bozuklukları, bipolar bozukluk bunlardan bazıları.

Kalp Sağlığınıza dikkat ! Uzmanlar, yaşam tarzına dikkat etmenin, düzenli spor yapmanın , sigaradan uzak bir yaşamın kalp sağlığı açısından önemli olduğunun altını çiziyor.

Dünya Kalp Günü

Son günlerde medyaya yansıyan haberlerde, genç denilebilecek yaşlarda kalp krizinden yaşam kayıpları vakaları sıkça karşımıza çıkıyor. Bu durumun bir de basına yansımayan, etrafımızdan duyduğumuz tarafı da bulunuyor. Türkiye’de her yıl 300.000 kalp krizi, 125.000 kişinin hayatını kaybetmesine neden oluyor. 29 Eylül tarihi, 2000 yılından beri “Dünya Kalp Günü” olarak kutlanıyor ve kalp sağlığı adına toplumun bilinçlendirilmesi için yoğun çaba sarf ediliyor. Kalp krizine bağlı ölüm oranlarının Avrupa ortalamasının üzerinde olduğu ülkemizde, kalp krizine karşı farkındalık yaratmak için Türk Kardiyoloji Derneği (TKD) çeşitli kampanyalar düzenliyor. Tüm dünyada en çok yaşam kaybı nedeni olan kalp damar hastalıkları ve inmenin önlenebilmesi için yaşam tarzı değişikliği büyük önem taşıyor.

BALIK TÜKETİMİ KALP SAĞLIĞINI KORUYOR

Psikolojik Risk Faktörler Kardiyak Riskleri Artıyor 

Aile Hekimliği Uzmanı Dr. Aslı Azakoğlu Karaca, kalp ve damar hastalıklarında bütünsel sağlığın korunmasının önemine vurgu yaptı, “İleri yaş, sigara ve alkol tüketimi, hipertansiyon, hiperlipidemi, diyabet ve obezite gibi geleneksel kardiyak risk faktörlerinin, global ölüm nedenlerinin en üstünde bulunan kalp-damar hastalıklarının başlangıcına ve ilerlemesine katkıda bulunduğu hepimiz tarafından biliniyor. Peki ya ruh sağlığımızın etkileri? Ruhsal bozuklukların kardiyovasküler hastalıklar üzerinde etkileri olduğunu biliyor muydunuz? Uluslararası Kardiyoloji Dergisi’nde yayınlanan bir araştırmada; depresyon, anksiyete bozuklukları, bipolar bozukluk ve şizofreninin önemli kardiyak risk faktörleri olduğu ve bu bozuklukları olan bireylerin genel popülasyona göre kardiyak morbidite ve mortalite açısından önemli ölçüde daha yüksek risk altında olduklarından bahsedilmiş, müzik terapisinin kardiyak sağlık için olumlu etkileri olduğuna değinilmiştir. Zihin-beden yaklaşımları, mindfulness öğretileri, stres/başa çıkma modelleri, bu açıdan kardiyak sağlık adına da müzik terapisi, müziğin otonom sinir sistemi üzerine olumlu etkileri klinikte kullanılmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün de belirttiği gibi; sağlıklı olma hali bir bütündür. ‘Sağlık sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, bedence, ruhça ve sosyal yönden tam iyilik halidir’ sözü unutulmamalıdır.”

Dörtte Üçünden Fazlası Önlenebiliyor

Yaşam tarzı değişikliklerinin kardiyovasküler hastalıkların önüne geçmede çok etkili olduğunu da belirten LifeClub hekimlerinden Uzm. Dr. Aslı Azakoğlu Karaca, “Hekim olarak belirtmek isterim ki; yaşam tarzı değişiklikleri, sigara ve alkol, obezite gibi düzeltilebilen risk faktörlerinin kontrol altına alınması ile kalp damar hastalıklarına bağlı ölümlerin dörtte üçünden fazlası önlenebiliyor.

Tüm bu önerileri bir taslak haline getirdik. Kardiyak sağlık ve iyilik hali için sizlere bir şifre oluşturduk” dedi.

Kalp Sağlığının Şifresi: 0 305 140 53 00

0:         0 (sıfır) sigara

30:       Günlük 30 dakika orta şiddette etkinlik- egzersiz

5:         Günde 5 porsiyon sebze ve meyve tüketimi

140:     Kan basıncı 140 mmHg’nın altında tutulmalı (optimal 120 mmHg/80 mmHg)

5:         Total kolesterol 5 mmol/dL (190 mg/dL)’nin altında olmalı

3:         LDL kolesterol 3 mmol/dL (115 mg/dL)’nin altında olmalı

0:         0 (sıfır) fazla kilo

0:         0 (sıfır) diyabet

Bu 7 Maddeyi Uygulayın!

Uzm. Dr. Aslı Azakoğlu Karaca, kalp sağlığını korumak için yapılabilecekleri şöyle sıraladı:

  1. Sağlıklı Beslenin: Meyve, sebze, tam tahıllar, balık ve sağlıklı yağlar (örn; zeytinyağı) içeren bir diyet kalp sağlığı için faydalıdır. Tuz alımınızı kısıtlayın, sofrada tuzluk bulunmasın.
  2. Düzenli Egzersiz Yapın: Haftada en az 150 dakika/3 gün orta şiddetli aerobik egzersiz (yürüyüş, bisiklet), 2 gün ise ağırlık kaldırma veya yoga/pilates gibi direnç egzersizleri ve postür düzeltme egzersizleri öneriler arasındadır. Mutlaka ideal kilonuza ulaşın.
  3. Kaliteli Uyku Uyuyun: Günde 7-8 saat kaliteli uyku almak kalp sağlığı için önemlidir.
  4. Sigara ve Alkole Dikkat: Sigara ve diğer tütün ürünlerini kullanmaktan kaçının. Sigara kalp krizi ve damar hastalıkları riskini ciddi şekilde artırmaktadır. Alkolü de sınırlayın; kadınlar günde bir, erkekler günde iki kadehi aşmamaya çalışın.
  5. Stresi Azaltın ve Stresle Mücadele Yöntemlerini Öğrenin: Yüksek stres düzeyi kalp krizine neden olabilir. Düzenli yapılan meditasyon, yoga ve derin nefes alma gibi rahatlama teknikleri stresi azaltmaya yardımcı olacaktır. Size iyi geleni bulun ve düzenli uygulayın.
  6. Düzenli Sağlık Kontrolleri: Tansiyonunuzu ve nabzınızı düzenli olarak kontrol edin. Yüksek tansiyon veya ritim bozuklukları, kalp hastalıkları riskini artırabilir. Ailede kalp hastalığı öyküsü, yüksek tansiyon ve diyabeti olanların düzenli olarak kardiyologla görüşmesi önerilir.
  7. Vitamin Ve Mineral Dengesini Koruyun: yeterli miktarda kalsiyum ve magnezyum içeren besinler tüketmeye özen gösterin. Mutlaka D vitamini seviyelerinize baktırın ve gerekli görülürse takviye kullanın. Vitamin ve mineral seviyelerinize baktırmak, gerekli görüldüğü zaman depolarınızı doldurmak, sistemlerinizin düzgün çalışması, çarkların dönmesi için gereklidir. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Hava kalitesinin ‘Kara Rapor’u! Nüfusun yüzde 92’si halen kirli hava soluyor

Temiz Hava Hakkı Platformu (THHP), Türkiye’deki hava kalitesi ve hava kirliliğinin insan sağlığına etkilerini inceleyen 2024’e ilişkin ‘Kara Rapor’u yayımlandı. Rapora göre Türkiye’de nüfusun yüzde 92’sinden fazlası halen kirli hava soluyor. Havası en kirli ve buna bağlı en yüksek ölüm oranına sahip il ise Hakkari!

İSTANBUL (İGFA) – Türkiye genelinde, yıl bazında hava kalitesi verilerini, mevzuat, politika ve uygulamalarını inceleyen THHP, Kara Rapor’un altıncısında da hava kirliliğiyle ilgili sorunları ortaya koyup somut çözüm önerileri getiriyor.

Türkiye’deki hava kalitesi ve hava kirliliğinin insan sağlığına etkilerini inceleyen Kara Rapor 2024’da fosil yakıtlara bağımlılığın en önemli çevresel bedellerinden birinin hava kirliliği olduğunun altı çizilirken, ilk kez meme kanseri ile hava kirliliği arasındaki ilişki ortaya da kondu.

İstanbul’da düzenlenen basın toplantısında konuşan Temiz Hava Hakkı Platformu Koordinatörü Deniz Gümüşel, temiz hava hakkının temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevrede yaşama hakkının önemli bir bileşeni ve bir insan hakkı olduğunu belirterek, “Bu hakkın etkili biçimde kullanılabilmesinin ön koşulu, soluduğumuz havanın kalitesini bilmek. Bu da ancak etkin bir hava kalitesi izleme sistemi, bu sistemden elde edilen verilerin doğru değerlendirilmesi ve kamuoyu ile şeffaf süreçlerle paylaşılmasıyla mümkün” dedi.

Kara Rapor’da ortaya konulan verinin 2022 ve 2023 yıllarında Türkiye genelinde hava kalitesi izleme ağındaki istasyon sayıları artsa hava kirliliğinin izlenmesi verimi hala çok düşük olduğunu belirten Gümüşel, “Yani altyapımız var, ama bu altyapıyı etkin işletemiyoruz. Özellikle fosil yakıt kullanan ağır sanayinin olduğu bölgelerde hava kalitesi düzenli takip edilmiyor. Maalesef Türkiye’de nüfusun yüzde 92’sinden fazlası hala Dünya Sağlık Örgütü standartlarına göre kirli hava soluyor” diye konuştu.

İZMİR’DE HAVA KALİTESİ ALARM VERİYOR

Kara Rapor’a göre hava kirliliğine yol açan partikül maddeler PM10 ve kanserojen PM2,5, üç büyük şehir İstanbul, Ankara ve İzmir’de düzenli ve yeterli ölçülmüyor.

Ulaşılabilen kısıtlı resmi verilere göre İstanbullular 2022 yılı boyunca ortalama 38,41 μg/m3 yani Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) kılavuz değerinin iki buçuk katı PM10 kirliliğine maruz kaldı. Kansorejen partikül madde PM2,5 ise yeterince ölçülmedi. Ankara’da 2022 yılı PM10 yıllık ortalaması 39,25 μg/m3, İzmir’de ise 45,18 μg/m3’tü. İzmirliler yıl boyu ulusal mevzuatın koyduğu sınır değerin üstünde kirli hava soluyor. Ankara ve İstanbul ise bu limitin sınırında.

HAVA KİRLİLİĞİ MEME KANSERİNE YOL AÇIYOR

Kara Rapor 2024’ün en çarpıcı vurgularından biri, hava kirliliğiyle meme kanseri arasındaki ilişkinin ortaya konması oldu.

Dünyada meme kanseri ile hava kirliliği arasındaki ilişkiye işaret eden bilimsel araştırmaların sayısının giderek arttığına dikkat çeken raporun yazarlarından halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Gamze Varol ise, “P10 ve PM2,5 ile birlikte hava kirliliğinin önemli bir bileşeni olan NO2’deki (azot dioksit) her 10 μg/m3’lük artış, meme kanseri riskini 1,02 kat artırıyor. Her 10 μg/m3 PM10 artışıyla meme kanserinden ölme riski 1,05 kat artıyor. ABD’de yapılan bir araştırmaya göre ise PM2,5’a daha fazla maruz kalınan bölgelerde yaşayanlarda meme kanseri vakalarında yüzde 8’lik bir artış gözlemlendi.” dedi.

Prof. Dr. Varol, raporda, Fransa’da yıllık meme kanseri vakalarının yüzde 3,15’i, ana kaynağı trafik olan NO2’ye atfederken, bu artışın maliyetinin yıllık 825 milyon Euro olduğuna da vurgu yaptı.

Kara Rapor kapsamında her yıl düzenli olarak yürütülen sağlık etki değerlendirmesine göre 2022 yılında Türkiye’de hava kirliliği sonucu gerçekleştiği tahmin edilen ölümler hem sayısal hem de orantısal olarak önceki yıllara göre daha yüksek olduğuna dikkati çeken sağlık etki değerlendirmesi çalışmasını yöneten halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Çiğdem Çağlayan ise, “2022 yılında illerdeki ortalama ince partikül madde (PM2,5) düzeyleri DSÖ kılavuz değeri olan 5 μg/m3’e indirilebilseydi 68 bin 440 ölüm önlenebilirdi. 2022’de kazalar, yaralanmalar ve COVID19 nedenli ölümler harici gerçekleşen 30 yaş üstü toplam ölümlerin yüzde 14.2’si hava kirliliği kaynaklıydı.” dedi.

EN ÇOK ÖLÜM HAKKARİ’DE

Raporda dikkati çeken satılar şöyle:

“Hava kirliliğine bağlı ölümlerin yüzde olarak en yüksek olduğu iller, PM2,5 düzeyinin en yüksek olduğu ilk 10 il. Bir önceki yıl birinci sırada olan Batman’ın yerini Hakkari aldı. Hakkari’de 230 kişi hayatını kaybetti. Ancak PM2,5 düzeyi 5 µg/m3 ‘ün altına düşürülseydi bu ölümlerin yüzde 41’i önlenebilirdi. Ölüm oranlarında Hakkari’yi Batman, Şırnak, Muş, Malatya, Iğdır, Şanlıurfa, Ağrı, Osmaniye ve Gaziantep gibi Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde bulunan iller takip ediyor.

HAVA KİRLİLİĞİ’NDE BURSA 3. SIRADA

Bununla birlikte DSÖ değerlerine göre hava kirliliğine atfedilen ölümlerin sayısal olarak en fazla olduğu il, İstanbul (8 bin 357); onu İzmir (4 bin 852) ve Bursa (3 bin 657) izledi. Ankara’da hava kirliliğinden hayatını kaybedenlerin sayısı 3 bin 155. Ölümlerin bu illerde sayısal olarak daha fazla olması, hava kirliliği düzeylerinden ziyade il nüfuslarının yüksek olması ile ilişkili. “

THHP’DEN ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Öte yandan THHP, Kara Rapor’da Türkiye’de hava kirliliğinin ve buna bağlı sağlık sorunlarının yol açtığı ölümlerin azaltması için şu önerileri de sıraladı:

  • Türkiye enerjide fosil yakıtlara bağımlılığını hızla azaltmalı.
  • Ulusal hava kalitesi standartları iyileştirilmeli.
  • PM2,5 için ulusal limit değer belirlenmeli ve yürürlüğe alınmalı.
  • Hava kalitesi izleme çalışmaları iyileştirilmeli.
  • Ağır sanayi bölgelerinde hava kalitesinin izlenmesi, değerlendirilmesi ve yönetimi sistematik hale getirilmeli.
  • Hava kirliliğinin sağlık etkileri saha çalışmaları ile araştırılmalı.
  • Çevresel etkisi olan tüm projeler için sağlık etki analizinin de yapılması mevzuata dahil edilerek zorunlu hale getirilmeli.
  • Türkiye imzaladığı hava kalitesine yönelik uluslararası sözleşmeleri uygulamalı.
  • Çevresel bilgiye ulaşabilmek için bilgi edinme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi sağlanmalı.

Yemekle olan ilişkiniz normal mi? Yeme bozukluğunun gizli işaretleri!

Yeme bozuklukları, sadece fiziksel değil, zihinsel sağlığı da etkileyen ciddi bir rahatsızlıktır. Yeme bozukluklarının belirtilerini, nedenlerini ve tedavi yöntemlerini öğrenin.

Yeme bozukluğu, sadece fiziksel sağlık üzerinde değil, aynı zamanda zihinsel ve duygusal sağlık üzerinde de büyük etkileri olan ciddi bir durumdur. Yeme bozuklukları, yemek yeme alışkanlıklarında önemli değişiklikler ve düzensizlikler ile kendini gösterir.

Genellikle aşırı kilo alma, kilo kaybetme korkusu, bedeni algılama bozukluğu ve kontrol edilemeyen yeme davranışlarıyla ilişkilendirilir. Yeme bozuklukları, gençler ve özellikle ergenlik dönemindeki bireyler arasında yaygın olmasına rağmen, her yaş grubunda görülebilir. Peki, yeme bozuklukları nasıl ortaya çıkar, belirtileri nelerdir ve nedenleri nelerdir? İşte bu sorulara detaylı cevaplar.

Yeme Bozukluğu Nedir?

Yeme bozuklukları, bireyin sağlıksız beslenme alışkanlıkları geliştirdiği, yemekle ilgili takıntılı düşüncelere sahip olduğu ve bedeniyle ilgili olumsuz bir bakış açısına büründüğü zihinsel sağlık bozukluklarıdır.

Yeme bozuklukları, uzun süreli sağlık sorunlarına yol açabileceği gibi, tedavi edilmediği takdirde yaşamı tehdit edici durumlara da sebep olabilir. Yeme bozukluklarının en yaygın türleri şunlardır:

Anoreksiya Nervoza: Aşırı zayıflama isteğiyle belirginleşir. Kişi, kilo almaktan korkar ve aşırı kısıtlayıcı diyetler yapar.

Bulimiya Nervoza: Kişi, aşırı miktarda yemek yedikten sonra kusarak ya da başka yöntemlerle yediklerini çıkarma eğilimindedir.

Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu: Kişi, kısa bir süre içinde kontrolsüzce büyük miktarda yemek yer, fakat sonrasında bulimik bireyler gibi yediklerini telafi etmeye çalışmaz.

Yeme Bozukluğu Nasıl Ortaya Çıkar?

Yeme bozukluklarının ortaya çıkma nedenleri karmaşık ve çok yönlüdür. Genellikle genetik, çevresel ve psikolojik faktörlerin birleşimiyle gelişir. İşte yeme bozukluklarını tetikleyen bazı faktörler:

Psikolojik Faktörler:

Düşük Benlik Saygısı: Bireyler, kendilerini değersiz veya yetersiz hissettiklerinde, bedenlerini kontrol etmek amacıyla yemekle ilgili takıntılar geliştirebilirler.

Kaygı ve Depresyon: Yeme bozuklukları, sıklıkla anksiyete bozuklukları veya depresyonla beraber görülür. Bu psikolojik rahatsızlıklar, kişilerin yemekle ilişkilerini olumsuz yönde etkileyebilir.

Mükemmeliyetçilik: Mükemmeliyetçi bireyler, bedenleri ve kiloları konusunda aşırı hassas olabilirler ve ideal bir görünüme ulaşma amacıyla sağlıksız yeme alışkanlıkları geliştirebilirler.


Sosyal ve Çevresel Faktörler:

Medya ve Toplum Baskısı: Özellikle medya, mükemmel bir vücut imajı yaratır ve bu baskı, bireylerde sağlıksız bir şekilde kilo kaybetme veya ideal bedene ulaşma isteği yaratabilir.

Sosyal Çevre: Arkadaş grupları ve sosyal medya, bireyleri kilo verme baskısı altına alabilir. Bu baskı, özellikle gençler arasında yaygındır ve sağlıksız yeme alışkanlıklarını tetikleyebilir.

Aile Dinamikleri: Ailede yeme bozukluğu olan bireylerin varlığı veya ebeveynlerin kilo ve beslenmeyle ilgili tutumları, çocukların yeme bozukluğu geliştirme riskini artırabilir.

Genetik Faktörler:

Araştırmalar, yeme bozukluklarının genetik yatkınlığa sahip olabileceğini göstermektedir. Ailede yeme bozukluğu öyküsü olan bireylerin bu rahatsızlıkları geliştirme olasılığı daha yüksektir.

Yeme Bozukluklarının Belirtileri

Yeme bozuklukları genellikle gizli ilerler ve erken belirtiler bazen göz ardı edilebilir. Ancak bazı işaretler bu sorunun varlığını gösterebilir:

Diyetle Takıntılı Olma: Kişi sürekli olarak yediği yiyeceklerle ilgili aşırı düşünceler geliştirir, kalorileri sayar ve yemek konusunda aşırı titizdir.

Kilo Vermek İçin Aşırı Çabalar: Kilo vermek için aşırı diyet yapma, aşırı egzersiz yapma, yemek sonrası kusma gibi alışkanlıklar geliştirilebilir.

Yemek Yeme Sıklığında Değişiklikler: Aşırı yemek yeme (tıkınırcasına) veya neredeyse hiç yemek yememe gibi aşırı davranışlar görülür.

Kilo ve Bedenle Aşırı İlgilenme: Kişi sürekli olarak kilosunu, bedenini ve dış görünüşünü değerlendirir ve bu konuda aşırı hassasiyet gösterir.

Sosyal İzolasyon: Yeme bozukluğu olan bireyler, yemekle ilgili kaygılarından dolayı sosyal ortamlardan kaçınabilirler. Yemek yeme süreçlerini gizli tutmaya çalışabilirler.

Tedavi Yöntemleri

Yeme bozukluklarının tedavisi, psikoterapi, beslenme desteği ve bazen ilaç tedavisi gerektiren çok yönlü bir yaklaşımla gerçekleştirilir:

Psikoterapi: Kognitif davranışçı terapi (CBT), yeme bozukluklarının tedavisinde etkili bir yöntemdir. Bu terapi türü, bireyin yemekle ilgili olumsuz düşüncelerini ve davranışlarını değiştirmeye odaklanır.

Beslenme Danışmanlığı: Kişilere sağlıklı ve dengeli bir beslenme planı öğretilir. Diyetisyen desteği ile bireyin normal yeme alışkanlıklarına dönmesi sağlanır.

İlaç Tedavisi: Depresyon ve anksiyete gibi yeme bozukluğu ile ilişkili psikolojik sorunlar için ilaç tedavisi de kullanılabilir.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Arolat’ın kalp krizi şok diyetler ve kalp sağlığını gündeme getirdi! Uzman isim uyardı

Müzisyen Metin Arolat’ın beklenmedik vefatı, önemli bir sağlık sorununa da dikkat çekti. Arolat’ın ölümünün, uyguladığı şok diyetlerle ilişkili olabileceği iddiaları, hızlı kilo vermenin potansiyel risklerini gündeme getirdi. Prof. Dr. Özlem Esen, şok diyetlerin  ve hızlı kilo vermenin kalp sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri hakkında önemli bilgilendirmelerde bulundu., bahisnow, betist, Tumbet, Turkbet, Ultrabet, Vdcasino, Vegabet, Venusbet, Vforbahis, Wcasino, Wettenbet, Winxbet, Wonodds, Wsbets, Prizmabet,

Müzisyen Metin Arolat’ın beklenmedik vefatı, önemli bir sağlık sorununa da dikkat çekti. Arolat’ın ölümünün, uyguladığı şok diyetlerle ilişkili olabileceği iddiaları, hızlı kilo vermenin potansiyel risklerini gündeme getirdi. Prof. Dr. Özlem Esen, şok diyetlerin  ve hızlı kilo vermenin kalp sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri hakkında önemli bilgilendirmelerde bulundu.

Ünlü şarkıcı Metin Arolat, geçtiğimiz günlerde sahnede yaşadığı ani kalp durması sonucu hayatını kaybetmişti.  Arolat’ın ölümünün, uyguladığı şok diyetler ve ani kilo kaybıyla ilişkili olabileceği iddiaları gündeme gelirken bu durum, ani kilo kaybı ve şok diyetlerin kalp sağlığı üzerindeki etkilerini yeniden tartışmaya açtı. Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Bölümü Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özlem Esen de ani kalp durmalarının nedenleri, şok diyetlerin tehlikeleri ve hızlı kilo vermenin kalp sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu.

Prof Dr Özlem Esen

KALP KRİZİ GEÇİREN 5 KİŞİDEN 1’İ 35-45 YAŞ ARALIĞINDA

Öncelikle Türkiye’de kalp krizi yaşının artık çok geniş bir aralığa yayıldığına dikkat çeken Prof. Dr. Özlem Esen, Metin Arolat’ın da böyle bir genç kalp krizi olduğu ifade etti. Arolat’ın kalp krizinin birçok farklı sebebi de olabileceğinin altını çizen Prof. Dr. Esen, “Spekülatif yorumlardan ziyade, söylenildiği gibiyse eğer, evet şok diyetlerin maalesef kalp krizine neden olabildiği çalışmalarla kanıtlanmış durumda. Ani, agresif dediğimiz düşük kalorili, vücudun alışık olmadığı derecede, uzun açlıklarla giden şok diyetlerde maalesef kanın akışkanlığı bozuluyor. Vücutta iltihabi süreçler gelişebiliyor ve kalp krizi tetiklenebiliyor. Şok diyetlerle aslında kişi kilo verdiğini zannediyor ama vücutta bir takım kas kayıpları meydana gelebiliyor. Gördüğünüz gibi birçok etmen var ama bu diyetleri genel olarak zaten tavsiye etmiyoruz. Dengeli bir beslenme düzeniyle yavaş ve istikrarlı bir kilo kaybı en sağlıklı olan” dedi.

“İLLA ŞİDDETLİ AĞRILAR BEKLEMEYİN, UFAK SIZILAR DA MESAJ OLABİLİR”

Diyet yapan birinin bu diyetin kalbini rahatsız edip etmediğini nasıl anlayacağına dair de bilgilendirmelerde bulunan Prof. Dr. Esen, “Şok diyetlerdeki ana problemin kalori dengesizliği olduğunu söyledik ama kalbimizin etkilendiği konular bizim tansiyonumuzla ilgili süreçler. Özellikle kişi hızlı kilo kaybında düşük tansiyona maruz kalabiliyor. Mineral eksikliği olabiliyor ve bu da ritim bozukluğuna neden olabiliyor. Dolayısıyla kalbimizin dur dediği yönler halsizlik, olağandışı bir güçsüzlük, takatsizlik, kalp atışlarında düzensizlik, baş dönmesi, kas ağrıları, kramplar bunlar küçük satır araları. Bizim dikkate almamız gereken ufak mesajlar var aslında. Bedenimizi doğru okumamız gerekiyor ve verdiği mesajları doğru okumak gerekiyor. Maalesef Metin Arolat da sol kolda uyuşmadan bahsetmiş. Sonra kendini iyi hissediyorum diyerek tekrar performansına geri dönmüş. Kalp krizinin ufak belirtileri olabiliyor. İlla çok ya da hayatımızda görmediğimiz şiddette ağrılar olması gerekmiyor. Bunlar rahatsız edici ufak sızılar, sırta vuran yanmalar, göğüste özellikle midede ekşime gibi haller bile kalp krizine yorulabilir. ‘Hiçbir şey olmaz’ demeyip bir hekime mutlaka başvurmak gerekiyor. Artık kalp krizinin teşhisi son derece kolay. Teknolojik olarak da kolay tedavi edilen bir hastalık. Ama gecikme de bir o kadar hayati olabiliyor” şeklinde konuştu.

“İLK 6 AYDA MEVCUT KİLONUN YÜZDE 10’UNDAN FAZLASINI VERMEK ZARARLI”

Eğer sağlıklı bir şekilde diyet yapmak isteyen ve kalp sağlığını da ihmal etmek istemeyenlere de bu anlamda önceden tetikler yapılmasını tavsiye eden Altınbaş Üniversitesinden Prof. Dr. Özlem Esen sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Kişinin ilk 6 ayda mevcut kilosunun yüzde 10’undan fazlasını kaybetmesini zaten istemiyoruz. Hızlı kilo kaybı her ne kadar cazip görünse de bu durum kas kitlesinin azalması ve vücudun sıvı kaybetmesiyle sonuçlanabilir. Peki, ne yapmalıyız? Öncelikle, tansiyon ölçümlerinin düzenli olarak yapılması gerekiyor. Ayrıca, ailede kalp krizi riski varsa, özellikle 45 yaş üzerindeki erkekler için bu risk, sağlıklı bireylere göre neredeyse 5 kat daha fazla. Bu nedenle bu kişilerin yakından takip edilmesi şart. Tansiyon ölçümleri, elektrokardiyografi (EKG), vücut yağ ve kas oranlarının takibi, kandaki tuz oranları, sodyum, potasyum ve diğer minerallerin kontrolü ile kolesterol seviyelerinin düzenli olarak izlenmesi gerekiyor. Kandaki kolesterol seviyelerindeki dengesizlik, damar sağlığını bozabilir ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu yüzden, düzenli doktor kontrolleri altında yapılan diyetlerden korkmamak gerek. Ancak, uzun süreli açlıklar ve vücudun yeterli kalori ile mineral almadığı durumlarda ciddi sağlık sorunları ortaya çıkabilir.”

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

İnsanların daha uzun yaşaması için büyük bir plan başlatıldı

Çinli araştırmacılar, insanların daha uzun ve sağlıklı bir ömür sürmeleri amacıyla yeni bir uluslararası plan başlattı. İnsan Genom Projesi’nin (Human Genome Project – HGP) başarısını temel alan bu yeni aşama, dünya nüfusunun yüzde 1’inin, yani …

Çinli araştırmacılar, insanların daha uzun ve sağlıklı bir ömür sürmeleri amacıyla yeni bir uluslararası plan başlattı. İnsan Genom Projesi‘nin (Human Genome Project – HGP) başarısını temel alan bu yeni aşama, dünya nüfusunun yüzde 1’inin, yani 80 milyon kişinin genomunun sıralanmasını/dizilmesini hedefliyor. Bu iddialı proje, genetik hastalıkların teşhis ve tarama testlerini geliştirmeyi ve halk sağlığında yeni bir dönem başlatmayı amaçlıyor.

Çalışmada Türkiye’de var

Proje, 15 ülkeden araştırmacıların ortak çalışmasıyla yürütülüyor. Türkiye’nin de aralarında bulunduğu bu ülkeler arasında Çin, ABD, İngiltere, Fransa ve Japonya gibi bilimsel güç merkezleri de yer alıyor. HGP2 olarak adlandırılan bu ikinci aşamanın temel amacı, insan genomu üzerinde daha derin bir anlayış geliştirmek ve sağlıklı yaşam süresini uzatmak için genom bilgilerini kullanmak.

Hedef daha uzun ve sağlıklı bir yaşam

HGP2, ileri teknolojiler, veri analitiği ve müdahale yöntemlerini kullanarak, genetik hastalıkları önlemenin ve sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesinin yolunu açmayı hedefliyor. Hedeflenen ilk aşama dünya nüfusunun yüzde 1’inin genomunun dizilenmesi olsa da, proje bu oranla sınırlı kalmayacak. Araştırma ekibi, HGP2’nin küresel sağlık politikalarında yeni bir paradigma yaratarak tüm insanlığa sağlıklı ve uzun bir yaşam yolunu açacağını ifade ediyor.

İnsan Genom Projesi, 1990 yılında Amerikan doktor-genetikçi Francis Collins liderliğinde başlatılmış, finansmanı ABD tarafından sağlanmış ve 2003 yılında tamamlanmıştı. 3 milyar DNA harfini dizileyen bu uluslararası proje, atomu parçalamak ya da Ay’a gitmek kadar büyük bir bilimsel başarı olarak kabul ediliyor. O dönemki uluslararası konsorsiyuma Çin, İngiltere, Fransa, Almanya ve Japonya gibi ülkeler de katılmıştı.

Çin, bu projedeki rolünü 1999’da kurulan BGI Group ile üstlenmişti. Shenzhen merkezli bu araştırma kuruluşu, insan genomu diziliminde önemli bir rol oynamıştı. HGP2 projesi de Çinli bilim insanlarının girişimiyle doğdu. Çin’deki Fudan ve Peking Üniversitesi’nden araştırmacılar da projenin arkasındaki 21 kişilik uluslararası ekibe katkı sağlıyor. Projenin finansmanının ise mevcut ve gelecekteki ulusal girişim bütçelerinden, Dünya Sağlık Örgütü ve Birleşmiş Milletler’den sağlanması hedefleniyor.

Ekonomik etkisi de büyük

Araştırmacılar, genom dizileme maliyetlerinin 100 doların altına düşmesiyle kişisel genomların hızla daha erişilebilir hale geldiğini vurguluyor. 2011 yılında Battelle tarafından yayınlanan bir rapora göre, ABD hükümetinin İnsan Genom Projesi’ne (HGP 1) yaptığı 3,8 milyar dolarlık yatırım, ABD ekonomisine 796 milyar dolarlık katkı sağladı ve 244 milyar dolarlık kişisel gelir artışı yarattı. Ayrıca, proje 310.000 yeni istihdam oluşturdu. 2010 yılında genomik tabanlı endüstri, federal ve eyalet vergileri yoluyla hükümet yatırımını fazlasıyla geri kazandırdı. Yani bu proje sadece insan ömrüne katkı yapmayı hedeflemiyor, aynı zamanda ülke ekonomilerine de büyük katkılar sağlama potansiyeli güdüyor.

Diyabet kadınları daha çok etkiliyor!

Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. İlhan Tarkun, “Diyabet Türkiye’de erkeklere göre kadınlarda yüzde 8 daha fazla görülüyor” dedi.

Pankreasın yeterli miktarda insülin hormonu üretmemesi ya da ürettiği insülin hormonunun vücutta etkili kullanılamaması durumunda gelişen diyabet, toplumda en hızlı artan kronik hastalıklardan biri. Biz de Pudra.com olarak, 14 Kasım Dünya Diyabet Günü kapsamında, Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. İlhan Tarkun’dan Türkiye’de kadınlarda çok daha fazla görülen şeker hastalığı hakkında bilgi aldık.

Geçtiğimiz 20-30 yılda dünyada diyabetten muzdarip hasta sayısının 2 kattan fazla arttığını ve diyabetin henüz klinik tablo ortaya çıkmadan yüzde 80 oranında engellenebildiğini söyleyen Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. İlhan Tarkun, “Tahminlere göre Türkiye 2045 yılında, dünyada erişkin toplumda en fazla diyabetlinin yaşadığı ilk 10 ülke arasına girecek. Diyabet Türkiye’de erkeklere göre kadınlarda yüzde 8 daha fazla görülüyor” açıklamasında bulundu.

Türkiye’de her 100 kişiden 16’sında diyabet olduğunu belirten Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. İlhan Tarkun, “Bu da yaklaşık 9 milyon diyabetli demek. Bu rakamın Türkiye’de 2045 yılında 13,4 milyona çıkacağı tahmin ediliyor. Dünyada ise diyabetli hasta sayısının 2030 yılında 643 milyon, 2045’te ise 783 milyona ulaşacağı öngörülüyor. Sık idrara çıkma, ağız kuruluğu, çok su içme, açlık hissi, cilt yaralarının geç iyileşmesi, kuru ve kaşıntılı bir cilt, ellerde ve ayaklarda uyuşma ve karıncalanma gibi sıkıntılar yaşayan hastaların diyabet şüphesiyle kan şekeri ölçümü yaptırması önemli” dedi.

Kan şekeri ölçümünden korkmak tedaviyi olumsuz yönde etkiliyor
Açlık şekeri 100 mg/dl, tokluk şekeri (yemeğe başladıktan iki saat sonra) ise 140 mg/dl üzerinde bulunursa kişinin diyabet açısından risk altında olduğunu belirten Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. İlhan Tarkun, “Diyabetik bireylerde kan şekerinin düzenlenmesi ve tedavi etkinliğinin değerlendirilmesinde kendi kendine kan şekeri takibi çok önemli. Bu ölçümlerin sıklığı, diyabet tipine ve hastanın özelliğine göre değişiyor. Bazı hastalarda haftada 1-2 kez ölçüm yeterli olurken bazı hastalar günde 7-8 ölçüme ihtiyaç duyabiliyor. Her defasında parmak delinmesinin neden olduğu acı, korku ve sosyal fobi gibi bazı etkenler, hastalarda kan şekeri ölçüm sıklığını azaltan ve dolayısıyla tedaviyi başarısız kılabilen önemli unsurlar haline geliyor” uyarısında bulundu.

Diyabetten kendinizi koruyun
Uluslararası Diyabet Federasyonu IDF’in araştırmasına göre Türkiye’de ailelerin önemli bir bölümünde diyabetli var. Buna rağmen her 5 kişiden 4’ü belirtileri fark edemiyor. Diyabet hastalığından korunmak için farklı ipuçları paylaşan Prof. Dr. İlhan Tarkun, “Diyabet, son yıllarda görülen böbrek yetmezliklerinin yarısının, 65 yaş altı körlük ve travma dışı nedenlere bağlı ampütasyonun en yaygın nedeni. Diyabetin önüne geçebilmek için bol bol hareket edin ama düzenli, sporu hiç bırakmayacak şekilde hayatınıza dahil edin. Sağlıklı beslenin. Sadece diyabet için değil, sağlıklı beslenme tarzı sizi pek çok hastalıktan koruyacak. Stresten uzak durun. Sevdiğiniz hobilerle uğraşmak sizi stresten korur. Kendinizi ihmal etmeyin. Sağlık kontrollerinizi aksatmayın. Unutmayın, diyabeti erken yakalamak tedavisini de kolaylaştırır” dedi.

Dijital çağ, diyabetin hem sebeplerinden biri hem de çözümü
Günümüzde cep telefonu ve tabletlere indirilen çeşitli mobil uygulamaların da diyabeti kontrol etmek için kullanıldığına değinen Prof. Dr. İlhan Tarkun, “Diyabet hastalarının yüzde 90’ı Tip 2 diyabet hastası ve bu durumun oluşmasında genetik yatkınlık önemli bir faktör ancak faktör genetik olsa bile, diyet ve sağlıksız yaşam tarzı hastalığı tetikleyebiliyor. Şişmanlık ile hareketsiz yaşam tarzı sonucunda diyabet her geçen gün artıyor. Dijital çağa geçişle birlikte hareketsiz yaşam ve sağlıksız beslenme daha da artmış durumda. Çocuklar oyun yerine bilgisayar başında vakit geçiriyor. Erişkinler arasında da televizyon ve bilgisayar başında, hareketsiz ve sağlıksız atıştırmalar ile geçirilen zaman artıyor. Diyabetin görülme sıklığının artışı açısından dijital çağın olumsuz yansımalarından yakınsak da diyabetin takip ve tedavi kısmında yaşanan teknolojik gelişmeleri görmezden gelmek de mümkün değil” açıklamasında bulundu.

İLGİLİ HABERLERİMİZ:

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Kalp, tansiyon hastası çocuk sayında artış! Paketli gıdalara dikkat…

Koruyucu içeren işlenmiş gıdalar, uzun süre tüketilince çocuklarda kalp, tansiyon ve bağırsak hastalıklarına yol açıyor. Ankara Bilkent Şehir Hastanesi Çocuk Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Beslenme Uzmanı Prof. Dr. Şamil Hızlı, sağlıklı bireyler yetiştirmek için anne-babalara önemli ipuçları veriyor.

Prof. Dr. Şamil Hızlı, sağlıklı bireyler yetiştirmek için anne-babalara önemli ipuçları veriyor. Beslenme çantası seçiminin bile sağlık açısından büyük önemi olduğuna dikkat çeken Hızlı, zehirli madde aktarımı yapmayan ürünleri tercih etmeleri gerektiğini vurguladı ve

“Okul ve beslenme çantasının sağlıklı ve hijyenik olmasın yanında bir de toksik (zehirli etkili madde) boya içermemesi gerekiyor. Parlak renkli okul beslenme çantalarının daha çok kanserojen madde içerdiğine dair bilgiler var. O açıdan ailelere mutlaka daha çok, sade renkleri ve sağlıklı, kaliteli ürünleri tercih etmelerini öneriyoruz” dedi.

5-13 yaş grubu çocuklar koruyucu maddelerden uzak tutulmalı

Hızlı, beslenme çantasındaki yiyeceklerin özellikle 5-13 yaş grubu arasındaki çocuklara önemli bir beslenme desteği sağladığına işaret etti ve sözlerini şöyle sürdürdü:

İşlenmiş gıdaları çok tercih etmemeleri gerekiyor. ‘İçerik olarak ne koyalım’ denirse özellikle protein grubu noktasında desteklemek için et çok tercih edilen bir ürün değil, koku yapabiliyor. Ama kıymalı börekler olabilir. Özellikle tahıl seçiminde kara buğday veya doğal buğday tercihimiz olacak şekilde daha çok kahverengi ekmek diye ifade edeceğimiz ürünler ve bunlarla yapılmış sandviçler olabilir. Mümkün olduğunca koruyucu madde içermeyen gıdaları tercih etmeliler. İçecek olarak süt, kefir, ayran tercih edilebilir.

Meyveler ve sebzeler çocuğun kolay ulaşabileceği, elle yiyebilecek şekilde bölünmüş, parçalanmış olarak konulmalı. Çünkü okulda çocuğun hem teneffüs süreleri kısa hem de ürünleri parçalamak için bıçak kullanmaları gerekiyor. Çocukların direkt kapağı açtıkları zaman eliyle alıp yiyebileceği ürünler olmalı.”

Koruyucu madde içeren gıdalar ne kadar az tüketilirse o kadar iyi

Raf ömrünün uzatılması için koruyucu etken maddeler kullanılarak üretilen işlenmiş gıdalardan kaçınılması gerektiğine dikkati çeken Hızlı, işlenmiş gıdaların çocukların sindirim sistemine zarar verdiğini aktardı: “Çocuğun her türlü şekilde bir şey yemesi, sağlıklı olacağı anlamına gelmiyor. Sağlık için, mümkün olduğunca evde hazırlanmış besinleri tüketmeliler. Çocuklarda, ileri derecede işlenmiş gıda kullanımı durumunda kalp, tansiyon ve bağırsak hastalıklarının ortaya çıkması mümkün. Bu riski göze almamak adına annelerin bu ürünleri tercih etmemesini tavsiye ederiz.”

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!