Bloomberg HT’ye konuk olan Fark Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahu Serter, sanayici için 2024 yılının nasıl geçtiğini ve krediye ulaşılabilirliği değerlendirdi.
2024 yılının ihracat yapan sanayici açısından çok zor bir sene olduğunu söyleyen Serter, “Girişimcilere bakarsak orada bir diyeceğim yok, finansmana erişim, yatırım almak, iş ve müşteri bulmak ve bunları tutmak, çok zor zamanlardan geçiyoruz. Ama bir şekilde Türkiye’nin içinde tarif edemediğim bir dinamizm var hala gerçekten sebatla ayakta ve ileri diyen de bir sürü insanla beraberiz birbirimizi umut oluyoruz. Sanayi tarafında ben daha çok otomotiv ve yan sanayinde aktif olduğum için yani ihracat yapıyorsanız tabi kurun üzerindeki baskı bir yandan artan işçilik maliyetleri Türkiye’nin rekabetçiliğini, bizlerin Türk sanayisi olarak farklı sanayilerle rekabet etmemizi dünyada çok azalttı.” dedi.
Bu durumun etkisini 2024’te daha da hissetmeye başladıklarını söyleyen Serter, global ölçekte verilecek bir iş varsa Türkiye’nin rakipleri içerisinde arka sıralara düştüğünü çünkü işleri de alamadıklarını dile getirdi. “Bu bizi üzüyor ve endişelendiriyor” diyen Serter şöyle devam etti:
“Bu kaygı olayını sadece biz Türkiye olarak duymuyoruz bütün dünya bunu yaşıyor. Dünyanın büyük otomotiv şirketlerinin şu anda bir sürü üst düzey yöneticileri ayrılıyor. Dünya’da konjonktürü aramakta sorunlar var, herkes kendi yerini arıyor. Türkler olarak da biz bu sorunu yaşıyoruz, kendi ekonomimizin verdiği sıkıntılar da olunca çok kolay değil.
Sanayi sektörünün birçok stratejileri var ben Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile yakın çalışıyorum. Tekno girişim stratejisi var, Türkiye’yi geleceğe taşıyan teknolojilerle ilgili stratejiler var, yeni sanayi teknolojileri ne olmalı…benim fonum da bunun üzerine endüstriyel teknolojiler üzerine. Önce konjonktürü iyi analiz etmekle başlamak lazım, bu güne kadar Türkiye’nin dinamosu Avrupa olmuş onlar büyüdükçe bizde büyümüşüz.
Şu anda Draghi Report’da da gördüğümüz gibi Avrupa büyümesinin durduğunu bunun için acil bir şeyler yapması gerektiğinin farkında. Avrupa birçok konuda tereddütlü, regülasyonlarla uğraşmaktan inovasyonu kaçırıyor. Biz Türkiye olarak sadece Avrupa’dan medet ummayı bırakmamız lazım, tam tersine ben Almanya’daki sanayicilere şunu anlatmaya çalışıyorum; biz sizin umudunuzuz Türkiye’yi artık sadece ucuz işgücü ülkesi olarak görmekten vazgeçip asıl yatırımlarınızı yapacağınız kardeş ülkeniz olarak görmeniz lazım.
Amerika’ya bakarsak Trump’ın gelmesiyle orada da korumacı bir ekonomi öne geçti. Biz Türk şirketleri olarak müşteri bizi nerede istiyorsa oraya gitmeliyiz. Amerika’nın bize ihtiyacı varsa oraya gitmeliyiz. Çin de diyor ki Amerika ve Avrupa beni refüze ediyor. Ben ne yapacağım dünyada diyor. Çinli otomotivcilerde de şöyle bir şey var diyor ki “Ben sizi artık Çin dışındaki yerlerde daha fazla desteklemeyeceğim para kazanmayan işleri bırakın ve Çin’e geri dönün çağrısı var.”
“Biz katma değerli üretime gitmek istiyorsak bu ekosistemi yaratmak zorundayız”
“TOGG sanayi sektörü için ne ifade ediyor?” sorusunu cevaplayan Serter, “Şimdi bizim eğer TOGG gibi bir aracımız olmasaydı onun sayesinde oluşan bir elektrifikasyon tedarik sistemi oluşmasaydı bizim gidip de Fransa’da orada burada bir Türk işine yer açacaklarını düşünmek saflık olurdu. Biz katma değerli üretime gitmek istiyorsak bu ekosistemi yaratmak zorundayız ve ilk risk sermayesinin konulması gerekiyor. TOGG da bence bu risk sermayelerinin en önemlilerinden biri. TOGG challenger olma açısından çok doğru bir marka ama o da bir startup.” dedi.
“Önümüzde yatırım yapacağımız yerler var”
Serter fon yatırımları ve şirketlerin finansman sıkıntısı hakkında ise şu ifadeleri kullandı:
“Ben seri bir şekilde yatırım yapıyorum ve genellikle en iyi işleri Türkiye’den buldum. Ama onları da hep globalleştirip daha iyi getiri sağladım. Bu Fon’da da hem 70’den fazla portföy şirketlerimizi koyduk hem de finansal para koyacağız ve başka endüstriyel şirketler de bizle çalışmak istedi, şimdi onlarla da birlikte Türkiye’de bir sanayi teknolojileri, elekrifikasyon, malzeme teknolojileri, yeni enerji teknolojileri, dönüşebilir-sürdürülebilir endüstriyel teknolojiler gibi işlerin de içinde yer alacağı bir Fon olacak. Bu Fon benim hayalim, ilk kapanışı 50 milyon dolardan yaparız diye düşünüyorum 100 milyon dolarlara kadar gayet rahat çıkar. Önümüzde yatırım yapacağımız yerler var onların yol haritaları da var.
Şimdi mesela bir yerden iş alıyorsunuz biz şirketleri globale taşıyoruz ve büyük bir iş aldınız mesela birden cirosunun beş katı bir iş aldı. Bir kere büyüme finansmanı diye bir şey olması lazım, biz kontratı götürmemize rağmen bu şirketlere kredi bulmakta zorlanıyoruz. Kredi çıkıyor ondan sonra bilmem kaç katı kadar da teminat istiyorlar. O yüzden şimdi yeni işlerin ölçeklenmesini çok daha farklı ele almamız lazım yani iş alan ve önünde büyümesi garantileşmiş şirketler için özel finansman imkanları çıkarmak lazım. Sanayi şirketlerinin krediye ulaşımı çok zor. Yeni işler yapalım veya dijitalleşmeye yatırım yapalım derken bunlara kaynağı nereden bulacaksınız. Çünkü şu anda şirketler öz kaynağı yaratamıyorlar, kâr marjları da çok daraldı dolayısıyla biraz sarmala giriyoruz. Bu sarmalı açmak da sanayici tek başına açamaz girişimci de tek başına açamaz.”