Ticaret Bakanlığı, şirketlerin entegratörlük yetkisine ilişkin şartları belirledi.
Ticaret Bakanlığı, hizmet sağlayıcılarca alınan ticari elektronik ileti onay ve ret bilgilerinin, İleti Yönetim Sistemi’ne (İYS) yüklenmesini sağlayan entegratörlük yetkisine ilişkin şartları belirledi.
Bakanlıktan yapılan açıklamada, ticari faaliyette bulunan hizmet sağlayıcılar için getirilen yükümlülüklerin, uygulamada bilişim sektöründe faaliyet gösteren şirketler (entegratör) aracılığıyla ifa edildiği belirtildi.
Bu kapsamda, söz konusu şirketlerin yetkilendirilmesi, yükümlülüklerinin belirlenmesi ve bunlara ilişkin usul ve esasların tespiti amacıyla “Ticari Elektronik İleti Yönetim Sistemi Entegratörleri Hakkında Tebliğ”in Resmi Gazete’de yayımlandığı ifade edildi.
Açıklamada, tebliğle ticari elektronik ileti onay ve ret işlemlerinin İYS’ye kaydedilmesi veya bu işlemlerin sistem üzerinden gerçekleştirilmesi hususlarında hizmet sağlayıcılara entegratör olarak hizmet vermek isteyen şirketlerin Bakanlıktan yetki almasının zorunlu hale getirildiği kaydedildi.
Entegratörlük yetkisi için gerekli şartlar
Entegratörlük yetkisi için gerekli şartların belirlendiği vurgulanan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Entegratörlük yetkisi almak isteyen işletmelerin, anonim veya limitet şirket şeklinde kurulması, ödenmiş sermayesinin en az 1 milyon lira olması, şirket ortağı ve yöneticilerinin, tebliğde belirtilen suçlardan dolayı hüküm giymemiş olması, ticari defter ve kayıtlarını düzenli ve izlenebilir şekilde tutuyor olması, şirket bünyesinde ağ ve ağ güvenliği uzmanı, veri tabanı uzmanı, sistem uzmanı, kalite sistemleri uzmanı ve yazılım geliştirme uzmanı olmak üzere en az 5 personeli istihdam etmesi, entegratörlük hizmetinde kullanılacak bilgi işlem sisteminin, yazılım, donanım ve sunucu altyapısının Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki bir veri tabanında bulunması gerekmektedir.”
Anılan şartları sağlayan anonim veya limitet şirketlerin tebliğ ekinde yer alan başvuru formu ve istenen diğer belgelerle Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğine (TOBB) başvurmaları gerektiğinin bilgisi verilen açıklamada, “TOBB, başvuruyu ön incelemeye tabi tutarak eksiksiz ve uygun olanları başvuru tarihinden itibaren 30 gün içinde Ticaret Bakanlığına gönderir. Bakanlıkça yapılan incelemeler sonucu şartları sağladığı tespit edilen anonim ve limitet şirketlere entegratörlük yetkisi verilir.” ifadeleri kullanıldı.
Entegratörlük yetkisinin iptaline ilişkin usuller
Açıklamada, tebliğ hükümlerine aykırı hareket eden veya belirtilen şartları sonradan kaybeden şirketlere aykırılıkları gidermeleri için 30 günlük süre tanınacağı vurgulanarak, şunlar kaydedildi:
“Süre sonunda aykırılığın giderilememesi veya şartların yeniden sağlanamaması halinde entegratörlük yetkisinin TOBB’un bildirimi üzerine Bakanlık tarafından iptal edileceği belirlenmiştir ancak yetkisi iptal edilen entegratör, iptal tarihinden itibaren 30 gün boyunca hizmet verdiği hizmet sağlayıcıların iş ve işlemlerini yürütebilecektir. Halihazırda entegratörlük hizmeti veren şirketler, entegratörlük yetkisi almak için gerekli belgelerle 31 Mart 2025’e kadar başvuruda bulunabileceklerdir. Anılan tarihe kadar entegratörlük yetkisi almayanlar, hizmet sağlayıcı adına ticari elektronik iletilere ilişkin hiçbir işlem tesis edemeyecek ve İYS üzerinden herhangi bir işlem gerçekleştiremeyecektir.”
Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi’ne (UTTS) geçişle ilgili yaşanan yoğunluk nedeniyle, vergi mükelleflerinin mağdur olmamaları için, sisteme kayıt tarihi 31 Ocak 2025 olarak yenilenirken, 31 Aralık 2024 tarihine kadar sisteme kaydolanlar donanım fiyatlarında yıl sonunda yaşanacak artıştan etkilenmeyecek.
Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığınca (GİB) hazırlanan, “Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi Uygulama Genel Tebliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ”, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Başkanlık, akaryakıt piyasasında rekabet eşitliğinin sağlanması ve kayıt dışı ekonomi ile etkin mücadele amacıyla kurulan UTTS kapsamındaki uygulama esaslarında bazı değişiklikler yaptı.
Sistem kapsamındaki taşıt sahipleri ile akaryakıt istasyonu işletmecilerine en geç 31 Aralık 2024 tarihine kadar sisteme kaydolarak taşıtlarına ve istasyonlara gerekli donanımları taktırma zorunluluğu getirilmişti.
Tebliğle, sisteme son kayıt tarihi 31 Ocak 2025 olarak yenilendi. Donanım fiyatları yıl sonunda ÜFE artış oranı üzerinden güncelleneceği için 31 Aralık 2024’e kadar “utts.gov.tr” üzerinden sisteme kaydolanlar 2024 için geçerli fiyatlardan faydalanabilecek.
Taşıt sahiplerine yönelik avantajlar
Taşıt sahiplerinin 31 Aralık 2024’e kadar kayıt yaptırılması halinde, Taşıt Tanıma Birimi (TTB) siparişi verenler, 2024 fiyatlarıyla ödeme yapacaklar, montaj işlemini 30 Nisan 2025’e kadar tamamlama hakkına sahip olacaklar ve bu tarihe kadar UTTS üzerinden yapılmayan akaryakıt giderlerini vergi indiriminde kullanmaya devam edebilecekler.
1-31 Ocak 2025 tarihlerinde kayıt yaptırılması halinde 2025 yılı fiyatları geçerli olacak. Montaj işlemleri 30 Nisan 2025’e kadar tamamlanabilecek. Bu tarihe kadar UTTS üzerinden yapılmayan akaryakıt giderlerinin vergi indiriminde kullanılması uygulaması sürecek.
Mevcuttaki bireysel araçlar açısından TTB taktırma yükümlülüğü bulunmuyor. 1 Temmuz 2025’ten itibaren trafiğe çıkacak sıfır araçlara ise bu araçları piyasaya sürenler veya ithalatçıları ile üreticileri tarafından TTB taktırılması gerekiyor. Söz konusu araçların plakalarının veya sahiplerinin değişmesi durumunda TTB değişimi zorunluluğu bulunmuyor.
Akaryakıt istasyonu işletmecileri için koşullar
Akaryakıt istasyonu işletmecileri için ise 31 Aralık 2024’e kadar kayıt yaptırılması halinde, 2024 hizmet bedeli geçerli olacak. Montaj işlemleri 30 Nisan 2025’e kadar tamamlanabilecek ve bu süre zarfında, söz konusu nedenle, cezai yaptırım uygulanmayacak.
1-31 Ocak 2025 tarihlerinde kayıt yaptırılması halinde 2025 yılı hizmet bedeli ödenecek. Montaj işlemleri 30 Nisan 2025’e kadar tamamlanabilecek ve bu süre zarfında, bu nedenle cezai yaptırım uygulanmayacak.
Son tarih olan 31 Ocak 2025’e kadar kayıt yaptırmayan taşıt sahipleri ve işletmeciler, yakıt harcamalarını gider olarak gösteremeyecekler. Donanım kurulumlarını tamamlamayanlar cezai yaptırımlarla karşılaşacak.
Yeni düzenlemenin getirdikleri
1 Temmuz 2025’ten itibaren trafiğe çıkacak sıfır araçlar, ithalatçı veya üreticileri tarafından TTB’li olarak piyasaya sürülecek.
Mevcut taşıt tanıma sistemlerindeki taşınabilir cihazlar TTB ile değiştirilecek. Böylece, standartlaşma sağlanacak ve usulsüzlük önlenecek.
TTB sayesinde farklı akaryakıt şirketlerinden yakıt alımı mümkün olacak. Kapsamdaki araçların bireysel kullanıcılara devrinde yeni cihaz almak zorunda kalınmayacak.
UTTS sayesinde, 8 milyon taşıtın akaryakıt giderleri elektronik olarak kontrol edilerek, yılda en az 15 milyar liralık kayıt dışılığın önüne geçilecek.
Ülke genelinde halen bin 500 TTB montaj istasyonunda 4 bin teknisyen, taşıtlara donanım montajı yapıyor. Akaryakıt istasyonlarındaki donanım hazırlıklarında da 450 teknik servis, 2 bin personel görev alıyor.
Sisteme kayıtlı istasyon sayısı geride kalan haftalarda 4 bini, TTB siparişleri de 1,1 milyonu geçti. Yeni düzenlemeyle yıl sonuna kadar TTB siparişlerinin 2 milyonu, kayıtlı istasyon sayısının ise 8 bini geçmesi bekleniyor.
Amortisman süresi kısaltıldı
Öte yandan, “Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ” de Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Tebliğle firmalara Taşıt Tanıma Sistemleri için yüzde 50’ye kadar amortisman oranını seçebilme imkanı sağlanarak, UTTS kapsamında yapılacak harcamaları 2 yılda gider yazma hakkı getirildi.
Ülkemizdeki Tuzak Gibi Kasislerden Sonra, İsveç’te Geliştirilen Otomatik Kasislerin Özelliklerini Duyunca “Keşke Bizde de Olsa!” Diyebilirsiniz
Araba kullanırken kasislerden geçmeyi pek seven yoktur. Aslında şehir içindeki hızı yavaşlatmak için kullanılan kasisler, hızlı gelen sürücüler için mantıklı olsa da hızına dikkat eden sürücüler için pek bir anlam ifade etmiyor.
İşte İsveç bu durumun farkına varmış olacak ki, şehir içindeki hızı sınırlayabilmek için çok adil bir çözüm geliştirmiş!
İsveç’te geliştirilen ve giderek dünya genelinde ilgi gören bu sisteme Actibump adı veriliyor.
Bu yenilikçi kasisler, sürücülerin hızlarına göre aktive olarak, şehir içi trafiğine bambaşka bir yaklaşım getiriyor.
Söz konusu aktif kasisler, radar sistemi ile araçların hızını ölçüyor ve bu sayede kasis sadece hız sınırını aşan araçlar için devreye giriyor.
Hız sınırını aştığı tespit edilen araç için, yol yüzeyine entegre edilmiş kapak birkaç santimetre aşağıya inerek sürücülere fiziksel bir uyarı yapıyor da diyebiliriz.
Eğer hız sınırına uygun bir şekilde sürüyorsanız kapak yerinden oynamıyor ve aracınız sistemin üzerinden herhangi bir kasise maruz kalmadan geçiyor.
Bu sistemin en iyi yanıysa ambulanslar ve itfaiyeler gibi acil müdahale araçlarının bu sistemden etkilenmeden, yolculuklarına kesintisiz devam edebilmeleri!
Otomatik kasislerin, kamuya ait araçları tanıyarak ona göre tepki vermesi bile düşünülmüş.
Yani, otomatik kasisler hem güvenlik sağlıyor hem de sürüş konforunu koruyor.
Özellikle büyük şehirlerde ve kalabalık bölgelerde, bu tür bir sistem hem sürücüler hem de yayalar için büyük bir rahatlık ve güvenlik sağlayabilir gibi görünüyor.
Peki siz ne düşünüyorsunuz? Ülkemizde de olmasını ister miydiniz?
Elektrikli araçlar, hepimizin şikâyet ettiği dur-kalk trafikleri avantaja çevirebiliyor. Peki bu nasıl oluyor?
Dur-kalk trafik çoğu sürücü için bir işkencedir. Tek etkisi sıkıcı bir sürüş deneyimi değil tabii ki, yakıt tüketimini de bir o kadar olumsuz etkiliyor.
Ancak iş elektrikli arabalara gelince işler biraz değişiyor. Çünkü elektrikli arabalar bu durumu avantaja çeviren bir sisteme sahip.
Konuyu biraz daha açalım.
Anlatmaya çalıştığımız bu sistemin adı ‘Rejeneratif frenleme’. Rejeneratif frenleme, elektrikli ya da hibrit araçlarda kullanılan bir enerji geri kazanım sistemi.
Peki nasıl çalışıyor?
Bildiğiniz gibi geleneksel fren sistemlerinde, frenleme sırasında kinetik enerji ısıya dönüşüyor ve boşa gidiyor. Ancak elektrikli arabalardaki elektrik motorları, hem güç üretmek hem de frenleme işlevi görecek şekilde çalışıyor. Elektrik motoru bir nevi jeneratör gibi çalışarak mekanik enerjiyi elektrik enerjisine dönüştürüyor ve bu enerjyii doğrudan aracın bataryasına gönderiyor.
Bu sistemin elektrikli arabalar için avantajı ne?
Elektrikli araba dediğimiz zaman akla gelen ilk sorun menzil oluyor. Rejeneratif frenleme de bu noktada devreye giriyor. Bu sistem sayesinde kazanılan enerji, bataryayı tekrar doldurduğu için menzilini artırıyor.
İçeriğimizi noktalamadan rejeneratif frenlemenin sadece elektrikli arabalarda değil, modern trenler, elektrikli bisikletler ve scooterlar gibi diğer ulaşım araçlarında da kullanıldığını hatırlatalım.
Binance, tokenomiklerinde ve arzlarında önemli değişiklikler geçiren altcoin’lere ilişkin risk uyarısı yapacağını açıkladı.
Binance, tokenomiklerinde ve arzlarında önemli değişiklikler geçiren altcoin’lere ilişkin risk uyarısı yapacağını açıkladı. İlk listede aralarında Chiliz (CHZ) ve Iota’nın (IOTA) da olduğu 10 altcoin yer aldı.
Kripto yatırımcıları birçok altcoin hakkında şikayetlerde bulundu. Binance, platform kullanıcılarının yapmış olduğu geri bildirimlerden yola çıkarak yeni bir sistem oluşturdu. Söz konusu sistem, riskli varlıklar hakkında uyarı yayınlayacak ve yatırımcıların mağduriyetini önlemeye çalışacak.
Binance, web sitesi üzerinden yayınladığı duyuruda şunları söyledi;
“Endişelerinizi duyduk ve tokenomiklerinde ve arzlarında önemli değişiklikler geçiren token’lara ilişkin şeffaflığı artırmak için harekete geçiyoruz.”
Binance riskli altcoin’ler için yeni bir sistem oluşturdu
Birçok kripto girişiminin şeffaflık ilkesinden uzaklaşması, piyasanın gelişimindeki en büyük sorunlardan birisi olarak gösteriliyor. Altcoin’lerin tokenomiklerinde yaptığı değişiklikler ve dolaşım arzındaki artışlar yatırımcıları mağdur ediyor. Binance, kullanıcılardan gelen talepler doğrultusunda yeni bir sistem geliştirdi.
Yapılan açıklamalara göre, Binance 1 Ekim’den itibaren riskli token’lar için uyarı bildirimleri ve banner’lar yayınlayacak. Sistem son 18 ay içinde tokenomiklerinde önemli değişiklikler olan token’lara odaklanacak. Kullanıcıların söz konusu token’lar hakkında bildirim almak için onay vermesi gerekecek.
Binance, yürürlüğe soktuğu yeni sistemin ortaya çıkardığı riskli altcoin’leri listeledi. Listede şu altcoin’ler yer aldı;
Travala (AVA)
Chiliz (CHZ)
Enjin Coin (ENJ)
IOTA (IOTA)
Lisk (LSK)
Metal DAO (MTL)
Orion (ORN)
Self Chain (SLF)
Solar (SXP)
Vanar Chain (VANRY)
Borsadan yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı;
“İleriye dönük olarak, tokenomiklerinde önemli değişiklikler olan ya da token arzında önemli bir artış yaşayan listelenmiş tokenlar da risk uyarısı banner’ına ve açılır pencere bildirimine tabi olacaktır. Binance, şeffaf ve sürdürülebilir bir kripto ekosistemi inşa etmeye kendini adamıştır. Bu önlemlerin kullanıcıların daha bilinçli kararlar almasına yardımcı olacağına ve topluluk içinde uzun vadeli büyümeyi teşvik edeceğine inanıyoruz.“
Baykar ve Türk Havacılık Uzay Sanayii (TUSAŞ) tarafından geliştirilen araçların başarılarıyla “en fazla insansız hava aracı (İHA) ihraç eden ülke” haline gelen Türkiye, daha küçük sınıftaki İHA’ları üreten şirketlerin çabalarıyla bu başarıyı yaygınlaştırmayı amaçlıyor.
Türk savunma sanayisi ürünü Bayraktar TB2, Bayraktar Akıncı, Anka ve Aksungur, yurt içindeki başarılarını yurt dışına da taşıyıp birçok ihracat sözleşmesine imza attı. Bu başarılarla Türkiye, uluslararası İHA pazarında liderliğe yükseldi. Baykar ve TUSAŞ’ın bu başarısını daha küçük ve farklı sınıflarda sürdürmek isteyen Türk şirketleri birçok ürün geliştirip bunları yurt dışındaki kullanıcılarla buluşturmak için çalışmalar yürütüyor.
Bu firmalardan biri olan Robit Teknoloji, bir süredir yürüttüğü çalışmaları sonunda ortaya çıkan ürünleri Azerbaycan Uluslararası Savunma Sanayii (ADEX) Fuarı’nda tanıttı. Fuarda, yeni tasarımıyla ilk kez yurt dışında sergilenen FPV kamikaze dron (dron kamerasından alınan görüntünün pilotun gözündeki gözlüğe getirilmesiyle kullanılan dron) AZAT, ilgiyle karşılandı.
Robit Teknoloji İş Geliştirme Direktörü İbrahim Yiğit Özboyacı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yakın zamanda uluslararası heyetle yaptıkları teknoloji gösteriminin ardından AZAT’la ADEX Fuarı’na katıldıklarını söyledi.
Teknoloji gösterimi sonrasında fuarda yoğun ilgiyle karşılaştıklarını dile getiren Özboyacı, seri üretim aşamasına gelen AZAT’a yönelik farklı heyetlerle verimli görüşmeler gerçekleştirdiklerini belirtti.
“YERLİ ÜRETİME VERİLEN ÖNEMİN ÜRÜNÜ”
ADEX Fuarı’nın yerli teknoloji ile geliştirilen AZAT’ın uluslararası pazara açılması açısından önemli bir kilometre taşı olacağını vurgulayan Özboyacı, şöyle konuştu:
“Birçok ülke teknoloji transferi için kapımızı çalıyor. AZAT için ihracat yolunun açıldığını söyleyebiliriz. Sözleşme aşamasına getirdiğimiz ihracat görüşmelerimiz var. Yeni gelişen iş fırsatları da oldu. AZAT, yakın zamanda 3 kıtada çeşitli iklim ve çevre koşullarında uçan, ihraç edilen bir ürün olacak.
Fuar birçok firmanın dron sistemlerini gösterdiği bir panayır alanı iken Robit Teknoloji, AZAT ile alışılmış ürünlerin dışında bir FPV çalışması ile farklılaştı.
AZAT, son dönemde ülkemizde yerli üretime verilen önemin bir ürünü. Yakında yeni üretim tesisi ve eğitim alanları ile Robit Teknoloji, bu ürünü uluslararası alana çıkararak ülkemizin İHA teknolojisinde ulaştığı noktaya kendi sınıfında katkı sağlayacak.”
“SİVİL SEKTÖR DE BİZİM İÇİN ÖNEMLİ”
Montaj yapmanın ve parçaları bir araya getirmenin ürün yapmak, marka olmak anlamına gelmediğini ifade eden Özboyacı, şunları kaydetti:
“Yerli firma olmak yerli ürün üretmek ciddi test ve ürün geliştirme aşamalarından geçmeyi gerektiriyor. Global dünyada bu alan çok rekabetçi ve çok inovatif çalışmaları barındırıyor.
Harp sahasının zorlu koşullarına göre tasarlanan AZAT’ta, alt sistem düzeyinde otopilot, motor sürücüler, link sistemleri, video haberleşme sistemleri, güvenli elektronik ateşleme sistemleri ve bu sistemleri kontrol eden üst düzey entegre yazılım sistemleri yerli. Buna hızlı servis ve satış sonrası destek çalışmalarını da entegre ettik. İsteğe bağlı olarak uçuş süresi, uçuş hızı, menzili, batarya çeşidi opsiyonel olarak değiştirilebiliyor.
Globaldeki rekabetten pozitif ayrılmak için yerli alt sistemler, mühendislik, test ve sürdürülebilirlik konularına özel önem verdik. Küçük ürün üretmek, minimal tasarımlar, otomatik saat üretimi gibi detaylı ve ince bir işçilik gerektiriyor. Bu alanda insan kaynağı oluşturuyor ve istihdam sağlıyoruz.”
İbrahim Yiğit Özboyacı, AZAT’ın askeri versiyonuyla yetinmeyeceklerini, sivil sektörlerin ihtiyaçlarına yönelik çözümlerin de gündemleri arasında yer aldığını bildirdi.
Fenerbahçe’nin teknik patronu, Galatasaray yenilgisine rağmen oyun planında değişiklik yapmayı düşünmüyor. Savunmada açık vermemek için dengeli oynayarak geçiş fırsatları bulmayı hedefleyen Portekizli teknik adamın Allan Saint-Maximin’i de kullanmaya devam edecek.
Fenerbahçe’de derbi mağlubiyetinin yankıları sürüyor. Kendi evinde ezeli rakibi Galatasaray’a 3-1 yenilerek zirveden 5 puan geriye düşen sarı-lacivertli takımda teknik patron Jose Mourinho’nun sistemi ve oyuncu tercihleri tartışmaya açıldı.
OYUN ELEŞTİRİLDİ
Derbi öncesinde oynanan maçlardaki futbol keyif vermezken, sonuç alınması ve gol yenmemesi sebebiyle çok fazla eleştiri yoktu. Ancak derbideki etkisiz futbol ve Galatasaray’ın aldığı net galibiyet sonrası Teknik direktör Jose Mourinho’nun sistemi de eleştiri toplamaya başladı.
SİSTEMİ DEĞİŞTİRMEYECEK
Portekizli teknik adam ise sezon başından bu yana çalıştığı sistemde değişikliğe gitmeyi düşünmüyor. Önde çok fazla baskı yapılmasının savunmada açıklara sebep olduğunu düşünen Mourinho daha dengeli bir oyun anlayışı benimsemişti. Deneyimli teknik adam sadece ön bölge oyunu değil, geçiş oyunları üzerine bir plan yapmıştı.
Bu çerçevede Saint Maximin transferi yapıldı. Dusan Tadic sağ kanada geçerken İrfan Can Kahveci gibi formda bir isim beklenmedik biçimde kulübeye geldi. Derbi sonrasında sistem değişikliği beklentisi olsa da sarı-lacivertliler bugüne kadarki sistemi ile yola devam edecek. Maximin bu nedenle sarı-lacivertlilerin önemli bir parçası olmayı sürdürecek.
İKİ FARKLI TAKIM
Sarı-lacivertli takım yarın sahasında Union SG’yi konuk edecek. UEFA Avrupa Ligi sınavında farklı bir kadro sahada olacak. Geniş ve kaliteli bir futbolcu grubuna sahip olan Fenerbahçe’de iki ayrı takım planlanıyor. Bir takım ligi götürürken, diğer ekip ise Avrupa’da mücadele edecek. Böylelikle oynamayan oyuncu kalmayacağı gibi iki kulvara da yıpranmamış takımlarla çıkılacak.
AA muhabirinin ULAK Haberleşme AŞ’den edindiği bilgiye göre, gelecek yıl ihalesi yapılıp, Ocak 2026’da kullanıma sunulması planlanan 5G’ye ilişkin altyapı çalışmaları hızlandırıldı. ULAK Haberleşme, sabit direklere kurulu yerli ve milli 4,5G baz …
Taşınabilir 5G özel şebeke sisteminden ilk sinyal alındı
Bu kapsamda, endüstriyel kuruluşlar ve operatörlerle yaptığı işbirlikleri doğrultusunda, Türkiye’nin nihai takvimine göre dijital sürece katkı sağlayan projelerini sürdüren ULAK Haberleşme, uçtan uca 5G özel şebeke (private network) çözümünü geliştirdi.
ULAK Haberleşme tarafından üretilen 5G radyo, 5G baz istasyonu ve 5G çekirdek şebeke bileşenlerinden oluşan taşınabilir 5G özel şebeke ağı, yüksek veri hızlarına ulaşarak yeni bir dönemin kapılarını araladı. İstanbul Medipol Üniversitesinde düzenlenen 6G Konferansı’nda tanıtımı yapılan 5G özel şebeke sisteminden ilk sinyal alındı.
5G şebeke sistemi yüksek veri hızı, yüksek sistem kapasitesi ve düşük gecikmesiyle dikkati çekti. 5G teknolojisiyle ilgili dış ve bina içi sahada deneme çalışmaları yaparak hava ara yüzünde yüksek hız sonuçlarına ulaşan ULAK Haberleşme, aynı zamanda 5G’nin en zorlayıcı teknolojisine ilişkin radyo geliştirme çalışmalarına da tüm hızıyla devam ediyor.
Çalışmalar neticesinde uçtan uca 5G kablosuz haberleşme sistemleri için çalışmalara başlayacak ULAK Haberleşme, 5G teknolojisinin özel şebekelerle ülke genelinde yayılması adına önemli sorumluluklar üstlenecek. ULAK Haberleşme AŞ Genel Müdürü Ruşen Kömürcü, 5G kapalı devre demo gösterimi yaptıklarını belirtti.
Kömürcü, “Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumundan aldığımız özel izinle 3,5 GHz frekansında 5G yayını basıyoruz. ULAK’ın 5G teknolojisine ilişkin yerli ekipman ve yazılımlarıyla kendi ürettiği özel şebekenin demo gösterimini yapıyoruz.” diye konuştu.
Türkiye genelinde yaklaşık 3 bin baz istasyonuyla 4,5G’de aktif saha hizmeti verdiklerini vurgulayan Kömürcü, 5G için de ürünlerini hazırladıklarını, Türkiye’de resmi olarak yapılacak ihalenin ardından ULAK Haberleşmenin yerli ürünleriyle hazır durumda olacağını söyledi. Kömürcü, milli 5G özel şebekesiyle ilk kez “sinyal testi” yaptıklarının bilgisini vererek, şunları kaydetti:
“Burada özel bir frekansla 5G’de erişilen yüksek hızı göstermeyi hedefliyoruz. Ürettiğimiz hızı da toplantıya katılanlara ekranda, saniyede 1,4 gigabaytla gösteriyoruz. 5G’nin en önemli farkı hızı ve erişimi. Vatandaşlarımızın, şu an kullanılan teknolojiden 50 kat daha yüksek hıza erişmeleri hedefleniyor. Bununla ilgili ürünler geliştiriyoruz. Buradaki yazılımlar, baz istasyonları ve donanımlar milli olarak üretildi. Bu açıdan uçtan uca 5G projesinin tamamlandığını da söyleyebiliriz.”
Yeni neslin gizemli temsilcileri İndigo ve Kristal çocuklar, sezgisel güçleri ve dünyayı dönüştürme arzularıyla dikkat çekiyor. Peki, bu özel çocuklar kimler ve hangi özelliklerle tanınıyor?
İndigo ve Kristal çocuklar, modern spiritüel literatürde sıklıkla anılan ve bazılarına göre yeni nesil bir ruhsal bilinç düzeyini temsil eden çocuk gruplarını ifade eder. İlk kez 1970’lerde ortaya atılan bu kavramlar, doğuştan getirdikleri yüksek sezgisel yetenekleri, empati kapasiteleri ve dünyayı değiştirme arzusuyla tanımlanır.
İndigo çocuklar genellikle cesur, otoriteyi sorgulayan, yenilikçi düşünce yapısına sahip bireyler olarak tanımlanırken, Kristal çocuklar daha yumuşak, barışçıl ve şifacı özellikleriyle öne çıkar. Bu kavramlar, ebeveynler ve eğitimciler tarafından çocukları anlama ve yönlendirme süreçlerinde kullanılsa da, bilimsel bir temel barındırmaz. Ancak, İndigo ve Kristal çocuklar, çağın değişen sosyal ve kültürel dinamiklerini anlamaya çalışan bir metafor olarak düşünülebilir.
İndigo ve Kristal Çocukların Özellikleri:
İndigo ve kristal çocuklar, alternatif spiritüel akımlarda genellikle evrensel bir bilinç sıçramasının habercisi olarak görülür. İşte bu çocukları tanımlayan özellikler ve onların ne anlama geldiklerine dair detaylar:
1. İndigo Çocuklar
Otoriteyi Sorgulayan ve Lider Ruhlu: İndigo çocuklar, geleneksel otoriteyi ve normları sorgulama eğilimindedir. Onlar, kurulu düzeni değiştirmek, yenilikçi çözümler bulmak ve toplumsal farkındalık yaratmak için motive olurlar.
Yüksek Sezgisel Yetenek: Bu çocuklar, sezgisel zekâları sayesinde diğer insanların duygusal durumlarını kolayca algılarlar. Onlara göre dünya daha derin bir anlam taşır ve yüzeyin ötesine bakmayı bilirler.
Adalet ve Dürüstlük Vurgusu: İndigo çocuklar adaletsizliğe karşı duyarlıdır. Haksızlık gördüklerinde hemen tepki verir ve dünya için daha adil bir sistem kurma arzusunu taşırlar.
2. Kristal Çocuklar
Barışçıl ve Şifacı: Kristal çocuklar, huzur dolu bir aura ile çevrilidir ve doğal olarak çevrelerindeki insanları şifalandırma yeteneğine sahiptirler. Onlar, insanları anlamak ve onlara sevgiyle yaklaşmak konusunda derin bir içgüdü taşırlar.
Güçlü Empati Yeteneği: Kristal çocuklar, diğer insanların duygusal durumlarına çok duyarlıdır. Onlar çevrelerindeki herkesle derin bir bağ kurabilir ve bu onları çevrelerindeki çatışmaları yatıştıran bir güç haline getirir.
Sessiz Güç: Kristal çocuklar, liderliklerini sessizce ve kararlı bir şekilde sergilerler. Onlar çatışmadan uzak dururlar ancak kararlılıkları ve güçlü değerleri ile çevrelerine liderlik ederler.
3. Farklılıkları
İndigo ve Kristal Çocuklar Arasındaki Temel Fark: İndigo çocuklar daha hareketli, başkaldıran ve yenilikçi özelliklere sahipken,
Kristal çocuklar sakin, barışçıl ve şifacı yönleriyle öne çıkar. İndigo çocuklar dünyayı dönüştürmek için aktif olarak mücadele ederken, Kristal çocuklar bu dönüşüm sürecinde barışı sağlayan rol oynarlar.
4. Toplum ve Eğitim Sistemine Etkileri
Geleneksel Eğitim Yöntemlerine Uyumsuzluk: İndigo ve Kristal çocuklar, geleneksel eğitim sistemlerine genellikle uyum sağlamada zorlanır. Onlar, standart sınav sistemleri ve otoriteye dayalı eğitim anlayışına karşı gelme eğilimindedirler.
Alternatif Eğitim İhtiyacı: Bu çocuklar için daha bireysel, yaratıcılığı ve sezgiyi destekleyen eğitim modelleri önerilir. Özellikle Montessori gibi eğitim sistemleri onların doğalarına daha uygun olarak kabul edilir.
5. İndigo ve Kristal Çocuklar Bilimsel Bir Gerçek Mi?
Bilimsel Temeli Yok: İndigo ve Kristal çocuk kavramları, daha çok spiritüel ve metafizik alanda tartışılır. Bilimsel bir temel barındırmaz ve psikolojik araştırmalar tarafından desteklenmez. Bu çocukları anlama sürecinde, onların farklı kişilik yapılarının ve gelişim süreçlerinin dikkate alınması önemlidir.
Yeni Nesil Farkındalık Metaforu: İndigo ve Kristal çocuk kavramları, değişen toplumsal dinamikler ve çocuk gelişimine dair farkındalık yaratmayı amaçlayan bir metafor olarak görülebilir.
Teknolojiye doğan yeni neslin farklı zihin yapılarına sahip olduğu gerçeğiyle paralellikler kurularak yorumlanabilir.
Türkiye Finans, sıfır kilometre araç sahibi olmak isteyenler için sunduğu kampanyalara yenisini ekledi. Banka müşterileri, Ford ve Ford Trucks marka araçlara özel taşıt finansmanı kampanyasıyla sıfır kilometre araçlarda avantajlı kâr payı oranı ve esnek vade fırsatlarından, 12 ay vadeli taşıt finansmanından yararlanabilecek.
Türkiye Finans ve Ford iş birliğinde yapılan kampanya kapsamında, kullanılacak finansman tutarına göre avantajlı kâr payı oranları ve 12 ay vade imkanı sunuluyor. Müşteriler, taşıt finansmanı başvurularını Türkiye Finans’ın ‘Hızlı Finansman Sistemi Online Platformu’ altyapısı sayesinde platforma üye Ford bayilerinden yapabilecek.
Bu platform, sisteme üye bayilerin müşterileri adına finansman başvurusu yapmalarını ve başvuruların sonuçlarını izlemelerini sağlayan bir çevrim içi değerlendirme sistemi olarak tasarlandı. Sistem sayesinde Türkiye Finans müşterileri, sadece bir kimlik belgesi ile dakikalar içinde başvuru yapabilme, anında yanıt alma ve bankaya gitmeden finansman desteği kullanabilme olanağı buluyor. Böylelikle, katılım bankacılığı prensipleri çerçevesinde onaylanan finansman desteği bayiden kullanılabiliyor. Türkiye Finans’ın yaygın anlaşmalı bayi ağı sayesinde, ihtiyaç duyulan pek çok noktada finansman desteği başvurusunda bulunulabiliyor.
Şubeye gitmeden başvuru, finansman desteğine anında ulaşım
Türkiye Finans Perakende Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Mert, “Ford ve Ford Trucks ile yaptığımız bu yeni işbirliği müşterilerimizin finansmana kolay erişimini sağlamak ve onlara avantajlı koşullar sunmak için önemli bir adım niteliğinde. Hızlı Finansman Sistemi Online Platformumuz ile müşterilerimiz, başvurularını şubeye gitmeden, doğrudan bulundukları anlaşmalı satış noktasında dakikalar içinde yapabiliyor ve finansman desteğine anında ulaşabiliyorlar. Bu tür yenilikçi çözümlerle müşteri deneyimini önceliklendiriyor, dijitalleşmenin gücünü müşteri memnuniyeti için kullanıyoruz” ifadelerini kullandı.