PrizmaBetGüncelGirişAdresiHızlıveGüvenilirErişim!

Tahammülsüzlük ve Bireyin Üzerindeki Etkileri

Için bilgi mi arıyorsunuz? Tahammülsüzlük ve Bireyin Üzerindeki Etkileri makalesine göz atın ve hakkında daha fazla bilgi edinin

Günümüzde, hızla değişen ve gelişen dünyada, tahammülsüzlük giderek daha yaygın bir sorun haline gelmiştir. Teknolojik ilerlemeler, küreselleşme ve sosyal medya gibi faktörler, insanların yaşamını birçok yönden kolaylaştırsa da, aynı zamanda sabır seviyelerini de azaltmaktadır. Sürekli bilgi bombardımanı, anlık geri bildirim beklentisi ve yoğun rekabet ortamı, bireylerin daha çabuk sinirlenmesine ve tahammülsüz hale gelmesine yol açmaktadır. Bu durum, hem kişisel hem de toplumsal düzeyde ciddi etkiler yaratmaktadır.

İş hayatında artan rekabet ve baskı, bireylerin tahammül seviyelerini düşüren önemli faktörlerden biridir. İş yerinde yaşanan stres, uzun çalışma saatleri ve yüksek performans beklentileri, çalışanların sabrını zorlayabilir. Aynı şekilde, ekonomik belirsizlikler ve finansal zorluklar da bireylerin tahammülsüzlük seviyesini artırabilir. Aile içi sorumluluklar, çocuk bakımı ve ev işleri gibi günlük yaşamın getirdiği zorluklar da eklenince, bireylerin sabır gösterecek enerjisi azalabilir.

Sosyal medyanın yaygınlaşması, tahammülsüzlüğü artıran bir diğer önemli faktördür. İnsanlar, sosyal medya platformlarında sürekli olarak farklı görüşler ve eleştirilerle karşılaşmakta ve bu durum, sabır seviyelerini zorlamaktadır. Anonimlik ve fiziksel mesafenin getirdiği güvenle, insanlar çevrim içi ortamda daha çabuk ve sert tepkiler verebilmektedir. Bu durum, çevrim içi tartışmaların şiddetlenmesine ve toplumdaki genel tahammülsüzlük seviyesinin artmasına neden olmaktadır.

Ayrıca, hızlı yaşam tarzı ve yüksek beklentiler, bireylerin strese karşı daha duyarlı hale gelmesine yol açmaktadır. Sürekli meşgul olma hali ve zaman baskısı, bireylerin sabır seviyelerini zorlayarak tahammülsüzlüklerine katkıda bulunmaktadır. Modern yaşamın getirdiği bu zorluklar, bireylerin hem psikolojik hem de fiziksel sağlıklarını olumsuz yönde etkileyebilmektedir.

Tahammülsüzlük, bireyin içsel dünyasında derin izler bırakabilir. Kişinin kendisiyle barışık olmaması, sürekli bir memnuniyetsizlik ve tatminsizlik haliyle yaşamını sürdürüyor olması, uzun vadede psikolojik sorunların ortaya çıkmasına neden olabilir. Ayrıca, tahammülsüzlük, bireyin sosyal ilişkilerinde de çatışmalara yol açabilir. İnsanlar arası iletişimde sabır ve anlayış eksikliği, ilişkilerin zedelenmesine ve sosyal izolasyona yol açabilir.

Tahammülsüzlüğün Nedenleri

Tahammülsüzlük, birçok farklı nedenden kaynaklanabilir. Günlük yaşamın stresi, iş yoğunluğu, ekonomik sıkıntılar ve sosyal baskılar bireylerin tahammül seviyesini düşürebilir. Dijital çağın getirdiği anlık bilgi akışı ve sürekli bağlantıda olma durumu, bireylerin sabırsız ve tahammülsüz olmasına katkıda bulunabilir. Ayrıca, hızlı yaşam tarzı ve yüksek beklentiler, bireylerin strese karşı daha duyarlı hale gelmesine yol açabilir.

Bireyin Üzerindeki Psikolojik Etkiler

Tahammülsüzlük, bireyin psikolojik sağlığı üzerinde olumsuz etkilere yol açabilir. Sürekli tahammülsüz bir durumda olan bireyler, daha sık stres, kaygı ve öfke yaşayabilirler. Bu duygusal durumlar, bireyin genel yaşam kalitesini düşürebilir ve depresyon gibi ciddi ruh sağlığı sorunlarına yol açabilir. Ayrıca, tahammülsüzlük, bireyin kendine olan güvenini azaltabilir ve sosyal ilişkilerini olumsuz yönde etkileyebilir.

Fiziksel Sağlık Üzerindeki Etkiler

Tahammülsüzlük, sadece psikolojik değil, aynı zamanda fiziksel sağlık üzerinde de olumsuz etkilere neden olabilir. Stresin artması, vücutta kortizol gibi stres hormonlarının salgılanmasına yol açar ve bu durum, uzun vadede kalp hastalıkları, yüksek tansiyon ve diğer sağlık sorunlarına neden olabilir. Sürekli tahammülsüz bir durumda olan bireyler, uyku problemleri yaşayabilir ve bağışıklık sistemleri zayıflayabilir.

Sosyal İlişkiler Üzerindeki Etkiler

Tahammülsüzlük, bireyin sosyal ilişkilerini de olumsuz yönde etkileyebilir. Aile, arkadaş ve iş ilişkilerinde daha çabuk sinirlenen ve sabırsız davranan bireyler, çevrelerindeki insanlarla daha fazla çatışma yaşayabilirler. Bu durum, sosyal izolasyona ve yalnızlık hissine yol açabilir. Ayrıca, tahammülsüz bireyler, empati yeteneklerini kaybedebilir ve başkalarının duygularını anlamakta zorluk çekebilirler.

Tahammülsüzlükle Başa Çıkma Yolları

Tahammülsüzlüğün birey üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak için çeşitli stratejiler kullanılabilir. Meditasyon, yoga ve derin nefes alma teknikleri gibi rahatlama yöntemleri, bireyin stres seviyelerini düşürebilir ve tahammül gücünü artırabilir. Ayrıca, düzenli egzersiz yapmak ve sağlıklı beslenmek de genel ruh hali üzerinde olumlu etkiler yaratabilir. Sosyal destek ağlarına sahip olmak ve ihtiyaç duyulduğunda profesyonel yardım almak da tahammülsüzlükle başa çıkmada önemli rol oynar.

Tahammülsüzlük, bireyin psikolojik ve fiziksel sağlığı üzerinde ciddi olumsuz etkilere neden olabilir. Bu nedenle, tahammül gücünü artırmak ve stresle başa çıkma becerilerini geliştirmek, daha sağlıklı ve dengeli bir yaşam sürdürmek için önemlidir.

Tükenmişlik Sendromu: Beyaz Yakalıların Kabusu

Için bilgi mi arıyorsunuz? Tükenmişlik Sendromu: Beyaz Yakalıların Kabusu makalesine göz atın ve hakkında daha fazla bilgi edinin

Modern iş dünyasında, beyaz yakalı çalışanlar sıkça tükenmişlik sendromu (burnout) ile karşı karşıya kalmaktadır. Yoğun iş temposu, artan sorumluluklar ve sürekli değişen iş koşulları, bireylerin ruhsal ve fiziksel sağlığını olumsuz etkileyebilir.

Tükenmişlik sendromu, uzun süreli stresin bir sonucu olarak ortaya çıkan, duygusal, fiziksel ve zihinsel yorgunluk hali olarak tanımlanır. Bu durum, genellikle iş yerindeki aşırı yüklenme, kontrol kaybı ve yetersizlik hissi gibi faktörlerin bir araya gelmesiyle gelişir.

Tükenmişlik sendromu, bireylerin hayatında çeşitli şekillerde kendini gösterebilir. Bu belirtiler arasında:

1. Duygusal Yorgunluk: Kendinizi sürekli yorgun, bitkin ve tükenmiş hissetmek. 2. Negatiflik: İşinize veya görevlerinize karşı duyduğunuz ilginin azalması, işin anlamını yitirmesi.

3. Düşük Performans: İşteki verimliliğinizin düşmesi, konsantrasyon eksikliği ve motivasyon kaybı.

4. Fiziksel Belirtiler: Baş ağrısı, mide bulantısı, uyku bozuklukları ve diğer stres kaynaklı rahatsızlıklar.

5. Sosyal İzolasyon: Arkadaşlarınızla ve aile üyelerinizle ilişkilerde kopma, yalnızlık hissi.

Tükenmişlik Sendromunun Nedenleri

Aşırı İş Yükü: Uzun çalışma saatleri, sürekli projeler ve artan beklentiler.

Yetersiz Kontrol: Çalışma koşulları veya görevler üzerinde kontrol hissinin kaybı.

Destek Eksikliği: İş arkadaşları veya yöneticilerden yeterince destek görememek.

Mükemmeliyetçilik: Kendi kendine belirlenen yüksek standartlar ve başarı baskısı.

Dengesiz İş-Yaşam Dengesi: İş ve özel yaşam arasında sağlıklı bir denge kuramama.

Tükenmişlik Sendromuyla Başa Çıkma Yöntemleri

Farkındalık ve Tanıma: Kendinizi ve belirtilerinizi gözlemlemek, tükenmişlik sendromunun erken belirtilerini fark etmenizi sağlar.

Sınır Koyma: İş ve özel yaşam arasında sınırlar koymak, iş yükünü azaltmak için önemlidir. Gereksiz görevlerden kaçınmak ve “hayır” demeyi öğrenmek bu konuda faydalıdır. Destek Arama: İş arkadaşlarınızla veya yöneticilerle açık iletişim kurmak, yaşadığınız stres hakkında konuşmak, duygusal yükü hafifletebilir. Profesyonel yardım almak da önemli bir adımdır.

Düzenli Dinlenme: İş saatleri içinde ve dışında düzenli olarak dinlenmek, zihinsel ve fiziksel sağlığınızı korumanıza yardımcı olur. Kısa molalar vermek, yürüyüşe çıkmak veya meditasyon yapmak faydalıdır.

Sağlıklı Yaşam Tarzı: Düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı beslenmek ve yeterli uyku almak, genel ruh halinizi iyileştirebilir ve stresle başa çıkmanıza yardımcı olur. Hobiler ve Sosyal Etkinlikler: İş dışındaki etkinliklere katılmak, sosyal bağlantılarınızı güçlendirmek ve keyif aldığınız aktivitelere zaman ayırmak, zihinsel sağlığınıza olumlu katkıda bulunur.

Tükenmişlik sendromu, çalışanlar için ciddi bir sorun haline gelmiştir. İş yerindeki aşırı stres, yetersizlik hissi ve sosyal destek eksikliği gibi faktörler, bu sendromun ortaya çıkmasına neden olabilir. Ancak, farkındalık kazanarak, sağlıklı sınırlar koyarak ve destek arayarak bu durumla başa çıkmak mümkündür.

Rana FIRAT

Demans riskini azaltmanın yolları: beyin sağlığı için kanıta dayalı ipuçları

Daha önce demans (bunama) için risk faktörlerinden bahsetmiştik (Demans için Risk Faktörleri). Aşağıda çevirisini bulacağınız “Demans riskinizi azaltmak için beyin sağlığına yönelik ipuçları” başlıklı yazısıyla da demans riskini azaltmanıza yardımcı olacak, kanıta dayalı ipuçlarından ve stratejilerden bahsedeceğiz.

Beyin Sağlığı Neden Önemlidir?

Yaş ve genetik gibi kontrol edemeyeceğiniz bazı demans (bunama) risk faktörleri olsa da, kontrol edilebilen risk faktörlerinin etkilerini azaltmak mümkündür. Kontrol edilebilen ve edilmeyen risk faktörlerini önceki yazıda konuşmuştuk.

Bu yazıda konuşacağımız ipuçları ve stratejileri takip ederek sadece demans (bunama) riskinizi azaltmakla kalmaz, aynı zamanda:

Uzun vadeli beyin sağlığınıza dikkat etmiş olursunuz,

Diğer bilişsel ve kronik hastalık risklerinizi azaltırsınız ve

Genel sağlığınızı korursunuz.

Fiziksel Olarak Aktif Olun

Düzenli egzersiz yapan kişilerde kalp hastalığı, inme ve diyabet geliştirme olasılığı daha düşüktür ve bunların hepsi demansla ilişkili risklerdir. Fiziksel aktivite sırasında beyne kan akışının artması beyin hücrelerinin de daha fazla besin ve oksijenle buluşmasını sağlar. Bunun yanı sıra, düzenli egzersiz stresin azalmasına ve ruh halinizin iyileşmesine yardımcı olur.

Fiziksel olarak aktif olmak aşağıdaki demans (bunama) risk faktörlerini azaltabilir:

Depresyon

Diyabet

Yüksek tansiyon

Yüksek kolesterol

Fiziksel aktivite eksikliği

Fiziksel olarak aktif olmak için beş ipucu

Başlayabileceğiniz yerden başlayın ve makul hedefler belirleyin. Egzersiz yapma fırsatınızın az olduğunu düşünüyorsanız, günlük rutininize biraz fiziksel aktivite ekleyerek başlayın. Araba sürmek yerine hızlı bir yürüyüş yaparak ya da mağazaya kadar yürüyerek gidin veya bir-iki kat merdiven çıkın, yürüyen merdiven ya da asansör kullanmak yerine merdivenleri tercih edin.

Bunu “egzersiz” olarak değil “aktivite” olarak düşünün. Keyif aldığınız aktiviteleri ve sporları seçin, böylece fiziksel aktivite bir görev ya da yapılacak bir iş gibi gelmez.

Bir kez başladıktan sonra, haftada en az 150 dakika orta-yoğun fiziksel aktivite hedefleyin. Orta düzey aktiviteler bir köpeği gezdirmek veya bisiklet sürmek olabilirken, yoğun aktiviteler yüzme veya koşmayı içerir. Hareket kabiliyetiniz kısıtlıysa, dengenizi korumanıza ve düşmeleri önlemenize yardımcı olabilecek hafif yoga gibi aktiviteleri deneyin.

Aerobik aktiviteleri düşünün. Yürüyüş, yüzme, doğa yürüyüşü ve dans gibi aerobik aktiviteler genel formu korumanıza yardımcı olabilir. Birçok uzman, en güvenli ve en etkili aerobik egzersiz türlerinden biri olarak yürüyüşü önermektedir.

Fiziksel aktivitenizi tanıdığınız biriyle planlayın. Bu şekilde, hem fiziksel olarak aktif kalma olasılığınız artar hem de sosyal etkileşimlerin beyin sağlığına faydalarından yararlanırsınız.

Sosyal Olarak Aktif Olun

Sosyal etkileşimde bulunmak, zihinsel olarak da aktif kalmanıza yardımcı olur. Araştırmalar, başkalarıyla düzenli olarak etkileşim kurmanın demans geliştirme riskinizi azaltabileceğini göstermektedir.

Aktif bir sosyal yaşam sürmek ayrıca stresinizi azaltabilir, ruh halinizi iyileştirebilir ve ilişkilerinizi güçlü tutabilir.

Sosyal olarak aktif olmak aşağıdaki demans risk faktörlerini azaltabilir:

Depresyon

Sosyal izolasyon

Sosyal olarak aktif olmanın beş ipucu

Günlük sosyalleşme fırsatlarınızı en iyi şekilde değerlendirin. Taksi şoförünüzle veya mağaza görevlisiyle sohbet edin; asansörde konuşma başlatın.

Rastgele bir iyilik yapın. Bu, yanınızdan geçen birine gülümsemek kadar küçük bir şey olabilir – mutluluğunuzu başkalarına aktarmak sadece bir başkasının gününü değil, sizin gününüzü de aydınlatır!

Gönüllülük için zaman ayırın. Hizmet kulüplerine katılmak veya bir hobi grubuna katılmak gibi gönüllülük faaliyetlerine katılmak, sağlığınıza birçok fayda sağlayabilir. Bu, özgüveninizi artırabilir ve sosyal destek ağınızı genişletebilir.

Sosyal etkileşimi bir aktiviteyle birleştirin. Birlikte yürüyüş yapmak veya bir fitness sınıfına katılmak gibi fiziksel bir aktivite olabilir ya da bir kitap kulübü veya bir oyun olabilir. Birine beyin geliştirici bir oyunu birlikte denemeyi teklif edin. Hem eğlenin hem de beyin sağlığınızı olumlu yönde etkileyin.

Eski arkadaşlıklarınızı sürdürün ve yenilerini edinin. İş, gönüllülük faaliyetleri, seyahat, hobiler, aile ve arkadaşlar aracılığıyla sosyal kalın. Yeni deneyimlere açık olun, davetleri kabul edin ve kendi davetlerinizi verin. Eski ve yeni arkadaşlıklarınızı telefonla konuşarak, e-posta veya sosyal medya üzerinden çevrimiçi sohbet ederek ya da hatta bir mektup yazarak sürdürebilirsiniz.

Keyif Aldığınız Sağlıklı Bir Diyet Uygulayın

Sağlıklı beslenmenin kalp hastalığı, inme ve diyabet riskini azaltabileceğini biliyoruz. Bu hastalıklar, demans için risk faktörleridir. Sağlıklı beslenme rutini sadece genel sağlığınızı iyileştirmekle kalmaz, uzun vadede besleyici gıdalar beyin fonksiyonlarını korur ve bilişsel gerilemeyle savaşmaya yardımcı olur.

Sağlıklı beslenmek şu demans risk faktörlerini azaltabilir:

Diyabet

Yüksek alkol tüketimi

Yüksek kolesterol

Sağlıklı beslenmek için beş ipucu

İşlenmiş gıdaları, eti ve tatlıları azaltmayı düşünün. Büyük araştırma kuruluşları tarafından demans üzerine en çok incelenen diyetler olan Akdeniz ve MIND (Nörodejeneratif Gecikme için Akdeniz-DASH Müdahale Diyeti) diyetleri, işlenmiş gıdaları, eti, tatlıları ve süt ürünlerini sınırlamayı önerir. Bunun yerine, bu diyetler daha fazla meyve, sebze, baklagiller, tam tahıllar, kuruyemişler, zeytinyağı ve balık tüketimini vurgular. Elbette, birçok kültür ve bölge de sebze, baklagil, kuruyemiş ve balığa odaklanan diyetlere sahiptir ve bu prensipler uygulanabilir.

Çeşitli renklerde gıdaların tadını çıkarın:

Mavi ve mor meyve ve sebzeler genellikle antioksidan açısından zengindir. Böğürtlen, yaban mersini, mor patates, mor lahana ve erik mükemmel seçeneklerdir.

Her gün yeşil meyve ve sebzelerle beyin sağlığınızı destekleyin ve aynı zamanda kemik, diş ve görme sağlığına fayda sağlayın. Yeşil seçenekler arasında avokado, brokoli, kereviz, salatalık, bezelye, ıspanak, armut, kavun ve daha fazlası bulunur.

Beyaz ve kahverengi meyve ve sebzeler arasından muz, karnabahar, patates, şalgam, daikon, soğan ve sarımsak gibi yiyecekleri tercih edin.

Tabaklarınıza greyfurt, kavun, balkabağı, şeftali, papaya, portakal, tatlı patates, sarı biber ve limon gibi turuncu ve sarı meyve ve sebzeler ekleyin.

Her gün kırmızıları tercih edin. Pancar, ahududu, kırmızı üzüm, turp, domates, kırmızı biber, karpuz, nar ve kiraz, mükemmel kırmızı seçeneklerden sadece birkaçıdır.

Yemeklerinize sağlıklı bir şekilde lezzet katmanın yollarını bulun. Sağlıklı bir diyet lezzetli olabilir! Otlar, baharatlar, kuruyemişler ve tohumlar sağlıklı ekleme seçenekleridir.

Yeme alışkanlıklarınızın farkında olun. Uygun porsiyonlar seçin, sağlıklı atıştırmalıklar yiyin ve bol su için – Kanada Beslenme Rehberi suyu tercih edilen içecek olarak önerir.

Yemekleri önceden planlayın. Sağlıklı bir beslenme düzeni geliştirerek, diyetinizi şansa bırakmamış olursunuz. Yemek planlama uygulamaları ve web siteleri, yoğun bir programınız olsa bile önceden plan yapmanıza, kendi yemeğinizi pişirmenize ve en iyi tarifleri seçmenize yardımcı olabilir.

Bilinçli ve Güvenli Seçimler Yapın

“Son pişmanlık fayda etmez!”

“Her şeyin azı karar, çoğu zarar.”

Bu yaygın sözler, beyin sağlığınız için doğru seçimleri yaparken her zamankinden daha geçerlidir! Yaşam boyu beyin sağlığımızı koruma yeteneğimiz, büyük ölçüde günlük yaşamımızda yaptığımız seçimlerden etkilenir.

Araştırmalar, yaşlanma (ve bazı durumlarda genetik) dışında, yaşam tarzı ve çevresel faktörlerin demans riskini belirlemede en etkili faktörler olduğunu ortaya koymuştur. Bu nedenle, her yaşta beden ve beyin sağlığınıza dikkat etmek önemlidir. Demans riskinizi artırabilecek hastalıklar ve travmalardan korunmak için güvenli seçimler yapın.

Bilinçli ve güvenli seçimler yapmak aşağıdaki demans risk faktörlerini azaltabilir:

Kafa travmaları

İşitme kaybı

Yüksek alkol tüketimi

Sigara içme

Bilinçli ve güvenli seçimler yapmak için beş ipucu

Vücudunuza zarar veren alışkanlıklardan kaçının. Zararlı alışkanlıklara örnek olarak sigara içmek, müziği çok yüksek sesle dinlemek ve aşırı alkol tüketimi verilebilir. Kısa vadede eğlenceli olabilirler, ancak uzun vadede değildirler!

Başınızı koruyun. Kayak, paten, kaykay, scooter, tekerlekli paten veya bisiklet gibi yoğun fiziksel aktiviteler yapıyorsanız kask takın. İyi bir örnek olun ve bakımınız altındaki çocukların da uygun kasklar taktığından emin olun.

Çevrenizdeki güvenliği değerlendirin. Sürekli yüksek sesler veya araç kirliliği gibi risklere maruz kaldığınız bir bölgede mi yaşıyor veya çalışıyorsunuz? Evde erişilebilirliği artıran ve düşmeleri önleyen trabzan veya tutacaklar var mı? Çevrenizdeki potansiyel tehlikelerin farkında olarak, bunlara karşı önlem alabilirsiniz.

Değerlerinizi takip edin. Bu, kan basıncı, kolesterol, kilo ve kan şekeri seviyelerinizi önerilen aralıklarda tutmanızı kolaylaştıracaktır. Sonuçta, bu koşulların hepsi demans riskinizi artırır.

Doktorunuzu düzenli olarak ziyaret edin. Bu, diyet, işitme değerlendirmeleri ve fiziksel aktivite gibi belirli sağlık endişelerinizi ele almanıza yardımcı olacaktır.

Stres Yönetimi

Stres, günlük yaşamın bir parçasıdır, ancak uzun süre devam ettiğinde beyin ve vücuttaki diğer hücreler için zararlı olabilecek damar değişikliklerine ve kimyasal dengesizliklere neden olabilir. Stresi yöneterek veya azaltarak beyin sağlığınızı iyileştirebilir ve demans riskinizi azaltabilirsiniz.

Stresi yönetmek şu demans risk faktörlerini azaltabilir:

Depresyon

Yüksek tansiyon

Stresi yönetmek için beş ipucu

Kronik stresin belirtilerini tanıyın:

Duygusal: Depresyon, gerginlik, kaygı, öfke, endişe ve/veya korku.

Fiziksel: Baş ağrıları, yorgunluk, uykusuzluk ve/veya terleme.

Zihinsel: Düşük konsantrasyon, öğrenme ve hatırlamada güçlük, kararsızlık ve/veya kafa karışıklığı.

Davranışsal: Yerinde duramama, aşırı yeme, alkol ve/veya madde kullanımı.

Kendinize kişisel zaman ayırın. Egzersiz, rahatlama, eğlence, hobiler ve sosyalleşme, sağlığımız ve refahımızın temel parçalarıdır. Herkesin stresi sınırlayan ve optimal sağlığı korumaya yardımcı olan bir denge bulması gerekir. Bu yöntemler meditasyon, derin nefes alma, masaj veya fiziksel egzersiz olabilir. Önemli olan çeşitli teknikleri denemek ve size uygun olanları bulmaktır.

Gerçekçi beklentiler belirleyin. Çoğu zaman beklentilerimizin makul olduğunu varsayarız, ancak bu her zaman doğru değildir. Ne değiştirilebileceğini ve neyin değiştirilemeyeceğini belirleyerek, gerçekçi olmayan beklentileri ayırt edebilirsiniz. Böylece, kendinize hemen fayda sağlayacak şeylere odaklanabilirsiniz.

Yeterince uyuyun. Çoğu insan gecede en az yedi saat uykuya ihtiyaç duyar. Uyku yoksunluğu hafızanızı, ruh halinizi ve işlevselliğinizi önemli ölçüde bozabilir.

Destek arayın ve kabul edin. Güvendiğiniz bir arkadaşınıza veya aile üyenize ulaşın. Size stres veren şeyler hakkında konuşun. Sosyal destek almak stres konusunda oldukça etkilidir. Stres belirtileri devam ederse, doktorunuza başvurun.

Beyninizi zorlayın

2020 yılında California Üniversitesi’nde yapılan bir araşırma, bilişsel ve fiziksel aktiviteyi, kaliteli bir diyeti ve sosyal etkileşimi içeren bir yaşam tarzı Alzheimer hastalığı geliştirme riskini azaltabileceğini göstermiştir.

Demansla yaşayan bazı kişiler, beyinlerini zorlamanın, finans yönetimi, yemek yapma veya fiziksel olarak aktif kalma gibi günlük aktivitelerini iyi bir şekilde sürdürmelerine ve yönetmelerine yardımcı olduğunu bildirmiştir.

Beyninizi zorlamak için beş ipucu

Yaşam boyu öğrenmeyi sürdürün. Yeni şeyler öğrenin ve yeni hobiler edinin.

Oyunlar oynayın. Beyninizi zorlayan oyunlara örnek olarak satranç, masa oyunları, video oyunları, kelime ve sayı bulmacaları, yapbozlar, çapraz bulmacalar, sudoku ve hafıza oyunları verilebilir. Bilgisayarınızda, tabletinizde veya telefonunuzda, başka insanlarla oynayabileceğiniz ve etkileşimde bulunabileceğiniz oyunlar bulun.

Bir rutin oluşturun ve hatırlatıcılar kullanın. Bir rutin oluşturun ve mümkün olduğunda her zaman sevdiğiniz aktiviteleri yapmaya devam edin. Günlük aktiviteleri tamamlarken hatırlatıcılar ve diğer ipuçları ve stratejiler kullanın.

Kültürel etkinliklere katılın. Bölgenizde neler olduğunu kontrol edin; topluluk kutlamaları, müzik etkinlikleri veya sanat gösterileri gibi etkinlikler olabilir. Etkinlikten sonra bir arkadaşınızla gördüklerinizi tartışın.

Beyninizi çapraz eğitin. Ne yapmada iyi olmadığınız bir şey nedir? Bunu geliştirmek için çalışın ve beyninize esneklik kazandırın. Belirli bir alana bağlı kalmak yerine çeşitli zorlukları deneyin.

Dikkat: Beyin sağlığına yönelik seçimler yaparken yetenekleriniz, genel sağlık durumunuz ve ilgi alanlarınız dikkate alınmalıdır.

Yukarıda çevirisini okuduğunuz içerikteki önerilerden büyük bir kısmını Türkiye koşullarında uygulayabilecek insanların sınırlı olduğunu biliyorum. Ancak elimizden geleni yapmayı denemek bile beyin sağlığınıza katkıda bulunacaktır.

Başka bir yazıda buluşana kadar sağlıkla, sevgiyle ve bilimle kalın.

Çeviri Kaynağı: AlzheimerSociety

Çeviren: İlayda Demir

Tahammülsüzlük ve Bireyin Üzerindeki Etkileri

Için bilgi mi arıyorsunuz? Tahammülsüzlük ve Bireyin Üzerindeki Etkileri makalesine göz atın ve hakkında daha fazla bilgi edinin

Günümüzde, hızla değişen ve gelişen dünyada, tahammülsüzlük giderek daha yaygın bir sorun haline gelmiştir. Teknolojik ilerlemeler, küreselleşme ve sosyal medya gibi faktörler, insanların yaşamını birçok yönden kolaylaştırsa da, aynı zamanda sabır seviyelerini de azaltmaktadır. Sürekli bilgi bombardımanı, anlık geri bildirim beklentisi ve yoğun rekabet ortamı, bireylerin daha çabuk sinirlenmesine ve tahammülsüz hale gelmesine yol açmaktadır. Bu durum, hem kişisel hem de toplumsal düzeyde ciddi etkiler yaratmaktadır.

İş hayatında artan rekabet ve baskı, bireylerin tahammül seviyelerini düşüren önemli faktörlerden biridir. İş yerinde yaşanan stres, uzun çalışma saatleri ve yüksek performans beklentileri, çalışanların sabrını zorlayabilir. Aynı şekilde, ekonomik belirsizlikler ve finansal zorluklar da bireylerin tahammülsüzlük seviyesini artırabilir. Aile içi sorumluluklar, çocuk bakımı ve ev işleri gibi günlük yaşamın getirdiği zorluklar da eklenince, bireylerin sabır gösterecek enerjisi azalabilir.

Sosyal medyanın yaygınlaşması, tahammülsüzlüğü artıran bir diğer önemli faktördür. İnsanlar, sosyal medya platformlarında sürekli olarak farklı görüşler ve eleştirilerle karşılaşmakta ve bu durum, sabır seviyelerini zorlamaktadır. Anonimlik ve fiziksel mesafenin getirdiği güvenle, insanlar çevrim içi ortamda daha çabuk ve sert tepkiler verebilmektedir. Bu durum, çevrim içi tartışmaların şiddetlenmesine ve toplumdaki genel tahammülsüzlük seviyesinin artmasına neden olmaktadır.

Ayrıca, hızlı yaşam tarzı ve yüksek beklentiler, bireylerin strese karşı daha duyarlı hale gelmesine yol açmaktadır. Sürekli meşgul olma hali ve zaman baskısı, bireylerin sabır seviyelerini zorlayarak tahammülsüzlüklerine katkıda bulunmaktadır. Modern yaşamın getirdiği bu zorluklar, bireylerin hem psikolojik hem de fiziksel sağlıklarını olumsuz yönde etkileyebilmektedir.

Tahammülsüzlük, bireyin içsel dünyasında derin izler bırakabilir. Kişinin kendisiyle barışık olmaması, sürekli bir memnuniyetsizlik ve tatminsizlik haliyle yaşamını sürdürüyor olması, uzun vadede psikolojik sorunların ortaya çıkmasına neden olabilir. Ayrıca, tahammülsüzlük, bireyin sosyal ilişkilerinde de çatışmalara yol açabilir. İnsanlar arası iletişimde sabır ve anlayış eksikliği, ilişkilerin zedelenmesine ve sosyal izolasyona yol açabilir.

Tahammülsüzlüğün Nedenleri

Tahammülsüzlük, birçok farklı nedenden kaynaklanabilir. Günlük yaşamın stresi, iş yoğunluğu, ekonomik sıkıntılar ve sosyal baskılar bireylerin tahammül seviyesini düşürebilir. Dijital çağın getirdiği anlık bilgi akışı ve sürekli bağlantıda olma durumu, bireylerin sabırsız ve tahammülsüz olmasına katkıda bulunabilir. Ayrıca, hızlı yaşam tarzı ve yüksek beklentiler, bireylerin strese karşı daha duyarlı hale gelmesine yol açabilir.

Bireyin Üzerindeki Psikolojik Etkiler

Tahammülsüzlük, bireyin psikolojik sağlığı üzerinde olumsuz etkilere yol açabilir. Sürekli tahammülsüz bir durumda olan bireyler, daha sık stres, kaygı ve öfke yaşayabilirler. Bu duygusal durumlar, bireyin genel yaşam kalitesini düşürebilir ve depresyon gibi ciddi ruh sağlığı sorunlarına yol açabilir. Ayrıca, tahammülsüzlük, bireyin kendine olan güvenini azaltabilir ve sosyal ilişkilerini olumsuz yönde etkileyebilir.

Fiziksel Sağlık Üzerindeki Etkiler

Tahammülsüzlük, sadece psikolojik değil, aynı zamanda fiziksel sağlık üzerinde de olumsuz etkilere neden olabilir. Stresin artması, vücutta kortizol gibi stres hormonlarının salgılanmasına yol açar ve bu durum, uzun vadede kalp hastalıkları, yüksek tansiyon ve diğer sağlık sorunlarına neden olabilir. Sürekli tahammülsüz bir durumda olan bireyler, uyku problemleri yaşayabilir ve bağışıklık sistemleri zayıflayabilir.

Sosyal İlişkiler Üzerindeki Etkiler

Tahammülsüzlük, bireyin sosyal ilişkilerini de olumsuz yönde etkileyebilir. Aile, arkadaş ve iş ilişkilerinde daha çabuk sinirlenen ve sabırsız davranan bireyler, çevrelerindeki insanlarla daha fazla çatışma yaşayabilirler. Bu durum, sosyal izolasyona ve yalnızlık hissine yol açabilir. Ayrıca, tahammülsüz bireyler, empati yeteneklerini kaybedebilir ve başkalarının duygularını anlamakta zorluk çekebilirler.

Tahammülsüzlükle Başa Çıkma Yolları

Tahammülsüzlüğün birey üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak için çeşitli stratejiler kullanılabilir. Meditasyon, yoga ve derin nefes alma teknikleri gibi rahatlama yöntemleri, bireyin stres seviyelerini düşürebilir ve tahammül gücünü artırabilir. Ayrıca, düzenli egzersiz yapmak ve sağlıklı beslenmek de genel ruh hali üzerinde olumlu etkiler yaratabilir. Sosyal destek ağlarına sahip olmak ve ihtiyaç duyulduğunda profesyonel yardım almak da tahammülsüzlükle başa çıkmada önemli rol oynar.

Tahammülsüzlük, bireyin psikolojik ve fiziksel sağlığı üzerinde ciddi olumsuz etkilere neden olabilir. Bu nedenle, tahammül gücünü artırmak ve stresle başa çıkma becerilerini geliştirmek, daha sağlıklı ve dengeli bir yaşam sürdürmek için önemlidir.

Stresliyken yemek yiyorum, ne yapmalıyım?

Stresliyken yemek yiyorum, ne yapmalıyım?;Ruh halimiz, yemek seçimlerimiz etkiler. Bazı insanlar üzüldüğünde daha fazla yemek yerken bazılarının iştahı kesilir. Eğer siz, “strese girince yemek Xwonbet, Yapbahsini, Yasalbahis, Youwin, Yukobet, Zetbahis, Zeusbet, Zigzag777, Betboobet, Bethepbet, Betkupa, Betticket, Betustra, Prizmabet

Ruh halimiz, yemek seçimlerimiz etkiler. Bazı insanlar üzüldüğünde daha fazla yemek yerken bazılarının iştahı kesilir. Eğer siz, “strese girince yemek yiyorum” diyorsanız, Fitness Eğitim Direktörü Samantha Clayton’un önerilerini dikkatle okumalısınız.

Öncelikle, sağlığınızı ve fitness hedeflerinizi korumanıza yardımcı olması açısından kendinize bazı sorular sorarak başlayabiliriz:

  • Stresli veya duygusal bir durumla karşılaştığınızda dengenizi korumak için nasıl bir yol izliyorsunuz?
  • Stres anlarında yemek yiyenlerden misiniz yoksa yemeden içmeden mi kesilirsiniz?
  • Stres anlarında oturur musunuz yoksa meseleyi kafanızdan atmak için egzersiz mi yaparsınız?

Duygularınız sizi ele geçirdiğinde odak noktanızı kaybetmemek için başvuracağınız bazı yöntemler ise aşağıdaki gibidir:

Bir Liste Yapın

Öğünlerinizi Planlayın

Öğünleri önceden planlamak, yemek yemeyi atlamanızı veya abur cubur yemenizi önleyecektir. Market alışverişiniz için meyve ve sebzelerin ağırlıkta olduğu bir liste hazırlayın. Stresli anlarda vücudunuzun gerekli yakıtı alması önemlidir.

Eğlenceli Aktiviteler Planlayın

Beklediğiniz bir şeyin olması, ruh halinizi düzeltmeye yardımcı olur. Yoga kursu ya da arkadaşlarla veya aileyle düzenlenen bir bowling gecesi gibi basit bir şey olabilir. Evden dışarıda biraz zaman geçirmeyi planladığınızda, içinde bulunduğunuz duygusal durumu değiştirebilirsiniz.

Yürüyüşe Zaman Ayırın

Evde veya ofiste, düzenli yürüyüş molaları planlayın. Yürüyüş zihninizi temizlemenin yanı sıra, temiz hava almanızı ve aklınız başka şeylerle meşgulken bile aktif kalmanızı sağlayan mükemmel bir yöntemdir.

Arkadaşlarınızla ve Ailenizle Zaman Geçirin

Stresli anlarda sevdiklerinizle zaman geçirmeniz, zihninizi sorundan uzak tutmaya yardımcı olabilir. Bir yerlerde oturmak yerine aktif zaman geçirmek çok daha iyi bir yöntemdir çünkü bu size hiçbir yardımı dokunmayacak düşüncelerden uzak kalmanızı sağlayacak bir fırsattır. Sevdiklerinizle zaman geçirmek, güç anlarda ihtiyaç duyduğunuz desteğe kavuşmanızı da sağlayacaktır.

Sağlıksız Atıştırmalıklardan Uzak Durun

Şekerli gıdalar tüketmek, yalnızca geçici bir süre iyi hissetmenizi sağlar. Sisteminize ekstra şeker yüklemek enerji seviyenizi geçici olarak yükseltebilir ancak sonrasında bir dibe vuruş yaşamanız kaçınılmazdır. Protein açısından zengin sağlıklı atıştırmalıkları tercih etmenizi öneririm.

Duygusal olarak kendinizi iyi hissetmeniz, fiziksel sağlığınız açısından son derece önemlidir. Bu ikisi birbiriyle yakından bağlantılıdır, bu nedenle ne yaptığınızın farkında olun ve sağlığınızı korumaya çalışın.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Stresten kurtulmak için 9 etkili öneri

Stresten kurtulmak için 9 etkili öneri; Kendinizi yorgun, mutsuz ve halsiz mi hissediyorsunuz? Tüm bunların sebebi stres olabilir ve önlem almadıkça stres, sağlığınızı olumsuz Xwonbet, Yapbahsini, Yasalbahis, Youwin, Yukobet, Zetbahis, Zeusbet, Zigzag777, Betboobet, Bethepbet, Betkupa, Betticket, Betustra, Prizmabet

Kendinizi yorgun, mutsuz ve halsiz mi hissediyorsunuz? Tüm bunların sebebi stres olabilir ve önlem almadıkça stres, sağlığınızı olumsuz etkileyebilir. ‘Yüksek Topuklar’ ekibi olarak biz de zaman zaman strese giriyoruz ama aşağıdaki yöntemleri uyguladığımızda kendimizi gerçekten iyi hissediyoruz! Siz denemek ve stresten kurtulmak için kendinize bir şans vermek ister misiniz? O halde, etkili tavsiyeler içeren özel haberimizi okumaya devam ediniz.

Strese karşı bir bardak su için

Su içmek, strese karşı iyi gelen en iyi yöntemlerden biridir. Suyun içindeki oksijen, rahatlamanızı ve daha sakin düşünmenizi sağlar. Denemeye ne dersiniz? Her gün, 15 bardak su için ve ilk günden mucizevi değişimi görün!

Pratik bilgi: Suyunuzun içine C vitamini içeren portakal, limon, çilek, greyfurt dilimleri ekleyip detoks suyu yaparsanız, stresten daha kolay kurtulursunuz.

Strese karşı dengeli beslenin

Dengeli beslenmek, sağlıklı bir ruh hali için gereklidir. Bazen, sadece aç olduğunuz için veya stres yapan aşırı şekerli yiyecekler tükettiğiniz için strese girebilirsiniz. Çözüm olarak sizlere kahvaltı, öğle, akşam yemeğini olabildiğince vaktinde yemenizi öneriyoruz. Ayrıca, akşamüstü saatlerinde tarçınlı süt içerek hem zayıflayabilir hem stresten kurtulabilirsiniz.

Pratik bilgi: Depresyona iyi gelen bitki çayları içmek, stresten kurtulmaya yardım eder.

Strese karşı sakinleştirici müzikler dinleyin

“Müzik, ruhun gıdasıdır” sözünü biliyorsunuz, değil mi? Bu gerçekten, strese karşı en iyi yöntemlerden biridir. Sakinleşmek ve kendinizi daha iyi hissetmek için müzik seçimlerinizi doğru yapın. Örneğin, ney dinletisi veya klasik müzik veya jazz müzik size iyi gelecektir. Bir sabah saatlerinde Mozart, akşamüstüne doğru Norah Jones dinlemeyi tercih ediyoruz.

Stresinizin kaynağını keşfedin

Stresin arkasında genellikle birikmiş öfke vardır, insanlara ‘hayır’ diyememek veya istenilen ilgiyi alamamak stres yaratabilir. Sizin için faydalı olan nedir, biliyor musunuz? İsteklerinizi ifade etmeyi öğrenin, her işi kendi başınıza halletmeye çalışmayın, insanlardan yardım isteyin. Biliyoruz, şimdiye kadar çok kırıldınız ama hayat, her gün yeniden başlamak için değerlidir.

Strese karşı şükür yürüyüşü yapın

Ekibimizden strese giren olduğunda ‘Sen bugün teşekkür ederim yürüyüşünü yaptın mı?’ diye soruyoruz. Bu yürüyüş, diğerlerinden çok farklı: Sadece 10 dakika sürüyor ve yol boyunca gözlerimizin görmesinden karnımızın tok olmasına kadar her ufak durumlar için bile şükrediyoruz. Sonunda ise kendimizi iyi, güçlü ve stresten arınmış hissediyoruz.

Stresten kurtulmak için sevgi verin

Stresten, acılardan kurtulmanın en iyi yollarından biri sevgi vermektir, kalbinizi yumuşatır. Ailenize, akrabalarınıza, arkadaşlarınıza sarılın, sevgiyle dolu ilişkiler kurun. Eğer, etrafınızda sevgi vereceğiniz kimseler yoksa barınaklara gidip sevgiye muhtaç kedi, köpekleri sevin veya kendinize bir ev hayvanı edinin. Peki, diyelim ki o imkanınız da yok o zaman internetteki en tatlı kedi, köpek veya bebek videolarını izleyin. İnanın bize, sevdikçe stresten kurtulacaksınız.

Stresten kurtulmak için dik durun

Şimdiye kadar strese karşı sunduğumuz tavsiyeler gerçekten basit, değil mi? Bir tane daha etkili önerimiz var: dik durun! Masa başında çalışırken, yürürken, televizyon izlerken, sosyal medyada vakit geçirirken dik durun. Bu sayede, nefes almak kolaylaşır ve beyne daha fazla kan gider, stresiniz azalır.

Strese karşı meditasyon yapın

Daha mutlu, başarılı, verimli olmak için strese karşı meditasyon yapabilirsiniz, üstelik çalışırken bile! Eğer çalışıyorsanız, ofisinizdeki masada minik bir tatil yapabilirsiniz. Unutmayın ki hayal etmek, insanı iyileştirir. Sadece gözlerinizi kapatın, diyaframdan derin bir nefes alın ve kendinizi Antalya´da deniz kenarında düşleyin. Güneşin sıcaklığını hissedin. Dalgaları dinleyin. Havadaki deniz kokusunu içinize çekin. Kendinizle stres arasına biraz mesafe koyun. Günde birkaç dakika süreli bir “tatil araları” size çok yardımcı olabilir.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

İlginç araştırma: Kötü dil bilgisi hataları kişide fiziksel stres yaratıyor

Yapılan yeni bir araştırmaya göre dil bilgisi hatalarının maruz kalanları gerçekten de fiziksel olarak strese girdiği keşfedildi.

Yapılan yeni bir araştırmada, hatalı cümlelerin dinletildiği kişilerin kalp atış hızları ölçüldü. Araştırma sonuçlarına göre dil bilgisi hatalarının, buna maruz kalanları gerçekten de fiziksel strese soktuğu keşfedildi.

Özellikle kendimizi yazılı olarak ifade ettiğimiz sosyal medya mecralarında kullanıcıların yazım yanlışlarıyla karşılaştığınızda ne hissediyorsunuz?

Yazılanı anlamakta zorlandığınız muhakkak. Muhtemelen aynı tweet’i veya Instagram postunu tekrar okumanız gerekiyor. Belki içinizden o kişinin kendi anadilini doğru düzgün bilmemesine şaşırıyor, özensizliğine sinirleniyorsunuz. Peki ya stres? Kendinizi gergin hissediyor musunuz? Hissediyorsanız sakın buna şaşırmayın ve “takıntılıyım” diye düşünmeyin. Çünkü yapılan yeni bir çalışma gösteriyor ki, dil bilgisi hatalarının, buna maruz kalanları gerçekten de fiziksel strese sokuyor.

Gelin araştırmaya daha yakından bakalım…

Heart Rate Variability, kısaca HRV, “Stres ve Kalp Atış Hızı Değişkenliği” anlamına geliyor. HRV, hem dinlenme durumunda hem de egzersiz sırasında kalbinizin ne şekilde çarptığını tanımlamaya yarıyor.

HRV ölçümlerine göre bir kişinin ardı ardına gelen kalp atışları arasındaki aralıkların uzunluğu, kişi rahat olduğunda ortaya çıkıyor. Ancak stresli olduğunda daha düzenli hale gelir.

Yazının başında bahsettiğimiz araştırma, yazım yanlışlarını görenlerin veya dil bilgisi hatalarını işitenlerin vücudunda fiziksel stres belirtilerinin ortaya çıkabileceğini gösterdi.

Hakemli bilimsel dergi Journal of Neurolinguistics‘te yayımlanan araştırmanın başyazarı Dagmar Divjak, dil bilgisi ve fizyolojik tepkiler arasındaki ilişkinin daha önce yalnızca beyin aktivitelerini tarama veya göz hareketlerini izleme gibi yöntemlerle incelendiğini belirtti. Ancak yapılan bu araştırmada, bu sefer fiziksel tepkiler de ölçümlendi.

Otonom sinir sistemi kalp atış hızını kontrol ediyor. Bu nedenle araştırmacılar konuyla ilgili daha çok bilgi edinmek için dil bilgisi hatalarının dinletildiği kişilerin kalp atış hızlarındaki değişkenliği izledi.

Bu değişkenlik, stresin önemli göstergelerinden biri. Kalp atışları arasındaki aralıklar, kişi stresliyken daha düzenli, rahatken daha değişken olma eğiliminde.

ÇALIŞMADA KATILIMCILARIN KALP ATIŞ HIZLARI ÖLÇÜLDÜ

Çalışmada Britanya İngilizcesi konuşan 41 kişiye ses kayıtları dinletildi. Bu esnada katılımcıların orta parmaklarına takılan bir sensör, kalp atış hızlarını ölçüyordu.

Katılımcılara dinletilen kayıtların yarısı, zorunlu olmadığı halde “a/an” (Türkçede ‘bir’ anlamına geliyor) eklenmiş veya gerekli olduğu halde “the” artikelinin (belirli bir nesneyi veya kişiyi işaret etmek için kullanılır) atıldığı dil bilgisi hatalarını içeriyordu.

Sonuçlar, dil bilgisi hatalarını dinleyen kişilerin kalp atış hızının değişkenliğinde kayda değer bir azalma olduğunu gösterdi.

Yani, dil bilgisi ihlallerine yanıt olarak HRV’de istatistiksel olarak anlamlı bir azalma olduğu ortaya kondu.

KÖTÜ DİL BİLGİSİ STRESE SOKUYOR

Bulgulara göre, katılımcılar ne kadar çok hata duyarsa kalp atışları o kadar düzenli hale geliyordu. Bu da stres seviyelerinin yükseldiğini gösteriyordu.

Kaynak: Dagmar Divjak et al, Physiological responses and cognitive behaviours: Measures of heart rate variability index language knowledge, Journal of Neurolinguistics (2023). DOI: 10.1016/j.jneuroling.2023.101177

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Hormonlarınız mı, yoksa stres mi? Sürekli ağlama isteğinin şaşırtıcı sebepleri!

Her an ağlama isteğiyle boğuşuyorsanız, bu duygularınızın ardında neyin yattığını keşfetme zamanı! Duygusal dalgalanmalar yaşamın bir parçasıdır, ancak kontrol edilemez hale geldiğinde mutlaka profesyonel destek aranmalıdır.

Sürekli ağlama isteği, duygusal ve psikolojik durumların bir yansıması olarak karşımıza çıkan yaygın bir tepkidir. İnsanlar zorlayıcı yaşam olaylarına, stresli durumlara veya depresyon gibi ruhsal sorunlara tepki olarak kendilerini ağlarken bulabilirler.

Ağlama, genellikle duygusal boşalmanın bir yolu olarak görülür; ancak bu durum sürekli hale geldiğinde altta yatan ciddi sebeplerin olabileceği düşünülmelidir. Hem fiziksel hem de ruhsal sağlığı etkileyen bu durum, doğru müdahalelerle hafifletilebilir.

Sürekli Ağlama İsteğinin Nedenleri

Depresyon ve Anksiyete Bozukluğu:

Depresyon, sürekli ağlama isteğinin en yaygın sebeplerindendir. Duygusal çöküntü, umutsuzluk ve çaresizlik hissi, kişiyi derinden etkileyerek ağlamaya yönlendirebilir.

Anksiyete bozukluğu da bu duruma sebep olabilir. Kişi, sürekli bir endişe ve kaygı hali içinde olduğunda duygusal patlamalar yaşama eğilimindedir.

Stres ve Yorgunluk:

Günlük yaşamın getirdiği stres, yoğun çalışma temposu veya kişisel ilişkilerde yaşanan zorluklar, sürekli ağlama isteği yaratabilir.
Uzun süreli yorgunluk ve dinlenememe durumu, kişinin duygusal olarak daha savunmasız hale gelmesine sebep olur.

Hormonel Dengesizlikler:

Kadınlarda regl dönemi, hamilelik veya menopoz gibi hormonal değişiklikler sırasında duygusal dalgalanmalar yaşanabilir. Bu durum, sürekli ağlama isteğine yol açabilir.
Tiroid hormonları veya kortizol gibi stres hormonlarındaki dengesizlikler de ruh halini doğrudan etkileyebilir.

Travmatik Olaylar ve Geçmiş Yaşantılar:

Geçmişte yaşanan travmatik olaylar, bastırılmış duyguların gün yüzüne çıkmasına neden olabilir. Bu durum, kişi farkında olmasa bile sürekli ağlama isteğine yol açabilir.

Özellikle çocukluk döneminde yaşanan travmalar, ileriki yaşamda ağlama nöbetleri şeklinde ortaya çıkabilir.

Fiziksel Rahatsızlıklar:

Kronik ağrı, uyku bozuklukları veya başka fiziksel rahatsızlıklar, kişinin zihinsel dayanıklılığını azaltarak sürekli bir ağlama ihtiyacına sebep olabilir.

Beyin kimyasını etkileyen bazı nörolojik hastalıklar da bu duruma katkıda bulunabilir.

Sürekli Ağlama İsteği Nasıl Geçer?

Profesyonel Destek Alın:

Eğer sürekli ağlama isteğiniz birkaç haftadan uzun sürüyorsa, bir psikolog veya psikiyatristten yardım almanız önemli. Uzman desteği, bu durumun kaynağını bulmanıza ve gerekli tedavi sürecine başlamanıza yardımcı olabilir.

Kendinize İyi Bakın:

Fiziksel sağlığınıza özen göstermek, ruhsal sağlığınız üzerinde de olumlu etki yaratır. Düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme ve yeterli uyku, duygusal dengeyi sağlamada kritik rol oynar.

Duygusal Boşalmanıza İzin Verin:

Ağlamanın doğal bir duygusal boşalma yöntemi olduğunu unutmayın. Zihninizde biriken duygulara izin vermek, kendinizi daha hafif hissetmenize yardımcı olabilir.

Ancak, bu duygusal patlamalar sık ve aşırı hale geliyorsa, derinlemesine düşünmek ve profesyonel destek almak gerekebilir.

Stres Yönetimi Yöntemleri Kullanın:

Yoga, meditasyon ve nefes egzersizleri gibi rahatlama teknikleri, stresle başa çıkmanızı kolaylaştırabilir. Bu yöntemler, zihinsel sakinliği artırarak ağlama krizlerini hafifletebilir.

Kendinize zaman ayırarak hobilerinize ve ilgi alanlarınıza yönelmek de stres seviyenizi düşürebilir.

İletişime Açık Olun:

Duygularınızı yakınlarınıza açmak, hislerinizi paylaşarak yükünüzü hafifletmenize yardımcı olabilir. Duygularınızı bastırmak yerine, güvenilir bir arkadaşla veya terapistle konuşmak rahatlama sağlayabilir.

Günlük Tutma Alışkanlığı:

Duygularınızı yazıya dökmek, hislerinizi anlamanızı kolaylaştırabilir. Günlük tutmak, zihinsel bir boşalma yöntemi olarak da kullanılabilir.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

İdrar Kaçırmada Şok dalga Tedavisi

İdrar Kaçırma için bilgi mi arıyorsunuz? İdrar Kaçırmada Şok dalga Tedavisi makalesine göz atın ve İdrar Kaçırma hakkında daha fazla bilgi edinin

Şok Dalga Tedavisi Nedir?

Şok dalga tedavisi(ESWT); jeneratörden oluşturulan yoğun ve basınçlı ses dalgalarının bir
prob vasıtası ile vücudun hedeflenen bölgesine yönlendirilmesi ile yapılan bir tedavi
yöntemidir. Bu yöntem ilk kez böbrek ve idrar yolları taşlarının kırılması amacıyla
tasarlanmış(ESWL) ve hala başarı ile uygulanmaktadır. Aynı şekilde tasarlanmış ve
yoğunluğu azaltılmış veya ayarlanabilen cihazın başka amaçlarla kullanımı devreye girmiş,
günümüzde birçok amaç için kullanılmaktadır.
Li-ESWT iyileştirici etkilerini yeni damar oluşumunu uyaran madde miktarını (VEGF) dramatik
şekilde artırarak yapmaktadır. Bunlara örnek olarak, düşük yoğunluklu ekstrakorporeal şok
dalga tedavisi (Li-ESWT) lokal inflamasyonu destekleyebilir, yeni damar oluşumunu teşvik
edebilir, kök hücreleri ve kan damarı oluşumunu sağlayan hücreleri toplayabilir, hücresel
çoğalmayı ve hücre yenilenmesini uyarabilir, ve oksidatif stresi bloke edebilir, böylece kan
dolaşımını iyileştirebilir ve doku tamirini yani onarımını sağlayabilir.

Stres Tip İdrar Kaçırmada Şok Dalga Tedavisi

Stres tipi idrar kaçırma(stres inkontinans); fiziksel efor, efor, öksürme veya hapşırma
sırasında istemsiz idrar kaçırmalara denilmektedir. Erişkin kadınların yaklaşık %50’sinde
görülen bir durumdur, kadın efor sarf ederken, hapşırır veya öksürürken, kahkaha atarken ve
ağır birşey kaldırırken idrar kaçırır. Bu da sosyal etkileşimi ve fiziksel aktiviteyi olumsuz
yönde etkilemekte, cinsel ilişkiden kaçınma, bozma ve kötüleşme gibi yaşam kalitesinin
(QoL) bozulması gibi önemli problemlere neden olabilecek bir durumdur. Ayrıca duygusal ve
zihinsel sağlığı olumsuz yönde etkilemektedir. Stres üriner inkontinans, birincil olarak pelvik
tabanın düzenin bozulması, ve idrarı kontrol eden iç kapağın (iç sfinkter) zayıflamasından
kaynaklanmakta, ikinci olarak idrar kanalı ve/veya mesane boynunun aşırı oynaklığı ve
gevşekliğine (hipermobilitesi) bağlı olduğu düşünülmektedir. Stres üriner inkontinans
tedavisinde; yaşam tarzı değişiklikleri, pelvik taban kas egzersizi ve ilaç tedavileri yanında;
cerrahi girişimler uygulanmaktadır. Hiçbir yöntem %100 çözüm sunmamaktadır. Bu nedenle,
normal pelvik taban gücünü ve iç idrar kapağın(iç sfinkter) fonksiyonunu eski haline
getirebilecek yeni tedavilere acilen ihtiyaç duyulmaktadır.
Stres tipi idrar kaçıran kadınlarda, 8 hafta, haftada bir kez, düşük yoğunluklu şok dalga
tedavisi(Li-eswt, 0.25 mJ/mm2, 3000 atım, 3/sn atım frekans) idrar kanalı boyunca
uygulandığında İdrar kaçağını önemli ölçüde azaltmakla kalmayıp aynı zamanda aşırı aktif
mesanenin acil işeme ihtiyacı belirtisini de hafifletmekte ve yaşam kalitesini önemli ölçüde
iyileştirmektedir. Şok dalga tedavisi, stres tip idrar kaçırma problemini , pelvik taban
fonksiyonunu eski haline döndürülmesi ve ardından idrar reflexinde sorumlu kısmını harekete
geçirerek mesanenin bilinçli kontrolünü sağlayarak etkisini gösterdiği bulunmuştur. Yapılan
işlemin kayda değer bir yan etkisi yoktur, hamilelik dışında her durumda yapılabilir. Sonuç
olarak, düşük yoğunluktaki şok dalga tedavisi (Li-ESWT), özellikle kadınlarda stres tipi idrar
kaçırmada yeni, invaziv-girişimsel olmayan ve etkili bir tedavi metodu , idrar kaçıran
kadınlarda bir umut ışığı olarak görülebilmektedir. Bu yöntem, kanıttan yoksun olmasına
rağmen, stres tipi idrar kaçırma tedavisinde klasik tedavilerle birlikte veya klasik tedaviye
alternatif olarak kullanılabilir. Bu tedavinin uygulanması hekim ve hasta ile beraber karar
verebileceği bir opsiyon ve seçenek olarak görülmelidir. Düşük yoğunluktaki şok dalga
tedavisi kök hücre tedavisi ile birlikte yapıldığında etkisi daha fazla olabilir.
Stres tipi idrar kaçırmada, şok dalga tedavisi ile kök hücre tedavisinin birlikte
uygulanması elde edilecek sonuca olumlu yönde etki edeceği beklenebilir.

Aşırı Aktif Mesanede, Sıkışma Tipi İdrar Kaçırmada Şok Dalga Tedavisi

Aşırı aktif mesane, sıkışma tipi idrar kaçırma:, yine genel yaşam kalitesini (QoL) ciddi
şekilde azaltabilen yaygın bir durumdur. Sıkışma tipi idrar kaçırma ani-acil idrara çıkma
ihtiyacı ile birlikte tuvalete yetişememe veya idrarı geciktirememe durumudur ve idrar bu
esnada kaçar. Erişkin insanların yaklaşık % 16-17’sini ilgilendiren bir durumdur, yaşlanma ile
bu durum artmaktadır. Aşırı aktif mesanenin fizyolojik temelinde mesane kasının(detrusor)
aşırı aktivitesinden kaynaklanmaktadır. Mesanenin istemsiz aşırı aktivitesine oksijen azlığı
(hipoksi), oksidatif stres ve kan akımının azalmasının rol oynadığını bilinmektedir.
Mesaneye botulinum toksini enjeksiyonu ve posterior tibial sinir
stimülasyonu (PTNS) veya sakral nöromodülasyon (SNM) ile girişimsel-invaziv tedaviler
devreye girmektedir. Bu tedavilerden de %100 sonuç alınmamaktadır. Bu nedenle alternatif
bir tedavi, özellikle tıbbi olmayan ve rahatsız edici yan etkileri olmayan daha az invaziv-
girişimsel bir tedavi bulmak, Aşırı aktif mesane hastaları için son derece önemlidir.
Aşırı aktif mesaneye bağlı idrar kaçırmalarda(sıkışma tipi idrar kaçırmalarda; düşük
yoğunluklu şok dalga tedavisi ilginç bir şekilde iyi sonuçlar alınabilir. Ancak bu iyileştirici
etkisinin altında yatan moleküler mekanizma hala belirsizdir. Ancak şok dalga
uygulamasının oksidatif stresi , planlı hücre ölümünü (apoptozis) nispeten engellediği ve
doku onarımını desteklediği bilinmektedir. Li-ESWT bu etkilerini vasküler endotelyal büyüme
faktörünü (VEGF) dramatik şekilde artırarak yapmaktadır. Bunlara örnek olarak, düşük
yoğunluklu ekstrakorporeal şok dalga tedavisi (LiESWT), yeni damar oluşumunu teşvik
etmekte, kök hücreleri ve kan damarı oluşumunu sağlayan hücreleri toplamakta, hücresel
çoğalmayı ve hücre yenilenmesini uyarmakta, ve oksidatif stresi bloke etmektedir. Böylece
kan dolaşımını iyileştirebilir ve doku tamirini yani onarımını sağlayabilir. Sonuç olarak,
mesane kan dolaşımını ve mesane sinirlerini (innervasyonunu) artırmaktadır. Buna bağlı
mesane kasında hücre yenilenmesini (rejenerasyonunu) harekete geçirmekte, mesane ve
idrar kanalının kas kasılma fonksiyonunu iyileştirmekte, ve sonuçta idrarı tutma yeteneğini
desteklemektedir.

Aşırı aktif mesanesi olan hastalarda düşük yoğunluktaki şok dalga uygulaması ile; (0.10-
0.25 mJ/mm2, 3000 atım, haftada bir, 4-8 hafta) işeme sıklığı azalmakta, işeme başına idrar
hacmi artmakta ve işedikten sonra kalan idrar miktarı azalabilir.
Aşırı aktif mesanesi ve idrar kaçırması olan kadınlarda cinsel fonksiyonu bozukluluğu bilinen bir gerçektir.Cinsel istekte azalma ve cinsel uyarılma kaybı görülmektedir.
Şok dalga tedavisi ile birlikte östrojen kullanımı sadece aşırı aktif mesane ve idrar kaçırma semptomlarını iyileştirebilir, aynı zamanda cinsel
yaşamı fonksiyonlarını ve kalitesini de arttırabilir. Bu nedenle şok dalga uygulaması,
özellikle menopoz sonrası kadınlarda östrojen kullanımı ile birlikte kadın cinsel işlev
bozukluğunun tedavisinde önemli bir rol oynayabilir. Sonuç olarak stres tipi idrar kaçırma ve
aşırı aktif mesanesi olan sıkışma tipi idrar kaçırması olan kadınlarda düşük yoğunluktaki şok
dalga tedavisi, yeni, kolay uygulanabilir, tekrarlanabilir, ağrısız, bilinen bir yan etkisi olmayan
ve noninvaziv-girişimsel olmayan bir tedavi yöntemi olarak kabul edilebilir.

Düşük yoğunluktaki şok dalga uygulaması(Li-eswt), kesin kanıttan yoksun olmasına rağmen,
kadınlarda stres tip ve aşırı aktif mesaneye bağlı idrar kaçırmalarda klasik tedavilerle birlikte
veya klasik tedaviye alternatif olarak kullanılabilir. Bu tedavinin uygulanması hekim ve hasta
ile beraber karar verebileceği bir opsiyon ve seçenek olarak görülmelidir. Düşük
yoğunluktaki şok dalga tedavisi kök hücre tedavisi ile birlikte yapıldığında etkisi daha fazla
olabilir. Şok dalga tedavisi ile kök hücre tedavisinin birlikte uygulanması
elde edilecek sonuca olumlu yönde etki edeceği beklenebilir.

Stresle Baş Edebilme Becerisi Nasıl Kazanılır?

Stres için bilgi mi arıyorsunuz? Stresle Baş Edebilme Becerisi Nasıl Kazanılır? makalesine göz atın ve Stres hakkında daha fazla bilgi edinin

Stres faktörleri hayatımızın artık hemen hemen yerinde bulunmaya başladı ve insanların bu stres durumlarıyla baş edememesi hem toplumsal hem de bireysel olarak bizleri olumsuz yönde etkilemeye başladı. Hayatta meydana gelen pek çok olumsuz olayları kontrol edemiyor ve değiştiremiyoruz. Fakat stres faktörleri karşısında kendi tepkilerimizi ve ruhsal durumlarımızı kontrol edebiliriz. Bu yazıda stresle baş edebilme becerileri üzerine okuyucuya bilgi vermek amaçlanmıştır.

İnsanlar hayatta herhangi bir olumsuz olay yaşadığında bu duruma farklı tepkiler vermektedir. Bu tepkileri olgun ve olgun olmayan tepkiler olarak ikiye ayırabiliriz. Olgun olan tepkileri kişinin herhangi bir stres karşısında verdiği yapıcı tepkiler olarak tanımlayabiliriz. Örneğin, sınavdan kötü not aldığında ağlama krizlerine girmek yerine daha optimum bir düzeyde üzülüp, ‘’Bu hayatımın sonu değil, dünyada tek kötü not alan kişi ben değilim sonraki sınavlara odaklanacağım.’’ şeklinde tepki vermek stres karşısında verilen olgun bir tepkidir. Olgun olmayan tepkileri ise kişinin herhangi bir stres karşısında verdiği yıkıcı tepkiler olarak tanımlayabiliriz. Örneğin, işten kovulan birinin ağır depresyona girmesi ya da alkol alımı, aşırı yemek yeme, hızlı araç kullanma, eve kapanma gibi birtakım eyleme vurumları stres karşısında verilen olumsuz ve yıkıcı tepkilerdir. Olumsuz ve yıkıcı tepkilerin temelinde kişinin işlevselliğinin bozulması, içinde bulunulan durumun kişiye zarar vermesi ve ruhsal anlamda bir çöküntüye sebep olması yatar. Stres karşısında geçmişte ya da bugünde nasıl tepki verdiğinizi zihninizde taramaya çalışın. Sizin stres karşısında verdiğiniz tepkiler olgun- yapıcı tepkiler mi yoksa olgun olmayan yıkıcı tepkiler mi?

Stres karşısında olumsuz – yıkıcı tepkiler veren kişilerin benzer özelliklerinden biri, ‘’Bunu sadece ben yaşıyorum, bu durum benim başıma geliyor, bu yaşadığım stresli durum neden benim başıma geliyor.’’ gibi düşüncelere sahip olmasıdır. Stres faktörlerini ve benzer durumları aslında hemen hemen herkes yaşamaktadır fakat kişinin bu stresli durumu sadece kendisi yaşıyormuş gibi hissetmesi strese vereceği tepkiyi olumsuz yönde etkilemektedir. ‘’Bu durum herkesin başına gelebilir, eminim bunu dünyada sadece ben yaşamıyorum.’’ düşüncesi strese vereceğiniz tepkileri çok daha olumlu yöne çevirecektir.

Stresle Baş Edebilme Becerisi Nasıl Kazanılır?

1- Strese olumlu tepki verebilen insanların ortak özelliklerinden biri de yaşadığı olumsuz durumları espriye dökebilme becerileridir. Örneğin, yere düştüğünde öfkelenmek, sinirlenmek, rezil oldum diye düşünmek yerine bunu espriye döküp gülebilme hali. Stresli durumların espriye hatta dalga geçilebilir bir duruma dönüştürebilen kişi için can sıkıcı olaylar kişinin zihninde çok daha küçülür ve üstesinden gelme duygusunu hissetmesini sağlar.

2- Stresle baş edebilme kapasitemizi zayıflatan önemli etkenlerden biri de kişinin yaşamış olduğu olumsuz durum üzerine uzun süre sorgulama girişimidir. Hayatta sıklıkla stresli durumlar yaşarız ve her birini uzun uzun sorgulamak kişinin strese karşı dayanıklılığını zayıflatır. Örneğin, işten kovulan birinin haftalarca veya aylarca ‘’Neden kovuldum, nerede yanlış yaptım, benim suçum neydi, neleri eksik yaptım?’’ şeklinde ki sorgulamaları yaşanan olumsuz olayın etkilerini kişi üzerinde daha kalıcı olmasınaneden olur. Eğer stres karşısında dayanıklı olmak istiyorsak uzun süreli sorgulamalardan kaçınarak önümüze bakmaya devam etmeliyiz.

3- Pek çok kişi için acı yaşanılmaması gereken bir duygudur. Fakat hayatın içinde olmak her duyguyu yaşamak demektir. İnsanların büyük çoğunluğu olumsuz duygulardan kaçınmak için çaba gösterir, sürekli olumlu duygu ve hislerle hayata devam etmeyi arzular. Bu düşünce sistemi kişilerin stres karşısında zayıf hissetmesine sebep olur. Kişilerin ‘’Hayata sadece mutlu olmaya ya da iyi hissetmeye gelmedim hayatın içindeyim dolayısıyla olumlu duyguları hissettiğim gibi olumsuz duyguları da hissedeceğim.’’ şeklindeki düşüncesi onları stres karşısında çok daha güçlü kılar. Sıklıkla iyi hissetmeye çalışan ve bunun için büyük çaba harcayan kişilerin olumsuz olayların karşısındaki toleransı düşüktür. Her duyguyu yaşamanın normal olduğunu içselleştirmiş kişilerin negatif olaylara daha yapıcı tepkiler verdiği görülmektedir. Unutulmamalıdır ki her acı aynı zamanda içinde gelişimi barındırır. Dolayısıyla hayatta yaşadığımız stresli durumlar aslında bizi daha olgun bir yapıya götürür.

4- Hayatta amacı olan ve amaçları doğrultusunda yaşayan kişilerin stres karşısında daha güçlü olduğu görülmektedir. Uzun dönemli amacı olamayan kişilerin, daha çok günlük yaşayan kişilerin stresten çok daha fazla etkilenmeleri söz konusudur. Bu sebeple stresle baş edebilme becerisini arttırmanın bir yolu da hayatta kalıcı amaçlar edinebilmektedir. Örneğin, ‘’Hayatta başarılı bir kariyer elde edeceğim.’’ demek uzun dönemli bir hedeftir ve kişi bu amaca giden yolda pek çok olumsuzluklarla karşılaşacağının farkındadır.

5- Düzenli bir hayat tarzına sahip olmak daha az stresli yaşam olaylarına sahip olmayı ve stres karşısında daha dayanıklı olmayı sağlar. Her insanın kendisine ait bir yaşam tarzı ve düzeni vardır. Kişinin tüm insani ihtiyaçlarını düzenli bir şekilde karşılaması, kişiyi acıya karşı ruhsal olarak korumaktadır. Örneğin, belirli saatlerde uyumak ve uyanmak, belirli saatlerde yiyip-içme, belirli gün ya da saatlerde dinlenmek ve sosyalleşmek. Düzenli bir hayat tarzına sahip olmak kişiyi ruhsal olarak güçlendirir ve stresli durumlara karşı daha yapıcı tepkiler vermesine olanak sağlar.

6- İçinde bulunmuş olduğumuz insan ilişkileri stresle karşılaşma sıklığımızı belirleyen önemli unsurlardan biridir. Kişinin aile ilişkileri, sosyal ilişkileri, iş hayatındaki ilişkileri olumsuz halde şekillenmiş ise bu durum kişinin daha çok stresle karşılaşması anlamına gelmektedir. Daha çok stresle karşı karşıya gelmek ise kişinin stres karşısındaki dayanıklılığını azaltır. Bu sebeple negatif yönde şekillenmiş olan ilişkilere son vermek ya da sınır koymak, kişinin hayatında daha az stres yaşamasına olanak sağlar. Kötü ilişkilerin tersine iyi ilişkiler ise kişinin stres karşısında ki gücünü arttırır ve yıkıcı değil aksine yapıcı tepkiler vermesini sağlar. İnsan olarak hepimiz sosyal varlıklarız dolayısıyla iyi ilişkiler içinde olmak hayatımızı ve ruhsal yapımızı olumlu yönde şekillendiren önemli etmenler arasında yer almaktadır.

Psikoterapi ile Stresle Baş Edebilme Becerisi

Günlük hayatında sıklıkla stresle karşı karşıya kalan ve stres durumlarıyla baş etmekte zorluk yaşayan kişilere psikoterapi önerilmektedir. Psikoloğun uygulayacağı özel çalışma teknikleri ile kişi stresle baş edebilme becerisini süreç içinde kazanılabilmektedir. Terapiye gelen danışanın ihtiyacına göre çalışma tekniklerinin uygulanması danışan için önemlidir. Bazen kişinin stresle baş etme becerisinin önündeki engellerden biri de geçmişte yaşamış olduğu travmalardan kaynaklanmaktadır. Kişinin travmaları iyileştirildikçe, stresle baş edebilme becerisi de artar. Terapist, psikoterapiye gelen danışanın ayrıntılı öyküsünü aldıktan sonra danışanın da onayı ile beraber çalışma tekniklerini belirler ve süreç içinde uygular. Psikoterapi süresi danışandan danışana göre değişkenlik göstermektedir. Yaşın ilerlemesiyle beraber psikoterapi süreci daha uzun sürebilir fakat bazı durumlarda kısa da sürebilir. Bu yüzden psikoterapi kişiye özeldir ve süresi de kişiye göre farklılık göstermektedir.