PrizmaBetGüncelGirişAdresiHızlıveGüvenilirErişim!

İSO/Bahçıvan: Asgari ücret zammı iki tarafı da mutlu etmeyecek

İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, TCMB’nin enflasyonla mücadele için uyguladığı politikalara desteğini yineleyerek enflasyon hedeflerinin yükseltilmesiyle ilgili TCMB’nin gerçekçi davrandığını ifade etti ve gereğinden fazla yalnız bırakıldığının altını çizdi. Bahçıvan, asgari ücrete yapılacak zam konusunda hem işçi hem de işveren tarafı ile empati kurulması gerektiğini belirterek “İki kesimin de çok mutlu olacağı bir noktada olmayacağı kesin gibi gözüküyor” dedi. Bahçıvan işgücü ithalatı konusunda endişe duyduğunu belirterek, “Ölçüyü kaçırmamak gerekiyor” dedi.

DİLAN ERDEMİR

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan İSO meclis üyeleriyle birlikte depremin vurduğu Antakya’daki İSO Yaşam Kenti ile Adana’ya ziyaretlerde bulundu.

Bahçıvan, seyahat sırasında yaptığı değerlendirmede “Dileğimiz, ilçe nüfusuna denk gelen vatandaşımızın yaşadığı İSO Yaşam Kenti’nde, geçici dönemin bir an önce son bularak burada yaşayanların kalıcı konutlarına yerleştirilmesi” dedi.

Bahçıvan, “Afet sonrası iki ay gibi kısa bir sürede kurduğumuz İSO Yaşam Kenti, yalnızca geçici barınma çözümü değil, çocuklarımızın eğitim ihtiyaçlarının, oyun alanlarının ve yaşlılarımızın bakım ihtiyaçlarının da düşünüldüğü kapsamlı bir yaşam alanı. Burada bir ilçe nüfusuna denk gelen yaklaşık dört bir vatandaşımız hayatına devam ediyor. İSO olarak elimizi bu projenin üzerinde tutmaya gayret ettik. Halen buradaki sorunları ve ihtiyaçları takip etmek üzere bir görevlimiz burada bulunuyor ve gerekli durumlarda hızlı çözümler üretmek için yerel yöneticilerimizle iş birliği yapıyoruz. Dileğimiz, vatandaşlarımızın kalıcı konutlarına yerleştirilmesi. Ümidimiz, bu sürecin en kısa zamanda tamamlanmasıdır” diye konuştu.

Adana ziyaretinde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bahçıvan, gündeme ve ekonomiye dair açıklamalarda bulundu.

“TCMB enflasyon konusunda gerçekçi davranma noktasında”

İstanbul Sanayi Odası’nın Kasım ayı toplantısına TCMB Başkanı Fatih Karahan’ın katılacağını söyleyen Bahçıvan, “Enflasyon konusunda sebebi ve nedeni kendimiz olmayan bir sorunun çözülmesi noktasında en büyük fedakarlığı sanayici ödüyor. Tahribatın kendini en net gösteren tarafı sosyolojik. Enflasyon vücudun tüm hücrelerinde kendini çok ağır gösteriyor. Enflasyon konusunda en güçü uyarıyı zamanında biz yaptık, keşke toplumdaki tüm kesimler enflasyon ışığı görülmeye başladığında ve rasyonel ekonomiden uzaklaşıldığında çok daha güçlü çıkışlar yapabilseydi.” diye konuştu.

OVP hedeflerine atıfta bulunan Bahçıvan “Tedavi süreci başladığında ortaya konan bir OVP planı vardı. OVP’deki hedeflerin bazılarına yakınken bazılarından uzaktayız. Hedeflerin en uzağında ise enflasyon tahmini yer alıyor. Enflasyon maalesef direniyor. TCMB enflasyonla mücadele noktasında yapması gerekenleri yapıyor. Enflasyonda yıl sonu hedef aralığı açıldı. Onlar da gerçekçi davranma noktasındalar.” dedi.

“Faiz politikasını çok zorlamamak gerekiyor”

TCMB’nin politikalarına ilişkin değerlendirmede bulunan Bahçıvan şu ifadeleri kullandı; “TCMB’nin faiz politikasını çok fazla zorlamamak gerekiyor çünkü şu anda cephedeki en büyük silah. Güven ve kredi kaybı kadar yüksek ki TCMB Türkiye’nin ekonomik anlamda yitirmiş olduğu itibarı düzeltmeye çalışıyor. Bunun nedeni de ekonomi biliminden uzaklaşmamız. Enflasyonla ilgili sürecin gecikmesi hiç hoş değil ama bunu hızlandıracağız derken bugüne kadar uygulanan politikalardan U dönüşü yaparsak bu bizi çok daha büyük açmaza götürebilir. Acımasız bir sabır gerektiriyor bu süreç.

İlk açıklanan OVP’dekiyle şu anki arasındaki makasın açıldığını da görüyoruz. Bu hastalığın yoğun bakımdaki tedavi sürecine baktığımızda yoğun bakımdan rahatlıkla çıkılabilecek zamanı hasta yakınlarına henüz net söyleme noktasında işaret yok. Tedavi sürecinin uzuyor olması sabır stresini artırıyor. Enflasyonla mücadelede kararlılık varsa bu sürecin bir müddet daha sabır isteyen süreç olacağına dair durum var.”

“Çözüm politikaları geliştirilmeli”

Şu anda uygulanan politikayı savunduklarına ancak sürecin giderek uzamasının sanayi ve reel sektör üzerindeki yükü artırdığına dikkat çeken Bahçıvan “Bu konuda reel sektöre dönük, özellikle sektör analizlerin, tespitlerin çok güçlü yapılması gereken bir döneme giriyoruz. Reel sektörün içinde bulunduğu ve 2025 yılının nasıl değerlendirileceği noktasında tespitler ve çözüm politikaları geliştirilmeli. Eğer bunu yapmazsak 2025, 2024’ten en azından ilk 6 ay çok daha zorlu olacak.

Buna karşı müdahale gücünün ne kadar yeterli olacağını iyi hesaplamak lazım. Bu ay TCMB Başkanı Kasım toplantımıza katılacak. TCMB gereğinden fazla yalnız bırakılıyor. Cepheye çıkması gereken diğer birimlerin kendini göstermesi gerekiyor. O tarafta yeteri kadar bir mücadele henüz göremiyoruz. Daha temel konularda acil çözümlerin oluşturulması gerekiyor. 2025 meşakkati yüksek bir sene olacak gibi gözüküyor. Böylesi dönemlerin en büyük şansızlığı da sizin dışınızdaki gelişmeleri ıskalamak. İçimize kapanıp kendi iç gündemlerimizle son 3-4 yıldır çok boğulmaya başladık. Avrupa’daki şartlar, Çin, yeni ABD dönemi gibi gündemi çok da istediğimiz gibi değerlendiremiyoruz. Şirketlerimiz içinde bulunduğumuz zorlu dönemi kriz politikalarıyla çözmeye çalışıyor. Geleceğimizle ilgili dünyadaki gelişmeleri şartları çok iyi değerlendiremiyoruz. Özellikle Avrupa’yı çok iyi takip etmemiz gerekiyor. Avrupa’da işler maalesef çok iyi gitmiyor, iyi gidecek gibi de gözükmüyor bir süre daha” değerlendirmesinde bulundu.

“Asgari ücret zammında iki tarafı da mutlu edecek bir tablo gözükmüyor”

Asgari ücret zammı hakkında konuşan Bahçıvan, her iki taraf için mutsuzluğu en aza indirmenin başarı olacağını belirterek, “Asgari ücret konusunda iki taraf için de empatinin yüksek yapılması gereken bir süreçteyiz. Bir tarafta en önemli ortağımız olan ve sanayinin üretim gücünün temel tamamlayıcısı olan çalışanlarımızın yaşamları var. Diğer taraftan sanayicimizin özellikle belli iş kollarındaki en önemli maliyet faktörü olan işgücünün rekabette oluşturacağı değerler var. Hem iş gücünün istikrarlı ve kalıcı olması, hem de işgücü maliyeti ödeyen firmaların rekabet edebilmesi noktasında ortada buluşulması lazım. Bu yıl da asgari ücretin en az geçen yılki kadar üzerinde konuşulacağını tahmin diyorum. İki kesimin de çok mutlu olacağı bir noktada olmayacağı kesin gibi gözüküyor. Mutsuzluğu en aza indirmek bile bir başarı olacak” diye belirtti.

“Vergi bandı konusunda 1-2 haftaya kadar ümit verici bir durum olabilir”

Bahçıvan, ücretlerdeki vergi bandının yukarı çekilmesi gerektiğini ve bu konuda maliye bakanlığıyla iletişim halinde olduklarını, önümüzdeki 1-2 hafta içinde sonuçlanabileceğini söyledi.

Bahçıvan “Ücretlerdeki son 2-3 yıldır düzeltme, çalışanın enflasyon muhasebesi diye adlandırdığımız vergi bandının mutlaka yeni bir endeksle yukarı çekilmesi gerekiyor bu yıl. Brüt ücret nete dönerken eski dönemlerde 9’uncu 10’uncu aydan sonra başlayan o kesimler, yılın 2’inci 3’üncü ayında kesilmeye başlıyor. Gecikmeden o konuda maliye bakanlığının düzeltme yapması gerektiğini ısrarla söylüyoruz. Bandın biraz daha yukarı çekilmesi, hiç değilse çalışanlarımızın daha geç dönemlerde bir kesintiyle karşılaşmasına vesile olacak. Bunun çok önemli olduğunu ısrarla söylüyoruz. İnşallah bir iki haftaya kadar onunla ilgili ümit verici bir durum var. Tabi maliye kendi açısından baktığında o vergiyi kaynak olarak gördüğü için talebimize nasıl bir yanıt verecek göreceğiz” yorumunu yaptı.

“İşgücü ithalatı konusunda endişe duyuyorum”

İş gücünün dışarından temin edilmesiyle ilgili çalışmalara da değinen Bahçıvan “Kısa vadede telaşlı bir şekilde sektör değerlendirilmesi yapılmadan işgücü ithalatının yapılmasının, ileride çok daha büyük boyutlu sorunlara yol açabileceğinin endişesini taşıyorum. İşgücü ithalatı kontrolsüz bir şeye dönüşürse, farklı boyutlarda riskler ve sıkıntılar getirebilir. Öte yandan yurt dışına giden gençlerimizle konuşmak lazım. Tabi ki yurt dışını tercih edenler için ücretler bir faktör ama ücret dışında gençlerimizin neden ayrıldıklarını çok iyi analiz etmemiz gerekiyor. Bu iş artık şansa bırakılacak bir noktada değil. İşgücü göçü konusunda telaşa girilmesinden endişe duyuyorum. Ölçüyü kaçırmamak gerekiyor” yorumunda bulundu.

“Konkordatolar sadece finans ve kamu alacaklarını kapsamalı”

Bahçıvan, “Konkordatonun geçmiş yıllarda oluşturmuş olduğu istismarlara dönük bakış açısı değiştirilmeli. Konkordatolar şu anda çok rahatsız edici boyutta değil ama işaretler artacağını gösteriyor ve artmadan da bazı önlemleri almak lazım. Bugünkü halimizle konkordato uyguladığımız firmaya yaşama şansı avantajı verirken, maalesef o firmanın alacaklısına adeta bir ceza uyguluyoruz. Konkordatonun sadece kamu ve finans alacakları boyutunda uygulanmasını, reel sektör alacaklarının kapsamın dışında kalmasını öneriyoruz. Türkiye’de maalesef bazı doğru adımlar çok gecikiyor. Bunun geciktirilmesi ile ileride hiçbir günahı yokken sadece konkordato imkanı almış olan firmalardan dolayı, tıkanan damarlar artmaya başlayacak ve yeni konkordato ihtiyaçları doğuracak. Konkordato sadece ve sadece finans alacaklarını ve kamu alacaklarını kapsamalıdır” dedi.

“2025 için en büyük risk enflasyon”

Sanayicinin önünde kısa vadede en büyük riskin enflasyon olduğunu ifade eden Bahçıvan, “Bizim özellikle Asya ve ABD tarafında fırsatları daha iyi takip etmemiz gerekiyor. Artık yabancı sermayenin biraz daha Asya ülkeleri üzerinden olması gerekiyor. Çin ile yapılan çalışmalar son derece önemli ve değerli. Belli sektörlerdeki Çin işbirliklerinin daha fazla atmasını ve artırılması gerektiğini düşünüyorum. Bu gibi ülkelerde belli iş ortaklıkları geliştirmeden o ülkelere stratejik boyutlu bir pazar olarak bakmak kolay olmayacak.

ABD pazarında umuyoruz ki Trump dönemi bizim açımızdan biraz daha işlerin olumlu olacağı bir dönem olacak ama tabi burayı da iyi okumak lazım. Trump iyimserlik yaratmakla birlikte, ABD’nin ne kadar içine kapanacağı önemli bir konu. Daha korumacı bir dünyaya doğru refleksin artacağını görüyoruz. Liberal dünyadan daha kapalı bir dünyaya gidiyoruz. Bunun için kendi iç sorunlarımızdan çıkıp bunları iyi analiz etmemiz gerekiyor. Muhakkak yüksek teknoloji ve katma değerli konulara çok daha fazla odaklanmamız gerekiyor. İleriki günlerde ihracatın çok daha zorlayacağı olacağını düşünerek ithalatını yaptığımız ürünleri içeride üretmenin yolunu açmamız gerekiyor. 2025’te sanayinin sırtından indirilmesi gereken en büyük yük enflasyon. Enflasyonu çözemezsek şartlar sağlıklı olmayacak. Enflasyon hedefinden saparsak sırtımıza başka yükler binecek. Kısa vadede en büyük risk enflasyon, bununla mücadeleden vazgeçersek bambaşka şeyler konuşuruz” ifadelerine yer verdi.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız! 

Organlarımız Ulaşması Gereken Boyutu Nasıl Biliyor ve Daha da Büyümüyor?

Hiç düşündünüz mü? Vücudumuzdaki organlar nasıl oluyor da ne zaman büyümeyi durduracağını biliyor? Mesela kalbiniz, karaciğeriniz ya da böbreğiniz…

Doğduğumuzda küçücük olan bu organlar, zamanla büyüyüp olması gereken ideal boyutlarına ulaşıyorlar.

Peki, bu sürecin sırrı ne?

Hücresel iletişim ile vücudun kendi haberleşme sistemi var.

Organlarımızın büyüme sürecinde en önemli rolü hücrelerimiz oynuyor. Hücreler, büyüme sürecini kontrol eden sinyaller gönderiyor ve alıyorlar. Bu sinyaller sayesinde hücreler, ne zaman bölüneceklerini, büyüyeceklerini veya duracaklarını da biliyorlar.

“Büyüme faktörleri” olarak adlandırılan bazı moleküller, hücrelerin büyümesini ve bölünmesini tetikliyor. Ancak bu sinyallerin sadece büyüme ile sınırlı olmadığını söylemek gerek.

Hücreler aynı zamanda ne kadar büyüyeceklerini ve belirli bir organın ideal boyutuna ne zaman ulaşacaklarını da bu sinyallerle öğreniyorlar.

Her organın büyüklüğü önceden planlanmış durumda.

Vücudumuzdaki her organın büyüklüğü aslında genetik bir programla belirlenmiş. Yani her organın ne kadar büyüyeceği, DNA’mızda yazılı.

Bebeklikten itibaren vücut, bu genetik programa sadık kalarak büyüme sürecini yürütüyor. Örneğin, beyin hücrelerimiz diğer hücreler gibi sürekli bölünmüyor ancak karaciğer hücreleri gerektiğinde bölünebiliyor. Çünkü karaciğer, zarar gördüğünde kendini yenileyebilme yeteneğine sahip. İşte bu tür farklar da genetik kodun mucizesi gibi.

Büyüme süreci, kontrolsüz bir şekilde devam etmiyor.

Vücut, organların ideal boyutlarına ulaştığını anlamak için bir geribildirim mekanizması kullanıyor. Organ yeterince büyüdüğünde, hücreler bu durumu algılıyor ve büyümeyi durdurmaları gerektiğini birbirlerine iletiyor.

Eğer bu mekanizma çalışmazsa, aşırı büyüme veya tümör gibi hastalıklar da ortaya çıkabiliyor. Bu yüzden vücudumuzda bu süreçler son derece hassas bir şekilde kontrol ediliyor.

Çevresel faktörler de rol oynuyor.

Tabii ki organların büyüme sürecinde genetik kadar çevresel faktörler de etkili. Beslenme, hormonlar, stres ve hatta yaşam tarzımız, büyüme sürecini olumlu ya da olumsuz yönde etkileyebiliyor.

Özellikle çocukluk döneminde sağlıklı beslenme ve doğru hormon seviyeleri, organların doğru şekilde gelişmesi için oldukça önemli.

Aslında insan vücudu, büyüme sürecinde mükemmel bir denge sağlıyor ve her organın tam olarak ihtiyacı olan boyuta ulaşmasını garanti ediyor.

Kaynaklar: National Library of Medicine, Science Direct, Research Gate, Knowable Magazine