NBA ile Kripto Paraların İlişkisi

Değişen dünya dinamikleri ile birlikte 77 yıllık NBA’de de kripto paralar sektörü yer edinmeye başladı.

Değişen dünya dinamikleri ile birlikte 77 yıllık NBA’de de kripto paralar sektörü yer edinmeye başladı.

Bu yazımızda Amerika’nın en büyük spor organizasyonlarından olan NBA‘de kripto paralar kendine nasıl yer ediniyor ele aldık. Yıllar geçtikçe kripto paralar ile NBA arasında nasıl bir ilişki oluştu?

NBA ile Kripto Paralar Arasındaki İlişki Nasıl İlerledi?

NBA, kripto para birimlerini benimseyerek, dijital varlık dünyasına birçok farklı şekilde entegre olmuştur. Öncelikle, bazı NBA takımları, bilet satışlarında kripto paraları kabul etmeye başladığını duyurmuştu. Bu sayede, taraftarlar maç bileti satın alırken Bitcoin veya diğer kripto paraları kullanabilmektedirler. Bu uygulama, kripto paraların yaygınlaşmasına ve günlük hayatta kullanımının artmasında bir öncü oldu.

Ayrıca NBA, kripto para sektörüyle ortaklıklar kurarak hayran deneyimini geliştirmeyi hedefliyor. Örneğin, bazı takımlar kendi kripto paralarını çıkararak, taraftarlara özel indirimler, ödüller ve deneyimler sunuyor. Bu şekilde, taraftarlar, takımlarına bağlılık göstererek ve kripto paraları kullanarak benzersiz fırsatlardan yararlanabilmektedirler. NBA’nin bu yaklaşımı, taraftarların etkileşimini artırmanın yanı sıra, kripto paraların günlük yaşamın bir parçası haline gelmesine de katkıda bulunmaktadır.

Taraftar deneyimlerinin yanı sıra NBA’in ilk kripto sponsoru Coinbase oldu. Kripto para borsası, NBA’de isim sponsoru olarak bu alanda bir ilk olma özelliğini elde etti. Bununla birlikte bazı takımlara da sponsorluk veren başka kripto para borsaları da olmuştu. İflas eden FTX, zamanında Miami Heat’e sponsor olarak arenanın ismini FTX Arena olarak güncelletmişti. Bununla birlikte NBA’in köklü takımlarından Los Angeles Lakers da Socios ile sponsorluk yapmıştı.

Sponsorlukların yanı sıra kripto paralar aynı zamanda NBA oyuncuları için de bir ilgi alanı haline gelmiştir. Bazı oyuncular, maaşlarının bir kısmını Bitcoin veya diğer kripto paralar olarak almaktadır. Bu da kripto paraların değerini ve kabul edilirliğini artırıyor. Ayrıca, bazı oyuncular kripto para yatırımları yaparak, finansal portföylerini çeşitlendirme fırsatı bulmuşlardır.

Ancak, NBA ve kripto para dünyası arasındaki ilişki sadece finansal değil, teknolojik bir boyuta da sahiptir. Blockchain teknolojisi, kripto paraların temelini oluştururken, aynı zamanda NBA’nin veri yönetimi, takipçi sadakati ve diğer alanlarda yenilikçi çözümler sunmasına da yardımcı olmaktadır. Blockchain’in merkezi olmayan doğası, NBA’nin taraftarlara daha şeffaf ve güvenilir bir deneyim sunmasını sağlamaktadır.

Sonuç olarak, NBA’nin kripto para dünyasıyla olan bağlantısı, spor endüstrisinin dijital dönüşümünde öncü bir rol oynamaktadır. Kripto paraların benimsenmesi, taraftar deneyimini geliştirmenin yanı sıra, günlük yaşamın bir parçası haline gelmelerini sağlamaktadır. Aynı zamanda, kripto paraların teknolojik özellikleri, NBA’ye veri yönetimi ve diğer alanlarda yenilikçi çözümler sunmaktadır. NBA’nin bu alanda attığı adımlar, diğer spor liglerine ve endüstrilere de ilham vererek, dijital ekonomiye geçişi hızlandırmaktadır.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Başkanımız Mustafa Cengiz’den gündeme dair açıklamalar

Başkanımız Mustafa Cengiz gündeme dair açıklamalarda bulundu.

Başkanımız Mustafa Cengiz gündeme dair açıklamalarda bulundu.

VAR sisteminin bozulduğunu belirten Başkanımız tartışılan uygulama ile ilgili şunları söyledi:

“Özellikle biz VAR sistemini bozduk maalesef. Biz elle gol atılacağını öğrendik. VAR’da oturan hakem de hepimizin uluslararası başarılarından övündüğümüz bir hakem ve yardımcısı, şok yaşadık. Buradan çok teknik konulara girmek istemiyorum, daha önce de anlattım: VAR odasında 20 kamera varsa, 20 görüntü akar. Bunları direkt VAR hakemleri görmez. O görüntülere teknik sorumlular bakar, onlar seçer ve hakemler kameraları ister. Siz bunları hızla hazırlayıp yayına veremezseniz, eksik görüntü çıkar. Ben kasıt var, bir takımın fanatik taraftarı saklıyor demiyorum. Eğer durum zaten oysa iyice yandık demektir. TFF, fiziki altyapısı çok iyi olmasına rağmen kişisel olarak hazırlanamadı. Hakemler de hazırlanamadı. “

“HAKEM GÖRMEDEN ELLE DE ATILIYOR”

Kamera kalitesinin VAR için yeterli olmadığını belirten Başkanımız Mustafa Cengiz, “Sezon öncesi toplantıya Oğuz Sarvan ve ekibi de geldi, ‘hakemin VAR’a gitmesi sicillerini kötü etkiliyor’ dedi. Böyle bir şey yok. Ben de şu an konuşurken bir hata yapabilirim, yanlış konuşabilirim. Bilmeden ve kastım olmadan. Bunu düzeltmek insani bir şey, VAR’a gitmekten neden korkuyorsun? Gerçi VAR’a gitmekten biz de korkuyoruz artık, diagonal çizgiler çiziliyor VAR’da. Elle çizilen çizgi oluyor, hakem görmeden elle de atılıyor ya, Tanrı’nın eli. Futbolcunun topa vurduğunu gösteren küçük bir kare vardı, o karede topa baktınız mı? Top orada Amerikan futbolu topu, elips durumda top. Yayıncı kuruluşa soruyorum, kameraların frame rate’leri iyi olsa, o top vurulduğu anda top gibi görünür. 2 milisaniye oynatırsan 10 santim ofsayt görülür. Orada 60’lık, 120’lik kameralarla çekerseniz top bombe yapar, vuruş anını göremezsiniz. TFF çok masraf etti VAR odası için, paralarını da kulüpler ödüyor, onu da söyleyeyim” şeklinde konuştu.

“GÜNDELİK BAŞARILARA, HAFTALIK HAFIZALARA SAHİBİZ”

Kendilerinin kulübümüzde emanetçi olduğunu ve bunu gelecek nesillere iyi bir şekilde aktarmak istediklerini söyleyen Başkanımız, “Öncelikle şunu vurgulayalım, insanlarımız haklı. Gündelik başarılara endeksliyiz, haftalık hafızalara sahibiz. Buna ben de dahilim, kimseyi özellikle eleştirmek için söylemiyorum. Değerli arkadaşlar, Galatasaray son iki yılın şampiyonu. Galatasaray, tarihinde ilk defa kâra geçti, kayyım tehlikesini atlattı, resmi kâr açıkladı. Galatasaray, şartlar böyle giderse, 2-3 yıl içerisinde de dernek bazında borcunu sıfırlayacak. Hedefimiz bu. Biz gelecek kuşaklara bunu teslim etmek istiyoruz. Biz burada emanetçiyiz. Bu emanet bizim aklımıza, vizyonumuza teslim edilmiş. Doğruluk ve dürüstlük yetmez doğru yönetmeniz gerekir. Biz Türkiye’de içinde bulunduğumuz şartlarda doğru yönettiğimize inanıyoruz. Şunu net olarak görmek gerek, haddimizi bileceğiz, herkes de haddini bilecek. Biz şu anda üç yılda 147 milyon Euro zarar bildirmemize ve limitimiz 5 milyon olmasına rağmen 142 milyon aşımla, çok doğru bir sunum ve anlatım yaparak camianın büyük desteğiyle mali durumumuzda kıpırdanma yaptık ve UEFA ile 4 yıllık yapılandırma anlaşması yaptık. UEFA tarihinde bu bir ilk, üst üste iki defa yapılandırma yapan tek takımız. Aynı UEFA şu anda bizi örnek gösteriyor. Bu, Türkiye için onur verici. Sadece Galatasaray için değil. Buna inanmayanlar CAS’a gitti, CAS’ı da kazandık. Hedefimiz dünyanın tepesi ama realist olmak gerek maalesef 5 büyük ülke ligiyle diğer ülkeler arasındaki makas açıldı. Bunun en büyük nedenlerinden biri, “co-efficient” denilen ortak etkileşim. Nedir bu? Geçmiş 10 yıldaki başarılara bakarak takımlar sıralanıyor, en üste en başarılı takım konuluyor. Böyle yapıldığında Türk takımları ve diğer liglerin takımları 20’nci, 30’uncu sıraya düşüyor ve gelirden alınan paydan bununla birlikte düşüyor. Bir taraf yüz milyonlarca Euro kazanırken diğer takımlar 1.5-2 milyon Euro’nun peşine düşüyor. Bu da endüstrileşmiş futbolda kaliteyi düşürüyor ve aradaki fark doğuyor. Bu sadece Şampiyonlar Ligi’nde Galatasaray için değil, maalesef diyorum ki, diğer takımlarımız için de geçerli olduğunu gördük. Bu yürek sızlatan bir şey bizim için. Biz hala ülke puanının önemine, bu ülkede siyasi, dini, sosyal, sınıfsal, tarikatsal ayrımlar olmadan bir takım tutma bilincine inanıyoruz. Aynı aile üyelerinin farklı takımlar tutabildiği bir toplum yapısına sahibiz. Bu nedenle ülkenin temsili için tüm takımlarımızın başarılı olmasını isteriz. Tabii ben Galatasaray’ın en tepede olmasını isterim çünkü ben bir Galatasaray taraftarıyım. Ama takımlarımızın hepsinin ülkemizi temsil etmesini, Avrupa’nın büyük futbol ülkeleri gibi Şampiyonlar Ligi’ne dört takımımızın direkt katılmasını ama Galatasaray’ın da en üstte olmasını isterim” açıklamasında bulundu.

“PARİS’TEKİ TARAFTARLARIMIZA TEŞEKKÜR EDİYORUM”

Taraftarımızın Paris’te yaşadığı olaylara da değinen Başkanımız, “Paris’teki taraftarlarımıza tekrar teşekkür ederim. Ben de oradaydım. 18 yıl önceydi sanırım Paris’te seyircilerimize karşı çok tatsız olaylar oldu. Bizi en çok üzen şey seyircilerimize yapılan baskıydı. Taraftarlarımıza, kendilerine yapılan saldırıya gösterdikleri reaksiyon için tebrik ederim. 1500’e yakın seyircimiz ara ara PSG taraftarlarını susturduğu için de ayrıca onlara teşekkür ederim. Taraftar ve seyirci olmazsa futbol diye bir şey yoktur. Bu da popülizm değildir, çünkü futbolun kendisi zaten halka aittir. Futbolun özünde bu vardır, bu unutursanız geriye bir şey kalmaz. Futbol seyirciyle, taraftarla güzeldir. Şükür ki biz Türkiye’nin en büyük taraftarına sahip kulübüz” şeklinde konuştu.

“FATİH HOCA İLE FUTBOLCULAR ARASINDA HİÇBİR SORUN YOK”

Teknik Direktörümüz Fatih Terim ile oyuncuların arasında hiçbir problem olmadığının altını çizen Başkanımız, “Hocamın söylemleri yanlış anlaşılıyor. Yorumları ben de okuyorum. Hocam da kendine göre haklı, yorumcular da haklı. Ben burada oyuncu izleme ekibimizi ya da teknik ekibimizi suçlayamam. İnsanın yaradılışında, fıtratında var. Bazıları tutmayabiliyor. Kadromuzdaki bütün futbolcular çok değerli ve hepsi bir dünya yıldızıdır, geleceğin yıldızıdır. Galatasaray gibi büyük takımlarda transferler bitmez. Hocanın söylemek istediği şu, bizim 10’a yakın sakat oyuncumuz var. Biz bunu diğer Avrupa kulüpleriyle kendi aramızda tartışıyoruz. Milli takım araları maalesef takımlara büyük zarar veriyor. Milli takımlara gidenler farklı teknik direktörlerle farklı yüklemeler yaptığı için farklı sakatlıklar oluşuyor. Galatasaray, güneş gibidir. Güneş tutulmaları olabilir. Ortalık karanlık görülebilir. Ama güneş oradadır, o güneş de işte Galatasaray. Transfer Ocak’ta da olabilir, Haziran’da da olabilir. Galatasaray’da transfer bitmez. Hoca da bir taraftar. Hoca belki de bizden fazla üzülüyor. Çünkü o aynı zamanda bir de teknik sorumlu. Şunu söyleyeyim, ne olursa olsun, sorumluluk bendedir. Judoda da basketbolda da voleybolda da, ben teknik olarak karışmasam da kusursuz sorumluluk ilkesi gereği sorumluluk bendedir” ifadelerini kullandı.

“GALATASARAY BİR GÜNEŞTİR. ARA SIRA DA GÜNEŞ TUTULMALARI OLABİLİR. GAYET DOĞAL”

Kulübümüzün çok büyük bir marka olduğunu vurgulayan Başkanımız, “Biz geldiğimizde enkaz falan bulmadık. Enkaz olsa kaldırırsın. Ama maalesef sistemin içinin çürüdüğünü gördük. Bu bir yönetimle de olmaz. Fakat maalesef şartlar mı diyeyim, koşullar, ülkenin durumu mu diyeyim… Biz titiz insanlarız. Biz devletten geldik, resmi gazete de dahil bulunduğum yerleri hep sıfırdan yaptım. Hiç hazıra konmadım. Hep uğraştık. Sistemi biz oturttuk. Biz geldiğimiz zaman futbolda transfer yasağı vardı ve 5 iş günü süremiz vardı. Basketbolda transfer yasağı vardı. Bu arada aklınıza gelebilecek her yerden icra vardı. Biz Lorik Cana’nın, Johan Elmander’in menajer paralarını yeni ödedik. Şimdi yeni bir belge daha geldi. Orduspor’dan da 2.5 milyon euro alacağımız varmış. Ancak Orduspor kapanmış, ona da muvafakatname vermişiz TFF’den alsın diye. Ancak maalesef Yeni Orduspor kurulmuş, hukuken karşımızda Orduspor diye bir şey yok. Oradan da gitmiş 2.5 milyon euro. Ama şundan emin olun, Galatasaray dünyada çok büyük bir marka, çok büyük bir isim. Altın yere düşmekle hiçbir şey kaybetmez. Galatasaray bir güneştir. Ara sıra da Güneş tutulmaları olabilir. Gayet doğal” ifadelerini kullandı.

“GALATASARAY YARIN GENÇ VE BONSERVİSLİ OYUNCULARA GİDEBİLİR”

Falcao’nun çok fazla eleştirip eleştirilmediği sorusu üzerine “Biz bazı şeyleri zamana bırakmak istiyoruz” diyen Başkanımız, “Falcao karakterli bir insan. Biz hiç kimseye bonservis ödemedik. Sadece Babel’e bir imza parası ödedik, onun dışında oyuncularımızı bonservissiz aldık. Galatasaray yarın bonservisli, genç oyunculara gidebilir. Fakat biz alınan maaş açısından ödediğimiz ücretleri kesinlikle düşürmek, aşağılara çekmek istiyoruz. Şu anda bize göre hala yüksek. Tabii geçmişten gelen zorunlu sözleşmelerimiz var. Bir futbolcunun bize maliyeti 28, birinin 26, birinin 24, birinin 22. Bu bize böyle geldi. Hiçbir yönetimi eleştirmek için bunu söylemiyorum, herkes kendi şartlarında haklıdır. Biz bunu düzeltmeye çalışıyoruz. Bizim de maaş bağlamında Falcao’ya ödediğimiz miktar yüksek ama Falcao bir dünya yıldızı. Şöyle söyleyebilirim: Falcao’nun bizden alacağı ücret kendisine teklif edilen diğerlerinin çok çok altında. Bundan eminiz ve bunu biliyoruz. Umarız Falcao o hırsıyla 90 dakika mücadele edecek hale gelecek, dileğimiz bu” ifadelerini kullandı.

 

Fenerbahçe Beko tekrar Avrupa’nın zirvesini istiyor #Marsbahis #prizmabet #Yorkbet #Bets10 #BetSaati #Freybet #Nisanbet #Betexper

Fenerbahçe Beko Genel Menajeri Derya Yannier, ana hedeflerinin sarı-lacivertli erkek basketbol takımını tekrar Avrupa’nın zirvesine taşımak olduğunu dile getirdi.

Fenerbahçe Beko Genel Menajeri Derya Yannier, ana hedeflerinin sarı-lacivertli erkek basketbol takımını tekrar Avrupa’nın zirvesine taşımak olduğunu söyledi.

Yannier, sarı-lacivertli ekibin bu sezon sergilediği performans, 3 sezonu kapsayan planlamaları, THY Avrupa Ligi play-off çeyrek finalindeki Olympiakos eşleşmesi, altyapıda attıkları adımlar ve gelirleri arttırmaya yönelik yaptıkları çalışmalar konusunda AA muhabirinin sorularını yanıtladı.

Sezon başında başantrenör değişikliği ve kadroyu büyük oranda yenileyerek 3 senelik bir planlama yaptıklarını anlatan Derya Yannier, “Bu süreç sabır gerektiriyor. Ana hedef olarak Fenerbahçe’yi tekrar Avrupa’nın zirvesine taşıyacağımızı söyledik. Bu 3 sene içinde üst üste inşa ederek oraya varacağımızı öngördük. Şu anda THY Avrupa Ligi’nde play-off’lara kalmış durumdayız. Geçen sezon play-off’lara kalamamıştık. Dolayısıyla üzerine ufak da olsa bir tuğla koyduğumuzu söyleyebiliriz fakat bir konunun içimizde ukde kaldığını da söylemem lazım. Sezonun büyük bir kısmını hep ilk 5’te götürdük. Son haftada 8’inci bitirmek, eşleştiğimiz takımdan bağımsız, içimizde buruk bir tat bıraktı. Daha üst sıraları hak etmiş olduğumuza inanıyoruz.” diye konuştu.

Avrupa Ligi’nde çok iddialı takımların play-off dışında kaldığı son yılların en rekabetçi sezonlarından birinin yaşandığını aktaran Yannier, şunları söyledi:

“Herkes herkesi yenebildi. Kalite tartışılır fakat sportif rekabet düzeyi olarak belki de en iyi Avrupa Ligi sezonlarından biri oldu. Böyle bir sezonda kendimizi play-off’a atmış olmak ve bundan sonrası için de aynı mütevazılık ve açlıkla devam edecek olmak bizim için artı taraf. Şimdi play-off’lar başlıyor ve bu ilk adımı daha da ileriye taşımak için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Türkiye Ligi’nde de tüm sezonu ilk 2’de götürdük. Burası da uzun bir maraton. Bizim gibi Avrupa Ligi’nde oynayan takımlar bazen burada aynı kadro yapısı ve konsantrasyonla oynayamayabiliyor, zaman zaman önceliklendirme yapmak durumunda kalabiliyor. Ama oradaki hedefimiz de her zaman şampiyonluk.”

– “Dörtlü Final şansımızı zorlamak için elimizden geleni yapacağız”

THY Avrupa Ligi play-off çeyrek finalinde karşılaşacakları Yunanistan ekibi Olympiakos’un şampiyonluk favorisi gösterildiğini belirten Derya Yannier, eksikleri bulunmasına rağmen Dörtlü Final’e yükselebilmek için ellerinden geleni yapacaklarını kaydetti.

Avrupa basketbolunun kulüpler düzeyindeki bir numaralı organizasyonunun 34. ve son haftasında Sırbistan ekibi Kızılyıldız’a mağlup olmaları nedeniyle sıralamalarının ve play-off’taki rakiplerinin değiştiğini hatırlatan Yannier, “Her şey elimizdeydi. Kızılyıldız, play-off’a kalamamış bir takım olarak karşımıza çıktı ama sezon içinde bazı oyuncularını kullanamamış olduklarını da unutmamak lazım. Play-off’a kalamamış bir takımın son maçında tribünlerin neredeyse bir saat öncesinden tamamen dolduğunu görmek de basketbol adına olumluydu. Böyle bir ortamda oynamak doğal olarak bizi zorladı ama bir yandan da Avrupa basketbolu adına sevindiriciydi. O maçta şans biraz lehimize olsaydı ve daha akıllı kararlar verebilseydik şu an 5’inci olacaktık ve başka bir rakibi konuşacaktık.” değerlendirmesinde bulundu.

Normal sezonu lider bitiren Olympiakos’un çok güçlü bir takım olduğuna vurgu yapan Yannier, şu ifadeleri kullandı:

“Rakip kim olursa olsun, iyi durumda olduğumuzda biz bu ligdeki her takımla oynayabileceğimizi ve hatta çoğu dönemde de oyunumuzu dikte edebileceğimizi gösterdik. İlk sezonumuz olmasına ve bazı taşlar tamamen yerine oturmamasına rağmen, özellikle belli bölümlerde bunu ortaya koyduk. Olympiakos çok değerli bir rakip. 2-3 senedir inşa etmiş oldukları bir yapı var, bizim başında olduğumuz sürecin neredeyse son aşamasına gelmiş durumdalar. Düzen olarak çok oturmuş bir takım. Basketbol ve birliktelik anlamında Avrupa Ligi’nde sezonun en istikrarlı takımı diyebiliriz. İşimiz kolay olmayacak. Saha avantajı da onlarda ama önemli olan bizim orada hangi fiziksel ve takım bütünlüğü haliyle sahada olacağımız. Uzun süredir sakatlıklarımız da var ve sezonun son bölümünü maalesef bir arada oynayamadık. Bu bir bahane değil ama bizim gibi yeni kurulmaya başlayan bir takım için önemli bir faktör. Özellikle deplasmanda zorlu bir atmosfer olacak. Şimdiden biletlerin tamamının tükendiğini duyuyorum. İyi bir takıma karşı oynayacağız. Olympiakos, bu ligin favorisi olarak gösteriliyor ama biz de Fenerbahçe Beko’yuz. Umarım en sağlıklı halimizle gideriz ama bu şekilde gidemesek bile en iyisini yaparak son ana kadar Dörtlü Final şansımızı zorlamak için elimizden geleni yapacağız.”

– “Sakatlıklardan canımız epey yandı”

Bu sezon sakat oyuncuların sayısının fazlalığı nedeniyle çok sıkıntı yaşadıklarının altını çizen sarı-lacivertli takımın genel menajeri, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sakatlık üzerine çok kafa yorduğumuz fakat bir yandan da çok net sonuçlara varamadığımız bir konu. NBA’de de özellikle ana oyuncular özelinde yaşanan sakatlıklar geçmişe göre çok daha fazla. Bunun sebebi olarak bir sürü farklı teori var. Basketbolun hızının ve fizikselliğinin artması, rekabetçi maç sayısındaki artış, yaz döneminde yeteri kadar dinlenememe. Fakat sonuç olarak bizim de bu sene sakatlıklardan maalesef canımız epey yandı. Jekiri’nin sakatlığı döneminde kadromuza Kostas Antetokounmpo’yu eklemiştik. Sonra da gelecek sezonki yapılanmamızı düşünerek Tyler Dorsey’i aramıza kattık. Kadromuz kağıt üzerinde 18 kişi fakat bu 18 kişinin hep beraber ve sağlıklı olarak birlikte idman yapabildiği gün sayısı sadece 3. Bu durum trajikomik bir şey. O üç gün sonunda da burada Bologna maçı oynamıştık hatırlarsanız ve havamız çok farklıydı.

Biz birlikte idman yapma lüksünü maalesef çok fazla yaşayamadık ve bu yeni bir takım için çok önemli bir eksiklik. Şu anda tüm sezon boyunca hiç idman kaçırmayan oyuncu sayımız 2 ya da 3. Birçok oyuncumuz sakatlık geçirdi. Bjelica’dan ilk 6-7 ay yararlanamadık. Şu anda da hala fiziksel olarak yüzde 100 hazır değil. Jekiri ameliyat oldu ve 2-3 ay uzak kaldı. Pierre de 2 defa ayrı ayrı sakatlandı ve ikisinde de bir aya yakın kaçırdı. Wilbekin iki defa sakatlandı ve ikisinde de bir aydan fazla kaçırdı. Motley bir dönem kaçırdı. Metecan hala aramızda değil. Tarık’ın bir sakatlık dönemi oldu, Booker şu anda sakatlığı nedeniyle yok. Bunları üst üste koyduğunuzda sakatlık adedimiz çok fazla. Bunu analiz etmeye çalışıyoruz. Buna teknolojik olarak da yatırım yapıyoruz. Kasa yönelik sakatlıkların uyarılması için bir sistem geliştirildi, buna yatırım yaptık. Yine Avrupa’nın ve Türkiye’nin en saygıdeğer kondisyonerlerinden ikisi takımımızda. Buraya ciddi emek harcayan çok önemli bir doktorumuz var ve sağlık ekibimiz de hem sayı hem de tecrübe olarak çok önemli isimlerden oluşuyor. Kulüp olarak bu konuya bilimsel yaklaşmaya çalışıp ciddi kafa yoruyoruz ama sonuçta play-off öncesi 4-5 sakat oyuncumuz var. Ne kadar dönme şansları var ya da dönseler bile fiziksel olarak bu seviyede katkı verebilmeye ne kadar hazır olurlar çok net bir şey söyleyemiyorum. Önümüzdeki süreçte durumlarını gözlemleyip durumlarına bakacağız.”

– “Geleceğini şimdiden planlama lüksüne sahip takımlardan biriyiz”

Avrupa basketbolunda çok fazla başantrenör değişikliği olacağını düşündüğünü belirten Derya Yannier, bu anlamda gelecek sezon öncesi avantajlı birkaç takımdan biri olduklarını ifade etti.

Başantrenör ve kadro olarak istikrarın önemine dikkati çeken Yannier, konuyla ilgili görüşleri şu şekilde aktardı:

“Sporla normal bir iş arasında bağlantı kurabiliriz, örneğin restoran işletmek. Fenerbahçe’den bağımsız konuşursam; takımın bir başkanı ya da sahibi oluyor. Bir genel müdür alıyor ve o da bir şef, yani aslında basketbol organizasyonundaki koçu alıyor. Basketbolda ofis çalışanları var, restoranda da o organizasyonun çalışanları oluyor. Peki bu restoran nasıl kalıcı ve başarılı olabilir? Sürekli şefinizi değiştiriyorsanız ya da size bir kez gelen müşteri memnun kalıp tekrar geri gelmiyorsa, sürekli yeni müşteri aramak zorunda kalıyorsanız o restoran başarılı olamıyor demektir. Elbette sürekli yeni müşteriler de gelecek ama aynı müşteri defalarca geliyorsa, belirli bir kitleyi oluşturabiliyorsanız o restoranı başarılı sayabilirsiniz. Tabii ki bire bir aynı olmasa da basketbolda da aynı şey geçerli. Doğru insanları doğru pozisyonlara getirdiğinizde, bir başantrenör ve çekirdek oyuncu kitlesiyle istikrar takımın başarılı olması açısından çok önemli. Tabii ki burada tek bir doğru yok ama benim inancım bu şekilde. En önemli şey, bir araya getirdiğiniz insanların aynı lisanı konuşması. Saha içinde ve dışında iyi arkadaş olmaları, mümkünse ailece görüşmeleri, kulübün ihtiyaçlarını içlerinde hissetmeleri ve kendilerini o kulübe ait hissetmeleri… Bu anlamdaki istikrar bence çok önemli. Biz bu sürece koç Itoudis ile başladık. Bundan sonraki dönemde de aynı koçla devam edecek olmak bizim için bir avantaj. Bu yaz Avrupa basketbolunda başantrenör anlamında normalden fazla değişiklik olacak gibi gözüküyor. Bazı takımlar bu açıdan önünü göremiyor. Biz ise birkaç ekiple birlikte geleceğini şimdiden planlama lüksüne sahip takımlardan biriyiz. Umuyorum istikrarlı yapıyı koruyabiliriz ve attığımız adımlar doğru karşılık verir. Çünkü bir yerden sonra şans faktörü de devreye giriyor. Umarım taşlar yerine oturur, yeni eklemeler yapacaksak da bunlar bizim kimyamıza uygun olur. Bu noktada da çok ince eleyip sık dokuyoruz.”

– “Altyapıda daha alt yaş gruplarına yatırım yapma yolunu seçtik”

Fenerbahçe Beko için altyapının önemine değinen Derya Yannier, bu alanda yaptıkları çalışmalarla ilgili şunları paylaştı:

“Benim için altyapı ve altyapıdan Türk oyuncuların yetişmesi çok değerli. Fenerbahçe Beko için altyapı her zaman sosyal açıdan da önem arz etmesi gereken bir konu. Fakat bir yandan da Fenerbahçe’nin Avrupa’da geldiği seviye bakımından bazı gerçekler var. Avrupa’nın zirvesine oynayan bütün takımların direkt Avrupa Ligi seviyesinde oynayabilecek oyuncuları yetiştirmeleri mevcut şartlarda kolay değil. İlk olarak; oyuncular artık altyapıdan koleje (NCAA) gidip para kazanabiliyorlar ve sizin bundan herhangi bir çıkarınız olmuyor. İkincisi ve en güncel örnek Alperen Şengün. Kendisi bir sene Avrupa Ligi oynamadan şu anda NBA’in yıldız adayları arasında. Bunlar Avrupa basketbolu için üzücü ve çok ciddi tehditler. Belki bir miktar bonservis alıyorsunuz ama bunlar, bu oyuncuların size katabileceklerinin yanında kıyaslanabilir seviyede olmuyor. Avrupa’da temel problem bu. Bu ülkenin en önde giden basketbol takımısınız fakat en iyi Türk oyuncularla oynayamıyorsunuz. Altyapıda orayı besleyecek sistemi kurmak kolay değil.

Biliyorsunuz bizim bir de Fenerbahçe Koleji DS Energy adıyla Türkiye Basketbol Ligi’nde mücadele eden ikinci bir takımımız var. Bütün altyapı yaşlarımızda da ciddi analizler yaptık. Tüm Anadolu’yu taradık. Maalesef oluşan sistemden dolayı altyapıda bence balon bir piyasa oluşmuş. Benim oynadığım dönemden çok farklı. Ben ilk paramı 18 yaşında A takıma çıktığımda kazandım. Şu anda 13-14 yaşında yetenekleriyle biraz ön plana çıkan çocukları Anadolu’dan bulduğunuzda ciddi bir bonservis bedeli vermeniz gerekiyor. Oyuncunun kalacağı yer ve bunun 8-10 sene garantisi, okul bursu, maaş beklentisi, her türlü desteği… Bunları üstü üste koyduğunuzda bu tarz bir yatırım maalesef çok mantıklı kaçmıyor. Ayrıca bu yaştaki çocukların basketbola para odaklı yaklaşmalarını da çocukların gelişimi açısından çok sağlıklı bulmuyorum. Günün sonunda bu oyuncular diğer takımlara dağılıyor ve A takım yaşına geldiklerinde NBA seviyesinde değillerse tekrar bizim gibi takımlara geliyorlar. Şu anda oluşan sistem bu. Biz buna çözüm olarak altyapıda antrenör seviyesini yükseltip daha alt yaş gruplarına yatırım yapma yolunu seçtik. 13-14-15 yaşında ve bizim kendi seçmelerimizden aramıza katılan çocuklarımızda yeterli yetenek seviyesini görüyoruz. Sabırlı olup bu oyuncuları 4-5 senenin sonunda önce kolej takımımız vasıtasıyla hazırlama, sonra da mümkünse A takıma hazırlama yolunu seçtik. Ancak bu çok zorlu bir yol. Oyuncuları NCAA cazibesinden korumak da kolay değil. Burada kimseyi suçlamıyorum, onun da mantıklı bir yanı var ama maalesef Avrupa’daki kulüpler bu anlamda çok fazla korunmuyorlar.”

– “Bilet satış gelirimizi 2,5 milyon avrodan 4 milyona yükselttik”

Derya Yannier, bu sezon bilet satışından elde edilen geliri 2,5 milyon avrodan şu ana kadar 4 milyona yükselttiklerini söyledi.

Ülker Spor ve Etkinlik Salonu’ndaki yeniliklerden ve gelirleri arttırmaya yönelik çalışmalardan bahseden Yannier, şu ifadeleri kullandı:

“Ülker Etkinlik ve Spor Salonu, bizim Fenerbahçe Beko ofis ailesi olarak çok önem verdiğimiz bir konu çünkü bizim iş geliştirmemiz ve yeni gelir kalemleri yaratmamız gerekiyor. Basketbolun tüm cazibesine rağmen maalesef Avrupa’daki kulüplerin büyük bir çoğunluğu hala para kaybediyor. Gelirleri arttırmamız ve giderleri kontrol etmemiz gerekiyor. Fenerbahçe Beko olarak bilet satışından çok önemli bir gelir elde ediyoruz. Hem kulüpte hem de basketbol ofisimizde biletleme ekiplerimiz var. Bazen taraftarlarımızın hoşuna gitmeyen stratejiler de olabiliyor. Fakat günün sonunda bilet geliri bu takımın ayakta durması için yaratılan gelirlerin yüzde 25-30’unu oluşturuyor. Fenerbahçe Beko olarak geçen sezon 2,5 milyon avro olan bilet satış gelirimizi bu sezon şu ana kadar 4 milyon avroya yükselttik. Buna rağmen kur dezavantajı nedeniyle kaybımız fazla oluyor. İnanın Avrupa’da bizden çok daha az bilet satan bazı takımlar bize kur farkından dolayı yaklaşıyorlar. Taraftarlarımıza bilet fiyatları fazla gelebiliyor ama kur çevriminden dolayı ciddi paralar kaybediyoruz ve bütçemiz de avro-dolar üzerinden. Burada taraftarlarımızı da mağdur etmeden, mümkün olduğu kadar dengeyi tutturmaya çalışıyoruz.

Bunun yanında özellikle dijitalde ciddi bir gelişim alanı görüyoruz ve içeride bir iş geliştirme bölümümüz var. Yaklaşık 10-12 kişilik, genç ve aynı zamanda tecrübeli bir ekibimiz var. Her gün yeni gelir kaynakları yaratmaya çalışıyoruz. Salonumuzda taraftarlarımızı mutlu etmeyi amaçladığımız yerler var. Müzemizi herkesin gezmesini tavsiye ederim. Salondaki davet alanlarımızı geliştirmeye çalıştık. ‘Courtside Lounge’ ve yemekli loca alanlarımızı iyileştirdik. Basına yeni bir alan yaptık ve bu bölümün arkasında onlara bir yemek alanı yarattık. Mümkün olduğu kadar hem gelir kaynaklarımızı artıracak hem de insanları mutlu edecek çözümler bulmaya çalışıyoruz. Şunu da biliyorum, daha ateşli bir ortam da bekliyor insanlar. Fenerbahçe taraftarı Avrupa’nın en iyi, en ateşli ve en sadık taraftarlarından biri. Ama bir yandan bizim bunu gelire de dönüştürmemiz lazım. Örneğin sosyal medyada 1 milyonun üzerinde takipçimiz var. Bu inanılmaz bir rakam. Ama bunu ne kadar paraya çevirebiliyoruz? Bunlara her gün daha fazla kafa yormalıyız. Taraftarlarımızın da bu konuda bize anlayış göstermesini isterim. Bu salondaki atmosferi, bilet gelirimizi de koruyarak daha yukarı nasıl çekeriz, buna da kafa yormaya çalışıyoruz. Bu konuda her türlü öneriye de açığız.”

– “Gherardini’nin yardımsever bakış açısı bana çok ilham verdi”

Fenerbahçe Beko Basketbol Operasyonları Genel Direktörü Maurizio Gherardini ile tanışma hikayesini ve yıllar sonra beraber çalışma sürecini anlatan Derya Yannier, şunları kaydetti:

“Maurizio Gherardini 9 sene önce Türkiye’ye geldi. Ben de 12-13 sene önce basketbolu bıraktım. O dönemde kendi geleceğime ve neler yapmak istediğime dair kararlar vermem gereken bir süreç geçiriyordum. O dönemde de koç Obradovic ve Gherardini, Türkiye’ye geldi ve Fenerbahçe’de Türk basketbolunun gelişimini etkileyecek bir sürecin temellerini attılar. Obradovic ve Gherardini, Fenerbahçe’de çok ciddi bir kültür oluşturdular. Fenerbahçe, Avrupa’nın sayılı kulüpleri arasına girdi ve en saygı duyulan basketbol markalarından biri oldu. Ben de bu süreçte gidip kendisiyle tanışmak istedim. Tanışmamızdan sonra da bugüne kadar süren bir dostluğumuz ve ağabey-kardeş ilişkimiz oluştu. Kendisi her şeyden önce çok yardımsever bir insan. Bu bakış açısı bana her zaman çok ilham verdi. İlişkimizi her zaman sürdürdük. O süreçte de benim Eskişehir ve Türkiye Basketbol Federasyonunda (TBF) çok önemli tecrübelerim oldu. Hatta federasyondan buraya geçtiğim dönemde Başkan Hidayet Türkoğlu ve o dönemki CEO Ömer Onan ile çok iyi ilişkilerimiz vardı. Orada farklı rollerle devam etmemi istediler. TBF’den ayrılmak kolay bir karar değildi çünkü orada da çok mutluydum. Ancak Gherardini böyle bir yol haritası çizince o günkü şartlar öyle gelişti ve buraya geldim. Buradaki ikinci senemi yaşıyorum. Şu anda yapmaya çalıştığımız, tekrar Fenerbahçe Beko’yu en başarılı olduğu dönemlere döndürebilmek. Fakat süreçleri yaşarken bazen normalleştirsek de 5 sene üst üste Dörtlü Final ve sayılı finaller hiçbir takımın Avrupa’da 20 sene boyunca istikrarlı şekilde yapmayı başardığı işler değil ve bu başarılara ulaşmak asla kolay değil. Şu anda Fenerbahçe Beko’nun çıkış trendini tekrar yaratmaya çalışıyoruz.”

– “Fenerbahçe çok büyük bir kulüp”

Erkek basketbol şubesi olarak Başkan Ali Koç ve yöneticilerin kendilerine çok büyük destek verdiklerini vurgulayan Yannier, şunları kaydetti:

“Fenerbahçe gerçekten çok büyük bir kulüp. Avrupa’nın neresine giderseniz gidin, uçaktan indiğiniz anda bunu hissediyorsunuz. Bu noktada erkek basketbol şubesi adına konuşacak olursam şunu söyleyebilirim. Yönetimimiz, başta Başkanımız Ali Koç ve basketboldan sorumlu yönetim kurulu üyemiz Sertaç Komsuoğlu ve tüm yönetim kurulu üyelerimiz bize daima destek oluyorlar. Destek dışında bugüne dek herhangi negatif bir şey yaşamadık. Başarısızlık söz konusu olursa her zaman buradaki profesyonel ekibin sorumluluğunda olacaktır ve bunun sorumluluğunu her zaman ben almaya hazırım. İşin bu tarafını paylaşmak istedim. Fenerbahçe gerçekten çok büyük bir kulüp. Böyle bir takımın herhangi bir yerinden parçası olabilmek çok önemli bir kıymet. Elimizdeki bu değere her anlamda sahip çıkmalıyız. Kendi adıma başkanımıza, yönetimimize ve Sertaç Bey’e tekrar teşekkür ediyorum. Yolu bize sonuna kadar açıyorlar ve yürümemizi istiyorlar. Bundan sonrası bizim sorumluluğumuzda.”

– “Taraftardan tek ricam pozitif olmaları”

Sarı-lacivertli taraftarlara pozitif kalmaları ve sabırlı olmaları çağrısında bulunan Derya Yannier, sözlerini şöyle tamamladı:

“Fenerbahçe’de ikinci sezonum. Bu camianın lokomotifi her zaman futbol. Bunu yok saymak mümkün değil. Umuyorum orada da istenilen başarılara her zaman ulaşılacaktır ama spor sabır, aidiyet ve zaman istiyor. Taraftardan tek ricam pozitif olmaları olacaktır. Negatif ortam yaratmak koçları ve oyuncuları çok farklı etkileyebiliyor. Bu nedenle genel olarak biraz daha pozitif olmak bence fayda sağlayacaktır. Doğru insanlara ve yapılara inanıp sabretmek başarı için bu işin anahtarı. Sporda hiçbir şeyin garantisi yok fakat buradaki insanlar iyi niyetleriyle bu kulüp için çalışıyorlar. Şu anda gerçekten böyle bir spor kulübü yok. Basketbolda hem erkeklerde hem de kadınlarda Avrupa şampiyonluğu… Tüm branşlar her zaman kendi dalında zirveye oynuyor ve bu diğer kulüplerden çok farklı. Bu değere sahip çıkalım. Bizim özelimizde de öncelikle play-off’ta olmanın keyfine varalım. Üç senelik sürecin ilk senesinde play-off yaptık. Bunu sindirelim ama aç kalmaya ve daha fazlasını istemeye de devam edelim. İki maçı en iyi şekilde bitirmeye çalışacağız. Sonrasında da üçüncü maçta buraya gelip taraftarımızla bütünleşeceğiz ve bu seriyi lehimize sonuçlandırmak için her şeyimizle mücadele edeceğiz. Günün sonunda sonuç ne olursa olsun pozitif kalmaya devam etmemiz lazım. Sonra Türkiye Ligi şampiyonluğu için mücadelemizi tamamlamamız gerekiyor. Daha sonrasında da Avrupa’nın zirvesine ulaşmak için inşa etmeye devam etmemiz lazım. İnandığım yol bu. Taraftarlarımızdan beklentim de bu yola destek olmaları.”