Periodontoloji

Periodontal hastalıklar, büyük bir oranda önlenebilen ve kontrol altına alınabilen hastalıklardır. Tedavi; iyi ağız hijyeninin sağlanmasına, doğru ve erken tanıya ve doğru tedavi yaklaşımlarına bağlıdır. Bu nedenle hem hastanın hem de hekimin tedaviye aktif olarak katılımı gerekir. Diş eti kanamaları yaygın olan periodontal hastalıkların ilk belirtisidir. Kızarık diş etleri, şiş ve parlak yüzeylidir. Çoğu zaman bu belirtilere, ağız kokusu, diş etinde kaşınma, kanama hissi, dişlerde hassasiyet de eklenebilir.

Periodontal hastalıklar, büyük bir oranda önlenebilen ve kontrol altına alınabilen hastalıklardır. Tedavi; iyi ağız hijyeninin sağlanmasına, doğru ve erken tanıya ve doğru tedavi yaklaşımlarına bağlıdır. Bu nedenle hem hastanın hem de hekimin tedaviye aktif olarak katılımı gerekir.

Diş eti kanamaları yaygın olan periodontal hastalıkların ilk belirtisidir. Kızarık diş etleri, şiş ve parlak yüzeylidir. Çoğu zaman bu belirtilere, ağız kokusu, diş etinde kaşınma, kanama hissi, dişlerde hassasiyet de eklenebilir.

Periodontal hastalıklar, çocukluktan yaşlılığa kadar her yaşta insanı farklı derecede etkileyebildiği görülmektedir. Çoğu zaman hastanın ağrı gibi bir şikayeti olmadığı için belirti vermeden ilerleyebilmektedir. Hastanın şikayeti olduğunda ise sağlam, çürüksüz dişler destek dokulardaki kayıplardan dolayı sallanarak kaybedilmektedir.

Ana dişler ne kadar sağlıksız olsalar dahi kurtarılabilecekse eğer kayıp yaşanmaması için gerekli tüm tedavi yöntemleri uygulanmalıdır. Bu noktada devreye Periodontal tedavi girmektedir. Hastalığın tipi ve şiddetine göre farklı tedavi yöntemleri uygulanabilir. Bunlar; öncelikle ağız hijyeni eğitimi, diş taşı temizliği, kök yüzeyi düzleştirilmesi, rejeneratif, rekonstrüktif ve mukogingival operasyonlar olarak basitçe özetlenebilir. Periodontal tedavi içerisine yüksek gülme hattı olan bireylerin diş eti estetiğini sağlamakta dahil edilebilir. Hastanın alışkanlıkları ve uzman doktor ile yapacağı işbirliği, ağız hijyeni ve tedavi planlaması başarıyı doğrudan etkiler.

Periodontal olarak sağlıklı olmayan dişlere hiçbir restoratif tedavi uygulanamaz.

Sosyal fobi

Sosyal fobi, toplum önünde konuşma veya başkalarıyla etkileşim kurma gibi sosyal durumlarda aşırı endişe ve korku hissiyle karakterize edilen bir anksiyete bozukluğudur. Bu durum, bireylerin günlük yaşamlarını olumsuz etkileyebilir, sosyal etkileşimlerini sınırlayabilir ve iş/okul performansını düşürebilir. Sosyal fobi genetik yatkınlık, çocukluk dönemi travmaları ve kişilik özellikleri gibi çeşitli faktörlerle ilişkilendirilebilir. Tedavi seçenekleri arasında psikoterapi, ilaç tedavisi ve sosyal beceri eğitimi bulunur. Tedavi ile sosyal fobinin semptomları hafifletilebilir ve bireyin yaşam kalitesi artırılabilir.

Sosyal Fobi: İçsel Korkuların Dışavurumu Giriş Sosyal fobi, toplumun önünde konuşma yapma, başkalarıyla etkileşim kurma veya bir grup içinde olma gibi sosyal durumlarda aşırı endişe ve korku hissiyle karakterize edilen yaygın bir anksiyete bozukluğudur. Sosyal fobisi olan bireyler, genellikle kendilerini eleştirel bir şekilde değerlendiren, başkalarının onları olumsuz bir şekilde değerlendireceğine inanan ve bu nedenle sosyal durumlardan kaçınmaya çalışan insanlardır. Bu makalede, sosyal fobiye ilişkin belirtiler, nedenleri, etkileri ve tedavi seçenekleri üzerinde durulacak. Belirtiler Sosyal fobisi olan bireyler, sosyal durumlarla ilişkili belirli belirtiler yaşayabilir. Bunlar arasında aşırı terleme, kızarma, titreme, kalp çarpıntısı, nefes darlığı, mide bulantısı ve baş dönmesi gibi fiziksel belirtiler yer alabilir. Aynı zamanda yoğun bir endişe ve korku hissi, olumsuz bir değerlendirme korkusu, utanma veya rezil olma endişesi, başkaları tarafından eleştirilme korkusu gibi psikolojik belirtiler de gözlemlenebilir. Bu belirtiler, bireyin günlük yaşamını olumsuz etkileyebilir, sosyal etkileşimlerini sınırlayabilir ve iş veya okul performansını düşürebilir. Nedenleri Sosyal fobinin tam nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte, birçok faktörün bir araya gelmesi sonucunda ortaya çıktığı düşünülmektedir. Genetik yatkınlık, çocukluk dönemindeki travmatik deneyimler, sosyal beceri eksikliği ve olumsuz sosyal deneyimler gibi faktörler sosyal fobi gelişimine katkıda bulunabilir. Ayrıca, yüksek bir stres seviyesine sahip olma, düşük özgüven, mükemmeliyetçilik ve olumsuz düşünce kalıpları gibi kişilik özellikleri de sosyal fobinin ortaya çıkmasında etkili olabilir. Etkileri Sosyal fobisi olan bireylerin günlük yaşamı üzerinde çeşitli etkileri olabilir. Sosyal etkileşimlerden kaçınma, sosyal izolasyona ve yalnızlığa yol açabilir. Bu durum, kişilerarası ilişkilerin zayıflamasına ve sosyal destek aktarılmasının zorlaşmasına neden olabilir. Sosyal fobi, iş ve eğitim performansını olumsuz etkileyebilir. Sosyal durumlardan kaçınma, toplum önünde konuşma yapma veya sunum gibi sosyal becerilerin geliştirilememesine yol açabilir. Sosyal fobisi olan bireylerde depresyon, düşük özgüven, düşük kendine değer verme ve intihar düşünceleri gibi diğer ruh sağlığı sorunları da sıkça görülebilir.

Tedavi Seçenekleri

Sosyal fobi tedavisi, bireyin yaşam kalitesini iyileştirmek ve sosyal etkileşimlerdeki sıkıntıları azaltmak için önemlidir. Tedavi genellikle psikoterapi ve bazen ilaç tedavisi kombinasyonu şeklinde uygulanır. Kognitif-davranışçı terapi (KDT), sosyal fobinin tedavisinde en yaygın kullanılan terapi yaklaşımlarından biridir. KDT, bireyin olumsuz düşünce kalıplarını tanımasına, sorgulamasına ve değiştirmesine odaklanır. Sosyal beceri eğitimi, bireye sosyal etkileşimlerde daha rahat olabilmesi için pratik yapma fırsatı sunar. Ayrıca, ilaç tedavisi, sosyal fobinin semptomlarını hafifletmek için bazen kullanılabilir.

Sonuç

Sosyal fobi, birçok insanın yaşadığı ancak tedavi edilebilen bir anksiyete bozukluğudur. Belirtileri ve etkileri, bireyin günlük yaşamını olumsuz etkileyebilirken, uygun tedavi yöntemleriyle kontrol altına alınabilir. Tedavi süreci, bireyin yaşam kalitesini artırmak, özgüvenini güçlendirmek ve sosyal etkileşimlerde daha rahat hissetmesini sağlamak için önemlidir. Sosyal fobinin üstesinden gelmek için uzmana başvurmak, destek almak ve tedavi seçeneklerini değerlendirmek önemlidir. Unutmayın, sosyal fobi tedavi edilebilir ve her birey, sağlıklı ve mutlu bir sosyal yaşam sürdürebilir.

Dehb’nin akademik başarıya etkisi: tedavi edilmediği takdirde ne kadar olumsuzdır?

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite sorunlarıyla nasıl başa çıkarız, olumsuzlukları nelerdir?

DEHB’nin Akademik Başarıya Etkisi: Tedavi Edilmediği Takdirde Ne Kadar Olumsuzdır?

DEHB (Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu), özellikle çocuklarda görülen yaygın bir nörogelişimsel bozukluktur. Bu rahatsızlık, çeşitli semptomlarla kendini gösterir ve birçok yaşam alanına olumsuz etkiler yapabilir. Bu semptomlar arasında dikkat eksikliği, hiperaktivite, impulsivite, uyku problemleri ve öğrenme güçlükleri yer alır.

DEHB, özellikle okulda öğrenme sürecini etkiler. Çünkü çocukların derse odaklanma, bilgileri işleme ve hatırlama yeteneği azalabilir. Bu durum aynı zamanda sınavlarda da başarısızlıkla sonuçlanabilir. Eğer DEHB tedavi edilmezse, bu rahatsızlık olumsuz sonuçlara yol açabilir.

DEHB olan öğrenciler, öğrenme sürecinde çeşitli zorluklarla karşılaşırlar. Ders esnasında odaklanmakta zorlanan öğrenciler, verilen ödevleri yapmak veya testlerde başarılı olmakta da güçlük çekerler. Bu durum, öğrencilerin motivasyonlarının düşmesine ve okuldan kopmalarına neden olabilir. Ayrıca, öğrenme güçlükleri olan öğrenciler öğrenme bozukluğu ya da zeka geriliği ile karıştırılabilir.

DEHB tedavi edilmediği takdirde, olumsuz sonuçlar ortaya çıkabilir. Okulda başarısızlık, düşük özgüven, düşük sosyal uyum, iletişim problemleri ve davranış bozuklukları gibi sonuçlarla karşılaşılabileceği gibi, uyuşturucu ve alkol bağımlılığı gibi daha ciddi sonuçlar da olabilir. Öte yandan, uygun tedavi yöntemleriyle, DEHB’li bir öğrencinin başarılı olması mümkündür.

Sonuç olarak, DEHB’nin akademik başarıya etkisi oldukça yüksektir ve tedavi edilmediği takdirde olumsuz sonuçlara yol açabilir. Bu nedenle, DEHB olan öğrencilerin zamanında teşhis edilmesi ve uygun tedavi yöntemlerinin uygulanması oldukça önemlidir.

DEHB’nin Tanımı ve Belirtileri

DEHB, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olarak da bilinir ve çocuklarda sıkça görülen bir tıbbi durumdur. Bu bozukluğa sahip olan çocuklar genellikle davranışlarında hiperaktivite, dikkat eksikliği ve dürtü kontrolü problemleri yaşarlar.

DEHB’nin belirtileri arasında, dikkatsizlik, kolay sıkılma, sabırsızlık, konsantrasyon zorluğu, dürtüsellik, organizasyon problemleri ve unutkanlık yer alır. Bu belirtiler, özellikle okulda ve akademik başarıda büyük bir engel haline gelebilir.

DEHB’nin tanımı, DSM-5’te (Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı) açıklanmıştır. Tanı, bir dizi test, gözlem ve görüşmelerden sonra uzman bir doktor tarafından konulur.

DEHB’nin belirtileri genellikle 7 yaşından önce başlar ve çoğu zaman ergenlik dönemi boyunca devam eder. Tedavi edilmediği takdirde, DEHB çocukların akademik başarısını ve gelecekteki yaşamlarını etkileyebilir.

DEHB genellikle nedenleri tam olarak bilinmeyen bir durumdur, ancak beyindeki kimyasal dengesizliklerin rol oynayabileceği düşünülmektedir. Tedavi seçenekleri arasında, ilaç tedavisi, bilişsel davranış terapisi, ebeveynlik eğitimi ve öğretmen eğitimi yer alır.

DEHB, tedavi edilmediği takdirde çocukların akademik performansını olumsuz etkileyebilir. Bu, okulda düşük notlar almak, ödevleri tamamlamakta zorluk çekmek ve sınıf tekrarı yapmak gibi sonuçlar doğurabilir. Etkileri öğrencilerin sadece okul hayatını değil, aynı zamanda sosyal hayatlarını da etkileyebilir.

DEHB’nin Akademik Başarıya Etkisi

DEHB, birçok alanda olduğu gibi özellikle akademik başarı üzerinde de olumsuz etkileri olan bir rahatsızlıktır. Bu rahatsızlığı olan çocuklar, özellikle derse odaklanma ve bir işi sonuna kadar tamamlama konularında zorluk çekebilirler. Bu da eğitim sürecinde başarı oranlarının düşmesine sebep olur.

DEHB’nin akademik başarıya olan etkisi, özellikle dikkat eksikliği kaynaklı zayıf öğrenme becerileri nedeniyle ortaya çıkar. Bu çocuklar genellikle derslere odaklanamazlar veya okuma ve yazma becerilerinde zorluk çekerler. Ayrıca sınav sırasında ya da ödev sürecinde problem yaşayabilirler. Tüm bu faktörler, genel olarak düşük notlar ve başarısızlıkla sonuçlanabilir.

DEHB’nin akademik başarıya etkisi özellikle ilköğretim çağındaki çocuklarda daha belirgindir. Bu yaş grubundaki çocuklar öğrenme sürecinde birçok beceri kazanırlar ve bu rahatsızlık bu becerileri olumsuz yönde etkiler. Ancak çocuklar büyüdükçe, kendilerini daha iyi tanırlar ve DEHB’leriyle başa çıkmak için farklı yollar keşfedebilirler.

Bu nedenle, DEHB olan çocukların eğitim sürecinde daha fazla desteklenmeleri gerekmektedir. Özel eğitim programları, öğretmenler ve ebeveynlerin daha fazla işbirliği yaparak, bu çocukların akademik başarıları artırılabilir.

DEHB’si Olanların Eğitim Sürecinde Karşılaştığı Sorunlar

DEHB’si olan çocukların eğitim süreci, dikkat eksikliği, hiperaktivite ve dürtüsellik nedeniyle oldukça zordur. Bu durum, öğretmenlerin dikkatlerinin dağılmasına ve öğrenme sürecindeki hızlarının yavaşlamasına neden olabilir. Sınıf içi davranış problemleri yaşanabilir ve bu, diğer öğrencileri de olumsuz etkileyebilir.

DEHB’si olan çocuklar, ödevlerini tamamlama konusunda zorlanabilirler. Zira işin zor kısmı olan odaklanma ve dikkat süresini uzun tutma konusunda sıkıntı yaşayabilirler. Buna ek olarak, hiperaktivite sürecinde istemsiz kalkıp hareket etme ihtiyacı hissedebilirler ve bu da onların ödev yerine oynamayı seçmelerine neden olabilir.

DEHB’si olan çocukların öğrenme stilleri de oldukça farklıdır. Kimi öğrenciler, görsel materyaller ile öğrenirken, kimileri de diğerlerine göre daha fazla pratik yaparak öğrenirler. Öğretmenlerin bu farklı öğrenme stillerini anlamaları ve çocukların ihtiyaçlarına göre öğretim yöntemleri belirlemeleri gerekmektedir.

Sonuç olarak, DEHB’si olan çocukların eğitim sürecinde bir dizi sorunla karşı karşıya kalabilirler. Ancak, bu sorunların üstesinden gelmek mümkündür. Öğretmenlerin, çocukların ihtiyaçlarına göre öğretim yöntemleri belirlemeleri ve ailelerin desteği ile bu süreç daha kolay hale gelebilir.

DEHB’nin Olumsuz Etkileri

DEHB’nin olumsuz etkileri birçok alanda görülebilir. Özellikle de çocukların akademik başarısını olumsuz etkileyen bir durumdur. DEHB’si olan çocuklar, derslerine odaklanmakta zorluk yaşarlar ve ödevlerini tamamlama konusunda da sorun yaşayabilirler. Bunun yanı sıra, sınıf içinde dikkatlerini dağıtıcı davranışlar sergiledikleri için sınıf ortamında da problem yaşayabilirler.

DEHB, sosyal yaşamı da olumsuz etkileyebilir. Çocuklar arkadaşları ile iletişim kurmakta zorluk çekebilir ve arkadaşlık ilişkileri konusunda da sorunlar yaşayabilirler. Bu nedenle, DEHB’si olan çocukların psikolojik ve sosyal açıdan da desteklenmesi gerekmektedir.

DEHB’nin olumsuz etkileri sadece çocukluk dönemini değil, ilerleyen yaşlarda da görülebilir. DEHB’si olan çocuklar, yetişkinlik döneminde de sorunlar yaşayabilirler. Özellikle, iş yaşamında konsantrasyon problemi yaşayabilirler ve iş performansları olumsuz etkilenebilir.

DEHB’nin olumsuz etkileri konusunda farkındalık yaratmak önemlidir ve DEHB’si olan çocukların erken teşhis ve tedavi edilmesi gerekmektedir. DEHB’nin tedavi edilmediği takdirde ne kadar olumsuz sonuçlara yol açabileceği hakkında bilgi sahibi olarak, çocukların psikolojik ve sosyal açıdan desteklenmesi gerektiğini unutmamalıyız.

DEHB’nin Tedavisi

DEHB tedavisi genellikle uzman hekimler tarafından ilaç ve terapi yöntemleri kullanılarak yapılır. İlaç tedavisi, özellikle DEHB semptomlarına neden olan dopamin ve noradrenalin gibi sinir iletiminde rol oynayan kimyasalların düzenlenmesine odaklanır. İlaçlar genellikle çocukların öğrenme ve dikkatini artırmaya yardımcı olan uyarıcılar içerir. Ancak, ilaç tedavisi her zaman faydalı olmayabilir ve yan etkileri olabilir.

Bununla birlikte, terapi yöntemleri de DEHB tedavisinde önemli bir rol oynar. Kognitif davranışçı terapi, aile terapisi ve davranış terapisi, DEHB semptomlarını yönetmeye yardımcı olabilir ve çocukların sosyal ve akademik işlevselliğini artırabilir. Birçok ebeveyn, ilaç tedavisinin yanı sıra terapi seanslarına da katılmalarını önerir.

DEHB tedavisinin en iyi sonuçları, hastalığın erken tanısı ve tedaviye başlama ile elde edilir. Tedavi edilmeyen DEHB’nin, çocukların okul başarısını olumsuz yönde etkileyeceği ve diğer davranış problemlerine yol açabileceği bilinmektedir. Bu nedenle, DEHB’si olan çocukların tedavi için yardım alması ve uygun tedavi yöntemleri seçilmesi oldukça önemlidir.

İlaç Tedavisi

DEHB tedavisinde kullanılan ilaçlar, beyindeki kimyasal dengesizlikleri düzenleyerek belirtileri azaltmaya çalışır. Dikkat eksikliği, hiperaktivite, zayıf dürtü kontrolü veya anksiyete gibi belirtileri azaltmak için kullanılan birçok ilaç mevcuttur. Bunlar arasında stimülanlar ve non-stimülanlar yer alır.

Stimülanlar, ADHD tedavisinde en sık kullanılan ilaç sınıfıdır. Bu ilaçlar beyinde dopamin ve norepinefrin adı verilen kimyasalları arttırarak etki eder. Bu beyin kimyasalları, dikkatin toplanması, hiperaktivitenin düzenlenmesi ve dürtü kontrolünde yardımcı olur. Non-stimülanlar ise, dapoksetin gibi unutkanlık, dürtü kontrolünü arttırarak ve zayıf koordinasyon belirtilerini azaltarak etki eder.

İlaç tedavisi, DEHB belirtilerini büyük ölçüde azaltabilir. Aynı zamanda, ilaç tedavisi doğru şekilde kullanıldığında yan etki riski oldukça düşüktür ve faydaları belirtiler üzerinde hemen görülebilir. Bununla birlikte, her ilaçta olduğu gibi, ADHD tedavisinde kullanılan ilaçlar da bazı yan etkilere neden olabilir. Yorgunluk, iştah kaybı, mide bulantısı, baş ağrısı, uykusuzluk ve irritasyon gibi yan etkileri olabilir. Bu yan etkilerin hafifletilmesi için, ilaç dozu düşürülebilir veya tedavi edilmesi gereken başka bir tıbbi durum varsa, tedavinin adapte edilmesi gerekebilir.

İlaç tedavisi, DEHB’li bireylerde akademik başarıyı olumlu yönde etkileyebilir. İlaç tedavisine başlamadan önce, DEHB tanısı alan bir bireyin durumu hakkında mutlaka bir uzman ile görüşülmesi gerektiğini unutmayın.

Terapi

DEHB’nin tedavisinde terapi, en yaygın kullanılan tedavi yöntemlerinden biridir. Terapi, DEHB semptomlarının yönetilmesine yardımcı olurken aynı zamanda çocukların özgüvenlerinin artmasını sağlar. Terapi süreci, bir psikolog veya psikoterapist eşliğinde gerçekleştirilir ve hem bireysel hem de grup terapisi seansları içerebilir.

Bireysel terapide, çocuklar DEHB ile baş etmelerine yardımcı olacak öğrenme stratejileri öğrenirler. Ayrıca, çocuğun zihnindeki olumsuz düşünceleri ele alarak, daha olumlu bir bakış açısına yönlendirme konusunda yardımcı olunur. Grup terapisi seansları ise, DEHB gibi zorluklarla mücadele eden diğer çocuklarla bir araya gelmek için bir fırsat sunar. Böylece, çocuklar sorunlarını ve tecrübelerini diğerleriyle paylaşarak, birbirlerine destek olurlar.

Terapi tedavisi, DEHB tedavisinde ilaç tedavisine alternatif bir yöntem olarak kullanılabilir veya birlikte kullanılabilir. Hangi tedavi yönteminin kullanılacağı, doktor ile aile arasında yapılan bir değerlendirmeden sonra belirlenir. Terapi, DEHB’nin semptomlarını yönetmek ve olumlu bir akademik performans için gerekli olan becerileri öğrenmek için harika bir araçtır.

DEHB’nin Tedavi Edilmediği Takdirde Olumsuz Sonuçları

DEHB’nin tedavi edilmediği takdirde, çocukların öğrenme, dikkat ve davranış problemleri daha da artabilir. Bu durum, çocukların akademik başarılarını etkileyebilir ve okul başarısızlığına yol açabilir. Okul başarısızlığı, ilerleyen dönemlerde işsizlik, madde bağımlılığı, suçluluk duyguları ve depresyon gibi sorunlara yol açabilir.

DEHB’nin tedavi edilmediği takdirde, çocukların sosyal becerileri de olumsuz etkilenebilir. Çocuklar, arkadaşlık kurmakta zorluk çekebilir ve sosyal dışlanma ile karşılaşabilirler. Ayrıca, DEHB’si olan çocuklar, düzenli olarak öfke nöbetleri yaşayabilir ve böyle durumlarda kontrolsüz davranışlar sergileyebilirler.

DEHB’nin tedavisi mümkün olduğundan, tedavi yöntemleri erken yaşta uygulanarak çocukların ilerleyen yaşamlarında çok daha olumlu sonuçlar elde etmelerine yardımcı olabilir. İlaç tedavisi, bilişsel davranış terapisi, aile terapisi ve eğitim desteği gibi yöntemler, DEHB’li çocukların öğrenme, davranış ve sosyal becerilerini geliştirmeye yardımcı olabilir.

Sonuç olarak, DEHB’nin tedavi edilmediği takdirde olumsuz sonuçlara yol açabileceği açıktır. Olası olumsuz sonuçlardan kaçınmak için, erken tanı ve tedavi önemlidir. Bu çocukların daha olumlu bir geleceğe sahip olmalarını sağlayarak, olası sorunların önlenmesine yardımcı olabilir.

Okulda Başarısızlık

DEHB’si olan çocuklar, dikkat eksikliği, dürtüsellik ve hiperaktivite gibi belirtilerle karşı karşıyadır. Özellikle dikkat eksikliği, öğrenme sürecinde büyük bir etkiye sahip olabilir. Bu nedenle, DEHB’si olan çocukların zor zamanlar geçirdiği okulda başarısız olma olasılıkları oldukça yüksektir.

Bununla birlikte, DEHB’si olan çocukların sadece öğrenme sürecinde değil, aynı zamanda disiplinle ilgili sorunlarla da karşılaşabileceği unutulmamalıdır. Sınıf ortamına uyum sağlamakta zorlanırlar ve öğretmenlerin yönlendirmelerine uymakta güçlük çekebilirler. Bu davranışlar, okulda disiplinsizlikle sonuçlanabilir ve sonunda akademik başarısızlığa yol açabilir.

Ayrıca, DEHB’si olan çocuklar sınavlara hazırlanma sürecinde de zorlanabilirler. Dikkat eksikliği, odaklanma ve konsantre olmada zorluk çekerler ve bu da sınavlarda başarısızlıkla sonuçlanabilir. Bu durum daha yüksek öğrenim hayatları boyunca da devam edebilir.

Sonuç olarak, DEHB’si olan çocukların okulda başarısızlıkla karşılaşma olasılıkları oldukça yüksektir. Bunun için, erken tanı ve tedavi yöntemleri uygulanarak çocukların öğrenme süreçlerinde ve genel yaşamlarında daha başarılı olmaları sağlanabilir.

Uyuşturucu ve Alkol Bağımlılığı

DEHB olan çocuklar, diğer çocuklara göre uyuşturucu ve alkol bağımlılığıyla karşılaşma olasılıkları daha yüksektir. Bu durum DEHB’nin sosyal ve duygusal sorunları nedeniyle daha fazla stres ve kaygıya yol açmaktadır. Ayrıca DEHB, işlevsel becerilerdeki zayıflıklar nedeniyle gençlerin uygun kararlar vermesini zorlaştırabilir. Bu da yanlış davranışlar sergileme olasılıklarını arttırır.

Uyuşturucu ve alkol bağımlılığı, DEHB olan çocuklarda daha erken yaşlarda başlar ve daha ağır sonuçlara yol açabilir. Uyuşturucu ve alkol kullanımı, beyindeki kimyasal dengesizliği daha da kötüleştirebilir ve DEHB semptomlarını şiddetlendirebilir. Buna, dikkat eksikliği, hiperaktivite, öğrenme güçlükleri ve dürtüsellik dahildir.

DEHB olan çocukların uyuşturucu ve alkol bağımlılığına karşı riskini azaltmak için, uygun tedavi yöntemleri ve müdahaleler hayati önem taşır. Bu çocuklara yapılandırılmış aktivitelerin, öğrenme becerilerinin ve özgüvenlerinin güçlendirilmesine yardımcı olmak, sosyal ve duygusal becerilerini desteklemek ve ailelerine eğitim ve desteği sağlamak önemlidir.

Ayrıca, DEHB olan çocukların uyuşturucu ve alkol bağımlılığı konusunda farkındalık sahibi olmaları ve riskleri hakkında bilgi sahibi olmaları da önemlidir. Bu bilgi ve farkındalık, çocukların uygun seçimler yapmalarına yardımcı olabilir ve bağımlılıktan kaçınmalarına yardımcı olabilir.

Sonuç olarak, DEHB olan çocuklar uyuşturucu ve alkol bağımlılığına karşı daha yüksek risk altındadır. Bu nedenle, uygun tedavi ve destek sağlamak ve bilgi ve farkındalık düzeyini arttırmak büyük bir önem taşır.

Ağız içinde yara ve boyunda ele gelen şişlik kanser habercisi olabilir!

Birçok kişi Kovid-19 endişesiyle pandemi döneminde sağlık kurumlarına giderek küçük sağlık sorunlarını gidermeyi erteleyebiliyor.

Birçok kişi Kovid-19 endişesiyle pandemi döneminde sağlık kurumlarına giderek küçük sağlık sorunlarını gidermeyi erteleyebiliyor. Ancak önemli gibi görünmeyen bazı sağlık sorunları tedavi edilmezse olumsuz sonuçlara neden olabilir. Bunlar neler mi? KBB Hastalıkları Uzmanı Prof.Dr. Ozan Seymen Sezen konuyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

Baş ve Boyun Cerrahisi, KBB Hastalıkları Uzmanı Prof.Dr. Ozan Seymen Sezen “Birçok kişi önemli bir sağlık sorunu olmadıkça hastanelere, sağlık kurumlarına başvurmak ve gitmek istemeyebiliyor. Ancak çok acil ve önemli durumlarda hastanelere gitmeyi tercih edebiliyor.. Bu da anlaşılır bir durum. Ancak acil durumlar, her zaman bir kaza ya da kanama şeklinde olmayabilir. Size önemsiz gelen bazı şeyler çok acil ve çok önemli de olabilir. Acaba neler önemli neler önemsiz bunları biliyor musunuz?” yorumunu yaptı.

Ağızdaki ve boyundaki iki belirtiye dikkat!

Prof.Dr. Ozan Seymen Sezen, “Ben bir kulak burun boğaz hekimi olarak pandemi döneminde belki de çok üstünde durmayacağınız, ‘Bunun için de hastaneye mi gidilir?’ diyebileceğiniz fakat göz ardı etmemeniz gereken, çok önemli iki bulgudan bahsetmek istiyorum.Bunlardan bir tanesi ağız içerisindeki yaralar, özellikle geçmeyen yaralar. İkincisi de boyun bölgesinde çıkan şişlikler, sertlikler diyebiliriz” dedi.

15-20 günde geçmiyorsa sebebi kanser olabilir

Prof.Dr. Ozan Seymen Sezen, “Genel olarak ağız içerisinde çıkan yaralar 15-20 gün gibi bir sürede geçer. Eğer ağız yaralarınız bu süre içerisinde geçmediyse bu durum kötü bir hastalığın, açık konuşmak gerekirse kanserin habercisi olabilir.
Aynı şekilde boyunda dışarıdan ele gelen sertlik, şişlik şeklindeki bulgular da 15-20 günde, 1 ayda geçmiyorsa baş-boyun bölgesinde oluşmuş bir kanserin habercisi olabilir. Eski insanların kullandığı, neredeyse unutulmaya yüz tutmuş çok anlamlı bir tabir var: Kanserden korkma, geç kalmaktan kork. Gerçekten de durumu çok güzel ifade eden bir cümle” diye konuştu. Sezen, “Ağız içerisinde var olan ve geçmeyen yaralar, boyundaki kitleler, çok erken dönemde tespit edilerek tedavileri uygun bir şekilde yapılırsa yaşanan hastalık ne kadar kötü olursa olsun tedavi sonucunda elde edilecek başarı şansı çok çok yüksek olabilir.Bu yüzden bu konuya önem vermek, bulgular görüldüğünde bir uzmana başvurmak gerekiyor” ifadelerini kullandı.

‘Kalabalık olmayan kurumlara gidin’

Ozan Seymen Sezen, “Haklı olarak hastanelere, sağlık merkezlerine gitmeye çekinebilirsiniz. Ancak evinize yakın, çok kalabalık olmayan, sakin, daha az insanın girip çıktığı bir merkeze giderek KBB uzmanına danışabilir, şikayetlerinizi kendisine anlatabilirsiniz.Böylece tedavinize hemen başlamış olursunuz. Çünkü KBB uzmanları bu tarz yaralara, boyun kitlelerine teşhis koymakta oldukça yetenekli ve deneyim sahibi kişilerdir” vurgusunu yaptı.

Ağız ve boyun kanserlerinde artış var!

“Neredeyse 10 aydır pandemi sürecini yaşıyoruz ve maalesef görüyoruz ki bazı hastalarımız pandemi döneminden beri bu tarz şikayetleri olmasına rağmen hiçbir doktora başvurmamışlar” diyen Sezen, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ne acıdır ki, son dönemlerde çok ilerlemiş ağız içi ve boyun kanserleriyle karşılaşma oranımız da giderek arttı. Tabii onların da tedavisini yapıyoruz ancak bu durumda daha ilerlemiş bir hastalıkla mücadele etmemiz gerekiyor. Lütfen kendi sağlığınıza önem verin. Basit gibi görünen bu iki bulguyu yaşarsanız ve 15-20 gün, 1 ay gibi sürelerde geçmez ise mutlaka bir kulak burun boğaz uzmanı ile görüşün. Çünkü sağlığınız her şeyden daha önemli.”

KAYNAK:PEMBENAR

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Bu hastalık kadınlarda kısırlık yapıyor! Kiloda artış ve tüylenme varsa…

En sık görülen kadınsal hastalıklar arasında yer alan polikistik over sendromu özellikle ergenlik ve erişkinlik dönemindeki genç kızlarda görülebiliyor ve…

Polikistik over sendromu günümüzde kadınların en sık karşılaştığı hormonal bozukluk olan hastalıklardan biri. Adet görememe ya da uzun aralıklarla adet görme gibi düzensizliklerle ortaya çıkan polikistik over tedavi edilebilir bir hastalık. Polikistik over sendromunda, kanda androjen adı verilen erkeklik hormonlarının artışına bağlı olarak ciltte sivilcelenme, yağlanma, saç dökülmesi ve tüylenme gibi belirtiler oluşuyor. İşte polikistik over sendromu hakkında her şey…

Polikistik over sendromunun belirtileri neler?

Polikistik over sendromu yumurtlama bozukluğu ve kanda androjen seviyesinin artışıyla belirtilerini verir. Özellikle yumurtlama bozukluğu sonucunda uzun aralıklarla veya bir süre hiç adet olmama şeklinde de kendini gösterebilir.

Kanda androjenlerin arttığını belli eden durumlar arasında erkek tipi tüylenme, saç dökülmesi ve sivilcelenme şeklinde kendini gösterebilir. Ayrıca insülin (şeker) metabolizmasını da bozduğu için özellikle göbek etrafında kilo artışı gözlemlenmektedir. Polikistik over sendromunun belirtileri ise şöyledir;

İnsilüne karşı direnç
Kiloda artış
Saç dökülmesi
Tüylenme
Sivilce
Yüz bölgesinde yağlanma
İltihap
Düzensiz adet
Cildin kararması
Baş ağrısı
Kısırlık
Depresyon

Polikistik over sendromu en sık görülen endokrin bozuklukları arasında yer almaktadır. Yaklaşık her 10 kadından 1’inde görülmektedir. Polikistik over sendromu, ergenlik ve genç erişkinlik dönemdeki genç kızlarda da görülebilen bir durumdur.

Özellikle kilolu, adet görme şikayeti olan, yüzünde sivilceleri ve cildinde yağlanma olan bir genç kızda mutlaka polikistik over sendroumu araştırılmalıdır. Daha çok kilolu ve erkek tipi tüylenmesi olan hastalarda görülmektedir.

Adet düzensizliği ile başvuran her genç kızda da polikistik over sendromu olmayabilir. Genç kızlar ilk adet görmeye başladıkları yıllarda adetleri fizyolojik olarak da düzensiz olabilir.

Üreme fonksiyonlarının düzenlenmesinde önemli olan beyin ve yumurtalık arasındaki akslar ergenlik döneminde tam olarak oturmadığı için yaşanan kimi adet düzensizlikleri normal kabul edilebilmektedir.

Polikistik over sendromu için genellikle hormon ve tam kan sayımı testleri verilmektedir. Kandaki androjen hormonlarının seviyesi ile FSH ve LH adlı hormonların seviyelerinin tespiti polikistik over sendromu tanısı konmasında oldukça önemlidir. Bunların yanı sıra ultrasonografiyle yumurtalıkların polikistik yapısının gösterilmesi tanı koydurucudur.

Polikistik over tedavisi nasıl olur?

Fiziki muayene sonrasında üreme sisteminde herhangi bir problem olup olmadığı gözlemlenir. Kan testinde çıkan hormonsal bozukluklara göre doğum kontrol hapları veya adet düzenleyici ilaçlar önerilebilir. Eğer polikistik overe bağlı gelişen farklı hastalıklar varsa hekim tarafından farklı bir tedavi yöntemi de uygulanabilir.

Polikistik over, uzun süre tedavi edilmezse bu sendroma bağlı farklı hastalıklara da neden olabilir. Polikistik over sendromu hastalarında doğrudan görülen soruların başında yumurtalama bozukluklarına bağlı olarak hamile kalamama gelmektedir.

Ayrıca hastalarda şeker ve yağ metabolizmasının bozulmasına bağlı olarak Tip 2 diyabet, kolesterol yüksekliği ve obezite gibi durumlar da ortaya çıkabilmektedir. Vücutta androjenlerin fazlalığı saç dökülmesi, erkek tipi tüylenme, ciltte yağlanma ve sivilcelenme gibi dermatolojik sorunlara da yol açabilmektedir. Bu nedenlerle polikistik over sendromunun tedavisinde, bu durumların tamamı göz önünde bulundurularak kapsayıcı bir tedavi ele alınmaktadır.

İlaç tedavisi uygulaması temelde vücuttaki hormon dengesinin sağlanması ile yağ ve şeker metabolizmasının dengelenmesi amacıyla uygulanmaktadır. Bu esnada hastanın da uygun diyet ve fiziksel aktiviteyle tedavi sürecini desteklemesi oldukça önemlidir.

Yumurtalama fonksiyonu bozulmuş olan kimi hastalarda bu fonksiyonun tekrar yerine getirilebilmesi için laparoskopik (kapalı) yöntemlerle yumurtalıklara yönelik cerrahi girişimlerde de bulunulabilmektedir.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

GENÇLEŞTİREN DOKUNUŞLAR

Daha genç bir görünüm için uygulanan estetik teknikleri, Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Eser Aydoğdu’dan dinledik.

Küçük dokunuşların bile büyük değişiklikler yarattığı estetik uygulamalar, genç görünümünü korumak isteyenler ya da yaşlanmaya karşı mücadele edenler için popüler tercihler arasında. Peki canlı ve taze bir görünüm için yapılan gençleştirici dokunuşlarda son trendler neler? Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Eser Aydoğdu ile konuştuk.

Günümüzde gençleştirici dokunuşlar söz konusu olduğunda estetikte yükselen trendler neler?

Her geçen gün gelişen, ilerleyen ve daha dinamik bir görünüme kavuşmamızı hedefleyen ürün yelpazesi ile ameliyatsız uygulanabilen; gerek lokal anestezi ile yapılan küçük operasyonlar; gerekse enjeksiyon işlemleri sayesinde ulaşmayı istediğimiz o daha genç görüntüye doğru daha da emin adımlarla ilerliyoruz. Bunlar hastanın ihtiyacına göre hekim tarafından belirlenip hasta ile ortak bir paydada buluşularak karar verilmesi gereken işlemdir. Son dönemde en sık uyguladığımız yarı cerrahi (lokal anestezi ile) tedavi yöntemleri; kök hücre ve yüz askılamadır. Buna ek olarak ise cerrahi olmayan yöntemlerden bahsedecek olursak; 3D hyaluronik asitli yeni nesil dolgular, yüz mezoterapisi ve gençlik aşısı örnek verilebilir.

45 yaş itibari ile gözle görünür hale gelen yorgunluktan kurtulmanın yolları neler?

En sık karşılaştığımız hasta şikayetlerinden biri, 45 yaş ve sonrasında oluşan yüzde yorgunluk ve üzgünlük ifadesidir. Buna birçok yöntem ile çözüm bulunabileceği gibi ki bunlardan birçoğu ortalama 1 yıl gibi kısa sürelerde etkili olan geçici yöntemler olup, en etkili ve kalıcı olan kök hücre, gençlik aşısı ve 7K Lifting uygulamalarıdır.

Yüz germe uygulamalarında doğru tercihe nasıl karar veriliyor?

Aslına bakarsanız bu konuyu üç başlık altında toplayabiliriz. Yüz germe uygulamaları cerrahi, yarı cerrahi ve lazer (focus ultrason) olarak farklı yöntemler ile yapılabilir. Bu noktada mühim olan ön muayene sonrasında hekimin konsültasyon sonucudur. Her yüz ve cilt tipi farklı olduğundan kaynaklı tedavisi de farklı olacaktır.

Öncelikle her yerde adını duyduğumuz mezoterapi tedavisi ile başlayalım. Bu uygulamanın bu kadar popülerleşmesinin sırrını anlatır mısınız?

Yüz mezoterapisi, cildi yenileyen hyaluronik asit, peptitler, somon DNA, vitaminler, mineraller, antioksidanlar ve amino asitlerin minik iğnelerle cilde enjekte edilmesi ile uygulanan bir tedavi yöntemidir. Burada doktorların en çok tasvip ettiği tedavi olması ve dolayısı ile de hastaların tercih listesinde en üst sırada yer alması tesadüf değildir. Başarılı sonuçlar doğurması direkt olarak cilt altına verilmesi ve buna bağlı olarak cildin kolajen ve elastin uyarımının artması ile cildin nem kazanarak yenilenmesidir.

Yeni nesil mezoterapi olarak görülen 7K lifting nedir?

7K Lifting uygulaması, hastanın kendi kolajen elastin lif sentezini arttırarak , cildin doğal ve dinamik görünüm kazanmasına yardımcı olur. İçeriğinde iki farklı molekül ağırlığına sahip çapraz bağsız yüksek yoğunlukta hyalüronik asit , DMAE , aminoasitler, çinko ve organik silisyum gibi mühim bileşenler içerir. Cilt genleştirme alanında son derece bir medikal estetik tedavisidir.

Genellikle haftada üç seans yapılması uygundur. Seans sayısı ortalama olarak 10 ile 15 arasındadır. Kalıcılığı ise ortalama 2 yıldır.

Gençlik İpi, 6D Star Askısı, Kilit Askı, Altın İple Yüz Germe, Örümcek Ağı gibi yüzde ip askı uygulamalarının pek çok farklı tekniği var. En çok tercih edilenler hangileridir?

Hasta özelliklerine bağlı olarak her yüze, her yaşa, kişinin ihtiyacı ve beklentisine göre bu tekniklerin hepsini uygulayabiliyoruz.

Doğum, kadınlarda birçok fiziksel değişikliğe neden olan bir süreç. Estetik kaygıları beraberinde getiren bu durumdan doğan Annelik Estetiği (Mommy Makeover) hakkında bilgi verir misiniz?

Annelik, bir kadının hayatında yaşayacağı en güzel duygu olsa gerek. Bununla alakalı hamilelik sürecinde vücudun geçirdiği değişimler her hastamızda farklı sonuçlar doğurmaktadır. Hekim olarak bunu gözlemlerken hastaların hem genetik hem de yapısal farklılıklarına göre tedaviyi şekillendirmek en doğrusu. Hamilelik ile birlikte göğüslerde büyüme, karın bölgesinde genişleme ve tabii buna bağlı çatlak oluşumu, bacak, sırt ve bel bölgesinde fazla kilo ile yağ artışı ortaya çıkmaktadır.

Doğumdan 1 yıl sonra ameliyat olunması uygun olacaktır. Ameliyatın amacı doğum sonrası vücutta oluşan sarkma, cilt deformasyonu ve lokal yağlanma gibi değişiklikleri düzeltmektir. Hedeflenen tüm cerrahiler aynı anda yapılabileceği gibi farklı seanslarda da yapılabilir.

Planlama genellikle göğüs dikleştirme, karın germe ve liposuction olarak yapılır. Liposuction ve göğüs için hasta özelliklerine bağlı olarak ön muayenede karar verilir. Karın germede fazla olan deri ve yağ dokusu kesilerek çıkarılır. Sezaryen operasyonu ile aynı anda karın germe işlemi düşünülenin aksine kesinlikle yapılmamalıdır. Karın germe operasyonu sonrasında bir gece hastanede yatış uygundur. Aynı gün hasta yürütülmelidir. Ortalama 1 hafta sonra hasta iş yaşantısına kolaylıkla adaptasyon sağlayabilir. Spor ise 1 ay sonra uygundur. Tüm bunların yanı sıra ameliyat sonrası düzenli ve düşük kalorili beslenmeye dikkat edilmelidir.

Yaşlanmaya karşı mücadele kapsamında uygulanan gençlik aşısı nedir? Faydası nedir?

Gençlik aşısı yer çekimi ve zamanın etkisi ile deride oluşan ince kırışıklıkların, ciltteki deformasyonun ve sarkmaların tedavisinde uygulanan bir mezoterapi yöntemidir. Muhteviyatında hyaluronik asit içerdiği için halk arasında nem aşısı olarak da bilinir. Uygulama sonrası ortalama 15 gün sonrasında aşının etkileri görülür. Etkisi ortalama 6-8 ay boyunca devam eder. Seanslar düzenli aralıklarla yapılırsa etkisini daha uzun vadede görmek mümkündür.

Gözaltları yaş ile çökmeye başladığında en çok tercih edilen çözüm ne oluyor?

Gözaltı kişinin yüz bölgesinde görülen sağlıklı ya da sağlıksız görünümünü destekleyen en önemli alandır. Bu bazen genetik bazen de yapısal faktörler ile ortaya çıkar. Göz altlarında çöküklükler ve çoğu zamanda buna bağlı morluklar oluşur.

Bunun en etkili çözümlerinden biri göz altı ışık dolgusudur. Göz altı ışık dolgusu; göz altlarındaki ince kırışıklıkların açılması, morlukların, torbalanma ve çöküklüklerin giderilmesi için uygulanan bir enjeksiyon işlemidir. İşlem sonrası sonucun yüzde yetmiş oranında görülüyor olması hasta memnuniyetinde büyük etkendir.

Kişi, kendine uygun gençleştirme tekniğini seçerken nelere dikkat etmelidir?

Bu tür işlemler de aynı cerrahi uygulamamalar gibi hekim tavsiyesi ile ilerlenmesi ve hasta beklentisine göre birlikte karar verilmesi gereken uygulamalardır.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Kadın cinselliğinin önündeki önemli engel: Vajinismus

Cinsel işlev bozukluğu vajinismus, pek çok kadının doktora gitmekten çekinmesi nedeniyle cinselliğini olumsuz etkiliyor. Oysa vajinismus tedavi edilebilir!

Kadının vajina ve pelvik taban kaslarını istemsiz olarak kasması olarak tanımlanan vajinismus, aslında kadının çok güçlü ve istemsiz bir korunma refleksi. Genellikle kişinin bilinçaltında canının acıyacağı, kanama olacağı, vajinanın çok küçük olduğu ve ilişki sırasında yırtılacağından duyulan korkular yatıyor. Özellikle cinselliğin bir tabu olduğu toplumlarda kadın, utandığı, bu durumu dile getirmekten çekindiği için doktora başvuramıyor ve uzun yıllar sağlıklı bir cinsel hayata adım atamıyor; bir ilişkisi olmasına rağmen bu ilişki seks hayatından yoksun bir şekilde devam ediyor. Ancak vajinismus, sanılanın aksine, doğru doktora başvurarak tedavi edilebilen bir cinsel işlev bozukluğu. Biz de bu nedenle Pudra.com için Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Ebru Alper ile vajinismus’u konuştuk.

“Vajinismus ne demek” diye sorduğumuz Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Ebru Alper, Pudra.com okuyucuları için vajinismus sorununu şu şekilde tanımlıyor:

“Vajinismus, kadının vajina ve pelvik taban kaslarını istemsiz olarak kasmasıdır. Kadının engelleyemediği bir durumdur. Bu durum genellikle cinsel ilişki sırasında ortaya çıksa da, bazen parmak girişi, tampon kullanımı ya da jinekolojik muayene sırasında da olabilir. Hastalar bu sorunu genellikle batıcı bir ağrı şeklinde tarif eder. Vajinismusu olan pek çok kadın tarafından yaşanılan durum “sanki orada girişi kapatan bir duvar var” şeklinde açıklanır ve bu, çok tipik bir tanımlamadır.”

Peki vajinismus nasıl anlaşılır?

Op. Dr. Ebru Alper: Vajinismusu olan kadınların çoğu bu durumu hemen ilk ilişkiden itibaren yaşar ki, buna “primer vajinismus” diyoruz. Bazen de daha önce normal, rahat bir cinsel ilişki mümkünken vajinal enfeksiyon, vajinal kuruluk ya da psikolojik nedenlerle daha sonra da ortaya çıkabilir (sekonder vajinismus)

MUAYANE ŞART

Vajinismus sorununa nasıl yaklaşılması gerekir?

Op. Dr. Ebru Alper: Öncelikle yapılması gereken, anatomik bir sorun olup olmadığını ortaya koymaktır. Bunun için bir jinekolog muayenesi gerekir. Bazen vajinada yer alan ve halk arasında “perde” olarak bilinen septumlar vajina girişini kapatarak penetrasyonu (cinsel birleşme) imkansız kılabilir. Basit bir muayeneyle anlaşılabilecek bu durumun tedavisi yapılarak sorun ortadan kalkabilir. Olguların çoğunda ise vajina ve genital bölge tamamen normaldir ve sorun psikolojik kaynaklıdır.

VAJİNİSMUS KADININ İSTEMSİZ BİR KORUNMA REFLEKSİ

Vajinismus fiziksel bir sorun mudur yoksa psikolojik mi?

Op. Dr. Ebru Alper: Vajinismus aslında çok güçlü ve istemsiz bir korunma refleksidir ve genellikle de kişinin bilinçaltında canının acıyacağı, kanama olacağı, vajinanın çok küçük olduğu ve ilişki sırasında yırtılacağından duyulan korkular vardır.

Kişinin daha önce çevresinden duydukları, izlediği filmler ve okudukları bu korkunun gelişiminde en büyük rolü oynar. Ancak bazılarında altta yatan bir taciz, bir cinsel travma da olabilir. Bazıları içinse cinselliğin kötü bir şey olduğu algısı, partnerle ilgili sorunlar, istemediği bir birlikteliği yaşamak zorunda olmak gibi faktörler etiyolojide rol oynar.

İLK MUAYENE YAPACAK DOKTORUN TARZI VE HASTAYA YAKLAŞIMI ÇOK ÖNEMLİ!

Vajinismus nasıl tedavi edilir?

Op. Dr. Ebru Alper: Başarılı bir tedavi için öncelikle sorunu anlamak, psikolojik bir komponenti varsa bunu ortaya çıkarmak gerekir. İlk muayeneyi yapacak jinekoloğun tarzı ve hastaya yaklaşımı çok önemlidir. Hastayı incitmeden, travmatize etmeden yapılan bir dış genital bölge değerlendirmesiyle anatomik sorun ekarte edildikten sonra, tedavi bu konuda eğitim almış bir jinekolog ya da bir cinsel terapist tarafından yürütülmelidir.

Jinekolog ve hasta arasında eğer güvene dayalı, rahatlatan bir ilişki varsa, bazı olgularda tek başına jinekolojik muayene bile tedavinin bir parçası olabilmektedir.

VAJİNİSMUS TEDAVİSİNDE ETKİLİ YÖNTEMLER

Psikolojik faktörler ön planda ise ne tür tedavi yöntemleri uygulanır?

Op. Dr. Ebru Alper: Psikolojik faktörlerin ön planda olduğu olgularda bazen ek psikiyatrik sorunların (depresyon, anksiyete bozukluğu) tanısı ve tedavisi vajinismus tedavisinin önüne geçer. Altta yatan nedenin bulunması ve tedavi edilmesi, bir sonuç olan vajinismusun da aşılmasına yardımcı olabilir.

Vajinismusu olan pek çok kadın bu sorunu nefes egzersizleri gibi “gevşeme tekniklerini” kullanarak aşar. Bu nefes egzersizleri kişinin psikolojik olarak gevşemesini sağlarken, aynı zamanda vajina kaslarının da gevşemesine yol açacaktır.

Vajinismus tedavisinde en etkili yöntem, pelvik taban egzersizleridir. İstemsiz kasılan pelvik taban kaslarını kontrol etmeyi öğrenmek, gereğinde kasıp gereğinde gevşetebileceğinin farkına varmak tedavinin temelini oluşturur. Vajinismusu olan kadınlar pelvik taban kaslarını istemsiz olarak kastıklarının farkına vardıktan sonra, yine bu kas grubunu istemli olarak gevşetmeyi öğrenebilirler.

TEDAVİDE BAŞARIYI ARTIRAN BİREYSEL UYGULAMALAR

Vajinismus tedavisinde başarıyı artıran başka yöntemler var mı?

Op. Dr. Ebru Alper: Elbette… Tedavinin bir diğer komponentini de “alışkanlık terapisi” oluşturur. Kişinin kendi parmakları ya da özel üretilmiş yardımcı aplikatörlerle evde kendi kendine yapacağı uygulamalar tedavide başarı sağlar. Kadının kendi vücudunu tanıması ve kontrol etmeyi öğrenmesi, sonuca götüren en önemli faktördür.

Vajinismusla ilgili en büyük yanlış, bu sorunu ince bir mukoza katlantısı olan kızlık zarına bağlamak ve kızlık zarına yönelik operasyonların bu sorunu çözeceğini düşünmektir. Bu işlemler yapıldıktan sonra sorunun aynen devam ettiğini görmek büyük bir hayal kırıklığı yaratmaktadır. Ancak, kalın bir vajinal septum varsa, buna yönelik bir cerrahi girişim tedavide başarı sağlar.

Kadının sağlıkl bir cinsel yaşama adım atabilmesi için bu önemli konuda verdiği bilgiler için Amerikan Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Ebru Alper’e teşekkür ediyoruz…

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

SAÇ EKİMİ REHBERİ

Saç dökülmesi, saç ekimi ve kaş ekimi hakkında bilinmesi gerekenleri uzmanlarından dinledik.

Son zamanların en popüler uygulamalarından biri olan saç ekimi söz konusu olduğunda kafalarda pek çok soru işareti olabiliyor. Daha dolgun saçlar için yapılan bu estetik cerrahi işleminde en önemli nokta, uygulama hakkında olabildiğince çok şey öğrenmektir. Saç ekimi ya da kaş ekimi operasyonlarının sizin için uygun olup olmadığına karar verebilmeniz için bir rehber hazırladık.

Smile Hair Clinic Kurucu Ortakları Dr. Gökay Bilgin & Dr. Mehmet Erdoğan ile saç dökülmesi, saç ekimi ve kaş ekimi hakkında merak edilenleri konuştuk.

Dr. Mehmet Erdoğan & Dr. Gökay Bilgin

Saç dökülmesinin nedenleri nelerdir?
Dr. Gökay Bilgin: Saç ekimi yaptırmadan önce saç dökülmesinin sebeplerinin detaylıca analiz edilmesi gerekiyor. Bugün saç dökülmesine yol açan genetik faktörün altında DHT hormonu yatıyor. Bu hormon 15-20 yaş aralığında aktifleşerek saç diplerine zarar vermeye başlıyor. Bu süreçle birlikte saç dökülmesi gerçekleşiyor.

Günümüzde saç dökülmesini erkek ve kadın saç dökülmesi olarak ikiye ayırabiliriz. Erkeklerde görülen en sık saç dökülmesi nedeni hormonlar (Androgenetik Alopesi) ve saç köklerinin bu hormonlara verdiği yanıtlara bağlı olarak yaşam döngülerinin son bulmasıdır.

Kadın tipi saç dökülmesi nedir?
Dr. Mehmet Erdoğan: Kadınlarda saç dökülmesinin sebepleri genellikle demir eksikliği, tiroid hormonu eksikliği ve şekil verme, bağlama esnasında çekilmeye bağlı yaşanan mekanik travmalar olarak sayılabilir. Tabii bunun yanında genetik faktörler de etkili olabiliyor. Son yıllarda kadın hasta sayısında gözle görülür bir artış var. Bu artışta özellikle pandemi sonrası stres ya da uyku ve yeme bozuklukları, kullanılan ilaçların yan etkilerini sayabiliriz.

Saç dökülmelerinin önüne geçmek için neler yapılabilir?
Dr. Gökay Bilgin: Erkeklerde medikal tedavi çok olumlu sonuçlar veriyor. Özellikle saçlar ilk incelmeye başladığı dönemde finasteride etken maddesi içeren ilaçlar, kelliği ciddi bir oranda önlüyor. Kadınlarda ise altta yatan sebeplerin teşhisi sonrası kayıpları önleyebiliyoruz.

Özellikle genetik faktörlere bağlı yaşanan saç dökülmesi sorununda saçlar ilk incelmeye başladığı dönemde finasteride etken maddesi içeren ilaçlara başlamak, saç kaybını önlemek ya da süreci yavaşlatmak için seçeneklerden biri. Ancak bu ürünler kullan-bırak tarzında değil, doktor tavsiyesiyle uzun süreli ve düzenli kullanılmalıdır. Ancak ilaçların uzun süreli kullanımında saç ekiminden çok daha maliyetli bir hale geldiğini söyleyebiliriz.

Saçı dökülenler eczane ürünlerinden farklı olarak esansiyel yağlar, bitkisel kremler ya da alternatif tıbba yönelebiliyor. Bazı bitkisel yağların saçları besleyici özelliği olabiliyor ancak hiçbir yağ ya da bitki, genetik saç dökülmesinin önüne geçemez. Uygulanan yağ ya da bitkilerin saç derisini tahriş edebileceği ya da dönüşü olmayan zararlara yol açabileceği riskini hiçbir zaman unutmamak gerekli.

Saç dökülmesi hakkında doğru bilinen yanlışlardan bahsetsek…
Dr. Mehmet Erdoğan: Özellikle maliyetin yüksek olmasının iyi kalite anlamına geldiği gibi bir yanlış algı var. Maliyetlerde saç ekim merkezinin bulunduğu lokasyon, tedaviyi gerçekleştirecek doktorun popülerliği, operasyonlarda yer alacak ekibin büyüklüğü ve cihazların teknolojik seviyeleri, tedavi öncesi ve sonrasında hastaya sağlanan ulaşım, konaklama hizmetleri gibi birçok dinamik söz konusu. Dolayısıyla yüksek fiyat iyi kaliteyi her zaman beraberinde getirmiyor.

“Sadece erkekler saç dökülmesi yaşar” inanışı yaygın yanlışlardan biri. Kadınlarda da farklı sebepler doğrultusunda saç dökülmesi olabiliyor. Dolayısıyla bir cinsiyet farkı olmuyor.

Şampuanın saç dökülmesi yaptığı yönündeki inanış da doğru değildir. Yıkamada elimize gelen saçlar zaten dökülme aşamasına gelmiş ömrü tamamlanmış olan saçlardır. Dolayısıyla saçı yıkamamak saç dökülmesini önlemiyor. Kozmetik açıdan baktığımızda, saçımızın düzenli yıkanması saçımızın temiz, parlak ve canlı olmasını sağlıyor. Ayrıca jöle, köpük, wax gibi şekillendirici hiçbir ürün saç derisi altına geçemedikleri için saç kaybı yaratmaz. Bunları kullanan kişilerin tercihen gün sonunda saçlarını durulaması istenir.

Öte yandan şapka takmak veya örtünmek saç dökülmesini artırmaz. Çünkü saç dökülmesin dışarıdan sebeplerle oluşmuyor. Bu yüzden saç dökülmesi yaşayan kişinin genetik ve fiziksel altyapısını araştırmak gerekiyor.

Dönemsel saç dökülmeleri için neler yapılmalı, nelere dikkat edilmeli?
Dr. Gökay Bilgin: Yoğun diyetler, aşırı uykusuzluk, stres, doğum, ameliyat ve bazı hastalıklar dönemsel saç dökülmelerine neden olabiliyor. Öte yandan boya kalitesi ve bazı kimyasal işlemlere sıkça maruz bırakılması da saç kalitesini önemli ölçüde etkiliyor. Mevsim değişikliğine bağlı olarak saçlar belirli dönemlere göre farklı uzama ve dökülme oranlarına sahip olabiliyor. Örneğin sonbahar ayında artan saç dökülmeleri artık bilimsel olarak açıklanabiliyor. Bu doğrultuda sağlıklı beslenme ve takviye gıdalar, saç köklerinin vitamin ve mineral açıdan zengin olmasını sağlayabiliyor. Bununla birlikte saç dökülmesinin uzun süre devam etmesi halinde ciddiye alınması gerekiyor.

Birbirinden farklı saç dökülmelerini düşünürsek; saç dökülmesi ne zaman dikkate alınmalı?
Dr. Mehmet Erdoğan: Günde 100-150 saç telinin dökülmesi normal bir süreç olarak kabul ediliyor. Bu sayıdan fazla bir dökülme olduğunda ciddiye alınması ve bir uzmana başvurulması gerekiyor.

Öncelikle bilinçli bir ekim yolculuğu için bilinmesi gereken terimler nelerdir?
Dr. Gökay Bilgin: Greft, saç kökü nakli ihtiyacı olan insanların donör bölgesinden alınan doku olarak tanımlanıyor. Her greftin içerisinde saç kökleri ve deri bulunuyor.

Microblade Safir FUE tekniği, Smile Hair Clinic’te bir mikro bıçak ve çoğunlukla Safir bıçak ile ekim yapılacak alanda kesiler oluşturur. Önceden yapılmış bu kesilere greftler yerleştirilir. Kanalın derinliğini ve yönünü, yoğunluğunu ve dağılımını ayarlayabildiğimiz için bu tekniğin diğer greft yerleştirme tekniklerine göre birçok avantajı olduğunu düşünüyoruz.

DHI tekniği bir çeşit yapıştırma ve yerleştirmedir. Bu nedenle aynı avantajlar daha az kanama ve kaçırılan yerlerin olmaması olarak açıklanabilir.

Alopesi, vücudun herhangi bir bölgesinde bulunan kılların herhangi bir nedenden ötürü dökülmesidir. En çok hormonlara bağlı olarak gerçekleşen Androjenik Alopesi (AGA) tipi görülüyor. Andorogenetik alopesi, erkek tipi saç dökülmesi olarak adlandırılmasına rağmen kadınları da yüzde 45 oranında etkiliyor.

Finasteride, saçların dökülmesini önleyen, korunmasını sağlayan ve ince saç tellerinin eski kalınlıklarına ulaşmasını sağlayan bir ilaçtır.

Saç ekimi nedir? Saç ekim işleminde süreç nasıl ilerliyor?
Dr. Mehmet Erdoğan: Süreç ilk olarak hastayı görmemizle başlıyor. Hastanın saç ekimine uygunluğu var mı, tedaviye hangi süreçte başlamalı, saç ekimi öncesinde hangi testleri yaptırmalı; bu tür sorulara yanıt arıyoruz. Tüm test ve analizler sonrası hasta saç ekimine uygunsa hastayla birlikte, saç ekimi için uygun bir dönem ve tarih belirliyoruz. Sonrasında operasyonu başlatıyoruz ve bu operasyon yaklaşık 8 saat kadar sürüyor. 2 gün sonra ilk kontrolümüz başlıyor ve akabinde 1-1,5 yıla uzanan bir süreç beraberinde geliyor. Bazı hastalarda bu süreç daha kısa sonuçlanabilse de ortalama birinci yılda yüzde 80’e yakın sonuçları görmeye başlıyoruz. Bu süre bazen daha kısa bazen de daha uzun olabiliyor.

Operasyon öncesinde hastayla konuşup, doğru yönlendirmeyi sağlayıp sonrasında da 1 yıllık takibini yapıyoruz. Ayrıca raporlama sistemlerimizle hastaya e-mail yoluyla kontrol ve yıkama gibi hatırlatmalarını yapıyoruz. Belirli dönemlerde hastanın fotoğraflarını isteyerek süreci izliyoruz. Hastayı belli aşamalarda çağırarak, tekrar gözden geçirilmesi gereken noktalar ya da fotoğraflarda dikkatimizi çeken alanları değerlendiriyoruz.

Kimler saç ekimi işlemi yaptırabilir?
Dr. Gökay Bilgin: Saç ekimi yaptırmadan önce saç dökülmesinin altında yatan sebepler ortaya çıkarılmalı. Saç dökülmesi genetik faktörlere mi yoksa vitamin, mineral eksikliğine mi ya da hormonal sebeplere mi bağlı tüm bu soruların cevaplanması gerekli. Eğer saç dökülmesinin altında yatan sebepler destekleyici tedavilerle önlenebilirse saç ekimini ikinci plana alıyoruz. Ancak saç dökülmesi genetik faktörlere bağlıysa ve önleyici ve destekleyici tedavilerle eski saç formu asla kazanılmayacaksa hastayla birlikte saç ekimine karar veriyoruz.

Kaş ekimi nedir? Kaşlara şekil vermeye yardımcı olur mu?
Dr. Mehmet Erdoğan: Özellikle kadınlarda kaş ekimi talebiyle karşılaşıyoruz. Kadın hastalarımızın çoğu erken yaşlarda kaşlarını aldırmaya başladığı için kaş kökleri hasar görüyor ve yeni kaşların çıkması mümkün olmuyor. Bu durumlarda yeni kaş ekimiyle müdahale ediyoruz, estetik bir görünüm yaratmak üzere yüze özel bir tasarım yapıyor ve iyi sonuçlar alıyoruz. Bunun yanında kalıcı kaş dövmesi yaptırmış ama sonuçtan memnun kalmamış kadınların da tekrar restore etmek isteğiyle kaş ekimi uygulaması yapıyoruz.

Kadınların sıklıkla tercih ettiği bir tedavi olan kaş ekimi nasıl gerçekleştirilir?
Dr. Gökay Bilgin: Kaş ekimi operasyonu aslında saç ekimi işlemi ile aynıdır. Transfer edilecek greft miktarı az olduğu için daha kısa sürer. Konsültasyon işlemi sırasında öncelikle doktorlarımız hastanın kaş ekimi operasyonundan beklentisini dinleyerek, kendi tecrübelerinden de yola çıkarak hastayı mutlu edecek optimum çözüme ulaşmaya çalışır. Konsültasyon sırasında altın oran pergeli ile, hastanın yüz hatlarına en uygun kaş şekli belirlenir. İlk önce kaşlara lokal anestezi uygulanır. İhtiyaç olan sayı çok az olacağı için olduğu cerrah öncelikle kaşlara safir FUE yöntemi ile kanalları açar. Bu sayede hem gereken sayının tam olarak bilinerek donör alandan fazla greft alımının önüne geçilir hem de greftlerin vücut dışında kalma süresi azaltılarak risk minimuma indirilmiş olur.

Sonrasında ise kadınların donör bölgesindeki saçlar diğer uzun saçların kamufle etmesine imkan tanıyacak bir pencere açılarak tıraş edilir ve bu bölgeye lokal anestezi uygulanır. Donör bölgesinden greftler mikro FUE yöntemi ile alınır ve kısa bir sürede daha önceden açılmış kanallara nakledilir. Operasyondan sonra hastanın uygulaması gereken bakım ve tedavi talimatları hastaya anlatılarak, pansumanı tamamlanarak taburcu edilir.


Kaşlar neden incelir ve dökülür?

Dr. Mehmet Erdoğan: Kaş şekli ve seyrekliği, genellikle genetik bir faktör olmakla birlikte uygulanan yanlış kaş alımı işlemleri gibi uygulamalar sonucu da oluşuyor. Bazı hastalıklar, ilaç tedavileri, yanlış makyaj uygulamaları kaşların dökülmesine sebep olabiliyor. Ayrıca bazı kazalar ve bu kazalardan kaynaklı yaralanmalar sebebi ile kaşların görüntüsünde kalıcı bozukluklar oluşabiliyor.


Saç ve kaş ekim işleminin ilerleyen zamanlarda tekrarlanması ihtimali hakkında söylentiler söz konusu… Doğru mudur?

Dr. Gökay Bilgin: Ekim işlemi hastanın beklentisini karşılamadığında veya doğru planlama yapılmadığında saç ekimi tekrarlanabilir. Bunun için donör bölgesinde yeterli sayıda sağlıklı saç kökü olması gerekiyor. Dolayısıyla ikinci ekim operasyonu yapılabilir ancak önerilen sayı maksimum 3 diyebiliriz.

Ekim işlemlerinin riskleri ve yan etkileri var mıdır?
Dr. Mehmet Erdoğan: Kabuklanma, saç ekiminin yan etkilerinden en yaygın olanlarından biridir. Kabuklanma, operasyondan sonra 48 saat içinde, ekim yapılan alanda görülebilir. Kabuklanma aynı zamanda iyileşmenin de bir işaretidir. Kabuklanmanın olduğu yere müdahale etmemek gerekiyor, ortalama 2 hafta içinde kendiliğinden iyileşiyor.

Operasyon sonrası donör ve ekim yapılan alanda ufak kanamalar görülebiliyor. Hastanın nakil öncesi kullandığı aspirin, NSAİİ, E vitamini, alkol, anabolik steroidler ve diğer kan sulandırıcılar kanama riskini artırabiliyor.

Operasyon sonrası kaşınma saç ekiminin en yaygın yan etkilerinden biridir. Saç ekimi sonrası kabuklanma kendiliğinden iyileşirken bu süre zarfında kaşıntı görülüyor. Kaşıntı da iyileşme belirtisidir. Saç ekimi sonrası kaşıma yeni ekilen köklere zarar verebiliyor. Saç ekimi sonrası ilk 2 hafta devam eden kaşıntı, kabuklanma iyileştikten sonra kendiliğinden geçiyor.

Saç ekimi operasyonlarından sonra kabuklanma ve kaşıntı gibi bir diğer yaygın sorun ise ödem ve şişliktir. Saç ekimi sonrası ilk 48 saat içerisinde yüz bölgesi de dahil olmak üzere şişlik görülebilir. Standart saç ekimi yan etkileri olarak tüm saç ekimleri veya cerrahi operasyonlardan sonra şişlik ve ödem beklenir. Saç ekimi sonrası ödem ve şişlik, kaşıntı ve kabuklanmada görüldüğü gibi kendiliğinden geçecek bir durumdur.

Saç ekimi operasyonları da aslında cerrahi müdahalelerdir. Bu nedenle steril ortamlarda hizmet almak çok önemlidir. Steril olmayan ortamlarda yapılan operasyonlarda enfeksiyon riski de nispeten yüksektir. Saç ekimi sonrası koruma süreci enfeksiyondan korunmak için hayati önem taşır. Saç ekimi sonrası doktorunuzun önerdiği antibiyotiklerin düzenli kullanımı enfeksiyon riskini en aza indirecektir.

Başarılı bir sonuç ve doğal görünüm elde edilmesi için bilinmesi ve dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?
Dr. Gökay Bilgin: Doğru süreç yönetiminde klinik her zaman hastasının yanında olmalı, tedavi sonrası süreçte de hasta her zaman takip edilmeli.

Saç ekiminde günümüzde uygulanan iki yöntem var. İlki FUT, ikincisi ise FUE. Ayrıca enseden linael şekilde alınan saçlı doku yöntemi mevcut ancak günümüzde çok fazla tercih edilen bir yöntem değil.

FUE yani Follicular Unit Extraction; greftin, panç yöntemi ile alınması ve bu greftlerin teker teker saçsız kısma nakledilmesidir. Greft alımında panç yöntemini tercih ediyoruz. Nakli ise safir ile birlikte ya da DHI dediğimiz bir yöntemle yapıyoruz. Safir dediğimiz yöntemde, aldığımız greftleri saç derisinde küçük bir kesici aletle açtığımız kanalların içine teker teker yerleştiriyoruz. Bazen greftleri tıbbi bir kalemin içine yerleştirerek ekim yapıyoruz.

Ayrıca Smile Hair Clinic’te yine kendimize ait bir yöntemimiz var. Biz buna True Planing diyoruz. True Planing tüm aşamaların planlaması. Sabah hastayı gördüğümüzdeki santimetrekare yoğunluk hesabından başlayıp, saçların yönünün, hangi bölgeye hangi saçların ekilmesine kadar birçok süreci birleştirdiğimiz ve doğru sonuca gidebildiğimiz bir yöntem. Tüm hastalarımıza bunu uyguluyoruz. Bu yöntem için, hastanın altta yatan hastalığından tutun hastanın beklentilerine, hastanın saç modeline, yüz tipinden saç yapısına kadar farklı disiplinler farklı uygulamalar geliştiriyoruz.

Saç veya kaş ekim tedavileri için adres seçerken nelere dikkat edilmeli?
Dr. Mehmet Erdoğan: Saç ekiminde ihtiyaç tümüyle hastanın beklentisi doğrultusunda karar verilen bir süreç. Saç ekimi yaptırmak isteyenler öncelikli olarak Türkiye’de Sağlık Bakanlığı tarafından onaylı klinikleri seçmeliler. Sağlık Bakanlığı onayı olan kliniklerde tedavileri doktorlar gerçekleştiriyor.

Türkiye’de maalesef merdiven altı dediğimiz, alanında uzman olmayan teknisyen ya da yetersiz ekiplerin işlem yaptığı merkezler de bulunuyor. Saç ekimi yaptırmak isteyen hasta, saç ekim ekibinde kimlerin olduğunu ve özellikle saç ekimini kimin yapacağını öğrenmeli. Hangi doktorun hangi aşamada yer alacağını açık bir şekilde araştırmalı. Akabinde internette merkezin yorumları, merkezin şikayetleri ve yaptığı operasyonlarını araştırdıktan sonra karar verilmeli. Ayrıca kliniğin eski hastalarına ulaşıp onların deneyim ve yorumlarını da almaları klinik seçiminde çok önemli. Sürecin ilk adımını doğru planlamak adına oldukça detaylı araştırma yapmak, ömür boyu yaşayacağınız deneyim açısından son derece kritik önem taşıyor.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Depresyon Vücudunuzu Nasıl Etkiler?

Depresyon için bilgi mi arıyorsunuz? Depresyon Vücudunuzu Nasıl Etkiler? makalesine göz atın ve Depresyon hakkında daha fazla bilgi edinin

Depresyon çok fazla duygusal ıstıraba yol açabilen bir beyin hastalığıdır.
Beyninizin çalışma şeklindeki değişikliklerin de vücudunuz üzerinde büyük bir etkisi olabilir. O
halde size şu soruyu sorabilirim. Depresyonun kalbinizden bağışıklık sisteminize kadar her şeyi
etkileyen çok çeşitli fiziksel sorunlara katkıda bulunmasında şaşılacak bir şey var mı?

Depresyon yalnızca fiziksel belirtilere neden olmaz; ayrıca belirli fiziksel hastalık veya
durumlar için riski artırabilir veya kötüleştirebilir. Buna karşılık, bazı hastalıklar da depresyonu
tetikleyebilir.

Depresyon aynı zamanda fiziksel belirtilere de neden olur. Bu belirtilerin bazılarından
bahsetmek istiyorum. İlk olarak depresyonu olan her üç kişiden ikisinde artan ağrılar
meydana gelir. Ayrıca kronik yorgunluk, sekse olan ilginin azalması, iştah azalması,
uykusuzluk, derin uyku eksikliği veya fazla uyumada sıkca görülen fiziksel belirtilerdendir.

Depresyon Fiziksel Hastalık Riskinizi Artırır

Depresyon, örneğin kortizol veya adrenalin gibi stres hormonlarının düzeylerini
yükselterek bir dizi hastalığa ve diğer durumlara yakalanma riskinizi artırır. Depresyon
bağışıklık sistemini etkileyerek vücudunuzun enfeksiyonla savaşmasını zorlaştırabilir. Zona
aşısı gibi bazı aşılar, depresyonu olan yaşlı erişkinlerde daha az etkili olabilir. Depresyon
ayrıca kalp hastalığı ve madde bağımlılığı riskinin artmasıyla da ilişkilendirilmiştir.

Depresyon ve Tıbbi Hastalıklar: Bir Kısır Döngü

Uykusuzluk veya derin uyku eksikliği gibi depresyonun neden olduğu birçok fiziksel
değişikliğin bağışıklık sisteminizi zayıflattığı düşünülmektedir. Bu mevcut hastalıkları daha da
kötüleştirebilir. Buna karşılık, depresyon veya kronik hastalığın neden olduğu fiziksel
değişiklikler, depresyonu tetikleyebilir veya kötüleştirebilir. Tüm bu değişiklikler, hem
depresyon hem de diğer hastalıklar için tedavi olmaksızın kırılması zor bir kısır döngüye yol
açabilir.

Birçok ciddi hastalık veya durum depresyonla bir arada bulunur. Bunlar;

  • Kalp krizi
  • Koroner arter hastalığı (kalp krizi olmadan)
  • Parkinson hastalığı
  • Multipl skleroz veya lupus gibi otoimmün hastalıklar
  • HIV/AIDS
  • Felç
  • Kanser
  • Diyabet
  • Böbrek hastalığı
  • Artrit

Depresyon, bu hastalıkların bazılarının riskini artırır, ancak her zaman değil. Örneğin,
depresyonun kansere yol açtığı fikrini destekleyen hiçbir kanıt yoktur, ancak ikisi sıklıkla bir
arada bulunur. Aynı zamanda, depresyonun kanser ve HIV gibi ciddi hastalıkların kaçınılmaz
bir sonucu olmadığını veya yönetilemeyeceğini bilmek önemlidir.

Hastalandığınızda, depresyon hastalığın seyrini nasıl etkiler? Birincisi, komplikasyon
geliştirme olasılığınız daha yüksektir. Bu doğru olabilir çünkü depresyon beyninizdeki ve
vücudunuzdaki fiziksel değişiklikleri büyütür. Halihazırda kalp hastalığınız varsa, örneğin,
yüksek seviyedeki stres hormonları vücudunuzun gerekli doku onarımını yapmasını
zorlaştırabilir.

Depresyon ayrıca talimatları izlemeyi, ilaç almayı veya bir tedavi rejiminin diğer
yönlerine bağlı kalmayı zorlaştırabilir. Depresyonda sık görülen ağrı, depresyon tedavisini de
zorlaştırabilir. Bu, kronik ağrısı olan kişilerin daha kötü depresyon sonuçlarına sahip olma
eğiliminde olduğu anlamına gelir.

Depresyon Tedavisi ve Sağlığın İyileştirilmesi

Tedavi süreci için her şeyden önce alanında bir uzman ile görüşmeniz faydalı
olabilir. Eğer depresif bir duygu durumu içerisindeyseniz tedavi hakkında uzmanınız ile
konuşabilirsiniz. Antidepresanlar ve konuşma terapisine ek olarak egzersiz de yardımcı olabilir.

Son çalışmalar, egzersizin hafif ila orta şiddette depresyon için etkili olabileceğini göstermektedir.
ve elbette, diğer birçok hastalığa yardımcı olur. Bitkisel ilaçlar almayı düşünüyorsanız, bunu
önce uzman ile konuştuğunuzdan emin olun.

Prostat Kanserinde Erken Tanı

Prostat Kanseri için bilgi mi arıyorsunuz? Prostat Kanserinde Erken Tanı makalesine göz atın ve Prostat Kanseri hakkında daha fazla bilgi edinin

Prostat kanserinde erken tanı hayat kurtarır
Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Şevket Tolga Tombul, pek çok hastanın prostat taraması sırasında yapılan muayene nedeniyle üroloji hekimine başvurmaktan kaçındığına dikkat çekti. Doç. Dr. Tombul, prostat kanserinin her zaman belirti vermediğini belirterek, “Tanı geç konulursa, hastalık evre atlayıp tedavisi daha zor aşamalara gelebilir. Bu nedenle rutin kontrol çok önemli” dedi.

Erkeklerde akciğer kanserinden sonra en sık görülen kanser türü prostat kanseri olarak biliniyor. Bu konuya dikkat çekmek ve farkındalık oluşturmak için sağlık gündeminde yer alan “Prostat Kanseri Farkındalık Ayı” nedeniyle konuşan Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Şevket Tolga Tombul, hiçbir semptom olmamasına rağmen kişinin prostat kanseri olabileceğini söyledi.

“ERKEN DÖNEMDE TANI VE TARAMA ÇOK ÖNEMLİ”

Yaşla birlikte ileri evrelerde hastanın yaşam beklentisinin azalmasından dolayı erken dönemde tanı ve taramanın çok önemli olduğunu belirten Doç. Dr. Tombul, “Erkeklerde yaşla birlikte prostat dokusu erkeklik hormonunun da etkisiyle yavaş yavaş büyüyor. Fiziksel büyüklüğü arttıkça da idrar problemlerine yol açıyor” dedi. Günümüzde çoğu hastanın, bu idrar problemleri ortaya çıkınca doktora başvurduğunu anımsatan Doç. Dr. Tombul, “Bizler diyoruz ki, prostat kanseri her zaman belirti vermez, sadece idrarla ilgili semptomlar değil, hiçbir semptom olmadan da sadece PSA yüksekliği ya da prostat muayenesinde tespit edilecek sertliklerle de tanı koyulabilir. Bu nedenle hiçbir semptom vermeyen hastalarımızda bile özellikle ailesinde prostat kanseri riski olan ya da ailesel meme ve yumurtalık kanseri hikayesi olan kişilerde 45, olmayan hastalarda ise 50 yaşından sonra bu tür ürolojik kontrolleri öneriyoruz” diye konuştu.

“MUAYENEDEN ÇEKİNİP HEKİME BAŞVURMUYORLAR”

Hastaların hekime başvurmasındaki en büyük engelin “prostat taraması sırasında yapılan muayene” olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Tombul, “Parmakla muayene olmasından dolayı muayeneden kaçınılıyor. Ancak hastalarımız bundan korkmasınlar. Bu kaçınmaların neticesinde hastalık evre atlayıp tedavisi daha zor aşamalara gelebilir” ifadelerini kullandı.

“PROSTAT KANSERİ ÇIKMASA DAHİ RUTİN KONTROLLERE DEVAM EDİN”

Yapılan testler sonucunda prostat kanseri çıkmasa bile vatandaşların rutin kontrollerine devam etmeleri gerektiğini dile getiren Doç. Dr. Tombul, “Normal süreç içerisinde taramalarımızı, PSA kan testiyle ve makattan parmakla muayene ile yapıyoruz. Bunlarda şüpheli bir durum tespit ettiğimizde hastalarımızın çekilecek olan prostat MR’ı ile prostatında kanser şüphesi olan lezyonun olup olmadığını araştırıyoruz. Eğer ki herhangi bir lezyon tespit edilirse yeni nesil gelişen MR füzyon teknolojileriyle bu hastamızdan biyopsi alarak prostat olup olmadığını araştırıyoruz.

Prostat kanseri çıkmadığı zaman takibimize rutin aralıklarla muayene ile devam ederken, prostat kanseri çıktığı zaman hastalığın evresine göre cerrahi, radyoterapi, hormonel ya da kemoterapi tedavileri uygulayabiliyoruz. Erken evrede tanı aldığımız zaman tedaviyi cerrahi ya da radyoterapi ile yapabiliyoruz. Cerrahiyi ise açık, laparoskopik ya da laparoskopi yardımlı robotik cerrahi yöntemlerinden biri ile gerçekleştirebiliyoruz” diye konuştu.

Erken evrede tanı almış bir prostat kanseri hastasının ister cerrahi tedavi ister radyoterapi almış olsun 10 yıllık yaşam beklentisinin yüzde 90’ların üzerine çıkabildiğinin altını çizen Doç. Dr. Tombul, sözlerine şu şekilde devam etti:

“Ancak tanıda geç kalındığında hastalar bazen patolojik kemik kırıklarıyla idrar yapamama, idrarında kanama şikayetleri ya da başka yerlere sıçrama nedeniyle oluşabilecek şikayetler yaşayabiliyor. Bu durumda da tedaviler çok değişik boyutlara varıyor. Öyle ki hormonel tedavilerin yanında radyoterapi ve kemoterapi de gerekebiliyor. Hasta bu süreç içerisinde tanıda geç kaldığı zaman yayılmanın getirdiği komplikasyonlarla uğraşmak zorunda kalıyor. Belirti vermesini beklemeye gerek yok. Hemen çekinmeden doktor kontrolünün yapılması, prostat kanserinin erken tanısında çok önemli rol oynayabiliyor.”