PrizmaBetGüncelGirişAdresiHızlıveGüvenilirErişim!

Kanser hakkında doğru sanılan 9 önemli yanlış!

Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özge Gümüşay, kanser hakkında doğru sanılan 9 yanlışı sıraladı, önemli uyarı ve önerilerde bulundu. 

Son yıllarda görülme sıklığı giderek yaygınlaşan, çağın korkutan hastalığı olmaya devam eden kanser oluşumunda genetik etkenlerin yanı sıra çevresel faktörler de büyük rol oynuyor. Sigara ve alkol kullanımından güneşin zararlı ışınlarına maruz kalmaya, sağlıksız beslenmeden hareketsizliğe, stresten yüksek dozda röntgen ışınları ve kimyasal maddelerle temasa dek bir çok etken kanserin görülme sıklığının artmasına neden oluyor. Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özge Gümüşay, kanser hakkında doğru sanılan 9 yanlışı sıraladı, önemli uyarı ve önerilerde bulundu.

Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özge Gümüşay, kanserin dünya genelinde önemli bir sağlık sorunu olmaya devam ettiğini belirterek “2023 yılında yayınlanan istatistiklere göre; erkeklerde hayat boyu kansere yakalanma olasılığı yaklaşık yüzde 41, kadınlarda yüzde 39’dur. Kanser tanısı alan kişiler tanıyı öğrendikten sonra kaygı, korkuya kapılıyor ve akıllarında pek çok soru oluyor. Toplumda kanser tanı ve tedavisinde doğru olmayan bazı inanışlar da bu süreci zorlaştırıyor” diyor.

1. “Alternatif tedavi” yöntemleri zararsız hatta yararlıdır: YANLIŞ!

DOĞRUSU: “Alternatif tedavi” olarak adlandırılan yöntemler ve bitkisel ürünler, kanser tedavisinde kullanılan tıbbi yöntemlerin yerini alamazlar ve hastalığın seyrini olumsuz etkileyebilirler. Kanser hastalarında en sık kullanılan alternatif tedavi bitkisel ilaçlardır. Bitkisel ürünler, kanser tedavisinin etkinliğini azaltabilir veya yan etkilerini artırabilir. Ayrıca, bazı bitkisel ürünlerin güvenilirliği ve kalitesi konusunda sorunlar olabilir. Bu nedenle kanser tedavisi sırasında onkoloji doktorunuzun önerisi olmadan bu tür ürünleri kullanmamalısınız.

2. Kanser tedavisi sürecinde sürekli istirahat gerekir: YANLIŞ!

DOĞRUSU: Yapılan çalışmalar; hastaların kemoterapi alırken kısa yürüyüşler gibi egzersiz yapmasının hem tedaviye uyumunu hem de tedavi başarısını artırdığını göstermektedir. Hastanın tedaviden sonraki günlerde halsizliği ve yorgunluğu olabileceğinden istirahat etmelerinde sakınca bulunmasa da, tedavi boyunca hareketsiz kalmamaya, kendilerini yormayacak şekilde egzersiz yapmaya dikkat etmeleri önerilir.

3. Sağlıklı yaşam tarzı kanseri tamamen önler: YANLIŞ!

DOĞRUSU: Kanser, hücrede gelişen bir anormallik sonucu kontrolsüz hücre çoğalmasıdır. Kanser gelişiminde çevresel ve genetik faktörler rol oynar. Bu nedenle kanser riskini tamamen ortadan kaldıramasak da, sağlıklı bir yaşam tarzına sahip olarak ve çevresel risk faktörlerini azaltarak kansere yakalanma riskini azaltabiliriz.

4. Biyopsi kanserin yayılımına neden olur: YANLIŞ!

DOĞRUSU: Kanser şüphesi ile başvuran hastadan alınan biyopsi, kanser tanısının konulmasında gerekli bir yöntemdir. Tanının yanı sıra hastalığın alt tipinin belirlenmesi, bazı ilaçların etkinliği için bir takım göstergelerin saptanması ve genetik testlerin uygulanması için de biyopsi yapılması şarttır. Biyopsi ile hastalığın yayılacağı inancı doğru değildir. Biyopsi yapılmadığı zaman tanı ve tedavi gecikir.

5. Kanser tedavisi sadece kemoterapi ve radyoterapiden ibarettir: YANLIŞ!

DOĞRUSU: Kanser tedavisinde kullanılan yöntemler, hastalığın türüne, evresine ve hastanın genel sağlık durumuna göre değişebilir. Kemoterapi ve radyoterapi, kanser tedavisinde kullanılan yöntemlerden sadece ikisidir. Bunun dışında hedefe yönelik ilaçlar, immünoterapi gibi tedaviler ile kanser tedavisinde yüz güldürücü sonuçlar elde edilmektedir. Kanser tedavisinde cerrahi müdahale, hastalığın türüne ve evresine göre uygulanmaktadır.

6. Kanser tedavisi sırasında hasta her istediği gıdayı tüketebilir: YANLIŞ!

DOĞRUSU: Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özge Gümüşay “Kemoterapi tedavisi sırasında ilaçlar ile etkileşimi olan greyfurt ve nar gibi bazı gıdaların tüketilmesi önerilmez. Genel olarak dengeli ve çeşitli bir beslenme, hastanın sağlığını ve bağışıklığını korumaya yardımcı olabilir. Kemoterapi tedavisi sırasında alkol kullanımından kaçınılmalıdır. Vitamin ve mineral takviyeleri de, kanser tedavisinin etkinliğini azaltabileceği veya yan etkilerini artırabileceği için vitamin ve mineraller gıdalardan doğal yolla alınmalıdır. Hastada vitamin eksikliği saptanması halinde kanser tedavisini veren onkoloji uzmanına danışmak gerekir” diyor.

7. Kanser tedavisi sırasında hastalar izole olmalıdır: YANLIŞ!

DOĞRUSU: Kanser tedavisi için verilen kemoterapi bağışıklık sistemini zayıflatır. Her tedavinin bağışıklık sistemine yan etkisi farklılık gösterir. Hastaların tedavi sırasında enfeksiyon riskini azaltmak için toplu taşıma gibi kalabalık yerlerde maske kullanımına dikkat etmesi, sık sık el yıkaması önem taşır. Ancak hastanın tedavi boyunca tamamen odasında izole olması gerekmez. Enfeksiyonu olmayan yakınları ile birlikte zaman geçirebilir. Hastanın sosyalleşmesi ve sevdikleri ile zaman geçirmesi tedavi sürecine uyuma ve psikolojik açıdan daha iyi hissetmesine yardımcı olacaktır.

8. Kanser tedavisi sonrasında hastalık tekrar edecektir: YANLIŞ!

DOĞRUSU: Kanser tedavisi sonrasında hastalığın tekrar edeceği şeklinde bir kaygıyla karamsarlığa kapılmamalıdır. Hastalığın tekrar etme riski olsa da bu risk oranı her hastada farklıdır. Hastalığın başlangıç evresi, tümörün alt tipi, tümörün davranışı ve hastanın aldığı tedaviler kanserin tekrarlama riskini belirler. Hastalar kanserin tekrarlama riskini azaltmak için doktorlarının önerdiği tedavileri almalı ve sağlıklı bir yaşam alışkanlığı oluşturmalıdır.

9. Kanser olan kişilerin aile üyeleri de kansere yakalanacaktır: YANLIŞ!

DOĞRUSU: Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özge Gümüşay “Kanserin kalıtsal olduğu düşünülse de, çoğu kanserin kalıtsal olmadığı bilinmektedir. Ailede kanser öyküsü fazla olan hastalarda kalıtsal yatkınlık genetik testler ile belirlenebilir. Kanser riskini artıran mutasyona sahip bireyler kanser gelişimi açısından yüksek riskli olup mutasyonun tipine göre özel tarama programlarına alınır” diyor.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Epilepsi hakkında merak edilen her şey!

26 Mart Dünya Epilepsi Farkındalık Günü’nde Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Ayhan Öztürk, epilepsi (sara) hastalığına en çok sorulan sorulara yanıt verdi.

Yaşam tarzında değişim yapmanın tedavisinde büyük önem arz ettiği epilepsi, bugün halen belli çevreler tarafından tam olarak anlaşılabilmiş bir hastalık değil. Halk arasında sara olarak bilinen, ancak “sara nöbetlerinde” yapılması gerekenler hakkında yeterince bilgi sahibi olunmayan bu hastalık hakkında size rehber niteliğinde bir haber hazırladık.

Halk arasında “sara” olarak tanımlanan epilepsi, halen yeterince açıklığa kavuşmuş bir hastalık değil. Epilepsi nöbetlerinde çok dikkatli olunması gerekiyor. Hastayı sarsmak veya bir şeyler koklatmak gibi uygulamaların yapılmaması da önemli. Çünkü sadece birkaç dakika süren epilepsi nöbetinde yapılacak uygulamalar hasta için hayati önem taşıyor. 26 Mart Dünya Epilepsi Farkındalık Günü’nde Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Ayhan Öztürk, epilepsi (sara) hastalığına en çok sorulan sorulara yanıt verdi.

Nörolojik bir hastalık olan epilepside en önemli bulgunun nöbet geçirme şeklinin olduğunu belirten Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Ayhan Öztürk: “Kişi hayatının herhangi bir döneminde, bir defaya mahsus olmak üzere epileptik nöbet geçirebilir ancak bu nöbet bir daha hiç olmayabilir veya değişen sıklıkla tekrarlayabilir. Bu nedenle epilepsi hastalığı, aslında “tekrarlayan” nöbetleri tanımlamak için kullanılır.” diyerek epileptik nöbetlerde en sık görülen bulguları ve ilk yardım için takip edilecek adımları anlattı.

Epilepsi, nörolojik bir hastalık

Epilepsi beyindeki sinir hücrelerinin artmış uyarılabilirliğindeki problemden kaynaklanan tekrarlayıcı ve geçici anormal elektriksel deşarjlar sonucu görülen nörolojik bir hastalıktır.

Nöbet geçirme şekli bulgu için önemli

Bir epilepsi hastasının nöbetinde düşme, vücutta kasılma titreme, bilinç kaybı gibi bulgular görülebilirken özellikle çocukluk çağında sık karşılaşılan bazı epilepsilerde, farkındalık birkaç saniye kadar kapanabilir ve hasta donuk bakmaya başlar.

Epilepsi her yaşta ve her cinsiyette görülebilir

Epilepsi her yaşta görülebilmekle birlikte 20’li yaşlar öncesi ve 60’lı yaşlar sonrasında görülmesi daha sıktır. Epilepsi hastalığı, erkek ve kadınlarda ırk ayrımı olmaksızın eşit olarak görülmektedir. Kişi hayatının herhangi bir döneminde, bir defaya mahsus olmak üzere epileptik nöbet geçirebilir ancak bu nöbet bir daha hiç tekrarlamayabilir veya değişen sıklıkla tekrarlayabilir. Bu nedenle epilepsi hastalığı aslında “tekrarlayan” nöbetleri tanımlamak için kullanılır.

Herhangi bir sebep tespit edilemeyebilir

Epilepsi hastalığı tanısı almış bireylerin yaklaşık olarak yarısında herhangi bir sebep tespit edilemeyebilir. Belli grup hastada ise gebelikte olan beyin gelişim problemleri, doğum sırasındaki nedenler, beyin enfeksiyonları, beyin tümörleri, beyin damar hastalıkları, bazı ilaçlar, zehirlenmeler, aşırı alkol alımı gibi nedenler nöbetlere neden olabilmektedir.

Epilepsinin iki türü var.

Generalize epilepsiler, beynin tüm bölgelerini etkileyen nöbetlerdir. En yaygın görülen alt tipi absans epilepsilerdir. Çocukluk çağında sık karşılaşılan absans epilepsilerde, farkındalık birkaç saniye kadar kapanabilir.

Diğer bir alt tip olan atonik nöbetlerdeyse tüm kaslarda ani bir gevşeme olurken tonik nöbetlerde atonik nöbetlerin aksine tüm kaslar kasılır ve hasta kesilen bir ağacın devrilmesi gibi aniden yere düşer. Fokal epilepsiler ise beynin bir kısmını etkileyen nöbetlerdir.

Epilepsi bölgesi beynin hangi fonksiyonuyla ilgiliyse nöbet sırasında o bölgeye ait belirti ve bulgular gözleniyor.

Epileptik nöbetlerde en sık görülen bulgular

  • Vücutta meydana gelen ani kasılmalar
  • Şuur kaybı
  • Çok seri bir biçimde baş sallama hareketi
  • Kol ve bacaklarda bir türlü kontrol edilemeyen sallantılar
  • Hızlı bir şekilde göz kırpmak
  • Sabit bir noktaya bakmak
  • Kısa bir süre seslere ya da konuşmalara tepki verememek
  • Korku, anksiyete veya dejavu gibi psikolojik belirtiler

Nöbet öncesi bazı bulgular görülebilir

Bazı alt gruplarda öncü belirtiler görülür. Bunlara “aura” adı verilir. Beynin hangi alanının anormal elektriksel aktiviteyle ilgili olduğunu gösteren bu belirtileri ise şu şekilde sıralayabiliriz;

  • Uyuşma
  • Hoş olmayan kokular alma
  • Görme veya duyma değişiklikleri
  • Ani korku hissi
  • Mide bulantısı veya midede baskı hissi

Epilepsi nöbetleri genellikle birkaç dakika sürer
Bu süre zarfında nöbet geçiren kişiyi güvende tutmak öncelikli hedef olmalıdır.

İlk yardım için takip edilecek adımlar

  • Nöbet bitene ve kişi tamamen uyanana kadar kişiyle birlikte kalmalı ve solunum yollarının açık olduğundan emin olmalısınız.
  • Nöbetten sonra kişinin güvenli bir yerde oturmasına yardım etmelisiniz.
  • Uyanan ve iletişim kurabilen kişiye basitçe ne olduğunu anlatmalısınız.
  • Nöbeti geçiren kişinin rahatlaması için onunla sakince konuşmayı denemelisiniz.
  • İlk yardımı yapan kişi olarak çevrenizdeki diğer insanları da sakinleştirmelisiniz ve
  • Kişinin eve veya güvenli bir ortama dönmesi sağlamalısınız.

Epilepsi nöbeti sırasında bunları yapmayın

  • Paniğe kapılmayın, bağırıp çağırıp korku içinde sağa sola koşturmayın.
  • Hasta dilini ısırmadıysa ağzını, çenesini açmaya çalışmayın.
  • Dişlerinin arasına parmak sokmaya çalışmayın.
  • Dişlerinin arasına kaşık ve benzeri nesneler koymaya çalışmayın.
  • Kasılan kol ve bacağı durdurmaya çalışmayın.
  • Hastayı sarsmayın ve bir şeyler koklatmaya çalışmayın.

Nöbetler genellikle acil tıbbi müdahale gerektirmez ancak aşağıdaki durumlarda acil yardım istenebilir:

  • Hasta daha önce hiç nöbet geçirmemişse,
  • Hasta, nöbetten sonra uyanmakta veya nefes almakta güçlük çekiyorsa,
  • Nöbet 5 dakikadan uzun sürdüyse,
  • Hasta, ilkinden kısa bir süre sonra ikinci bir nöbet geçiriyorsa,
  • Nöbet sırasında yaralanırsa,
  • Nöbet suda olursa ve
  • Hastanın diyabet, kalp hastalığı gibi bir sağlık problemi varsa ya da hamileyse acil yardım istenmelidir.

Kontrolsüz nöbetler hayatı olumsuz etkileyebilir

Kontrolsüz nöbetler hayatı olumsuz etkileyebilmekle birlikte hatta hayatı tehdit edebilmektedir. Nöbetler anksiyete ya da depresyona da sebebiyet verebilir. Bu süreçte hastaların moralini yüksek tutması ve stresten uzak durması özellikle önemlidir.

Epilepsinin tedavi sürecinde dikkat edilmesi gerekenler

Epilepsi hastalarının yaşam tarzında yapacakları değişiklikler tedavi sürecine olumlu yansıyabilmektedir. Bu doğrultuda yapılması gereken yaşam tarzı değişikliklerini şu şekilde özetleyebiliriz:

  • Aşırı alkol tüketiminden kaçınmak.
  • İlaçları doğru ve doktorunuzun söylediği şekilde almak.
  • Nikotin kullanımından uzak durup, sigarayı bırakmak.
  • Uykuyu yeterli düzeyde almak. Zira uyku eksikliği ve yetersiz uyku nöbeti tetikleyebilir.
  • Egzersiz yapmak.

Tanı koymada nöbeti gören kişinin ayrıntılı ve dikkatli olarak dinlenmesi önemli

Epilepsi hastalığı tanısını tek başına koyduran bir test yoktur. Tanı koymada en önemli nokta hastanın nöbeti hakkında etrafındakilerin verdiği bilgidir. Özellikle nöbeti gören kişinin ayrıntılı ve dikkatli olarak dinlenmesi gereklidir. Sonrasında yapılan ayrıntılı genel ve nörolojik muayene ardından bazı kan tetkikleri ve EEG (elektroensefalografisi) istenir. Tanı konulmasında en önemli tetkiklerden birisi EEG’dir. Beyin Bilgisayarlı Tomografi (BT) veya Beyin Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG) epilepsi nöbetlerine neden olan olayların ya da yapısal bozuklukların ortaya konmasında yardımcı olur.

Epilepsi tedavi edilebilen bir hastalıktır

Tedavinin en önemli amacı nöbetlerin durdurulmasıdır. Tedavide çeşitli ilaçlar kullanılır ve ilaç seçimine karar verirken nöbetin tipi, atakların sıklığı, hastanın yaşı, eşlik eden diğer hastalıkların varlığı önem taşımaktadır. Hastaların çok büyük kısmında ilaç tedavisi ile nöbetler kontrol altına alınır. Belli bir grup ilaç tedavisine dirençli uygun hastada cerrahi tedavi ile de başarılı sonuçlar elde edilmektedir.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Estetik çok yakında yapay zeka ile seviye atlayacak!

Ünlü Estetik Cerrah Doç. Dr. Andaç Aykan, yapay zeka ile seviye atlayan estetik cerrahi teknolojilerini ve bizi yakın zamanda bekleyen gelişmeleri anlattı.

Ünlü Estetik Cerrah Doç. Dr. Andaç Aykan’a göre yakın zamanda “Genetik testler sayesinde kişiye özel tedavi planları yaygınlaşacak, üç boyutlu bio printing ile doku yenileme gerçekleşecek ve Mikroiğneleme ve Plazma Enerjisi ile iyileşme süresi kısalacak…

Dünya estetikte resmen çağ atladı. Andaç Bey, 20 yaş geriye götüren estetiğin sırrı nedir?

Doç. Dr. Andaç Aykan: Estetik cerrahide 20 yaş daha genç görünmenin sırrı, son yıllarda büyük gelişme gösteren teknoloji ve tekniklerin kullanımıdır. Modern ameliyat teknikleri ile endoskobik cihazların yüz estetik ameliyatlarına dahil edilmesi doğal ve etkili sonuçlara ulaşmamızı sağlıyor.

Cerrahi işlemlerin yanında cilt kalitesini arttıran dolgu ve mezoterapi ürünlerinin kullanımı ile cilt sıkılığını düzelten BBL (Broad Band Light) ve Altın İğne, Radyofrekans gibi teknolojilerin de kombine edilmesi en üst düzey sonuçları ortaya çıkarıyor.

Ne değişti de bu derece inanılmaz sonuçlar alınabiliyor? Eskiden estetik korkuturdu. Şimdi aksine doğru ellere güvenle teslim edebiliyor insanlar kendilerini. Ve bazı sonuçlar özellikle sizde gördüklerim gerçekten çok doğal.

Doç. Dr. Andaç Aykan: Estetik cerrahide 20 yaş gençleştirme gibi inanılmaz sonuçlar, gelişmiş teknolojiler ve tekniklerin, kişiselleştirilmiş yaklaşımlar esas alınarak deneyimli bir Estetik ve Plastik cerrahi uzmanı tarafından uygulanması ile ortaya çıkabilir.

Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanları cerrahi dışı (non-invaziv) uygulamalar ile estetik yüz cerrahisi uygulamalarını bir arada yapma yetkisine ve kabiliyetine sahiptir. Dolayısıyla yüz estetiğine bütünsel bir şekilde yaklaşıp, hastanın istekleri temel alınarak doğal sonuçlar ortaya çıkarabiliyoruz. Yani hastanın ihtiyaçlarına göre tedavi seçenekleri belirleniyor ve uygulanıyor.

Bunların yanında son yıllarda daha iyi ve güvenli malzemelerin kullanıma girmesi, radyofrekans, mikro-iğneleme gibi yüksek teknoloji cihazların kullanıma girmesi eskiye göre daha etkili ve kalıcı sonuçların ortaya çıkmasını sağladı.

Açık iletişim, detaylı ön görüşmeler ve tedavi sonrası takip ve destek, iyileşme süreçlerinin rahat geçmesini sağlıyor. Bu faktörlerin birleşimi, estetik cerrahi alanındaki ilerlemelerle birlikte, hastaların kendilerini daha güvende hissetmelerini ve estetik işlemlere olan güvenin artmasını sağladı.

Size en çok yabancılar geliyor. Sizi farklı kılan nedir?

Doç. Dr. Andaç Aykan: Uluslararası düzeyde tanınırlığımız ve başarılarımız, bizi dünya çapında tercih edilen bir klinik haline getirdi. Tedavi sürecinin her aşamasında hastalarımızla açık ve sürekli iletişimde bulunarak, onların isteklerini ve endişelerini dikkate alıyoruz. Bu faktörler, estetik cerrahide öne çıkmamızı ve ülkemiz içinden gelen hasta ve danışanlarımızın yanında yabancı hastaların da bizi tercih etmesini sağlayan ana unsurlardır.

Son dönemde hangi aletler, yöntemler sizi bile şaşırttı. Hangi yöntemler büyük fark yarattı diyebilirsiniz.

A.A. Yüz estetiğinde kullanılan endoskobik cihazların gelişimi ve klasik tedavi yaklaşımlarına kombine edilmesi önemli konularda avantajlar sağladı.

Dışarıdan görünmeyecek şekilde saçlı deri içerisinde yapılan sadece 2-3 cm’lik bir cilt kesisinden girilerek tüm alın, kaş, göz çevresi, orta yüz gibi alanlara net bir görüş açısıyla müdahale etmemizi sağlıyor. Bu cihazların bünyesinde bulunan kamera sistemleri net bir görüş açısı sağlıyor, böylece damar sinir gibi önemli anatomik yapıların hasarlanma riski belirgin ölçüde azalıyor.

Yine bu sistemler sayesinde derin ve kapalı yüz alanlarında kemik tıraşlaması gibi zor müdahaleler daha kolay yapılabiliyor. Tabi ki küçük bir kesiden girilip ilave yerlerden cerrahi kesi yapılmadığı için işlem sonrası daha konforlu ve hızlı bir iyileşme süreci yaşanıyor.

Cerrahi dışı yani non-invaziv tarafta ise yeni nesil BBL Işık tedavisi ve Altın İğne Radyofrekans cihazlarındaki gelişmeler dikkat çekmekte. Son yıllarda bu cihazların çıkan yeni versiyonları ile daha hızlı, etkili ve güvenli sonuçlar alıyoruz.

Bu teknolojiler özellikle cilt kalitesinde kesin ve net bir artış sağlıyor. Altın İğne Radyofrekans uygulamaları, cilt altı kolajen üretimini arttırarak cilt elastikiyetini ve kalınlığını artıyor, gözenekleri küçültüyor. BBL ışık tedavileri ise cilt lekelerini tedavi ederken daha parlak, homojen bir deri görünümü sağlıyor.

Yine non-invaziv yaklaşımlar arasında yer alan modern ve optimize edilmiş Mezoterapi ürünleri ile yakın zamanda kullanıma giren Kalıcı-geçici dolguları bir arada içeren yeni nesil dolgular cilt kalitesinin arttırılmasında fark yaratan ürün ve uygulamalar arasına girmiş durumda.

Sizin özellikle dikkat ettikleriniz, önem verdiğiniz hususlar neler?

A.A.: Cerrahi prosedürler ve diğer estetik uygulamalar sırasında sterilizasyon ve hijyen kurallarına titizlikle uyuyorum ve tüm ekipmanların ve malzemelerin steril olduğundan emin oluyorum. Alanımdaki en son teknolojileri ve yenilikleri takip ederek hastalarıma en güncel ve etkili çözümleri sunmak için ulusal ve uluslararası konferanslara katılıyor, sürekli eğitimler alıyor ve yeni teknikleri öğrenerek kendimi sürekli geliştiriyorum. Her hastaya özel olarak yaklaşarak, onların beklentilerini karşılamaya ve estetik yolculuklarını başarılı bir şekilde tamamlamalarına yardımcı olmaya büyük önem veriyorum.

Sizce iki sene içinde hangi yenilikleri görmeye başlayacağız?

A.A.: Estetik cerrahi ve medikal estetik alanında sürekli olarak yenilikler ve gelişmeler yaşanmakta. Önümüzdeki iki yıl içinde bu alanda hangi yeniliklerin ortaya çıkabileceğine dair bazı öngörülerim var:

ESTETİKTE DİKKAT ÇEKECEK YENİLİKLER

Genetik ve Biyoteknoloji: Genetik testler ve biyoteknolojik gelişmeler sayesinde, kişiye özel tedavi planları daha da yaygınlaşacak. Genetik yapı ve bireysel biyolojik özellikler göz önünde bulundurularak, en uygun tedavi yöntemleri belirlenebilecek.

Yapay Zeka ve Makine Öğrenimi: AI ve makine öğrenimi algoritmaları, bireysel hasta verilerini analiz ederek en uygun estetik çözümleri önerebilecek. Bu teknolojiler, tedavi sonuçlarının tahmin edilmesinde ve kişiselleştirilmiş planların oluşturulmasında önemli rol oynayacak.

Mikroiğneleme ve Plazma Enerjisi: Bu kombinasyon, cilt yenileme ve sıkılaştırma tedavilerinde daha fazla kullanılacak. Cilt üzerindeki etkileri artırırken iyileşme süresini kısaltacak.

Biyolojik Dolgular ve Büyüme Faktörleri: Biyolojik olarak uyumlu ve vücut tarafından emilebilen dolgular, daha doğal ve uzun süreli sonuçlar sağlayacak. Ayrıca, büyüme faktörleri ve kök hücre tedavileri, cilt yenileme ve onarım süreçlerini hızlandıracak.

Kök Hücre Tedavileri: Kök hücrelerin kullanımıyla cilt ve doku yenilenmesi daha da ileri seviyelere taşınacak. Bu tedaviler, yaşlanma belirtilerini geciktirmede ve cilt kalitesini artırmada etkili olacak. Şu an kullanımda olan daha olgunlaşmış (çok genç olmayan) MKH (Mezenkimal Kök Hücre)’lerin yerine daha genç ve etkili Alloblast ismi verilen Kök Hücrelerin kullanımı yaygınlaşacak.

Biyoprinting: Üç boyutlu bioprinting (biyo-baskı) teknolojisi, estetik cerrahide kullanılan doku mühendisliği uygulamalarını daha da geliştirecek. Özellikle yara onarımı ve doku yenileme gibi alanlarda büyük ilerlemeler sağlanacak.

Gelişmiş Lazer ve Ultrason Teknolojileri: Yeni nesil lazerler ve ultrason cihazları, daha etkili ve hassas tedavi imkânı sunacak. Cilt sıkılaştırma, kırışıklık giderme ve leke tedavileri gibi alanlarda daha iyi sonuçlar elde edilecek.

Nanoteknoloji: Nanoteknoloji ile geliştirilen yeni ürünler ve cihazlar, cilt bakımında devrim yaratacak. Bu teknolojiler, cilt altına daha derinlemesine nüfuz ederek etkilerini artıracak.

Minimal İnvaziv Prosedürler: Daha az travmatik ve hızlı iyileşme süresi gerektiren prosedürler yaygınlaşacak. Bu, hastaların günlük yaşamlarına daha hızlı dönmelerini sağlayacak. Mezoterapi yaklaşımları sayısı botoks ve dolgu uygulamalarını geçecek.

İyileşme Sürecini Destekleyen Ürünler: Ameliyat sonrası iyileşmeyi hızlandıran ve komplikasyon riskini azaltan yeni ürünler ve tedavi yöntemleri geliştirilecek.
Bu yenilikler, estetik cerrahi ve medikal estetik alanında daha güvenli, etkili ve kişiye özel tedavi seçenekleri sunacak. Bu sayede, hastalar daha doğal ve tatmin edici sonuçlar elde ederken, iyileşme süreçleri de daha rahat ve hızlı olacak. Estetik cerrahideki bu ilerlemeler hem doktorlar hem de hastalar için heyecan verici bir geleceği işaret ediyor.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

OKB (Obsesif Kompulsif Bozukluk): Belirtiler, Nedenler ve Tedavi Yöntemleri

Günlük hayatınızı etkileyen takıntılı düşünceler ve zorlayıcı davranışlarla mücadele mi ediyorsunuz? OKB hakkında bilmeniz gereken her şey burada.

Günlük hayatınızı etkileyen takıntılı düşünceler ve zorlayıcı davranışlarla mücadele mi ediyorsunuz? OKB hakkında bilmeniz gereken her şey burada.

Ayşe’nin Hikayesi: OKB’nin Günlük Yaşama Etkisi

Güneşli bir pazar sabahı, Ayşe evden çıkmaya hazırlanıyordu. Anahtarlarını aldı, çantasını omzuna astı ve kapıya yöneldi. Tam çıkacakken, içini bir endişe kapladı: “Ocağı kapattım mı acaba?” Mutfağa gidip kontrol etti, ocak kapalıydı. Rahatladı ve tekrar kapıya yöneldi. Ancak birkaç adım sonra yine durdu: “Ya gerçekten kapatmadıysam?” Tekrar mutfağa gitti, ocağı kontrol etti. Bu sefer düğmeleri tek tek çevirip kapalı olduklarından emin oldu.

Ayşe kapıya geldiğinde yine duraksadı. İçindeki ses “Bir kez daha kontrol et” diyordu. İstemeyerek de olsa üçüncü kez mutfağa gitti. Bu kez sadece gözle bakmakla yetinmedi, elini ocağın üzerine koyup soğuk olduğundan emin oldu. Nihayet evden çıkabildi ama içi hala rahatsızdı. Sokağın başına geldiğinde dayanamayıp geri döndü ve dördüncü kez ocağı kontrol etti.

Eğer siz de Ayşe gibi sürekli bir şeyleri kontrol etme dürtüsü hissediyor, mantıksız olduğunu bilseniz de bazı düşüncelerden kurtulamıyor ve bu durumun günlük hayatınızı etkilediğini düşünüyorsanız, Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) yaşıyor olabilirsiniz. İşte OKB’nin belirtileri, nedenleri ve tedavileri:

OKB’nin Belirtileri

1. Obsesyonlar (Takıntılı Düşünceler):

  • Kirlenme veya mikrop kapma korkusu
  • Eşyaların belirli bir düzende olması gerektiği düşüncesi
  • Zarar verme korkusu (kendine veya başkalarına)
  • Cinsel veya dini içerikli rahatsız edici düşünceler
  • Simetri takıntısı

2. Kompulsiyonlar (Zorlayıcı Davranışlar):

  • Aşırı el yıkama veya temizlik yapma
  • Sürekli kontrol etme (kapıların kilitli olup olmadığı, ocağın kapalı olup olmadığı gibi)
  • Belirli sayıları veya kelimeleri tekrarlama
  • Eşyaları sürekli düzenleme veya hizalama
  • Sürekli onay veya güvence arama ihtiyacı

OKB’nin Nedenleri

1. Biyolojik Faktörler:

  • Beyin kimyasındaki dengesizlikler (özellikle serotonin seviyelerindeki düşüklük)
  • Beynin belirli bölgelerindeki anormallikler

2. Genetik Faktörler:

OKB’nin ailede görülme sıklığı yüksektir, bu da genetik bir bağlantı olduğunu düşündürür

3. Çevresel Faktörler:

  • Stresli yaşam olayları
  • Travmatik deneyimler
  • Aşırı koruyucu veya eleştirel bir aile ortamı

4. Öğrenme ve Bilişsel Faktörler:

  • Yanlış düşünce kalıpları
  • Mükemmeliyetçilik
  • Aşırı sorumluluk duygusu

OKB’nin Tedavileri

1. Psikoterapi:

  • Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): OKB tedavisinde en etkili psikoterapi yöntemidir. Hastanın düşünce ve davranış kalıplarını değiştirmeye odaklanır.
  • Maruz Bırakma ve Tepki Önleme Terapisi: Bu yöntemde hasta, korktuğu durumla yüzleştirilir ve kompulsif davranışı gerçekleştirmesi engellenir.

2. İlaç Tedavisi:

  • Seçici Serotonin Geri Alım İnhibitörleri (SSRI): Fluoksetin, sertralin, paroksetin gibi antidepresanlar OKB tedavisinde sıkça kullanılır.
  • Klomipramin: Trisiklik bir antidepresan olan bu ilaç, OKB tedavisinde etkili olabilir.

3. Beyin Stimülasyonu Teknikleri:

  • Transkraniyal Manyetik Stimülasyon (TMS): İlaç tedavisine dirençli vakalarda kullanılabilir.
  • Derin Beyin Stimülasyonu: Çok şiddetli ve tedaviye dirençli vakalarda son çare olarak düşünülebilir.

4. Yaşam Tarzı Değişiklikleri:

  • Düzenli egzersiz
  • Stres yönetimi teknikleri (meditasyon, yoga, derin nefes egzersizleri)
  • Sağlıklı beslenme ve yeterli uyku

5. Destek Grupları:

Benzer sorunları yaşayan kişilerle bir araya gelmek, deneyimleri paylaşmak ve başa çıkma stratejileri öğrenmek faydalı olabilir.

OKB, kişinin yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilen bir rahatsızlıktır. Ancak doğru teşhis ve uygun tedavi ile belirtiler kontrol altına alınabilir ve kişi normal bir yaşam sürdürebilir. Eğer kendinizde veya bir yakınınızda OKB belirtileri fark ederseniz, mutlaka bir ruh sağlığı uzmanına başvurun. Erken teşhis ve tedavi, OKB ile mücadelede büyük önem taşır.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Kadınlarda idrar kaçırma tedavisini uzmanına sorduk

Kadınlarda idrar kaçırma sıkça görülen ve tedavi edilebilir bir sorun! Kadınlarda tuvaletini tutamama, idrar kaçırma nedenleri ve tedavisini uzmana sorduk.

Kadınlarda idrar kaçırma, birçok kadının karşılaştığı, ancak genellikle sessiz kaldığı bir sağlık sorunudur. Bu sorun hem fiziksel hem de duygusal olarak yaşam kalitesini etkileyebilir. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Serdar Aydın Pudra.com okurlarına özel olarak kadınlarda idrar kaçırmanın sıklığı, çeşitli tipleri, potansiyel nedenleri ve etkili tedavi seçeneklerini ele aldı, tedavi yöntemlerini anlattı.

Kadınlarda idrar kaçırma oldukça yaygın bir sorun ve toplumun geniş bir kesimini etkiliyor. Araştırmalar, kadınların yaklaşık olarak %25 ila %45’inin hayatlarının bir döneminde idrar kaçırma sorunuyla karşılaştığını gösteriyor. Ancak kadınlar çiş kaçırma sorununu dile getirmekten utanma vb. nedenlerle, bu sorunu gizliyor ve tedavisi konusunda da çözümsüz kalıyor. Ancak kadınlarda idrar kaçırma sıkça görülse de tedavi edilebilir bir sorun. Biz de bu önemli konuyu Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Serdar Aydın’a sorduk.

Doç. Dr. Serdar Aydın, idrar kaçırmanın farklı tipleri olduğundan bahsediyor. Buna göre strese göre, acil sıkışmaya bağlı veya taşmalı idrar kaçırma gibi idrar kaçırma tipleri var. Doç. Dr. Aydın, bu tiplerin özelliklerini bizler için açıklıyor:

İDRAR KAÇIRMA TİPLERİ

Strese bağlı idrar kaçırma: Fiziksel aktiviteler, öksürme, hapşırma gibi basınç artışıyla ortaya çıkan bir tipidir. Bu durum pelvik taban kaslarının zayıflığından kaynaklanabilir ve idrar kaçırma nedeniyle küçük bir çocuğun kahkahası ya da bir spor aktivitesi sırasında utanç verici anlar yaşanabilir.

Acil sıkışma tipi idrar kaçırma: Ani ve güçlü bir idrar tutamama hissiyle karakterizedir. Kişi ani bir şekilde idrar yapma ihtiyacı hisseder ve idrarını tutamaz. Bu durum mesane kaslarının kontrolünü kaybetmesiyle ortaya çıkar.

Taşmalı idrar kaçırma: Mesanenin tam olarak boşaltılamaması nedeniyle oluşur ve idrarın sürekli sızmasına neden olabilir.

KASLARIN ZAYIFLAMASI VEYA HORMON EKSİKLİKLERİ DE İDRAR KAÇIRMAYA YOL AÇABİLİR

Bunların dışında, pelvik taban kaslarının zayıflaması, menopoz dönemine veya farklı hastalıklara bağlı olarak östrojen hormonunun azalması ve genetik faktörler de idrar kaçırma sorununun oluşmasına yol açabiliyor.

Doç. Dr. Serdar Aydın, bunları şu şekilde sıralıyor…

• Hamilelik, doğum, yaşlanma gibi faktörler pelvik taban kaslarının zayıflamasına neden olabilir. Bu kaslar mesane ve idrar yolunun kontrolünü sağlar. Zayıfladıklarında idrar kaçırma riski artar.

• Östrojen hormonundaki düşüş pelvik taban kaslarının elastikiyetini azaltabilir ve idrar kaçırma sorununa yol açabilir.

• Menopoz döneminde östrojen seviyelerindeki düşüş bu sorunun ortaya çıkmasına katkıda bulunabilir.

• Aile öyküsünde idrar kaçırma sorunu olan kişilerde bu sorunun ortaya çıkma olasılığı daha yüksek olabilir.

• Genetik faktörler idrar yolunun ve pelvik taban kaslarının yapısını etkileyebilir.

İDRAR KAÇIRMA TEDAVİSİ İÇİN HANGİ UZMANA GİTMELİYİM?

Doç. Dr. Serdar Aydın, idrar kaçırma tedavisi için ilk adımın bir sağlık uzmanıyla görüşme olduğunu belirtiyor ve ekliyor:

“Bir doğum uzmanı, ürolog veya jinekolog bu konuda size yardımcı olabilecek uzmanlar. Uzman yaşam tarzınızı, semptomlarınızı ve tıbbi geçmişinizi değerlendirerek doğru teşhisi koymak ve uygun tedavi seçeneklerini sunmak için sizinle çalışacaktır.”

İDRAR KAÇIRMA TEDAVİSİ YÖNTEMLERİ NELERDİR?

İdrar kaçırma sorunu yaşayan kadınlar için çeşitli etkili tedavi seçenekleri mevcut. Kadınlarda çişini tutamama tedavi seçenekleri arasında yaşam tarzı değişiklikleri, pelvik taban egzersizleri, ilaç ve bazen de cerrahi müdahale yer alabilir.

• Örneğin pelvik taban kaslarını güçlendirmek için Kegel egzersizleri etkili olabilir. Kegel egzersizleri pelvik taban kaslarını güçlendirmek için düzenli olarak yapılması önerilen egzersizlerdir. Bu egzersizler, kasların tonusunu artırır ve idrar kaçırma sorununu azaltabilir.

BU HABERLER İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:

İDRAR KAÇIRMA İÇİN AMELİYATSIZ TEDAVİ YÖNTEMLERİ

• Ayrıca, mesane eğitimi ve idrar alışkanlıklarını düzenlemek de semptomların kontrol altına alınmasına yardımcı olabiliyor.

Sıkışma tipi idrar kaçırmada mesane eğitimi, idrarı düzenli bir şekilde tutmayı öğrenmeyi ve mesane kapasitesini kontrol etmeyi içerir. Şikayetlerin azaltılmasında önemlidir.

• Diğer bir ameliyatsız tedavi yolu, vajina içerisine yerleştirilen destekleyici bir cihaz olan “pesser”ler. Bu cihazlar idrar kaçırmanın kontrol altına alınmasına yardımcı olabilir. Cihaz pelvik tabanı destekleyerek idrar yolunu sıkı bir şekilde kapatabilir.

• Ayrıca ilaçlarla da idrar kaçırma şikayetleri büyük oranda azaltılabilir. Son yıllarda çıkan birçok ilaç yüksek etkinliği ve az yan etkisiyle ön plana çıkmaktadır.

• Bu tedavilerin etkisiz kaldığı durumlarda cerrahi müdahaleler yüksek başarı oranlarıylahastalığın tedavisinde uygulanmaktadır.

Doç. Dr. Serdar Aydın, idrar kaçırma konusunda farkındalığın artması ve kadınların bu sorunu daha fazla gizleme gereği duymadan destek almalarının çok önemli olduğunu belirtiyor ve Pudra.com okuyucuları için şunları söylüyor:

“İdrar kaçırma utanılacak veya mahcup olunacak bir durum değildir. Aslında bu sorun halk arasında oldukça yaygındır ve tedavi edilebilir bir durumdur. Bu nedenle, idrar kaçırma problemi yaşayan kadınlar sessizce bu durumu kabul etmek yerine yardım almalı ve tedavi edilebilir bir sorun olduğunu unutmamalıdır. Unutmayın, sağlığınız önemlidir ve size destek olacak uzmanlar mevcuttur.

BU HABER İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Kılıçdaroğlu’nun Babala TV’deki SMA Açıklamasına Bakan Koca’dan Yanıt

Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu açıklamasına Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, twitterdan cevap verdi. Koca, “Kemal Bey Biz Onu Zaten Yapıyoruz” dedi. 

CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, youtube üzerinden yayın yapan Oğuzhan Uğur’un kanalı Babala TV’de yayımlanan Mevzular Açık Mikrofon’un 15’inci bölümünün konuğu oldu. Kılıçdaroğlu’nun SMA hastası çocuklar ile ilgili vaatlerini soran bir katılımcıya verdiği cevapta, Evlilik öncesi SMA tarama testlerini iktidar partisine yapın diye söylediklerini ancak yapılmadığını belirterek, “Mansur Başkan Ankara’da başlattı, diğer belediye başkanlarımız da başlattı” dedi. Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu açıklamasına Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, twitterdan cevap verdi. Koca, “Kemal Bey Biz Onu Zaten Yapıyoruz” dedi. 

“Cumhurbaşkanı Seçildiğimde İlk Çözeceğim Sorun Budur”

10 milyonu aşkın insanın izlediği Mevzular Açık Mikrofon programında muhalif gençlerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na, programda AK Partili olduğunu belirten aynı zamanda da SMA hastası bebekler için yardım çalışmaları yaptığını söyleyen bir katılımcının, ‘SMA’lı hastalar için ne vaad ediyorsunuz?’ sorusu soruldu. Kılıçdaroğlu, SMA’lı hastalar konusunda hassasiyetlerini belirtti. Kemal Kılıçdaroğlu, “SMA hastalarının bütün sağlık harcamalarının ilgili kurum tarafından karşılanması lazım. Fakir fukaranın çocukları bu hale mi gelir. Yardım kampanyaları açıyorlar dünyanın parasını veriyorlar. Ben söz verdim onlara, Allah nasip eder Cumhurbaşkanı seçildiğimde ilk çözeceğim sorun budur” dedi. SMA tarama testlerine ilişkin de açıklamada bulunan Kılıçdaroğlu, “Bunu söyledik yapın diye yapmadılar. Mansur Başkan Ankara’da diğer belediye başkanlarımızla başlattık. Evlenmek için gelenlere bu testleri yapın, bunu başlatın. Eğer böyle bir SMA’lı çocuk doğma olasılığı varsa ailelere söyleyin dedik” diye konuştu.  Cumhurbaşkanı Adayı Kılıçdaroğlu’nun, CHP’li belediyelerin evlenmek için belediyeye gelen çiftlere, SMA tarama testleri  uygulandığına yönelik açıklamasına Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’dan yanıt geldi. 

“Kemal Bey Biz Onu Zaten Yapıyoruz”

Bakan Koca yanıtında “KEMAL BEY, BİZ ONU ZATEN YAPIYORUZ. Sn. Kemal Kılıçdaroğlu, konuk olduğu bir Youtube kanalının programında SMA hastaları konusuna da değindi. Şüphesiz, SMA konusundaki her hassasiyet takdir edilesidir, ama vaadi Bakanlığımızın çoktan hayata geçmiş, yerleşmiş bir uygulamasını hayata geçirme vaadiydi. Evlilik öncesi çiftlere SMA taraması programı 2021’de başladı. Tarama programları başlatılırken Sağlık Bakanlığı kapsamlı hazırlıklar yaptı. Sn. Kılıçdaroğlu’unun, SMA konusundaki bu gelişmeleri izlemediği veya bile bile böyle beyanlarda bulunduğu düşünebilir. Yoksa hâlihazırdaki uygulamayı niçin vaat etsin? Bütçe görüşmeleri sırasında, 24 Kasım 2022 tarihinde yaptığım konuşmada, gelinen noktayı gösteren güncel bilgileri TBMM’de sunmuş, tüm sunumu içeren basılı dokümanı da Mecliste bulunan vekillerimizle paylaşmıştım. Bu dokümanın 220 ila 223 arasındaki sayfaları şimdi tekrar üstünde durulan konulara ayrılmıştı. Partisinin milletvekilleri oradaydı. Konudan habersiz olması hiç mümkün mü?” diye karşılık verdi. 

2021 Yılı Sonu itibariyle 600 Bin Çift SMA Tarama Testi Yaptırdı

Bakan Koca konuyla ilgili sayısal bilgileri paylaştı: “Sayısal verilerle, bugün gelinen noktayı söyleyelim: 2021 yıl sonundan itibaren 600 Bin çiftin evlilik öncesi SMA taraması, Mayıs 2022’den bu yana yaklaşık 1.5 Milyon yeni doğan bebeğin SMA taraması tamamlanmıştır. İkinci bir konu var: SMA tedavisinde kullanılan ilaç, tedavi rehberimizde ve geri ödeme kapsamındadır. SMA hastası hiçbir evladımız tedavisiz bırakılmamaktadır. Taramalar neticesinde hastalığına erken dönemde tanı konan asemptomatik yani belirtisiz hastalar için uluslararası kabul görmüş tıbbi kriterlere göre Gen Terapisi tedavi yönteminin uygulanabileceği SMA Bilim Kurulumuzca değerlendirilmiş ve uygulamanın geri ödemeye alınması için Bakanlığımızın “uygun” görüşü Sosyal Güvenlik Kurumuna iletilmiştir. Çok yakında geri ödemeye alınması planlanmaktadır. Semptomatik yani belirtisi olan hastalar içinse Gen Terapisinin etkili olmadığı uluslararası bilim camiasınca kabul görmüş bir gerçektir. Özetin özeti açıklamadan da anlaşılacağı gibi, SMA hastası çocuklarımız için tedavi yöntemi seçiminde ekonomik şartlar kesinlikle değerlendirme kriteri değildir. Şuna herkes inanmalı: Devletimiz, sonuç verdiği kanıtlı bir tedaviyi SMA hastası evlatlarından esirgemez. Sayın Cumhurbaşkanımızın sağlık hizmetlerine verdiği önem, sağlığa ayrılan kaynağın büyüklüğü ve kuşatıcılığı ortadadır. Bilim ne söylüyorsa ona bakmalıyız. Yakınları ıstıraplı SMA hastalarının durumuna yanlış bilgilerle yaklaşan, doğruyu öğrendiği halde söylemini sürdürürse yaptığı istismara döner. Etkinliği kanıtlanmış her tedaviyi o tedaviye uygun her SMA hastamıza uygulamaya hazırız. Devletimiz buna muktedirdir.”

SMA Testi Yaptıranlar ve Hasta Yakınlarından Mesaj Yağmuru!

Bakan Koca’nın paylaşımına takipçilerden yanıtlar dikkat çekti. 5 ay önce tarama testi yaptırıp hala sonuç alamayan takipçiler Koca’nın paylaşıma yanıt verdi. Ayrıca SMA hastalarının yakınları da spinraza ilacında yaşanan tedarik sorununu Bakan Koca’nın paylaşımının altındaki yorum kısmında dile getirdi. Sorunları aktaran takipçiler Bakan Koca’yı mesaj yağmuruna tuttu. TC. Sağlık Bakanlığı Sağlıklı Çözüm hesabından takipçilere yanıt verildiği, kişilerin iletişim numaralarının talep edildiği gözlendi.

(BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) 

Bipolar Bozukluk

Bipolar Bozukluk için bilgi mi arıyorsunuz? Bipolar Bozukluk makalesine göz atın ve Bipolar Bozukluk hakkında daha fazla bilgi edinin

Atak ortaya çıkmadan bazı belirtiler görülür, örneğin uyku bozuklukları başlar; böyle durumlara karşı ailenin uyanık olması, hastanın doktorunu hasta hakkında bilgilendirmesi, hastaya erken müdahale edilip erken şekilde tedavi edilmesi açısından önemlidir.

ÇEVREMİZDE bulunan bazı insanların gelirlerinin çok üstünde harcamalar yaptıklarını ve borç yükü altına girdiklerini görüyor veya duyuyoruz. Bu gibi hesapsız yapılan aşırı harcama davranışının altında psikolojik sorunlar yatmakta olabilir. Bu kişiler, yapmış oldukları aşırı harcamaların bir rahatsızlık sonucu olduğunu bilmiyor veya yapmış oldukları davranışların normal olduğunu iddia ediyor olabilirler.

“Bipolar bozukluk” olarak tanımlanan bu hastalığın mani döneminde, hastalar kendilerini çok mutlu, enerjik, kıpır kıpır ve yerinde duramayan bir ruh hâlinde hissettikleri için aşırı para harcama, cebindeki parasını dağıtma, bankadan krediler çekip başkalarının ihtiyaçları için harcama, gayrimenkullerini satışa çıkarma gibi davranışlar gösterebilirler. Sonuç olarak bu durumdan sadece kişinin kendisi değil, aile ve çevresindeki insanlar da etkilenir. Aile içinde çatışma ve anlaşmazlıklar yaşanır.

Mani döneminde para harcama davranışı çok fazla artar; bazen öyle borçlar yaparlar ki atak geçtikten sonra, “Ben ne yapmışım? Bu harcamaları ben mi yaptım?” diye pişmanlık duyarlar.

Bipolar bozukluk nedir?

Bipolar bozukluk, diğer bir adıyla “manik depresif bozukluk”, kişinin ruh hâli, enerjisi, konsantrasyonu ve günlük yapılan aktivitelerini yerine getirme becerisini etkileyen psikolojik bir rahatsızlıktır.

Bipolar bozukluk, kısaca “maniden depresyona kadar uzanan ruh hâlindeki aşırı değişiklikler” olarak tanımlanır. Zaman zaman bu kişilerin ruh hâlinde iniş ve çıkışlar olduğu gibi, bu kişilerin normal ruh hâlinde oldukları dönemler de olabilir. Diğer bir adıyla “iki uçlu duygu durum bozukluğu” yani “çift ruh hâli değişimi” de diyebiliriz buna.

Bipolar bozukluk, süresi uzun ve karmaşık bir duygu durum hastalığıdır. Manik, hipomanik ve depresif ataklar olarak ortaya çıkabilir. Hasta olmayan insanların ruh hâllerinde (anî) iniş çıkışlar olmaz. Fakat bipolar bozukluk tanısı almış hastaların ruh hâllerinde, gündelik hayatlarını etkileyecek şekilde iniş çıkışlar olduğu gözlenebilir.

Bipolar bozukluk neden kaynaklanır?

Kesin nedeni bilinmemekle birlikte, ailede, birinci derecede yakın akrabalarda varsa görülme oranı yüzde 25’tir. Genetik olması önemli olmakla birlikte tek sebep bu değildir. Tek yumurta ikizlerinden birinde bipolar bozukluk varsa, diğer ikizde bu hastalığın görülme olasılığı yüzde 45’e, hatta yüzde 60’a kadar yükselmektedir. Yapılan araştırmalar, bu hastalığın beyindeki bazı biyokimyasal maddelerdeki bir dengesizliğin sonucu olduğunu düşündürmektedir.

Bipolar bozukluk, genellikle 15-24 yaş arasında görülür ve genellikle yaşam boyu sürer. Her yaşta görülebilir (7’den 77’ye) ama en sık 20’li yaşların başında başlar. Kadın ve erkek arasında görülme sıklığı açısından bir fark yoktur. Bu hastalığın dönemlerine göz atacak olursak, bir tanesi taşkınlık (mani), diğeri ise çökkünlük (depresyon) dönemleridir. Hastalığın birbirine zıt iki evresi vardır.

Mani veya taşkınlık dönemi, duygu durumun çok yükseldiği, hastanın aşırı coşkulu ve mutlu olduğu dönemlerdir. Bu dönemde hastanın zihninde abartılı düşünceler âdeta yarış içinde olur. Ayağı yere basmayan projeler, büyük fikirler, kendini aşırı enerjik hissetme, uyku ihtiyacında azalma, bir iki saatlik uyku ile ayakta kalabilme, hatta uykuya ihtiyacı olmadığını söyleme, sonunu düşünmeden önemli kararlar alma eğilimi, çok fazla para harcama, süratli araba kullanma gibi belirtileri örnek olarak verebiliriz.

Bipolar bozukluğun mani dönemi belirtileri şunlardır: Sürekli heyecanlı hissetmek, aşırı derecede enerjik hissetmek, iyimserlik, az uyumak, düşünce değişimindeki hız, hızlı konuşmak, cinsel istekte artış, dikkat dağınıklığı, iştah problemi, alkol ve uyuşturucu kullanmak…

Bipolar bozukluğun depresyon dönemi belirtileriyse şunlardır: Enerji düşüklüğü, ümitsizlik hissi, unutkanlık, iştah problemleri, hiçbir şeyden zevk alamamak, yorgunluk, aileden ve yakın çevreden uzaklaşmak, kendini değersiz hissetmek, içe kapanıklık…

Mani döneminde bazı hastalar müthiş fikirlerinin olduğunu, harikulâde işler yapacaklarını söyleyerek tedavi olmayı reddedebilirler. Dürtüsel hareket ettikleri için alacakları yanlış kararlar veya uygunsuz iş anlaşmaları, hasta ve ailesini sıkıntıya sokmaktadır. Depresyon döneminde ise mani döneminin tam zıddı bir ruh hâli gözlemlenir. Bu dönemde üzüntü, ağlama, değersizlik, suçluluk gibi problemler ortaya çıkabilir. Buna ek olarak, intihar girişiminde bulunabilirler.

Ailenin de bu hastalık hakkında bilgi sahibi olması gerekir. Hastaya nasıl davranmaları gerektiği ve yaşanması muhtemel durumlar karşısında nasıl tedbirler alınması gerektiğini öğrenerek, hem kendileri bilinçlenmiş olacak, hem de hastanın davranışlarının bir hastalık sonucu olduğunu kabul edip bilinçli şekilde yaklaşmış olacaklardır. Bu hastalık hakkında evde aile, okulda öğretmen, iş yerinde işveren bilgi sahibi değilse, hastanın hayatı daha da zorlaşıyor. Hasta, kendisinden beklenti içinde olan insanların beklentisini yerine getiremez ve böylece sırtındaki yük ağırlaşır, bu yükün altında ezilir. Yaşamış olduğu başarısızlıkların hastalığından dolayı olduğunu anlattığı zaman ise öğretmeni veya işvereni kendisine inanmayabilir. Bu durumda hasta kendisini işe yaramaz, hiçbir şeyi beceremeyen biri olarak görüp içine kapanır.

Bu hastalığa sahip olmak veya bu hastalığı yaşıyor olmak, kimsenin hatası ya da suçu değildir. Kendinizi ya da bir başkasını suçlamayın! “Böyle bir hastalık var ve bununla yaşamaya alışmalıyım” diyerek, kabullenip bilinçli hareket edildiği sürece üstesinden gelinemeyecek sorun yoktur. Burada hastanın ailesine de sorumluluk düşüyor. Onu anlamaya çalışmak, destek olmak, sevildiğini hissettirmek çok önemli! Çünkü bu hastalar çok kırılgan oluyor, çevrelerindeki insanların kendilerini anlamadıklarını, kendilerinden beklenti içinde olduklarını, örneğin “Bir an önce okulunu bitirip iş bul, bir işe girip düzenli çalış” gibi istek ve beklentileri olduğunu söylüyorlar. Atak dönemlerinde bu beklentiler kişiyi çok zorluyor.

Bipolar bozuklukta tedavi yöntemleri

Bipolar bozukluk tedavisi, kişinin yaşına ve durumuna bakılarak farklı tedavi plânıyla uygulanmaktadır. Bu plân psikiyatrist eşliğinde yapılmalıdır.

Bu hastalığın tedavisinde asıl önemli olan, koruyucu tedavidir. Çünkü ataklar geçicidir ama tekrarlama riski her zaman vardır. Ataklar başlamadan belirtilerin tanınması ve zaman kaybetmeden doktor ile iletişime geçilmesi, koruyucu tedavide esastır.

Bipolar bozukluğun manik, ağır depresif, intihar riski ve ciddî saldırganlık eğilimi olan dönemlerinde mutlaka hastanın hastaneye yatırılarak tedavi olması gerekir. Hasta ve çevresi açısından bu durum önem taşımaktadır.

Tedavideki temel amaç, kişinin duygu durumunu stabil hâle getirebilmek, duygu durumunu dengeleyebilmektir. Yani mani ve depresyon ataklarını engelleyebilmektir. Veya bir şekilde atak gerçekleşmişse o atağı tedavi etmektir.

Takip ve tedavi sürecinde ailenin rolü büyüktür. Ailenin hastalık hakkında bilgi sahibi olması, hastaya gereken sosyal desteği sağlayabilmesi çok önemlidir. Atak ortaya çıkmadan bazı belirtiler görülür, örneğin uyku bozuklukları başlar; böyle durumlara karşı ailenin uyanık olması, hastanın doktorunu hasta hakkında bilgilendirmesi, hastaya erken müdahale edilip erken şekilde tedavi edilmesi açısından önemlidir.

Ve sevgi, en güçlü ilâçtır!

Sağlıklı, mutlu ve huzurlu günler dilerim…

Kalp yetersizliği hastalarında tedavi açığı çok büyük

Tıp bilimi, klinik ve laboratuvar esaslı büyük araştırmalarla, Kalp Yetersizliği alanında her birisi ayrı birer başarı hikayesi olan 4 grup ilacı keşfetti ve hastaların hizmetine sundu. Önce beta blokerler ve aldesteron antagonisti Spironolakton, adım adım yerlerini pekiştirdiler ve hastaların yaşamlarına konfor ve ömürlerine ömür kattılar. Son 10 yıllık süreçte ise ilk önceleri Diyabetik hastalarda kan şekeri düzeylerini ayarlamak amacıyla geliştirilen SGLTi2 grubu ilaçlar keşfedildi.

Tıp bilimi, klinik ve laboratuvar esaslı büyük araştırmalarla, Kalp Yetersizliği alanında her birisi ayrı birer başarı hikayesi olan 4 grup ilacı keşfetti ve hastaların hizmetine sundu. Önce beta blokerler ve aldesteron antagonisti Spironolakton, adım adım yerlerini pekiştirdiler ve hastaların yaşamlarına konfor ve ömürlerine ömür kattılar. Son 10 yıllık süreçte ise ilk önceleri Diyabetik hastalarda kan şekeri düzeylerini ayarlamak amacıyla geliştirilen SGLTi2 grubu ilaçlar keşfedildi. Diyabetik hastalarda özellikle vücuttan ve böbreklerden tuz ve şeker atılımını artırarak kalp yetersizliği hastalarında, hastaların şikayetlerini ve hastanelere yatma ihtiyaçlarını azaltırken, kalp yetersizliğine bağlı ölümleri azalttığı farkedildi. Benzer şekilde valsartan + sakubitril kombinasyonu ilaç devreye girdi.

Kalp yetersizliği hastalarında, tuz alımı ve sağlıklı diyet ile birlikte 4 grup ilacın etkin dozda ve güvenli kullanılmaları ile artık bu hastalığın insan hayatına verdiği olumsuzluklar inanılmaz bir şekilde azalmıştır. Hastalar bu tedaviden çok fayda görmektedirler. Hem hastaların ve hem de hekim olarak bizim yüzümüz gülmektedir.
Ancak, bütün yüz güldürücü ve inanılmaz derecede güzel ilaçlar piyasaya çıkmışken ve kullanılabiliyorken, tüm dünyada bizzat hekimlerin bu 4 ilacı eksiksiz bir şekilde hastalara verme oranları %5 ler civarındadır. Yani Kalp Yetersizliğinde tedavi açığı çok büyüktür. Unutulmamalıdır ki, Kalp Yetersizliği ciddi bir hastalıktır ve her hastaya ilk muayenede çok detaylı bir inceleme için yeterli vakit ayrılmalıdır. Her hastaya EKG, Akciğer Röntgeni, Renkli Dopler Ekokardiyografi, bazı durumlarda da Kardiyak MR, Tomografi ve Anjiyografi tetkikleri yapılması gerekir. Kalp yetersizliği hastalarında böbrek fonksiyonları, böbrek ultrasonografisi, kan BNP/Pro BNP, Troponin, Sodyum ve Potasyum düzeyleri ve hemogram bakılmalıdır.
İlaç tedavisindeki eksiklikler tamamlanmadan, hastalarda tam düzelme olmaz. Tedaviye başlandıktan sonra da hastaların düzenli Kilo, EKG, Mueyene ve Ekokardiyografi değerleri ölçülmelidir.
Optimal ilaç tedavisi ile kalp fonksiyonları düzelir, kalbin performansı artar, ejeksiyon fraksiyonu artar, LVdP/dT değerleri yükselir, Mitral yetersizliği şiddeti azalır ve hastaların akciğer basınçları düşer. Bütün bunların sonunda Kalp Yetersizliği hastalarında iyilik çok büyük bir hali elde edilir, yaşam kalitesi artar, hastaneye yatma ihtiyaçları azalır ve en önemlisi de ölümler azalır.
Sözlerime son verirken, kalp de yorulabilir ve iyi bir tedavi ile düzelir. Unutma, Kalp Yetersizliği çaresiz değildir. Kendin için bir şey yap ve tedavi eksiklerini tamamla.
Kalın sağlıcakla
Prof. Dr. Ramazan Akdemir
Sakarya
09.05.2023

Anal fissür (makat çatlağı) nedir? nasıl tedavi edilir?

Anal fissür hastalığı halk arasında makat çatlağı olarak bilinir. Hemoroid hastalığından sonra en sık karşılaşılan makat hastalıklardan biridir.

Anal Fissür (Makat Çatlağı)

Anal fissür hastalığı halk arasında makat çatlağı olarak bilinir. Hemoroid hastalığından sonra en sık karşılaşılan makat hastalıklardan biridir. Makatta oluşan yara olarak tanımlayabileceğimiz anal fissür hastalığı, makat halkasında birtakım nedenlere bağlı olarak ortaya çıkmaktadır.

Makat bölgesinin dışında yer alan cilt örtüsü ve mukoza olarak adlandırılan bağırsağın iç örtüsünde yer alan epitel doku çok narin bir yapıya sahiptir. Bu nedenle bölgede meydana gelebilecek her türlü zorlanmaya karşı dayanıksız ve hassastır. Anüs organında oldukça fazla sayıda sinir ucu bulunduğundan bu şekilde bir hassasiyet gelişmektedir.

Anal fissür hastalığının oluşma sebeplerinin en başında makattaki fiziksel zorlanma gelmektedir. Gaitanın (dışkı) kuru ve sert olması dışkılama esnasında makatta yırtıklara neden olabilmektedir. Genellikle kabızlık durumunda karşılaşılan ıkınmaya bağlı zorlanma da makat çapında anal fissür oluşumuna zemin hazırlayabilmektedir. Fissür nedeniyle kişi tuvalet ihtiyacının giderilmesi sırasında şiddetli ağrı hissedebilmektedir. Yırtılmadan dolayı dışkılama sırasında cam parçacıkları batıyormuş gibi bir his ya da hafif bir kesilme acısı açığa çıkmaktadır. Aradan birkaç saat geçtikten sonra ağrılarda hafifleme ya da geçme gözlense de bir sonraki dışkılamada tekrarlama eylemi göstermektedir. Anal fissür tedavi edilmediği müddetçe her sert dışkılama sonrasında kişi aynı şikâyetleri çekmeye devam edecektir.

İlerlemiş anal fissür hastalarında ağrı veren çatlakların kaslarda spazma yol açtığı bilinmektedir. Kimi hastalarda bu durum iskemiye dahi yol açabilmektedir. Devam eden ağrılar nedeniyle tuvalete gitmek bile istemeyen hastalar, bu erteleme nedeniyle dışkının sertleşmesi sonucu tekrar tekrar aynı acı ve yeni fissürler ile karşılaşabilmektedir. Kronik fissür hastalığında ilk olarak kişide herhangi bir bağırsak sorunu olup olmadığı da tedavi için önem taşımaktadır. Tedavi edilmediği süre içerisinde makatta fissüre bağlı olarak dip kısımdaki kasta oluşan tahribat nedeniyle zamanla makatta darlık hastalığı da beraberinde görülebilmektedir. Bununla birlikte dışkılama da daha zor bir hale gelmektedir. Aynı zamanda acı nedeniyle kişinin tuvalete gitmeyi ertelemesi de yırtığın derinleşmesine neden olmaktadır. Tedavinin ertelenmesi sonucunda kişide fistülize kronik anal fissür hastalığı da oluşabilmektedir.

Akut yani başlangıç dönemindeki fissür hastalığında hekim onayı ile ilaç desteği uygulanarak geçici bir tedavi sağlanabilmektedir. Fakat 3 haftanın üzerinde bir süre ile hastalık belirtileri görülüyorsa kronik fissür haline dönüşen hastalığın mutlaka cerrahi bir müdahale (ameliyatlı ve ameliyatsız yöntemler) ile tedavi edilmesi gerekmektedir.

Anal Fissür Belirtileri

  • Anal fissür hastalığının kişiden kişiye değişiklik gösteren belirtileri bulunmaktadır. Fakat bunlar içerisinde en yaygın ortak belirti dışkılama esnasında ya da sonrasında bölgede cam kesiğine ya da bıçak batmasına benzer bir acı hissi yaşamak,
  • Tuvalet ihtiyacının giderilmesi sırasında yırtık nedeniyle peçetede kan lekesine rastlamak,
  • Makat bölgesinde fissür nedeniyle görülen ağrı, yanma ve kaşıntı hissi,
  • Kabızlığın da etkisiyle şiddetli ıkınma halinde bile dışkı yapamama durumu.
  • Yukarıda bahsedilen belirtilerden herhangi biri ile karşılaşıldığında mutlaka uzman bir Proktoloji hekimine başvurulmalı ve hastalık kronikleşmeden kontrol altına alınmalıdır.

Akut Anal Fissür

Hastalığın başlangıç evresi olarak kabul edilen akut dönemde belirtiler aniden ortaya çıkmaktadır. Akut fissürler makat bölgesinde şiddetli ağrı, zonklama hissi ve sızlama gibi şikayetlere neden olmaktadır. Eğer bu dönemde müdahalede bulunulursa 4 ila 6 hafta gibi bir sürede iyileşme görülebilmektedir. Elbette hekimin uygulayacağı tedavi ve önereceği ilaçların ne olduğu da bu iyileşme süresini etkileyen faktörlerdir. Bu aşamada fissür hastalığına sahip kişilerin mutlaka beslenme düzenlerini dengeli hale getirmeleri ve sağlıklı beslenme alışkanlığı edinmeleri süreç için büyük önem taşımaktadır.

Kronik Anal Fissür

Kronik fissürler oluşan yırtığın zaman içerisinde yavaş yavaş ilerlemesi ile oluşmaktadır. Tedavisi ertelenen hastalık, kişi her tuvalet ihtiyacını giderdiğinde derinleşmekte ve şiddetli acı, ağrı gibi şikayetlere neden olmaktadır. Çoğu zaman ağrılar tuvaletten sonra da birkaç saat boyunca devam etmektedir. Bölgedeki çatlak, sürekli dışkı ile temas etmek durumunda olduğundan kronik fissürler ilerleyen dönemde apseleşebilir ve anal fistül gibi başka makat hastalıklarına neden olabilmektedir.

Akut fissürün tedavisi yapılmadığında ilerleyerek kronik anal fissür evresine geçmesi durumu kişiye dayanılması güç ağrı ve acılar yaşatmaktadır.

İlerlemiş ve derinleşmiş olan makat çatlağının tedavisi gerçekleştirilmez ise şikayetlerde gün be gün artış görülebilmektedir. 8 haftadan uzun süren çatlaklarda, dikkat edilmesine rağmen eğer fissür rahatsızlığı yenilerse durum kronik hale gelmektedir. Bu nedenle bu aşamada mutlaka bir Proktoloji uzmanından yardım alınmalı ve fissür tedavisine başlanmalıdır.

Genellikle aniden ortaya çıkan fissür hastalığı başlangıçta kontrol altına alınmaz ise makat bölgesinde zamanla gelişen kabızlık nedeniyle görülen zorlanmalar nedeniyle kronik evreye taşınabilmektedir. Belirtiler ile ilk karşılaşıldığı an uzman bir doktora başvurulması hastalığın kronikleşmesini engellemek için alınabilecek en önemli önlemdir. Aynı zamanda başlangıç evresindeki fissürün kişiye yaşattığı şikayetler kronik evredekinden daha hafiftir. İlerlemesine izin verilmeden tedaviye başlanırsa kısa sürede kişinin normal hayatına geçişi kolaylaşacak ve şiddetli ağrılar ile karşılaşılmadan hastalıktan kurtulmak mümkün olacaktır.

Anal Fissür (Makat Çatlağı) Nedenleri

  • Anal fissür hastalığı sağlıksız beslenme alışkanlıkları nedeniyle görülebilmektedir.
  • Kişinin günlük su ihtiyacını yeterli şekilde karşılamaması da nedenleri arasında yer alabilir.
  • Bunlara bağlı olarak görülen kronik kabızlık ya da ishal atakları yaşamak da fissür oluşumuza zemin hazırlayabilmektedir.
  • Bir diğer neden ise kabızlık durumuna bağlı olarak tuvalet ihtiyacının giderilmesi sırasında ıkınma hareketinde bulunmaktır.
  • Hamilelik döneminde ve doğum esnasında makat bölgesindeki oluşan basınç da fissüre neden olabilmektedir.
  • Obezite gibi aşırı kilo problemleri yaşamak da fissür nedenleri arasındadır.
  • Ters ilişkide bulunmak,
  • Crohn, ülseratif kolit gibi bağırsak hastalıkları ve
  • Tuvalette 5 dakikadan daha fazla süre oturur pozisyonda vakit geçirmek gibi nedenler de bulunmaktadır.

Anal Fissür (Makat Çatlağı) Tanısı

Anal fissür hastalığı, uzman bir Proktoloji ya da Genel Cerrahi doktoru tarafından detaylı bir fiziki muayene sonrasında teşhis edilebilmektedir. Bu teşhis sırasında gerekli görülürse kişiden rektum ve kolon bölgesini incelemek maksadıyla endoskopi gibi ek tetkikler de istenebilmektedir. Bu noktada önemli olan belirtileri benzer diğer makat hastalıklarını da göz önünde bulundurarak detaylı bir tanı koymaktır.

Bazı fissür hastalarında makatta küçük bir meme oluşumu gözlenebilmektedir. Nöbetçi meme olarak adlandırılan bu oluşum kişinin kendisi tarafından hemoroid memesi sanılabilmektedir. Bu nedenle uzman bir doktorun kesin bir tanı koyması gerekir. Makatta çatlak için başvuran hastalara yaşadığı şikayetler sorularak, detaylı bir tıbbi öykü alınarak, kabızlık ya da ishal gibi sorunları olup olmadığını araştıran Proktoloji uzmanları edindikleri bu bilgilerle eğer altta yatan farklı bir bağırsak ya da sindirim rahatsızlığı bulunuyorsa bunlara yönelik de bir tedavi planı uygular.

Ameliyatsız Anal Fissür Tedavi Yöntemleri

  • Kas gevşetici-enjeksiyon tedavisi
  • Elektro cerrahi tedavisi
  • Radyofrekans tedavisi
  • Lazer tedavisi

Avrupa Cerrahi

Merkezimizde uyguladığımız ameliyatsız hemoroid tedavisi yöntemi bu noktada kişilere oldukça avantaj sağlamaktadır. Proktoloji alanında uzman hekimlerimiz ve bu alanda deneyimli sağlık ekibimiz tarafından tıpkı bir diş dolgusu yaptırır gibi ayaktan, yatış gerektirmeden hemoroid tedavinizi olabilirsiniz. Lokal anestezi altında gerçekleştirilen ameliyatsız basur tedavisinde herhangi bir kesi ya da dikiş uygulanmaz. Kısa sürede gerçekleştirilir ve ameliyat gibi bir doku tahribatı olmadığından bölgede enfeksiyon riski oluşmaz. Bu sayede kısa sürede iyileşme sağlanmaktadır.

Avrupa Cerrahi Tıp Merkezi olarak, sağlığın öneminin ve değerinin ne anlam ifade ettiğini biliyoruz. Avrupa Cerrahi Tıp Merkezi adı ile 2005 yılında ilk olarak Güneşli ilçesindeki merkezimizde, adım adım sağlık dağıtan ve dağıtmaya devam eden bir ilkeyle yola çıktık. Her daim etik, dürüst, donanımlı ve hızlı bir anlayışı benimsiyoruz. “A Sınıfı Proktoloji Merkezi” olmanın verdiği haklı gurur ile hastalarımızı ameliyatsız yöntemler ile narkoz ve yatış olmadan ayaktan tedavi ediyoruz. Hemoroid (Basur), Kıl Dönmesi (Pilonidal Sinüs), Anal Fissür, Anal Fistül, Genital Siğil (HPV) hastalıklarında, 5 dalda uzman hekimlerimiz tarafından özenli, titiz, güvenilir ve yüksek standartlı sağlık hizmetini sağlıyoruz. Hastalarımızı Dünya’nın ya da ülkenin neresinde olursa olsunlar kurumumuza bizzat yaptıkları başvuru ile aynı gün içinde tedavi edebilmenin haklı gururunu taşıyarak, hizmetlerimize kıvançla devam ediyoruz.

Avrupa Cerrahi Merkezinde

  • Ameliyatsız Fissur tedavisi 5-8 dakika sürer.
  • Diş dolgusu yaptırmak gibi hızlı ve yatış gerektirmeden gerçekleştirilir.
  • Narkoz uygulaması yoktur. Lokal anestezi ile bölgesel uyuşturma yapılır.
  • Kişinin herhangi bir ön hazırlık yapmasına gerek kalmamaktadır.
  • Ek bir tetkik ya da tahlil istenmez. İşlem sırasında hastanın bilinci açıktır.
  • İşlem sırasında ve sonrasında hissedilen ağrı miktarı çok azdır.
  • Kesi ya da dikiş gibi ameliyat uygulamalarına yer verilmediği için anal bölgede doku zararı yaşanmaz.
  • Tedavinin hemen ardından kişi gündelik yaşantısına dönebilir.
  • Sistemik ve kronik rahatsızlığı bulunan kişiler de rahatlıkla ameliyatsız lazer tedavisi olabilir. Tansiyon, şeker, kalp rahatsızlığı olan hastalar düzenli kullandıkları ilaçlarını kullanmaya devam edebilir.
  • Ameliyat sonrasında görülen gaz kaçırma, dışkı tutamama gibi komplikasyonlar uyguladığımız ameliyatsız tedavi yöntemlerinde yaşanmamaktadır.
  • Hastalar aynı gün içerisinde hem muayene hem tedavi olabilir.

Daha detaylı bilgi almak için www.avrupacerrahi.com.tr’den veya 444 8 623′ hasta danışman hattından bize ulaşabilirsiniz.

Hemoroid (basur) nedir? nasıl tedavi edilir?

Hemoroid hastalığı (basur), kalın bağırsak çıkışında bulunan ve anal bölge olarak adlandırılan bölgede meydana gelen bir makat hastalığıdır.

Hemoroid (Basur)

Hemoroid hastalığı (basur), kalın bağırsak çıkışında bulunan ve anal bölge olarak adlandırılan bölgede meydana gelen bir makat hastalığıdır. Makat bölgesinde yer alan toplardamarların birtakım etkenler sonucunda şişmesi ve meme halini alması ile ortaya çıkmaktadır. Damarların varisleşmesi olarak da tanımlanabilen hemoroid, genellikle makattaki basının artması nedeniyle görülmektedir.

Toplumda çok sık karşılaşılan hemoroid hastalığı her yaşta ve her cinsiyette hemen hemen aynı oranlarda görülmektedir. Daha önceleri 50 yaş ve üstü kişilerde karşılaşılmasına rağmen günümüzde günlük alışkanlıklarımızın değişmesi gibi nedenlerden dolayı gençlerde de oldukça sık görülmektedir.

Hemoroid hastalığı, gündelik yaşam konforunu fazlasıyla etkileyen birden fazla nedene dayalı olarak ortaya çıkan makat hastalıklarının başında yer almaktadır. Makat bölgesinde hemoroid oluşumu daha çok dışkılama esnasında ıkınmaya bağlı olarak bölgedeki dokuların zarar görmesiyle oluşmaktadır. Basur oluşumunun nedenleri arasında en önemlisi sindirim sistemi bozukluğuna bağlı olarak kabızlık ya da kronik ishal durumudur.

Hemoroid nedenleri

  • Bağırsak alışkanlıklarındaki ani değişimler (kronik kabızlık ya da ishal atakları yaşamak),
  • Günlük su ihtiyacının yeterli düzeyde karşılanmaması,
  • Hareketsiz yaşam,
  • Gebelik ya da doğum,
  • Ağırlık kaldırmak (spor veya ağır iş kolları),
  • Aşırı derecede alkol ve sigara tüketimi,
  • Makat bölgesinde bulunan tümörler,
  • Aşırı kilo,
  • Genetik yatkınlık.

Hemoroid (Basur) Çeşitleri

Hemoroid hastalığı, hemoroid oluşumlarının makat bölgesinde yer aldığı konuma göre ;

Iç hemoroid

Dış hemoroid

olarak değerlendirilir.

Iç Hemoroid Dereceleri

Makatın iç kısmında yer alan hemoroidlere iç hemoroid adı verilmektedir. Tıp dilinde internal hemoroid olarak adlandırılan bu hemoroid çeşidi şikâyetleri bakımından kişilere en çok sıkıntı yaratan türdür. İç hemoroidler rektum denilen anal bölgenin iç kısmında bulunur. Ve tedavisi ertelendikçe hastalığın dereceleri artış göstermektedir.

4 farklı evreden oluşan iç hemoroidde hastalığın evre tespiti, tedavi yönteminin seçilmesinde önem taşıyan faktörlerdendir.

1.Derece Hemoroid:

Hemoroidin ilk ve başlangıç evresi olduğu söylenebilen bu iç hemoroid çeşidinde hemoroid yastıkçıkları dışarıdan fark edilebilir biçimde değildir. Buna bağlı olarak da şikâyet ve belirtiler de anlaşılabilir değildir. Uzman bir hekimin uygulayacağı detaylı bir muayene ile teşhis edilebilmektedir.

2.Derece Hemoroid:

Hemoroid memeleri bu iç hemoroid çeşidinde boyut olarak büyümeye başlamıştır. Bu durum kişiye makatın içerisinde bir doluluk, dolgunluk varmış gibi hissettirir. Hastada dışkılama esnasında ıkınmaya bağlı olarak hemoroid memelerinin makat dışına çıkıp, dışkılama sonrasında ise tekrar makat içine girdiği gözlenir. Bu evrede hemoroid memeleri kanama, kaşıntı ve bazı durumlarda da makatta ağrı şeklinde şikayetler vermektedir.

3.Derece Hemoroid:

Bu evrede hemoroid yastıkçıkları artık normal zamanda da makat dışına çıkacak şekilde büyümüştür. Dışkılama esnasında dışarı sarkar ve yalnızca elle müdahale edildiğinde içeriye itilebilmektedir. Bu durumda iç hemoroidler kendiliğinden dışarı çıkar ve kendi kendilerine makat içine girmeleri uzun bir süre alır. Kişi bu evrede daha yoğun bir kanama, ıslaklık hissi ve kaşıntı şikayeti yaşayabilmektedir.

4.Derece Hemoroid:

İç hemoroid hastalığının son evresi olarak bilinen 4. Derecedeki basur memeleri sürekli rektum dışındadır. Artık anüs kanalına sığmayan yastıkçıklar makat ağzının dışına taşmaktadır. Bu evredeki hastalıkta hemoroid memeleri hiçbir şekilde anüs içerisine itilemeyecek boyuta gelmiştir. Kişiye en şiddetli şikayetleri yaşatan evre olan 4. Derecede kanama, kaşıntı, dolgunluk hissi ve şiddetli ağrı belirtilerine kişinin yürürken ya da otururken de zorluk çekmesi durumu eklenmektedir. Günlük hareketlerin büyük biçimde kısıtlandığı bu evrede daha da vakit kaybedilmeden uzman bir Proktoloğa başvurulmalıdır.

Dış Hemoroid

Tıp literatüründe eksternal hemoroid olarak adlandırılan bu hemoroid çeşidinde basur memeleri makatın dış kısmında yer alır. Anüs çıkışında ortaya çıkan bu hemoroid çeşidinde yastıkçıklar gözle görülebilen ve dokunulduğunda elle hissedilebilen bir boyuttadır. Kişi bu belirtiler sayesinde dış hemoroidden şüphelenebilir.

Tromboze hemoroid olarak bilinen bir dış hemoroid çeşidi de bulunmaktadır. Hemoroidal yapıların içinde bulunan kanın pıhtılaşması sonucu ortaya çıkan bir basur çeşididir. Halk dilinde boğulmuş basur olarak da bilinmektedir. Bu durumda kişide sert ve ağrılı şişliklere bağlı olarak yanma, sızlama, kaşıntı ya da baskı sonucu kanama gibi şikayetlere rastlanır. Hemoroidal yapılar mavimsi ya da morumsu bir renkte görülebilir.

Hemoroid (Basur) Tanısı

Hemoroid hastalığı makat rahatsızlıkları içerisinde hastanın şikayetleri dinlenilerek kolaylıkla teşhiş edilebilen bir hastalıktır. Hastalığın evresinin belirlenmesi noktasında da tanı koyma aşaması büyük önem taşımaktadır. Alanında uzman bir Proktoloji doktoru tarafından fiziki muayene ile kesin teşhiş konulabilmektedir.

Hastanın yaşadığı şikayetler arasında makattan kan gelmesi durumu bulunuyorsa gerekli görüldüğü takdirde rektoskopi gibi ek tanı yöntemleri de kullanılabilir.

Muayenenin ardından yine gerekli görülürse eğer bağırsak hastalıkları, sindirim sistemi ve kalın bağırsak tümörü gibi hastalıkları da araştırmak adına kolonoskopi gibi yöntemlerden de yararlanılmaktadır. Çünkü hemoroid rahatsızlığının bazı belirtileri bu tip hastalıklarla benzerlik gösterebilmektedir. Şüpheye düşülen noktalarda kesin bir tanı koyabilmek için şikayetlerin altında yatan asıl hastalığın belirlenmesi gerekmektedir.

Hemoroid (Basur) Belirtileri

İç hemoroid ve dış hemoroid belirtileri farklılık gösterse de genellikle basur hastalarının yaşadığı şikayetler ve hastalığın belirtilerini şu şekilde sıralamak mümkündür:

  • Makat ve çevresinde kaşıntı hissi,
  • Tuvalet ihtiyacının giderilmesi sırasında klozete ya da peçeteye kan gelmesi,
  • Makat bölgesinde yanma hissi,
  • Anüs bölgesinde ele gelen şişlik,
  • Makatta dolgunluk hissi,
  • Dışkılamanın tam yapılamaması ve normal zamanda da dışkılama hissi yaşamak,
  • Makatta ıslaklık ya da akıntı,
  • Makat bölgesinde ağrı.

Hemoroid (Basur) Tedavi Yöntemleri

Hemoroid hastalığının mutlaka uzman bir hekim tarafından hastalığın boyutları dikkate alınarak gerçekleştirilmesi konusu önemlidir. 1. Derecede fark edilen hemoroidlerde kolaylıkla kişiye önerilecek diyet programı, ılık su oturma banyosu ve doktor eşliğinde verilen ilaçlar ya da kremler gibi tedavi yöntemleriyle rahatlama sağlanabilir.

Fakat bilinmelidir ki ilaç ve krem gibi yöntemler geçici bir süreliğine kişiye yatıştırıcı bir etki verir. Hastalığın şikayetlerini bloke eden bu tedavi yöntemleri bırakıldığında özellikle ileri evredeki hemoroidlerde ağrılar tekrarlamakta ve hastalığın boyutları ilerleme göstermektedir. Hastalığın evresine göre kullanılan bu yöntemlerin etkileri de azalmaktadır.

Günümüzde hemoroid tedavisinde ameliyatlı ve ameliyatsız tedavi seçenekleri mevcuttur. Hemoroid ameliyatı adı verilen genel anestezi altındaki klasik cerrahi ameliyat uygulamasında makatta yer alan hemoroid memeleri kesilerek çıkartılır. Ardından kesme işleminin yapıldığı bölge dokuları dikilir. Acı ve ağrı boyutu yüksek bu yöntemde bu nedenle kişiye narkoz verilerek uyutulur. Yapılan ameliyatta sağlıklı dokular da kesi ve dikiş uygulaması nedeniyle zarar görmektedir. Yatış gerektiren bu ameliyat sonrasında hastanın ameliyat yaralarının iyileşip günlük hayatına dönüşü minimum 20 günü bulmaktadır. Çoğunlukla yaranın temiz tutulması zor olduğundan hastanın sıklıkla pansuman yaptırması gerekir. Yaraların enfeksiyon kapması riski de bulunduğundan hemoroid hastaları farklı yöntemler arayışına girmektedir.

Avrupa Cerrahi

Merkezimizde uyguladığımız ameliyatsız hemoroid tedavisi yöntemi bu noktada kişilere oldukça avantaj sağlamaktadır. Proktoloji alanında uzman hekimlerimiz ve bu alanda deneyimli sağlık ekibimiz tarafından tıpkı bir diş dolgusu yaptırır gibi ayaktan, yatış gerektirmeden hemoroid tedavinizi olabilirsiniz. Lokal anestezi altında gerçekleştirilen ameliyatsız basur tedavisinde herhangi bir kesi ya da dikiş uygulanmaz. Kısa sürede gerçekleştirilir ve ameliyat gibi bir doku tahribatı olmadığından bölgede enfeksiyon riski oluşmaz. Bu sayede kısa sürede iyileşme sağlanmaktadır.

Avrupa Cerrahi Tıp Merkezi olarak, sağlığın öneminin ve değerinin ne anlam ifade ettiğini biliyoruz. Avrupa Cerrahi Tıp Merkezi adı ile 2005 yılında ilk olarak Güneşli ilçesindeki merkezimizde, adım adım sağlık dağıtan ve dağıtmaya devam eden bir ilkeyle yola çıktık. Her daim etik, dürüst, donanımlı ve hızlı bir anlayışı benimsiyoruz. “A Sınıfı Proktoloji Merkezi” olmanın verdiği haklı gurur ile hastalarımızı ameliyatsız yöntemler ile narkoz ve yatış olmadan ayaktan tedavi ediyoruz. Hemoroid (Basur), Kıl Dönmesi (Pilonidal Sinüs), Anal Fissür, Anal Fistül, Genital Siğil (HPV) hastalıklarında, 5 dalda uzman hekimlerimiz tarafından özenli, titiz, güvenilir ve yüksek standartlı sağlık hizmetini sağlıyoruz. Hastalarımızı Dünya’nın ya da ülkenin neresinde olursa olsunlar kurumumuza bizzat yaptıkları başvuru ile aynı gün içinde tedavi edebilmenin haklı gururunu taşıyarak, hizmetlerimize kıvançla devam ediyoruz.

Avrupa Cerrahi Merkezinde

  • Ameliyatsız hemoroid (basur) tedavisi 5-8 dakika sürer.
  • Diş dolgusu yaptırmak gibi hızlı ve yatış gerektirmeden gerçekleştirilir.
  • Narkoz uygulaması yoktur. Lokal anestezi ile bölgesel uyuşturma yapılır.
  • Kişinin herhangi bir ön hazırlık yapmasına gerek kalmamaktadır.
  • Ek bir tetkik ya da tahlil istenmez. İşlem sırasında hastanın bilinci açıktır.
  • İşlem sırasında ve sonrasında hissedilen ağrı miktarı çok azdır.
  • Kesi ya da dikiş gibi ameliyat uygulamalarına yer verilmediği için anal bölgede doku zararı yaşanmaz.
  • Tedavinin hemen ardından kişi gündelik yaşantısına dönebilir.
  • Sistemik ve kronik rahatsızlığı bulunan kişiler de rahatlıkla ameliyatsız lazer tedavisi olabilir. Tansiyon, şeker, kalp rahatsızlığı olan hastalar düzenli kullandıkları ilaçlarını kullanmaya devam edebilir.
  • Ameliyat sonrasında görülen gaz kaçırma, dışkı tutamama gibi komplikasyonlar uyguladığımız ameliyatsız tedavi yöntemlerinde yaşanmamaktadır.
  • Hastalar aynı gün içerisinde hem muayene hem tedavi olabilir.

Daha detaylı bilgi almak için www.avrupacerrahi.com.tr’den veya 444 8 623′ hasta danışman hattından bize ulaşabilirsiniz.