ABD Temsilciler Meclisi’nden hükümetin kapanmasını önleyecek geçici bütçe tasarısına onay çıktı.
ABD Temsilciler Meclisi, federal hükümetin kapanmasını önleyecek geçici bütçe tasarısını onayladı.
ABD’de federal hükümete 14 Mart’a kadar finansman sağlanmasını öngören bütçe tasarısı, ABD Temsilciler Meclisinde akşam saatlerinde yapılan oylamada, 34 “hayır” oyuna karşılık 366 “evet” oyuyla kabul edildi.
Söz konusu tasarıda, hükümet kurumlarına sağlanacak finansmanın yanı sıra afet yardımı için 100 milyar dolar ve çiftçilere yönelik destek için 10 milyar dolarlık kaynak da ayrıldı.
Uzun müzakereler sonucu Temsilciler Meclisi’nden geçen tasarıda, ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump’ın talep ettiği borç limitinin yükseltilmesine ilişkin hüküm yer almadı.
ABD’de Cuma gece yarısına kadar hükümete finansman sağlayan mevcut geçici bütçenin süresinin dolmasına saatler kala Temsilciler Meclisi’nden geçen tasarı, ABD Senatosu’nda da onaylanması halinde yasalaşması için Başkan Joe Biden’ın imzasına sunulacak.
Trump’ın muhalefeti kriz yaratmıştı
ABD Kongresi, 1 Ekim’de başlayan 2025 mali yılında hükümetin finansman yetersizliği nedeniyle kapanmasını önlemeye yönelik ilk geçici bütçe tasarısını eylül ayında onaylamıştı.
ABD Başkanı Joe Biden tarafından imzalanarak yürürlüğe giren geçici bütçe ile 20 Aralık’a kadar hükümete finansman sağlanması öngörülmüştü.
Söz konusu tarihe sayılı günler kala Cumhuriyetçiler ve Demokratlar, hükümete mart ayına kadar finansman sağlanmasını öngören bir bütçe tasarısı üzerinde hafta başında anlaşmıştı.
Ancak Trump, üzerinde uzlaşılan geçici bütçe tasarısını “saçma ve olağanüstü şekilde pahalı” olarak nitelendirerek karşı çıkmış ve Kongre üyelerine tasarıyı reddetme çağrısında bulunmuştu.
Bütçe tasarısını ilk eleştiren isim, Trump’ın, Hükümet Verimliliği Departmanı’na liderlik etmesi için görevlendirdiği Elon Musk olmuştu. Musk, “Trump’ın göreve başlayacağı 20 Ocak’a kadar Kongre’den hiçbir yasa tasarısı geçmemeli.” değerlendirmesinde bulunmuştu.
Trump’ın desteklediği tasarı geçmemişti
Trump’ın muhalefeti üzerine Kongre’deki bütçe müzakereleri yoğunlaşırken, hükümete mart ayına kadar finansman sağlanmasını ve borçlanma limitinin 2 yıl boyunca askıya alınmasını öngören tasarı oylamaya sunulmuştu.
Seçilmiş başkan Trump’ın da destek verdiği bu tasarı, Perşembe akşamı ABD Temsilciler Meclisi’nde reddedilmişti. Tasarı, Demokratların yanı sıra bazı Cumhuriyetçiler tarafından da kabul görmemişti.
Eski BitMEX CEO’su Arthur Hayes, Donald Trump’ın 20 Ocak’ta başkanlık koltuğuna oturmasıyla kripto paralarda çöküş öngörüyor.
Eski BitMEX CEO’su Arthur Hayes, Donald Trump’ın 20 Ocak’ta başkanlık koltuğuna oturmasıyla kripto paralarda çöküş öngörüyor.
Kişisel blog sayfasında makale yayımlayan Hayes, Trump yönetimine ilişkin yüksek beklentilerin büyük bir satış dalgasına yol açabileceğini savundu. Hayes, kripto yatırımcılarının Trump’ın göreve geleceği tarihe dikkat etmeleri gerektiğini belirtti. Kripto uzmanı, stratejik rezerv planları da dahil olmak üzere çeşitli politika değişikliklerinin gerçeklikten uzak olduğunu söyledi.
Son birkaç aydır altcoin yatırımlarıyla dikkatleri üzerine çeken Hayes, şu ifadeleri kullandı;
“Kripto piyasası, Trump’ın 20 Ocak’ta göreve geldiğinde ilk iş politika değişikliğine (Bitcoin rezervi vb.) gitmeyeceğini, gelişmelerin bir yılı bulabileceğini anlayacak.”
Hayes kripto paralar için uyarıda bulundu
Eski BitMEX CEO’su Arthur Hayes, ABD Başkanı Donald Trump’ın göreve gelmesiyle “beklentiyi satın al-haberi sat” senaryosunun yaşanacağını öngörüyor.
Hayes, Bitcoin başta olmak üzere kripto paraların Trump’ın kripto yanlısı politikaları nedeniyle yükseldiğini hatırlattı. Kripto uzmanına göre, Trump’ın kripto yatırımcılarının beklediği politika değişikliklerini hızlı bir şekilde yapması mümkün görünmüyor.
Hayes şunları kaydetti;
“Piyasa beklentilerin karşılanmayacağını anladığında büyük bir çöküş yaşayacak. Kripto ve hisse senedi işlemlerinde şiddetli bir satış gerçekleşecek.”
The Block’un veri platformuna göre, BTC fiyatı Trump’ın seçimleri kazanmasından bu yana yüzde 50’nin üzerinde yükseldi.
Trump’ın kazanması, kripto düzenlemelerine ve stratejik Bitcoin rezervine ilişkin beklentileri artırdı. Bilindiği üzere Trump, seçim sürecinde katıldığı bir Bitcoin konferansında stratejik rezerv için söz verdi.
Hayes, milletvekillerin çoğunun Trump’a politika değişiklikleri yapması için bir yıl süre verdiğini belirtti. Eski BitMEX CEO’su, sözlerini şu şekilde tamamladı;
“Boğa piyasası 20 Ocak’a kadar devam ederse, yanıldığımı kabul edeceğim ve boğa piyasasına geri döneceğim.”
ABD’de Merkez Bankası’nın faiz indirmesinin ardından verdiği mesajlar piyasalarsa satış dalgasına neden oldu. Uzmanlar satışların, olan biteni ‘iyimser’ olarak yorumlayan yatırımcılardan geldiğini ifade etti. ABD’de başkan seçilen Donald Trump’ın başkanlık koltuğuna oturana kadar piyasadaki oynaklığın sürebileceğini söyleyen uzmanlar, sene başında da satışla olabileceğini kaydetti.
ABD Merkez Bankası’nın (Fed) dün faizi indirmesinin ardından verdiği mesajlar piyasalarda düşüşe yol açtı. Gelişmeler pay piyasalarında satış baskısının artmasına neden olurken, ABD’nin 10 yıllık tahvil faizi yüzde 4,54 seviyesine çıktı. Dolar endeksi de dün son iki yılın zirvesine çıkarken, altının ons fiyatı 2.600 doların altını test etti.
İş Yatırım Uluslararası Piyasalar Uzmanı Şant Manukyan, başkan seçilen Donal Trump’ın ofise geçeceği döneme kadar piyasalarda oynaklığın yüksek olabileceğini ifade etti.
Aslında Fed’in faiz indirimine hatayla başladığı ve özellikle enflasyon tarafının bu hatanın çok net bir şekilde ortaya çıkmasına neden olduğunu söyleyen Manukyan, dünkü fiyatlamaların aslında birkaç aydır var olan ve Fed’in de katıldığı olan biteni fazla iyimser takip eden kitlenin normalleşmesi olarak yorumladığını ifade etti.
‘İyimserliğin sert satışını görüyoruz’
Manukyan, piyasalara bu haliyle bakıldığında daha önceden birikmiş fazla bir iyimserlik olduğu vurgulayarak, şunları kaydetti: “İyimserliğin sert satışını görüyoruz. Zaten bundan sonra hacimsiz bir piyasa olacak, önümüzdeki sene başında vergi kaynaklı bazı satışlar olabilir. Yine borç tavanı konusu var. Trump’ın ilk hamlesinin ne olacağına dair spekülasyonlar. Yani 20 Ocak’a kadar biraz volatil, çok tatsız bir piyasayla karşı karşıya kalabiliriz. Ama şunu unutmamak lazım. Örneğin Trump’ın vaatlerinden bir tanesi vergileri, özellikle kurumlar vergisini yüzde 21’den 15’e çekmekti. Mesela böyle bir adım attığınızda faiz indiriminin daha az olmasının yarattığı hasarın bir kısmının değerlemeler açısından telafi edebiliyorsunuz.”
‘2025’te bir indirim gelebilir’
Rabobank Kıdemli ABD Stratejisti Philip Marey, Fed’in gelecek yıl 1 tane 25 baz puanlık faiz indirimi yapabileceği öngörüsünde bulundu.
Ocak ayında yapılacak bir sonraki toplantıda faiz indirimine gidilmesinin pek olası gözükmediğini belirten Marey, Trump’ın planladığı gümrük vergileri erken gerçekleşirse gelecek yıl faiz indirimi konusunun tartışmalı hale gelebileceğini ifade etti.
FWD Bonds Başekonomisti Chris Rupkey, üç toplantıda üst üste faiz indirimine gidilmesinin ardından, 2025’teki sekiz toplantıda öngörülen faiz indirimlerinin çok daha seyrek olabileceğini belirtti.
Rupkey şu değerlendirmelerde bulundu: “Donald Trump’ın büyüme yanlısı gündemiyle bağlantılı harcama ve vergi indirimleri ile gümrük tarifelerine ilişkin planları, enflasyonun hedefe doğru ilerlemesini durdurma riski taşıyor. Daha fazla talep ile daha güçlü bir ekonomi daha fazla enflasyon üretir, doğanın bu ekonomik yasasını yürürlükten kaldırmanın bir yolu yoktur. Fed, para politikasını gevşetme konusunda bekle ve gör yaklaşımını benimsiyor çünkü seçim kampanyası sırasında yapılan tüm abartılı konuşmalar, Trump’ın ocak ayı sonunda göreve başlamasıyla birlikte bir anda abartıdan gerçeğe dönüşebilir.”
JPMorgan CEO’su gizlice Trump’ın politika gündemine yardım ediyor – rapor
New York Post’un Trump’ın geçiş ekibine yakın kaynaklara dayandırdığı haberine göre, JPMorgan Chase (NYSE:JPM) CEO’su Jamie Dimon, başkan seçilen Donald Trump ile gizli iletişim halinde ve hem seçim zaferinden önce hem de sonra politika gündemi konusunda danışmanlık yapıyor. Post’un kaynaklarına göre Dimon, Trump’ın ekonomik planları için bir sounding board görevi görüyor ve kamu harcamaları, bankacılık düzenlemeleri, vergiler ve ticaret konularını tartışıyor.
Dimon’ın siyasete yönelik ketum yaklaşımına ve geçmişteki gerginliklere rağmen, görüşmeler devam ediyor. 14 Kasım’da Trump’ın Dimon’ı kabinesine davet etmeyeceğini açıkça belirttiği bir aleni tartışma yaşanmıştı. Trump’ın ekibinin, bir miktar mesafe ve gizlilik sağlamak amacıyla bu görüşmeleri başlattığı bildiriliyor.
Kayıtlı bir Demokrat olan ve başkanlık yarışında herhangi bir adayı açıkça desteklemeyen Dimon, yaklaşık yirmi yıldır JPMorgan Chase’te görev yapıyor ve mevcut ABD bankacılık düzenlemelerinin açık sözlü bir eleştirmeni. Düzenleyici ortamdan duyduğu rahatsızlığı dile getiren Dimon, özellikle New York’taki bir konferansta Basel III kurallarını hedef aldı.
Trump ayrıca Blackrock CEO’su Larry Fink gibi diğer finans liderlerine de danışıyor, bu da finans sektöründeki etkili isimlerden tavsiye alma yönünde daha geniş bir stratejiyi işaret ediyor. Bu yaklaşım, Trump’ın 20 Ocak’ta başlayacak olan dönem için hazırlıklarının bir parçası gibi görünüyor ve ekibini Mar-a-Lago tatil beldesinde topluyor.
Trump ile Dimon arasındaki süregelen diyalog ve Trump’ın diğer Wall Street yöneticilerine danışması, yeni yönetimin politikaları şekillenirken finans sektöründen gelen girdilere açık olduğunu gösteriyor.
Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.
Donald Trump’ın seçim zaferinden bu yana, Tesla’nın değer kaybedeceğine yönelik pozisyon alan hedge fonlar, kağıt üzerinde en az 5,2 milyar dolarlık bir darbe aldı.
Donald Trump’ın seçim zaferinden bu yana, Tesla’nın değer kaybedeceğine yönelik pozisyon alan hedge fonlar, başkan seçilen kişi ile Elon Musk arasındaki özel ilişkinin sonuçlarını hissettikleri için milyarlarca dolar kaybetti. Bloomberg’in S3 Partners’ten derlediği verilere göre, seçim günü ile cuma günü kapanış arasında Tesla’ya karşı kısa pozisyonları olan hedge fonlar, kağıt üzerinde en az 5,2 milyar dolarlık bir darbe aldı.
Tesla’nın CEO’su, Trump’ın en büyük milyarder hayranı olarak ortaya çıktı. Musk, dünyanın en zengin kişisi konumunu Trump’ın kampanyasını hızlandırmak için kullandı ve onu 2024 seçimlerinin en büyük bağışçılarından biri yaptı. Trump destekçilerini ödüllendirmeyi planladığını açıkça belirttiğinden, Musk’ın şimdi başkan seçilen kişiyle aynı fikirde olması, siyasi nüfuz pozisyonu için sıraya girmesine neden oldu.
Hedge fon yöneticisi Clean Energy Transition’ın CEO’su Per Lekander, seçime girerken “Tesla’da küçük bir açık pozisyon” aldığını söylüyor. Pozisyonu seçimler öncesinde önemli ölçüde azalttığını belirten Lekander, “Kaybımızı azaltmış olsak da sonuçta yine de bir kayıp yaşadık” dedi.
5 Kasım seçimlerinden bu yana Tesla hisseleri yaklaşık yüzde 30 değer kazandı ve 200 milyar doların üzerinde ek piyasa değerine ulaştı. Cuma günü şirketin değerlemesi 1 trilyon doları aştı. Bu arka plana karşı, daha önce Tesla hisselerinde açığa satış yapmış olan hedge fonları o zamandan bu yana hızla pozisyonlarını kapatmaya çalıştı. Hazeltree tarafından sağlanan haftalık verilere göre, 6 Kasım itibarıyla hedge fonlarının yalnızca yüzde 7’si Tesla’da net kısa pozisyon açtı. Bu oran Temmuz ayının başında yüzde 17 seviyesindeydi. Bununla birlikte, hisse senedinde hedge fonların yalnızca yüzde 8’i açığa alım yaptılar.
Tesla, Elektrikli Araç (EA) sektörünün geri kalanı ticaret gerginlikleri, zayıflayan tüketici talebi ve artan rekabet gibi karşı rüzgarlarla boğuşurken bile, kısa pozisyon açmak için tehlikeli bir hisse senedi olduğunu kanıtladı. Temmuz ayında, Hazeltree tarafından takip edilen hedge fonlarının neredeyse beşte biri Tesla’da açığa satış yapmıştı. Ancak şirketin hisseleri dik bir yükselişi tetikleyen satış rakamlarını açıkladıktan sonra fena halde yanlış yolda olduklarını gördüler.
Bu arada, EA sektörü genel olarak, KraneShares Electric Vehicles and Future Mobility Index ETF’nin performansına dayanarak, bu yıl yüzde 12’den fazla değer kaybetti. Bu, 2023’teki yaklaşık yüzde 9’luk bir düşüşün ardından geldi. Buna karşılık, Tesla geçen yıl değerini iki katından fazla artırdıktan sonra 2024’te yaklaşık yüzde 30 arttı. Tesla’nın performansı yeşil sektördeki diğer hisse senetleriyle karşılaştırıldığında da öne çıkıyor. Piyasalar Trump’ın zafer haberini sindirirken, Trump’ın temiz enerji teşviklerini azaltma sözünü yerine getireceği korkusuyla rüzgardan güneşe kadar uzanan yenilenebilir enerji hisse senetleri düşüşe geçti.
Lekander, bundan bir yıldan biraz fazla bir süre sonra Tesla’nın da Trump’ın iklim karşıtı politikalarının acısını hissetmesini beklediğini söylüyor.
Lekander, Trump ile Musk arasındaki bağlantıya rağmen, “Trump’ın zaferi, Tesla açısından bir otomobil şirketi olarak çok olumsuz,” dedi. Yaklaşık 12 ila 18 ay içinde Trump yönetimi “Tesla’nın gerçekten kazandığı sübvansiyonların çoğunu ortadan kaldıracak.” ifadelerini kullandı.
Kriz kahini olarak bilinen ekonomist Nouriel Roubini, yeniden ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ın büyük harcama planlarını uygulaması halinde “tahvil kanunsuzlarının” yeniden ortaya çıkabileceğini söyledi.
Kriz kahini olarak bilinen ekonomist Nouriel Roubini Trump’ın büyük ölçekli harcama planına devam etmesi durumunda tahvil getirilerindeki artışla “tahvil kanunsuzlarının” yeniden ortaya çıkabileceğini ve Trump’ın radikal politikalarının uygulanmasını engelleyebileceğini söyledi.
“Tahvil kanunsuzları” terimi, enflasyonist olarak gördükleri politikalara tahvilleri satarak tepki veren ve böylece getirileri artıran yatırımcıları tanımlıyor. Bu kavram, yatırımcıların tahvil yatırımlarının değerini düşüren enflasyona ilişkin endişelerinin arttığı dönem olan 1980 ve 1990’larda ortaya çıkmıştı.
Sidney’de Bloomberg International’a konuşan Roubini, Trump’ın piyasa disiplinine önem verdiğini belirterek ,”Eğer tahvil getirileri yükselir ve hisse senedi piyasalarında düzeltme olur, tahvil kanunsuzları da ‘politikaların sürdürülebilir değil’ derse ekonomi danışmanları Trump’ı radikal ekonomi politikalarından uzak durması gerektiği konusunda uyaracaktır.” yorumunu yaptı.
Roubini, yatırımcıların hâlâ Trump’ın ikinci dönem ekonomi politikalarının kesin boyutlarını tespit etmeye çalıştığını ifade etti.
Seçim öncesi Roubini, Trump’ın ticaret, para, maliye, göç ve dış politikasının kombinasyonunun, Kamala Harris’in kazanmasına kıyasla çok daha yüksek stagflasyonist sonuç riski oluşturduğu konusunda uyarmıştı.
Trump’ın daha yüksek gümrük tarifeleri uygulaması, ABD dolarını devalüe etmek ve yasadışı göçe karşı sert bir duruş sergilemek de dahil olmak üzere politika planlarının ekonomiyi yavaşlatma ve aynı zamanda enflasyonu daha da yükseltme tehdidi oluşturduğunu belirtmişti.
ABD’nin seçilmiş yeni başkanı Donald Trump’ın Mayıs ayında suçlu bulunduğu “sus payı” davasındaki mahkumiyetinin iptaline ilişkin karar 19 Kasım’a ertelendi.
New York’ta davaya bakan Yargıç Juan Merchan, ABD’nin seçilmiş yeni başkanı Donald Trump’ın avukatları ile Manhattan bölge savcılığının davada faaliyetlerin bir hafta ertelenmesi konusundaki anlaşmayı onayladı.
Yargıç Merchan, Trump’ın 5 Kasım’da yeni başkan seçilmesinin davayı nasıl etkileyeceği konusunda avukatlara yeni argümanlar sunmaları için “sus payı” davasındaki işlemleri 19 Kasım’a kadar ertelemeyi kabul etti.
Merchan’ın bugün, ABD Yüksek Mahkemesi’nin bu yaz Trump’ın başkanlık dokunulmazlığı hakkındaki kararına dayanarak “sus payı” davasında suçlu bulunması üzerine mahkumiyetinin bozulup bozulmayacağına karar vermesi bekleniyordu.
Mahkemeye sunulan dilekçeye göre, Trump’ın avukatı Emil Bove, “Başkan Trump’ın yönetme yeteneğine yönelik anayasaya aykırı engellerden kaçınmak için” mahkemeden Trump hakkındaki mahkumiyet kararının önce askıya alınması ve daha sonra da tamamen sonlandırılması gerektiği talebinde bulunmuştu.
Trump 34 suçlamanın tamamından suçlu bulunmuştu
Eski ABD Başkanı Trump, 18 Mart 2023’te Manhattan Bölge Savcılığınca yetişkin filmlerinde oyunculuk yapan Stormy Daniels’e 2016 Başkanlık seçimleri sırasında yasa dışı “sus payı” ödenmesiyle ilgili yürütülen soruşturma kapsamında büyük jüri tarafından yargılanması için suçlanmıştı.
Hakkındaki suçlamaları reddeden Trump, 15 Nisan 2024’te New York’ta yargılanmaya başlanmış, 6 hafta süren duruşmalar sonucunda 31 Mayıs’ta mahkeme jürisi tarafından hakkındaki 34 suçlamanın tamamından suçlu bulunmuştu.
ABD Yüksek Mahkemesi, hakkındaki 6 Ocak Kongre baskınındaki rolü ve 2020 başkanlık seçimlerine müdahale iddiaları için eski Başkan Trump’ın “bazı konularda dokunulmazlığı” bulunduğuna hükmetmişti.
Mahkeme, 3’e karşı 6 oyla eski Başkan’ın resmi eylemleri nedeniyle kovuşturmaya karşı dokunulmazlık hakkına sahip olduğuna ancak bu dokunulmazlığın, özel davranışları için geçerli olmadığına karar vermişti.
Bunun üzerine New York Mahkemesi Yargıcı Juan Merchan yaptığı yazılı açıklamada, 18 Eylül’de cezası açıklanması beklenen Trump’ın sus payı davasının 5 Kasım ABD Başkanlık seçimleri sonrası 26 Kasım’a ertelendiğini duyurmuştu.
Eğer 19 Kasım’da Yargıç Merchan, sus payı davasını iptal etmezse Trump’ın alacağı ceza 26 Kasım’da açıklanacak.
Cumhuriyetçi başkan adayı Donald Trump, bugün yerel saatle 14:00’te Pennsylvania’nın Erie kentinde destekçileriyle bir araya gelecek. Bu, Trump’ın bir ay içinde eyalete dördüncü ziyareti olacak. Pennsylvania, 2024 başkanlık yarışında hem Trump hem de Demokrat rakibi Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in önemli Seçiciler Kurulu oyları için mücadele ettiği kritik bir savaş alanı haline geldi.
Pennsylvania’nın kuzeybatı köşesinde yer alan Erie, özellikle çekişmeli bir bölge. İlçe, 2016 seçimlerinde Trump’ı desteklemekten 2020’de Başkan Joe Biden’ı desteklemeye geçiş yaptı. Her iki kampanya da Pennsylvania’ya yoğun kaynak ayırdı ve burada diğer eyaletlerden daha fazla reklam harcaması yaptı. Bu durum, eyaletin seçmenlerini kazanmanın ne kadar yüksek öneme sahip olduğunu gösteriyor.
Trump’ın mitingi, yardımcısı ABD Senatörü JD Vance’in tam bir ay önce aynı göl kıyısı şehrinde düzenlediği benzer bir etkinliği takip ediyor. Eski başkanın ayrıca 5 Ekim’de Batı Pennsylvania’daki Butler’da başka bir miting düzenlemesi planlanıyor.
Trump’ın müttefiklerine ve gayriresmi danışmanlarına göre, Pennsylvania’nın 5 Kasım’daki seçimlerdeki önemi abartılamaz. Trump’ın başkanlığı geri kazanma şansı için Pennsylvania’da zafer kazanmanın çok önemli olduğuna inanıyorlar. Öte yandan, eyalette Harris’e karşı bir yenilgi, ona yarışta avantaj sağlayabilir.
Anketler, Pennsylvania’da sıkı bir mücadele olduğunu gösteriyor; Harris, Trump’ın önünde 1,6 yüzde puanlık bir farkla liderlik ediyor. Bu fark, çoğu anketin hata payı içinde kalıyor.
Yaklaşan miting için Butler’ın seçilmesi dikkat çekici, çünkü burası Temmuz ayında Trump’a yönelik başarısız bir suikast girişiminin yaşandığı yer. O olayda bir kurşun Trump’ın kulağını sıyırmıştı.
Yarış kızışırken, her iki kampanya da çok çekişmeli geçmesi beklenen seçimde dengeyi değiştirebilecek kilit eyaletlere odaklanıyor.
Reuters bu habere katkıda bulunmuştur.
Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.
2024 ABD başkanlık seçimlerine hazırlanan Kamala Harris, kripto para gibi yenilikçi teknolojilere yönelik destekleyici açıklamalarda bulundu.
2024 ABD başkanlık seçimlerine hazırlanan Demokrat Parti’nin adayı ve mevcut Başkan Yardımcısı Kamala Harris, New York’ta gerçekleştirilen bir bağış toplama yemeğinde kripto para ve yapay zeka (AI) gibi yenilikçi teknolojilere yönelik destekleyici açıklamalarda bulundu. Harris, seçilmesi durumunda kripto para sektörüne yatırım yapılmasını teşvik edeceğini belirtti. Ayrıca bu teknolojilerin ABD’nin gelecekteki rekabet gücü için kritik olduğunu vurguladı. Bloomberg’in haberine göre, Harris’in açıklamaları özellikle kripto para endüstrisinde yankı uyandırdı.
Kamala Harris’in kripto para açıklamaları
New York’taki Cipriani Wall Street’te düzenlenen bağış yemeğinde Harris, Amerikan ekonomisini güçlendirme isteğini açıkladı. Ayrıca yenilikçiliği teşvik etmek adına kripto para ve yapay zeka gibi teknolojilerin desteklenmesi gerektiğini belirtti. Harris, konuşmasında şunları söyledi:
İş gücünü, küçük işletme sahiplerini, yenilikçileri ve büyük şirketleri bir araya getireceğiz. Amerika’nın rekabet gücüne, geleceğine yatırım yapmak için birlikte çalışacağız. Yapay zeka ve dijital (kripto) varlıklar gibi yenilikçi teknolojileri teşvik edeceğiz ve bunu yaparken tüketicileri ve yatırımcıları koruyacağız. Şeffaf ve tutarlı kurallar oluşturarak güvenli bir iş ortamı yaratacağız.
Harris’in bu açıklamaları, kripto para yatırımcıları ve sektördeki önemli isimler tarafından olumlu karşılandı. Uniswap Labs CEO’su Hayden Adams, Harris’in açıklamalarını X’te paylaştığı bir dizi mesajla destekledi. Adams, “Evet, Biden dönemi kripto için zorlayıcı oldu. Ancak ilerleme bir yerden başlamak zorunda ve teşvik edilmesi gerekiyor,” ifadelerini kullandı. Böylece Harris’in daha yenilikçi bir yaklaşım sergileyeceğine inandığını belirtti.
Harris ile Trump’ın kripto yaklaşımı nasıl?
Kripto para politikaları, 2024 ABD başkanlık seçimlerinde önemli bir tartışma konusu haline gelmiş durumda. Demokrat aday Kamala Harris’in kripto para sektörüne yönelik açıklamaları, rakibi Trump’ın bu alandaki adımlarıyla kıyaslanıyor. Trump, kısa süre önce New York’ta kripto temalı bar PubKey’de Bitcoin (BTC)’le burger satın almıştı. Dolayısıyla bu hareketi kripto topluluğunda dikkat çekmişti. Ayrıca, Trump ailesi, Dünya Özgürlük Finansmanı (World Liberty Financial) isimli DeFi projesini kampanya sürecinde tanıtıyor. Trump’ın kripto politikalarına yönelik ilgisi, kripto medyası platformu Rug Radio’da yaptığı açıklamalarla da gündeme gelmişti.
Ancak Harris, bu alanda henüz somut bir adım atmadı. Yine de kripto endüstrisinden önemli destekçiler kazanmaya başladı. Özellikle SkyBridge Capital kurucusu ve yönetici ortağı Anthony Scaramucci, Harris’in kripto politikalarını geliştirmesine yardımcı olacağını açıkladı. Scaramucci, geçtiğimiz Temmuz ayında yaptığı bir açıklamada, konuya dikkat çekmişti. Özellikle, Demokratlar’ın kripto üzerindeki baskıcı politikalarının büyük bir hata olduğunu söylemişti.
Kripto politikasında “demokrat” çatışması
Harris’in kripto para sektörüne yönelik olumlu açıklamaları, dikkat çekiyor. Zira Demokrat Parti içerisindeki farklı görüşleri de gözler önüne seriyor. Özellikle Massachusetts Senatörü Elizabeth Warren, kripto endüstrisini hedef alan düzenleyici adımlarıyla bilinmekte. Warren, kripto dostu bankaları sıkı düzenlemelere tabi tutmasıyla gündemde. Özellikle Silvergate Bank’ın iflasında pay sahibi olmakla suçlanıyor. Kripto endüstrisi, Warren’ı, Biden yönetimi altında gerçekleşen “Operasyon Choke Point 2.0″ın arkasındaki isim olarak görüyor. Bu operasyon, kripto endüstrisini hedef alan bir dizi düzenleyici hamleyi içeriyor. Dolayısıyla kripto yatırımcıları tarafından yoğun eleştiriler alıyor.
Custodia Bank CEO’su Caitlin Long, Warren liderliğindeki düzenleyici baskının, kripto odaklı birçok bankanın ya kapanmasına ya da operasyonlarını geri çekmesine neden olduğunu belirtirken, Custodia Bank’ın ise bu baskılara rağmen ayakta kaldığını ifade etti. Kripto topluluğunun önde gelen isimlerinden biri olan Coinbase’in baş politika sorumlusu Faryar Shirzad ise, Biden dönemindeki düzenleyici baskının sona erdiğine dair Harris’in açıklamalarının önemli bir sinyal olduğunu dile getirdi. Shirzad, şunları söyledi:
Başkanlar, Washington’da bir yön verir, ister iyi olsun ister kötü. Joe Biden, Elizabeth Warren’ın finansal düzenlemeleri kontrol ettiğini açıkça gösterdi ve ABD inovasyonuna karşı yıkıcı bir savaş başlattı. Kamala Harris’in kriptoya dair yaptığı bu açıklama, Biden/Warren döneminin sona erdiğine dair açık bir mesaj olmalıdır.
Seçim yarışında kripto para tartışmaları devam ediyor
2024 başkanlık seçimleri yaklaştıkça, hem Demokratlar hem de Cumhuriyetçiler arasında kripto para politikalarına yönelik tartışmaların artması beklenmekte. Kamala Harris’in sektöre yönelik destekleyici açıklamaları, kripto dünyasında umut verici olarak değerlendiriliyor. Ancak Harris’in, partisi içindeki kripto karşıtı sesleri nasıl dengeleyeceği ve bu alanda somut adımlar atıp atmayacağı merak konusu.
Öte yandan, Cumhuriyetçi aday Donald Trump’ın kripto dostu adımları, özellikle merkeziyetsiz finans projelerine olan ilgisi, bu alandaki rekabetin seçim sürecinde de devam edeceğini gösteriyor. Hem Harris’in hem de Trump’ın kripto politikalarının, önümüzdeki aylarda daha fazla gündeme gelmesi ve ABD’deki kripto düzenlemelerine dair önemli ipuçları vermesi beklenmekte.
Harris, Trump’ı Ağustos Yarışında Üç Kat Geride Bıraktı
ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in kampanyası, Cuma günü açıklanan mali raporlara göre, Ağustos ayında eski Başkan Donald Trump’ın kampanyasının harcadığı miktarın neredeyse üç katını harcadı. 5 Kasım’da gerçekleşecek olan çekişmeli başkanlık yarışının son aşamasında, Harris’in kampanyası ay boyunca 174 milyon dolar harcama yaparken, Trump’ın kampanyası 61 milyon dolar harcadığını bildirdi.
Başkan Joe Biden’ın yeniden seçim yarışından çekilmesinin ardından Temmuz ayında başlayan Harris’in kampanyasının harcamaları, Demokratların mali üstünlüğünü gözler önüne seriyor. Bu avantaja ve kampanyanın medyayı reklamlarla doldurma yeteneğine rağmen, anketler Harris ve Trump arasında, özellikle seçim sonucunu belirlemede kritik öneme sahip olması beklenen kilit savaş alanı eyaletlerinde sıkı bir yarış olduğunu gösteriyor. Bu senaryo, Trump’ın Hillary Clinton’a karşı daha az harcama yapmasına rağmen zafer kazandığı 2016 seçimlerini anımsatıyor.
Ağustos ayı harcamalarında her iki kampanya da ağırlıklı olarak reklamlara odaklanırken, mitingler, seyahat ve kampanya personeli maaşları için de ödenek ayırdı. Harris’in kampanyası ayrıca, Michigan’daki Siyahi seçmen katılımını artırmayı amaçlayan kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan Detroit Unity Fund’a 75.000 dolar katkıda bulundu. Bu, eyaletin yaklaşan seçimdeki önemini vurguluyor.
Biden’ı geride bırakan bir tartışma performansının ardından Harris, kampanya bağışlarında bir artış yaşadı ve Ağustos ayını 235 milyon dolarlık bir savaş kasasıyla kapatarak ayın başındaki mali durumunu korudu. Buna karşılık, Trump’ın kampanya finansmanı küçüldü ve Ağustos ayını 135 milyon dolarla tamamladı. Bu miktar, ayın başında bildirilen tutardan 17 milyon dolar daha az.
Federal Seçim Komisyonu’na yapılan mali açıklamalar ayrıca Harris’in Ağustos ayında 190 milyon dolar topladığını, Trump’ın ise fon toplama çabalarının 45 milyon dolar getirdiğini ortaya koydu. Bu rakamlar, ilgili siyasi partilerine yapılan katkıları da içeriyordu. Her iki kampanyanın yoğun fon toplama ve harcama faaliyetleri, yaklaşan başkanlık seçiminin yüksek riskini yansıtıyor.
Reuters bu habere katkıda bulundu.
Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.