Yazın çoğu insanı rahatsız eden problemlerden biri de vücutta çıkan sivilceler…
Havaların ısınmasıyla birlikte dekolteli kıyafetler, bikiniler dolaplarda yerini almaya başladı.
Haliyle vücut sivilceleri de dert olmaya başladı. Kışın çok fazla rahatsız etmese de yazın çoğu kişi bu durumdan rahatsızlık hissediyor.
Kadın, erkek pek çok insanın şikayetçi olduğu sırtta, popoda, kolda ve vücudun hemen hemen her bölgesinde çıkan sivilcelerden kurtulmak için bazı püf noktalar var.
Eğer yüzünüz gibi sıkça vücudunuzu yıkamıyorsanız, gözeneklerinizi temizlemiyorsanız bu sorunla karşılaşma ihtimaliniz oldukça yüksek.
Vücudumuzda oluşan sivilceler aynı yüzdekiler gibi cildin yağlanmasıyla ya da gözeneklerin tıkanmasıyla meydana gelir.
En çok merak edilen konulardan biri de vücut sivilcelerin nasıl geçtiği.
İşte sizin için o bilgiler…
Vücut Sivilceleri Nasıl Geçer?
Yaz aylarında tercih edilen kıyafetlerden dolayı cilt çok fazla toza ve yağa maruz kalıyor. Bu nedenle elinizi, yüzünüzü yıkadığınız gibi vücudunuzu da yıkayın.
Ölü derileri arındırmak çok önemli, bu sebeple ölü deriden arındırmak peeling kullanın.
Sivilceli bölgelere yatıştırıcı içerikli peelingler kullanın ve buralara sürekli olarak peeling yapmayın.
Duş alırken, kese yaparken nazik davranın, sivilceleri daha da tahriş etmemeye özen gösterin.
Dar kıyafetler tercih etmeyin vücudunuzun hava almasına izin verecek kıyafetler tercih edin.
Cildinizde komedon oluşturacak ürünlerden uzak durun.
Saçınıza kullandığınız ürünler, saçınızın doğal yağı, gün içinde saçınızda biriken kirler de akneye sebep olabilir. Bu nedenle sık sık duş alın ve duş alırken saç ürünlerinizi vücudunuza değdirmeden uygulayın.
Çamaşırlarınızı yıkarken kullandığınız yumuşatıcılar, yağ bazlı vücut mistleri, yağ bazlı ağır nemlendiriciler, cildinizi irrite edebilir. Daha hafif ve doğal içerikli ürünler kullanmaya özen gösterin.
Duşta akne giderici duş jelleri, salisilik asit içerikli temizleme jelleri kullanın.
AHA içerikli kimyasal peeling toniklerini kullanmaya özen gösterin.
Last of Us serisinde medeniyetin sonunu getiren Cordyceps adlı mantar, bulaştığı kişiyi zamanla insan olmaktan çıkarıp farklı bir kimliğe sokar. Mantar, henüz yolun başındayken konağın kısmende olsa hala insana benzediği düşünülebilir. İlk günler, konağın yüzünde ya da vücudunun herhangi bir yerinde hastalığın tezahürüne, daha doğrusu bir mantar oluşumuna rastlanmaz. Sadece dökülen saçlar, ten rengi ve kan çanağı olan gözler gibi belirtiler söz konusudur.
Haftalar sonrasında vücudun çeşitli yerlerinde, özellikle de yüzünün bir kısmında mantar korkunç bir biçimde büyümeye başlar. Konağın içerisinde sanki yeşeren bir ağaç varmışcasına bir takım uzayan dallar görülür. Enfekte olan kişi, hastalığın kendisine verdiği şekil doğrultusunda her geçen saniye insan olmaktan uzaklaşır.
Fakat bu sadece bir başlangıçtır. Çünkü Cordyceps’in yapacakları bununla da sınırlı kalmaz. Nitekim bu tedavisi olmayan müzmin hastalık yıllar sonra enfekte olanların yüzünde adeta bir çiçek gibi açılmaya başlayacaktır.
Cordyceps beyin enfeksiyonuna sebep olduktan sonra konağı bu aşamaya getirmesi yıllar sürer. Uzun bir süre mantara maruz kalan enfekteler ortalama bir insanı önemli ölçüde aşan bir güce sahip olur. Hastalık öylesine dehşet bir boyutta ilerlemiştir ki, çarpık ve yaralı bir yüzden geriye sadece pürüzlü dişlerden oluşan bir ağız bırakmıştır. Bu noktada konağın giymiş olabileceği kıyafetlerin çoğu genelde yırtılır çünkü her ne kadar mantar oluşumları konağın en çok yüzünde ortaya çıksa da, bir o kadar da bütün vücudunu kaplayan plakalar oluşturur. Ancak yazının başında da söylediğim üzere enfekte olan kişinin vücudunda oluşan bu şeyler gün geçtikçe daha da büyüyecek, insan gibi görünmesine dair hiç bir olanak bırakmayacaktır.
Kısaca vücudun çeşitli yerlerinde beliren bu çıkıntılar hastalığın bir sonraki evresinin (Bloater) erken aşamasıdır. Aynı zamanda enfeksiyonun bu evresi konağı canlı tutmak ve hastalığı daha fazla yayabilmek adına oldukça önem taşır. Vücudun birçok bölgesinde ortaya çıkan şeyler tabiri caizse bir zırh görevi görür. Dolayısıyla yeterince güçlü bir silahınız yoksa bir takırdayanı (ya da tıkırdayanı) kafasından dahi vurmanız istenilen sonucu vermeyecektir.
Fiziksel olarak böylesine ölümcül olmalarına rağmen aslında bütün takırdayanlar kördür. Mantar, ağız bölgesi hariç komple bütün bir yüzü kapattığı için göremezler. Fakat bu onlar tarafından fark edilmediğiniz anlamına da gelmez çünkü mantar yüzünden oluşan görme kaybı yerine, muazzam boyutta işitsel bir duyum kazanmışlardır. Çevresinde olan en ufak bir sesi rahatlıkla duyar ve gayet saldırgan bir biçimde hedefine doğru koşmaya başlar.
Ya da başka bir deyişle; en ufak bir tıkırtı sesi, onları takırdatacaktır…
Son derece tehlikeli olan takırdayanlar, koşucular ve izcilere kıyasla çok daha agresiftirler. Hastalık artık tamamen kendilerini bilinçsiz gibi gösterse de yine de bir zeka sahibi oldukları aşikardır. Avlarının yanlarında koştuğunu fark ederlerse o alanı asla terk etmezler ve hedeflerine ulaşana dek mevcutta yer alan her bir karışı kontrol ederler. Bununla birlikte doğrudan önlerinde olmadıkça ya da hareketsiz bir pozisyonda olunduğu sürece farkındalıkları yoktur. Bazı kaynaklar takırdayanların yüzü bir megafon şeklinde olduğu için ses kaynağının en iyi alınabildiği yerin takırdayanın kendi önü olduğunu söyler. Bu görüşe göre doğrudan önlerindeyken ses çıkarmak, takırdayanın başka bir yönünde ses çıkarmaktan çok daha ölümcüldür.
HBO Dizisi The Last of Us’taki Clicker’lar
Hiç şüphesiz Last of Us serisinde takırdayan evresinin ayrı bir yeri vardır. Sanırım bu yüzden HBO yapımı uyarlamada hemen ikinci bölümde bu evre işlenmiş. Oyundaki hikaye ile hemen hemen aynı düzlemde olan sahneler, bu evrenin ne denli tehlikeli olduğunu gözler önüne seriyor. Bu sahneler Ellie için bir noktada yeni bir keşif, Joel ve Tess için ise bir kabus oluyor.
Last of Us Serisine Gönderme Yapan Oyunlar
Last of Us serisinin olmazsa olmazı denilebilecek takırdayan evresine karşı bir çok popüler yapımda bir nevi saygı duruşu yapmıştır. En bilinen referanslardan birisi hikaye tabanlı Life is Strange adlı serinin ikinci oyunudur. Oyundaki ana karakterlerden birisi mantar bulaşan bir ağaca bakıp tıpkı bir takırdayan gibi der. Saygı duruşu dediğim yer ise bu diyalogtan sonra diğer çocuğun takırdayan sesleri çıkarmasıdır.
Bir diğer referans Dying Light serisinin ilk oyununda karşımıza çıkar. Oyunun bir bölümünde asansörden çıkan arkadaş her ne kadar bir sonraki evre olan şişkinler gibi iri cüsseli bir zombi de olsa kafa şekli yüzünden tıpkı bir takırdayan gibi bir izlenim bırakır.
The Last of Us’ta Salgının İlk Evresi – Runner’lar Kimlerdir?
The Last of Us’ta Salgının İkinci Evresi – Stalker’lar Kimlerdir?
Son olarak takırdayanların oyunlardan ziyade çizgifilmlere de konu olmuşluğu vardır.
Gumball adlı çizgi filmin parazit isimli bölümünde bir sahne bulunur. Hatta zombi şeklinin bir video oyunundan aldığından dahi bahsedilir.
Kabaca takırdayan deyip geçmeyin. Bu evrenin oyun içerisinde popüler olduğu kadar globalde de ün yapmış bir evre olduğu tartışılmaz bir gerçektir diyerek bir yazının daha sonuna gelmiş bulunduk. Okuduğunuz için teşekkürler!
Ayrıca bu yazıyı video olarak izlemek isterseniz o da hemen aşağıda: