Vestel Üst Yöneticisi (CEO) Ergün Güler, otomotivin artık otomotivden ziyade tüketici elektroniği olduğunu belirterek, Vestel’in tüketici elektroniğindeki 40 yıllık tecrübesini, çevikliğini ve kalitesini bu alana aktardıklarını söyledi.
Vestel Mobilite, Almanya’nın Hannover kentinde düzenlenen IAA Transportation 2024’te yerini alarak, sürdürülebilirliği ön planda tuttuğu yenilikçi elektrikli araç şarj istasyonları, otomotiv elektroniği ve enerji depolama sistemlerini sergiledi.
Vestel CEO’su Güler, fuarda, Vestel Mobilite’nin hedeflerine ve yatırım planlarına ilişkin basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
Vestel’in ileri teknoloji yazılım, ekran ve şarj çözümleri sayesinde küresel bir oyuncu olma hedefine yürüdüğünü belirten Güler, uzun yıllardır yatırım yaptıkları mobilitenin, yeni nesil iş alanı olarak tanımlayıp strateji kurdukları bir alan olduğunu dile getirdi.
Güler, “mobiliteyi” içten yanmalı motorlardan elektrikli araçlara yaşanan paradigma değişikliği olarak tanımladıklarını ifade etti.
5 yıl önce dünyanın en değerli otomobil şirketleri arasında Toyota’nın 180 milyar dolar piyasa değeri ile 1. sırada, Volkswagen’in 80 milyar dolar piyasa değeri ile 2. sırada ve Porsche’nin 70 milyar dolarla 3. sırada yer aldığını aktaran Güler, şunları kaydetti:
“Bugün dünyanın en değerli 3 otomobil şirketi arasında 1 numara 670 milyar dolarla Tesla. 2 numara yine 240 milyar dolarla Toyota. O da 180’den 240’a çıkmış. Çünkü onların da elektrikli araçlarla ilgili bir perspektifi var. 3 numara, 5 yıl önce ilk onda olmayan Manisa’da komşumuz olacak olan BYD, 90 milyar dolar. 90 milyar dolar piyasa değeri, ilk 10’da yoktu bunlar 5 sene evvel. Şimdi 90 milyar dolarla ilk 3’te ise özneler de değişiyor paradigma değişikliğinde.”
“Otomotiv artık otomotivden ziyade tüketici elektroniği oldu”
“Otomotiv artık otomotivden ziyade tüketici elektroniği. Vestel bu kapsamdaki 40 yıllık tecrübesini, çevikliğini ve kalitesini bu alana aktarıyor.” diyen Güler, şöyle devam etti:
“40 yıldır tüketici elektroniği yapıyoruz. Biz tüketici elektronik sektöründen geliyoruz, ne anlama geliyor bu? Biz tüketici elektroniğindeki çevikliğe, hıza ama aynı zamanda hassasiyete sahibiz. Bununla beraber bizim ihracatta ana pazarımız Avrupa ve 30 yılı aşkın süredir Japon müşterilerle de çalışıyoruz. Dolayısıyla aynı Uzak Doğulu rakiplerimiz gibi hızlıyız, çeviğiz ama Avrupa ve Japonya kalite standartlarında seri üretim yapabiliyoruz. Bizim avantajımız bu.”
Güler, otomotiv sektöründeki paradigma değişikliğinde sahnenin neresinde yer alacaklarına ilişkin ise şunları söyledi:
“Örneğin elektrikli aracın pilini üretecek miyiz? Hayır ama ekranını üreteceğiz. Çünkü o ekrana, evinizde olduğunda televizyon diyorsunuz. Aynı ekran arabanın içine girdiğinde kokpit, dashboard, ekran diyorsunuz. Bizim için o yine bir ekran. Donanımı, yazılımı, tasarımı televizyondan farklı değil. Baktığınız işte onun kontrast oranı, onun tepkime süresi, geçiş süreleri, televizyondan farkı yok.
TOGG’da da o geniş ekranı Manisa’daki tesislerimizde biz üretiyoruz. Mühendislerimiz donanımını, yazılımını ve deneyimini, beraber geliştirdiler o ürünü. Deneyim de çok önemli çünkü. Yani donanım, yazılım yaptın ama deneyimini doğru tasarlamadığın takdirde bütün çabaların da heba oluyor. IAA fuarında görüşmeler devam ediyor. Yakın sürede duyuracağız. Başka global markalarla da genişletiyor olacağız. Yani TOGG iyi bir referans oldu. Adını çok yakında duyuracağımız global markalarda bu ekran deneyimini paylaşıyor olacağız”
Uçak ekranları da Vestel olacak
Uçak içindeki ekranların da artık Vestel tarafından üretileceğini aktaran Güler, global bir hava yolu şirketi ile anlaştıklarını ve bu şirketin 300 adetlik filosunun ekranlarını üreteceklerini kaydetti.
Güler, otomotivde paradigma değişikliğinde “anakart” ürünleri de üreteceklerini belirterek, “Biz bu işi de zaten 30 yıldır yapıyoruz. Biz elektrikli arabaların bu kartlarını da yapıyoruz. Başkalarına da yapacağız. O da yine bu fuarda konuştuğumuz uluslararası markalardan biriyle fuar sonrası açıklama yapacağız. İsim vermiyoruz. Çünkü daha anlaşmadık.” ifadelerini kullandı.
Gelişen elektrikli araç ekosisteminde önemli bir oyuncu olmak için yeniden yapılandıklarını anlatan Güler, Bosch, Continental, Park Velio gibi markalarla rekabet için hazırlandıklarını belirtti.
Hala elektrikli araç alan tüketicilerin “şarj noktası” ve “şarj süresi” konusunda endişelerinin olduğunu dile getire Güler, “Eğer elektrikli aracınızın şarj cihazı Vestel’se bir saat beklemek zorunda değilsiniz. Bu iyi haber. Bu fuarda sergilediğimiz 720 kilovat ki şu anda kurulumları da başladı, ilk Türkiye’de başladık ama İtalya için de ihracat anlaşmalarımızı yaptık.” dedi.
Ergün Güler, aracın kapasitesi de müsaitse 8 dakika içerisinde yüzde 20’den yüzde 80’e şarj imkanı sunduklarını, bunun üretimini de seri üretim seviyesinde yapabilen dünyadaki nadir şirketlerden birisi olduklarını dile getirerek, “Dünyada bunu yapabilen 3 tane şirket var. 720 kilovat için bahsediyorum. 400 kilovat yapan çok. Ocakta da bin kilovatlık ürün gelecek. Onu dünyada yapabilen 2 şirketten biri olacağız. Yine seri üretim mantığında. Yanlış anlaşılmasın. O tarafta. Bu da bir dikey olmuş olacak. Bir büyüme alanı yaratmış olacak.” diye konuştu.
Enerji depolama sistemleri
Güler, Vestel’in dikey büyümesinde üçüncü alanın enerji depolama alanları olacağını anlattı.
Türkiye’de ve Avrupa’da çıkarılan yeni yasayla yenilenebilir enerji sistemi kurulduğunda ona eşdeğer kapasitede bir enerji depolama sistemi kurmak zorunda olunacağını belirten Güler, “Bu kıtada, bu coğrafyada bunu yapabilen şirket sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Orada inşallah çözüm ortaklarından birisi de yine Vestel oluyor ve olacak.” dedi.
“Vestel’in gözünü diktiği ve aslan payını almak istediği pazar büyüklüğü 580 milyar dolar”
Boston Counsulting’in rakamlarına göre, elektrikli araç ekosisteminin büyüklüğünün 2030’da 3 trilyon dolar olacağını aktaran Güler, şöyle devam etti:
“Bizim ilgilendiğimiz tarafın büyüklüğü bu 3 trilyon doların içerisinde 440 milyar dolar. Elektrikli araç şarj istasyonu pazar büyüklüğünde 2030 için öngörülen büyüklük ise 100 milyar dolar. Enerji depolama sistemleri için öngörülen pazar büyüklüğü ise 40 milyar dolar. Hepsi beraber 580 milyar dolar yapıyor. Yani Vestel’in gözünü diktiği ve aslan payını almak istediği pazar büyüklüğü 580 milyar dolar. Hedefimiz 3 yıl içerisinde milyar dolarlık bir değer yaratmak.
Ne demek o? Sadece 1 milyar dolar ciro yapmak anlamına gelmiyor. Milyar dolarlık bir halka arzı inşallah planlıyoruz. Bu halka arzı da illa Türkiye’de yapmak zorunda değiliz. Belki Amerika’da yaparız. Belki Londra’da yaparız. Öyle planlarımız da var. Buna ulaşmak için de net rakamı söylüyorum. Ulaşmamız gereken ciro 600-700 milyon dolar. Yüzde 15-20 FAVÖK ulaştığımızda biz 1 milyar dolar değerlemeyi inşallah görüyor olacağız. Bu da bizim mobilite de en önemli hedef noktamız.”
Güler, Mobilite alanında yapılan yatırımların ülke için stratejik olduğunu vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı:
“Nasıl Türkiye’de elektrikli araç için TOGG yatırımı çok stratejik ise burada da yapılan yatırım, ülke açısından çok kritik önemde. Çünkü şu anda dünyada gerçekten büyük bir geçiş yaşanıyor. Eski otomotiv sahnesinde çok majör olmasa da ülke olarak bir yerimiz vardı. Şimdi biz burada majörü oynayabiliriz. Sadece elektrikli araçla değil, elektrikli araç onun tedarik ekosistemi, onun şarj ekosistemiyle enerji depolama sistemleriyle. Aynen nasıl savunma sanayinde bir paradigma değişikliği yaptıysa ülke birçok alanda, aynı fırsatı ben burada görüyorum ülke için. Ondan Vestel ve Vestel benzeri şirketlerin bu alanda yaptığı yatırımların ülkenin geleceği içinde çok önem arz ettiğini düşünüyorum.”
Çip sektörü
Çip sektörünün dünyanın en stratejik sektörlerinden biri olduğunu anlatan Güler, “Çipin yazılım geliştirmesinde biz zaten varız. Ürünlerimiz için o çiplerde yer alan yazılımlar tarafında varız. Şimdi aynısını mobilite için de planlıyoruz. Çip üreticileriyle beraber yazılım kısmında kaynaktan başlamak suretiyle bir işbirliğini de planlıyoruz.” diye konuştu.
Ergün Güler, çip yatırımının milyarlarca dolarlık maliyeti olduğunu belirterek, “Benim gördüğüm, Sanayi Bakanlığı öncülüğünde ülke olarak da burada bir inisiyatif var. Belki yine devlet yapacak, orada bir şey yapılacak. Çünkü ciddi rakam. Özel sektör şirketinin tek başına altına girebileceği bir rakam değil yani. Çok benzeri bir oluşum mu? TOGG benzeri öyle bir şey olabilir. Uluslararası çözüm ortağıyla beraber. Çünkü orada çok ciddi know-how da var. TOGG da dediğiniz gibi bir öncülüğü devlet yaptı. Sonra baktığınızda devletin payı çok cüzi miktarda, hatta yok.” görüşlerini aktardı.
Mayıs ayının son haftalarında çıkış yapacak PC oyunlarının son kısmı.
Mayıs ayının son haftalarında çıkış yapacak PC oyunlarının devamı.
– Shame Legacy (30 Mayıs: hayatta kalma, korku, aksiyon, macera)
Fairyship Games, Revenant Games tarafından geliştirilen ve Destructive Creations tarafından yayınlanacak olan hayatta kalma, korku, aksiyon, macera oyunu Shame Legacy, 30 Mayıs tarihinde biz oyun severlerin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Tek oyunculu birinci şahıs hayatta kalma korku deneyimini yaşayacağımız bu yapım içerisinde büyük tehlikeler bizleri bekliyor olacak. Oyun içerisinde farklı farklı düşman türleri ve korku unsurları bulunacak. Bu düşman türlerinden ve korkunç unsurlardan sağ çıkmak için de elimizden geleni yapmaya koyulacağız. Oyun içerisinde hem gizlilik mekanikleri hem de kaçış mekanikleri yer alacak ve bu iki mekaniği de sürekli olarak kullanmaya başlayacağız.
Oyunda terk edilmiş bir bölgede bulunacak ve bu bölgeden tabii ki sağ çıkmak için elimizden gelen her şeyi yapmaya çalışacağız. Oyunda yine reflekslerimizi diri tutmak oldukça önem arz edecek çünkü karşımıza gelen ve bir anda çıkan korkunç düşmanlara karşı hızlı bir şekilde hareket etmemiz gerekecek ve onlardan kısa süre içerisinde kaçmamız lazım. Dolayısıyla oyunda sürekli olarak diken üstünde olacak ve tüylerimizin diken diken olduğu bir senaryoyu bu oyun içerisinde yaşayabileceğiz.
Elbette hayatta kalma korku oyunlarında olmazsa olmaz klasik bulmacalar da yer alacak. Bu bulmacaları hem çözmeye çalışacak hem de bir yandan bu korku unsurları ile yüzleşmeye başlayacağız. Bu bulmacaları ne kadar hızlı bir şekilde çözersek o kadar çok kaçma şansımız olacak ve korku surlarıyla o derece daha az karşılaşabileceğiz. Oyun içerisinde elbette arka planda bizlere bir hikaye anlatılacak, bu hikaye kapsamında çeşitli sırları açığa çıkarabilecek ve bu hikayeyi nihayetinde sona erdirmeye çalışarak karşılaştığımız şeylerden sağa çıkmaya çalışacağız.
Oyunda arka planda anlatılan hikayeye göre bir tarikatçi kasabasında yer alacağız. Bu kasabadan elbette sağ çıkmak için elimizden gelen her şeyi yapmaya koyulacağız. Oyun içerisinde bu tarikat nedeniyle deliren birçok insan bulunacak. Bu insanlar tabii ki üzerimize doğru gelecek ve biz de bu insanlardan kaçmaya çalışacağız. Tabii ki delirmiş olan bu insanlardan kaçmak için de hem gizlilik hem de kaçış mekaniklerini kullanmamız gerekecek. Oyun içerisinde bir nesnenin veya yapının arkasına saklanabilecek, onlardan uzak durabilecek ve onların gitmesini bekleyerek hayatta kalmaya çalışacağız.
Shame Legacy’de tabii ki bir yandan bu şekilde korkunç şeylerle karşılaşırken diğer yandan ise karşımıza çeşitli zorluklarda çıkan bulmacaları çözmeye çalışacak. Bu bulmacaları çözmek için etrafla sürekli olarak etkileşime geçebilecek ve etrafı keşfederek bu bulmacaları ortadan kaldırmaya çalışacağız. Bulmacaları çözdükçe yeni bölgelere doğru ilerleyebilecek ve yavaş yavaş buradan çıkış yolunu bulmaya başlayacağız.
Terk edilmiş kasabada yer aldığımız ve birinci şahıs kamera bakış açısı ile beraber ilerlemeye çalıştığımız bu hayatta kalma korku oyunu içerisinde tek oyunculu bir yapı bizleri bekliyor olacak. Yani oyun içerisinde yanımıza herhangi bir arkadaş çağıramayacak ve arkadaşlarımızla beraber koordineli bir şekilde ilerlemeye koyulamayacağız. Dolayısıyla Shame Legacy diğer co-op tarzı hayatta kalma oyunlarından bu konuda farklılık gösterecek. Bu oyun içerisinde tamamen tek başımıza olacak, tek başımıza ilerlemeye çalışacak ve tek başımıza bu kasabadan sağ bir şekilde çıkmaya uğraş vereceğiz.
Oyunda karşılaştığımız bulmacalar arka planda bizleri anlatılan ve anlatılmaya çalışılan hikayenin aslında bir parçası olacak. Dolayısıyla bu bulmacalar hikayeler ve gidişatla beraber bağlantılı bir şekilde karşımıza çıkacak. Oyun içerisinde çeşitli mekanikler kullanarak ve keşif unsurlarını gün yüzüne çıkararak ilerlemeye başlayacak ve ne kadar çok keşif yaparsak o kadar çok bulmaca üzerine yoğunlaşabilecek ve bu bulmacaları kolay bir şekilde çözmeye başlayacağız. Oyunda tabii ki ana temamız bulmaca olacak ve bu bulmacaları çözdükçe yeni bölümlere ulaşabilecek ve farklı bölgeye giderek o bölgedeki bulmacaları da yine çözmeye başlayacağız.
Oyun içerisinde bir av ve avcı teması işlenecek. Avcı burada da yer alan korkunç düşmanlar olacak av ise biz olacağız. Dolayısıyla oyunda gizlice hareket etmemiz gerekecek ve bu sayede düşmanlardan uzak durmaya başlayacak ve gizli bir şekilde ilerlemeye koyulacağız. Oyunda yine çeşitli saklanma alanları bulunacak ve bu saklanma alanlarında gizli bir şekilde durabilecek ve karşımıza çıkan düşmanlara karşı bu gizlenme mekanları oldukça önem arz edecek. Eğer bir düşman peşimizden koşuyorsa derhal bir gizlenme bölgesi bulmaya başlayacak ve bu gizlenme kısmına geçiş yaparak onlardan kurtulabileceğiz. Gizlendiğimiz zaman bir müddet düşmanlar bizi arayacak ancak bir süre sonra düşman o bölgeden uzaklaşmaya koyulacak. İşte o anda biz de gizlendiğimiz yerden çıkış yapabileceğiz. Böylece kaldığımız yerden devam edebileceğiz.
Bu oyun içerisinde en önemli şey aslında panik yapmamak. Dolayısıyla oyun içerisinde ne kadar çok paniklersek o kadar çok yapacağımız şeyi karıştırabilecek ve çıkmaz sokaklara doğru geçiş yapabileceğiz. Oyunda sürekli olarak mekanları ezberlemeye çalışacak, hangi mekanda hangi gizlenme bölgelerinin olduğunu öğrenmeye başlayacak ve bu bölgeleri öğrendikçe karşılaştığımız düşmanlardan kolay bir şekilde kaçabileceğiz ve saklanabileceğiz. Oyunda yine etraftan çeşitli kaynaklar toplayacak ve çeşitte kaynaklarla beraber etkileşime geçebileceğiz. Bu kaynaklar oyun içerisinde oldukça önem arz edecek ve yine hayatta kalmanın temelleri aslında bu unsurlar diyebiliriz.
Bu kaynakları doğru bir şekilde kullanmak tamamen bizim işimiz olacak. Eğer kaynakları rastgele ve yanlış zamanda harcarsak bu da bizim aleyhimize olan bir sonuçla karşılaşmamıza sebep olacak. Oyun içerisinde kaynakları doğru ve zamanında harcamaya çalışacak hem bulmacaları çözerken hem de düşmanlardan kaçarken bu kaynakları kullanmaya başlayacağız. Dolayısıyla etrafı sürekli olarak araştırmak, etraftan bir şeyler bulmak ve bu kaynakları elimizde tutmak oldukça önem arz edecek.
Oyun içerisinde elbette karakterimizin bir stres ve korkma durumu bulunacak. Bu stresi ve korkma durumuna oldukça stabil bir şekilde tutmaya çalışacağız. Eğer karakterimiz aşırı derecede strese ve korkuya yenik düşerse bu da tabii ki karakterimizin açığa çıkmasına ve ölmesine sebep olacak. Dolayısıyla oyun içerisinde hem karakterimizi hem de kendimizi kontrol etmemiz gerekecek ve oyunda panik yapmamamız oldukça önem arz edecek.
Tek oyunculu birinci şahıs hayatta kalma korku oyunu içerisinde bol bol korku sekansları ile karşılaşacak ve bizi sürekli olarak bir şeylerin kovaladığını görebileceğiz. Oyun içerisinde bu kovalama sekansları tabii ki oldukça gergin bir atmosferi bizlere aktaracak. Dolayısıyla bu kovalama esnasında kovalanan biz olduğumuz için arkamızda sürekli olarak bir nefesin tenimize değdiğini hissedebilecek ve bu anlarda da panik yapmamamız çok önemli olacak.
30 Mayıs tarihinde biz oyun severlerin karşısına çıkmaya hazırlanan bu yapım Türkçe dil desteğine sahip olarak oyunculara sunulacak. Oyunun şu anda Steam sayfası açık durumda ve isterseniz Steam sayfası üzerinden istek listenize ekleyebilir ve çıkış yaptığı gün mail adresinize bir bildirim alabilirsiniz. Korku oyunu severler bu oyuna bir göz atabilir ve bir şans verebilir.
– Everdream Valley (30 Mayıs: çiftçilik, keşif, simülasyon)
Mooneaters tarafından geliştirilen ve Untold Tales, VARSAV Game Studios tarafından yayınlanacak olan çiftçilik, keşif, simülasyon oyunu Everdream Valley, 30 Mayıs tarihinde geliyor. Renkli grafik stiline sahip bu simülasyon oyunu içerisinde istediğimiz bir çiftliği elde edebiliyor ve bu çiftliği dilediğimiz gibi geliştirebiliyoruz. Hem canlı bir atmosferin hem de canlı bir ortamın bulunduğu bu yapım içerisinde rahatlatıcı ve eğlenceli bir deneyim bizleri bekliyor. Oyunda dilediğimiz gibi kendi çiftliğimizi oluşturabiliyor, bu çiftliği istediğimiz gibi şekillendirebiliyor ve dilediğimiz gibi bu çiftliği genişletebiliyoruz. Oyun içerisinde detaylı çiftçilik simülasyon unsurları bizlere aktarılmaya bekliyor.
Bu çiftçilik simülasyon oyunu içerisine bir karakteri kontrol ediyor ve bu karakterle beraber etrafı araştırmaya koyuluyor, etraftan çeşitli kaynaklar toplayabilir ve karşımıza çıkan ağaçları ve dalları kesebiliyoruz. Oyun içerisinde yine etrafı keşfederek çeşitli canlılar keşfedebiliyor, bu keşifle beraber yeni detayların kilidini de açabiliyoruz. Hem doğa ile iç içe hem de rahatlatıcı bir deneyimin yer aldığı bu yapım içerisinde farklı farklı işleri de oyun içerisinde elde edebiliyor ve yapabiliyoruz. Oyunda sadece çiftliğimizle ilgilenmiyor bunun yanı sıra balıkçılık yapabiliyor, farklı bölgeleri doğru geçiş yapabiliyor ve oradaki karakterlerle etkileşime geçebiliyoruz. Bu dünyada yer alan karakterlerden çeşitli araçlar ve gereçler alabiliyor, alışverişler yapabiliyor ve daha fazlasını bu oyun içerisinde gerçekleştirebiliyoruz.
Hem vahşi doğaya ilerleyebildiğimiz ve bu doğayı keşfedebildiğimiz hem de çeşitli maceralara atıldığımız bu yapım içerisinde bir çiftlik merkezi kurmayı hedefliyoruz. Oyun içerisinde bu çiftliği istediğimiz gibi genişletebiliyor ve dilediğimiz gibi dekore edebiliyoruz. Oyunda sıfırdan başlayarak yeni bir çiftliğin büyümesini sağlayabiliyoruz. Oyun içerisinde yine çiftliğimizin etrafına çitler yapabiliyor, tabii ki bu çitleri yapmak için de çevredeki ağaçları kesebiliyor ve kesin işlemini yapmak için elimize baltayı almamız ve karakteri kontrol etmemiz gerekiyor. Her bir işi oyun içerisinde tek tek biz yapıyoruz ve dolayısıyla oyun içerisinde uzunca vakitler geçirebilecek bir yapı bizlere aktarılıyor.
Oyunda elbette diğer taraftan farklı karakterler de yer alıyor ve bu karakterlerle etkileşime geçerek onların çeşitli görevlerini yapabiliyor ve isteklerini yerine getirebiliyoruz. Her bir karakterle aramızda çeşitli bağlar bulunuyor ve kurduğumuz sıkı bağlarla beraber o derece iyi ödüllerin ve içeriklerin sahibi olabiliyoruz. Her bir karakterle etkileşime geçebiliyor ve onlarla konuşabiliyoruz. Dolayısıyla oyun içerisinde farklı farklı karakterler yer alıyor ve onlarla beraber konuşarak da çeşitli içeriklerin kilidini açabiliyoruz.
Oyun içerisinde bir çiftlik inşa etmenin yanı sıra çiftlik evi de kurmanın hayalini yaşıyor olacağız. Bir yandan çiftliğimizi genişletirken tabii ki bir yandan da kalacak yer ayarlamamız gerekiyor. Dolayısıyla oyun içerisinde bir çiftlik evimiz de bulunuyor, bu çiftlik evini geliştirmek, çiftlik evine onarmak ve daha fazlasını yapmak için oyun içerisinde çeşitli kaynaklar toplanmamız lazım. Tüm bunları yapmak için de hem etrafı keşfetmek hem elimize doğru araç ve gereçleri almak hem de çevreyle etkileşime geçmek şart. Dolayısıyla oyun içerisinde tüm unsurları yerine getirmek için çeşitli görevleri yapmak, vahşi doğaya atılmak ve her türlü kaynağı toplamamız lazım. Topladığımız bu kaynaklarla beraber kendi Ççftlik evimizi ve çiftliğimizi kurabiliyor, bu sayede burayı bir merkez haline getirebiliyoruz.
Bu çiftçilik simülasyonu içerisinde bizlere açık bir dünya sunuluyor. Bu açık dünya içerisinde istediğimiz bölgelere ve yerlere doğru ilerleyebiliyor ve bu bölgeleri ve yerleri keşfedebiliyoruz. Oyunda yine her bölgenin kendine ait yapısı ve teması bulunuyor. Dolayısıyla açık bu dünyada farklı farklı bölgeler ve ilgi çekici kısımlar bizlere aktarılıyor. Oyunda hem kendi çiftliğimizi genişletmek hem de burayı bir merkez haline getirmek için bu açık dünyayı keşfedebiliyor, etraftan yeni kaynakların kilidini açabiliyor ve bu kaynakları toplayabiliyor ve kendi merkezimize doğru götürebiliyoruz.
Oyunda kendi çiftliğimizi oluştururken elbette diğer canlıların da etrafta gezindiğini görebiliyoruz. Dolayısıyla oyun içerisinde yaşayan bir dünya bizlere aktarılıyor. O yüzden bir yandan ekinlerimizi ve hasatlarımızı korurken diğer yandan ise kendimize çeşitli hayvanlar alabiliyor ve büyük bir çiftliğin kapısını aralayabiliyoruz. Oyunda ineğinden köpeğine birçok hayvan türü bulunuyor. Bunları bir araya getirerek canlı bir merkez kurabiliyoruz. Oyunda tabii ki bu hayvanlarla tek tek ilgilenebiliyor ve bu hayvanlarla beraber de farklı bölgelere doğru geçiş yapabiliyoruz. Oyun içerisinde yukarıda da bahsettiğim gibi köpeklerden ineklere koyunlardan atlara kadar birçok hayvan yer alıyor.
Everdream Valley içerisinde yer alan birçok hayvanı binek olarak kullanabiliyor, onların üzerlerine binebiliyor ve farklı bölgelere doğru gitmek için seyahat aracı olarak kullanabiliyoruz. Dolayısıyla oyunda bu tarz mekanikler de yer alıyor ve gayet güzel bir ekleme olarak karşımıza çıkıyor. Oyunda açık dünyayı keşfetmek için elbette koşmak yetmiyor, bu tarz binek hayvanlarını kullanmak bizlere daha hızlı bir seyahatin deneyimini aktarıyor. Dolayısıyla bu binek hayvanları kullanarak etrafı gezebiliyor, yeni bölgeleri keşfedebiliyor ve ilgi çekici alanları görebiliyoruz.
Oyun içerisinde yukarıda da bahsettiğim gibi birçok hayvan yer alıyor ve her hayvanın aslında kendine ait özelliği bulunuyor. Bunun yanı sıra bu hayvanların çiftliğe olan etkisi de değişkenlik gösterebiliyor. Her bir hayvanın kuracağımız ve kurduğumuz çiftliğe etkisinin farklı şekillerde olduğunu görebiliyor, bu hayvanları da kendi çiftliğimizde tutmayı isteyebiliyoruz. Dolayısıyla oyun içerisinde bu tarz detaylı kısımlar da yer alıyor diyebilirim. Örneğin o oyun içerisinde farklı farklı köpekler arasından seçim yaparak bu köpekleri çiftliğimize dahil edebilir, bu köpeklerin kendi hayvanlarımızı korumasına müsaade edebilir ve bu hayvanlar ile beraber kendimize korunaklı bir alan oluşturabiliriz.
Oyunda geliştirici ekibin belirttiğine göre 13 farklı köpek türü bulunuyor. Bu köpek türlerinin arasından istediğimizi seçebiliyor ve dilediğimizi de tabii ki çiftliğimize dahil edebiliyoruz. Yine bu hayvanları farklı alanlarda kullanabiliyor ve bu hayvanların iz sürme yeteneğini, hazine ortaya çıkarma becerisini ve daha fazlasını kullanabiliyoruz. Dolayısıyla oyun içerisinde yer alan hayvanların kendine özgü becerileri ve yetenekleri kullanıyor. Bu yeteneklerden yararlanmak için de tabii ki onları elde edebiliyor ve kendi çiftliğimizde besleyebiliyoruz. Onlarla ne kadar çok ilgilenirsek o kadar çok bizlere yararı olabiliyor.
Arkamıza yaslanarak oynayabileceğimiz ve rahatlatıcı bir deneyimin bizlere aktarılacağı bu çiftçilik simülasyonu içerisinde güzel bir deneyim bizleri bekliyor olacak. Oyun içerisinde bir karakteri kontrol edecek ve bu karakterle beraber kendi çiftliğimizi yani merkezimizi kurmaya çalışacağız. Oyun 30 Mayıs tarihinde biz oyun severlerin karşısına çıkmaya hazırlanıyor.
Oyunun şu anda Steam sayfası açık durumda ve dilerseniz Steam sayfası üzerinden istek listenize ekleyebilir ve çıkış yaptığı gün mail adresimize bir bildirim alabilirsiniz. Öte yandan oyun yine Steam sayfası üzerinde ön siparişlere açık durumda. Şu anda yüzde 20 indirimle beraber satışta. Dolayısıyla oyunu şu an için 188,00 TL’den satın alabilirsiniz.
Dry Cactus tarafından geliştirilen ve aynı ekip tarafından yayınlanacak olan bulmaca, simülasyon, macera oyunu Poly Bridge 3, 30 Mayıs tarihinde biz oyun severlerin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Fizik tabanlı bu bulmaca simülasyon oyunu aslında bir seri olarak karşımıza çıkıyor. Serinin üçüncü oyunu şimdi biz oyun severlerin karşısına çıkmaya hazırlanıyor ve bu yeni oyunla beraber daha farklı bulmaca türlerinin, daha farklı bölgelerin ve daha fazla içeriğin bizlere aktarılmasını bekliyoruz. Oyun içerisinde fizik tabanlı bir bulmaca sistemi yer alıyor ve bu bulmaca sistemi ile beraber araçları bir yerden bir yere doğru geçirmeye çalışıyoruz. Yani oyun içerisinde sürekli olarak kendimizi çeşitli köprüler ve yapılar kurarken bulabiliyor ve bu yapıları da sağlam bir zemine oturmamız gerekiyor. Oyunun temel amacı zaten bundan ibaret.
Oyunda tabii ki fizik tabanlı bir yapının olması nedeniyle sürekli olarak kendimizi sağlam yapılar yapmaya şartlayacağız. Dolayısıyla oyunda köprü yaparken ve köprünün dinamiklerini çözmeye çalışırken her bir detayı aslında es geçmememiz gerekecek. Oyunda bir aracı farklı bir bölgeye doğru geçirmek için çok ince detaylar arasında boğulabilecek ve bu ince detayları aşmak için de oyunda sürekli olarak denemeler yapabileceğiz. Tabii ki oyunda bir köprü inşa ettikten sonra onu deneyebilecek, test edebilecek ve köprünün sağlamlığından emin olduğumuz zaman da tabii ki bölümü geçmek için play tuşuna basabileceğiz.
Oyunda farklı farklı bölgeler ve bölümler bulunacak. Bu bölgelere ve bölümlere geçiş yaparak yeni köprüler yapmaya çalışacak ve elimizdeki sınırlı kaynaklarla beraber bu köprüyü aslında tamamlamaya başlayacağız. Oyunda tabii ki sınırsız kaynak ne yazık ki bulunmayacak. Dolayısıyla elimizdeki kaynaklarla beraber doğru bir şekilde doğru kısımlarda kullanmaya başlayacak ve köprüyü inşa etmeye koyulacağız. Oyunda farklı farklı bölümler bulunacak ve her bölümün aslında kendine özgü zorlukları ve yapısı bulunacak. Örneğin bir bölge iki katlı bir köprüyü inşa etmemizi gerektirecek diğer bölge ise sadece düz bir köprüyü inşa etmemizi isteyecek. Dolayısıyla her bölüm ve bölgenin kendine ait gereklilikleri ve zorlukları yer alacak.
Fizik tabanlı bu bulmaca oyunu içerisinde açılıp kapanabilen köprüler, yukarılara doğru yükselebilen ve istediğimiz şekle bürünebilen köprüler ve daha farklı içerikler yer alacak. Oyunda yine asma köprüler bunun yanı sıra çok katlı köprüler ve düz köprüler olmak üzere farklı farklı köprü türleri de bizlere aktarılacak. Oyunda dilediğimiz gibi bu köprüleri kullanabilecek ve her bölümde aslında bu köprüleri kullanarak doğru bir şekilde doğru mimari ile beraber bunları inşa etmeye koyulacağız. Oyunda tabii ki her bir detayla ayrı ayrı ilgilenebilecek, bu detayları test edebilecek ve doğru bir şey yaptığımızdan emin olduktan sonra bir sonraki bölüme geçiş yapmaya hak kazanabileceğiz.
Oyun içerisinde geliştirici ekibin belirttiğine göre yüzden fazla farklı bölüm bulunacak. Bu bölümlerin her birinin kendine ait yapısı ve içerikleri yer alacak. Bu bölümleri geçtikçe zorluğun seviyesi daha da artış gösterecek ve oyunda şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki kolaydan zora doğru bir oyun içeriği bizleri bekliyor olacak. Dolayısıyla oyunda ilk başlarda kolay bir şekilde köprüleri inşa edebilecek ve yeni bölümlere doğru geçiş yapabileceğiz. Tabii ki bu durum alışma evresi olarak karşımıza çıkacak daha sonraki süreçte ise oyunun ortalarında ve ilerleyen kısımlarında ise biraz daha kafa yormaya başlayacak ve artık daha farklı köprü türleri ile beraber karşılaşacak, bunun yanı sıra bu kısımlarda biraz daha zorlu bir deneyim bizlere aktarılacak.
Oyunda yine açık bir dünya senaryosu bizlere aktarılacak. Dolayısıyla açık dünya içeriğini istediğimiz gibi keşfedebilecek, burada çeşitli köprüler kurabilecek ve her bir köprü türünü buralarda deneyimleyebileceğiz. Oyunda yine farklı farklı araç türleri bulunacak ve bu araç türlerinin her birini kendine ait yapısı ve ağırlığı bulunacak. Eğer zayıf bir köprü inşa edersek karşımıza çıkan araç da ağırsa bu araç köprüyü yıkabilecek ve aracın aşağı düştüğünü görebileceğiz. Böylece köprü inşa etmede başarısız olacağız. Haliyle böyle olunca biz de sağlam köpürürler inşa etmek durumunda kalacak ve ona göre de çeşitli hamleleri yapmaya koyulacağız.
Serinin diğer oyunlarından daha fazla içeriği ve detayı bizlere aktarmayı planlayan bu bulmaca simülasyon oyunu içerisinde tabii ki farklı farklı modlar da yer alacak. Bu modlar içerisinde normal senaryo modu bulunuyor. Senaryo modu çerisinde yukarıda da bahsettiğim gibi kolaydan zora doğru bölümleri geçebiliyor ve yeni bölümlere doğru adım atmak için çeşitli köprüler inşa edebiliyoruz. Köprü çeşitliliği de oyunun ortalarına doğru artış gösteriyor ve her bölümde aslında yapmamız gerekenler bizlere kısa da olsa anlatılıyor. Senaryo modu bu şekilde ilerliyor ve bölümleri geçerek de bu senaryoyu tamamlamaya başlıyoruz.
Diğer yandan oyunun Sandbox modu yer alıyor. Bu mod içerisinde hiçbir kısıtlama yer almıyor ve oyundaki tüm içeriği ve kaynakları bu mod içerisinde tüketebiliyoruz. Dolayısıyla oyunda sınırsız bir şekilde köprüler inşa edebiliyor, köprülerin her bir çeşidine bu bölgeye doğru aktarabiliyor, kurabiliyor ve daha fazlasını bu mod içerisinde deneyimleyebiliyoruz. Yani oyunda bizlere sunulması gereken ne varsa bu mod içerisinde deneyimleyebiliyor ve tüm oyun içeriğini burada tüketebiliyoruz.
Oyunda öte yandan seviye tasarlama araçları yer alıyor. Bu seviye tasarlama aracı ile beraber kendi bölümümüzü ve tasarımımızı yapabiliyor ve bunları diğer oyunculara yani topluluğa doğru sunabiliyoruz. Aklımızdaki tasarımı oyuna uyarlayabildiğimiz bu araçlarla beraber istediğimiz şekilde köprüler inşa etmek durumunda kalabiliyor ve çeşitli araçları da bu bölüme doğru dahil edebiliyoruz. Dolayısıyla istediğimiz şekilde bir bölümü inşa edebiliyor, nasıl bir zorlukta olmasını istiyorsak ona göre bu kısımları ayarlayabiliyor ve istediğimiz detayı kendi bölümümüze adapte edebiliyoruz. Bu araçla beraber kendi fikirlerimizi oyuna dahil edebiliyoruz.
Diğer oyunculara meydan okuyabileceğimiz bu yapının içerisinde elbette modlama desteği de yer alıyor. Atölyede bulunan topluluklar tarafından oluşturulan içerikleri de bu oyun içerisinde deneyimleyebiliyor ve istediğimiz şekilde bu oyundan verim alabiliyoruz. Dolayısıyla oyun içerisinde bizlere aktarılacak olan çeşitli skor tabloları bulunuyor ve en çok skoru elde eden tablolarda üst sıralara yerleşebiliyor. Oyunda böyle bir yapı olduğundan dolayı toplulukla beraber aslında bir yarış içerisinde kendimizi bulabiliyor ve bu yarıştan da galiba ayrılmak için en iyi köprüyü bizim inşa etmemiz gerekiyor.
Serinin yeni oyunuyla beraber daha fazla içeriğin bizlere sunulması planlanan bu yapım içerisinde detaylı ve fizik tabanlı bir bulmaca deneyimi bizlere aktarılmak isteniyor. Siz de bu tarz bulmaca oyunlardan hoşlanıyorsanız ve boş vakitlerinizi kafayı yorarak geçirmek istiyorsanız bu oyuna bir göz atabilir ve bir şans verebilirsiniz. Zaten serinin diğer oyunlarını oynadıysanız bu oyunun nasıl bir yapıya sahip olduğunu bilirsiniz ve yeni içerikleri de bu oyunda deneyimleme fırsatı elde edebilirsiniz.
Dracma Studios tarafından geliştirilen ve aynı ekip tarafından yayınlanacak olan platform, aksiyon, macera oyunu Candle Knight, 31 Mayıs tarihinde geliyor. Yandan görünümlü bu aksiyon platform oyunu içerisinde farklı farklı bölgelere doğru adım atabilecek, bu bölgeleri keşfedebilecek ve bu bölgelerde karşımıza çıkan düşmanları kendi becerilerimiz ve yeteneklerimizle alt edebileceğiz. Oyun içerisinde farklı farklı düşman türleri ve farklı bölgeler bulunacak. Her bölgenin kendine ait düşmanları, yapısı ve teması bizlere aktarılacak. Dolayısıyla oyun içerisinde geniş bir macera bizleri bekliyor olacak.
Oyunda tabii ki adından da anlaşılacağı gibi ışıkların hiç sönmemesi gerektiği bir ortamda yer alacağız. Oyunda bir mum şövalyesi olarak bulunacak ve bu şövalye ile beraber ışığın altında ilerlemeye koyulacağız. Oyunda yine farklı dinamikler ve mekanikler yer alacak. Bu mekaniklerle beraber oyunda aksiyona dalış gerçekleştirebileceğiz, düşmanları sersemletebileceğiz ve düşmanları arkadan gafil avlayabileceğiz
Oyun içerisinde elbette bir şövalyeyi kontrol edebilecek, bu şövalye ile beraber sağı solu keşfedebilecek ve karşımıza çıkan düşmanları alt edebileceğiz. Oyunda adından anlaşılacağı gibi bir mum şövalyesi olarak yer alacak, mum şövalyesi ile beraber adım attığımız bu yapıda alevleri kendi lehimize kullanabilecek ve karşımıza çıkan düşmanları kendi karanlıklarında boğabileceğiz. Oyun içerisinde sürekli olarak kendimizi ışığın altında tutmamız gerekecek, eğer karanlıklara doğru ilerlersek bu bizim için kötü bir son demek olacak. Dolayısıyla oyun içerisinde sürekli olarak kendimizi ışığın altında bulabilecek ve sürekli olarak alevler arasında yer edinebileceğiz.
Candle Knight içerisinde geniş ve büyük bir kale bulunacak. Bu kaleyi istediğimiz gibi keşfedebilecek, her bir sur üzerine çıkabilecek ve bu kale içerisinde yer alan odalara geçiş yapabileceğiz. Oyunda farklı farklı ve çeşitli düşman türleri karşımıza çıkacak, bu düşmanları alt etmek için de aksiyona geçiş yapabileceğiz. Oyun içerisinde yandan görünümlü ve ara sıra da izometrik bir kamera bakış açısı bizlere aktarılacak. Bu kamera bakış açıları bulunduğumuz ortama ve bölgeye göre değişkenlik gösterecek. Dolayısıyla kamera geçişleri oyun içerisinde güzel bir şekilde karşımıza çıkacak diyebiliriz.
Zorlu platform unsurlarının da yer aldığı bu yapım içerisinde elbette aksiyon sistemi de ön plana çıkacak. Oyunda bir yandan zorlu platform unsurlarını ve tuzakları aşmaya çalışırken diğer yandan ise çeşitli bulmacaları çözmeye çalışacağız. Oyunda tabii ki bu tarz oyun içi içerikler bizlere aktarılacak ve oyunda bu içerikleri çözümlemeye ve deneyimlemeye başlayacağız. Oyunda yine bir yandan çeşitli tuzakları aşmaya çalışırken diğer yandan ise bu ortamların bizlere sunduğu bulmacayı aşmaya başlayacağız.
Farklı farklı oyun mekaniklerinin yer aldığı bu oyunda elbette ilk başta temel mekaniklerle beraber ilerleyecek ve oyunun ilerleyen kısımlarında ise yeni mekanikler ve dinamikler bizlere sunulacak. Oyun içerisinde farklı platform zorlukları bizleri bekliyor olacak ve platform zorlukları ilerleyen kısımları daha da zorlu bir şekilde karşımıza çıkacak. Dolayısıyla oyun içerisinde kolaydan zora doğru bir zorluk isteminin yer aldığını söyleyebiliriz. Oyunda diğer taraftan bu zorlu platform unsurlarını aşmaya çalışırken diğer yandan ise bizlere sunulan bulmacaları çözebileceğiz, bu bulmacalar da yine yukarıda bahsettiğim gibi kolaydan zora doğru bir seviyeyi bünyesinde barındıracak ve bizlere aktarılacak. Bu platform zorluklarının ve bulmacaların temel öğrendikten sonra elbette ilerleyen kısımları da kolayca çözebileceğiz ve aşabileceğiz.
Ateşin temel olduğu bu yapım içerisinde karanlığa doğru geçiş yapabilecek ve karanlıkla beraber mücadele etmeye koyulacağız. Oyun içerisinde kendimizi sürekli olarak ışığın altında bulmaya çalışacak ve eğer karanlıklara doğru ilerlersek bu bizim sonumuzun geldiği anlamını taşıyacak. Oyunda yalnızca düşmanlarla savaşmayacak bir yandan da karanlıkla beraber mücadele etmeye koyulacağız. Dolayısıyla yanımızda sürekli olarak bir alev kırıntısı taşıyabilecek, meşalelerin altında mücadele edebilecek ve daha fazlasını bu oyun içerisinde gerçekleştirebileceğiz.
Oyunda keşfedebileceğimiz farklı alanlar ve yetenekler bulunacak. Her bir bölgeye adım atarak bu bölgenin keşfini tamamlayabileceğiz. Bölgeleri keşfettikçe ve yeni bölgelere adım attıkça farklı zorluklarla beraber karşılaşabilecek ve burada çeşitli bulmacaların bizlere sunulduğunu görebileceğiz. Oyun içerisinde farklı farklı dinamiklerle beraber bizlere farklı zorlukta çeşitli bulmacalar aktarılacak. Bu bulmacalar elbette farklı oyun dinamiklerini bünyesinde barındıracak. Örneğin bir yerde bir tablo içerisinde kameranın sağa sola doğru hareket ettiğini görebilecek, tüm platformların yer değiştiğini deneyimleyebilecek ve bu platform zorluğunu ve bulmacayı aşmaya çalışacağız. Oyunda çok farklı içeriklerle beraber bizlere bulmacalar ve platform zorluklarının sunulacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Oyunda yine yukarıda da bahsettiğim gibi karakterimizin çeşitli yetenekleri bulunacak. Bu yeteneklerin kilidini açmak için elbette oyun içerisinde birazcık ilerlememiz gerekecek. Oyunda farklı düşmanlarla yüzleşebilecek ve bu düşmanları alt ettikçe ve yeni bölgeleri ilerledikçe yeni yeteneklerin kilidini açmaya başlayacağız. Oyunda yeni yeteneklerle beraber içimizdeki alevi daha da harlayabilecek ve böylece bir mum savaşçısı olarak kendimizi daha da güçlü hissedebileceğiz. Alevlerin asla sönmemesi gerektiği bir dünyada yer aldığımız yapımda alt edilmesi gereken farklı farklı düşmanlar ve zorluklar yer alacak. Onları aşmak için de tabii ki oyun içerisinde vakit geçirmemiz gerekecek.
Oyunda yukarıda da bahsettiğim gibi her bölgenin kendine ait düşmanları yer alacak. Bu düşmanlar arasında uçan ruhlar, farklı görünümlere sahip yaratıklar ve daha fazlası bizlere aktarılacak. Bu düşmanları alt etmek için elbette farklı farklı aksiyon eylemleri gerçekleştirmemiz gerekecek. Dolayısıyla onları alt etmenin yolları her biri için farklılık gösterecek. Öncelikle bir düşmanın nasıl hareket ettiğini, hangi özelliklere sahip olduğunu ve nasıl bir saldırı pozisyonunun bulunduğunu öğrenmemiz gerekecek. Ardından bu pozisyonlara göre kendi stratejimizi ve planımızı oluşturmaya başlayacağız. Dolayısıyla oyun içerisinde çeşitli taktikler de yapabileceğiz.
Candle Knight’da elbette sadece tek bir silah üzerinde ustalaşmayacak farklı farklı silah türleri de oyun içerisinde yer alacak ve bunları düşmanlara karşı kullanabileceğiz. Tabii ki her bir silah üzerinde ustalaşmak için oyunda birazcık vakit geçirmemiz gerekecek ve reflekslerimizi sürekli olarak diri tutmamız lazım. Oyunda kendimizi sürekli olarak bir şeylerle savaşırken bulabilecek ve bu mücadele hissiyatını oyunda hissedebileceğiz.
31 Mayıs tarihinde çıkış yapacak olan bir platform aksiyon macera oyununun şu anda Steam sayfası açık durumda ve dilerseniz Steam sayfası üzerinden istek listenize ekleyebilir ve çıkış yaptığı gün bir bildirim alabilirsiniz. Bu tarz oyunlardan hoşlanıyorsanız ve karanlık bir atmosferi deneyimlemek istiyorsanız bu oyuna bir şans verebilir ve bir göz atabilirsiniz.
Aksiyon platform türünü bizlere yansıtan bu oyunda birçok unsurun harmanlandığını görebilecek ve daha çok bulmaca unsurlarının bizlere sunulduğunu deneyimleyebileceksiniz. Sürekli olarak kendinizi bir şeylerle mücadele ediyorken bulmak ve bulmacaları çözmek için bu bağımsız yapıma geçiş yapabilirsiniz.
– Space Mechanic Simulator (31 Mayıs: uzay, simülasyon, inşa etme)
Atomic Jelly, Tomas Jelonek Studio tarafından geliştirilen ve Atomic Jelly, PlayWay S.A. tarafından yayınlanacak olan uzay, simülasyon, inşa etme oyunu Space Mechanic Simulator, 31 Mayıs tarihinde oyuncuların karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Uzay temalı bu tamir etme simülasyon oyunu içerisinde kendimizi dünyanın dışarısında bulabilecek, uzay atmosferini deneyimleyebilecek ve o uzay hissiyatını bu oyunda görebileceğiz. Oyun içerisinde farklı farklı atmosferler ve yapılar bizleri bekliyor olacak. Bu yapı ile beraber hem çeşitli manzaralara göz atabilecek hem de bizlere verilen görevleri yerine getirmeye başlayacağız.
Uzay istasyonları arasında gidip gelebileceğimiz ve çeşitli araçları ve mekanikleri tamir edebileceğimiz bu yapım içerisinde elbette bir mühendis olarak bulunacağız. Bu kapsamda çeşitli parçaları değiştirebilecek, birçok parçayı onarabilecek ve farklı parçalarla beraber bu tamirat işlerini ve mühendislik işlerini yapabileceğiz. Oyun içerisinde yine gök cisimleri ve uzay atmosferi bizlere sunulacak ve bu doğrultuda kendimizi uzayın derinliklerinde bulabileceğiz. Dolayısıyla oyun içerisinde bizlere tam bir uzay atmosferi aktarılacak ve bu uzaya atmosferiyle beraber kendi mühendislik işlerimizi yapmaya koyulacağız.
Oyun içerisinde birinci şahıs bir kamera bakış açısı yer alacak ve bu kamera bakış açısı ile beraber oyunda ilerleyebilecek ve çeşitli görevleri yapabileceğiz. Kendimizi gerçek bir astronot gibi hissedebileceğimiz bu oyun içerisinde bir mühendislik rolünü üstlenebilecek ve bu karakteri hissedebileceğiz. Oyun içerisinde yine farklı araçları kullanabilecek, bu araçların içerisine geçiş yapabilecek ve onları uzaktan kontrol edebileceğiz .Çeşitli araçlarla beraber ilerleyebileceğimiz ve çeşitli parçaları tamir edebileceğimiz gibi yapım içerisinde hem gezicimizle beraber yola koyulacak ve diğer yandan ise uzay atmosferini sonuna kadar hissedebileceğiz.
Oyunun adından da anlaşılacağı gibi bizim temel amacımız burada bir mühendisiolarak bulunmak. Bir mühendis olarak atılabileceğimiz bu simülasyon oyunu içerisinde etraftan çeşitli parçalar bulabilecek, bu parçaları toplayabilecek ve parçaları doğru yerine yerleştirmeye çalışacağız. Oyunda yine çeşitli görevler bizlere sunulacak ve her görev esnasında aslında bir parçayı bulmaya çalışacağız. Oyunda bu parçaları buldukça yeni bölgelere doğru adım atabilecek ve bu parçaları doğru yerlere takarak da çeşitli tamir işlerini halledebileceğiz. bir yandan bazı parçaları tamir edebileceğimiz ve diğer yandan zorlu görevlere adım atabileceğimiz bu simülasyon oyunu içerisinde sürekli olarak kendimizi bir yere doğru giderken bulabilecek ve etrafı bu kapsamda keşfedebileceğiz.
Uzay atmosferinin bizlere aktarıldığı bu yapım içerisinde bir de kendimize ait gezici aracımız bulunacak. Bu aracımızı kontrol edebilecek ve farklı bölgelere doğru hızlı bir şekilde ilerlemek için kullanabileceğiz. Bu araçla beraber elbette daha hızlı bir şekilde ilerleyebilecek ve uzayın derinliklerine doğru geçiş yapabileceğiz. Oyunda diğer yandan çeşitli manzaralara göz atabilecek ve bu manzaraları deneyimleyebileceğiz. Oyunda tabii ki gündüz ve gece geçişleri bulunacak. Oyunu hem karanlık atmosferde hem de ışıkla beraber deneyimleyebilecek ve çeşitli görevleri yerine getirmeye çalışacağız.
Oyun içerisinde farklı farklı görevler bizlere sunulacak. Bu görevlerle beraber uzay gemisinin, uydunun veya gezici aracın parçalarını onarmakla mükellef olacağız. Oyun içerisinde sürekli olarak hasarlı parçalar bulunacak ve bu hasarlı parçaları aramak tamamen bizim işimiz olacak. Zaten bir mühendis olarak burada yer alacağız ve sürekli olarak tamir işleriyle beraber bu görevleri yerine getirmeye çalışacağız. Oyunda arızalanan bu parçaları onarabilecek, parçaları değiştirebilecek ve etraftan bulduğumuz parçaları bozuk parçalarla beraber değiş tokuş yapabileceğiz. Dolayısıyla oyun içerisinde çok detaylı tamir unsurları bizleri bekliyor olacak.
Space Mechanic Simulator içerisinde sürekli olarak bir şeyleri tamir edecek ve tamiratları doğru bir şekilde yapmamız gerekecek. Yine oyunda detaylı bir tamir simülasyon mekaniği bizlere aktarılacak. Bu mekanikler arasında kabloları sıyırmak, kabloları teker teker ayırmak, farklı parçaları sökmek, vidaları gevşetmek veya sıkmak ve daha fazlası yer alacak. Dolayısıyla oyun içerisinde bizlere detaylı ve ilgi çekici bir tamir mekaniği aktarılacak diyebiliriz.
Oyunda yine çeşitli parçaları bizlere sunulan mağaza sistemiyle beraber alabilecek ve o parçaları eskisi ile beraber değiştirebileceğiz. Yeni parçaları elde etmek oldukça önem arz edecek. Dolayısıyla bozuk parçaları ve artık işlevini yitirmiş parçaları bu sayede değiştirebilecek ve görevimizi yerine getirmeye çalışacağız. Oyunda farklı farklı parçalarla beraber etkileşime geçebilecek ve oyunda çok detaylı bir tamir mekanik sistemi yer alacak. Dolayısıyla oyun içerisinde biraz ustalaşmak gerekecek. Ustalaşmak için de oyunda birazcık vakit geçirmek, oyunun temellerini öğrenmek ve oyunda bir miktar ilerlemek lazım.
Oyunda her bir parçaya farklı şekillerde dokunabilecek, kabloları ayırabilecek ve kabloları bir yerden başka bir yere doğru takabileceğiz. Oyunda yine vidaları sökebilecek, bu vidaları değiştirebilecek ve paslanmış ve işlevini yitirmiş parçaları değiştirebileceğiz. Oyunda bir yandan bizlere sunan çeşitli görevleri yaparken diğer yandan ise etrafı keşfedebilecek, bizlere sunulan manzaralara göz atabilecek ve karanlık bir atmosfere doğru geçiş yapabileceğiz. Oyunda farklı istasyonlar bulunacak ve bu istasyonlar arasında dolanabileceğiz. Dolayısıyla oyun içerisinde farklı istasyonlar yer alacak ve bu istasyonların her biri içerisinde kendine ait görevler bulunacak. Bu görevleri yerine getirmek de tamamen bizim işimiz olacak.
Bir mühendis olarak atıldığımız bu simülasyon oyunu içerisinde üç farklı uzay istasyonu yer alacak. Bu uzay istasyonlarının her birinin kendine ait yapısı ve gereklilikleri bulunacak. Dolayısıyla bu uzay istasyonlarına gidip gelebilecek ve buradaki görevleri yerine getirebileceğiz. Oyun içerisinde diğer taraftan çeşitli gezici görevleri bulunacak. Bu gezici görevlerle farklı parçaları bulmaya çalışacak ve aracımızla beraber bu parçalara doğru yol almaya başlayacağız. Hem mars yüzeyinin hem dünyanın hem de ay atmosferinin yer aldığı ve bizlere sunduğu bu yapım içerisinde farklı farklı oyun içi dinamikler de bizlere aktarılacak.
Oyunda sürekli olarak kendimizi bir şeyler tamir etmekte bulabilecek ve uzay mağazası içerisinde istediğimiz parçayı alabilecek ve kendi yararımıza olan bu parçaları kullanabileceğiz. Oyunda tabii ki bu parçaları değiştirmek, parçaları onarmak ve eskisini yenisiyle beraber değiş tokuş yapmak oldukça önem arz edecek. Dolayısıyla görevleri yerine getirmek ve bu cihazların doğru bir şekilde çalışmasını sağlamak için elimizden geleni yapmaya çalışacağız.
Bir mühendis olarak yer aldığımız bu simülasyon oyunu 31 Mayıs tarihinde biz oyun severlerin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Oyun detaylı simülasyon tamir mekaniklerini bizlere aktarıyor ve siz de bu tarz oyunlardan hoşlanıyorsanız bu oyuna bir göz atabilir ve bir şans verebilirsiniz. Bu simülasyon oyununun Türkçe dil desteği de mevcut. Dolayısıyla oyunu Türkçe bir şekilde oynayabilir ve kolay ve hızlı bir şekilde oyunu temel mekaniklerini öğrenebilirsiniz. Oyunun şu anda Ayrıca Steam sayfası açık durumda ve dilerseniz Steam sayfası üzerinden istek listenize de ekleyebilirsiniz ve ayrıca çıkış yaptığı gün mail adresinnize bir bildirim alabilirsiniz.
Submerged: Hidden Depths, serinin ikinci oyunu olarak karşımıza çıkıyor.
Uppercut Games tarafından geliştirilen ve 2022’nin Mart ayında yayınlanan keşif odaklı macera gizem oyunu Submerged: Hidden Depths, serinin ikinci oyunu olarak karşımıza çıkıyor. İlk oyuna kıyasla daha fazla alanı, daha fazla mekaniği ve daha akıcı animasyonları bünyesinde barındıran bu yapım içerisinde belli bir bölge içerisinde gidip geliyor, sağı solu keşfediyor ve çeşitli gizemleri açığa çıkarabiliyoruz. Oyundaki amacımız etrafı keşfederek neler olup bittiğini öğrenmek ve bu keşif esnasında da atladığımız küçük teknemizle beraber su üstünde yol almak.
Oyun içerisinde sürekli olarak kendimizi bir yerlere tırmanırken ve bir yerleri keşfederken buluyor ve bu keşif esnasında da çeşitli manzaralara göz atabiliyoruz. Oyunda yine yer yer farklı canlılarla karşılaşabiliyor, bu canlıları araştırabiliyor ve kişisel günlüğümüze bu canlıları ekleyebiliyoruz. Oyunda yine etkileşime geçebileceğimiz çeşitli çevre etmenleri bulunuyor, bu etmenlerle beraber oyundaki sırları çözebiliyor ve karşımıza çıkan çeşitli bulmacaları da yaptığımız hamlelerle beraber aşabiliyoruz.
Serinin ilk oyununa kıyasla daha fazla içeriği bünyesinde barındırıyor
İlk oyuna kıyasla daha fazla özelliği ve mekaniği bünyesinde barındıran bu oyun içerisinde elbette ilk oyunu oynadıysanız karakterlerin değişimine de şahit olabilirsiniz. Oyun içerisinde karakterlerimizin değişimi konusunda (belki hoşunuza gider belki de gitmez) daha çok çizgi tarzı bir yapıya bürünmüş durumda. Oyunda 2 farklı karakter bulunuyor ve bu karakterlerle beraber kendi yolumuzu çizebiliyoruz. Oyunda kullandığımız karakterlerin herhangi bir avantajı veya dezavantajı bulunmuyor, sadece yer yer bazı bölgelerde kız karakteri diğer bölgelerde ise erkek karakteri kullanabiliyoruz. Ancak bunların kullanımı tamamen aynı yani herhangi bir animasyon veya mekanik değişiklikleri yok. Dolayısıyla sadece görüntü olarak değişiklik yaşanıyor.
Oyun içerisinde kız karakteri çoğunlukla kullanıyor erkek karakteri ise sadece günlük araştırmalarında kullanabiliyoruz. Yani bir yerde ve bir yapının içerisinde günlük varsa bu günlüğü almak için erkek karakter bu yapıya doğru ilerliyor ve bölgenin araştırmasını tamamlayabiliyor.
Oyunun temeli keşif
Keşif odaklı bu macera gizem oyunu içerisinde belli bir bölgede bulunuyor, bu bölgenin keşfini ise tamamen biz yapıyoruz. Oyun içerisinde sular altında kalan bir şehirde yer alıyor ve bu sular altında kalmış olan şehri araştırmaya koyuluyoruz ve çeşitli yapıların içerisine girebiliyoruz. Tabii ki her yapının içerisine giremiyor ancak belirli bazı bölgeler bulunuyor. Bu ana bölgelere giriş yaparak oyunu sona erdirebiliyoruz.
Oyun içerisinde yapacağımız şeyler belli. Bunlar arasında bir teknemizle beraber sağa sola doğru gitme durumu, elimize teleskopumuzu alıp nerede ne var onu görebilme olayı ve çevreyi araştırma kısmı ve bulduğumuz nesneleri günlüğe aktarma durumu yer alıyor. Oyun içerisinde ilk oyunu nazaran daha fazla içerik, daha fazla oyun içi öğe ve etkileşim yer alıyor. Keşif unsurları da ikinci oyunla beraber arttırılmış durumda.
Çevre etkileşimi
Yine ilk oyuna nazaran bu oyun içerisinde çok daha fazla etkileşime geçebileceğimiz nesne bulunuyor. Bu nesnelerle tabii ki kendi yolumuzu açabiliyor ve bulmaca sekanslarını çözmeye uğraşıyoruz. Oyun içerisinde yukarıda da bahsettiğim gibi temel amacımız farklı farklı yapılar içerisine girerek bu yapıların keşfini tamamlamak ve bu yapıların keşfini tamamladıktan sonra da ana üssümüze geri dönmek ve olayları değerlendirmek. Oyunda sürekli olarak bu döngü içerisinde kendimizi buluyor ve en sonunda da oyunu bitirerek neler olup bittiğini görebiliyoruz.
oyun içerisinde gideceğimiz yeri öncelikle teleskopumuzla görebiliyor, teleskopumuzla işaretlediğimiz yeri daha sonra haritamızı açarak geçiş yapabiliyoruz. Oyunda belli başlı ana noktalar ve ana yapılar bulunuyor. Bu yapıların içerisine girebiliyor, yapıları keşfedebiliyor ve yapıların içerisinde yer alan bulmacaları çözebiliyoruz. Oyunda bu ana yapıların içerisinde toplayabileceğimiz çeşitli nesneler bulunuyor. Bu nesneler arasında günlükler, parlayan tuhaf bir nesne ve enerji çekirdeği yer alıyor. Bu üç unsuru da toplayarak oyunda ilerleme kat edebiliyoruz. Her ana bölgeye gittiğimizde bu üç ana unsuru toplamaya ihmal etmiyoruz.
Bulmaca kısımları da işin kolay parçası.
Oyun içerisinde ana bölgelere atıldığımız esnada bu yapıların içerisine girerek yukarıda bahsettiğim üç temel nesneyi topluyoruz ve bu unsurlar sonrasında buranın keşfini tamamlayabiliyoruz. Ancak tabii ki bu ana bölgelerin ve ana yapıların bazılarında yer yer bulmaca kısımları bulunuyor. Bu bulmaca kısımları zor bir şekilde karşımıza çıkmıyor, yapabileceğimiz şeyler tamamen belli ve ortada bu hamleleri gerçekleştirerek bulmacaları ortadan kaldırabiliyoruz ve yolumuzu açabiliyoruz.
Bulmaca kısımları arasında açılır kapanır köprüler, kırmamız gereken nesneler, yerleştirmemiz gereken taşlar ve daha fazlası yer alıyor. Bulmaca kısımları içerisinde bu mekanikler yer alıyor ve bunları da yapmak oldukça kolay bir şekilde karşımıza çıkıyor. Örneğin bir bölgeye atıldık, kapalı bir şekilde duran köprüyü açık hale getirmek istiyoruz ve yanında da bir ağırlık koyabileceğimiz kısım bulunuyor. Buranın üstüne ağır bir taş bularak getiriyor ve köprüyü açıyoruz. Taşı da zaten bulmak oldukça kolay. İşte bu kadar basit bir şekilde bulmacalar karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla herhangi bir zorlanacağınız sekans yer almıyor. Kolayca bu bulmacaları çözerek o bölgenin keşfini tamamlıyor ve bulabileceğiniz nesneleri bularak da bu ana bölgenin toplanabilir tüm eşyalarını elde edebiliyorsunuz.
Çevreden bulduğumuz eşyalar hikaye konusunda bilgi veriyor
Oyun içerisinde yukarıda bahsettiğim gibi üç temel unsuru bulmakla yükümlüyüz. Bu bulabileceğimiz unsurlar arasında günlükler, parlayan nesne ve güç çekirdeği yer alıyor. Tabii ki güç çekirdeği harici diğer nesneleri envanterimize alabiliyor ve günlüğümüze bu nesneleri kaydedebiliyoruz. Oyunda belli başlı bulduğumuz nesnelerle belli bir hikaye oluşturuyor ve 3-4 tane günlük bulduğumuzda da eğer bu günlükler aynı kategoride ise bizlere bir hikaye kırıntısı sunuyor. Bu hikaye kırıntısı ile beraber buralarda neler olup bittiğini öğrenmeye çalışıyor ve dolayısıyla nesneleri toplamak oldukça önem arz ediyor.
Ancak oyundaki hikaye olayı bizlere daha çok şiirsel bir şekilde aktarılmaya çalışılıyor yani düz bir şekilde cümleler kurulmuyor. Daha çok felsefi ve şiirsel cümleler karşımıza çıkan bu hikaye metinleri ile olayın özünü kavrayabiliyoruz ve garip olayların yaşandığını kestirebiliyoruz. Oyun içerisinde bulduğumuz bu günlüklerle beraber çeşitli hikayelerin kilidini açabiliyor, bu hikayelerin kilidini açtığımızda da ana hikayenin temelini öğrenmeye çalışıyor ve bu bulunduğumuz şehirde bölgede neler olup bittiğini öğrenmeye başlıyoruz.
Oyunu hikayesi için oynamıyoruz
Oyun içerisinde elbette bizlere arka planda bir hikaye sunuyor ancak bu hikaye benim açımdan tatmin edici boyutta değil. Zaten hikaye sunumu vesaire gibi mekanikler de beklemeyin. Oyunda karşınıza çıkan ara sahnelerde de herhangi bir konuşma geçmiyor ve bu ara sahneler genelde iki kardeş arasında kameranın sağa sola gitmesi şeklinde oluyor. Oyundaki bu sekanslar dışında herhangi bir ara sahne bulunmuyor sadece etrafı keşfettiğimiz esnada o yapının sağını solunu gösteren bir kamera açısı yer alıyor.
Hikaye konusunda ilk oyunda neyse ikinci oyunda da aslında o. Yani çok fazla bir değişiklik yer almıyor. Gerek hikaye sunumu gerekse hikaye anlatım oldukça zayıf bir şekilde karşımıza çıkıyoruz. Zaten bağımsız bir yapım olduğundan dolayı herhangi bir beklentim olmadan oyuna giriş yaptım. Dolayısıyla zevk almaya baktım ve sizin de bu şekilde bu oyuna girmenizi tavsiye ederim.
Beklentiniz olmadan oyunu oynayın
Eğer ilk oyunu bir şekilde oynadıysanız veya oynamadıysanız bu fark etmez bu oyuna giriş yapmak istiyor ve oynamak istiyorsanız beklentinizi düşük tutun ve herhangi bir beklentiniz olmadan oyuna dahil olmaya çalışın. Bağımsız bir geliştirici tarafından bizleri sunulan bu yapım içerisinde çok üstün grafikler ve animasyonlar bulunmuyor ve kendinizi sürekli olarak aynı şeyleri yaparken buluyorsunuz. Oyunda yapacağınız şeyler kısıtlı bir şekilde karşımıza çıkıyor ve bu kısıtlı şeylerle beraber oyunu tamamlamaya uğraşıyoruz.
Oyun içerisinde yapabileceğimiz şeyler etrafı keşfetmek, belirli yapıların içerisine girerek çeşitli günlükleri toplamak, ana bölgeleri keşfederek buralara tırmanıp güç çekirdeğini merkeze yerleştirmek ve daha fazlası yer alıyor. Ancak bunlar tabii ki sürekli olarak yaptığımız şeyler olduğundan dolayı sıkılabilirsiniz. Ek olarak oyunun ilerleyen kısımlarında da herhangi yeni bir mekanik eklenmiyor. Dolayısıyla oyunun sonuna kadar aynı şeyleri yapıyoruz bu da tabii ki bir yerden sonra bizleri bayabiliyor. İster oyunu bir anda oturup bitirin isterseniz de ara ara mola vererek bitirin yaklaşık olarak 5-6 saatlik bir oyun deneyimini bizlere aktarıyor diyebilirim.
Kısacası oyundan herhangi bir beklentiniz bulunmasın. Gerek hikaye konusunda gerekse animasyonlar ve grafikler konusunda düşük beklentiyle oyuna giriş yapın. Zaten oyunda belli başlı animasyonlar ve mekanikler yer alıyor. Bu animasyon ve mekaniklerle beraber oyuna tamamlayıp rafa kaldırabilirsiniz.
Çevrede keşfedilecek yapılar bulunuyor
Oyun içerisinde yukarıda da bahsettiğim gibi küçük teknemize atlayarak bu sular altında kalan şehri keşfediyor ve çeşitli yapıların yanına doğru giderek onların ne olduğunu görebiliyoruz. Oyunda yine sağda solda belirli yapılar bulunuyor ve bu belirli yapılara keşfedebiliyor ve bunların ne olduğunu öğrenebiliyoruz. Bu yapıların yanında etkileşime geçebileceğimiz kısımlar bulunuyor, etkileşime geçtiğimiz anda da yapıların tanıtımı bizlere sunuluyor ve tabii ki herhangi bir altyazı vesaire yok. Sadece yapının etrafında bir kamera dönüyor ve bu yapının ne olduğunu tamamen anlamaya çalışıyoruz.
Oyun içerisinde bu tarz keşfedebileceğimiz onlarca yıkık dökük yapılar bulunuyor ve bunları da keşfetmek tamamen bizim işimiz oluyor. Oyun içerisinde etrafı keşfederken sular üstünde ilerliyor, bir yandan şehrin geçmişini araştırıyor ve farklı yapılar arasında git gel yapıyoruz. Ancak bu yapıları keşfetmek sizi herhangi bir artı sağlamıyor sadece oyunda yer alan belli başlı kısımların keşfini gerçekleştirmiş oluyorsunuz. Eğer başarılar konusunda takıntınız var ise etraftaki her şeyi keşfedebilir ve tüm keşfedilebilecek şeyleri keşfettikten sonra bu başarımları elde edebilirsiniz. Ancak sadece başarılar için işinize yarayabilir diyebilirim.
Oyun içerisinde aksiyon ve dövüş sistemi yer almıyor
Keşif, macera ve gizem unsurlarının bir araya geldiği ve harmanlandığı bu yapının içerisinde aksiyon ve dövüş mekanikleri yer almıyor. Dolayısıyla oyun içerisinde arkanıza yaslanıp eğlenceli vakit geçirmeye bakıyorsunuz. Oyunda sadece etrafı keşfedebiliyor, çeşitli yıkık dökük yapıların içerisine girebiliyor, buraları araştırabiliyor, bulmacalarını çözebiliyor ve bu binayı tamamen bitirmeye çalışıyorsunuz. Oyun tamamen bundan ibaret ve herhangi bir dövüş veya aksiyon sisteme yer almıyor. Yani karşınıza herhangi bir düşman veya tehlike çıkmıyor. Dolayısıyla bu konuda rahat bir şekilde etrafınızı keşfedebiliyor ve oyunu tamamlamaya uğraşıyorsunuz.
Sırtınızı yaslayarak oynayabileceğiniz ve etrafı sürekli olarak keşfedebileceğiniz bu yapım içerisinde bolca sular altında kalmış bina, garip yapılar, keşfedilmesi gereken hayvanlar ve daha fazlası yer alıyor.
Gece gündüz döngüsü
Submerged: Hidden Depths içerisinde geçirdiğimiz vakit boyunca gece ve gündüz döngüsü de bulunuyor. Tabii gece gündüz döngüsü gerçek saatle işlemiyor ve oyun içerisinde yaptığımız hamlelere bağlı olarak değişkenlik gösteriyor. Oyunda belli bir vakit geçirdikten sonra hava kararabiliyor veya daha önceden hava kararmışsa gündüze çevirebiliyor. Dolayısıyla oyun içerisinde gece ve gündüz döngüsü yer alıyor ve bir anda kendinizi güneş ve manzaranın altında bulurken bir anda da karanlık ve ay ışığı altında bulabiliyorsunuz. Oyunun bu şekilde hem atmosferi değişiyor hem de farklı ışıklandırmalar altında oyunu bitirmeye uğraşıyorsunuz.
Oyun içerisinde yine dinamik yağışlar bulunuyor. Yani oyunda bir yandan güneş açarken diğer yandan ani bir şekilde kara bulutlar önünüze gelebiliyor ve yağmurun başlamasına sebebiyet verebiliyor. Oyunda dolayısıyla bu tarz mekanikler bulunuyor ve bir anda ortamın – atmosferin değiştiğini görebiliyorsunuz. Bu da oyuna güzel bir değişiklik ve çeşitlilik katmış durumda. Farklı farklı renk paletleriyle ve farklı döngülerde oyunu oynamak gerçekten de güzel olabiliyor.
Özelleştirme sistemi
İlk oyunda olmayan ancak ikinci oyunla beraber eklenen yeni bir mekanikten bahsetmek istiyorum. Bu mekanik de özelleştirme sistemi. Oyun içerisinde yer alan bu özelleştirme sistemi sayesinde karakterimizin saçını, kıyafetini ve küçük teknemizin yapısını değiştirebiliyor ve özelleştirebiliyoruz. Tabii öncelikle özelleştirmek için bu nesneleri etraftan bulmak ve ana bölgelerden toplanması gereken nesneleri toplamak gerekiyor. Bu nesneleri topladıktan sonra rastgele bir şekilde bir özelleştirme mekaniği bizlere sunuluyor ve bu sayede karakterin görünümünü veya teknenin görünümü değiştirebiliyoruz.
İlk oyunda olmayan bu mekanik gayet güzel bir şekilde karşımıza çıkıyor ve etrafı keşfetme ile beraber bu özelleştirme sistemi içerisinde yer alan yeni görünümleri elde edebiliyoruz. Tabii oyun içerisinde her bir kısım için dört farklı özelleştirme seçeneği eklenmiş durumda. Yani saçınıza sadece dört farklı şekilde şekil verebiliyor yine üstünüze dört farklı şekilde kıyafet alabiliyor ve teknenizi de dört farklı şekilde özelleştirebiliyorsunuz. Ek olarak her biri sadece görünümden ibaret yani oyun içerisinde size herhangi bir katkısı veya ekstra avantajı bulunmuyor. Ancak yine de gayet güzel bir ekleme olmuş diyebilirim.
Oyuna genel bakış
İlk oyuna göre birçok mekaniği ve yeni içeriği bünyesinde barındıran Submerged: Hidden Depths’i toplamda 7.4 saatlik bir süreyle bitirdim. Siz normalde 5 saatlik bir süre dilimi ile bu oyunu bitirebilirsiniz ancak ben tüm başarımları elde etmek için ve etrafı tamamen açmak için uğraştım. Siz de dilerseniz oyunu bu saat dilimleri içerisinde bitirebilir ve tamamen kendinize göre bu saati ayarlayabilirsiniz.
Oyunun tüm özelliklerinden bahsettik ve kısaca toparlamak gerekirsem: İlk oyuna göre çok daha fazla mekanik ve animasyon bulunuyor. Animasyonlar ilk oyuna göre daha akıcı bir şekilde karşımıza çıkıyor ve gerek karakterlerin tırmanış şekilleri gerekse koşu mekaniği daha akıcı olmuş. Ancak ilk oyununu incelemesinde bahsettiğim karakterin koşarken drift yapma durumu burada da yer alıyor. Yani sağa sola doğru ani hareket yaptığınızda karakterin o yöne doğru patinaj çektiğini hissedebiliyorsunuz. Bu benim açımdan bir sorun yaratmadı ancak sizin açınızdan belki de olumsuz bir düşüncenin temelini oluşturabilir.
Yine ilk oyuna nazaran karakterlerin çizimleri ve yapısı değişmiş durumda. Bunun dışında yine karakterler daha çok çizgi tarzı bir yapıya bürünmüş ve kendimizi çizgi film içerisinde bulabiliyoruz. İlk oyuna nazaran harita biraz daha büyümüş ve keşfedilecek alanların daha fazla olduğunu bu yapım içerisinde görebilirsiniz. İlk oyunu oynadıysanız yine keşfedebileceğimiz çok daha fazla alanın, çok daha fazla hayvanın ve çözebileceğimiz çok daha fazla bulmacanın olduğunu burada görebilirsiniz. İçerik bakımından ilk oyuna göre daha fazla içerik sunduğunu söyleyebilirim.
Dolayısıyla sizde bu tarz keşifle macera oyunlarını seviyorsanız, herhangi bir beklentiniz yoksa ve boş zamanlarınızı değerlendirmek istiyorsanız bu yapama bir göz atabilir ve deneyebilirsiniz. Oyunda yapacağınız şeyler kısıtlı olduğu için kısa sürede oyunu bitirebilecek ve tamamlayabileceksiniz.
Fenerbahçe, Süper Lig’de sahasında İstanbulspor ile 90+6’da yediği golle 3-3 berabere kaldı. İşte ayrıntılar…
Spor Toto Süper Lig’in 31. haftasında Fenerbahçe, sahasında İstanbulspor ile karşı karşıya geldi. Ülker Stadyumu’ndaki maç 3-3 sona erdi.
Fenerbahçe’nin gollerini 25 ve 51’de Arda Güler ile 71’de Joao Pedro attı. İstanbulspor’un golleri ise 57’de penaltıdan ve 66. dakikada Valon Ethemi ve 90+6. dakikada Eze’den geldi.
Bu sonucun ardından Fenerbahçe, 64 puana yükseldi. Sarı-lacivertliler, Galatasaray’ın puan kaybettiği haftayı iyi değerlendiremedi. İstanbulspor 29 puana yükseldi.
Fenerbahçe, gelecek hafta Sivasspor deplasmanına gidecek. İstanbulspor, sahasında Giresunspor ile karşılaşacak.
31. HAFTANIN ARDINDAN PUAN DURUMU
1. (29-70) Galatasaray 2. (29-64) Fenerbahçe 3. (30-62) Beşiktaş 4. (30-57) Adana Demirspor
JORGE JESUS’TAN 5 DEĞİŞİKLİK
Spor Toto Süper Lig’in 31. haftasında İstanbulspor’u konuk eden Fenerbahçe’de teknik direktör Jorge Jesus son oynadıkları Medipol Başakşehir maçına göre ilk 11’inde 5 değişiklik yaptı.
Portekizli teknik adam, Ülker Stadı’nda oynanan karşılaşmada son maçta ilk 11’de oynattığı Jayden Oosterwolde, Willian Arao, Miguel Crespo, Diego Rossi ve İrfan Can Kahveci’yi yedek soyundurdu.
68 yaşındaki çalıştırıcı, bu isimlerin yerine ise Ezgjan Alioski, İsmail Yüksek, Mert Hakan Yandaş, Emre Mor ve Joao Pedro’yu ilk 11’e sürdü.
Tecrübeli teknik adam, Ertuğrul Çetin, Bright Osayi-Samuel, Serdar Aziz, Luan Peres, Jayden Oosterwolde, İrfan Can Kahveci, Willian Arao, Miguel Crespo, Diego Rossi ve Serdar Dursun’u ise yedek soyundurdu.
İstanbulspor karşısında kalede İrfan Can Eğribayat’ı oynatan Jesus, savunma dörtlüsünde Ferdi Kadıoğlu, Samet Akaydın, Attila Szalai ve Ezgjan Alioski’yi görevlendirdi. Orta ikilide İsmail Yüksek-Mert Hakan Yandaş tercihini kullanan Portekizli teknik adam, kanatları Arda Güler ve Emre Mor’a teslim etti. Deneyimli çalıştırıcı, gol yollarında ise Joao Pedro ile Enner Valencia’ya güvendi.
FENERBAHÇE’DE 7 EKSİK
Fenerbahçe, İstanbulspor maçında 7 oyuncusundan faydalanamadı.
Sarı-lacivertlilerde sakatlıkları bulunan Altay Bayındır, Lincoln Henrique, Miha Zajc, Michy Batshuayi ve Gustavo Henrique İstanbulspor’a karşı forma giyemedi.
Bu isimlerin yanı sıra sakatlığını atlatan ancak henüz hazır olmayan Joshua King de İstanbulspor maçı kadrosuna giremedi.
Nazım Sangare ise teknik heyet kararıyla kadroda yer almadı.
KADIN BASKETBOLCULAR TARAFTARI SELAMLADI
Fenerbahçe Alagöz Holding, İstanbulspor maçı öncesinde tribünleri selamladı.
Avrupa Şampiyonluğuna ulaşan kadın basketbolculara, sarı-lacivertli tribünlerden yoğun sevgi gösterisinde bulunuldu.
Basketbolcular sahaya “Dünyanın En Büyük Spor Kulübü Fenerbahçe” yazılı pankartla çıktı.
LUAN PERES GERİ DÖNDÜ
Fenerbahçe’nin deneyimli stoperi Luan Peres, yaklaşık 3 ay sonra kadroda yer aldı.
Sezon boyunca yaşadığı uzun süreli sakatlıklar sebebiyle formasından uzak kalan 28 yaşındaki oyuncu, son olarak 2 Şubat tarihinde Adana Demirspor’a karşı kadroda yer almış fakat süre alamamıştı.
Brezilyalı savunmacı, sarı-lacivertli formayı ise son olarak 29 Ocak tarihinde Kasımpaşa müsabakasında giymişti.
Luan Peres, 2 ay 22 gün sonra yeniden kadroya girmeyi başardı.
TARAFTARDAN YOĞUN İLGİ
Fenerbahçeli taraftarlar, İstanbulspor maçına yoğun ilgi gösterdi.
Karşılaşmadan saatler öncesinde stat civarında toparlanan taraftarlar, futbolcuları tek tek tribünlere çağırarak sevgi gösterisinde bulundu.
FENERBAHÇE ATTI, İPTAL EDİLDİ!
Fenerbahçe, karşılaşmanın 5. dakikasında Attila Szalai ile öne geçti ancak bu gol iptal edildi. Bu dakikada Arda’nın soldan ortasında, İstanbulspor kalecisi Alp Arda yumrukla topu uzaklaştırmak istedi. Alp Arda’nın uzaklaştırmak istediği top kısa kaldı ve Szalai kafayla topu ağlara gönderdi. Ancak Kadir Sağlam, Szalai’nin kafa vuruşu öncesi Joao Pedro’nun Alp Arda’ya faul yaptığını işaret etti ve golü iptal etti. Kısa bir süre VAR incelemesi sonrası iptal kararı onandı. Fenerbahçeli futbolcular ve tribünler bu karara tepki gösterdi.
YİNE SZALAI YİNE TEHLİKE
Fenerbahçe, 22. dakikada yine Attila Szalai ile gole yaklaştı. Bu dakikada kullanılan kornerde kafalardan seken topu önünde bulan Szalai’nin yarım volesi üstten auta gitti.
KADIKÖY’DE SAHNE ARDA’NIN
Fenerbahçe, 25. dakikada öne geçti. Ceza sahasında sol çaprazda topla buluşan Emre Mor’un vuruşunu kaleci kurtardı. Dönen topu Arda Güler ağlara gönderdi. Fenerbahçe, bu golle durumu 1-0 yaptı.
EMRE MOR CEZALI DURUMA DÜŞTÜ!
Fenerbahçe’de 44. dakikada sarı kart gören Emre Mor, cezalı duruma düştü. 25 yaşındaki futbolcu, gelecek haftaki Sivasspor karşılaşmasında takımını yalnız bırakacak.
Fenerbahçe, İstanbulspor karşısında soyunma odasına 1-0 önde gitti.
YİNE ARDA GÜLER
Fenerbahçe, 51. dakikada Arda Güler ile farkı 2’ye çıkardı. Sağ çaprazda topla buluşan genç futbolcu, uzak köşeye muhteşem bir plase vurarak kendisinin ve takımının ikinci golünü attı.
KADIKÖY’DE PENALTI KARARI
İstanbulspor’da 52. dakikada sağ kanattan ceza sahasına giren Eze, Samet’ten sıyrıldıktan sonra kaleyi düşündü. Eze’nin vuruşu Ferdi’den geri döndü. Eze, pozisyon sırasında elle oynama ve penaltı bekledi. Hakem Kadir Sağlam, önce oyunu sürdürdü. Sağlam, VAR uyarısı sonrası pozisyonu izledi ve penaltı kararı verdi. Kadir Sağlam, bu pozisyonda Ferdi’ye sarı kart gösterdi. İstanbulspor’da penaltıda topun başına geçen Valon Ethemi, 57. dakikada durumu 2-1’e getirdi.
YİNE ETHEMI, 2-2!
İstanbulspor, 66. dakikada durumu eşitledi. Hızlı gelişen atakta sol çaprazda topla buluşan Valon Ethemi’nin şutu Samet’e çarptı ve kaleci İrfan Can’ı yanıltarak ağlara gitti.
VALENCIA GOLE YAKLAŞTI
Fenerbahçe, 2-2’den sonra rakip kalede baskı kurmak istedi. 69. dakikada gelişen atakta Alioski’nin soldan ortasında Enner Valencia’nın kafa vuruşu az farkla dışarıya gitti.
JOAO PEDRO YİNE ATTI
Fenerbahçe’de geçen haftanın yıldızı olan Joao Pedro, 71. dakikada durumu 3-2’ye getirdi. Bu dakikada rakip ceza sahasında topla buluşan Enner Valencia, rakibinden sıyrıldı. Valencia, çizgiye yakın noktadan yerden arka direğe pasını verdi. Joao Pedro, kayarak bu topu ağlara gönderdi.
JORGE JESUS’TAN ÖNLEM
Fenerbahçe Teknik Direktörü Jorge Jesus, 3-2’ye gelen skorun ardından sarı kartı bulunan isimleri oyundan aldı. Sarı-lacivertli takımda Emre Mor ve Samet Akaydın, 75. dakikada oyundan çıktı. İrfan Can Kahveci ve Serdar Aziz oyuna dahil oldu.
ARDA GÜLER ALIŞLANDI
Fenerbahçe’de 2 gol atan Arda Güler, uzatma dakikalarında kenara geldi. Arda alkışlarla oyundan çıkarken, oyuna Diego Rossi girdi.
İSTANBULSPOR ATTI, KADIKÖY’DE SOĞUK DUŞ!
İstanbulspor, 90+6. dakikada bir kez daha eşitliği yakaladı ve Eze topu ağlara gönderdi.
Karşılaşmada başka gol olmadı ve Fenerbahçe ile İstanbulspor 3-3 berabere kaldı.
MAÇTAN DAKİKALAR (İLK YARI)
Karşılaşmaya etkili başlayan ev sahibi ekipte, 22. dakikada Mert Hakan Yandaş’ın sol kanattan kullandığı köşe vuruşunda savunmadan seken topa Szalai vole bir vuruş yaptı. Bu oyuncunun şutunda top üstten auta gitti.
25. dakikada Fenerbahçe öne geçti. Sol çaprazdan içeri giren Emre Mor’un yerden sert vuruşunda kaleci Alp Arda’nın çeldiği top Arda Güler’in önüne düştü. Bu oyuncunun vuruşunda meşin yuvarlak ağlarla buluştu: 1-0.
İlk yarı, Fenerbahçe’nin 1-0 üstünlüğüyle sona erdi.
Her hoş şeyin bir sonu vardır… Hayır, bunu dönem bittiği için söylemiyorum, daha çok Mandalorian ve bize hissettirdiği o heyecan yavaş yavaş son bulduğu için söylüyorum. Star Wars’u ayaklandıran, yıllar sonra pek çok yeni beşere Star Wars sevgisini kazandıran, ayaklarımızı yerden kesen bir dizi olarak hayatımıza girdi 2019 civarlarında. Her kısmı, her dönemi toplumsal medyada yankı yapa yapa ilerledi. Karakterlere bayıldık, kıssalara sarıldık, dedik ki: “İşte Star Wars bu. Bize illa Skywalker vermeden de bunları hissettirebilir. Kozmosu bu kadar bilgili bir formda kullanmayı becerebilir.” Lakin işte gelin görün ki bir halde bu da bitiyor. Hevesi yitiyor insanın. Halbuki 2. Dönem finali en çok ses getiren kısımlardan birisiydi. Sonrasında hevesle beklediğimiz 3. Dönem neden bu türlü dingin başladı ve dingin bitti anlamış değilim.
Son dönemde birinci birkaç kısmı izlerken dedim ki bu kısımlar sanırım doldurma kısımlar, ama bu kısımlar bitmemeye başladı. Bir kısım iki kısım derken 5-6 kısım geçtiğimizi fark ettim ve dönemin sonuna yaklaştığımızı anladım. Aslında bakınca dönemin ana teması hiç küçümsenecek bir öykü de değil. Clone Wars’tan bu yana Mandalore’un kuşatmasını, yıkılışını, Mandalorian’ların mukadderatını, Bo-Katan’ı ve Black Saber’ı duyuyoruz ve öykünün gidişatını izliyoruz. Yıllar sonra imparatorluğun yıkılmasıyla bir arada Mandalore’un geri alınmaya çalıştığı bir senaryo kulağa harikulade geliyor. Bana bunu diziyi izlemeden söyleselerdi ağzım açık dinlerdim merakla. Ancak dizide nedense kulağa geldiği kadar hoş durmuyor yahut durduramamışlar. Fragmanı izlediğimde dizinin rastgele bir kısmından daha çok heyecanlanmıştım. Sanırım ben Clone Wars ciddiyeti beklemiştim. O gerginliği, Bo-Katan’ın o halini umarak girmişim. Disney’leştirme işi büsbütün aklımdan çıkmış.
Dizide bir tonaj ve kıssa absürtlüğü var. Özünde sempatik, tatlı, aile dizisi olsa da husus bakımından aslında Star Wars’ta çok can yakan ve hakkında konuşulurken tüyleri diken diken etmesi gereken bir mevzu işleniyor. Lakin direktörlükten mi senaryodan mı bilemiyorum, bu hissiyat bir animasyon dizisi olan Clone Wars’taki kadar bile geçemiyor beşere. Sahne sahne ayrıldığında fevkalade karelerin ortaya çıktığında hem fikirim ama bütünüyle bakıldığında öykünün ciddiyetini ne yazık ki alamadım bu dönemden. Mandalore’u geri alacağız fikrine de yeterli bir giriş gelişme sonuç yapıldığını düşünmüyorum açıkçası. Dönem ne o denli o gazla başladı ne de o gaza yükselerek eklendi. Ne yazık ki sönük başlamanın yanında bir de sönük devam etti. Hayır madem bu türlü olacaktı Boba Fett’in dizisini niçin yediniz? O iki harikulade kısmı bu dönemde başlara serpiştirip seyirciden gazı alabillir böylece Boba Fett’i izlememiş olanlar tüm o Luke furyasını kaçırmış olmazdı. Az uz kısımlar de değildi o iki kısım. Paz Vizsla’nın ataları ismine Black Saber için Din ile yüzleştiği görkemli kısmın yanında Grogu’nun Mandalorian olma ismine attığı büyük adımı da görebiliyorduk. Böylece hem dönem güçlenirdi hem de bu kadar boş kısımlar izlemek zorunda kalmazdık. Bo-Katan’ın Black Saber’ı geri alışı da kat kat anlamlaşırdı diye düşünüyorum.
Olan olmuş yeniden de keşkelerle inşallahlarla vakit kaybetmeyelim, yapacak bir şey yok lakin her hoş giden Star Wars içeriğinin bu türlü bir düşüşe geçmesinden rahatsızım açıkçası. Twitter’ı sallayan, herkesi bir noktada buluşturan Mandalorian’ın bu dönem esamesi okunmadı. Kısacası, dönem finaline gelelim. Genel olarak dönemin düşüşünü son iki kısım azıcık da olsa toparladı. Baby Yoda’ya verilen yeni IG-12 fikrini çok beğensem de çok uzun sürmemesi de mantıklı geldi. Son savaşa kadar birlik ve beraberlikle Mandalorian’ların savaştığını görmek, iki farklı klanın bir ortaya gelmesi üzere olaylar hakikaten çok görkemliydi. Hem görsel açıdan hem kıssa açısından Mandalore’da geçen her dakkayı sevdim. Ana karakterin Din Djarin olmaktan çıkıp Bo-Katan’a dönmüş olması biraz enteresan gelse de dizinin ismi The Mandalorian sonuçta, hangi Mandalorian olduğunu söylemediler 🙂
Yine de bu kadar olumsuzluğun arkasında 2015’lerden kalkıp gelen bir kıssanın hoş bir biçimde sonuçlanması hoşuma gitti. Bo-Katan’ın acıklı kıssası yıllardır süregelen bir öyküydü. Kozmosu Mandalorian dizisiyle tanıyanların pek umurunda olmayacaktır eminim lakin aslında epey derin bir husus son buldu. Olaylar Bo-Katan için ne kadar iç acıcı gitse de Baby Yoda için o kadar sönüktü. Order 66 sahnesinde Ahmed Best’in Grogu’yu kurtardığını görmek haricinde karakterin son ana kadar dizide makul bir rolü olmadı. Dönem finalindeki son sahne haricinde olağan. Artık Din Grogu olarak anılacağını bilmek ve Din Djarin’in resmi olarak Grogu’yu evlatlık edinmesi çok duygusaldı bana nazaran. Artık baba-oğul olarak göreceğiz bu ikiliyi. Onun haricinde IG-12 fikri çok hoşuma gitmişti dediğim üzere. Yeniden bir oyuncak fikri doğdu Disney’e. Star Wars’u ve başındaki insanları azıcık tanıyorsam IG-12 isminde içinde Baby Yoda’nın da bulunduğu bir oyuncak çıkar yakın vakitte Hasbro tarafından. Yes/No dedirtebildiğimiz bir düğme bile olur bana kalırsa. Aslında şikayet de etmiyorum bu iş artık koleksiyona döküldü bi kez, çıkarsa almayacağımın kelamını de veremem ne yazık ki :’)
Aynı vakitte şöyle bir düşününce de yüzyıllar sonra cihana birinci defa bir Mandalorian-Jedi dahil oluyor. Hatta tahminen de Tarre Vizsla’dan sonra birinci defa. Tarre Vizsla demişken gitti 1 milyonluk kılıç dedirten bir sahne yaşadık. Black Saber şöyle kuvvetli, bu türlü Beskar’a karşı geliyor, şöyle kesiyor dedikten sonra Moff Gideon’un elinde Count Dooku’nun kılıcı üzere eğrildiğini görmek canımı acıttı. O denli oyuncak üzere çıkarırsanız her yerde olacağı buydu. Büyük bir anıya veda ettik lakin pek çok yenilerini de açtık üzere bu dönem finaliyle. Tekrar bir Star Wars klasiği olarak finalden bir evvelki kısmı daha çok beğendim ben yalnız. Bilhassa Paz Vizsla’nın kendini feda ettiği o sahne de unutamayacaklarım ortasına rahatça girer. Dönem finalinde ise benim için değerli olan sahne Grogu ile Din’in bir arada savaştığını görmekti. Umarım ki ileride Grogu’nun da güçleri toparlandıkça bu ikiliyle çok âlâ koreografiler ve dövüşler görürüz. Lakin lütfen artık bunlar Moff Gideon ile olmasın. Giancarlo Esposito’yu ne kadar bayılarak izlesem de karakterin kendini tükettiği yerlerdeyiz bence artık. Güç kullanan klon fikrinden yürüselerdi inanılmaz değişik bir şey izleyecek olabilirdik bu ortada. O kıssanın büsbütün yok olmasına üzülmedim diyemem. Ancak umarım Moff Gideon’u da “Somehow Gideon is back.” Açıklamasıyla geri dönerken görmeyiz. 🙂
İyisiyle kötüsüyle bir dönemin daha sonuna geldik yeniden de. Moff Gideon’un dirilmediğini umduğum hatta tahminen de klonlarından birinin geri döneceğini düşündüğüm bir gelecek dönem bizi bekliyor üzere. Güç kullanan bir Moff Gideon fikri hoş gelse de çok bir yenilik katmayacaktır lakin kendisinin dönmesinden yeterlidir diye düşünüyorum. Son üçlemenin Finn ile yapamadığını yapıp random bir klona güç enjekte ederek “O iş bu türlü yapılır.” Selamı çakmak istemiş olabilir Jon Favreau ve Dave Filoni. Yeniden de hoş ödül avcılığı kısımlarıyla, ana kıssanın savruklaşmamış bir versiyonuyla gelmesini istiyorum 4. Dönemin. Son dönem olur mu bilmem lakin çok da uzatılmadan kıssayı bağlamaları lazım. Grogu’nun geleceğine daha çok değer verip, Din Djarin’i yavaş yavaş emekli ediyorlar üzere. Kapanışta ikilinin olağan bir hayata attığı birinci adımı görmek çok huzur vericiydi. Gelecek dönemin bol aksiyonlu olduğunu umarak Ahsoka’ya yavaştan hazırlıkları yapıyorum ben müsaadenizle. Öteki dönemde görüşmek üzere.