PrizmaBetGüncelGirişAdresiHızlıveGüvenilirErişim!

Kriptoda başkaları alırken satmak, başkaları satarken almaya dair

Kriptoda bilişsel yanlılık serimizin ikinci kısmında Aşırı Özgüven Yanlılığı, Yanlış Eşsizlik Yanılgısı, Yanlış Fikir Birliği Etkisi’nden bahsedeceğiz.

Kriptoda bilişsel yanlılık serimizin ikinci kısmında Aşırı Özgüven Yanlılığı, Yanlış Eşsizlik Yanılgısı, Yanlış Fikir Birliği Etkisi’nden bahsedeceğiz. Yatırım ve trade alanındaki birçok kişinin bildiği üzere sıklıkla ifade edilen bir tabir vardır: “Herkes alıyorken sat, herkes satıyorken al.” İlgili ifade her ne kadar mantıklı ve sözde kolay olsa da bu tabirin kişiler tarafından nasıl yanlış anlaşıldığı üzerine birkaç söz etmek gerekmekte. İnsanlar sahip oldukları bazı bilişsel yanlılıklardan dolayı kendilerinin herkesten ayrışabilerek “farklı” düşünebildiğini iddia ederler. Şimdi hep birlikte bu düşünce yapısına yol açan bazı bilişsel yanlılıklara bakalım:

Aşırı özgüven yanlılığı

Kişilerin kendi düşüncelerine, yeteneklerine, potansiyeline nesnel olarak makul olandan daha fazla güvenme eğilimidir. Neredeyse herkes kendisine aşırı güvenmekte ve ortalamadan üstün olduğunu düşünmektedir. Örneğin yapılan bir çalışmada üniversite öğrencilerinin büyük bir çoğunluğunun en iyi yüzde 30’luk kesimde bulunduğunu düşündüğü görülmüştür fakat böyle bir şey tahmin edeceğiniz üzere matematiksel olarak mümkün değildir. Bu yanlılığın kötü yanıysa kişinin kendi kararlarının doğru olduğunu, kendi seçimlerinin daha iyi olduğunu ve eninde sonunda kendisinin haklı çıkacağını düşünmesidir. Dolayısıyla bir süre sonra kişiyi hataya ve yanlış yaptığı işlemlerde gereğinden fazla kalarak zarar etmesine sürükler.

Birçoğumuz parayı en çok kendimizin hak ettiğini, potansiyelimizin diğerlerinden çok daha iyi olduğunu, trade ve yatırım işini hızlıca kavrayıp marketi diğerlerine göre daha iyi kavrayabildiğimizi düşünme yanlılığına sahibiz. Özellikle ilk işlemlerdeki başarıdan sonra bu fikirlerimiz daha da pekişmekte fakat sonrasında piyasanın gerçekleri bir bir yüzümüze çarpmaktadır. Bir anda çok fazla para kazanmak ya da arka arkaya kazançlı işlemler yakalamak kişilerin daha fazla risk almasını ve açgözlü hale gelmesini, kendine güveninin daha da artmasını ve tabiri caizse “market yapıcı” olduğunu düşünmesini sağlayabiliyor.

Aşırı özgüven yanlılığına dair kişisel bir deneyimimden bahsetmek istiyorum. “Price Action” ile ilk tanıştığımda paper-trading yapmak yerine 20 dolar gibi sembolik bir tutarla 5x’lik işlemler alıyordum (Bunun nedenlerini başka bir yazımızda açıklayabilirim). İlk aldığım 21 işlemden 19’u kazançla, 2’si stopla sonuçlanmıştı (Hiçbirinde stop-loss kurmamıştım, 2 stopu da manuel atmıştım). 200 dolarlık ayırdığım marjin kasasını 450 dolarlara kadar getirmiştim, tabii ki özgüvenim çok artmış ve piyasayı koklayabildiğimi düşünmeye başlamıştım. Tüm bu işlemlere başlamadan önce kendime bir checklist hazırlamış, işlemler sırasında trade günlüğümü aksatmamış (kesinlikle tutulmalı) ve ilkelerime sadık kalmıştım. İlk ayı 2x’ten fazla bir kazançla kapattıktan sonra 20 dolarlık giriş rakamımı açgözlülüğümden dolayı 100 dolara çekmiştim (Normalde 20 işlemlik bakiyeyi dört işleme düşürmüş oldum). İşlem aldığım paritelerde tabiri caizse bir keskin nişancı gibi giriş noktalarını yakalamaya başladığımı hissediyordum. 21 işlemlik bu serinin ardından girdiğim PEPE short pozu beklediğim gibi gitmeyerek beni zora sokmakla kalmadı, aynı zamanda 250 dolarlık kazancımı da tek işlemde kaybetmeme yol açtı. 100 dolarlık açtığım işleme PEPE yukarı gittikçe ekleme yapmaya devam ettim (Halbuki stopumu önceden koymalıydım fakat iyimserlik yanlılığına kapıldım ve short avı olduğunu düşündüm). İşlemin sonunda ise kaybettiğim şey yalnızca para olmadı, aynı zamanda 19 işlemlik kazanç serimi, özgüvenimi ve bir aylık zamanımı kaybettim.

Buna benzer bir hikâyeyi sizler de yaşamış olabilirsiniz, psikoloji ve risk yönetimi açısından mentörlük yaptığım kişilerde de benzer hikayeleri gördüğüm için buna ayrı bir başlık ayırmak istedim. Kişisel bir gözlem olarak birçok yeni kullanıcı eğitimlerden sonra pürdikkat işlemlere girmekte, yüksek kazanç oranlarıyla başlamakta fakat bir süre sonra geliştirdikleri özgüvenle ters orantılı olarak işlemleri kurgulamak için ayırdıkları zaman ve dikkat oranları düşmektedir; öte yandan risk miktarı ve yatırdıkları para ise artmaktadır. Dolayısıyla bu noktada aşırı özgüven, kişilerin ilkelerini çiğnemelerine ve benim gibi tüm kazançlarını, emeklerini ve zamanlarını tek işlemde kaybetmelerine yol açmaktadır. Zaman geçtikçe işlem alma kaslarınız gelişmekte ve bu süreçler sizler için otomatize hale gelmektedir fakat dikkat eşiğiniz de benzer şekilde düşmektedir. Dolayısıyla her işleme ilk işlemlerinizdeki gibi dikkat kesilmeniz oldukça önemlidir.

Yanlış eşsizlik yanılgısı

Kimsenin bizim sahip olduğumuz özelliklere, yeteneklere, düşüncelere sahip olmadığını yani bizim gibi olmadığını düşündüğümüz bir yanılgı biçimidir. Birçok kişi “Piyasaların tersine hareket et”, “Herkes yükseliş bekliyorken sat; düşüş bekliyorken al” gibi söylemlere başvurmakta fakat aslında kişinin kendisi de o herkesin içerisinde bulunmakta. Korku ve açgözlülük endeksi gibi parametreler bu durumu güzel bir şekilde özetlemektedir. Bu yanılgıya kapılan kişiler aşırı özgüvenli bir şekilde kendilerinin piyasadan daha farklı düşünebildiğini, ters psikolojiyle hareket edebileceğini ve herkesten daha zeki ve iyi olduklarını düşünerek kibirli bir yerden yaklaşmaktadır. Asıl ters psikolojiye sahip kişiler borsanın en dipte olduğu zamanlarda alım yapabilip en zirvede olduğu zamanlarda satabilen kişilerdir.

Yanlış fikir birliği etkisi

Yanlış eşsizlik yanılgısının tersine yanlış fikir birliği etkisinde kişi, diğerlerinin kendisiyle aynı duygu, düşünce ve inançlara sahip olduğuna inanır. Yani insanlar başkalarının düşünce yapılarını ve davranışlarını değerlendirirken zaman zaman kendilerininkiyle olan benzerliğini abartır. Finansal piyasalarda da benzer şekilde kişiler yükseliş bekledikleri zaman marketteki büyük oyuncuların da kendisi gibi düşündüğüne, düşüş beklediğinde onların da düşüş beklediğine inanır. Bunun birkaç nedeni bulunmaktadır: Öncelikle eğer piyasaya dair bir inanışa sahipsek muhtemelen başkalarından da etkilenmişizdir ve etkilendiğimiz başkaları genellikle bizlerle benzer çerçevelere sahiptirler. Dolayısıyla duymak veya görmek istediğimiz şeyleri bize sunan insanlarla olduğumuz ve bunlar sürekli tekrarlandığı için sanki herkes böyle düşünüyormuş gibi hissederiz. İkinci olarak diğerleriyle ortak noktada buluşmak bizlere verdiğimiz kararın doğru olduğunu hissettirir. Üçüncü olarak benmerkezci bir bakış açısına sahibiz, vardığımız kararların doğruluğuna şüphe düşürmemek adına insanların da bizim gibi düşündüğünü düşünüyoruz çünkü mantıklı olan bu olmalı! Son olarak bir sonraki başlıkta ele alacağımız doğrulama yanlılığına kapılabiliyoruz.

Var olan bu etkiden sıyrılabilmek adına bir işleme girmeden önce farklı bakış açılarından bakarak farklı senaryolar oluşturmalıyız. Yalnızca yükseliş veya düşüş yönlü bakıyorsanız muhtemelen zaman zaman yanlış fikir birliği etkisine kapılıyorsunuzdur. Kendi düşüncelerinizi yanlışlayacak senaryolar üzerine kafa yormak en azından sizlere yedek bir plan da sunacaktır. Ayrıca takip ettiğiniz kişilerin genel olarak benzer düşünce yapılarına sahip kişiler olup olmadıklarına dikkat etmelisiniz. Başkaları size yalnızca duymak veya görmek istediğiniz şeyleri veriyorsa bu size ekstra bir şey katmayacaktır. Sosyal bir varlık olarak başkalarından etkilenmeye oldukça müsaidiz, özellikle de finansal piyasalarda herkesin bizimle aynı şeyi düşünmesi onun doğru olduğu anlamına gelmemektedir.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Virtual Alin: Sıra Dışı Ve Maceracı

Virtual Alin, Şansım Adalı ve Ford ile sıra dışı bir moda çekiminde buluştuk.

Ford Türkiye’nin virtual marka elçisi Alin ile ünlü tasarım markası Sudi Etuz arasında sıra dışı bir iş birliği gerçekleşti. Sudi Etuz markasının yaratıcısı Şansım Adalı, Ford’un premium araçları F150, Bronco Sport, Mustang Mach-E GT ve Yeni Ford Puma modellerinden ilham alarak, Ford’un virtual influencer’ı Alin için alışılmışın dışında kıyafetler tasarladı. Sudi Etuz imzası taşıyan bu tasarımlar ile Alin, ELLE Türkiye iş birliğinde dikkat çeken bir moda çekiminde bir araya geldi. Tasarım ve otomobil dünyasının buluştuğu moda çekiminde onlara merak ettiklerimizi de sorduk.

Virtual Alin

Seni Instagram’da paylaştığın seyahat, otomobil ve moda içeriklerin ile tanıyoruz. Daha yakından tanımak isteriz, hikayen nasıl başladı?

Alin: Hikayem, Ford’un inovasyon tutkusuyla başladı. Ford’un marka stratejisinden doğdum diyebilirim. Instagram, benim için mükemmel bir platformdu çünkü görselliğin ve etkileşimin gücünü kullanarak insanlarla iletişim kurabiliyorum. Seyahat, spor, otomobil, motorsporları ve moda benim için birbiriyle iç içe geçmiş tutkular. Yolculukların özgürlüğü, otomobillerin tasarımı ve modanın kendini ifade etme gücü beni her zaman büyülemiştir.

Otomobil tutkundan bahsedecek olursak, bu bir tasarım aşkı mı yoksa teknoloji merakı mı?

Alin: İkisi de diyebilirim! Benim için otomobil sadece bir ulaşım aracı değil tasarım ile teknolojinin harika bir birleşimi. Tasarımın estetiği kadar, arkasındaki mühendislik ve inovasyonun insan odaklı olması beni çok etkiliyor. Ford’un hem insan hem de gelecek odaklı yaklaşımı sayesinde, bir araca bindiğimde aynı zamanda kendimi ev konforunda hissedebiliyorum. Sanırım bu sıra dışı hissi en doğru şekilde anlatmanın yolu bu. Ayrıca Ford’un “geleceği bugünden yaşa” felsefesi beni cezbediyor.

Ford’un marka felsefesinden doğan virtual bir influencersın. Peki Ford’un tasarım felsefesi hakkında bize neler söyleyebilirsin? Sana baktığımızda bu felsefenin izlerini görmemiz mümkün mü?

Alin: Ford’un tasarım felsefesi, yalnızca estetikle değil, aynı zamanda işlevsellik, sürdürülebilirlik ve geleceği bugünden yaşatan kullanıcı deneyimiyle de ilgili. Bence Ford “insan odaklı tasarım” bakış açısıyla tasarımı teknoloji ile harmanlıyor.

Aslında her ikimizin de DNA’sında sınırları zorlamak, macerayı sevmek ve özgür ruhlu olmak var. Üstelik her ikimiz de geleceği sadece hayal etmekle kalmıyor onu gerçeğe dönüştürüyoruz. Kişisel tarzım da sadelik, şıklık, fonksiyonellik ve aktif yaşama odaklanıyor. Ayrıca gelecek odaklı bir markadan doğduğum için yer yer fütüristik temalara da dokunuyorum. Bu yüzden Ford’un felsefesiyle hayli örtüştüğümü düşünüyorum. Her şeyden önce ben bir otomobil tutkunuyum. Dijital dünyayı sadece takip etmiyor, güncel teknolojik gelişmeleri önceden keşfederek hayatıma bu yenilikleri entegre ediyorum. Gezmeyi ve yaşamın tadını çıkarmayı seviyorum. Aslında sizler kadar gerçeğim. Sadece teknolojik anlamda biraz ilerdeyim diyebilirim.

Otomobilinle yaptığın en unutulmaz yolculuk nerede ve nasıldı?

Alin: Son zamanlarda sık sık seyahat etmeye ve bu süreçleri de takipçilerimle paylaşmaya çalışıyorum. Bu yıl hem arabayla hem de uçakla birçok seyahate gittim. Arabayla gittiğim tüm seyahatlerde Ford’un birçok modelini de deneme şansım oldu. Ama bir numaran nedir diye soracak olursanız Mustang Mach-E GT derim. Geçen yaz kitesurf yapmak için arkadaşlarımla Akyaka’ya, Ford Kite Academy’ye gittik. Bu yolculukta bize bir Mustang Mach-E GT eşlik etti. Harika manzaralar, güzel insanlar, muhteşem bir otomobil… Gerçek bir macera için gerekli olan her şey mevcuttu diyebilirim.

Bu işbirliği sana ne kazandırdı? Sadece profesyonel anlamda değil, kişisel olarak da neler öğrendin?

Alin: Ford’la bu yola çıkmak, bana otomotiv endüstrisinin kalbinde yer alma fırsatı verdi. Teknolojideki son gelişmeleri, tasarım trendlerini ve farklı kültürleri hem keşfetme hem takipçilerimle paylaşma şansı buldum.

Bahsettiğim gibi “Geleceği bugünden yaşa” sözü beni çok etkiledi. Marka stratejisini sadece ilgi alanları üzerinden veya sosyal medya paylaşımları aracılığıyla değil bizzat var oluşuyla da yansıtabilecek bir işbirliği arıyorlardı. Ford Türkiye’nin yenilikçi bakış açısı, ileri teknolojilere olan bağlılığı ve geleceğe dair vizyonu bana çok şey kattı.

F150, Bronco Sport, Mustang Mach-E GT ve Yeni Ford Puma modellerinde en çok hangi özelliği seni en çok şaşırttı veya etkiledi?

Alin: Her modelin kendine özgü etkileyici özellikleri var. F150’nin gücü ve dayanıklılığı, Bronco Sport’un maceraperest karakteri, Mach-E GT’nin elektrikli performansı ile Mustang efsanesini yansıtan o asi ruhu, Yeni Ford Puma’nın şık tasarımıyla şehir hayatını yansıtması beni çok etkiliyor. Bu araçlar, tasarım ve teknolojiyi, sıra dışı sürüş deneyimleri için bir araya getiriyor ve birbirinden farklı insanlarla buluşturuyor.

Bu aralar otomobilinde en çok hangi şarkı çalıyor?

Alin: Müzik, hayatımın hemen hemen her anında var diyebilirim. Bu sebeple çoğu zaman tüm şarkıları aynı anda kafamda çalıyorum gibi düşünebilirsiniz. Birçok sevdiğim şarkı ve şarkıcı var. Ama illa bir cevap vermem gerekirse, Dua Lipa’nın tüm şarkılarını sevdiğimi söyleyebilirim. Türkçe olarak da son zamanlarda Mert Demir ve Büyük Ev Ablukada’yı beğeniyorum.

Uzun yolda otomobilinde yanından ayırmadığın eşyalar?

Alin: Benim için uzun yolculukların olmazsa olmazları; iyi bir müzik listesi, fotoğraf makinem ve tabii ki telefonum. Ayrıca, ilham geldiğinde notlar almak için her zaman akıllı tabletimi ve klavyesini de yanımda taşırım. Yolculuklardan dönerken çantam biraz daha dolu oluyor tabii. Ama kılık kıyafet alışverişinden çok girdiğim müzelerin broşürlerini, gittiğim konser ve etkinliklerin biletlerini ya da bir sokak satıcısından satın aldığım bir sanat eserini de bavuluma koyuyorum. Böylece aradan yıllar geçse de, baktıkça güzel anılarımı tekrar ve tekrar canlandırabiliyorum.

Direksiyonda olduğun ilk yolculukta ne hissettin?

Alin: İlk yolculuğum, simülasyon ortamındaydı. Gerçekçi bir deneyimdi… Direksiyonun başında olmanın verdiği özgürlük ve kontrol hissi inanılmaz. Özellikle keşfetme arzumun ne kadar yoğun olduğunu fark ettim. Bu yüzden her yolculuğa da bir macera gözüyle bakıyorum.

Bir otomobilde hangi özellik olmazsa olmazındır?

Alin: Otomobil aslında kompleks bir yapı ve dikkat edilmesi gereken birçok nokta var. Ama güvenliği bir numaraya koyarım. Bunun yanı sıra, konfor ve teknolojik donanım da çok önemli. Ford, bu anlamda aradığım her şeyi bir arada sunabiliyor.

Otomobille çıkmayı planladığın/ hayal ettiğin tatil rotan?

Alin: Hayalimde birçok rota olsa da ön sıraya Güney Amerika’yı koyabilirim. Brezilya, Arjantin, Peru gibi ülkeler tarihi ve kültürel zenginlikleriyle beni her zaman cezbetmiştir. Bakalım, belki yakında bu hayalimi de gerçekleştirebilirim.

Şansım Adalı

F150, Bronco Sport, Mustang Mach-E GT ve Yeni Ford Puma araçları için 4 iddialı tasarım hazırladın. Bu iş birliğinin senin için önemi nedir?

Şansım Adalı: Ford gibi global bir markayla çalışmak, hem yaratıcı sınırlarımı zorlamam hem de teknolojinin moda ile nasıl entegre edilebileceğini keşfetmem açısından çok değerli bir deneyim oldu. F150, Bronco Sports, Mach-E GT ve Yeni Ford Puma modelleri için hazırladığım tasarımlar, her bir aracın ruhunu ve karakteristik özelliklerini moda diline uyarlamama imkan tanıdı. Böyle bir iş birliği, inovasyonun ve geleceğin giyilebilir tasarımlarını keşfetmem açısından ilham vericiydi.

Otomobil tasarımından ilham alarak kıyafet tasarlamak nasıl bir süreç? Hangi detayları kıyafetlere yansıttın?

Şansım Adalı: Otomobil tasarımlarından ilham alarak kıyafet yaratmak, bir araca yüklenen enerjiyi ve dinamizmi kumaş, form ve doku ile anlatmak gibi. Örneğin; Ford Bronco Sport’un güçlü ve outdoor ruhunu, dayanıklı ve işlevsel kumaşlarla yansıttım. Mach-E GT’nin elektrikli ve çevre dostu yapısını ise daha modern, minimalist ve çevreye duyarlı bir tasarım diliyle ifade ettim. Tasarımda, çizgiler, aerodinamik formlar ve renk paletleri gibi detaylar kıyafetlerde de kendine özgü bir dil buldu.

Kendi markan Sudi Etuz’de de virtual bir modelle çalışıyorsun ve bu alanda ilklerdensin. Bu tarz iş birliklerinin moda dünyası için ne gibi yenilikler getirebileceğini düşünüyorsun?

Şansım Adalı: Virtual modellerle çalışmak, sınırları aşan ve fiziksel dünyada mümkün olmayan tasarımları hayata geçirme fırsatı sunuyor. Bu tür iş birliklerinin, moda dünyasında hem sürdürülebilirliği artırma hem de dijital evrende daha fazla kreatif özgürlük sağlama potansiyeline sahip olduğunu düşünüyorum. Virtual modeller, fiziksel malzeme tüketmeden koleksiyonları sergileme şansı sunarak sektöre hem çevresel hem de estetik açıdan yenilik getiriyor. Bu projede, Alin gibi sıra dışı yaşam tarzına sahip bir karakterle iş birliği yapmak da ilham konusunda bana çok yardımcı oldu.

Otomobillerle aran nasıl? Sağ koltukta mısındır yoksa direksiyonda mı?

Şansım Adalı: Otomobillerle aram çok iyi! Çoğunlukla direksiyonda olmayı ve rotayı kendim belirlemeyi tercih ederim. Bu da aslında yaratıcı sürecimde de nasıl çalıştığımın bir yansıması.

Bir otomobilin tasarımında ilk olarak dikkatini ne çeker?

Şansım Adalı: Bir otomobilin tasarımında ilk dikkatimi çeken unsur, ön farlardan başlayarak aracın genel hatları oluyor. Farların verdiği ifade, aracın karakterini yansıtıyor ve bu detay her modelde beni etkiliyor. Ayrıca çizgilerinin akıcılığı ve aerodinamik yapısı da bir otomobili estetik açıdan değerlendirmemde önemli rol oynuyor.

Bu aralar otomobilinde en çok hangi şarkı çalıyor?

Şansım Adalı: Son dönemde elektro gitar çalmaya başladım, bu yüzden otomobilimde klasik rock şarkıları çalıyor. Melodileri ezberlemek ve parmak hareketlerini hissetmek için bu şarkılar tam bir ilham kaynağı oluyor. Her yolculuk, müziğe daha da hakim olmam için bir fırsat haline geliyor.

Uzun yolda otomobilinde yanından ayırmadığın eşyalar?

Şansım Adalı: Uzun yola çıkarken genellikle içinde refreshment olan bir çantam hazır olur. Bu çanta, yol boyunca hem tazelenmemi sağlıyor hem de ihtiyaç duyabileceğim her şeyi el altında bulunduruyor. Su, hafif atıştırmalıklar ve belki biraz parfüm veya nemlendirici, uzun yolculukları daha keyifli hale getiriyor.

Direksiyonda olduğun ilk yolculukta ne hissettin?

Şansım Adalı: İlk yolculukta hissettiğim şey özgürlüktü. Direksiyonda olmak bana bir kaçış hissi veriyor; trafik olsa bile araba kullanmayı seviyorum. Araç içinde kendi alanımı yaratıyorum, ister şarkı söylüyor, ister duygularımı dışa vuruyorum, hatta bazen kendi kendime bir klip çekiyormuş gibi hissediyorum. Bu yolculuklar benim için dinlenme ve kendime zaman ayırma anları oluyor.

Bir otomobilde hangi özellik olmazsa olmazındır?

Şansım Adalı: Trafikte kaza riskini minimuma indiren “Ford Co-Pilot360” gibi gelişmiş sürücü destek sistemleri benim için vazgeçilmez. Bu sistem, özellikle kör nokta uyarısı, otomatik acil frenleme ve şerit takip asistanı gibi özelliklerle sürüş güvenliğini artırıyor. Ford’un bu tür teknolojilerle donatılmış bir aracında olmak, kendimi güvende hissetmemi sağlıyor ve daha keyifli bir sürüş deneyimi sunuyor.

Otomobille Çıkmayı Planladığın/Hayal Ettiğin Tatil Rota?

Şansım Adalı: Havalı bir sürüş rotası için California’daki Pacific Coast Highway gibi bir yerde yolculuk yapmak harika olurdu. Yol boyunca okyanus manzarası, sarp kayalıklar ve ufka uzanan mükemmel yollar… Bu tür bir rota hem doğanın güzelliğini hem de yolculuğun kendisini keyifli kılar.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

ELLE Talent Club X Adidas

Her biri kariyerlerinin başında altı genç isimle “orijinal” bir çekim.

Her biri kariyerlerinin başında da olsa yetenekleri, onları benzerlerinden ayıran sahne ışığı ve içlerindeki “Superstar” azmiyle hedeflerine doğru emin adımlarla ilerliyorlar. Dördü kadın, ikisi erkek altı genç ismi; formal kıyafetlerin spor giyimle tamamlandığı, sokak stillerinin ofise taşındığı “Orijinal” bir çekimle size takdim ediyoruz.

Röportaj: Selin Miloşyan Fotoğraflar: Okan Altın Moda Editörü: Damla Hasanreisoğlu

Aleyna Özgeçen (21)

Oyunculuk serüvenin nasıl başladı?

Bu serüven çocukken tiyatroya olan ilgimle başladı. Küçük yaşlarda sahneye çıkma heyecanı zamanla bir tutkuya dönüştü. İlk profesyonel deneyimim “Müslüm” filmi oldu.

Şu an hangi proje için çalışıyorsun?

Görüşmelerimizin sürdüğü bir dizi projesi var. Hem senaryo, hem de rol beni çok heyecanlandırdı. Dizide okumak ve kendini geliştirmek için büyük fedakarlıklar yapan bir karakter var. Böyle azimli genç kız karakterlerinin topluma örnek olması, rol model oluşturması çok önemli.

İlham almak senin için ne demek? Bir karakteri yaratma sürecinde nerelerden/nasıl ilham alıyorsun?

İlham almak içsel dünyamı ve çevremdeki hayatı gözlemlemek anlamına geliyor. Her karakter farklı bir yaşam deneyimi ve duygu barındırıyor. Bir karakter yaratırken kitaplardan, filmlerden, gerçek hayattan ve hatta insanlarla olan etkileşimlerimden ilham alıyorum. Bir karakterin duygusal durumunu anlamak için benzer bir durumu yaşamış ya da gözlemlemiş insanlarla konuşmak çok faydalı oluyor.

Seni “Orijinal” kılan şey nedir?

Özgünlüğün kaynağı deneyimlerimin, bakış açılarımın ve hissettiklerimin birleşiminde yatıyor. Her insanın kendine has bir hikayesi var ve bu, oyunculuğuma yansıyan bir zenginlik sağlıyor. Kendim olmaktan, farklı duyguları samimi bir şekilde ifade edebilmekten ve her projede kendimi yeniden keşfetmekten keyif alıyorum. Ayrıca farklı kültürlerden ve yaşam tarzlarından beslenmek büyük bir ilham kaynağı.

Projemizin adı ELLE Talent Club. Yetenek sence nedir? Sahip olduğuna inandığın yetenek?

Yeteneğin doğuştan geldiğini ve zamanla geliştirilebileceğini düşünüyorum. Bence yetenek belirli bir alanda doğal bir eğilim ve bu eğilimi destekleyen tutkuyla birleştiğinde anlam kazanıyor. Başka karakterleri canlandırmayı, başka hayatları deneyimlemeyi çok seviyorum. Günlük hayatta da empati kuran biriyim. Bunun yeteneğime faydası olduğuna inanıyorum. Ayrıca sürekli öğrenme ve kendimi geliştirme isteğim yeteneğimi daha da ileri taşımama yardımcı oluyor.

Kendini hangi anlarda bir “Superstar” gibi hissedersin? Senin “Superstar” stilin nedir?

Sahneye çıktığım anlarda ve yeni bir karakterle tanıştığımda kendimi “Superstar” gibi hissederim. O anlarda izleyiciyle olan bağ beni çok heyecanlandırıyor. “Superstar” stilim ise rahat ama şık bir denge kurmak üzerine şekilleniyor. Genellikle spor parçaları modern aksesuarlarla birleştirmeyi, renkleri ve desenleri cesurca kullanmayı seviyorum.

Sokak modasını takip eder misin? Kendi sokak stilini nasıl tanımlarsın?

Evet, çünkü sokak modası bireyselliği ve yaratıcılığı ifade etmenin iyi bir yolu. Denim, oversize tişörtler ve rahat ayakkabılar sokak stilimin vazgeçilmezlerinden. Aksesuarlar stilimi tamamlayarak kişiliğimi yansıtmama yardımcı oluyor.

Dolabındaki üç temel parça?

Beyaz tişört, iyi kesimli siyah bir blazer ve spor ayakkabı.

—-

‘Pleather Adibreak’ fermuarlı suni deri ceket, 6999 TL, Siyah ‘Superstar’ sneaker, 5169 TL, ikisi de ADIDAS Yırtık detaylı tayt, 20.265 TL, OTTOLINGER/ V2K DESIGNERS Bordo ekoseli etek, 24.815 TL, VIVIENNE WESTWOOD/V2K DESIGNERS Sallantılı küpe, 499 TL, TWIST

‘Kartell Max’ masa, 30.000 TL, POP ART PERA ‘Vitra EA 108’ tekerlekli ofis sandalyesi, 57.380 TL, ARTI MODERN Metalik masa lambası, 1390 TL, ZARA HOME

Nil Sude Albayrak (29)

Oyunculuk serüvenin nasıl başladı?

Çocukluğumdan beri sahnedeyim. İlkokul ve ortaokulda çeşitli etkinlikler vesilesiyle sahneye çıkmayı çok severdim. Liseye geçtiğimde oyunculuk dersleri aldım, üniversitedeyken de profesyonel olarak sahneye çıkmaya başladım.

Şu an hangi projede yer alıyorsun?

Şu anda “Bahar” dizisinde Seren karakterini canlandırıyorum ve bu benim için gerçekten özel bir deneyim. Seren güçlü ama bir o kadar da zaaflarını belli etmemeye çalışan bir asistan doktor.

İlham almak senin için ne demek? Bir karakteri yaratma sürecinde nerelerden/nasıl ilham alıyorsun?

İlham bana keşfetmeyi çağrıştırıyor. Keşif sürecinde de deneyimlerimle beraber insanları izlemeyi ve dinlemeyi seviyorum. Sonrasında kendimden bağımsız olarak insanların tepkileri ve yaklaşımlarını elimden geldiğince yargısız bir yerden anlamaya ve bunları olası karakterlerime adapte etmeye çalışıyorum.

Seni “Orijinal” kılan şeyin ne olduğu düşünüyorsun?

Orijinal kılmak biraz iddialı geliyor ama sanırım herhangi bir trendden etkilenmeme halimi otantik olarak tanımlayabilirim.

Projemizin adı ELLE Talent Club. Yetenek sence nedir? Sahip olduğuna inandığın yetenek?

Yetenek bireyin belli alanda doğal bir beceri gösterme kapasitesi bence. Bunun doğuştan gelen bir şey olabileceği gibi üzerinde çalışılarak geliştirilen bir yetkinlik olduğuna da inanıyorum.

Kendi adıma adaptasyon yeteneğimin güçlü olduğunu düşünüyorum. Yaptığımız iş sürekli değişen koşullar ve dinamiklerle dolu bir alan. Farklı ekip ve oyuncularla çalışmak da bu adaptasyon bilincini geliştirmemde çok etkili oldu.

Kendini hangi anlarda bir “Superstar” gibi hissedersin? Senin “Superstar” stilin nedir?

Sanırım çok zorlanmadan yaptığım zahmetsiz kombinlerde kendimi daha özgüvenli hissediyorum. Spor şık tarzı kendimi en “Superstar” hissettiğim stil.

Sokak modasını takip eder misin? Kendi sokak stilini nasıl tanımlarsın?

Modayı çok takip ettiğimi söyleyemem ama kendimce bir tarzım olduğunu düşünüyorum. Sokak stilimi palazzo pantolonlar, basic kazaklar ve güzel bir ceket şeklinde tanımlayabilirim.

Dolabındaki üç temel parça?

Pantolon, basic tişört ve spor ayakkabı.

——
‘Beckenbird’ layer’lı fermuarlı ceket, 5169 TL, ADIDAS x KSENIASCHNAIDER Balon etek, 1190 TL, ZARA Floral siyah file külotlu çorap, 443,99 TL, PENTI ‘Ovula’ halka küpe, 5750 TL, ‘Sodium’ tekli küpe, 5350 TL, ‘Nerita’ earcuff, 4080 TL, hepsi JAAGRAVII Beyaz ‘Superstar’ sneaker, 5169 TL, ADIDAS ‘Kartell Max’ masa, 30.000 TL, ‘Philippe Starck Flos’ masa lambası’ 20.000 TL, ikisi de POP ART PERA Defter, 240 TL, ZARA HOME

Rahimcan Kapkap (26)

Oyunculuk serüvenin nasıl başladı?

Oyunculuk serüvenim şöyle başladı diyebileceğim bir zaman dilimi ya da özel bir hikayem yok aslında. Toplumsal veya ailevi meslek dayatmalarını hiçbir zaman benimsemedim. Aklım ermeye başladığından beri tiyatroya, sinemaya, kameraya âşıktım. Babamın çok iyi bir fotoğrafçı olmasının payı büyük olabilir bu noktada. Çocukluğuma veya belki biraz daha sonrasına dayanıyor sanırım serüven. Kendimi başka bir meslek veya durum içinde hiç hayal etmedim, edemedim. Eylemlerim de hep bu hayaller doğrultusunda oldu. İçgüdüsel bir şey diyebiliriz.

Şu an hangi proje için çalışıyorsun?

Show TV’de yayınlanan “Kızılcık Şerbeti” dizisinde Metehan karakterini canlandırıyorum. Geçtiğimiz yaz Netflix’te gösterime giren “Tamir Adam” filmindeyse Esat karakterine hayat verdim.

İlham almak senin için ne demek? Bir karakteri yaratma sürecinde nerelerden/nasıl ilham alıyorsun?

Hepimizin hayatı birbirinden oldukça farklı ve zengin. Karakter yaratma sürecinde kendi yaşamıma odaklanmak bana çok büyük ilham veriyor. Tabii ki örnek aldığım, idolüm dediğim insanlar var. Ama onları, ne kadar büyük yetenekler olsalar da, oyunculuğuma veya karakter yaratma serüvenime ortak etmiyorum. Orası benim mahremim, benim alanım. Misafirim olabilirler ama mutfağıma sokmam. Hayatın kendisine bakıp yaşamayı öğrenmek diyebiliriz buna. Mış gibi yapmak yerine yaşantımdan, geçmişimden ve en önemlisi sahnede o an hissettiklerimden ilham almayı daha çok seviyorum. Enstrümanımı hazır hale getirip sahnede ne çıkacağını görmek beni daha çok heyecanlandırıyor.

Seni “Orijinal” kılan şey nedir?

Bunu beni izleyen insanlara sormak gerek. Beni orijinal kılan şey şudur dediğim noktada o sıfat bende yoktur bence. Ama korumaya çalıştığım özelliklerimin birinci sırasına samimiyeti yazabilirim.

Projemizin adı ELLE Talent Club. Yetenek sence nedir? Sahip olduğuna inandığın yetenek?

Yeteneğin doğuştan geldiğine veya çalışma sonucu elde edildiğine inanmıyorum. Yaşadıklarımız bizi biz yapıyor, zorluklar yeteneklerimizi şekillendiriyor. Tabii ki çalışarak bunu disipline sokmak, şekillendirmek de fazlasıyla önemli. Ama kendi hayatıma dönüp baktığımda yaşadığım, aşmaya çalıştığım zorlukların yeteneğimi geliştirdiğini net bir şekilde hissediyorum.

Kendini hangi anlarda bir “Superstar” gibi hissedersin? Senin “Superstar” stilin nedir?

Uykuya dalmama be�� kala kendimin en iyi versiyonunu hayal ederim. “Superstar”lık kelimesini bilmem ama çok başarılı bir oyuncu olarak ödül aldığımı veya mükemmel ötesi bir sahne çektikten sonra yaşadığım ve yaşattığım hazzı hayal ederim. Ve gerçek olur. Benim orijinal tarzımı soracak olursanız da babamdan miras kalan 1978 yılında imal edilmiş İtalyan yırtık pırtık deri ceketten bahsedebilirim. Orijinal olan yaşanmışlıktır, hissiyattır.

Sokak modasını takip eder misin? Kendi sokak stilini nasıl tanımlarsın?

Modayı takip ettiğim söylenemez açıkçası. Kendime neyi yakıştırıyorsam o gün onu giyip çıkarım evden. Ama genelde vintage kıyafetleri tercih ediyorum. Bol kalıp ve eski parçalar daha özgür hissettiriyor beni.

Dolabındaki üç temel parça?

Bol pantolonlar ve bol gömleklerim, vintage ceketlerim.

——
‘Adibreak’ eşofman altı, 3869 TL, Beyaz ‘Superstar’ sneaker, 5169 TL, ikisi de ADIDAS Beyaz gömlek, 5400 TL, DIESEL ‘Re-edition’ vinil ceket, 124.950 TL,COURRÈGES/BEYMEN İnce kravat, 1190 TL, ZARA Vico Magistretti tasarımı ‘Artemide Milano’ beyaz masa, ‘Kartell Spoon’ sandalye, fiyatları istek üzerine, ikisi de decohaus.in Metal kalemlik, 490 TL, ZARA HOME

Taha Baran Özbek (26)

Oyunculuk serüvenin nasıl başladı?

Aslında ortaokulda başladığını söyleyebilirim. Hiperaktif bir çocuktum ve ailem beni drama eğitimine yönlendirmişti. Meslek aşkım böyle doğdu. Sonrasında hayatımı ve hedeflerimi tamamen bu yönde belirledim. Lisede amatör ve okul tiyatrosuyla devam eden hikayem üniversiteyle birlikte profesyonel bir yola doğru evrildi.

Şu an hangi proje üzerinde çalışıyorsun?

“Karantina” adlı filmin çekimleri yeni bitti. Süreç devam ediyor. Bir kitap uyarlaması olan bu filmde Mert karakterini canlandırıyorum. Dijital platformda yayınlanacak yeni bir dizide de “Cozo” karakterine hayat veriyorum. İkisi için de ayrı ayrı heyecanlıyım.

İlham almak senin için ne demek? Bir karakteri yaratma sürecinde nerelerden/nasıl ilham alıyorsun?

Eğer bir konuya ya da bir olaya kendimden bir şey katabiliyorsam, bunu aldığım ilham sayesinde başardığımı düşünürüm. Karakterlere hazırlanırken de o karakterin bendeki karşılığını ararım. Bazen ilham aradığım yollar da beni ve karakteri şekillendirebilir. Kısaca sarmal bir ilişki bu…

Seni “Orijinal” kılan şey nedir?

Samimiyet. İyi ya da kötü her olayda ve her konuda insanlar benim samimi olduğumu bilir. Ben de böyle olmasını isterim zaten.

Projemizin adı ELLE Talent Club. Yetenek sence nedir? Sahip olduğuna inandığın yetenek?

Herkesin kendi kuvvetli olduğu alanlar var bence. Benim sahip olduğuma inandığım yeteneklerin en kuvvetlisi disiplin. Bu her zaman diğerlerini besler.

Kendini hangi anlarda bir “Superstar” gibi hissedersin? Senin “Superstar” stilin nedir?

Rahat bir jean, güzel bir sweatshirt ve “Superstar”. Rahat ve sade.

Sokak modasını takip eder misin? Kendi sokak stilini nasıl tanımlarsın?

Elimden geldiğince takip etmeye çalışıyor ve sokak modasını kendi tarzıma uyarlıyorum. Ortaya şık, rahat ve sade bir stil çıkıyor.

Dolabındaki üç temel parça?

Düz renk sweatshirt, günlük spor ayakkabı ve jean.

——
Fermuar baskılı gömlek, 13.980 TL, Kahverengi bomber ceket, 22.715 TL, ikisi de DIESEL Siyah kargo pantolon, 23.950 TL, ACNE STUDIOS/BEYMEN Siyah ‘Superstar’ sneaker, 5169 TL, ADIDAS Eero Aarnio tasarımlı ‘V.S.O.P.’vintage koltuk, fiyatı istek üzerine, decohaus.in

Tara De Vries (26)

Sunuculuk serüvenin nasıl başladı?

Gerçekten beklenmedik bir şekilde başladı! O dönem tüm eşyalarımı toplayıp Hollanda’ya taşınmak üzereydim. Her şey kamyona yüklendi, eşyalarım yola çıktı, uçuşuma sadece iki gün vardı. Tam o sırada bir telefon aldım. Kanal D’den gelen bir teklifti ve o an içgüdülerime güvenip teklifi kabul ettim. O telefon hayatımın akışını değiştirdi. Şimdi sunuculuk kariyerimin beşinci yılındayım ve iyi ki o gün bu kararı almışım diyorum. Her gün farklı bir deneyim, her gün yeni bir heyecan. Bu işi yapmak beni gerçekten mutlu ediyor.

Şu an hangi proje için çalışıyorsun?

Birden fazla alanda projelerim var, dolayısıyla günlerim oldukça yoğun geçiyor. En büyük tutkum, beni ruhsal olarak besleyen kundalini yoga ve kakao seremonileri. Hem Türkiye’de, hem de dünyada konuyla ilgili dersler vermeye başladım, bu alanlarda hızla kendimi geliştiriyor ve büyüyorum. Özellikle önümüzdeki yıl daha geniş kitlelere hitap edebileceğim projeler üzerine çalışmaktayım.

İlham almak senin için ne demek? Hayatta nelerden/ nasıl ilham alıyorsun?

İlham almak benim için bir şeyin enerjisini hissetmek ve o şeyi hayatına entegre etmek demek. Beni her zaman düşündüren ve ufkumu açan şeylerden ilham alırım. Filozoflar, yazarlar ve bilgiye sahip insanlar bana esin kaynağı oluyor. Öğrenmeye ve bilgiye aç bir insanım. Benden daha bilgili insanlarla bir arada olmak, onların görüşlerini dinlemek ve bu bilgileri hayatıma katmak beni besliyor. Sürekli gelişmeyi, öğrenmeyi çok seviyor ve hayatımda hep ilham alabileceğim şeyler arıyorum.

Seni “Orijinal” kılan şeyin ne olduğunu düşünüyorsun?

Sanırım beni en orijinal kılan şey iki farklı kültürde büyümüş olmam. Hem Türkiye’de, hem de Hollanda’da yaşadım ve bu durum bana farklı bakış açıları kazandırdı. İki kültürü de içselleştirip kendi hayatıma uyarladım. Bir de farklı dillerde kendimi ifade edebilmek, farklı insanlarla derin sohbetler yapabilmek büyük avantaj sağlıyor. Bu çeşitlilik hayatımı renklendiriyor ve bana özgün bir kimlik katıyor.

Projemizin adı ELLE Talent Club. Yetenek sence nedir? Sahip olduğuna inandığın yetenek?

Yetenek bence bir işi tutkuyla yapmaktan geçiyor. Severek yaptığın bir işte zamanla ustalaşır ve başarılı olursun. Benim yeteneğim de sevdiğim şeyleri tutkuya dönüştürmek ve bunu başkalarına aktarabilmek. Özellikle yoga ve seremonilerde bu tutkuyu hissediyor, başkalarına da ilham verebildiğimi düşünüyorum.

Kendini hangi anlarda bir “Superstar” gibi hissedersin? Senin “Superstar” stilin nedir?

Aslında kendimi her halimde bir “Superstar” gibi hissederim. Bunun için dışarıdan gelen herhangi bir şeye ihtiyaç duymamam kendime olan güvenimle alakalı. Kendimi olduğum gibi kabul edip en doğal ve rahat halimde bile bu hissi yaşıyorum. Taşıdığım rahat kıyafetler ise bu hissi kuvvetlendiriyor. Bence “Superstar” olma durumu kendinle barışık kalmak ve doğallığını stilinle yansıtabilmekle ilgili.

Sokak modasını takip eder misin? Kendi sokak stilini nasıl tanımlarsın?

Sokak modasını yakından takip etmiyorum ama moda benim için önemli. Genelde sade ve şık bir tarzım var. Giydiğim parçaların rahat ve şık olmasına özen gösteriyorum. Stilimi minimal ve zamansız olarak tanımlayabilirim.

Dolabındaki üç temel parça?

Tişört, gömlek ve jean.

——
‘Adicolor 3-Stripes’ tişört, 1719 TL, Beyaz ‘Superstar’ sneaker, 5169 TL, ikisi de ADIDAS Saks mavisi mini etek, 7200 TL, NO TYPE Charm’lı ve kalpli ikili kolye, 1090 TL, ZARA

Pantolon çorabı, 63,99 TL, PENTI

Tuğba Sunguroğlu (25)

Oyunculuk serüvenin nasıl başladı?

Oyunculuğa Deniz Gamze Ergüven’in “Mustang” filmiyle adım attım, henüz 15 yaşındaydım. Ardından tesadüfi bir şekilde sinema dünyasına girdim ve o günden beri zevkle yaptığım bir iş oyunculuk. Sonrasında kendimi geliştirmek için Fransa’da konservatuvar eğitimi aldım. Fransa ve Türkiye’de farklı projelerde yer almaya devam ediyorum.

Şu an hangi proje üzerinde çalışıyorsun?

ATV’de yakın bir zamanda yayınlanacak olan “Holding” dizisinde beni Aydan Türker karakterinde izleyeceksiniz. “Holding” dünya serbest dalış rekortmeni olan Türker’in verdiği hayat mücadelesini merkeze alıyor. Çok heyecanlı ve sürprizli bir proje.

İlham almak senin için ne anlama geliyor? Bir karakteri yaratma sürecinde nerelerden/nasıl ilham alıyorsun?

Sezgilerim, bir karakteri düşündüğümde aklıma gelen ilk şeyler, insanları gözlemleyerek yaptığım yürüyüşler ve müzik bana ilham veriyor. Tüm bunlar üzerinde çalıştığım karakterin dünyasını yaratmama yardımcı oluyor.

Seni “Orijinal” kılan şey nedir?

Orijinal olmak eğer kelimenin etimolojik anlamını araştırıyorsak kendine sadık olmaktır ve ben de aldığım bütün kararlarda kendime sadık kalmaya özen gösteriyorum.

Projemizin adı ELLE Talent Club. Yetenek sence nedir? Sahip olduğuna inandığın yetenek?

Bana göre yetenek; irade, adaptasyon ve merakın birleşimidir. İrade olmadan hiçbir şey ilerlemez çünkü zorlandığınız anlarda pes etmek istersiniz. Merak da olmalı ki farklı anlarda karşımıza çıkan farklı insanlara kucak açıp onlardan ilham alabilelim.

Benim için oyunculukta en önemli şey oynadığım karakterle empati kurabilmektir. Karakterle bir bağ kurabildiğimde her şey çok doğal gelişiyor ve bu sayede yeteneğimi daha rahat sergileyebiliyorum.

Kendini hangi anlarda bir “Superstar” gibi hissedersin? Senin “Superstar” stilin nedir?

Bana kendimi “Superstar” gibi hissettiren şey sanırım dinlediğim müzikler.

“Superstar” stilime gelince bu rock bir tarz olurdu.

Sokak modasını takip eder misin? Kendi sokak stilini nasıl tanımlarsın?

Sokak modasını takip ederim, kendi tarzımı rahat, spor ve şık olarak tanımlayabilirim.

Dolabındaki üç temel parça?

Deri ceket, 501 Levi’s jean ve beyaz tişört.

——–
Siyah ‘Firebird’ suni deri eşofman altı, 3890 TL, Siyah ‘Superstar’ sneaker, 5169 TL, ikisi de ADIDAS Beyaz maksi kollu poplin body, 22.450 TL, COPERNI/ BEYMEN ‘925 Twin Bomb’ earcuff, 2200 TL, ‘925 Silver SZ’ büyük halka küpe, 4800 TL, ‘Crimson Reverie No:4’ earcuff, 1800 TL, hepsi S-Z STORE Siyah ‘Bowling’ çanta, 1390 TL, BERSHKA Ron Arad tasarımı ‘Moroso Wavy’ sandalye’ fiyatı istek üzerine, POP ART PERA Masa üstü dosyalama kutusu, (tanesi) 990 TL, ZARA HOME

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Bu 3 Boğa Altcoin Bitcoin’e Meydan Okuyor: Daha Fazlası Var mı?

Bitcoin 95 bin dolar seviyelerinde takılı kalırken analist, bugün Bitcoin’den daha iyi performans gösteren ilk 3 altcoin projesini inceliyor.

Kripto topluluğu hala Bitcoin’in 100 bin doları geçmesini bekliyor. Ancak Bitcoin 95 bin dolar seviyelerinde takılı kaldı ve ilerlemekte zorluk yaşıyor. Bununla birlikte, BTC’nin hareketinden etkilenmeyen bazı altcoinler de var. Kripto analisti Vijay Gir, bugün Bitcoin’den daha iyi performans gösteren ilk 3 altcoin projesini inceliyor.

İlk sıradaki altcoin: Ethereum Name Service (ENS)

Ethereum Name Service, Ethereum tabanlı dağıtık, açık ve genişletilebilir adlandırma sistemidir. Tokeni ENS gün içinde neredeyse %40 yükseliş gördü. Hacminde ise %371’lik olağanüstü bir artışa tanık oldu. Altcoin yazı sırasında 35,32 dolardan işlem görüyordu. ENS, yaklaşık 11 aydır 11,53 ila 29,77 dolar arasında bir bölgede hareket ediyor. Şimdi serbest kalmaya çalışıyor. Son iki günde %75,51 artış gösterdi ve 38,94 dolar ile zirveye ulaştı.

ENS, Bitcoin’den daha iyi performans gösteren altcoinlerden biri haline geldi. Ancak bu, 85,69 dolar ile tüm zamanların en yüksek seviyesinden hala neredeyse %60 daha düşük. Bununla birlikte, son birkaç yıldır piyasanın soğukluğuna bakıldığında, bu büyük bir hareket. 85,15’teki RSI, token’ın aşırı satıldığını ve yolculuğuna devam etmeden önce dinlenebileceğini gösteriyor. Büyük bir dirençle 37,75 dolarda karşı karşıya.

İkinci sırada Worldcoin (WLD) geliyor!

Worldcoin birçok ülkede bazı yasal sorunlarla karşı karşıya. Bununla birlikte, yatırımcılar yine de akın ediyor. Altcoin, piyasa değerine göre ilk 100 kriptoda 60. sırada yer allıyor. WLD, bir önceki güne kıyasla %13,60 artış gösterdi. Bu token 688,53 milyon dolarlık işlem hacmine sahip. Dahası, son verilere göre %58,61 oranında artış gösterdi. Token, bu yılın Temmuz ayının başından bu yana 1,31 dolar ile 2,87 dolar arasında hareket ediyor. Tüm zamanların en yüksek seviyesi olan 11,82 doların %77,67 altında duruyor.

Son sırada bir Ethereum çatalı var: Ethereum Classic (ETC)

ETC, listemizdeki ikinci Ethereum tabanlı altcoin. ABD seçimlerinden bu yana %88,86 artış gösterdi. Ancak dört yıl önceki 176,16 dolarlık tüm zamanların en yüksek seviyesine kıyasla %81,83 düşüş yaşadı. Token son 24 saat içinde %6,42 oranında yükseliş gördü. Şaşırtıcı olan şey ise işlem hacmindeki %103,84’lük artış. RSI %69,23 seviyesinde ve hala yükseliş için bir alan olduğunu gösteriyor. Ancak 32,85$’lık bir dirençle karşı karşıya.Grafik-3

Altcoinler yukarı ve aşağı hareketler için çoğu zaman Bitcoin’i takip eder. Bununla birlikte, bu tokenler bağımsız olarak ilerleme gördü. Bu, kripto piyasasının zaman içinde nasıl geliştiğini gösteriyor. Yavaş ama istikrarlı bir şekilde piyasada Bitcoin’den daha iyi performans gösteren altcoinler de var.

Makaledeki görüşler ve tahminler analiste ait olup, kesinlikle yatırım tavsiyesi değildir. Kriptokoin.com olarak yatırım yapmadan önce mutlaka kendi araştırmanızı yapmanızı öneririz.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Lumoz TGE geliyor – İşte bilmeniz gerekenler!

Bugün, modüler hesaplama katmanı ve RaaS platformu Lumoz’un ana ağını başlatacağını ve bir hafta içinde TGE’yi gerçekleştireceğini duyurmaktan heyecan duyuyoruz.

Bugün, modüler hesaplama katmanı ve RaaS platformu Lumoz’un ana ağını başlatacağını ve bir hafta içinde TGE’yi gerçekleştireceğini duyurmaktan heyecan duyuyoruz.

Bir ay önce Lumoz, esMOZ token airdrop sorgularını açtı ve Lumoz OG NFT kampanyasını başlattı. Bugüne kadar 3 milyondan fazla kullanıcı airdrop sorgularına katıldı ve 100.000’den fazla NFT talep edildi. Bu faaliyetlerin ölçeği ve çok sayıda katılımcı, topluluğun Lumoz’un gelecekteki gelişimi için muazzam coşkusunu ve desteğini daha da gösteriyor.

Bu yazıda, Lumoz hakkında bilmeniz gereken her şeyi ve kaçırılmayacak TGE ile ilgili temel ayrıntıları sunacağız!

  • Lumoz Gelişim Yolculuğu
  • TGE Zaman Çizelgesi
  • MOZ Tokenomics
  • Potansiyel Katılım Fırsatları
  • esMOZ ve MOZ Arasında Dönüşüm
  • Sonuç

Lumoz gelişim yolculuğu

Lumoz, toplam 14 milyon dolarlık fonla lider bir modüler hesaplama katmanı ve ZK-RaaS platformudur. Katılımcı yatırımcılar arasında OKX Ventures, HashKey Capital, IDG, Web3port ve Polygon bulunmaktadır.

Piyasa performansı açısından, Mayıs 2023’te test ağının başlatılmasından bu yana, Lumoz üç test ağı aşamasını başarıyla tamamladı: Pre-Alpha, Alpha ve Quidditch. Platform 3 milyondan fazla kullanıcının ilgisini çekti ve 100’den fazla üst düzey ekosistem projesinden destek alarak Lumoz’un topluluğunu 3 milyon üyeye çıkardı.

Teknolojik açıdan Lumoz, sektörün ön saflarında yer almaya devam ediyor. Lumoz, “tek tıkla Katman 2 dağıtımı” teknolojisinden yararlanarak CARV, UXLINK, ZKFair, Merlin Chain, Matr1X ve Ultiverse dahil olmak üzere 20’den fazla yüksek kaliteli projeye ve Katman 2 platformuna teknik hizmet ve destek sağlamıştır.

TGE Zaman Çizelgesi

Büyük ölçekli airdrop ve OG NFT kampanyalarının başlatılması ve sonuçlandırılmasıyla birlikte, Lumoz ana ağ lansmanı ve TGE hızla yaklaşıyor. Listeleme zaman çizelgesini de yakında duyuracağız, bu yüzden lütfen bizi izlemeye devam edin!

MOZ Tokenomics

5 Aralık’ta Lumoz, MOZ için tokenomikleri açıkladı. MOZ tokenlerinin toplam arzı 10 milyar olup, %66’sı topluluğa, ekosisteme, düğümlere ve madencilere tahsis edilmiştir. İlk dolaşımdaki arz yaklaşık %11’dir. Token dağılımı aşağıdaki gibidir: 25 zkProver ağına, %25 zkVerifier düğümlerine, %16 erken katkıda bulunanlara, %18 erken yatırımcılara, %10 ekosisteme ve %6 topluluğa. MOZ tokenleri önümüzdeki 10 yıl içinde kademeli olarak açılacak ve ardından tüm arz, ek ihraç olmaksızın dolaşımda olacaktır.

Moreinfo:https://x.com/LumozOrg/status/1864688725273530507

Potansiyel Katılım Fırsatları

  • esMOZ Airdrop Sorgusu

Lumoz, 5 Kasım’da esMOZ airdrop etkinliğini resmen duyurdu. esMOZ airdrop’u toplam arzın %10’unu oluşturuyor ve 300 milyon dolarlık değerlemeye göre 30 milyon doların üzerinde bir değere sahip. Airdrop, Lumoz node sahiplerini, erken dönem Lumoz katılımcılarını, Aptos ve SUI gibi Layer 2 çözümleri de dahil olmak üzere Ethereum ve Move ekosistemlerindeki kullanıcıları, PoW testnet katılımcılarını ve Merlin Chain, ZKFair, Ultiverse ve Matr1x gibi Lumoz ekosistem zincirlerinden kullanıcıları kapsıyor. Ayrıca Lumoz, CARV, UXLINK ve diğer önde gelen projelerden yüksek kaliteli proje ortakları ve topluluk kullanıcıları için airdroplar gerçekleştirdi.

Airdrop sorgu portalı: https://lumoz.org/airdrop

  • Lumoz OG NFT Etkinlikleri

Lansmanından bu yana, Lumoz OG NFT Etkinlikleri, mevcut taban fiyatı 15 USDT ve bir noktada 150 USDT’ye kadar ulaşan Pençe birimleri ile büyük NFT pazarlarındaki sıralamalara sürekli olarak hakim oldu.

Lumoz OG NFT’leri özel kılan şey, kullanıcıların esMOZ’un kilidini açmasına ve 1:1 oranında MOZ’a dönüştürmesine olanak tanıyarak anında değer getirisi sağlamasıdır. Şu anda resmi platform, kullanıcıların NFT’leri ücretsiz olarak elde etmeleri için birden fazla kanalı desteklemektedir.

Katılmak için tıklayın: Lumoz OG NFT edinim portalı

  • Lumoz zkVerifier Node Halka Açık Satış

Lumoz ağının doğrulama katmanının temel bir bileşeni olan zkVerifier düğümü, sıradan kullanıcıların Sıfır Bilgi (ZK) hesaplama ağına katılımını büyük ölçüde kolaylaştırırken, aynı zamanda ağ verilerinin güvenliğini sağlama gibi kritik bir sorumluluğu da üstlenmektedir. Lumoz altı ay önce node satışlarını başlattı ve node sahipleri %25 Lumoz Token, 20’den fazla ekosistem L2’sinden potansiyel teşvikler, esMOZ airdropları, Lumoz OG NFT’leri ve daha fazlası dahil olmak üzere çeşitli ödüller almaya hak kazandı. Şu anda düğümlerin %80’i satılmıştır ve halka açık satış ve KOL düğüm teşvik programları hala açıktır.

Eğer ilgileniyorsanız, buraya tıklayabilirsiniz: https://node.lumoz.org/

esMOZ ve MOZ Arasında Dönüşüm

Lumoz, işlevsel token MOZ ve teşvik token esMOZ’dan oluşan çift tokenlı bir ekonomik model kullanır. MOZ öncelikle işlem gazı ücretleri, kaynak kullanımı ve benzer amaçlar için kullanılırken, esMOZ ödülleri stake etmek, zkVerifier düğümlerini devretmek ve MOZ’a dönüştürmek için kullanılabilir. Her iki token da Lumoz protokolünün ayrılmaz bir parçasıdır. Mainnet lansmanından sonra, esMOZ belirli koşullar altında MOZ’a dönüştürülebilir. Dönüşüm oranı 1:1’dir ve dönüşümler genellikle bir hak ediş süresi gerektirir. Ancak kullanıcılar, dönüşüm için Lumoz OG NFT’lerini kullanarak kilitlenme süresini atlayabilir. Dönüşümün tamamlanmasının ardından bir token yakılır ve karşılık gelen token basılır. Bir kullanıcı esMOZ’u bir OG NFT kullanarak dönüştürürse, dönüştürme tamamlandıktan sonra OG NFT de imha edilecektir.

Lumoz OG NFT’lerini edinme hakkında daha fazla bilgi için şu adresi ziyaret edin: https://lumoz.org/airdrop.

OG NFT’leri kullanmayan kullanıcılar için aşağıdaki standart dönüştürme kuralları geçerlidir:

  • En kısa dönüştürme süresi: 1:0,25 (%25) dönüşüm oranı ile 30 gün. esMOZ’un kalan %75’i dönüşüm sırasında yakılacaktır.
  • Orta dönüşüm süresi: 90 gün, dönüşüm oranı 1:0,5 (%50). esMOZ’un kalan %50’si dönüşüm sırasında yakılacaktır.
  • En uzun dönüşüm süresi: 180 gün, 1:1 (%100) dönüşüm oranı ile.

Sonuç

Geçmiş geçmişte kaldı. Şu anda Lumoz hazırlıklarının son aşamasındadır ve herkesin Lumoz ekosisteminin bir parçası olmak için bu son fırsatı değerlendirebileceğini umuyoruz. Bu sadece geleceğe yapılan bir yatırım değil, aynı zamanda kripto para teknolojisi devrimine katılmak için en iyi seçimdir.

Lumoz’a aşina olanlar, Opside markasını Lumoz’a yükselttiğimizi bileceklerdir. Lumoz ismi Latince “ışık” veya “parlaklık” anlamına gelen “Lumos” kelimesinden gelmektedir. J.K. Rowling’in çok satan Harry Potter serisinde “Lumos” sihirli bir değneğin ucunu yakmak ve ışık yaratmak için kullanılan bir büyüdür. “Lumoz”, ‘s’ harfini ‘z’ ile değiştirerek kendisini akıllıca ‘zk’ (Zero-Knowledge Proof) teknolojisiyle ilişkilendiriyor. Mainnet lansmanı ve TGE yaklaşırken, Lumoz’un ZK-Rollup’ların yaygın olarak benimsenmesi için yolu aydınlatarak ZK yolu için bir ışık feneri olmasını içtenlikle umuyoruz.

Şimdi, bu mucizeye hep birlikte tanık olalım!

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Prizmabet giriş: Hasan Arat, Beşiktaş başkanlığından istifa etti

Hasan Arat, Beşiktaş kulübü başkanlığından istifa ettiğini açıkladı.

Hasan Arat, siyah-beyazlı kulübün sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Değerli Beşiktaş camiası, bugün, içimde tarifsiz bir hüzünle, özel sebeplerim nedeniyle Beşiktaş Jimnastik Kulübü Başkanlığı görevimden ayrılma kararı almış bulunuyorum.” ifadelerini kullandı.

Beşiktaş camiasına ve taraftarına hitaben bir mesaj kaleme alan Arat, şunları kaydetti:

“Bu kararın kalbimde taşıdığı anlamı ve benim için ne kadar zor olduğunu en iyi sizler bilirsiniz. Görev sürem boyunca varlığınız bana her daim güç verdi. 3 Aralık 2023 tarihinde, sizlerin güveniyle ve desteğiyle bu onurlu göreve geldim. Bu zaman içerisinde yaşadığım tecrübelerin hayatımda her zaman özel bir yeri olacaktır. Bu yolda beni yalnız bırakmayan, oyları ve güvenleriyle yanımda duran kıymetli kongre üyelerimize ve Beşiktaşlılara yürekten teşekkür ediyorum. Sizin destekleriniz, bana her adımımda ilham ve cesaret verdi. En büyük teşekkürü ise maçlarda, sokaklarda, gözlerindeki ışıltıyla beni karşılayan ve yüreğime dokunan gençlerimize ve çocuklarımıza borçluyum. Onların Beşiktaş sevgisini kalbimde her zaman yaşatacağım. Seçim öncesinde ve görevim süresince huzurlarınıza gelerek anlattığım konuların Beşiktaş için anlamının ve değerinin çok büyük olduğunu, zaman daha iyi gösterecektir…

Asla unutmayın ki taraftarlarımızın takımımıza olan bağlılığı, bu kulübün en büyük hazinesidir. Mustafa Kemal Atatürk’ün kulübü Beşiktaş’ımıza her zaman sahip çıkın. Güçlü bir Beşiktaş inşa etmek için bu büyük camianın ruhunu ve coşkusunu her daim yaşatalım ve büyütelim. 17 yaşımda formasını giyerek ilk adımımı attığım büyük Beşiktaş camiasında başkanlık görevinde bulunmaktan şeref duydum. Bundan sonra bir taraftar olarak kulübümü desteklemekten her zaman onur duyacağım.”

 Prizmabet, online bahis ve oyun sektöründe önemli bir yer edinen bir platform olarak dikkat çekiyor. Spor bahislerinden canlı casino oyunlarına kadar geniş bir oyun yelpazesi sunan site, kullanıcılarına eğlenceli ve kazançlı bir deneyim vaat ediyor. Güvenlik ve adalet konusunda sıkı standartlara sahip olan Prizmabet, kullanıcılarının memnuniyetini önceliklendiriyor ve çeşitli promosyonlar ile daha da cazip hale geliyor. Mobil uyumluluğu sayesinde her yerden erişilebilen site, kullanıcı dostu arayüzü ile de her seviyeden oyuncuya hitap ediyor. Prizmabet, dinamik yapısı ve sürekli güncellenen oyun seçenekleri ile online bahis ve casino dünyasında öne çıkmayı başarıyor.

Prizmabet: Ankaragücü – Gençlerbirliği final maçı ne vakit, saat kaçta, hangi kanalda? TSYD Ankara Kupası

Ankaragücü ile Gençlerbirliği, TSYD Ankara Kupası final maçında karşı karşıya gelecek. Bugüne kadar iki grup da 17 kere kupa kaldırırken beraberliğin bozulmasını sağlayacak final müsabakası için heyecan dorukta. Maçın yayın saati, kanalı ve beklenen 11’leri merak ediliyor. Pekala Ankaragücü – Gençlerbirliği final maçı ne vakit, saat kaçta, hangi kanalda?

Trendyol 1. Lig gruplarından Ankaragücü ile Gençlerbirliği, TSYD Ankara Kupası finalinde kozlarını paylaşacak. Geçen dönem Harika Lig’e veda eden Ankaragücü, Gençlerbirliği’ne karşı son yenilgisini 2020’de aldı. Maçın yayın saati, canlı yayınlanacağı kanal ve olası 11’leri sporseverler tarafından takip ediliyor ve arama motorlarında araştırılıyor. Pekala Ankaragücü – Gençlerbirliği maçı ne vakit, saat kaçta, hangi kanalda canlı yayınlanacak?

ANKARAGÜCÜ – GENÇLERBİRLİĞİ MAÇI NE VAKİT, SAAT KAÇTA, HANGİ KANALDA CANLI YAYINLANACAK?

Ankaragücü – Gençlerbirliği maçı 2 Ağustos Cuma günü saat 19.00’da oynanacak. Müsabaka TRT Spor ekranlarından naklen canlı yayınlanacak.

👉ANKARAGÜCÜ – GENÇLERBİRLİĞİ MAÇI CANLI İZLE👈

57. defa düzenlenecek Türkiye Spor Muharrirleri Derneği (TSYD) Ankara Kupası’nda MKE Ankaragücü ile Gençlerbirliği, 2 Ağustos saat 19.00’da Eryaman Stadyumu’nda karşılaşacak. Bu karşılaşma öncesinde TSYD Ankara şubesinde gerçekleştirilen toplantıya, TSYD Ankara Asbaşkanı Orhan Kemal Erkılıç ile Gençlerbirliği Teknik Yöneticisi Recep Karatepe ve oyunculardan Mikail Okyar, Ankaragücü Teknik Yöneticisi Cihat Arslan ve oyunculardan Ali Kaan Güneren yer aldı.

“KAZANAN ANKARA OLSUN”

Bilet satışlarının devam ettiğini lisana getiren Orhan Kemal Erkılıç, “Mücadelenin maç bilet fiyatları kale ardı 100 lira olarak belirlendi, maraton 150 TL, kapalı 200 TL, VIP 400 TL ve localar 600 TL olarak belirlendi. Şu anda bilet satışları devam ediyor. İlgi çok âlâ durumda. Ben kazanan Ankara olsun diyerek kelamı hocalarımıza bırakmak istiyorum” formunda konuştu.

“EZELİ RAKİP EBEDİ DOST”

En değerlisinin hürmet çerçevesinde sağlıklı, kazasız, belasız bir halde tertibin bitmesi olduğuna dikkati çeken Gençlerbirliği Teknik Yöneticisi Recep Karatepe, “İki kulüp de geçmişinde birçok defa karşı karşıya geldi. Hem ülke futbolunda hem Avrupa’da hem ülkeye yetiştirdiği oyuncular manasında da futbola çok kıymet katmış iki kulübün bu hoş tertiple bir arada bir maça çıkacak olması çok değerli. Bizim için de geçen haftadan itibaren başlayan ve Beşiktaş ile oynadığımız bir önemli provamız oldu. Artık her iki ekibin da konutunda Eryaman Stadı’nda hoş bir tertibe çıkacağız. Açıkçası TSYD Kupası dendiği vakit benim aklıma gelen, benim gençliğimden, çocukluğumdan itibaren aklıma gelen İKİ tane ekip var, biri Ankaragücü, biri Gençlerbirliği. O yüzden benim için çok özel bir maç. Kendi kadromu tekrardan test etmek, görmek manasında benim için özel bir maç olacak. Doğal bunların hepsinin öncesinde iki ekibin hem ezeli bir rakip birebir vakitte da ebedi bir dostluğu var. Yüzyıllara dayanan bir dostluğu var. Bu tıpkı formda hürmet çerçevesinde en kıymetlisi de döneme bir hafta kalmışken Ankaralı futbolseverlere sakatlıksız, kazasız, belasız, şenlik havasında hoş bir şölen izletmek isteriz. Umarım hoş bir cuma akşamında Ankaralı sporseverlere hoş bir maç seyrettiririz. Sonuç olarak her iki kadronun da 17 sefer kazanmış olduğu bir kupa var inanıyorum ki cuma günü biz bir fazla alarak bu kupaya devam ederiz” tabirlerini kullandı.

“HAK EDEN KAZANIRSA KAYBEDEN DE MEMNUN OLUR”

İki esaslı topluluğun müsabakasının çok bedelli bir şey olduğunu söyleyen Ankaragücü Teknik Yöneticisi Cihat Arslan kelamlarını şöyle sürdürdü:

“Aslında kadrolara bedel katan rakipleridir, rakibiniz yoksa sizin hiçbir bedeliniz yoktur. Yani rakipsiz kimse büyük değildir. O yüzden rakibimiz Gençlerbirliği olduğu için ben çok gururluyum. Zira çok büyük bir topluluk, çok büyük bir kulüp. Futbolculuk devrimizden de çok büyük anıları var bizde. Türk futbolunda çok değerli genç oyuncular yetiştirdi, misyonunu gençler üstünden kurdu ve Türkiye’de çok büyük ihtilaller yaptı bu kulüp. Biz de Ankaragücü olarak natürel ki geçen sene herkesin küme düşmez dediği bir ekiptik. ‘Yiğit düştüğü yerden kalkar’ derler Anadolu’da, işte biz de bunu başarmaya çalışacağız. Natürel çok güçlü bir taraftar ve çok isteyen bir taraftar kümemiz var. Bunun da farkındayız. Ben bu maçı şöyle değerlendiriyorum, biz bu maça çok bedel katmıyoruz, bu maç bize paha katıyor. Ben o denli görüyorum yani bu tertipte yer aldığımız için Cihat Arslan olarak çok gururlu hissediyorum. Alanda alışılmış ki kazanmak istiyoruz. Herkes kazanmak istiyor, idman maçında bile kazanmak istiyor fakat önceliğimiz hem Ankara kazansın hem de topluluklar kazansın. Biz kaybetsek de bazen grubumuzun âlâ makûs istikametlerini irdeleyerek, tahlil ederek kazanmış oluyoruz lakin kazanmak istiyoruz. Hocamın dediği üzere natürel ki kupayı biz de istiyoruz. Hak eden kazandıktan sonra kaybeden de her vakit keyifli olur. Adil bir idare ve adil bir karşılaşma olduktan sonra zati herkes birbirinin kardeşi, arkadaşı, meslektaşı.”

 Prizmabet, çeşitli bahis ve oyun seçenekleri sunan online bir platformdur. Kullanıcılara spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino oyunları ve slot makineleri üzere geniş bir yelpazede cümbüş imkanları sağlar. Prizmabet, inançlı ve adil bir bahis tecrübesi sunmayı taahhüt ederken, tıpkı vakitte cazibeli bonuslar ve promosyonlarla kullanıcılarını ödüllendirir. Site, hem tecrübeli bahisçiler hem de yeni başlayanlar için ülküdür, zira kolay kullanımlı arayüzü ve ayrıntılı bahis rehberleri ile her düzeyden kullanıcıya hitap eder. Taşınabilir uyumluluğu sayesinde, kullanıcılar istedikleri yerden, istedikleri vakit bahis yapabilir ve casino oyunlarının keyfini çıkarabilirler. Prizmabet, eğlenceli ve yararlı bir online bahis tecrübesi arayan herkes için emniyetli bir tercihtir.

Zamanın bükülmesini ve yavaşlamasını keşfetti

1972’de Teksas’taki bir mağaraya dönüp altı ay geçirmeden önce, on yıl boyunca bir düzine yeraltı zaman izolasyonu deneyleri düzenler. Onun bu çalışmaları, insanın kronobiyoloji alanı için rehber olur. Joshua Foer, Siffre’le e-posta yoluyla bir …

1972’de Teksas’taki bir mağaraya dönüp altı ay geçirmeden önce, on yıl boyunca bir düzine yeraltı zaman izolasyonu deneyleri düzenler. Onun bu çalışmaları, insanın kronobiyoloji alanı için rehber olur.

Joshua Foer, Siffre’le e-posta yoluyla bir röportaj gerçekleştirir.

Mağara İnsanı: Michel Siffre’le Röportaj

1962’de henüz yirmi üç yaşındaydınız. Altmış üç yeraltında tam izolasyon halinde yaşamaya nasıl karar verdiniz?

Anlaşılacağı üzere, ben bir yerbilimciyim. 1961 senesinde Alpler’de bir yeraltı buzulu keşfettik. İlk düşüncem, Alplerde on beş gün boyunca kalarak yer altı buzullarına dair coğrafi keşifler yapmaktı. Fakat hazırlık süreciyle geçen birkaç ayın sonunda, kendi kendime bu on beş günün yeterli olmayacağını söyledim. Bu yüzden iki ay kalmaya karar verdim. Ve sonra bu fikrin asıl benim yaşamım için bir keşif olacağını fark ettim. Zamandan habersiz, karanlıkta, saatim olmadan tıpkı bir hayvan gibi yaşama kararı aldım.

Mağaraları çalışmak yerine, kendinizi zaman üzerine bir çalışmanın içerisinde buldunuz.

Çalışma ekibimle basit bir bilimsel protokol oluşturduk. Ben onlara ne zaman uyandığımı, ne zaman yemek yediğimi ve ne zaman uyuduğumu basit bir telsizle bildiriyordum. Dışarıda zamana yönelik hiçbir bilgiye ulaşmamam için, ekibim benimle hiçbir şekilde iletişime geçmedi ve beni aramadı. Her şeyden habersiz, insan kronobiyolojisi alanını yaratmıştım. Uzun zaman önce, 1922’de sıçanların bir içsel biyolojik saate sahip oldukları keşfedilmişti. İnsanlara dair benim keşfim ise, tıpkı alt memelilerdeki gibi iyi işleyen bir bedensel saate sahip olunmasıydı.

Yeraltında ilk kalışınızda, sıcaklıklar donma derecesinde ve rutubet yüzde 98 idi. Zamanı nasıl geçirdiniz?

Kötü ekipmanlara sahiptim ve içerisinde birçok şeyin olduğu küçük bir çadırda sıkışık haldeydim. Ayaklarım her zaman ıslaktı ve vücut sıcaklığım 34 C (93 F) dereceydi. Zamanımı mağarada okuyarak, yazarak ve araştırma yaparak geçiriyordum. Geleceğim hakkında düşünmek için de bol bol vaktim vardı. Ayrıca yüzeydekileri her aradığımda yaptığım iki test vardı. İlki, nabzımı ölçmekti. İkincisi, psikolojik testti. Parmak hesabıyla 1’den 120’ye kadar saniye olarak saymaya çalıştım. Bu testle birlikte iyi bir keşif yaptık: 120’ye kadar saymam beş dakikamı alıyordu. Diğer bir ifadeyle, psikolojik olarak beş gerçek dakikayı iki dakikaymış gibi deneyimlemiş oldum.

Psikolog Elizabeth Loftus bir filmdeki banka soygunu sahnesini insanlara izlettirip soygun süresini tahmin etmelerini istediği bir deney yürüttü. Kişisel zaman deneyimimizin oldukça değişken olduğu görüldü. Saat olmadığında zamanın geçişini nasıl hissediyordunuz?

Zaman algımda epey karışıklıklar oldu. Mağaraya indiğimde 16 Temmuz’du ve 14 Eylül’de de deneyi tamamlamayı planlıyordum. Yüzeydeki ekibim deneyin son gününün geldiğini bana bildirdiğinde, ben henüz Ağustos’un 20’si olduğunu sanıyordum. Mağarada geçirecek bir ayım daha olduğuna inanıyordum. Psikolojik zamanım iki faktör kadar sıkıştırılmıştı.

Saat ve psikolojik zaman arasındaki bu ciddi bağlantı kopukluğunun nedeni hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu, yaklaşık kırk yıldır araştırıyor olduğum büyük bir soru. Karanlık tarafından kuşatıldığınız zaman- bir aydınlatma lambası dışında mağara tamamen karanlık- belleğiniz zamanı tutamıyor. Unutuyorsunuz. Bir veya iki gün sonra bir önceki gün ne yaptığınızı hatırlayamıyorsunuz. Uyandığınızda ya da yatmaya gittiğinizde çok az şey değişiyor. Ayrıca her yer büsbütün kara. Tek bir uzun gün gibi.

Bu türden izolasyon deneyleri laboratuar ortamında kolaylıkla uygulanabilir. Siz neden her seferinde yeraltında yapmayı tercih ettiniz?

Laboratuarlar bunları yapmak için uygun mekânlar fakat bunun için motive olmuş insanlar bulmanız şart. İnsanlara bir laboratuar kapsülünde birkaç ay geçirmelerini teklif etmek zor. 1962 ve 1972 yılları arasındaki dönem boyunca, Almanya’da bir profesör yapay bir yeraltı sığınağında 150’den fazla izolasyon deneyi gerçekleştirir ama bunlar yalnızca bir ay kadar süren kısa dönemli deneylerdi. Bu deneylere katılan insanlar önce mağara kâşifçisi olarak yeraltına gönderildiler ve bu sayede mağaralarla ilgilenmeye ve daha uzun süre orada kalabilmeye motive oldular.

Yeraltında yapay zaman ölçerlerden tümüyle izole edilmişken, tamamen bedeniniz ne zaman istiyorsa o zaman ve ne kadar istiyorsa o kadar uyudunuz. Mükemmel bir şekilde uyumayı başardığınız da söylenebilir. Bu nasıl bir şeydi?

Uykum kusursuzdu. Bedenim ne zaman uyuyacağını ve ne zaman yemek yiyeceğini kendisi belirledi. Bu çok önemli bir şey. Uyuma/uyanma döngümün yeryüzündeki insanlarınki gibi yirmi dört saat olmadığını gösterdik. Benim döngüm onlarınkinden bir parça daha uzundu, yani yaklaşık olarak yirmi dört saat otuz dakikaydı. Fakat asıl önemli olan, yeryüzüne ait doğal gecegündüz döngüsünden bağımsız bir iç saatin olduğunu kanıtlamış olmamızdır. İlginç bir şekilde, diğer araştırma denekleriyle yaptığım sonraki deneyler de, mağaralardaki bütün insanların bu döngüsünün yirmi dört saatten uzun olduğu gösterdi. Aslında yaygın olarak kırk sekiz saatlik döngüler meydana gelmektedir. Otuz altı saatlik sürekli etkinlik halini, on iki ila on dört saatlik uyku dönemi takip eder. Bu keşfimizden sonra, Fransız ordusu bize bir miktar fon sağladı. Askerlerin uyanık olarak iki kat daha etkin olabilmelerinin nasıl mümkün olabileceği üzerine inceleme yapmamı istediler.

Ne buldunuz?

Benden sonra bir erkek dört ay, bir kadın da üç ay için mağaraya girdi. 1966’da başka bir erkek altı aylığına yeraltına indi ve sonrasında dört aylık iki ayrı deney daha gerçekleştirdik. Uyku evrelerini- uyku dalgalanmasını, rüya görürken göz hareketleri hızını ve yavaşlamasını uyku dalgalanmasını- analiz ettik ve bir başka keşif daha yaptık. İnsanların ne kadar uyanık kaldıkları ve bir sonraki gece ne kadar rüya gördükleri arasındaki ilişkiyi gösterdik. Kabaca söylemek gerekirse, her gün on dakika fazladan etkin olunan zaman için, REM uykusuna fazladan bir dakika eklenmektedir. Ayrıca, ne kadar çok rüya görürseniz, bir sonraki uyanıklık aşamasında tepki verme sürenizin o kadar kısa olduğunu bulduk. Bu keşfimizden sonra Fransız ordusu, askerler için otuz veya daha uzun saatler süren çok uzun günler üretme umuduyla, rüya görülen zamanı yapay olarak artıran ilaçlar bulmaya çalıştı.

İlk izolasyon deneyinizden on yıl sonra, Teksas Del Rio yakınlarındaki Midnight mağarasına kendiliğinizden döndünüz. Niçin geri döndünüz?

Bunun iki nedeni vardı. Birincisi, yaşlanmanın psikolojik zaman üzerindeki etkilerini araştırmakla ilgiliydi. Planım, beynimin zamanı algılama biçiminde herhangi bir değişiklik olup olmadığını görmek için her on veya on beş yılda bir deney yapmaktı. İkinci olarak, ben hariç yer altındaki diğer bütün insanların kırk sekiz saatlik uyku ve uyanıklık döngüsü vardı. Kırk sekiz saatlik bu döngüyü yakalamayı denemek için altı ay yeraltında kalmaya karar verdim.

İnsanlar neden bu kırk sekiz saatlik döngüye giriyor?

Bir teorim yok. Teoriler üretmiyorum. Kırk sekiz saatlik döngü bir gerçek. Bu olguyu gözlemledim ve bu bulgudan eminim fakat hiç kimse uyku ve uyanıklık döngüsünün bu kadar geniş çaptaki bir eş zamanlılık bozulmasından (desenkronizasyon) neyin sorumlu olabileceğini anlayamıyor. Ve şimdi Soğuk Savaş’ın sona ermesinin ardından, fon bulmak daha da zor hale ge
ldi. Bugün sadece matematikçiler ve fizyologlar bununla daha ileri gidebilirler.

İlk yeraltı izolasyon deneyinizi 1962 senesinde yaptınız; aynı yıl Küba Füze Krizi bomba sığınaklarının önemini tüm dünyaya gösterdi ve bir yıl sonra da Yuri Gagarin uzaya çıkan ilk kişi oldu. Bu iki olay yeraltı hakkındaki düşüncelerimizin yönünü nasıl değiştirdi?

Ben doğru zamana denk geldim. Bu Soğuk Savaş dönemiydi ve insanın uzaydaki uyku döngüsü hakkında hiçbir şey bilmiyorduk. Sadece ABD ile Rusya arasında uzaya insan göndermek için bir rekabet yoktu, aynı zamanda Fransa nükleer denizaltı programına yeni başlamıştı. Fransız karargâhı, denizaltındaki askerlerin uyku döngülerinin nasıl daha iyi düzenleneceği hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Bu durum galiba neden daha çok finansal destek alabildiğimi gösteriyor. NASA 1962’deki ilk deneyimi inceledi ve çok yönlü matematiksel analiz yapacak bir ödenek verdi.

Yeraltı konusunda bizi hem çeken hem de korkutan nedir?

Yer altı karanlık. Işığa ihtiyacınız var. Ve eğer ışığınız sönerse ölürsünüz. Orta çağda mağaralar, kötü ruhların yaşadığı mekânlardı. Ama aynı zamanda mağaralar umudun da yeriydi. Mineraller ve hazineler bulmak için mağaralara gireriz ve aynı zamanda mağaralar, yeni keşifler yapmanın maceralar yaşamanın mümkün olduğu tek yerdir.

Clamouse Mağarasında, yerin 2,970 adım altında kaz ciğeri ve şampanyayla yeni milenyumu karşılayabilirdiniz ama üç buçuk gün geç kaldınız. Altmışıncı doğum gününüzü kaçırdınız. Yeraltına tekrardan gitmek için hemen hemen otuz yıl neden beklediniz?

1972’de Midnight Mağarasından çıktığımda, 100,000 Amerikan doları borcum bulunuyordu. Deneylerimi Fransa’dan Teksas’a taşımanın maliyetini, çok çok altında hesaplamışım ve ben de kronobiyoloji alanından ayrılmak zorunda kaldım. Bu deneydeki verilerimin çoğu henüz matematiksel olarak analiz edilmemişti. 1999’da Fransa’nın güneyindeki bir mağaraya dönmeye karar verdim. Orada iki ay kaldım, yaşlanmanın sirkadiyen döngü üzerindeki etkilerini inceledim. Yetmiş yedi yaşında uzaya giden John Glenn’nin izinden gidiyordum.

Anladığım kadarıyla “insan hapsi ve kronobiyoloji deneyleri için kalıcı bir yeraltı istasyonu” üzerine çalıştığınızı anlıyorum. Başka neler üzerine çalışıyorsunuz?

Mağaralardaki deneyler bitti. Daha fazla bu tarz deneyler yapamazsınız. Bunları ilk defa yaptığımızda çok gençtim ve çok fazla risk aldık. Şimdi araştırmacılar üzerinde sınırlamalar var. Şimdi etik kurullara sahibiz. Size bir örnek vereyim. 1964’te benden sonra yeraltına inen ikinci kişinin başına bir mikrofon takıldı. Bir gün bu kişi otuz üç saat uyudu ve yaşayıp yaşamadığından emin olamadık. İlk defa bu kadar uyuyan bir insan görüyorduk, tamam, mağaraya ineceğim ve ne olduğunu öğreneceğim, diye düşündüm. Ve otuz dört saat sonra, horladı ve biz de hayatta olduğunu anladık. İki dakika sonra da, nabız düzeyini bize bildirdi. Bugün doktorlar onu uyandırmak zorunda kalacaklardı çünkü aksini yapmak çok riskli olurdu.

Kırk sekiz saatlik döngüyü yakalayabilmek konusunda başarılı olabildiniz mi?

Evet. 1972’de Teksas’taki deneyde, düzenli olmasa da kırk sekiz saatlik döngüde iki periyot yakaladım. Otuz altı saat sürekli uyanıklık halini on iki saatlik bir uyku dönemi takip etti. Yirmi dört saat süren günler ile bu gibi uzun günler arasındaki farkı anlayamıyordum. Mağaradayken tuttuğum günlüğü döngülere bakarak inceledim fakat o günleri farklı algıladığıma dair hiçbir kanıt yoktu. Bazen iki saat bazen ise on sekiz saat uyurdum ama aradaki farkı anlayamazdım. Bu hepimizin takdir edebileceği bir deneyim. Bu, psikolojik zaman sorunu. Bu, insanın bir problemi. Zaman nedir? Saat kaç? Bilmiyoruz.

– Röportaj, ilk olarak Cabinet Magazine dergisinin 30. sayısında yayımlanmıştır.

– Michel Siffre’in Beyond Time (McGraw-Hill, 1964) ve Découvertes dans les grottes mayas (Arthaud, 1993) gibi çeşitli kitapları bulunmaktadır.

– Joshua Foer, bellek bilimi üzerine çalışmaktadır.

Santissimo Rosario: İzmir’in kalbinde bir Katolik kilisesi

İzmir’in Alsancak semtinde bulunan Katolik Kilisesi, şehrin en dikkat çekici yapılarından biri. 19. yüzyılın sonlarında inşa edilen bu kilise, Gotik mimari tarzının güzel örneklerini sergiliyor. Dış cephesi ince detaylarla süslenmiş olan kilise …

İzmir’in Alsancak semtinde bulunan Katolik Kilisesi, şehrin en dikkat çekici yapılarından biri. 19. yüzyılın sonlarında inşa edilen bu kilise, Gotik mimari tarzının güzel örneklerini sergiliyor. Dış cephesi ince detaylarla süslenmiş olan kilise, içeri girdiğinizde yüksek tavanları ve geniş ibadet alanıyla sizi etkiliyor. İç mekanındaki vitraylar, güneş ışığıyla birleşince harika bir atmosfer oluşturuyor.

Alsancak Katolik Kilisesi, yalnızca bir ibadet yeri olmanın ötesinde, İzmir’in kültürel yaşamına da önemli katkılarda bulunuyor. Zaman içinde pek çok etkinliğe ev sahipliği yapmış; konserlerden sergilere, sosyal etkinliklerden dini kutlamalara kadar birçok aktiviteye kapı açmış. Bu nedenle, kilise, sadece Katolik topluluğu için değil, İzmir’deki sanatseverler için de önemli bir buluşma noktası haline gelmiş.

Mimari özellikleri de oldukça dikkat çekici. Yüksek tavanlar, büyük sütunlar ve zarif kemerler, Gotik tarzın tüm zarafetini gözler önüne seriyor. Kilisenin avlusu, ziyaretçilerine huzur dolu bir dinlenme alanı sunuyor. Burada yer alan ağaçlar ve çiçekler, doğal bir güzellik oluşturuyor ve mistik atmosferi tamamlıyor.

Alsancak Katolik Kilisesi, her yıl pek çok yerli ve yabancı turisti kendine çekiyor. Ziyaretçiler, burada yalnızca ibadet etmek için değil, aynı zamanda bu tarihi yapının mimari detaylarını keşfetmek ve ruhsal bir deneyim yaşamak için de geliyor. Kilisenin bulunduğu Alsancak semti, canlı sokakları, restoranları ve kafeleriyle de ünlü. Bu nedenle, kiliseyi ziyaret edenler, çevredeki diğer mekanları da gezme fırsatına sahip oluyor.

Kilisenin toplumsal yaşamda da önemli bir rolü var. Yerel Katolik toplumu, burada düzenlenen etkinliklerle bir araya geliyor. Dini bayramlar, özel günler ve kutlamalar, kilisenin atmosferinde coşkuyla kutlanıyor. Bu etkinlikler, inananlar için önemli bir sosyal bağ oluşturuyor. Katolik Kilisesi, bu yönüyle İzmir’in kültürel hayatına büyük katkıda bulunan bir yapı olmuş.

Kilisenin tarihi, bölgedeki Katolik topluluğunun tarihini de yansıtıyor. İzmir’deki Katolik toplumu zamanla büyüyerek farklı kültürel etkinlikler ve sosyal projeler geliştirmiş. Kilise, bu topluluğun bir araya geldiği, sorunlarını paylaştığı ve dayanışma içinde olduğu bir merkez haline gelmiş. Bu durum, kilisenin sadece bir ibadet yeri değil, aynı zamanda sosyal bir dayanışma alanı olmasını sağlıyor.

İzmir, Alsancak Katolik Kilisesi, tarihi ve mimari güzellikleriyle dikkat çeken önemli bir yapı. Ziyaretçilerine huzurlu bir ortam sunarken, aynı zamanda toplumsal yaşamın da önemli bir parçası. Eğer İzmir’deyseniz, hem ibadet etmek hem de bu tarihi atmosferi yaşamak için mutlaka uğramalısınız.

Fatih Terim’den Jose Mourinho sözleri!

İzmir Büyükşehir Belediyesi ile İzmir Ticaret Odası (İZTO) ev sahipliğindeki İzmir Spor Zirvesi, teknik direktörler Fatih Terim, Mustafa Denizli ile Trabzonspor Teknik Direktörü Şenol Güneş’in yer aldığı “Efsanelerle futbol” başlıklı oturumla tamamlandı.

Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’ndeki moderatörlüğünü Şansal Büyüka’nın yaptığı oturumda konuşan Fatih Terim, Türk futboluyla Avrupa futbolu arasında farkın olduğunu ancak gerek kulüp gerekse milli takım düzeyinde bunu değiştirmek için çok çalışıldığını söyledi.

Terim, futbolda aklı ve ekonomiyi çok iyi birleştirmek gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:

“Bir transfer politikasını Avrupa için yapıyorsunuz, burada herhangi bir baskı altında kalmadan, hakikaten takıma uygun davranmanız gerekir. Zaman zaman Avrupa’da hepimize sürpriz sonuçlar olmuştur. Futbolda hiç kimse durmuyor, herkes bir yere doğru gidiyor, yükseliyor. Dolayısıyla herkes herkesi yenebilir, kaybedebilir. Arada bir olacak sürpriz sonuçlara hiç itirazım yok ama Avrupa’da ve Türkiye’de istikrar bekleriz. Avrupa’da bir istikrar yakalamanız lazım.”

Daha önce “Finale gelmek önemli ama finale gelmişken bari kupayı da alalım.” dediğini hatırlatan Terim, “Çünkü sonuçta kazananlar anılıyor, hatırlanıyor. Kupalar, kazananlar hatırlanıyor. Orayı doğru oynamak lazım. Muhakkak o başarı da söylenebilir ama sonuçta kimse final oynayana bir şey vermiyor. Kişisel fikrim Avrupa’yı Türkiye’den daha fazla önemsiyorum.” diye konuştu.

Fatih Terim, Avrupa’da başarılı olmak için sezon boyunca 60’tan aşağı maç oynanması gerektiğini belirterek, “3 günde bir maç oynanır, oynanması da gerekir. Oynanmıyorsa demek ki Ocak’tan sonraya kalamadınız demektir. Ocak’tan sonraya kalamazsanız, demek ki Avrupa’da da yoksunuz demektir. Biz birbirimizle hep oynarız. Avrupa’da kalalım uzun müddet.” ifadelerini kullandı.

VAR’da son dönemde hakemlerin “bence penaltı, bence faul” denilerek izleme tavsiyesinde bulunulduğunu ancak bunu doğru bulmadığını kaydeden Terim, pozisyonlara yorum yapmaktansa pozisyonların çeşitli açılardan hakeme izletilmesi gerektiğini söyledi.

FATİH TERİM: MOURINHO’YU TARTIŞMAYA GEREK YOK

Tecrübeli teknik adam ayrıca, Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho konusunda fazla bir şey söylemeye gerek olmadığını, Mourinho’nun dünyanın en başarılı antrenörlerinden biri olduğunu belirtti.

ŞENOL GÜNEŞ: ALTYAPI UNUTULDU

Trabzonspor Teknik Direktörü Şenol Güneş, son dönemde futbolda altyapının unutulduğunu belirterek, “Bu sefer hazırı, mevcut sermayeyi yemeye başladık. Şu anda ben altyapıya çok önem verildiğini, yatırım yapıldığını düşünmüyorum.” dedi.

Çocukların mutlaka spora yönlendirilmesi gerektiğini aktaran Güneş, “Çünkü çocuklarımızın büyürken ya sanata ya da spora yönlendirilmesi gerekir. Spor da sanat da nefes alınacak alanlardır. Mutlaka sporcu olması için değil, eğitim alanı dışında spor ve sanatla uğraşması, kişisel gelişimi ve sosyal olarak önemli. Böyle olmazsa telefonun başında kalır çocuk.” diye konuştu.

Şenol Güneş, kulüplerin kurumsal yapısının yanlış olduğunu, şirketleşme kavramını tam olarak hayata geçirilmediğini belirterek, “Geçmişte de büyük takımlar yine transfer yapıyordu veya fazla para harcıyordu. Şimdi de öyle, işte Trabzonspor şampiyonluğu sonrası Trabzonspor da onların arasına katıldı. O da fazla transfer yapıyor. Çok transfer yapmak veya çok para harcamak garanti etmez.” değerlendirmesinde bulundu.

Türk futbolunda oyuncu üretmeden yabancı oyuncu almaya devam edilmesi halinde herkesin üretmek yerine hazırı seçeceğini kaydeden Güneş, şöyle konuştu:

“Bugün kulüplerin borçlanarak transfer yapması sağlıksız bir durumdur, doğru da değildir. Hiçbir firmada yoktur ama müdahale etmek devletin, federasyonun, ilgili kuruluşlarının görevi olmalı. Bu bir sancılı süreçtir. Hiçbir taraftar geri kalmak istemez ama bugünkü rekabette bütün bunlara rağmen zaman zaman çıkış yapan takımlar var. Ama sürdürülebilir olmuyor.”

Bu konuda Süper Lig’de şampiyonluk yaşayan Bursaspor’un TFF 3. Lig’e kadar gerilediğini hatırlatan Güneş, “Şu anda 40 bin kişi önünde oynuyor. O 40 bin kişi Süper Lig’den düşerken veya bir alt ligde orada olsaydı, bugün Bursaspor tekrar Süper Lig’de olurdu ve ilk beşin içerisinde kesin olurdu.” ifadelerini kullandı.

Şenol Güneş, Türk futbolunda hakeme, rakibe, şampiyon olan takıma, başarılı olan takıma hep şüpheyle bakıldığını, VAR’ın devreye girmesiyle bunun sürdüğünü belirterek, “Hala şüpheyle bakıyorsak o zaman mesafe almadık demektir.” dedi.

VAR’ın uygulamalarında bazı farklılıkların olduğunu kaydeden Güneş, “Ben göreve geldiğimden beri Trabzonspor’un başında hiç hakemle ilgili konuşmadım, konuşmayacağım da. Sebebi de şu herkes konuşuyor zaten. Zaten takımımızı toparlamak durumundayız.” şeklinde konuştu.

MUSTAFA DENİZLİ: VAR GÜVENSİZLİK YARATTI

Mustafa Denizli, futbolda elde edilen başarıların sadece yüksek bütçeyle yakalanamayacağını belirterek, “Ben futbola başladığım zaman İzmir’de beş takım vardı Süper Lig’de. İstanbul’da 6, Ankara’da 5 tane. Yani bugünkü bir ortam yoktu. Maçları yüzde ellişer taraftarlarla oynuyorduk.” dedi.

VAR’ın hayata geçmesinin ardından da eleştirilerin olduğunu belirten Denizli, şunları kaydetti:

“Bu kadar güvensizlik üzerine kurulu bir sistemde teknik adam yarınının ne olacağını, 2 mağlubiyetle orada kalamayacağını biliyor ve huzur içinde çalışmıyor, düşündüğü şeyleri yapamıyor. Ondan sonra da yani bu sistem üzerinde yöneticiler, teknik konularda konuşma yapmaya başlıyor.”

Mustafa Denizli, Galatasaraylı Osimhen ve Icardi’nin farklı yeteneklerinin olduğunu ancak önümüzdeki süreçte ikisinin yan yana oynamayabileceğini söyledi.