Fatih Terim’den Jose Mourinho sözleri!

İzmir Büyükşehir Belediyesi ile İzmir Ticaret Odası (İZTO) ev sahipliğindeki İzmir Spor Zirvesi, teknik direktörler Fatih Terim, Mustafa Denizli ile Trabzonspor Teknik Direktörü Şenol Güneş’in yer aldığı “Efsanelerle futbol” başlıklı oturumla tamamlandı.

Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’ndeki moderatörlüğünü Şansal Büyüka’nın yaptığı oturumda konuşan Fatih Terim, Türk futboluyla Avrupa futbolu arasında farkın olduğunu ancak gerek kulüp gerekse milli takım düzeyinde bunu değiştirmek için çok çalışıldığını söyledi.

Terim, futbolda aklı ve ekonomiyi çok iyi birleştirmek gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:

“Bir transfer politikasını Avrupa için yapıyorsunuz, burada herhangi bir baskı altında kalmadan, hakikaten takıma uygun davranmanız gerekir. Zaman zaman Avrupa’da hepimize sürpriz sonuçlar olmuştur. Futbolda hiç kimse durmuyor, herkes bir yere doğru gidiyor, yükseliyor. Dolayısıyla herkes herkesi yenebilir, kaybedebilir. Arada bir olacak sürpriz sonuçlara hiç itirazım yok ama Avrupa’da ve Türkiye’de istikrar bekleriz. Avrupa’da bir istikrar yakalamanız lazım.”

Daha önce “Finale gelmek önemli ama finale gelmişken bari kupayı da alalım.” dediğini hatırlatan Terim, “Çünkü sonuçta kazananlar anılıyor, hatırlanıyor. Kupalar, kazananlar hatırlanıyor. Orayı doğru oynamak lazım. Muhakkak o başarı da söylenebilir ama sonuçta kimse final oynayana bir şey vermiyor. Kişisel fikrim Avrupa’yı Türkiye’den daha fazla önemsiyorum.” diye konuştu.

Fatih Terim, Avrupa’da başarılı olmak için sezon boyunca 60’tan aşağı maç oynanması gerektiğini belirterek, “3 günde bir maç oynanır, oynanması da gerekir. Oynanmıyorsa demek ki Ocak’tan sonraya kalamadınız demektir. Ocak’tan sonraya kalamazsanız, demek ki Avrupa’da da yoksunuz demektir. Biz birbirimizle hep oynarız. Avrupa’da kalalım uzun müddet.” ifadelerini kullandı.

VAR’da son dönemde hakemlerin “bence penaltı, bence faul” denilerek izleme tavsiyesinde bulunulduğunu ancak bunu doğru bulmadığını kaydeden Terim, pozisyonlara yorum yapmaktansa pozisyonların çeşitli açılardan hakeme izletilmesi gerektiğini söyledi.

FATİH TERİM: MOURINHO’YU TARTIŞMAYA GEREK YOK

Tecrübeli teknik adam ayrıca, Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho konusunda fazla bir şey söylemeye gerek olmadığını, Mourinho’nun dünyanın en başarılı antrenörlerinden biri olduğunu belirtti.

ŞENOL GÜNEŞ: ALTYAPI UNUTULDU

Trabzonspor Teknik Direktörü Şenol Güneş, son dönemde futbolda altyapının unutulduğunu belirterek, “Bu sefer hazırı, mevcut sermayeyi yemeye başladık. Şu anda ben altyapıya çok önem verildiğini, yatırım yapıldığını düşünmüyorum.” dedi.

Çocukların mutlaka spora yönlendirilmesi gerektiğini aktaran Güneş, “Çünkü çocuklarımızın büyürken ya sanata ya da spora yönlendirilmesi gerekir. Spor da sanat da nefes alınacak alanlardır. Mutlaka sporcu olması için değil, eğitim alanı dışında spor ve sanatla uğraşması, kişisel gelişimi ve sosyal olarak önemli. Böyle olmazsa telefonun başında kalır çocuk.” diye konuştu.

Şenol Güneş, kulüplerin kurumsal yapısının yanlış olduğunu, şirketleşme kavramını tam olarak hayata geçirilmediğini belirterek, “Geçmişte de büyük takımlar yine transfer yapıyordu veya fazla para harcıyordu. Şimdi de öyle, işte Trabzonspor şampiyonluğu sonrası Trabzonspor da onların arasına katıldı. O da fazla transfer yapıyor. Çok transfer yapmak veya çok para harcamak garanti etmez.” değerlendirmesinde bulundu.

Türk futbolunda oyuncu üretmeden yabancı oyuncu almaya devam edilmesi halinde herkesin üretmek yerine hazırı seçeceğini kaydeden Güneş, şöyle konuştu:

“Bugün kulüplerin borçlanarak transfer yapması sağlıksız bir durumdur, doğru da değildir. Hiçbir firmada yoktur ama müdahale etmek devletin, federasyonun, ilgili kuruluşlarının görevi olmalı. Bu bir sancılı süreçtir. Hiçbir taraftar geri kalmak istemez ama bugünkü rekabette bütün bunlara rağmen zaman zaman çıkış yapan takımlar var. Ama sürdürülebilir olmuyor.”

Bu konuda Süper Lig’de şampiyonluk yaşayan Bursaspor’un TFF 3. Lig’e kadar gerilediğini hatırlatan Güneş, “Şu anda 40 bin kişi önünde oynuyor. O 40 bin kişi Süper Lig’den düşerken veya bir alt ligde orada olsaydı, bugün Bursaspor tekrar Süper Lig’de olurdu ve ilk beşin içerisinde kesin olurdu.” ifadelerini kullandı.

Şenol Güneş, Türk futbolunda hakeme, rakibe, şampiyon olan takıma, başarılı olan takıma hep şüpheyle bakıldığını, VAR’ın devreye girmesiyle bunun sürdüğünü belirterek, “Hala şüpheyle bakıyorsak o zaman mesafe almadık demektir.” dedi.

VAR’ın uygulamalarında bazı farklılıkların olduğunu kaydeden Güneş, “Ben göreve geldiğimden beri Trabzonspor’un başında hiç hakemle ilgili konuşmadım, konuşmayacağım da. Sebebi de şu herkes konuşuyor zaten. Zaten takımımızı toparlamak durumundayız.” şeklinde konuştu.

MUSTAFA DENİZLİ: VAR GÜVENSİZLİK YARATTI

Mustafa Denizli, futbolda elde edilen başarıların sadece yüksek bütçeyle yakalanamayacağını belirterek, “Ben futbola başladığım zaman İzmir’de beş takım vardı Süper Lig’de. İstanbul’da 6, Ankara’da 5 tane. Yani bugünkü bir ortam yoktu. Maçları yüzde ellişer taraftarlarla oynuyorduk.” dedi.

VAR’ın hayata geçmesinin ardından da eleştirilerin olduğunu belirten Denizli, şunları kaydetti:

“Bu kadar güvensizlik üzerine kurulu bir sistemde teknik adam yarınının ne olacağını, 2 mağlubiyetle orada kalamayacağını biliyor ve huzur içinde çalışmıyor, düşündüğü şeyleri yapamıyor. Ondan sonra da yani bu sistem üzerinde yöneticiler, teknik konularda konuşma yapmaya başlıyor.”

Mustafa Denizli, Galatasaraylı Osimhen ve Icardi’nin farklı yeteneklerinin olduğunu ancak önümüzdeki süreçte ikisinin yan yana oynamayabileceğini söyledi.

AK Parti İzmir Milletvekili Dr. Mehmet Kasapoğlu: ‘İzmir’in spor kulüpleri Türk sporunun marka değerini büyütüyor’

Önceki Dönem Gençlik ve Spor Bakanı, AK Parti İzmir Milletvekili Dr. Mehmet Kasapoğlu, “İzmir’den yetişen gençlerin sadece futbolda değil atletizmden jimnastiğe, jimnastikten yüzmeye, judoya, tekvandoya ve her alanda spor kimliğinin inşasında çok büyük katkıları var. İzmir’in spor kulüpleri, yetiştirdiği sporcular sadece İzmir’in değil Türk sporumuzun da marka değerini büyütüyor” dedi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İzmir Ticaret Odası iş birliğiyle düzenlenen İzmir Spor Zirvesi, bugün Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde (AASSM) başladı. İzmir Spor Zirvesi’nin açılış konuşmalarını, İzmir Ticaret Odası (İZTO) Başkanı Mahmut Özgener, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, Önceki Dönem Gençlik ve Spor Bakanı, AK Parti İzmir Milletvekili Dr. Mehmet Kasapoğlu ve İzmir Valisi Dr. Süleyman Elban gerçekleştirdi.

Etkinlikte konuşan Dr. Kasapoğlu, “Bugün burada ay yıldızımızı, şanlı bayrağımızı dünyada dalgalandırma mücadelesi veren sporcularımız, olimpik sporcularımız var. İzmir sadece spor alanında değil her alanda marka bir şehir. İzmir’in özellikle kendisi ya da Ege için değil Türkiye içi önemli bir spor markası olduğunu hepimiz biliyoruz. İzmir’den yetişen gençlerin sadece futbolda değil atletizmden jimnastiğe, jimnastikten yüzmeye, judoya, tekvandoya ve her alanda spor kimliğinin inşasında çok büyük katkıları var. Ülkemizin bu anlamdaki sportif gelişimizde İzmirli sporcularının önemli etkileri var. İzmir’in spor kulüpleri, yetiştirdiği sporcular sadece İzmir’in değil Türk sporumuzun da marka değerini büyütüyor. Bugün hep birlikte Türkiye’nin spor geleceğine yön verme, İzmir’imizin spor yarınlarını güçlendirme noktasında bir araya geldik” cümlelerine yer verdi.

“Spor bilimdir, sürekli iyileştirir”
Spor denildiğinde akla ilk olarak; fiziksel aktivite, yarışma ve müsabakanın geldiğini ifade eden Dr. Kasapoğlu, şunları kaydetti:
“Sadece bu tanımlama ile sporu değerlendirirsek eksik bir tanımlama yapmış oluruz. Spor aynı zamanda eğitimdir, geliştirir, gençlerimize ahlaki değerleri, centilmenliği, dayanışmayı, birlikteliği öğreten eğitim sürecidir. Spor bir yaşam biçimidir. Fiziksel, ruhsal ve sosyal olarak bizleri daha güçlü kılan hayat tarzıdır. Spor bilimdir, yeni araştırma ve bulgularla sürekli iyileştirilir. Spor ekonomidir, izleyicisiyle sporcusuyla sponsorlarıyla doğrudan ya da dolaylı gelirleriyle teknolojisiyle medyasıyla finansmanıyla altyapısıyla sürekli büyür ve ülkeler için önemli rekabet unsurlarından birisi olur. Spor aynı zamanda diplomasidir, uluslararası güçlerde yumuşak güçtür. Zaman zaman krizleri açma açısından önemli bir güçtür. Dolayısıyla spor kültürüne sahip bir ülke saydığım tüm alanlarla çok güçlü olması gerekir.”

“Üniversiteler çok önemli”
Sporun sadece birkaç unsurla başarıyı getirmeyeceğinin altını çizen Dr. Mehmet Kasapoğlu, sadece finansal güçle, sponsorluklarla madalya ya da şampiyonluğun kazanılamayacağını söyledi.
“Evvela hayat tarzınızı, yaşam biçim ve kültürünüzü spor odaklı düzenlemeniz gerekiyor” diyen Kasapoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Formülümüz sabit unsuru spor olmalı. Nüfusunuzun tamamı spora en yüksek derece erişim sağlamalı. Yetenekli insanları bilimsel metotlar ile keşfetmeniz lazım. Paydaşlar arasında üniversiteler çok önemli. İzmir’deki akademiyi de bu süreçlere daha güçlü şekilde katmalıyız. Çünkü birbirinden değerli üniversite ve akademisyenlerimiz var. Bu sporun gelişmesi açısından çok önemli. Gençleri önce keşfedeceksiniz sonra o gençleri güçlü altyapı, modern imkanlar ve güncel yöntemler ile küresel rekabete hazırlama noktasında beceriler geliştireceksiniz.”

“Türkiye’nin 22 yıldaki spor devrimi apayrı bir çalışma konusu”
“Profesyonel sporcunuzu ihtiyacı olan her alanda destekleyecek ve onu spordan soğutabilecek etkenlere karşı koruyucu gücünüz olmalı” açıklamasını yapan Kasapoğlu, “Tüm bu basamakları tırmandığımızda başarının yakalanmaması içten değil. Tesis bu işin başlangıcıdır, tesisiniz olacak ki insanlar gelip imkanları değerlendirecek, üstüne rasyonel bir sistem inşa edeceksiniz. Tesisleşme noktasında 90’larda İspanya’nın 2000’lerde Avusturalya’nın tesis hamlelerinden bahsedilmiştir. Onların bu tesisler ile sportif başarıyı yakaladıkları spor literatüründe konuşulur. Ama Türkiye’nin 22 yıldaki süreçteki spor devrimi de apayrı bir çalışma konusudur. Bu vesile ile İzmir ve Türkiye’de spor devriminin, tesisleşme hamlesinin var olduğunu vurgulamak istiyorum. Cumhurbaşkanımızın sporun içinden gelen ve sporu, sporcuyu seven vizyonu ve ilgisi bu anlamdaki devrimin en önemli kilometre taşlarıdır. Sporda tesisleşme başta olmak üzere yürüyüşümüz devam edecek” değerlendirmesinde bulundu.

“İzmir’e olan hayallerimiz devam edecek”
İzmir’in hem geçmişiyle hem de potansiyeliyle bir spor şehri olduğunu vurgulayan Kasapoğlu, “İzmir’e olan hayallerimiz hiçbir zaman hız kesmedi ve devam edecek. İzmir’e dünyanın en güzel statlarını inşa ettik, Göztepe ve Alsancak. Sadece statlar değil İzmir’in 30 ilçesine semt sahaları, salonlar, atletizm pistleri, voleyboluyla, havuzları yoluna devam ediyor. Her zaman elimizi taşın altına koyduk, bundan sonra da hep birlikte yürümeye kararlıyız” ifadelerine yer verdi.

“Halkapınar’daki havuzu 3 ay içerisinde açacağız”
Konuşmasında yüzme alanındaki tesislere de değinen Kasapoğlu, İzmir’de bu alanda 2 tesisin bulunduğuna dikkat çekti. Sözlerine devam eden Kasapoğlu, “Halkapınar’da olimpik, Türkiye’nin en modern havuzunu inşa ettik. 3 ay içinde de açacağız. Alsancak’ta biri yarı biri olimpik yüzme havuzu yüzde 30’lar seviyesinde. İzmir’de yüzmedeki başarımızı, heyecanımızı ve erişilebilirliği yok yükseklere taşıyacağız. Hükümet olarak ‘Yüzme bilmeyen kalmasın’ seferberliğine çok önem veriyoruz. İlçelerde ve illerdeki havuzlarımızla bu çalışmaya da İzmir’de farklı bir kulvarda devam edeceğiz. Olimpiyat hazırlık merkezlerinden sporcu hazırlık merkezlerine milli sporcu bursundan yetenek taramasına kadar her bir talebenin spor branşı öğrenmeden mezun olmamasına kadar birçok projemiz var oldu ve var olmaya devam edecek” dedi.

Amatörlere destek
Amatör Spor Kulüpleri Haftası’nı kutlayan Dr. Kasapoğlu, Türk sporunun bel kemiği olan amatörlerin her zaman yanında olduklarını söyledi.
Sporcuyu yetiştirirken, sadece fiziksel gelişim ve taktiğin değil, aynı zamanda psikolojinin, sporcunun beslenmesinin ve motivasyonunun da takip edilmesi gerektiğini anlatan Kasapoğlu, sözlerini şu şekilde tamamladı:

“Artık elit sporcularda fiziksel rekabetin daraldığını görüyoruz. Üstünlük kurulacak alanlar daraldı. Salise ve milimetre ile kaybedildiğinde şahit oluyoruz. O nedenle bu kıran kırana rekabette sporcuları birbirine üstün kılan ya da geri düşüren unsurlarda fiziksel aktivite dışında başka unsurlar da var. Müsabaka önceki rahat bir uyku ya da takım arkadaşlarıyla gerçekleşen bir sohbetin performansı nasıl etkilediğini görüyoruz. Spor profesyoneller, psikologların ve iletişimcileri üstündeki sorumluluk en az sporcular kadar fazladır. Bir makine çarkları gibi uyumu ve ahengi sağlamakla yükümlüyüz. Tüm paydaşlar olarak o nedenle bugünkü gibi kenetlenip omuz omuza bu yola gönül vermemiz gerekiyor.”

Mesut Çebi: “Anadolu irfanı hentbolu kalkındıracak”

Türkiye Hentbol Federasyonu’nun yeni başkanı Mesut Çebi, hentbolun kalkınmasının Anadolu’dan geçtiğini vurgulayarak merkezi yönetimi güçlendirme ve toplumsal ilgi artırma hedeflerini açıkladı.

Türkiye Hentbol Federasyonunun (THF) yeni başkanı Mesut Çebi, hentbolun kalkınmasının Anadolu’dan geçtiğini söyledi.

AA muhabirine açıklamalarda bulunan Çebi, büyük şehirlere nazaran Anadolu’da hentbol için şartların daha elverişli olduğunu belirterek, “Federasyonun merkezi kuvvetli olacak ki taşra yönetimi kuvvetli olsun. Merkezi yönetim anlamında eksikler olduğunu düşünüyorum. Tam anlamıyla kurumsal bir yapı oturmamış vaziyette. Önceliğimiz merkezi yönetimi kuvvetlendirmek olacak. Bunun için düzgün bir organizasyon şeması kuracağız. Yüksek kalibreli insanları işin içine dahil edip taşrayı güçlendireceğiz. Anadolu irfanı hentbolu kalkındıracak. Hentbol aslında soğuk ülkelerin sporu. Bizim doğu ve güneydoğu şehirlerimiz buna çok müsait. Çocukların salonlara gidip gelme imkanları büyük şehirlere nazaran daha rahat. Hafta sonu etkinlik yapmak istiyorlar. Anadolu irfanı hentbolu kalkındıracak. Buna doğu bölgelerinden başlayacağız. Anadolu’da tesislerle alakalı son 20 senede çok ciddi yatırımlar yapıldı. Anadolu’da bir tesis sıkıntısı çekeceğimizi düşünmüyorum.” diye konuştu.

Toplumun hentbola ilgi duyması için çalışacaklarını vurgulayan Çebi, “Bu seçime girerken Türk hentboluna maalesef toplumumuzdaki ilgi eksikliğinin farkında olarak girdik. Bizim en büyük motivasyon kaynağımız da buydu. Şu anda voleybol ve basketbolun yapmış olduğu atılımın hentbolda yapılmasının zamanı geldi. O yüzden aday olduk. Geçen hafta koltuğa oturduk, o günden beri beni en çok üzen şey, federasyonun salonunun sürekli boş olması. O salonda çocuk, antrenör, düdük, top seslerinin olması lazım. Okullardan öğrencileri toplayacağız, milli takım otobüsümüzle okullardan salona götüreceğiz. Öncelikle federasyonda çocuk seslerini tekrar aktif hale getireceğiz.” ifadelerini kullandı.

“Beden eğitimi öğretmenlerini tekrar işin içine sokacağız”

Çebi, çocukların hentbola ilgi duyması için beden eğitimi öğretmenlerini devreye sokacaklarını aktararak, şunları kaydetti:

“Önce çocukların, çocuklarla beraber velilerin kalbine gireceğiz. Bunun yolu da okullardan geçiyor. Okullardaki beden eğitimi öğretmenlerini hentbol branşıyla alakalı motive etmeye başlayacağız. Her sporcu, spora okulda başlar ve branş seçimini beden eğitimi öğretmeni yapar. Beden eğitimi öğretmenlerini tekrar işin içine sokacağız. 30-40 yıl öncesinde Yaşar hocamızın zamanında olduğu gibi tekrar okullarda hentbolun aktif hale geldiği, insanların hentbol oynamak için sıraya girdiği, çocukların birbiriyle yarıştığı, velilerin çocuklarını takıma sokmak için etrafını arattığı bir ortam oluşturmak istiyoruz. Böyle bir potansiyel ülkemizde var. Türk gencinin zorlu şartlar altında neler yapabileceğini hepimiz biliyoruz. Doğru planlama ve projelendirme ile karar alıp sağlam bir iradeyle bunu yapabileceğimize inanıyorum.” 

“Taraftarlar futboldan daha sert rekabet görecek”

Dört büyük takımın futboldaki rekabetini hentbol salonlarına taşımayı arzu ettiğini söyleyen Çebi, hentbol şubesi olmayan büyük kulüpler için bir sponsorluk çalışması yaptıklarını belirtti.

Fenerbahçe ve Galatasaray’la görüşmeler yaptığını anlatan Çebi, şöyle devam etti:

“Bunlar benim camiama vereceğim en son müjdelerim. Bunları zamanı gelince açıklayacağım. Seçimden önce bu kulüplerle görüşmelerim oldu. Yüklü miktarda bir sponsorluk görüşmesini onlar adına ben yaptım. Onlara gideceğimiz zaman ‘Takımı kurun, masrafı karşılayın’ şeklinde değil ‘Biz sizin sponsorunuzu bulduk, salonunuzu aldık, takımı kurarken kullanacağınız para da burada. Siz yeter ki bu markayı bu camianın içine sokun’ diye yardımcı olacağız. Seçim zamanı Trabzonspor’la görüştüm, seçimden sonra Trabzonspor’dan tekrar kurma sözünü aldık. Kendileriyle görüşmeye başlayacağız. Yönetim kurulu üyelerimizden biri Sivasspor’un asbaşkanı. Sivasspor’da bunu devam ettireceğiz. Göztepe’yi canlandırmak istiyoruz. Mehmet başkan niyet ederse bunu yapar. Göztepe’nin bunu yapacak gücü var. Biz de kendilerini aramızda görmek istiyoruz. Taraftarlar futboldan daha sert rekabet görecek. Avrupa kupalarını kazandıktan sonra yüzlerce kişi onları karşılayacak havalimanında. Buradan da bunun sözünü veriyorum. Hep birlikte başaracağız.”

İstanbul’da federasyona ait bir salon hedeflediklerini dile getiren Mesut Çebi, “İstanbul’da federasyonun kendine ait bir salonu yok. Öncelikli projemiz, İstanbul’da salon almak. Çünkü sermaye burada. Kurumsal firmaları buradan Ankara’ya maça götürmek çok zor oluyor. Burada insanları misafir edebileceğimiz, hentbolu sevdireceğimiz güzel bir salon aldıktan sonra sermayenin dikkatini çekmek daha kolay olacaktır. En kısa sürede bunu başaracağız. İstanbul’a da güzel bir tesis kazandıracağız. Bu tekeri döndürmeye başladıktan sonra çocuklar da veliler de beden eğitim öğretmenleri de basın da sponsorlar da herkes buraya gözlerini çevirecek.” diye konuştu.

Türkiye’nin 2026 yılında ev sahipliği yapacağı Avrupa Şampiyonası’nın Türkiye’de hentbolu kamuoyuna tanıtmak için önemli bir organizasyon olacağını vurgulayan Çebi, “Fenerbahçe, Avrupa Ligi’nde oynadığı zaman kendi basketbol kitlesini oluşturdu. Anadolu Efes’in kendi taraftar kitlesi var. Kadın voleybolun kendi kitlesi var. Başarının ve kalitenin olduğu yer ilgi çekmeye başladıktan sonra taraftar kitlesi oluşacaktır. Ev sahipliği yapacağımız Avrupa Şampiyonası da bunun için bir fırsat.” değerlendirmesinde bulundu.

THF Başkanlığı öncesinde Beşiktaş’ta hentbol şube sorumluluğu görevini yürüten Çebi, siyah-beyazlı kulüpte idari anlamda çok önemli tecrübeler edindiğini kaydetti.

Beşiktaş’ta yaptığı köklü değişikliklerin hentbol camiasında takdir gördüğünü ifade eden Çebi, “Beşiktaş, Türkiye’nin en eski ve en köklü kulübü. Maalesef hentbolda altın standartlara sahip değildik. Fiziki anlamda yetersizliğin yanı sıra organizasyon eksiklikleri de vardı. Dört sene boyunca Beşiktaş’ta yaptığımız organizasyon iyileştirmesini, altın standartları yakalayabilmek ve görsel estetiği arttırmak adına yaptığımız yatırımların tamamını Türkiye çapında yapmak niyetindeyim. Çok büyük bir tecrübe oldu Beşiktaş. Hem mali açıdan hem organizasyon açısından bu işin nasıl yönetilmesi gerektiğini orada camiamıza gösterdiğimi düşünüyorum ki seçimden de bu kadar farklı bir sonuçla çıktık. Beşiktaş’ta bunu başaran insanların imkan verildiği zaman neler başarabileceğini camiamız da merak ediyor. Bize güvensinler.” şeklinde konuştu.

Ciridin “Ak saçlı dedesi” at üstünde rakiplerine kök söktürüyor

50 yaşındaki Mehmet Zeki Adede, Erzurum Atatürk Üniversitesi Atlı Spor Kulübü’nde 19 yıl önce başladığı cirit sporunda genç rakipleriyle kıyasıya mücadele ederek, tecrübesiyle dikkat çekti.

Erzurum Atatürk Üniversitesi Atlı Spor Kulübü’nün 50 yaşındaki sporcusu Mehmet Zeki Adede, at üstünde gençlere taş çıkartıyor.

Ata sporu ciride 19 yıl önce başlayan Adede’nin, vazgeçmediği atlı cirit zamanla tutkusu haline geldi.

Adede, “Edizhan Bey” ismini verdiği atıyla katıldığı birçok organizasyonda takım olarak başarı elde etti.

Atını dört nala sahaya süren sporcuların arasında mücadelesiyle ön plana çıkan Adede, yaş olarak kendisinden küçük ciritçilerle kıyasıya mücadele ediyor.

Yeteneğini ve tecrübesini at üstünde birleştiren, birbirinden zor hareketleri korkusuzca sergileyen Adede, tecrübesiyle cirit meydanında rakiplerine adeta kök söktürüyor.

Mehmet Zeki Adede, AA muhabirine, Atatürk Üniversitesinde işçi olarak çalıştığını, Atlı Cirit 1. Ligi Kırmızı Grup müsabakaları için Kayseri’ye geldiğini söyledi.

Ciride 19 yıl önce başladığını anlatan Adede, diğer spor branşlarının kendisine artık haz vermediğini ve sıradan bir spor gibi gördüğünü aktardı.

At üstünde olmanın ayrı bir duygu olduğunu dile getiren Adede, “Atın sevgisi başka, adrenalini çok yüksek. Her pozisyon adrenalin ve güzel. Sporda bağışlamanın olduğu tek branş cirit. Futbolda gol atmasan olur mu? Olmuyor ama ben bağışladığım zaman ödüllendiriliyorum.” dedi.

“Atı tanıdıktan sonra bırak kahveyi, gezmeyi bile bıraktım”

Adede, saçlarının beyazlığından dolayı “Ak saçlı dede” diye lakap takıldığını, ciritle tanıştıktan sonra kötü alışkanlıklarını bıraktığını belirterek, “Gençlere de buradan duyurayım. Ben 18-19 yaşında kahve köşelerinden çıkmazdım. Atı tanıdıktan sonra bırak kahveyi, gezmeyi bile bıraktım. Tatili bile bıraktım. Onun için gençler, bırakın kahveleri atlara gelin. Bunlar başka bir hayvan. Vallahi ata bindiğin zaman bir şey hissetmiyorsun. 18 yaşında gençsin. Her spor dalında kazandığın zaman her şey senin. Kaybettiğin zaman üzülüyorsun.” diye konuştu.

Genç takım arkadaşlarının yaşından dolayı kaptan olarak kendisini seçtiklerini anlatan Adede, 10 numaralı formayı giydiğini, bu rakamın uğurlu geldiğini dile getirdi.

Adede, oğluyla aynı takımda yer aldığını ve yan yana mücadele ettiğini sözlerine ekledi.

Bilime Göre Spor Yaparken 1 Saniye Neden 1 Dakika Gibi Gelir? Zamanın Yavaş Akmasının 2 Önemli Sebebi Var!

Spor yaparken zaman ne kadar da yavaş geçiyor öyle değil mi? Hele plank hareketi esnasında 1 saniye sanki 1 dakika gibi gelir. Peki bunun sebebi nedir?

Bize keyif ve mutluluk veren herhangi bir aktiviteyi yaptığımız sırada zaman oldukça hızlı geçer. Ancak spor gibi bizi yoran ve bir an önce bitmesini istediğimiz aktivitelerde bu durumun tam tersi söz konusudur.

Gelin, bunun sebeplerine bakalım.

Einstein’ın görelilik teorisine göre zamanın hızı sabit değildir.

Zamanı nasıl algıladığımız, referans çerçevesine ve yer çekiminin etkisine bağlı olarak değişiklik gösterir. Mesela hoşlanmadığımız bir şeyi yaparken zamanın neredeyse hiç geçmemesi ya da çok mutlu olduğumuz bir anın çabucak sona ermesi, zamanın hızının sabit olmadığının bir göstergesidir.

Bilim insanları da Einstein’ın bu teorisinden yola çıkarak, konu ile ilgili çeşitli araştırmalar yapmıştır. Onlara göre efor harcamak, zaman algısının bozulmasına ve zamanın normalden daha yavaş geçtiğini hissetmenize sebep olabilir.

Örneğin spor yaparken zamanın daha yavaş geçtiğini hissetmenize sebep olabilecek iki farklı unsur vardır.

Bunlardan ilki, beynin aşırı yorulması ikincisi ise vücut kimyasındaki değişimlerdir. İnsan beyni, spor sırasında vücuttan çok fazla bilgi alır. Bu da beynin aynı anda işlemesi gereken çok sayıda veri ile karşı karşıya kalmasına sebep olur.

Mesela vücudunuz, yorucu egzersizlerle mücadele ederken beyninizin nefes alma hızını takip etmesi, kas hareketlerini koordine etmesi, kalp atış hızını ayarlaması, ağrı veya yorgunluk hissini yönetmesi gerekir. Tüm bunlar da beyninizi, olağan zaman algısından uzaklaştırır.

Ayrıca vücut kimyasındaki değişimler de zaman algısının bozulmasına sebep olabilir.

Fiziksel efor sarf etmek, vücut kimyasında önemli değişiklikleri beraberinde getirir. Egzersiz yapmak vücuttaki ruh halini, uyarılmayı ve odaklanmayı etkileyen endorfin, adrenalin ve dopamin gibi nörotransmitterlerin salınımını artırır.

Bu da beynin kimyasındaki değişikliklere ve dolayısıyla zaman algısının farklılaşmasına sebep olur. Ek olarak yapılan bir araştırmaya göre de spor esnasında harcanan eforun fazla ya da az olması, zaman algısının değişimini etkilemez.

Kaynaklar: Science Alert, Futurism

Lumoz’un Quidditch Test Ağı Başarıyla Sona Erdi – Ana Ağın 4. Çeyrekte Açılması Bekleniyor!

Sevgili Lumozers, Lumoz Quidditch teşvik test ağının son turunun 27 Eylül saat 16:

Sevgili Lumozers, Lumoz Quidditch teşvik test ağının son turunun 27 Eylül saat 16:00’da (UTC+8) resmi olarak sonuçlandığını duyurmaktan heyecan duyuyoruz.

Bu etkinlik 27 Ağustos’ta başladı, bir ay sürdü ve düzenli kullanıcılar, seçkin proje ekipleri, zkVerifier düğümleri, geliştiriciler ve daha fazlasının coşkulu katılımını çekti. Bugün, Quidditch test ağının kayda değer başarılarını paylaşmaktan ve test ağından gelecekteki ana ağa sorunsuz bir geçiş sağlamak için yaklaşan puan kullanma süreci hakkında ayrıntılar sunmaktan heyecan duyuyoruz.

Testnet Veri Performansı:

  • Düzenli Kullanıcı Katılımı: 1,000,000+
  • Ekosistem Proje Katılımı: 30+
  • İşletilen Düğümler: 750+
  • Lisans Staking: 58,000+
  • Gönderilen Doğrulamalar: 7,230,356
  • Toplam Topluluk Büyüklüğü: 1.600.000+

Quidditch teşvik test ağı, Lumoz tarafından geliştirilen Quidditch Bot TG oyununu tanıttı ve katılımcıların 50 milyon esMOZ jetonluk bir ödül havuzunu paylaşırken oyunun tadını çıkarmalarına olanak tanıdı. Etkinlik, cömert ödüller sağlayan ve benzersiz görevler tasarlayarak kullanıcı deneyimini büyük ölçüde geliştiren OKX Wallet ve Bitget Wallet dahil olmak üzere 30’dan fazla üst düzey ekosistem projesinden destek aldı.

Etkinliğin ana bölümünde katılımcılar, ağın merkezi olmayan doğasını ilk elden deneyimleyerek jetonları stake ederek doğrulama düğümlerini çalıştırdılar. Etkinlik sonunda katılımcı düğüm sayısı 752’ye ulaşırken, 58.183 lisans stake edildi ve stake testlerinde toplam 154.414 katılımcı yer aldı. Gönderilen toplam doğrulama sayısı 7.230.356’ydı. Bu rakamlar Lumoz ağının istikrarını ve ölçeklenebilirliğini açıkça göstermektedir.

Puan Sorgulama ve Kefaret Hakkında

Bu etkinlikte, Altın Snitch aracılığıyla sihirli taşlarla takas edilerek kazanılan puanlar, ekosistem projesi görevlerine katılımdan elde edilen puanlar ve düğüm testi gibi gelişmiş görevlerden kazanılan puanlar da dahil olmak üzere toplam 50 milyon puan dağıtıldı. Puanları katılım, katkı ve görev tamamlama temelinde adil bir şekilde dağıtarak her puanın adil ve şeffaf bir şekilde değerlendirilmesini sağlayacağız.

Şu anda oyuna katılanlar puanlarını Bot içindeki liderlik tablosundan kontrol edebilirler. Diğer 25 ekosistem faaliyetinden kazanılan puanlara ilişkin istatistiklerin ekip tarafından halen sonuçlandırılmakta olduğunu ve 10 Ekim’e kadar tamamlanmasının beklendiğini lütfen unutmayın. O tarihte, tüm kullanıcılar resmi web sitesi bağlantısı üzerinden çeşitli aşamalardan elde ettikleri kümülatif puanlarını görüntüleyebileceklerdir.

Puanların kullanılması da herkes için en önemli önceliktir. Resmi belgelere göre 50 milyon puan, 50 milyon esMOZ karşılığında 1:1 oranında takas edilebilecektir. esMOZ sahipleri Lumoz ekosistem yönetişimine katılma hakkı kazanacaktır. Ekosistem istikrarını sağlamak için, MOZ ve esMOZ arasındaki değişim kuralları çeşitli zaman dilimleri için farklı oranlara sahip olacaktır. esMOZ ayrıca makul bir kilitleme süresine sahip olacak ve geri ödeme herhangi bir zamanda iptal edilebilecektir. Puan dağıtımı ve token değişimi ilerlemesi hakkında ayrıntılı bilgi için lütfen Lumoz’un sosyal medyasını ve Discord topluluğunu takip etmeye devam edin.

Mainnet Lansmanı: Yeni Bir Bölüm Bekliyor

Küresel olarak dağıtılmış modüler bir bilgi işlem ağı olan Lumoz, kullanıcılara güçlü, güvenli ve esnek bir bilgi işlem platformu sağlar. Bu mimarinin benzersizliği, Lumoz’un yalnızca verimli performans sunmasını sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda çeşitli senaryolarda kişiselleştirilmiş çözümlere de olanak tanıyor. Bu bağlamda, Quidditch test ağının son turunun başlatılması özellikle önemlidir.

Bu yılın ilk yarısında Lumoz, 300 milyon dolar değerinde yeni bir finansman turuyla toplam 14 milyon dolar tutarındaki Ön-A turunu ve stratejik finansmanını başarıyla tamamladı. Katılımcı kurumlar arasında OKX Ventures, HashKey Capital, KuCoin Ventures, Polygon, IDG Blockchain ve diğerleri yer alıyor ve bu da sermaye piyasasının Lumoz’a yönelik iyimserliğini ve beklentilerini yansıtıyor. Bu aynı zamanda Lumoz’a teknolojisini ve ürünlerini sürdürmek ve yenilemek için daha güçlü finansal kaynaklar sağlamaktadır.

Testnet faaliyetlerinin tamamlanmasıyla birlikte ekip şu anda Lumoz’un ana ağ lansmanı ve TGE için hazırlanıyor. Ana ağ, yüksek performans, güçlü güvenlik ve iyi ölçeklenebilirlik dahil olmak üzere test ağının mükemmel özelliklerini miras alacaktır. Aynı zamanda, birden fazla Katman 2 çözümünü dağıtmayı ve desteklemeyi, ZKFair ve Merlin Chain gibi mevcut ürünleri daha da geliştirmeyi ve çeşitli endüstriler için yenilikçi çözümler sunmak üzere daha fazla Katman 2 zinciri sunmayı ve tüm blok zinciri ekosisteminde ilerleme sağlamayı planlıyoruz.

Son Teşekkürler ve Genel Bakış

Lumoz bugüne kadar üç tur test ağını başarıyla tamamladı: Pre-Alpha, Alpha ve Quidditch. Bu test ağlarının başarısı kuşkusuz her katılımcının katkılarından kaynaklanmaktadır. Coşkunuz, geri bildirimleriniz ve önerileriniz Lumoz’un büyümesi için paha biçilmez besinlerdir. Ayrıca, Lumoz’un kuruluşundan bu yana bizi destekleyen 200’den fazla ekosistem ortağına ve milyonlarca topluluk kullanıcısına özel teşekkürlerimizi sunmak isteriz. Geçmiş başarılarımıza dayanarak, Lumoz ana ağının ve TGE’nin 2024’ün sonundan önce piyasaya sürülmesinin dikkate değer sonuçlar elde edeceğine inanıyoruz!
Gelin el ele verelim ve sıfır bilişim çağının gelişine tanıklık ederek Lumoz için parlak bir geleceği birlikte yaratalım!

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Uraloğlu: Rize-Antalya arasında uçak seferi konulacak

Uraloğlu: Rize-Antalya arasında uçak seferi konulacak

Foreks – Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Rize-Artvin Havalimanında yüzde 89 oranında doluluk oranına ulaşıldığını belirterek “Rize’den her hafta 72 sefer var. Havayolu şirketlerine yüzde 90 doluluğa ulaştığınızda o bölgeye ilave hat planlayın diyoruz. Rize de tam bu eşikte” dedi.

Havalimanının açıldığı tarihten bu yana 15 bin 954 uçak trafiğine ve 2 milyon 400 bine yakın yolcuya hizmet verdiğini ifade eden Bakan Uraloğlu, “Rize-Antalya seferleri gündemimizde. Ekim ayı başında havayolu şirketleriyle bir araya geleceğiz. Bu talepleri karşılamaya çalışacağız” diye konuştu.

ÇAY TV’de katıldığı televizyon programında konuşan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Rize’deki ulaştırma ve altyapı projelerini değerlendirdi. Rize Artvin Havalimanı hakkında soruları yanıtlayan Bakan Uraloğlu, Türkiye genelinde 600 civarında uçak bulunduğunu kaydederek 58 havalimanından dünyada 347 noktaya sefer düzenlediklerini ifade etti. Uraloğlu, “Havalimanlarına düzenlenecek seferlerde birkaç kriter var. Bir tanesi arz talep meselesi; bizden izin isterler biz de o izni veririz. Türkiye’de Cumhurbaşkanımızın talimatıyla vatandaşlarımız daha çok uçsun diye biz yurt içi uçuşlarında tavan fiyat uygulaması yaptık. Şu anda bir uçağın yüzde 80’inine kadar olanına kadarı 2 bin 500 liradan yükseğe satamaz hiçbir operatör. Yüzde 20’sini de 4 bin liraya kadar satabilir. Businesslar buna dahil değildir” ifadelerini kullandı.

“Rize ve Trabzon havalimanları birbirinin yedeği değildir”

Uçuş seferlerini haftalık olarak değerlendirdiklerini kaydeden Bakan Uraloğlu, “Rize’den her hafta 72 sefer var. Doluluk oranlarına baktığımızda yüzde 86 ile yüzde 89 arasında. Bu iyi bir oran. Biz yüzde 90 doluluğa ulaştığınızda o bölgeye ilave hat planlayın diyoruz. Rize de tam bu eşikte” dedi.

Ordu-Giresun, Trabzon, Samsun ve Rize-Artvin Havalimanlarının birbirine zararı değil, katkısı olduğunu vurgulayan Bakan Uraloğlu, “Rize’de birçok sefer iptalinin olduğu ve Trabzon’a yönlendirildiği ile ilgili gündem oldu. Özellikle zamanında kalkışlar noktasında Rize’nin Trabzon’dan daha iyi olduğunu söyleyebilirim. Rötarlar ve iptaller konusunda belirleyici olan esasında hava şartları. Rize ve Trabzon çok benzer şartları taşıyor. Birinde iptal edildiyse diğerinde devam eden azdır. Oradaki yedek havalimanı Erzurum’dur. Rize ve Trabzon havalimanları birbirinin yedeği değildir” şeklinde konuştu.

Rize-Antalya Seferleri gündemde

Rize-Antalya seferlerinin de gündemde olduğunu belirten Bakan Uraloğlu, Ekim ayı başında havayolu operatörleriyle toplantı yapacaklarını belirterek, “Rize- Antalya uçuşları gündemimizde. Kış ve bahar planlarını için operatörlerle toplantı yapacağız. Bu talepleri karşılamaya çalışacağız.” dedi. Bakan Uraloğlu ayrıca İstanbul’a ek seferlerin konulması için çalışmaların başlatıldığını belirterek şu şekilde konuştu:

“Havayolu şirketlerine doğrudan müdahalemiz olmamakla birlikte bu sektörün yöneticisi biziz. Bizim resmi olarak tavan fiyat uygulama yapılmasına yönelik hukuki bir yetkimiz yok. Operatörleri çağırıyoruz. Maliyetlerini alıyoruz. Cumhurbaşkanımıza da arz ederek tavan fiyat koyuyoruz. Burada bir otorite ortaya koyduk ve koymaya da devam edeceğiz. Önümüzdeki ayın başında havayolu şirketleri ile toplantı yapacağız. Kesinlikle kendi inisiyatiflerine bırakmayacağız. Biz fiyatları baskılayarak buraya getirdik.”

Uraloğlu, Türk Hava Yolları (IS:THYAO)’nın 2033 yılına gelindiğinde hali hazırda 460 olan uçak sayısının 813 olacağını kaydederek “O zaman çok daha rahat etmiş olacağız. Peyderpey bu artış gerçekleşecek. Bakın AJet ve Türk Hava Yolları kiralık uçak bulamıyorlar. Hatırlarsınız belki Ajet olayından aksamalar oldu diye çok eleştiri aldık. Dedik ki yurtdışı seferlerinden keseceksiniz. Sonrasında da Türk Hava Yollarından uçak takviyesi yaptılar ve şu anda Ajet düzene girdi.” ifadelerini kullandı. Bakan Uraloğlu, “Rize-Artvin Havalimanında açıldığı tarihten bugüne 15 bin 954 uçak trafiği gerçekleşti, 2 milyon 400 bine yakın yolcu seyahat etti. Yıllık olarak orada 1 milyon üzerinde bir yolcu hareketi var. 2 yıllık bir havalimanı için bu rakamlar çok iyi” dedi.

“Rize Lojistik Limanı’nı 2026 yılında bitirmeyi planlıyoruz”

Rize’ye son 22 yılda 133 milyar lira yatırım yaptıklarını kaydeden Bakan Uraloğlu, Rize İyidere Lojistik Merkezi hakkında, “Biz 2071’e bakan bir ufukla bakıyor ve ona göre planlamalar yapıyoruz. Biz burayı 2026 yılında bitirmeyi hedefliyoruz. Aynı zamanda üstyapı çalışmaları hakkında da kafa yormaya başladık” dedi.

Samsun’dan Sarp’a Hızlı Tren çalışmalarını başlattıklarını da kaydeden Uraloğlu, “Muhtemelen önümüzdeki ay Ankara-Çorum arasının ihalesini yapacağız. Biz bunu hayata geçirdiğimiz zaman Doğu Karadeniz’deki 5 milyonun üzerindeki nüfusa hem yolculuk anlamında hem yük anlamında hitap edeceğiz” diye konuştu.

“İkizdere-Ovit Tüneli arasındaki 19 kilometrelik kesimin ihalesi bu sene içerisinde yapılacak

İkizdere ile Ovit Tüneli arasındaki 19 kilometrelik kesimin ihalesini bu sene içerisinde yapmayı hedeflediklerini belirten Bakan Uraloğlu, “Kırık Tüneli de Türkiye’deki kara yolu tünellerinin en zoru. Bir günde 20 santimetre ilerlediğimiz yerler var. Burası 35 kilometrelik Gölyurt Dağı’nı kısaltıyor. Muhtemelen 2026 yılını bulacak. Devamında da 3 kilometreye yaklaşan Dallıkavak Tüneli var. Burayı da inşallah önümüzdeki sene hizmete açıyoruz.” şeklinde konuştu.

“Salarha Tüneli’nden açıldığı günden bu yana 7 Milyon 610 bin araç geçti”

Salarha Tüneli’nin açıldığı günden bu yana 7 milyon 610 bin araç geçtiğini ifade eden Bakan Uraloğlu, “Yolu da yaklaşık 11 kilometre kısaltmıştır. Zamandan ve akaryakıttan ortalama 433 milyon lira, karbon emisyonundan da 7 bin 604 tasarruf sağlamışız.” dedi. Bakan Uraloğlu devam eden diğer çalışmalar hakkında da bilgi vererek, “Pazaryolu Caddesi bin 100 metre. Orada yerleşim var, altta bir dere var, mevcut yol var ve orayı dik kesen bir cadde var. Orada finale doğru gidiyoruz” açıklamasında bulundu.

Rize Şehir Hastanesi’nin dolgusunun Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü tarafından yapıldığını ifade eden Bakan Uraloğlu, “Karadeniz de yaşanan fırtınalar sonucunda iklim değişikliği konusunda ciddi tespitlerimiz oldu. Aylar süren deneyler sonucunda oraya ne yapmamız gerektiğine karar verdik. Biraz daha tahkimatı denize doğru ilerleteceğiz ve hastanenin etkileneceği yeri tamamen koruma altına almış olacağız. Bunu Sağlık Bakanımızla görüştük. Kararını verdik ve onunla ilgili çalışmayı başlatacağız. Hastane inşaatına engel olmayacak, hastane inşaatı zaten devam ediyor” dedi.

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Prizmabet adlı bir bahis sitesinden bahsedeceğim. Prizmabet, Betconstruct altyapısı ile üyelerine kaliteli hizmetler veren ve ülkemizin önde gelen bahis sitelerinden bir tanesidir. 2009 yılında kurulan Prizmabet, lisanslı, güvenilir ve avantajlı bir site olarak dikkat çekmektedir. Prizmabet’te spor bahisleri, canlı bahisler, casino, canlı casino, slot oyunları, sanal sporlar ve daha pek çok seçenek bulabilirsiniz. Prizmabet’te oyun oynamak için aradığınız ortamı fazlası ile bulacaksınız.

Prizmabet’in en önemli özelliklerinden biri de Prizmabet TV kanalıdır. Bu kanal sayesinde bahis sitesinde bulunan müsabakaları üyeler bir ücrete katlanmadan istedikleri zaman takip edebiliyor. Böylece hem heyecanlı hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Prizmabet TV kanalında futbol, basketbol, tenis, voleybol gibi popüler spor dallarının yanı sıra daha az bilinen sporlara da yer verilmektedir. Prizmabet TV kanalını kullanmak için sadece siteye üye olmanız ve yatırım yapmanız yeterlidir.

Prizmabet ayrıca üyelerine bol miktarda bonus ve promosyon da sunmaktadır. Prizmabet’te ilk üyelik bonusu olarak 100 TL deneme bonusu alabilirsiniz. Bunun yanında yatırım bonusları, kayıp bonusları, arkadaş davet bonusu, doğum günü bonusu gibi farklı bonuslar da mevcuttur. Prizmabet bonusları sayesinde daha fazla oyun oynayabilir ve kazancınızı artırabilirsiniz. Prizmabet bonuslarının çevrim şartları da oldukça makul seviyededir.

Prizmabet para yatırma ve çekme işlemleri konusunda da üyelerine kolaylık sağlamaktadır. Prizmabet’te banka havalesi, kredi kartı, papara, cepbank, QR kod, bitcoin gibi farklı yöntemlerle para yatırabilir ve çekebilirsiniz. Para yatırma ve çekme işlemleri 7/24 yapılabilmekte ve kısa sürede hesaplara yansımaktadır. Prizmabet para yatırma ve çekme işlemlerinde herhangi bir komisyon veya kesinti de yapmamaktadır.

Prizmabet müşteri hizmetleri de üyelerine 7/24 canlı destek hizmeti sağlamaktadır. Prizmabet canlı destek ekibi sayesinde site ile ilgili her türlü soru, sorun veya önerinizi iletebilir ve anında çözüm bulabilirsiniz. Prizmabet canlı destek ekibi profesyonel, güler yüzlü ve yardımseverdir.

Sonuç olarak, Prizmabet ülkemizin en iyi bahis sitelerinden biri olarak gösterilebilir. Prizmabet’te hem eğlenceli hem de kazançlı bir bahis deneyimi yaşayabilirsiniz. Prizmabet’e üye olmak için güncel giriş adresini web sitemizden bulabilirsiniz. Prizmabet’e girmek için tıklayınız! Prizmabet’e katıldığınıza pişman olmayacaksınız!

Daha Verimli Bir Gün İçin Kahveyi Ne Zaman İçmelisiniz? Ritüellerinizi Biraz Değiştireceğiz!

Kahve! Çoğumuzun sabahları gözünü açar açmaz koştuğu, vazgeçilmez enerji kaynağı. Ancak kahve içmenin sadece bir alışkanlık olmadığını biliyor muydunuz? Doğru saatte içildiğinde, kahveden alacağınız verim çok daha yüksek olabilir.

Özellikle kortizol seviyelerimizle uyumlu bir zamanlama, kahveye olan bağımlılığınızı azaltabiliyor ve gün boyu enerjik kalmanızı sağlayabiliyor.

Peki kahveyi ne zaman içmek gerekiyor? Sabah ilk iş kahveye uzanmak doğru mu yoksa biraz beklemek mi gerekiyor?

Kortizol seviyeleri ve kahve neden önemli?

,

Vücudumuzun doğal olarak ürettiği stres hormonu kortizol aynı zamanda bizi zinde de tutuyor. Sabah uyandığımızda, kortizol seviyelerimiz zaten en yüksek seviyelerde olduğu için ekstra bir uyarıcıya aslında ihtiyaç duymayız.

Kortizol seviyeleri, genellikle sabah 8 ila 9 arasında zirve yapıyor. Bu da demek oluyor ki sabah kahveyi bu saatlerde içmek, kahvenin etkisini azaltabiliyor ve vücudun doğal uyanma sürecini bozabiliyor.

Yani o ilk yudumu almadan önce biraz daha beklemek, aslında çok daha mantıklı olabiliyor!

Kahve içmek için en ideal saatler hangileri?

Kahveden en iyi faydayı sağlamak için kortizol seviyelerimizin nispeten düşük olduğu saatleri tercih etmek gerekiyor. Uzmanlara göre en iyi kahve içme saatleri sabah 9.30 ila 11.30 arası ve öğleden sonra 13.30 ila 17.00 arası.

Bu saatlerde kortizol seviyeleri düşüşte olduğu için kahvenin enerji verici etkisini daha güçlü hissedersiniz. Özellikle öğleden sonra düşen enerjinizi toparlamak için 13.30 sonrası mükemmel bir zaman dilimi olabilir.

Bu zamanlama stratejisini izlemek, kahvenin etkisini artırırken vücudunuzun kafein toleransını da dengeleyebilir. Aksi takdirde, sabahları içilen kahve hem daha az etkili olacak hem de zamanla vücudun kafeine olan hassasiyeti azalacak, daha fazla kahve tüketme ihtiyacı doğacaktır.

Sabah ilk kahveyi ertelemek zor mu?

Kabul edelim, sabahları kahveden önce hiçbir şey yapamıyormuşuz gibi hissetmek oldukça yaygın bir durum. Ancak kahve alışkanlığını bir rutine oturtmak, gün boyu daha enerjik hissetmenizi sağlayabilir.

Sabahları 8-9 arası bir kahve molası yerine, önce su içmek ya da hafif bir kahvaltı yaparak metabolizmanızı uyandırmak çok daha faydalı olabilir.

Ardından, 9.30 civarında kahvenizi keyifle yudumlayabilir ve kahvenin etkisinin çok daha uzun süre devam ettiğini fark edebilirsiniz.

Kahveyi ne zaman tüketmemeliyiz?

Kahvenin sihirli etkilerini görmek istiyorsanız onu her saat içmekten kaçınmalısınız. Özellikle akşam saatlerinde kahve içmek, uyku düzeninizi bozabiliyor ve uzun vadede uykusuzluğa neden olabiliyor.

Kafeinin etkileri vücutta yaklaşık 6 saat boyunca sürdüğü için de yatmadan önce en az 6 saat boyunca kahve tüketmemek en iyisi. Böylece hem gün içindeki enerjinizi dengeler hem de sağlıklı bir uyku çekmenizi garanti altına alırsınız.

Yani kahve içmek bir sanatsa, bu sanatı en iyi şekilde icra etmenin yolu, zamanlamayı iyi ayarlamaktan geçiyor. Bir dahaki sefere kahveye uzandığınızda, biraz daha bekleyin ve farkı hissedin!

Kaynaklar: Cleveland Clinic, Houston Methodist, Health

Bunları da inceleyebilirsiniz:

 

Kış Uykusuna Yatan Hayvanlar Alarmları Çalmış Gibi Ne Zaman Uyanacaklarını Nereden Anlıyor?

Kış uykusuna yatan hayvanlar, belli bir süre sonra kendiliğinden uyanıyor. Peki uyanacakları bu zamanı tam olarak nasıl anlıyorlar?

Kış uykusuna yatan tüm hayvanlar aynı anda uyanmıyor; uykunun uzunluğu, hayvanın türüne ve yaşam alanına göre değişiyor. Yine de aynı yaşam alanındaki aynı türlerin, birlikte uyandığı aşikâr.

Nasıl oluyor da alarmları çalmış gibi kış uykusunun bittiğini anlayarak uyanıp hayatlarına devam ediyorlar?

Uyanma sinyalleri, içlerinden geliyor.

Biyolojik saat, hayvanlarda da var. Bu biyolojik saat, pek çok şeyi anlayabiliyor. Mesela günlerin uzadığını, kısaldığını; hava değişikliğini algılıyor. Böylece hayvanların metabolik faaliyetleri düzenleniyor. Kış uykusunun ne zaman biteceğini belirliyor.

Metabolizmanın etkisi büyük.

Tahmin edebileceğiniz üzere kış uykusuna yatan hayvanların metabolizması ile vücut ısısı normaldeki gibi kalmıyor. İkisi de epey düşüyor. Hatta vücut ısıları sıfır dereceye kadar inebiliyor. 

Bahar ayları gelip de sıcaklık arttığında, vücut ısıları ve metabolizmaları da yükseliyor. Bir nevi alarmları çalıyor ve uyanıyorlar.

Zamanla evrimsel adaptasyon da geçirmiş olabilirler.

Kimi hayvan türünün kış uykusu, genetik yapısına bağlı olarak belli bir zamanda sona eriyor. Bu, evrimsel adaptasyon olarak, çevresel koşulların uygun olduğu zamanda uyanmalarını sağlıyor. Mesela dağ sıçanları, kış uykusuna yattıktan 180 gün sonra uyanıyor.

İşte tüm bu faktörler, hayvanların kış uykusundan ne zaman uyanacaklarını belirliyor.

Kaynaklar: Earth Sky, CBC

Bunlar da ilginizi çekebilir:

Özgüven

Kişinin kendine olumlu duygular beslemesi ve kendi kapasitesine olan inancına özgüven diyoruz.

Özgüven nedir?

Kişinin kendine olumlu duygular beslemesi ve kendi kapasitesine olan inancına özgüven diyoruz.

Bu kavram neden dikkatinizi çekti?

Aile konsültasyonlarında”hocam bizim çocuğumuzda özgüven eksikliği olabilir” diye sorunlarla karşılaşınca eve giderken düşünmeye başladım.Özgüven nedir ,duruşumuz mu veya başka bir şey mi diye? Özellikle oyun terapilerinden ve çocuklarla olan seanslardan sonra öyle olmadığını anladım.Çocuklarımız da toplumun umut kaynağı olduğu için gün geçtikçe bu kavramı daha da önemsedim.

Özgüvenin bize verdiği mesajlar var mıdır ,varsa nelerdir?

Özgüvenin bize verdiği iki temel mesajı vardır :Sen yeterlisin ,Sen değerlisin.

Çocuk ,ben bunu yapabilirim dediği zaman kendini yeterli hissedecektir.Tabii ki anne babanın desteğiyle.Yaşına uygun sorumluluklar verildiği zaman çocuğu takdir etiklerinde kendini değerli hissedecektir.Özgüven hissi olan kişiler kendilerine yeterli saygıyı duyacaklardır.Buradan hareketle öz saygı kavramı devreye girmektedir.Öz saygı ,kişinin kendini değerli hissetmesini ve kendini kabul etmesini ifade eder.Bu iki kavram birbirlerini tamamlayan kavramlardır.

Özgüven eksikliğinin belirtileri nelerdir?

Bu çocukların kendilerine olan güvenleri son derece düşüktür.Sosyal anlamda sürekli sorunlar yaşarlar.Çekinik bir duruşları vardır.Okulda arkadaş edinmek istemez ve her zaman yalnız kalmayı tercih ederler.Burada öğretmenlerimize çok görev düşmektedir.Teneffüslerde kenarda oturan ve hiçbir oyunlara katılmayan çocukları gördükleri zaman anne babasıyla görüşmeleri ve bir terapiste yönlendirmeleri gerekmektedir.Utanma duygusu fazladır.Açık iletişimde bulunmak istemezler.Fiziksel görüntülerini beğenmezler.Bir olay karşısında olumsuz etkilenirler.Bir yere gittiklerinde kendi ihtiyaçlarını dile getiremez ve yanındakilerin söylemesini isterler.

Çocuklarımıza özgüveni nasıl kazandırabiliriz?

Sık sık söz hakkı vermeliyiz.Yaşına göre anne babaların sorumluluk vermesi gerekmektedir.Parka götürmek ve onun arkadaşlarıyla neler yaptığını sormaları da oldukça önemlidir.Markete gittiklerinde özellikle kendi aldığı ürünleri kasadan geçirmesi için yönlendirmek;Teşekkkür etmeyi ,kolay gelsin demeyi hatırlatmak.Bir tatile veya lokantaya gittiklerinde çocukların fikirlerini sormaları yine çok önemlidir.Onlarla sürekli açık iletişimde bulunmak bir şey söylediklerinde “ seni döverim” “seni babana söylerim” gibi yaklaşımlarda bulunmamaları lazım.Her zaman sevgi gören ,fikirleri sorulan ,ihtiyacı olduğunda yakınlık gösterilen ve kıyaslanmayan çocuklarda özgüven problemi olmayacaktır.

Merve Çiçekler