Site icon Prizmabet

İntihar

İntihar girişiminde bulunmuş ama sonuçlanmamış kişilerin tedavisi için sadece intihar vakalarının olduğu rehabilitasyon merkezlerine ihtiyaç vardır. Hem hastaya, hem ailesine psikolojik destek verilmelidir. Okullarda öğrencilere ve velilere bilgilendirici seminerler verilmesinin de faydalı olacağı kanaatindeyim.

KİŞİNİN bilerek ve isteyerek kendi eli ile gerçekleştirmiş olduğu bir eylemdir intihar. Literatürün geneline bakıldığında, intihar için şu tanım karşımıza çıkmaktadır: “İntihar, ölme niyeti ve amacıyla, sonucunun ölüme yol açacağına inanılan bir yöntemle, hayata son vermeye karar verilmesi ve bu kararın uygulamaya geçirilmesidir.” (Ağılkaya, 2010)

Mükemmel hayat yoktur. Mükemmel insan yoktur. İnsanoğlu bunu bildiği hâlde niçin tatlı canına kıymak ister? İntihar aslında bir kaçıştır; kendinden ve sırtındaki yüklerden kurtulma isteğidir. İntihar bir yardım çığlığıdır, imdattır. Aslında kişi bunun sinyallerini çevresindeki insanlara verir. Görmek için göz, duymak için kulak lâzım. Çevre sağır ve kör ise, duyan ve gören olmuyor.

İntihar davranışı/terimi, düşünce ile başlayıp ölümle sonuçlanan bir davranış yelpazesi ve sürecini anlatıyor.

Tamamlanmış intihar, ölümle sonuçlanmış olaydır. İntihar girişimi, kişinin kendisini öldürmek için yaptığı girişimdir. İntihar düşüncesi ise, kişinin kendisini öldürmeyi düşünmesi ve bu yönde plânlar yapması olarak tanımlanır. İntihar küresel anlamda ciddî bir halk sağlığı problemidir. Her yıl bir milyona yakın insan intihar etmektedir (DSÖ).

Yine Dünya Sağlık Örgütü’nün istatistiklerine göre, 100 bin nüfus başına intihar edenlerin sayısı dünyada ortalama 10,5 kişidir. Yüksek gelirli ülkelerde bu sayı 11,5’e yükseliyor. Bu oran Türkiye de ise 100 bin kişi başına ortalama 7,2 olarak bildirilmiştir. Bunlar kamuoyu ile paylaşılan rakamlar ama gerçekte bu sayının bize söylenenden çok daha fazla olduğu tahmin edilmektedir.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun en son yayımladığı 2018 yılı verilerine baktığımız zaman, 2018’de toplamda 3 bin 118 kişi intihar ederek hayatına son vermiş görünüyor. Bunun yüzde 75,6’sını erkekler, yüzde 24,4’ünü ise kadınlar oluşturmuş. Bu sayının her yıl arttığı bilinmektedir. Plandemi ile birlikte bu sayıda daha fazla artış olduğu bilinse de TÜİK son rakamları açıklamadı.

Erkek intihar oranlarının kadınlara kıyasla daha fazla olduğu biliniyor. Özellikle refah seviyesi yüksek ülkelerde intihar eden erkeklerin sayısı kadınların üç katını buluyor. DSÖ’ye göre dünya çapında intiharların yüzde 79’u düşük ve orta gelirli ülkelerde gerçekleşse de en yüksek intihar oranına refah seviyesi yüksek ülkelerde rastlanıyor.

Peki, kişiyi intihara iten sebepler nelerdir? Bunun çeşitli nedenleri vardır. İntihara teşebbüs eden kişi birilerine duyduğu öfkeyle intikam almak, ders vermek, cezalandırmak amacıyla intihara başvurmakta ya da yaşanan yoğun çaresizlik hissi, buna eşlik eden yalnızlık nedeni ile bu eylemi gerçekleştirmektedir. Kişi kendisini çıkmaz bir sokakta hissettiği için farklı alternatif çözümler üretemeyebilir. Başka bir seçenek yokmuş, tek yol buymuş gibi düşündüğü için intiharı seçebilir.

Birinci tip intiharda kişi, çevresindekileri korkutmak için, onlardan ilgi ve yardım sağlamak amacıyla veya sevgi elde etme çabasıyla, bir nevi mesaj vermek için intiharı seçmektedir. Bu intiharlar bir tür yardım arama yolu olarak da görülmektedir.

İkinci tip intiharlarda ise bireyin amacı gerçekten de kendini öldürmektir. Bu amaçla intihar, en çok psikiyatrik bozuklukları olan bireylerde görülmektedir. Gerçek intiharlarda en yüksek risk grubunu depresyon hastaları oluşturmaktadır. (Apaydın ve Ark, 2016)

İntihar eden kişilerde yüksek oranlarda depresif semptomlar görülmesi ve yapılan çalışmalarda ölümle sonuçlanan intiharların yüzde 70’inin depresyonlu hastalara ait olduğu bilinmektedir. (Adlî Tıp Dergisi, 2004)

Kişinin intihar kararı almasında işsizlik, geçim sıkıntısı, kronik hastalıklar gibi zorlu hayat koşulları kadar “yalnızlık” gibi psikolojik nedenlerin etkisi büyüktür. İntihar girişiminde bulunan birçok kişinin amacının ölüm değil, iletişim kurmak, yardım istemek ve içinde bulunduğu ve hoşnut olmadığı durumu değiştirmek olduğu bilinmektir. İntiharı inceleyen bazı araştırmacılar intiharın sebebini çevresel faktörlerde görürken, kimi araştırmacılarsa psikolojik yahut ailevî sorunlarla ilişkilendirmişlerdir.

Güçlü aile bağları, toplumsal sorunların oluşmasını büyük ölçüde önlemektedir. Aile paylaşımdır, aile güvendir, aile sevgidir. Bunlar olmayınca veya zayıf olunca, kişi tek başına ne yapacağımı şaşırmış bir şekilde ortada kalıyor. Mutluluğunu paylaşacağı kimsesi yok ise, üzüldüğünde derdini anlatıp bir iki teselli cümlesi bulacağı ailesi veya arkadaşı yok ise, bunların eksikliği kişiyi ya madde alışkanlığına götürüyor ya da dönülmez bir yola saptırıyor.

Aile bağları zayıflamış bir toplum, temelden sarsılmış bir binaya benzer. Birkaç sarsıntıdan sonra yıkılması kaçınılmaz olur. Aile içerisinde çözülemeyen problemler, temelde olması gereken sevgi, şefkat, güven, aidiyet duygusundan yoksun yetişen bireyler, içlerindeki boşluğu kapatmak için, ihtiyaçları olan sevgiyi farklı yollardan aramaya başlıyorlar. Aileye olan bağlılık azaldıkça başka bağımlılıklar ortaya çıkıyor ve bu bağımlılıkların ileri boyutu intihar oluyor. Aile ve sevgi, iki önemli unsur; bunları kaybeden insan, kendini ve geleceğini kaybetmiş oluyor.

Çocuğu paraya boğarak, her istediğini yerine getirerek iyi anne-baba olunmuyor. Çocuğun istek ve ihtiyaçlarını birbirinden ayırmak gerekir. Sevgi harici her isteği karşılanmış bir ergene, temel ihtiyacı olan sevgi, güven ve aidiyet duygusu verilmemişse aile içerisinde problemler yaşanması kaçınılmazdır. Sorunlu çocuk yoktur, sorunlu ebeveyn vardır.

İntihar hakkında doğru bilinen yanlışlar nelerdir?

“Kişiye intihar düşüncesi olup olmadığını sormak, onun aklına intihar fikrini sokar ve intihar etmesine neden olur” gibi bir yanlış düşünce mevcuttur. İntihar davranışı bir yardım çağrısıdır. Bunu bilip kabul etmek gerekir. İntihar düşünceleri hakkında soru sormak, kişinin yardım istemesine ve bu duygularını konuşarak duygusal yükünü boşaltmasına yardımcı olur. İntihar fikirlerini konuşma fırsatı bulan kişi, intiharın kısır döngüsünden kurtulmuş ve rahatlamış olur. İntihardan bahseden kişi bunu yapmaz, o ancak dikkat çekmeye çalışıyordur.

Doğrusu, kendi hayatına son veren kişilerin yaklaşık yüzde 80’i daha önce çevresindeki kişilere intihar niyetlerinden bahsetmişlerdir. Bir kişi intihar hakkında konuştuğunda mutlaka ciddiye alınmalıdır. Bir kişi kendini öldürmeyi gerçekten istiyorsa, onu kimse engelleyemez.

Doğrusu, intihar eden insanlar çoğunlukla ölmeyi değil, sahip oldukları hayatı yaşamak istememektedirler. Amaç, yaşadıkları derin acıya son vermektir.

İntiharların ortak özellikleri şunlardır: Dayanılmaz ruh acısı her intiharın ortak uyaranıdır. İntihardaki ortak amaç, çözüm arayışıdır. İntihardaki ortak hedef, bilincin sonlandırılmasıdır. Bireydeki doyurulmamış psikolojik ihtiyaçlar, intihardaki ortak duygudur. İntihara karşı ortak içsel tutum, ambivalanstır. Daralma, intihardaki ortak bilişsel durumdur. Kaçma, intiharlardaki ortak tepkidir. Kendini öldürme niyetinin ötekine iletimi, intihardaki ortak kişiler arası tepkidir.

Yaşanan problemler karşısında insanoğlunun kendisini zaman zaman çaresiz hissettiği anlar olmuştur. Böyle zamanlarda yardım alacak, sorunlarını paylaşacak birilerinin olmaması, insanları dönülmez bir yola sürükleyebiliyor. İntiharla Mücadelede Danışmanlık Ağına Tutun (İMDAT) Projesi böyle bir ihtiyacı fark edip Türkiye’nin 81 ili, Almanya, Azerbaycan ve Kıbrıs’tan gönüllü psikolog ve psikolojik danışmanlar ile intihar düşüncesi olan bireylere destek vermek amacıyla yola çıkmıştır. Bir yıl boyunca çeşitli eğitimler alan meslektaşlarımız, gönüllü olarak destek vermektedirler.

Devletimizin intiharları önleme konusunda acilen bir girişimde bulunması gerektiğini düşünmekteyim. İntihar girişiminde bulunmuş ama sonuçlanmamış kişilerin tedavisi için sadece intihar vakalarının olduğu rehabilitasyon merkezlerine ihtiyaç vardır. Hem hastaya, hem ailesine psikolojik destek verilmelidir. Okullarda öğrencilere ve velilere bilgilendirici seminerler verilmesinin de faydalı olacağı kanaatindeyim.

İntihar sadece intihar edenin ya da o ailenin sorunu değildir. Hepimiz fert fert sorumluyuz. Okulda öğrenciden, komşumuzdan, iş arkadaşımızdan veya akrabamızdan… Bunun için duyarlı olmamız gerekiyor. Çevremizde son zamanlarda içine kapanmış, konuşmayan, düşünceli, durgun ya da sevdiği eşyalarını etrafındaki insanlara dağıtan, gitmekten ve bir daha dönmemekten bahseden insanlar varsa, onlarla konuşmak, onları dinlemek, destek olmaya çalışmak, yardım alması için cesaretlendirmek gerekir.

İntihar önlenebilen bir davranıştır; yeter ki uzatılan eli tutmasını bilelim.

Exit mobile version